-
Content Count
203 -
Joined
-
Last visited
Posts posted by Metafor
-
-
Bir gün bize benden evvel gelmiş Üstad. Bizim küçük ‘buyur’ etmiş salona ‘Üstad Amcası’nı. Ve hemen yanına bebeklerini almış konuşmuşlar:— Gel, Üstad Amca, seninle evcilik oynayalım; sen baba ol, ben de anne.
— Peki.
— Haydi, şurası da evimiz olsun.demiş bizimki. Yani yemek masasının altını göstermiş. Buna da:
— Olur. demiş Üstad. Üstad’ın masanın altına, yani evlerine girmesini istemiş bu sefer. Sokmuş da.
— Haydi, şimdi ayaklarını uzat, üstüne çocuğu yatıralım, salla uyusun.
Ben eve girdiğimde bu manzarayı gördüm. Üstad ayaklarıyla bebeği sallamakta. Kızımı haşlayacaktım ki, Üstad haykırdı:
— Bu çocuk bir dâhi Azizim, bayıldım. Müthiş eğlendirdi beni.
Bu hatıraya bayıldım
-
Üstad'ın, Hüseyin Üzmez'in soyismine kinaye yaparak söylediği bir şey vardı müdafaalarım kitabında:
"Hüseyin Üzmez, ama İslam dâvasını üzer..."
-
Bu kitabın hâlâ yasaklı olması ne büyük haksızlık. Yakın bir zamanda solcu Ecevit de Vahdettin Han'ın vatan haini olmadığını, dürüst bir padişah olduğunu kabul ve beyan etmişti. (İlgili haber tıklayın) Ecevit'in beyanatından önce elbette ki Vahdettin Han'ın durumu ve tarihteki rolü hakkında bizler için muteber olan kaynaklar vardı ve bizler onun nasıl bir padişah olduğunu o kaynaklardan öğrenmiştik. Cumhuriyet kurulup da hanedanlık ülkeden sürgün edildikten sonra günümüze yakın bir zamana kadar ders kitaplarından tarihi romanlara kadar Vahdettin Han'ın vatan haini, İngiliz mandasını isteyen, İngiliz gemisiyle ülkeden kaçan sabık bir padişah olduğu yazılıyken ve bu telakkileri hangi kesimin de savunduğu malum iken, Vahdettin Han'ın hain olduğunu söyleyen zihniyetin içinden biri olan Ecevit gibi bir solcu bu hakikati söylüyor. Ve gene de Üstadın kitabının yasağı kalkmıyor.
-
Ah be kardeşim, fırlatıyorsun şunu, tam hedefe odaklanıp suratını dağıtsaydın ya. Önce konuşuyorsun, sonra fırlatıyorsun, olmaz. Konuşunca adamın dikkatini çekip kendini korumasını sağladın. Hiç ses çıkarmadan aniden hücuma geçecektin...
Evet, elbette ki bu iptidai eylem bir aksiyon değildir. Bir tepkidir, ülkesi işgal edilmiş, kardeşlerinin kanı dökülmüş yüreği yanan bir insanın feryadıdır ama yöntem, derinden derine ilerleyen bir inkişafa yol açacak mahiyette değil.
*Video aşağıdaki linkte var:
http://www.haber7.com/haber/20081215/Ayakk...latti-VIDEO.php
-
Bunlarınki beşinci görüşe uyuyor :) Belki bu dernek de Teymiyyecidir... Bu konuda (derneğin bağlı olduğu itikadî yol) bilgisi olan arkadaşlar bizleri aydınlatırlarsa sevinirim.
-
Üstadın İslam davasına sıkı sıkıya bağlanmasından sonra, önceden onu övenlerin nasıl bir tutum içine girdikleri, küfür yobazlarının nasıl da çıldırdıkları bu yazıdan belli oluyor. Üstad öncesinde de kaliteli bir sanatkârdı. Ama İslam'a tam olarak bağlanınca hem sanatın özünü buldu -Anladım işi sanat Allah'ı aramakmış- hem de İslam davasına hizmet etme gayesine bağlandı. Ama küfür yobazları bunları görmediler, göremezdiler de. Kalplerini kaplayan zehir görmelerine engeldir. Üstad İslam davasına bağlanınca bu sefer de onun kaleminden korkmaya başlıyorlar. Onu ellerine geçirmek, kontrol altına almak için olmadık yöntemler deniyorlar, eh tabi başarılı olamıyorlar.
Müdafaalarım isimli kitapta, Üstada Halk Partisi yardımı ile bir matbaa kurulmasının bile teklif edilidği yazılı. Orayı da iktibas edeyim:
"Yine aynı sene Recep Peker tarafından Ankara'ya çağırıldım ve çocuklarımın süt borcu olarak 63 lirayı ödemekten aciz olduğum bir gün, bana biraz ölçülü davranmam mukabili, yüz bin lira teklif ettiler. ( Bu rüşvet hadisesini okumak için tıklayın. ) Hatta para, üstünde merkez Bankası'nın bandajı bulunan bir deste halinde masaya konur. Hakarete yakın bir eda ile bunu reddederim. Bu tekliften evvel de, şu anda sağ olan Alaeddin Tiritoğlu, bana Halk Partisi yardımı ile bir matbaa kurmayı teklif etmişti. "
-
Allah razı olsun kardeşim, çok önemli ve kıymetli bir yazı. Bu kadar güldürüye, eğlenceye düşkünlük de bizlerin gafletinden olsa gerek... Allah doğru yolundan ayırmasın.
-
Aşağıdaki linkte de fotoğrafı var
http://www.samanyoluhaber.com/haber-127612.html
Yorumuma gelince, çarşaflı ya da çarşafsız, stand-up denen şey hoş değil.
-
Esasında bu kadar izah yerine Nihat Genç'in bu yazısına şu nükteyi çivileyip bırakabilirdik: 'Eşek hoşaftan ne anlar...'Lafı gediğine oturtmuş ve müşarünileyhin zırvalarına layık olan teşbihi yapmışsınız Cihat arkadaşım. Elinize sağlık.
-
Gözümüz, gönlümüz renklendi :) Teşekkürler.
-
Önceki mesajlarda sapıklıklarından net olarak bahsedilmiş Eşref kardeşim, onları okursanız kimlerin peşinden gittiğini ve görüşlerindeki sapıklıkları farkedebilirsiniz. Kuran tefsirlerini bazen ben de dinlemiştim. Doğru sözleri yok değil, ama din meselesinde doğruların olması yetmiyor, sapıklıkların da olmaması lazım. Hiç bir sapıklık bulaşmamış, pırıl pırıl islam âlimleri varken de dinimizi öğrenmek için böylelerinin kitaplarıyla, sözleriyle, konuşmalarıyla hemhâl olmamak lazım derim acizâne.
-
Amin kardeşim. Allahu teala razı olsun. Mâni tadındaki bayram tebriğiniz için teşekkür ederiz. Sizin de bayramınız kutlu olsun.
-
Kıymetli bir yazı. Paylaştığınız için Allah razı olsun. Dinimizde ilmin yeri çok büyük. İlimden sonra amel, amelle birlikte de ihlas. Amelsiz ilmin ve ihlassız amelin kıymeti yok. Ama gelin görün ki Şevket Eygi Bey'in de söylediği gibi bu millet ilimden öyle bir uzak kaldı, bırakıldı ki... Temel olmadan bina inşa edilemez. Tohum atmadan da meyve alınamaz. Bu tür yazıları okumak şuurumuzu daha artırıp eksiklerimizi görmek adına faydalı olacaktır.
-
Üstadın, kapağında kulak resmi bulunan meşhur dergisi: Başımızda Kulak İstiyoruz :)
-
Şeriatin her noktasındaki muazzam incelik ve sır... Üstad ne kadar derin, vurucu, vuzuh ve incelikli bir şekilde anlatıyor bu meseleleri. Onun bir de Mümin ile Kafir eseri vardır ki iman ve şeriat bahsini ihata eden ve edebiyat sahasında yazılan mükemmel bir eserdir.
-
Nefs ile çok büyük bir imtihanımız var. O nefs ki kendisine her şey verilse gene de doymuyor, aksine doyurulmaya çalıştıkça azıyor. Bu yüzdendir ki emredilen hududların içinde nefsi dizginlemek sırrı yatıyor.
Ölmeden ölmeyi anlayamadım, diyor Üstad. Ölmeden ölmek, Allah dostlarının yapabildiği ve dünyada iken nefsini dünyanın pisliklerinden koruyabilmiş, dünyalık hiç bir şey istemeyen, sadece Allahın rızasına talib muhipler...
Şan, şöhret, mevki, makam da nefsin istediği, ele geçirmek için peşinden koşturduğu şeyler. Öyle ki, şöhret âfettir denmiştir. Lakin amaç insanların övgüsünü kazanmak, dünyalık elde etmek değil de, Allah'ın rızasına mazhar olmak olursa, O'nun yolunda ilerlerken gelen şan ve makam da Allahtan bir lütuf olur.
Son kıt'a vurucu... Ondan bir kıl bile avlayamadım... Peşinden koştum koştum da bu çabanın neticesinde hiç bir şey elde edemedim. Çünkü amacı kazandırmak değil, helâke sürüklemek. Allah cümlemizi korusun.
-
Hem alkol tüketip hem dindar nasıl olunuyor? Günahkarmış ama hâlinden de memnun değilmiş, düzelmek ve değişmek, İslama uygun yaşamak (?) istiyormuş diyelim bari.
-
Üstad'ın şahane şiirine muhteşem bir şerh yazmışsınız. Allah razı olsun. Hele de o suların akması ifadesi için yaptığınız açıklamalar şiirin akış çizgisine ne kadar da uyuyor. Müşahhastan mücerrete doğru akan bir mânâ denizi yazınız. Üstad'ın şiiri için girişilen bu çalışmadan dolayı sizi tebrik ederim.
-
Şapka inkılabından Üstad da nasibini almış demek... Bu devrimbaz kodamanlar çok kompleksli insanlar. Zorbalıkla yaptıkları devrimlerin halk tarafından kabul edilmediğini bildiklerinden dolayı ilgisi olmayan yazıları bile devrimlerine karşı olmakla itham ediyor ve hemen mahkemeye veriyorlar. -maneviyat deviren devrimlere karşıyız-
Üstad İdeolocya Örgüsünde bile Şahsiyetçilik meselesine ayrı bir başlık ayırmış, millet ve devlet için bu hususun ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Ki şahsiyetçilik mevzuu en çok da devlet başkanlarının önemsedikleri, en başta tuttukları bir mesele olmalı. Olmayınca da işte hâl bu minvalde seyrediyor...
-
Keşke Üstadın daha fazla görüntülü kaydı olsaydı... Konferans verirken, röportaj yapılırken videoya çekilen kayıtları olsaydı... Kendi hayatını anlattığı evindeki çekimini izlediğimde çok duygulanmıştım. O kayıt ne kadar da kıymetli...
-
Bizim zamanımızda Din kültürü kitaplarında Atatürk olurdu, demek şimdi Üstad'a da yer veriliyor. Ne kadar güzel. O yazıdaki şuur açıcı ve ruh ferahlatıcı unsurları keşfederek Üstadı merak eden ve onu okumaya yönelen bir çok genç vardır inşallah.
Ailenin muhafazakar olması yetmiyor... Şuurlu ve İslamın emrettiği aşk-şevk şekline bütünmüş bir aile olması lazım hakiki manada çocuğuna İslam mayasını verebilmesi için. Ki zaten günümüzün aile cephesinden en büyük sorunlarından biri bu. Aile görünüşte muhafazakar ama çocuğa İslam adına ne verebiliyor... Belki de hatalı ve kaba yaklaşımıyla çocuğu İslamdan bile uzaklaştırıyordur. En tehlikelisi de o... Allah muhafaza...
-
Üstadın fotoğraflarının nakşedildiği bir duvar kağıdını kullanmaktan memnuniyet duyacağım. Ayrıca tasarım çok hoş. Photoshop'u kullanmada epey mahirsiniz. Teşekkürler.
Kanunlar Karşısında 'İ'nin Hakkını Yemişiz
in Arsiv
Posted · Report reply
Tam bir komedi. Demek ki devlet yıllardır kendi koyduğu kanunu çiğnemiş. :D Hangi harfin hangisinden önce ve sonra geldiğine dair de kanun mu olurmuş, bu da ayrı komedi :D Tabi asırlık bir kültür mirasını kaybetmemize sebep olan alfabe değişimindeki trajediyi hiç hatırlatmayın. (i) ve (ı) yer değiştirse ne yazar, anlı-şanlı Osmanlıdan miras kalan alfabeyi ve ona bağlı olan bir ruh zeminini, Batıyı taklid uğruna gidip latin alfabesiyle değiştirdikten sonra. Bu arada, pürdikkat muhasebeci amcaya da teşekkürlerimi sunuyorum bizi bu kanundan haberdar ettiği için. Bence kanun değişmesin, alfabe değişsin, ama eski alfabemizle :D Değişince zaten bu kanun kendiliğinden düşer. Biz de hem bizi ruh kökümüze bağlamak yolunda bir ilmek olan o alfabeye kavuşmuş oluruz hem de sorun kendiliğinden çözülür. Sayın yetkililere önemle duyurulur. (i)nin hakkını değil asıl eski alfabemizin hakkını yedik. Hem de bütün bir dünya kültürel mirası ve kendi atalarımız karşısında.