Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

sark

Editor
  • Content Count

    770
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    32

Posts posted by sark


  1. ayrıca yıne Son Devrin Din Mazlumalrı esrinde sayfa 265.266 ve 267'nın de bır kısmı yıne geniş acıklamalar içermektedir. ama derseniz kı bizde eser mevcut degıldır,o zaman yıne yazarım. umarın aydınlatıcı olmustur.biz askıda kalan laflar etmeyiz ve asla kendı goruslerımızı baskasının/baskalarının kımlıklerıne yaftalamayız! Anlarım,görürüm,bilirim,okurum,düşünürüm,seri malı etıketlerden hazzetmem ve ciddiyetsiz işe tenezzul etmem.. hala soru ısaretı olanlar buyursunlar.


  2. Kendi kıymet hükümlerine gore bu gayet cömert iltifata teşekkürle mukabele edip huzurlarından ayrıldım ve ondan sonta kendilerini bir kere daha görmek fırsatına eremedım. İtiraf edeyım ki, beni yırmi veya kırk yıl nur risalesine hizmet etmiş kabul etmelerındekı tevcıh bıraz garıbime gıtmıstı. BEN NUR TALEBESİ DEĞİLDİM VE OLMAMA İMKAN YOKTU. BENIM KENDİSİNDE TAKDİR ETTIGIM TEK NOKTA KÜFRE KARŞI MÜCADELESİ VE DÜŞMAN KUTUPLAR ÜZERINDEKI İŞTİRAKİMİZDİ. İSLAMI KEMAL DAVASI AYRI MESELE...


  3. Bahsi gecen konuda bir kac pasaj benım kalemimden sadır olduğu için koyacaksan/IZ kısmından ustume alınıyor ve beyefendiyi rahatlatmak adına siddetle istediği analizi,delili,tespiti ortaya koyuyorum! sunu acıklama gereği duyuyorum ki biz burada seyh ya da mursid cemaat ya da cemiyet yarıstırmıyoruz!kımseyı kımseden ustun tutma cabasında da defılım..zaten yarıstırılamazlar da!yollar farklı. şöyle ki SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI eserinde:

    KENDİSİYLE GORÜŞTÜM :Bediuzzamanın İstanbul muhakemesi sırasında,ben de kendilerini yakından gormek ve İslam mucahidi göz ve kulak planında tanımak arzusu dogdu.otel kapısından itibaren nur talebeleri doluydu.kendımı haber verdım.benı yukarı kata cıkardılar.o katta da hızmetıne bakan talebeler.. bu genclerın yuzlerınde ziyaretımden memnunluk duyduklarını ılan eden manalar.... benı ıcınde dar ve tek kısılık bır karyola bulunan bır odaya aldılar ve;'' işte Necip Fazıl!'' der gibi bır eda ıle huzuruna cıkardılar. Derinlerden bakan hummalı gözlerin hakim olduğu sakalsız bir çehrede, içine kapanık bir hal... Heybet hissinden ziyade, davasına teslim olmuş çilekeş bir insan intibaını aldım. Beni Büyük Doğu faaliyetimle tanıyorlar ve o tarihte henüz başlarında olduğum hapislerimi biliyorlardı. Bana iltifat ettiler ve aynen şu kelimeleri söylediler:

     

    SENİ NUR RİSALESİNE 40 YIL HİZMET ETMİŞ KABUL EDİYORUM!


  4. Ezberden gazeller... Çap meselesi bu, çap !.. Büyüklerde büyüklüğün ve küçüklerde küçüklüğün alameti/alametleri bellidir. Anlamaz, görmez, bilmez, okumaz ve düşünmezlerin aynı ve aynısının tıpkısı etiketlenmiş hücum atraksiyonları inanın hiç ciddiyet estirmiyor. Analizin varsa, delilin varsa, tespitlerini ve teşhislerini ortaya koyacaksan/ız eyvallah. Yoksa gerisi merhum Üstad'ın hoşça deyimiyle: Kabuk işidir, posadır.

     

    Bize düşen (bizcesi yani) şudur:

     

    Büyüklerimizin ve enginliğine/samimiyetine kalben kefil ve itimat duyduklarımızın arasında ayrım yapılmaz. Şiar budur, yol budur, olması ve oldurulan budur.

    ...

     

    Bahsi gecen konuda bir kac pasaj benım kalemimden sadır olduğu için koyacaksan/IZ kısmından ustume alınıyor ve beyefendiyi rahatlatmak adına siddetle istediği analizi,delili,tespiti ortaya koyuyorum! sunu acıklama gereği duyuyorum ki biz burada seyh ya da mursid cemaat ya da cemiyet yarıstırmıyoruz!kımseyı kımseden ustun tutma cabasında da defılım..zaten yarıstırılamazlar da!yollar farklı. şöyle ki SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI eserinde:

  5. Arkadaşlar minareler maalesef hoparlör direkleri halini aldı.müezzinlerden minareye çıkan yok gibi,çıplak sesle okuyanda öyle...ezanı yüksek yere çıkarak okumak sünneti terkedildi,bidatler aldı başını gidiyor.

    Allahu Teala bize hidayet versin...

    Ezanı merkezi sissteme bağlı olarak duyurma işi evet yanlıstır. her muezzin vakti geldiğinde cıkıp okumalıdır kucuk gunahlrı dokulur bunu dusunse mınare basamaklarını 2ser 3er atlaması lazım.. ama arkadasımızın dedıgı sunneti terk etme meselesıne katılmıyorum. hıkmetı nerede bulursanız alınız hadisinden de anlasıldıgı uzere mınareden okuma seslı ezan okumayı terk edıp bidat olmustur yorumu yapılamaz. o zamn eskıden savasa atlarla gıdılırdi de bugun kullanılan tanklar yahut f1leri kullanmak bıdat mı?!


  6. Çok güzel paylasımlar gelmiş hepsini erinmeden okudum..neseliydi aramızda bayağı normaller var anlasılan. ben de bırkac tane dile getireyim de kendinizi yalnız hissetmeyin. 1.adeta sakızla kavga edercesine çiğneleyenleri gözlerimle dovmek. 2.gece kesinlıkle saat tık tıkında uyuyamamak. (saatleri duvardan indirdigimi dahi hatırlarım) 3.hıckıran kısılere anında bır bardak su kosturmak (o ses de bana dehsetul vahset birsey)3.asla kıtap okurken dıger baslıga gelmeden elden bırakmamak ya da cıft sayılarda bırakmak.4.gözlugumde eger ufacık bır leke hissedersem temızlemeden duramamak.( 2 gözlugum bu sekılde kırılmıstır)5.okudugum kıtaba kesınlıkle ayrac bırakmak.(sayfanın katlanmasından nefret ederim)6. konusurken kişinin ımmm gibi m harfinın yakasını bır turlu bırakmamak, sureklı meddi munfasıl yapmak... sımdılık aklıma gelenler bunlar.


  7. arkadaşım bi cihetten haklısınız ama şu da varki kainatta her şey kademeli oluyor, bu da gözardı edilemez. bu sitede yazılanlar kesinlikle doğrudur diye bişey yok sadece bir fikir olması için paylaştım zira bende bu bilgileri tam olarak benimsemiyorum ama farklı yorumlara açık olmaya çalışyorum.

    Efendim bir cihetten değil tamamen haklıyım.. şimdi kaınatta hersey kademeli oluyor dıye ben kalkayım o zamn Darwin'in maymundan gelme insan ideasını da kabil goreyim mi?! adam gayet kendisince guzel asamalarla bana maymundan geldiğimi ispatlamaya calısıyor. farklı görüşlere açık olalım diye cevherin kalitesini zedelememeli. Bana dolaylı olarak kardeşim sen hayvanımsı bır seydin sonra ınsana benzedin diyen sahs-ı munhasırın hakaretine niye kulak asayım?! ayrıca bu sitede yer almasından değil; doğru gördüğüm ve doğru olan fikrimin mudafasını yapıyorum.. herkes bu bahislere derinine vakıf olmayabilir, akılları bulandırmanın manası yok. elbet farklı görüşlere açığız ama antitez daha mantıklı ve içi dolu olduğu muddetçe.. saygılar


  8. Hz Adem'den öncede insan benzeri varlıklar vardı, hz Ademin ilk insani özelliklerin verildiği topluluğu ifade ettiği söylenir. bu konu çok derin , sizlere bu konuyla ilgili Bahaeddin Sağlam beyfendinin kitaplarını şiddetle tavsiye ederim.. ek olarak şu yazıyı da okumanızı tavsiye ederim http://www.ahmedhulusi.org/yazi/insanlarveinsansilar.htm

    Tavsiyeniz uzere bahsetttiginiz ismin yazısını okuma zahmetinde bulundum. zahmet diyorum zira yazıdan en ufak istifam soz konusu degildir! Allah'tan ''bu elbette bizim degerlendirmemizdir ki kimse bunu kabul ile zorunlu degildir.'' demesini bilmiş. insan bedeninde hayvanlığı yasayan topluluklar vardı... ki biz bunlara insansı dıyoruz. dıyor. neden bu kadar hayvanlıga merak sarıyoruz anlamıyorum. zıkrettıgınız ısmın de dıle getırdıgı ayette ''O'nu kıvama erdirip,ruhumdan uflediğim zaman...''SAD 72. Kıvama getirmek ile guya mutasyon gecirtip onu hayvansı halden ınsanlığa gecirdi Allah oyle mi?!! kardesim mufessirsin de bu kadar da hikaye yazma hakkını kım verıyor sana! O zamn kalkıp bunu tersten okuyayım.soyle ki Hz Alı'nın de sozuyle;parca butunun habercisidir. e ayette de Allahu Teala ''ruhumdan ufledıgım zamn..''demedı mı?! yani sen bu lafı derken sozunun ucunun nereye varacagını dusunmuyor musun?!!HAŞA.. yok mutasyon gecirmiş yok ınsanımdan ınsana dönmüş.. bakın ''halbu ki o sizi cesitli merhaleler halınde yarattı.''NUH 14. Ben sımdı kalkıp efendım bu merhaleden kasıt hayvanımsı halden ınsana gecme devresıdır gıbı deli sacması bır yorum yapabılır mıyım? nedir bundan maksad; ınsanın da bıtkıde,hayvanda oldugu gibi buyume,gelişme ve farklılasma kanunlarına tabı olmasıdır.yanı bundan sonra ceninde oldugu gibi yeni bir yaratılıs safhası baslayacaktır.yani ruh bedene gelecektir.cunku ınsanın terkip ve tesviyesi tamamlanmıstır.yorum budur. ''O'dur ki herseyin yaratılısını güzel yaptı ve insani yaratmaya camurdan basladı.''SECDE 7. Ne diyor her seyın yaratılısını guzel yaptı. ama sozde mufessirimiz hayvanımsı yaratıkların sadece kendı menfaatleri için birbirlerine her turlu zararı verdıklerini,kan dokup fesat cıkardıklarını,yasamlarının sadece hayvansal duzeyde oldugunu gıbı vasıflar sıralıyor..ee neresınde bunun guzellik? o hayvanımsı yaratıkların vazifesi nedir o vakıt?hayvan bıle basıbos yaratılmamısken bu ınasan bedenınde hayvanlıgı yasayan yaratıkların mukellefiyeti nedir?sorarım size!

    • Like 1

  9. Üstadın Risale-i Nur'u sadeleştirilip yeniden neşretme temennisini, neden cemaate dahil olma olmama şeklinde algıladığınızı anlamadım. Bu yazı, üstadı cemaate mi dahil etmiş oluyor ki 'kabullenmek' kabullenmemek söz konusu olsun? Rica ederim..

     

    Yorumunuz; üstadın, Said Nursi hakkında bize nakledilen sözlerinin üstat tarafından sarfedilmeyeceği tezi üzerine kurulu. Yani bu sözlerin ve bahis mevzuu teşebbüsün üstada yakışmayacağı, üstadın zihninizdeki büyüklüğüne gölge düşüreceği zannı üzerine...

     

    Hayır efendim, bilakis bu, üstadın tevazu ve alçak gönüllülüğünün ucu revaklara değen örneğini gözlerimiz önüne seriyor. İslam adına çile çekmiş bir merhum için beslediği ve ortaya koyduğu bu muhabbet; onun, şeytanın enaniyet ve cemaat taassubu tuzağına takılıp kalan nicelerinden farkını bir serlevha gibi önümüze çıkartıyor. Ve bu benim gibi bir cücenin gözünde, üstadı daha da devleştiriyor.

     

    Bence mevzuya bu zaviyeden bakmalı, avamın "-cı, -ci, -cu, -cü" tasnifleriyle girdiği tartışmalardaki taassuba meydan vermemeli.

     

     

    Mesele Hocaefendi ve cemaati ile ilgili değil. Bunu ne için belirtme ihtiyacı duyduğunuzu ve üstadın Hocaefendi ve cemaati hakkındaki fikrini nasıl öğrendiğinizi merak ettim doğrusu.

    Siz benim yazdıklarımı okumuyorsunuz sanırım. bahsettiginiz -cı-lar ya da -cu-lar hususunda bır vehim degıldır bu. ben okudugumu ve anladıgımı dıle getırdım.bahsettıgınız rısaleı nuru serh etme hususunda neden bır takım abıler karsı cıktılar acaba bunu dusundunuz mu?cunku ustadın kendıler hakkında dusuncelerını bılıyorlardı. tekrar edıyorum SON DEVRIN DIN MAZLUMLARI eserının Bediuzzaman Hazretlerı'ne aıt olan kısmını yenıden gozden gecırınız. tabıı kı ustadı cemaate mal etmemeye calısmak gıbı bır gayretım yok yanlıs anlamayınız fakat ben ustadın bıldıgım dusuncelerını buraya naklettım bu sahsı fıkrım degıldır..


  10. Bir gün Sultanahmet Camii baş imam hatibi Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri-kaddasallahu sırruhuma-, acele ile İsmailağa Camii'ne geldi. Henüz camiide imamette bulunan Mahmud Efendi Hazretleri -kaddasallahu sırruhuma-; şimdi kendi işareti ile camiide imamlıkta bulunan Selahaddin Hoca ile beraberlerdi. 

     

    Gönenli Efendi Hazretleri-kaddasallahu sırruhuma- içeri girince; Mahmud Efendi Hazretleri-kaddasallahu sırruhuma- ayağa kalkarak yerini bırakmak istedi. Lakin Gönenlli Mehmed EFendi-kaddasallahu sırruhuma- oturmayarak hemen söze girdi.

     

    "Bugün rüyamda mahşeri gördüm. Herkes oradaydı. İçimden acaba Mahmud Efendi Hazretleri -kaddasallahu sırruhuma- neredeler diye geçirdim. Bir ses; yukarı bakmamı söyledi. Bİr baktım ki siz orada tek başınasınız. Yine içimden; niye acaba tek başına yukarıda dedim. Yİne aynı ses; herkes fetvaya göre hareket ederdi, oysaki Efendi hazretleri şüpheliden çok korkardı ve kaçardı. buyurdu."

     

    Şüpheliden kaçmanın herkese nasip olmayacağını büyüklerden öğrendik. Bir müridi de; Süfyan-ı Servi Hazretlerini -kaddasallahu sırruhuma- rüyasında uçarken gördü. Bu makama nasıl çıktığını sorduğunda, Rabbimin her emrinden sakındım. Bunda cevaz vardır denen hususlarda bile kaçtım. buyurdu..

    Rabbim himmetlerini bizlere nasıp etsın.. ve layıkıyla mürid olabilmeyi.

    • Like 1

  11. We aleykum selam, hoşgeldiniz öncelikle...

     

    Mehdi'nin geleceği kesin gibi, fakat ne şekilde geleceği konusunda ne yazık ki sağlıklı bir bilgimiz yok. Delil olarak gösterilen hadislerin kaynağının pek sağlam olmayışı -üzülerek söylüyorum ki- bu işin anlaşılmasını güçleştiriyor. Hoş, bu tip önemli olaylarda bazı gizliliklerin, anlaşılmazlıkların bulunması gerekiyor. Örneğin Deccal'i herkes tanırsa onun hiçbir önemi kalmaz, imtihan sırrı ortadan kalkar. O yüzden bize düşen dikkatli olmak ve her ihtimali göz önünde bulundurarak ihtiyatlı davranmaktır.

     

    İçinde bulunduğumuz dönemin fitnelerinden kurtulmak için sadece Mehdi A.S'ı beklemek çok büyük bir hata... Bizim de üzerimize düşen bir takım görevler olmalı. Mehdi'ye bel bağlayarak oturmamız, ne yazık ki -bazı çevrelerle- içine düştüğümüz bir hata...

     

    Allah Ümmet-i Muhammed'e diriliş nasip eylesin.

     

    Saygı ve selamlarımla

    Kesin derken yanına gibi edatını nasıl yakıstırıyorsunuz sasırtıcı..Şüphesiz ki O (İsa aleyhisselamın inişi)elbette kıyamet için bir nisandir.' -ZUHRUF SURESİ 61- Bir de hadis soyleyelim efendım. Cabir ibni abdillah(radiyallahu anh)dan rivayet edildigine gore'' Mehdinin çıkışını inkar eden,muhakkak Muhammed'e indirilene küfretmiştir.Meryem'in oğlu İsa'nın inişini inkar eden de muhakkak kafir olmustur.deccalın cıkısını da kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.'' siz simdi ben ınkar etmıyorum kı dıyeceksınız ama bu hamur suphe de kaldırmaz efendım.. Ayrıca Cabir ibni abdillah için saglam mı acaba gıbı bır vehime kapılacaksanız onu da saglama baglayalım. ''Bu rivayet Seyh Hace Muhammed Parisa (kuddisu sırruhu)FASLUL HITAP isimli eserinde, Seyh Ebu Bekr el-Kelabazi(rahimehullah)a ait olan.MEANİL AHBAR kitabından naklen zikretmiştir.o eserde Seyh Ebu Bekir bu rivayetın senedini soyle acıklamıstır: bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-HUseyn İbni Muhammed ona, İsmail İbni Üveys, ona Malik Bin Enes, ona Muhammed İbnil Munkedir,ona da Cabir İbni Abdillah (radiyallahu anhum) hazaratı boylece bildirmişlerdir. bu ısımlerı de elestırecek huviyetimiz yok sanırım.. evet soru işareti olan ??


  12. Bir nevi cagımızın hastalgı artık.ınsan kaynagını ve mesnedını ogrenmek ıstıyor.herkes septik oldu cıktı.ama fakat bır yandan kısı mantıgını da doyurmak,tatmın etmek ıstıyor.bunu hos karsılamak lazım.lakın kaklıp muhım meseleler hakkında da supheye dusmek Allah muhafaza ımanı sakata dusurmesın.itinalı davranmalı ınsan. eger suphe ediyorsak arastıralım arkadasım.yok efendım bana bıraz uzak geldı yahut sankı bu sahabi az hadis rıvayet etmiş gibi düşük cumleler bize yakısmıyor.bız bunları ders isek.... Hz Mesih inecektir ve deccalı oldurecektir.elbette umıdımız bel baglamamız O'nadır evelALLAH...bunlar bize afaki seyler olarak gorunmesın. İMAN-İ GAYBİ!! biraz teslimiyyet arkadaslar..saygılar


  13. Bu konu hakkında Said Nurs-i Hz. şöyle buyuruyor

    ?Ben yeryüzünde kendime bir halife yaratacağım?(Bakara, 2/30) ayetindeki ?Halife? tabiri, dünyanın, insanların hayatına elverişli şartlara sahip olmazdan evvel yeryüzünde idrakli (düşünen) bir mahlukun bulunmuş olduğuna ve o mahlukun hayatına o zamandaki yerin evvelki vaziyetleri muvafık ve müsait bulunduğuna işarettir ?Halife? tabirinin bu manaya delaleti, hikmet gereğidir Amma meşhur olan manaya göre, o idrak sahibi mahluk, cinlerin bir nevi (çeşidi) imiş; yaptıkları fesattan dolayı insanlar ile değiştirilmişlerdir(1)

     

    Hadisçilerin ve tefsircilerin görüşlerini toplayan Abdullah Aydemir, ?Tefsirde İsrailiyat? isimli eserinde bu konuda ortaya atılmış görüşlere delil teşkil eden , ?Hani Rabbin meleklere: ?Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım? demişti Melekler de: ?Biz seni hamdinle tesbih ve tenzih edip dururken ?orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek- kimse mi yaratacaksın?? demişlerdi Allah (da): ?Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim? demişti? ayetinin tefsiri münasebetiyle, tefsircilerin pek çok şeye temas ettiklerini, bunlardan birinin de arzın (yeryüzü) Adem?den önceki sakinlerine ait bilgiler olduğunu söyler

     

    Abdullah İbn Ömer (ra): ?Cân oğulları diye anılan cinler, Adem (as)?in yaratılmasından iki bin yıl evvel yeryüzünde idiler Yeryüzünü fitne ve fesada vermek suretiyle bozdukları ve kanlar döküp cinayetler işledikleri için, Allah onlara karşı meleklerden müteşekkil bir ordu gönderdi Melekler tarafından iyice hırpalanan bu fesatçılar denizlerdeki adalara sığınmak suretiyle canlarını kurtarabildiler Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: ?Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım?? dedi

     

    İbn-i Abbas şöyle diyor: İnsan çamurdan yaratıldı Yeryüzünde ilk önce cinler yaşarlardı Onlar arzda kanlar akıttılar, birbirlerini öldürdüler Allah onlara İblisin komutasında meleklerden askerler gönderdi İblis ile onun komutası altında bulunanlar, öteki cinlerle savaşarak, onları denizlerdeki adalara ve dağların etrafına sürdüler Bu zaferi kazandıktan sonra İblisin kalbinde gurur doğdu ve: ?Ben, kimsenin yapmadığı bir iş yaptım? diye övündü Allah onun kalbinde doğan bu gururu bildi İblisin yanındaki melekler bunu bilmiyorlardı Cenab-ı Hak, İblisin yanında bulunanlara: ?Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım? dedi Buna karşılık olarak melekler: ?Sen, bizim kendilerini tenkile memur edildiğimiz cinlerin yaptığı gibi orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek biri mi yaratacaksın?? dediler

     

    Nitekim, Kureyşi kardeşimin naklinin ana teması da özet sadedinde bundan müteşekkildir.

    ennetice ilk insanın Adem aleyhisselam oldugunu ve ondan evvel ınsan degil cinlerin yasadıgını bıldigimiz halde te'kid etmiş olduk..saygılar


  14. Mahmut Sami Ramazanoğlu (K.S) efendimizden sonra kol ikiye ayrılmıştır.Sultanımız kendisinden sonra iki halifesine icazet vermiştir.Bunlardan birisi İstanbul koludur Mahmut Topbaş (K.S),

    bir diğeride Kayseri koludur.Yahyalı Hacı Hasan Dinç (K.S) efendimizdir.Silsilenin istinad noktası Şah-ı Nakşibend Hz.dir.Tarikimiz hamdü senalar olsun Nakşibendi tarikidir.

    anlasıldı. sagolun


  15. Sayın sark kardeşim,

     

    Hüseyin Üzmez’in enerji dolu bir beyne sahip olduğu doğrudur lakin onun asla ve kat’a ibtida itibariyle tam bir Üstad şuuruyla yetiştiği söylenemez. Malatya hadisesi buna en büyük delildir. Eğer Üzmez, Üstad’ı tam olarak anlamış, idrak etmiş, onun şuuruyla yetişmiş olsaydı, enerji dolu beynini İslam davasına en güzel şekilde hizmet edecek bir yolda kullanırdı. Yanardağın içindeki enerji potansiyeli gibi kaynayan, patlayıp taştığı zaman da etrafı yakıp kül eden bir enerjinin insan bünyesindeki karşılığına en yerinde misallerden biri Hüseyin Üzmez’dir.

     

    Üzmez’in neden böyle bir olaya teşebbüs ettiğine dair Üstad’a verdiği “sız memnun olursunuz sanmıstım ustad..” cevabı bile tek başına, Üzmez’in Üstad şuuruyla yetişmediğini görmeye yeter. Bu safiyane bir düşünce değildir, sadece ve sadece ahmakça ve eblehçe bir düşüncedir. Üstad’ın İslam davasını savunurken en dikkat ettiği husus kanunlara aykırı bir kulvara girmeden, asla silah, kavga, yumruk, surat dağıtmak türünden kaba kuvvete dayanan yöntemlere baş vurmadan ve bu yöntemleri hiçbir zaman teşvik etmeden, fikir ve fikir çerçevesinde gerçekleştirilen tamamen kanunî aksiyona dayanan bir yoldur ve Üstad’ın bu yönünü bilen biri -ki Üstad'ı sevdiğini, okuduğunu, anlamaya çalıştığını söyleyen herkes bunu bilmelidir- asla Üzmez gibi silahçılık oynayan çocuklar misali eline bir tabanca alıp da gidip gayr-i İslami çizgide olan birini vurmayı düşünmez, buna teşebbüs etmez. Üstad’ın kendi kaleminden yapmış olduğumuz yukarıdaki iktibaslar da Üstad’ın bu hadiseye sebep olan Üzmez’e ne kadar kızdığını, hadisenin sadece kendisine zarar vermekle kalmayarak İslam davasına ve Müslümanlara da ne kadar büyük zarar verdiğini göstermektedir.

     

    Üzmez, Üstad’ın ‘silkelen ve ağaya kalk’ sözüyle iştaha gelmemiştir. Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinde neşrettiği İslam’a saldıran makalelerini okuya okuya Yalman’a karşı büyük bir kin ve nefret beslemeye başlamış, Yalman’ın yolunun Üzmez’in memleketi olan Malatya’ya düşmesiyle birlikte onu öldürme planları yapmaya başlamıştır. Tafsilatlı malumat, Üzmez'in kaleme aldığı Malatya Suikastı kitabında yer almaktadır.

     

    Üstad, bu hadiseyle ilgili olarak ‘silkelen ve ayaga kalk dedık bır tek uzmez anladı o da yanlıs anladı' dememiştir. Tam olarak demiştir ki: “Ayağa kak Sakarya, dedik, bir kişi kalktı o da amuda kalktı.”

     

    Üzmez’in amuda kalkarak, başta Üstad olmak üzere İslam davasını savunan ve yaşamaya çalışan kesime zarar vermeye kadar giden bu hatası hiçbir şekilde mazur görülemez kardeşim. İnsanoğlu hata yapamaz mı, yanlışa düşemez mi, elbette ki düşebilir, şaşırabilir, hata yapabilir; lakin yapılan hata kendisine zarar vermekten çıkıp da bir kesimin hayatına mâl olmaya kadar gitmişse, o hata artık kişisel bir hata olmanın ötesine geçip cemiyeti, geneli menfi şekilde etkileyen bir mahiyete büründüğünden, mazur görülecek tarafı kalmaz. Üzmez, bu hadise ile, en yüksek dereceden bir fitne çıkarmıştır. Zararı sadece kendisine değil, çok geniş bir kesime olmuştur.

     

    Üstad diyor ki: “Siz Ahmet Emin'i değil, bizi, iman dâvasını yaraladınız!.”

     

    Ve gene diyor ki: “Bizim, bunca gayret, maharet ve çileyle, yalnız kanun dikkati ile ve kalemle idare ettiğimiz işi, bir din ve fikir büyüğüne danışmaksızın fiilen meydana getirmeğe çalışmak, sizin hakkınız ve haddiniz midir?”

     

    “merhum serengectının kardesıdır kendılerı.” demişsiniz Üzmez için. Manevi bir kardeşlikten mi bahsediyorsunuz? Zira Üzmez ile merhum Serdengeçti arasında kan bağına dayanan bir kardeşlik yoktu.

    ben tabı kı yaptıgı hatanın rengını degıstırmıyorum ama burada 17 yasında bırınden bahsediyoruz.. bır gercektır kı ıslamı cercevenın tumune zarar vermıs ve adını lekelemiştir.bu ınkar edılemez.ben niyetını sorgulamıyorum ama amelı yanlıs! elbette bır musluman sılahını degıl fıılını ve kalemını konusturmalıdır. ama yıne o zamanın sartlarını da goz onunde bulundurmalı. bugun de bır mesaj ıle mılletın sokaga dokulup protesto ve provakatıf tavırlarda bulundugunu gorebılıyoruz. yalman'ın da pekala bahsettıgınız yazıları yahut sozlerı azmettırıcıdır.fakat fatura ustada odetılmıstır. olaylar sandıgımızdan daha sert atmosferde cereyan edıyor ama netıcelerı bız daha serbest ıklımlerde yorumlayabılıyoruz.ustadin BENIM GOZUMDE MENDERES adlı eserını de okuduysanız daha geniş yorumlayabılırsınız. bır cumleden buyuk dogu sayıları toplatılabılıyordu.yanı zamanın sartları da onemlı.ve tekrar edıyorum bunlar 17 yasında henuz aklı balıg olmayan kısı tarafından gerceklestırılmıstır. zaman şedid,Üzmez gafil ve mevzu bahis olay ise huzun vericidir.. ayrıca serdengecti'nin nette tafsılatlı olarak hayatını arastırır ısenız uzmez ıle oz kardes oldugunu goreceksınız. bırbırlerıne mektupları mevcuttur. saygılar


  16. SALAVAT' A DEVAM LAZIM

    Bazı insanların imansız öleceğine işaret eder

    kitaplar. Ben en mühim şu üç maddeyi zikredeceğim.

    Birincisi, Allah’ın verdiği iman

    nimetine şükretmeyenin, ikincisi gücünün

    yettiğine zulmedenin, üçüncüsü de ölürken

    imanla mı ölürüm, imansız mı ölürüm diye

    kaygı çekmeyenin imansız ölmesi muhtemeldir.

    İmanına şükredemeyen, gece kalkıp

    da ağlamayan, “Ya Rabbi” o kadar Yahudi,

    o kadar Nasrani, o kadar Mecusi, o kadar

    komünist, o kadar mason, o kadar aptal, her

    biri bir türlü halketmişsin de benim annemi

    Aişe, babamı Şıh Mustafa Efendi etmişsin.

    Çok şükür ya Rabbi! demezsem; şükrünü,

    miras kalmış gibi bir şey zannedersem,

    ölürken “üüüf” dedim mi şeytan imanımı alır,

    geçer gider.

     

    Onun için Allah’ımız cümlemizin imanını

    Şeytanın hilesinden muhafaza buyursun.

    Sözlerin seyyidi Allah demek, Kur'an okumak

    ve salâvatı şerife getirmektir:

     

    Lailahe illallah, Muhammeden Resulullah

    “Allahümme salli ala seyidine Muhammed

    ve ala alihi ve sallihi ve sellim”. Birisi tavaf

    ederken böyle diyormuş. Abdullah İbn-i Mübarek

    Hazretleri dayanamamış “Her şavtın

    her kıyamın bir duası var onu yapsana yavrum.”

    Demiş. Genç: “Yok, ben salavatı şerife

    okurum” demiş. Ne diye? Babamla beraber

    hacca geliyorduk; çadırın içinde babam vefat

    edince suratı hayvan suretine dönüverdi.

     

    Merkep sıfatında oldu. Şeriata çok inatlaşırdı

    da onun için oldu. Ağladım, ağladım. Kimseye

    duyuramadım. Çadırın içinde gece baştan

    aşağıya yemyeşil bir nura sarılmış birisi

    geldi, yüzü güneş gibi parlıyor, babamı baştan

    aşağıya sıvadı, böyle nura tebdil oluverdi.

    Tuttum eteğinden; kurbanın olayım. Şu

    sıkı zamanıma yetişen, sen kimsin de beni

    kurtardın bugün. Babamı yarın merkep suretinde

    çıkarsam utanacaktım, dedim. “Ben

    Muhammed Mustafa’yım” dedi. “Allahümme

    salli ala seyyidina Muhammed.” Ümmetim

    sıkıştı mı böyle yetişirim ben.

     

    O bana her gün yatsıdan sonra yüz defa “Allahümme

    salli ala seyyidina Muhammedin

    ve ala alihi ve sahbihi ve sellim” okurdu.

    Bugün okuması gelmedi dedim; melekler

    öldü Ya Resulallah. Suratı da bozuldu, hayvan

    suretine döndü.” dediler. O beni unutmadı

    ben de bugün onu unutmam dedi.

    Geldim, sığadım, nura gark oldu…

     

    Bunu böyle görünce başka duayla niye

    meşgul olayım. Salavat getirdik mi bir melaike

    oturuyor. Hepimizin ismini birer birer

    biliyor, sayıyor. “Ya Rasulullah bir mecliste

    sana şunlar, şunlar, şunlar, salâvat gönderdiler;

    kabul et.” “Kabul ettim. Benden de onlara

    selam olsun, selamet olsun.” diye Peygamberimiz

    ordan bizim selametimize dua

    ediyor, elhamdülillah. Mevlamız şefaatlerinden

    mahrum etmesin.

     

    Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a.

     

     

     

    Yahyalılı Hacı Hasan Efendi K.S (Kalemdar)

    bahsettiginiz hangi silsiledir?


  17. Ey muslumanlar!ne care ben kendimi bilmiyorum!ben ne dunyadan,ne ukbadan,ne cennetten,ne cehennemden,ne alemden,ne Havva'dan,ne de firdevs-i aladanım;mekanım la mekan,nişanım,binişan oldu.artık bende ne can var ne de ten;zira ben canan otağındayım.iki gözü de kapı dışarı ettim;iki alemi birden görüyorum...gayrı Bir'i biliyor,Bir'i soylüyor,Bir'i arıyor ve Bir'i okuyorum... Ey Şems'i Tebrizi! dunyada oyle mestim ki,bu alemde mestlikten baska derman olmaz!! MEVLANA


  18. Sizinde bahsini yaptığınız gibi; beşerden önce dünya cinlerin yaşam alanı idi.

     

    Azgınlığa yeltendiklerinde Allahu Teala; Cebrail aleyhisselamın komutan olduğu bir melek ordusunu üzerlerine gönderdi. Lakin bu ordu muvaffakiyet elde edemeyince Allahu Teala meleklerin kürsü hocası İblis'i komutan yaptı.

    Allahu Teala ikinci ordunun eliyle cinleri helak edip, hayatta kalanlarını da itaat altına alıp dağlara sürdü.

     

    Ve İblis'in kalbine kibr ilk kez burada düştü...

    destansı bırseyden bahsediyor gıbısınız..bu yazdıgınızın mesnedi nedir efendım?


  19. Bu deli saçması konuyu okumadım dahi.. Hızlı hızlı sayfayı aşağı indirirken; insandan maymun olmamıştır diye bir ileti gördüm. Bu yanlış bir ifade diye bu iletiyi yazdım...

     

    Eklentim; bu teoriyi destekleyecek cinsten değildi.. Biraz daha itidalli yaklaşalım konulara..

    size sadece Efendı Hazretlerının dedıgıne mukabıl yanıt verdım. dıger satırları uzerınıze alınmayınız. ayrıca boyle manadan yoksun seylere tahammul edemem. ıtıdalden yoksun olan ben degılım yani. saygılarımla


  20. Mahmud Efendi Hazretleri kaddesallahu sirruh, buyurdular ki:

     

    "Maymundan insan olan yoktur ama; insandan maymun olanlar vardır."

     

    Davut aleyihisselam(tam emin değilim hangi peygamber olduğundan)ın kavmi Cumartesi günü balık avı yasağını ihlal edince; Allahu Teala kavmin yaşlılarını domuza; gençlerini maymuna çevirmiştir.

     

    Ve hadisi şeriften de içkiye başka isimler vererek içenleri; Allahu Tealanın domuz ve maymunlar şeklinde tekrar yaratacağını biliyoruz..

    bahsınız ıle tersınım dedıklerı mevzu alakadar degıldır. efendı hazretlerının dedıgı batın gozu ıle maymun olma ya da hınzıra tesbıh edılmesıdır. Cenabı Allah her muslumanı ahsenı takvım uzere yaratmıstır! darwin ya da sımdı tersınım dıyerek cıkardıkları teorıler her halde fıkır boslugundan sapılan bır takım fuzılı yollardır.. daha fazla uzatılması beyhudedır. ınsanım ve yeryuzunun halıfesıyım.. maymunluga heveslı olanlar ya da maymuna donusecegını savunanlar buyursun..


  21. Reyhan Hanım bu yazıyı okuyana dek Hüseyin Üzmezin gözümde ki değeri büyüktü.Maltaya hadisesini ise üstad gençliğe verip affetmiştir diyor Hüseyin Üzmez in bende ki değerine sahip çıkıyordum.Ancak bu hadisenin gelişimine ve üstad tarafından haykırılan sonuçlarına baktığımızda hiç te öyle gençliğe verilip affedilecek cinsten bir hadise olmadığını anlamış bulunuyorum.

     

    Bu hadise olmasaydı biliyorum ki büyük doğu davasının şu an ki pozisyonu daha farklı olabilirdi.Buna rağmen ümitsizliğe kapılmıyor şuursuzca yapılan bu hadiseye ibretle bakıyor ve böyle hareketlerin yarar dan çok zarar getireceği dersini alıp Hüseyin Üzmez defterini kapatıyorum.Kimbilir yüce rabbim bu hadiseyi bu dersi almamız için vesile etmiştir.

     

    Sonuç olarak geçen sene başka bir ahval üzerine gündeme gelen Hüseyin Üzmez artık darağacında sallanan meczup bir mahkumdur benim için..

     

    Üstada Allahtan rahmet ,Üzmeze de taksiratının affını diliyorum.

    hüseyin üzmez ibtida itibariyle tam bir ustad suuruyla yetişmiş ve enerji dolu bır beyındır. merhum serengectının kardesıdır kendılerı. 17 yasında hapse gırmıs aslen bu davanın yogurdugu bır hamur olmustur. ustadın 'sılkelen ve ayaga kalk' sozunden ıstaha gelmıstır.ve malun malatya olayı.. ustad serdengectıye bahseder.' sılkelen ve ayaga kalk dedık bır tek uzmez anladı o da yanlıs anladı'..ve ustad neden boyle bır olaya tesebbus ettıgını sordugunda' sız memnun olursunuz sanmıstım ustad..' diyecek kadar safiyane dusuncesının yanlıs faılıdır.. netice itibarıyle henuz baliğ olmamıs bır zıhnıyetın yapmıs oldugu hatayı mazur gormelı ama fakat yakın zamanda yapmıs oldugu nakıs-ı akl durumunu unutmamalıyız..sabit-i kadem olamayanlar elenırler kalanlara selam olsun.. vesselam

×
×
  • Create New...