Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Demet Keskin

Üye
  • Content Count

    325
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    2

Posts posted by Demet Keskin


  1. kanlgzlerim.jpg

     

    Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

     

    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

     

    Sevmek için güzele mi bakmalı?

     

    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

     

    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

     

    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

     

    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?

     

    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?

     

    Solması için gülü dalından mı koparmalı?

     

    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

     

    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?

     

    SACLARIN BAĞ, GÖZLERİN SİLAH, GÜLÜŞÜN KURŞUN OLMAZ MI...???


  2. aglamaaayh5.jpg

     

    AĞLAMA

     

    Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!

    Tek damla yaşın düşmesin yere.

    Bak, tek güzelliğimiz yokluk,

    Sana bir öğüt; ağlama boş yere.

     

    Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,

    Senin bir damla gözyaşına.

    Ağlayana kimse boyun eğmez.

    Kimse bakmaz kimsenin yaşına.

     

    Ne kadar kötülük, pislik varsa;

    Sen herşeyi tertemiz öğren.

    Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;

    Seni garip sanır her gören.

     

    Ağlama sakın çocuk, ağlama!

    Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.

    Sevgini hep söyle, sakın saklama.

    Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.

     

    AHMET HAMDİ TANPINAR


  3. Küçük seylere gereğinden çok önem verenler,elinden büyük iş gelmeyenlerdir. (Eflatun)

     

    Kendi kendimizin altında kalmamalıyız ki cemiyetin üstüne çıkalım. (NECIP FAZIL KISAKÜREK)

     

     

    Yumuşak olma ezilirsin , sert olma kırılırsın. (VICTOR HUGO)

     

     

    Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır. (Confucius)

     

     

     

    Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir. (John Editistian)

     

     

    Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı hemde gelecek treni görür. (J.Harris)

     

     

     


  4. ben_aski_satin_aldim.jpg

    BEN AŞKI SATIN ALDIM

    ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı

    o zamanlar bakır rengindeydi dağlar

    daha şıvan düşmemişti böğrüme

    daha deli deli esmemişti ruzigar

    kalbim acıya düşmemişti

    sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım

    halayda delikanlı başı olacaktım

    bıyıklarım yeni terlemişti

     

    gurbeti

    ismail dayımın gönderdiği

    kuru üzüm ve fıstık'nan

    bir de istanbul fotoğraflarından tanımıştım

     

    hey deli yanım!

    türkülerim ince gül dalım

    gönül közüm

    verdiğim sözüm

    ne zaman duman olsa

    munzur'un doruklarında kalırdı gözüm

    aradabir durup fırat'a bakışım

    ve yanımdan ayırmadığım

    bir üveyikten satın aldığım aşkım

     

    yani ahretlik gülüyordum

    istanbulu fotoğraftan

    vurgunu üveyikten biliyordum

     

    bir zemheri akşamında

    oturtup tandırın karşısında babam

    oğul yürü, dedi

    yürüdüm

    topak oldu babam,acıdan yundu gözleri

    yalınız bir ''ah''etti anam

    sessizce ırmağa düştü sözleri

     

    yürüdüm

    terleyen bıyıklarım

    şahin bakışım

    ve yıldızlı gecelerimden birinde canım

    üveyikten satın aldığım halis aşkım

    geride kaldı

     

    ormanlar gördüm

    ağaçlar gördüm

    dallarında adamlar asılıydı

    ipince fidanlar

    ipil ipil kan sızardı dudaklarından

    baykuşlar

    gecenin koyukatmer al basması karanlığına karşı

    nasıl da gülüyorlar

    nasıl da gülüyorlardı

     

    hani benim yıldızım

    hani şehla bakışım

    hani sazım

    ve halıs aşkım

     

    dağlardan geliyorum ben

    fıratın doğduğu yerden

    gönle aktığı yerden

    serin göze başından

    soğuk bulgur aşından

    dağlardan geliyorum ben

    aşkın doğduğu yerden hey!

    yusuf'un kuyusundan eyyub'un sabrından geliyorum

    etmeyin elemeyin

    ben istanbulu fotoğraftan

    vurgunu üveyikten belliyorum

     

    hani benim yıldızım

    hani şehla bakışım

    hani sazım

    ve bir üveyikten satın aldığım

    halis aşkım

     

    hey anam

    ne aynam ne tarağım ne sedef çakım

    ne tesbihim ne mintanım

    bir han odasında

    akşam alacası değip geçerken böğrüme

    yavaşça önüme düştü alınyazım

     

    kim tutar kaldırır başımı yerden

    kim dinler türkülerimi bozlağımı sazımı

    bir duan olaydı ah, yanıbaşımda

    iki çift lafın

    bir tas ayranın

    bir dağ soluğun

    entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin

    bir tesbih böceğin

    bir avuç toprağın

    bir küçük taşın

    bir tel saçın alyazmanın altından

     

    hey anam

    akşam indi kırıldı sazım

    istanbulda

    haramiler sokağında

    bir han odasında

    yavaşça önüme düştü alınyazım

     

    hani benim yıldızım

    hani şehla bakışım

    hani dağlara verdiğim aşkım

     

    akşam dediğim ana

    istanbulda ay karanlık yürek pustur

    bir de hikayesi var

    kanadı kırık martıdan dinlediğim:

    çok önceden

    zebaniler yakıp geçerken şehri

    üç damla baldıran zehri

    üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize

    üç martıyı boğmuşlar

    herşeyi gördüler diye

     

    akşam dediğim

    dam aralıklarından

    han bacalarından kaçıp giden güneşin

    vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma

    değil mi ana

     

    yani akşam dediğim

    isli han odasında

    bir ben

    bir viranşehirli yakup

    bir de çaykaralı musa

    üç bardak çay hatrına

    üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz

    üç damla baldıran zehri değil mi ana

    akşam dediğim

     

    buradan

    bu halis aşkımı

    bir han kirasına sattığım hovarda istanbuldan

    aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına

    budur havadisim

    hatırladığın

    ne bulgur tadı

    ne bir çiçek

    ne bir isim

    ben gündüzleri müslüm gürses dinlemeye

    geceleri han odasında

    alınyazımı görmeye hüküm giymişim

     

    yine de ana

    ana yine de

    öperim gözlerinden

    dağlarımın

    çimenimin

    ve kanayan gençliğimin

    öperim hepsinin tekmil gözlerinden

    bıyıkları yeni terleyen gençliğimin adına

     

    ana

    can ana

    yaran ana

    oyy ana

    hani benim yıldızım

    hani şehla bakışım

    hani sazım

    bir üveyikten satın aldığım halis aşkım

     

    ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı

    o zamanlar bakır rengindeydi dağlar

    daha şıvan düşmemişti böğrüme

    daha deli deli esmemişti ruzigar

    kalbim acıya düşmemişti

    sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım

    halayda delikanlı başı olacaktım

    bıyıklarım yeni terlemişti


  5. Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız

    Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir...

    Güneş olmak ve altın ışıklar halinde

    Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim

    Gece esen ve suçsuzların ahına karışan

    Yüz rüzgarı olmak isterdim....

    Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap...

     

    Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz

    Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...

     

    Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir

    Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır...

     

    Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini

    Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil...

     

    Bir katre olma, kendini deniz haline getir

    Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin

     

    Beri gel, beri !

    Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?

    Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...

     

    Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol...


  6. SESSİZ GEMİ

     

    Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

    Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

     

    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

    Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

     

    Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

    Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

     

    Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.

    Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

     

    Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

    Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

     

    Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.

    Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

     

    YAHYA KEMAL BEYATLI


  7. Ana rahminden geldik pazara bir kefen aldık döndük mezara...

     

    Ölüm, ölene bayram, bayrama sevinmek var, oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var! (Necip Fazıl)

     

    Ölüm kölenin özgürlüğüdür....

     

    Neylersin ölüm herkesin başında uyudun uyanmadın olacak, kimbilir nerede nasıl kaç yaşında bir anmazlık saltanatın olacak o taht misali musalla taşında...

     

    Üç şey ölümün ardından kabre gider: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, birisi kalır. Dönenler: ailesi ve malı, kalan da: amelidir. (Hz. Muhammed)

     

    İnsanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar. (Hz. Muhammed)

     

     

    ÖLÜMÜ BEN BUGÜN NEFES KADAR YANIMDA HİSSETTİM.RABBİM HEPİMİZE HAYIRLI ÖMÜRLER İMANLA SON NEFESİMİZİ VERMEK NASİP ETSİN...,

     

    ÖLÜM AZRAİLE HOŞGELDİN DEMEKTİR...


  8. “İstemem! İstemem! Vallahi istemem!” diye bağırmış. “Ben, bir iple bir küfenin hesabını sabaha kadar veremedim. Onca servetin hesabını nasıl veririm. Kim isterse o alsın. Hesabını da alan versin!” ?

     

     

    DÜNYA MALINDAN ZİYADE AHİRET ZENGİNLİĞİ VERSİN RABBİM...ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM ANLAM DOLU PAYLAŞIMINA...


  9. Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan kendi denginle evlen. Ovidius

     

    İnsan hayatının en önemli olayı iyi bir eş seçimidir. Drusus

     

     

    Evlenme-boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah sağlam kalmazdı...

     

     

    Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir...

     

     

    Her durumda evlenin. Iyi bir esiniz olursa mutlu olursunuz. Esiniz kotu olursa filozof olursunuz...

     

     


  10. ufuk%20noktas__.jpg

     

    UFUKLAR

     

     

     

    Rûh ufuksuz yaşamaz.

     

    Dağlar ufkunda mehâbet,

     

    Ova ufkunda huzur,

     

    Deniz ufkunda tesellî duyulur.

     

    Yalnız onlarda bulur rûh ezelî lezzetini.

     

    Bu ufuklar avutur rûhu saatlerce, fakat

     

    Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık.

     

    Rûh arar kendine bir rûh ufku.

     

    Manevi ufku pek engin ulu peygamberler

     

    - Bahsin üstündedir onlar- lâkin

     

    Hayli mes'ud idiler dünyâda;

     

    Yaşıyorlardı havârileri, ashâbıyle;

     

    Ne ufuklar! Ne güzel rûh imiş onlar! Yârab!

     

     

     

    Annemin na'şını gördümdü;

     

    Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle,

     

    Acıdan çıldıracaktım.

     

    Aradan elli dokuz yıl geçti.

     

    Âh o sâbit bakış el'an yaradır kalbimde,

     

    O yaşarken o semâvî, o gülümser gözler

     

    Ne kadar engin ufuklardı bana;

     

    Teneşir tahtası üstünde o gün,

     

    Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyâya.

     

     

     

    Yaşıyan her fânî

     

    Yaşıyan rûh özler,

     

    Her sıkıldıkça arar,

     

    Dar hayâtında ya dost ufku, ya cânan ufku.

     

    YAHYA KEMAL BEYATLI

×
×
  • Create New...