Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
bozkurt

Üstad Necip Fazıl Sempozyumu

Recommended Posts

Ayrıyetten 'Çile' ve 'Babıali' gibi eserleride ücretsiz dağıtılacaktır bilginize gönüldaşlarım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

toplantı içinde inş çok geç olmazsa katılacağız..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dağıtılacak kitapların dışında ,başka dökümanlarda olabilir.Kütüphanemiz genişliyecek demektir.Yarın tekrar buluşmak duası ile.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar, 29 Ekim geçit törenleri iptal edilmiş.Vatan caddesine gelen araçlara binmek Kültür Merkezine gelişi kolaylaştırır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Malesef daha şimdi öğrendim bu haberi ve gerçekten üzüldüm gelemeyiceğim.

Sizlere Kapadokyadan yazıyorum aklmı o sempozyumda gözümde sizde olacak ki inş. bir video çekilirde bizlerde istifade ederiz.

 

Arkadaşlar video halinde bilerler paylaşırsanız memnun olurum.

Syagılarımla ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Toplantının sabah ki oturumuna yetişmeye çalışacağım ama öğleden sonraki oturuma yetişme ihtimalim daha yüksek gibi.. sempozyum sonrası toplantı da daha güzel olacağı kanaatindeyim.. toplantıya da katılım sağlayacağım inşaAllah

Share this post


Link to post
Share on other sites

şuanda mimar sinan cami önünde ki partktayım gelecek olan varsa saat 18:00 'e kadar burada bekleyeceğim. mobilden ara ara sayfayı kontrol ederim

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamun Aleyküm;

Saat 18:00 oldu ve sadece namulk kullanıcı adlı arkadaşımız geldi buluşma yerine..

Selametle Kalın..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuh

 

Ahh kıymetli gönüldaşlarım ahh; gönül isterdi ki herbiriniz orada olaydı, o güzelim havadan nasipdar olup bir kez daha öz ruhunu ve de kimliğini hatırlasaydı. Tek kelimeyle müthiş, derecelendirme yapmak dahi hata. İlk etaptan hasseten acayip bir keyif aldım. O Miysoğlu amcanın anlatırken nefesinin kesilip, sözlerin boğazına dizilip konuşamadı ve de gözlerinin dolmadığı başladı anda; öyle bir hisse kapılıyorsunuz ki.. Benim de onunla beraber gözlerim doldu. Kendimi deli gibi alkışlarken buldum, o vaziyeti öyle kurtarmalıydık. Sonra düzenyelen Muzaffer Doğan Bey'in aksiyonu ve de vecdi beni mest etti. Tam bir genç ruha sahip. Öyle sanıyorum ki evelAllah Fatih'i sonra da Türkiye'yi bu ülkü ile yoğuracaklar. Ben orada bir avuç yaşlı ama ruhu fokur fokur kaynayan adamlar gördüm. Öyle bir aile samimiyeti çökmüş ki sahnede espri yapıyor bir baba tebessüm ediyor ve de hep Üstad'dan bahsediyorlar. Hiç bitmesin istedim. Sabaha kadar sürse zerre gözümü kırpmazdım. Hep Üstad'ın devirdaşı olan şahıslardan kendisini dinlemek istemişimdir. Şükürler olsun nasip oldu. Orada yüzlerce gönüldaşım ile aynı atmosferi tenefüs etmek, aynı espriye gülmek, aynı adama alkışlamak gerçekten eşsiz bir an.. İnşallah yer yer notlar aldım, müsait zamanımda iyi bir şekilde derleyip paylaşma derdindeyim. Arkadaşım ses kaydı yaptı bir bakalım bir şekilde ulaştırmayı becerirsem sizler de istifade edersiniz. Herkes payidar olsun, herkes nasiplensin..

 

Ahh Üstad'ım ahh seni ananların dili bu denli tatlıysa, acep sen nasıl bir şeydin?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun..ne güzel coşku bu..bizi de coşturdun..inşallah başka sefere bizler de o havayı teneffüs ederiz....ya nasip..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

Arkadaşlarımızın da belirttiği gibi içeriği ve tertiplenişi yönünden oldukça güzel bir program oldu. Konu başlıklarının seçimindeki ustalık, katılımcıların yetkinliğiyle birleşince gayet hoş bir sonuç ortaya çıktı, diyebiliriz. Özellikle benim ancak sonlarına doğru yetişebildiğim ilk oturumun, sonlarında dahi salonda ciddi bir yoğunluğun oluşması dikkat çekiciydi. Üstad için düzenlenen bir programda, 400 kişi kapasiteli bir salonda, ayakta bekleyenler sebebiyle adım atacak yer dahi kalmadığını söyleyecek olursak mübalağamız büyük olmaz. Her iki oturuma katılan arkadaşlardan da, özellikle ilk oturumun hayli cezbedici olduğunu duymak gelecek için umutlandırıcıydı.

Belediye programı ilk etapta uluslararası bir sempozyum olarak düşünmüş, fakat esefle kaydetme gereği hissediyorum ki Üstad'ın vaktinde uluslararası düzeyde yeterince tanıtılmamasından dolayı bu proje gerçekleştirilememiş. Fakat birtakım konuşmacıların konusuna yeterince hazırlanmaması (Üstad'ın iktisadi görüşünün olmadığını iddia etmek hazırlıksız olmakla açıklanabilir), kendi şahsiyetlerini öne çıkaran ve önemsiz sayılabilecek bazı hatıralarla hitaplarını sınırlayan konuşmacıların varlığı ve katılımın bu denli geniş olacağının tespit edilememesi sebebiyle küçük bir salonun seçilerek hediye kitapların katılımcılara yetiştirilememesi gibi bazı olağan aksaklıkları saymazsak; muhteşem bir fikrin muhteşem bir kalabalık önünde gerçekliğe kavuştuğuna şahit olduğumuz rahatlıkla söylenebilir. Konuşmacıların önemli bir kısmı, salondakilere gerçekten çok şey kattı. İnşallah ileride, daha geniş salonlarda, daha geniş bir konuşmacı kadrosuyla ve uluslararası boyuta sahip programlarla bu umutlandıran çalışmalar devam eder. Biz de sitemizde yayınlamak üzere belediyeden görüntü kayıtlarını talep etmeyi düşünüyoruz.

 

Selamun Aleyküm;

Saat 18:00 oldu ve sadece namulk kullanıcı adlı arkadaşımız geldi buluşma yerine..

ben söz verdiğim üzere saat 17:15 ten itibaren avluda bekledim.. sizlere hatırlatmak istediğim bir kıssa var

http://www.n-f-k.com...met-akif-ersoy/ konuda "sevdayolcusu" kullanıcı adlı arkadaşımızın yazmış olduğu ikinci mesaj..

Selametle Kalın..

 

Toplantı sonrasındaki yaklaşık yarım saatlik periyod içerisinde, camiin avlusundaki banklarda 5 kişi halinde beklediysek de farklı bir katılımcıyla karşılaşamadık. Cami etrafındaki köpeklerin salınmasıyla, yeterince beklemiş olduğumuz düşüncesinin de tesiriyle gelmediğinizi düşünerek bankları terk etmek durumunda kaldık ve gelen arkadaşlarla başka bir mekanda toplantımızı sürdürdük. Toplantının biraz ani gelişmesi sebebiyle organize olmakta ciddi sıkıntı yaşadığımızı kabul etmek durumundayız, biz beklerken sizin foruma mesaj atmanız da bunu gösteriyor; bu sebeple taşıdığım üzüntüyü vurgulamak isterim. Fakat linkini verdiğiniz iktibası burada kullanmadan önce şahsen biraz daha iyi niyetli bir yorum yapmanızı umardım, zira bu yorumu hak edecek bir davranış içerisinde olmadığımızı ve toplantının sonlanmasının ardından yeteri kadar beklediğimizi düşünüyorum. Keşke sözümüzün eri olmadığımıza değil, organize olamadığımıza kanaat getirseydiniz.

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kırıcı Olduysam Özür Dilerim Lakin bizde 2 kişi bekliyorduk ve ifadelerinizden anladığım kadarıyla aynı çemberde idik bende parkın içerisinde ki havuzun orada kültür merkezinin çıkış kapısının tam karşısında bekledim ki çıkanları görebileyim diye hatta birkaç arkadaşa sormuş olmama rağmen alakamız yok dediler..

evet söylediğiniz gibi organizasyon hatası oldu.. ben beklediğim her dakika boyunca bilgisayarım açık bir kişinin konuya yazmasını bekledim. hatta üstte ki mesajımı da beklediğim noktadan ayrılırken yazdım. mesajın içeriğinde kötü bir niyet beslemedim.. sadece siz nasıl bir üzüntü, kırgınlık hissettiyseniz misli fazlası bende mevcuttu. NFK-Fan hocam size bir özel mesaj gönderiyorum okursanız sevinirim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar,Üstad Necip Fazıl Sempozyumunu geride bıraktık.Anladığım kadarıyla site üyelerimizden ancak yedi-sekiz kişi gelebildi.Ancak beş kişi toplandı.Ferhat kardeşimiz niye gelmedi derken ,kendiside oralardaymış,inşallah birdaha ki sefer buluşmak üzere diyelim.

Sempozyum , klasik anma toplantılarının pek dışına çıkamadı.Konuşmacıların yıllardan beri aynı kişiler oluşu bunun nedenlerinden.Salonun genç arkadaşlarla tıklım tıklım dolması ,beni sevindiren en önemli etken oldu.Bundan sonraki sempozyum yeni yüzler ve Sütlüce gibi kongre merkezlerinde yapılacaktır umarım.Bunun çalışmalarına bizde başlarsak,gelecek sempozyuma n-f-k üyeleri daha aktif katılacaktır diye düşünüyorum.Bir de salonun dört üçünün genç bayan arkadaşlarla dolması dikkatimi çeken diğer husustu.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sempozyum sonrasında kitap dağıtılmadı malesef.Burada üzüldüğüm konu verilen sözün muntazam bir şekilde yerine getirilmemesi, yoksa veririz parasını kitabı heryerden alabiliriz ama kitap dağıtılacak deniliyorsa dağıtılmalıydı.Bunun dışında sorunsuz bir organizasyondu.Emeği geçenlerden Allah razı olsun.Allah, daha sık aralıklarla tekrarlamayı nasip etsin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

kitap dağıtılmadı değil arkadaşlar...ben bizzat kitap dağıtan arkadaşlarla görüştüm bizim çıktığımızda saat beş buçuk sularıydı 600 kitap dağıttıklarını ellerinde kitap kalmadığını söylediler...çok üzüldüm ama nasip değilmiş demek ki ne yapalım...

 

bu arada ferhat_TR kardeşim NFK-Fan kardeşimiz haklı parkın içerisinde belkide yarım saat bekledik ama gelen olmadı bu birbirimizi tanımadığımızdan ve organizasyon eksikliğinden kaynaklanıyor.özür dileyelim senden bir dahaki sefere diyelim inş....

 

bir daha ki sefere n.f.k.com diye pankart yazmayı düşünüyorum :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

kitap dağıtılmadı değil arkadaşlar...ben bizzat kitap dağıtan arkadaşlarla görüştüm bizim çıktığımızda saat beş buçuk sularıydı 600 kitap dağıttıklarını ellerinde kitap kalmadığını söylediler...çok üzüldüm ama nasip değilmiş demek ki ne yapalım...

 

bu arada ferhat_TR kardeşim NFK-Fan kardeşimiz haklı parkın içerisinde belkide yarım saat bekledik ama gelen olmadı bu birbirimizi tanımadığımızdan ve organizasyon eksikliğinden kaynaklanıyor.özür dileyelim senden bir dahaki sefere diyelim inş....

 

bir daha ki sefere n.f.k.com diye pankart yazmayı düşünüyorum :)

ben bilgisayardan siteyi açıp bankın üstüne bıraktım ki gelen geçen görür diye demek görüşme nasibimiz olmadı galiba. kalabalık gördüğüm gruplara sordum hatta n-f-k.com dan mısınız diye:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

Aksaklıktan dolayı tekrar özür dilerim. Mevzuun tatlıya bağlanması oldukça sevindirici, inşallah ileride başka vesilelerle ve herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmaksızın toplanmak nasip olur.

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet ben de elinde çantalarda kitap alabilenleri gördüm ama ne zaman nereden aldılar anlamadım.Ben sabah 9:30 da geldim ve program bitiminde çıktım, kitap dağıtımı doğal olarak çıkışta gerçekleşir diye düşündüm lakin yanılmışım.Herneyse..

Bu arada Üstad'ın ailesinden ve Büyük Doğu Yayınları'ndan kimseyi görememek beni çok üzdü.

Share this post


Link to post
Share on other sites

:) Gençmimar, Büyük Doğu Yayınları'ndaki kimseyi böyle toplantılarda göremezsiniz. Kendileri böyle toplantılardan özellikle uzak duruyor. Bir keresinde Suat Ak'la sohbet ediyorduk. 'Üstad'la ilgili bir program düzenleyeceğimizde kimi çağırmamızı önerirsiniz?' diye, dürüst olayım, alacağım cevabı bilerek ve biraz da şımarıkça bir sual patlatmış idim. Suat Bey kelimeleri ağzından zorla itelerken, bıyığımın altındaki ince tebessümün belirip belirip kaybolmasını bir türlü engelleyemedim. Özetle 'Hiç kimse iyi değil' diyordu, yaklaşık 10 dakika boyunca cevap verdiği halde. hiçbir isim söylemedi. İnsanların nasıl yetersiz olduğunu anlattı sürekli. 'Kötünün iyisi kim olur peki?', yahut 'En azından bazı konularda yetkin olabilecek kimse yok mu?' gibi ısrarcı sorularımı da hep gırtlakta çatallaşan 'eee'lerle başlattığı cümlelerinde yumuşatıp yok etti. Velhasıl tuttu fırlattı herkesi. Her neyse, lafı sürekli 'bir biz varız işte' noktasına getirdi durdu, ama bunu da bir türlü açıkça söyleyemedi. Sonunda ben kendisine yardımcı oldum, 'Efendim sizi veya sizlerden bir büyüğümüzü çağırsak müsait olur musunuz?' diyerek. Bir mutlu oldu, bir rahatladı ki anlatamam. Sonra da huzur içinde göğsünü şişirerek 'Biz böyle programlara pek katılmıyoruz' dedi. Bildiğimiz bir durum bu, Miyasoğlu'nun pay sahibi olduğu birkaç TV veya radyo programına telefonla katılmalarını saymazsak herhangi bir toplantıya katıldıklarını pek duymadık. Mehmet Bey çoğunlukla evinden dahi dışarı çıkmıyormuş misal. Suat Bey cemiyetin onu sıktığını söylüyordu. Onların hali biraz böyle.. Ben onlara böyle bir organizasyonda rastlarsam halüsinasyon tedavisine başlamaya niyetlendim inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

merhabalar,

acaba sempozyumu herhangi bir yolla kayıt altına alan var mı ?

Burç FM bu tip sempozyum ve konferansları kayıt ediyor diye biliyordum fakat kendi sitelerinde hala bulamadım

sempozyumda anlatılanlara ulaşabileceğim bir ses kaydı görüntü v.s varsa çok makbule geçer.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnşallah yer yer notlar aldım, müsait zamanımda iyi bir şekilde derleyip paylaşma derdindeyim. Arkadaşım ses kaydı yaptı bir bakalım bir şekilde ulaştırmayı becerirsem sizler de istifade edersiniz. Herkes payidar olsun, herkes nasiplensin..

 

ayvuz: yukarıda ki mesajda arkadaşımız ses kaydı alabildik demiş, önceki mesajlarda da NFK-Fan'da kayıtları talep edeceklerini bildirmişler. beklemek kalıyor galiba geriye..

 

merhabalar,

acaba sempozyumu herhangi bir yolla kayıt altına alan var mı ?

Burç FM bu tip sempozyum ve konferansları kayıt ediyor diye biliyordum fakat kendi sitelerinde hala bulamadım

sempozyumda anlatılanlara ulaşabileceğim bir ses kaydı görüntü v.s varsa çok makbule geçer.

Share this post


Link to post
Share on other sites

n1.jpg “Üstad Necip Fazıl Sempozyumu” büyük ilgi gördü

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü tarafından Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Üstad Necip Fazıl Sempozyumu” büyük ilgi gördü. Salonda yer kalmayınca bazı izleyiciler sempozyumu ayakta ve salonun merdiven basamaklarına oturarak izlediler. 2 oturum hâlinde gerçekleştirilen sempozyumun öğle arasında Aykut Kuşkaya ve Orkestrası, Necip Fazıl’ın bestelenmiş şiirlerini icra etti; Fazlı Karaman, şiirlerini seslendirdi. Sempozyumun sonunda izleyicilere, Muzaffer Doğan tarafından hazırlanan ve İBB tarafından basılan “Necip Fazıl / Buzdağını Eriten Deha” isimli kitap hediye edildi.

Necip Fazıl bir kahramandı

Sempozyumu organize eden Yazar, eski Bahçelievler Belediye Başkanı Muzaffer Doğan, yaptığı konuşmada Necip Fazıl’ın “anlaşılmadan benimsenmekle tanınmadan dışlanmak” arasında sıkışan bir yalnızlık kesitinde yaşadığını belirterek, her iktidar döneminde yargılanıp sorgulandığını, hapishanelerde yattığını kaydetti. Necip Fazıl’ın, kelimenin tam manâsıyla bir ‘kahraman’ olduğunu belirten Doğan, ‘büyük şair, büyük mütefekkir ve büyük inkılapçı’ olarak nitelendirdiği Necip Fazıl’ın “Hakim bir dava mahkûm bir edayla anlatılamaz” diyerek, yiğitliği, dik duruşu, cesareti, Allah’tan başka hiç kimsenin önünde eğilmemeyi öğrettiğini söyledi.

Gerçek bir dâhiydi

İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Avukat Numan Güzey de, “Bizim neslimizin mayasını yoğuran fikir babamız” diye nitelendirdiği Necip Fazıl’a dair hatıralarını, nüktelerini anlattı. Necip Fazıl’ın gerçek bir dâhi olduğunu belirten Güzey, konuşmasını, onun ‘saf şiir’in en güzel örneklerinden birisi olarak nitelendirdiği “Otel odaları” isimli şiiriyle tamamladı.

Mücadele adamıydı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ahmet Selamet de, Necip Fazıl’ın yalnızca bedenen değil fikren de mahkûmiyet yaşadığını belirterek, “Öncüsü olduğu Büyük Doğu hareketine dair yayın yapan Büyük Doğu dergisi, yayın hayatı boyunca tam 16 kez kapatılmıştır. Eserleri toplanmış ve basımı da yasaklanmıştır o günkü koşullarda” dedi. Selamet, modern Türk şiirinin kurucularından birisi ve aynı zamanda bir ‘mücadele adamı’ olan Necip Fazıl’ın, yılmaz mücadelesiyle sergilediği duruşun gönüllerde yıkılmaz bir taht kurduğunu söyledi.

Necip Fazıl’ın “Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lâzım” sözünü hatırlatan Selamet, onun karıncalar gibi çalışarak, edebiyatın birçok alanında 100’e yakın eser verdiğini belirtti.

O bizim ruhumuzu seslendiriyordu

Açılış konuşmalarının ardından, sempozyumun 1. Oturumuna geçildi.

Oturum Başkanı Mustafa Miyasoğlu, Sokrates’ten bu yana pek çok fikir adamının yönetimlerin çıkardıkları zorluklarla karşılaştıklarını belirterek, Necip Fazıl’ın da bunlardan birisi olduğunu söyledi. Miyasoğlu, “Üstad, bize biz olmayı öğretti. Müslüman Türk’ün şahsiyetli iç ve dış politikasını o anlattı. O bize tarihî misyonumuzu kuşanmamızın yaratılış hikmetimiz olduğunu söyledi. O bizim bilmemiz öğrenmemiz gereken şeyleri söylüyor, ruhumuzu seslendiriyordu” dedi. Necip Fazıl’ın 3 kişiyle nasıl konuşuyorsa 3 bin kişiyle de öyle konuştuğunu belirten Miyasoğlu, bunun bir ‘dava ciddiyeti’ olduğunu kaydetti. Miyasoğlu, Necip Fazıl’ın, “Sokrates’ten bu yana zulüm görmüş olan büyük mazlumların belki de son örneği olduğunu” söyledi. Miyasoğlu, “Üstad, son 200 yılda ekseni değiştirilen Türk devlet ve toplumunu tekrar kendi eksenine oturtmaya yönlendiren kişidir. Bu bakımdan da tarihimizin en önemli fikir adamıdır” dedi.

Prof. Yalçıntaş: Ahmet Kabaklı’nın ismi liseye iade edilmelidir

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş da, sempozyumu organize eden Muzaffer Doğan’ın, belediye başkanlığı döneminde bir liseye ilk defa Necip Fazıl isminin verilmesini sağladığını belirtti. Prof. Yalçıntaş, bu vesileyle, Kabaklı’nın öğrenim gördüğü ve uzun yıllar hocalık yaptığı Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nun bulunduğu binada hizmet veren Anadolu Öğretmen Lisesi’ne Ahmet Kabaklı isminin verildiğini, ancak bu ismin daha sonra değiştirildiğini hatırlattı. Prof. Yalçıntaş, Millî Eğitim Bakanlarına bunu çok kere hatırlattığını belirterek, liseye tekrar Ahmet Kabaklı isminin verilmesi gerektiğini söyledi.

Necip Fazıl ve Baudelaire

Prof. Yalçıntaş, açılış konuşmasında Necip Fazıl’ı ‘kahraman’ olarak nitelendiren Muzaffer Doğan’ın bu nitelemesinin isabetli olduğunu belirterek, “Sözlerini tasdik ediyorum. Necip Fazıl, hem şiirde, hem davada gerçek bir kahramandı” dedi.

Necip Fazıl’ın Charles Baudelaire’in etkisinde kaldığı tenkidine de temas eden Yalçıntaş, Yahya Kemal’in “Kar Musikileri” isimli şiirindeki “Bir erganun âhengi yayılmakta derinden / Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden” mısralarını hatırlatarak, Yahya Kemal’in kilisedeki o âyin musikisini beğendiğini ama zevk almadığını ifade ettiğine dikkat çekti. Yalçıntaş, buradan hareketle, bir şeyi beğenmekle onu benimsemek ve taklit etmek arasındaki farka işaret etti.

Necip Fazıl’ın hikâyeleri

Daha sonra söz alan İsmail Kıllıoğlu ise, Necip Fazıl’ın hikâyeleri ve romanları hakkında bilgi verdi. Necip Fazıl’ın hikâyelerinin az ya da çok olmasının değil, onun hikâye üzerinde de durması olduğunu kaydeden Kıllıoğlu, “Necip Fazıl’ın şiiri, edebiyat alanındaki diğer eserlerinin bir yandan besleyici kaynağı, ama bir başka açıdan da onları gölgede bırakan bir işlev de görmüş gibi duruyor. Oysa bu meseleyi daha yakından tahlil etmeye başladığımızda şiiriyle diğer metinleri arasında alttan alta ciddi bir şekilde birbirini besleyen, birbirini etkileyen bir damarın sürüp gittiğini söyleyebiliriz. Şöyle de düşünebiliriz; eğer Necip Fazıl sadece şair kimliğiyle kalmış olsaydı, deyim yerindeyse, tek ayak üzerinde duran bir kişi olarak ortaya çıkardı” dedi.

Kıllıoğlu, Necip Fazıl’ın, hikâyelerinde kendi hayatında yaşadığı olayları kullandığını belirterek, onun hikâyelerindeki gerçeklik ve semboller üzerinde durdu.

Oturum Başkanı Mustafa Miyasoğlu ise, “Ben bir yanlış anlamayı önlemek için meslektaşımın bir sözünü izniyle tashih edeyim” diyerek şunları söyledi:

“Üstad’ı anlamak için de hem çağdaşlarından hem öncekilerden birilerini okumak gerekir. Reşat Nuri okumazsanız, Üstad’ın halisiyeti anlaşılmaz. ‘Daktilo kızlar romancısı’ diye nitelendirdiği cümleyi anlamak için Reşat Nuri’nin bazı kitaplarına bakmak lâzım. Attila İlhan’ı o delişmen haliyle biraz antolojilerden de olsa okumalı ki, Üstad’dan nasıl bir şeyleri çalmış, trajik şehir duvarlarını nasıl Üstad’dan almış ve bunu saklamış. Orhan Veli’yi, eski kültürümüzü nasıl bilip de bozmaya, yozlaştırmaya çalıştığını anlamadan Üstad’ın halisiyetini anlayamayız. Üstad, tabiî ki ehli tevhid merkez olmalı ama kültür biraz daha hinterlandı geliştirerek ele alınır.”

Miyasoğlu, Necip Fazıl’ı çok okudukları halde, “Çöle İnen Nur” hakkında hiçbir akademik çalışma yapmayan ilahiyatçılara da sitem etti.

Sinema ve Tiyatroda Necip Fazıl

Sempozyumda, “Sinema ve Tiyatroda Necip Fazıl” konulu bir tebliğ sunan Abdurrahman Şen de, Necip Fazıl’ın gördüğü boşlukları doldurmak istediğini belirterek, “En çok boşluk gördüğü alanlardan biri sinema bir diğeri de tiyatroydu” dedi. Şen, Necip Fazıl’ın sinemayı tanımlarken “Büyük Doğu inkılabı, en büyük mikyasta kıymet ve ehemmiyet verdiği sinema şubesini de, bizzat himaye ve teşvik edeceği ve her biri yepyeni bir buluş ifade edecek olan yerli filmlerle canlandırmak davasındadır” dediğini hatırlattı.

Necip Fazıl için tiyatronun da son derece önemli olduğunu belirten Şen, Necip Fazıl’ın tiyatroyu “Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif / Tezin laf olmaktan çıkıp büyü olduğu yer; işte o esrarlı dört köşe” diye tanımladığını hatırlattı. Şen, “Bu sırrı eğer anlamış olsa idik bu ‘telkin kürsüsü’nü, bu ‘tezin laf olmaktan çıkıp büyü olduğu yer’leri anlamış olsaydık, herhalde bugün sinema ve tiyatroda neden Sülüman oynuyor da Kanuni Sultan Süleyman oynamıyor anlayabilirdik ve Kanuni Sultan Süleyman’a lâyık olurduk zannediyorum. Yine Üstad diyor ki, ‘Mutlak iman hâlinde tezlerin tezine sahip olan biz, tiyatrodan üstün ve dokunaklı alet kabul edebilir miyiz?’. Bu soruyu acaba hiç kendimize sorduk mu? Sorduysak, samimiyetle ne cevap verdik?” diye konuştu.

Pakistanlı Yazar Mesut Aktar’ın Necip Fazıl’ın tiyatrosunun Shakespeare tiyatrosu düzeyinde bir tiyatro olduğunu söylediğini belirten Şen, “Fakat bizler hâlâ bir Shakespeare hayranlığıyla gidiyoruz. Tarihimizi de Kral Lear bakışıyla Osmanlı padişahlarını ekrana veya sahneye getiriyoruz da, Necip Fazıl’ın tarihe ve tiyatroya bakışının

Öfke ve hiciv

Vahap Akbaş da “Necip Fâzıl’da Öfke, Hiciv ve Mizah” başlıklı tebliğinde, “Necip Fazıl, fikrini öfkeyle harmanlayan, öfkeye fikrin terkisinde bir mânâ, bir değer kazandıran ender şahsiyetlerdendir. Öfke, onda menfî mânâsından sıyrılır ve önemli, değerli, fikri bileyici, fikre enerji kazandıran bir unsur hâline gelir” dedi. Akbaş, Necip Fazıl’ın meşhur “Muhasebe” şiirindeki ‘Çok var ki bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç’ mısrasının, bu yaklaşımın göstergesi olduğunu ifade etti.

“Üstad, öfkesiz imanı bile değersiz bulur” diyen Akbaş, onun “Razı mısın olmasın kaşı, gözü simanın / Hiçbir değeri yoktur, öfkesi yok imanın” şeklindeki mısralarına işaret etti. Akbaş, “Evet, Necip Fazıl öfkeli bir insandı; ama onun öfkesi basit bir asabî halden kaynaklanmıyordu. O, sorumluluk taşıyan bir dava insanı sıfatıyla bu öfkeyi gösteriyordu” dedi. Akbaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Böyle yaparken gençleri de uyarır; çünkü, davanın olduğu her yerde mücadele vardır, mücadele düşmanla yapılır, öyleyse burada öfke itici bir güç olmalıdır. Meşhur beytini hepimiz biliyoruz;

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın, Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın.

Kimdi bu düşman? Bu düşman, Üstad’ın kısaca ‘İslâm davası’ dediği davanın düşmanlarıdır. Milletin inancına, diline ve bütün manevî değerlerine kast edenlerdir. Fikri, ilmi yok etmeye çalışanlardır, tarihi çarpıtanlardır, bazen halkı sömürenlerdir, hatta din hokkabazlarıdır.”

Akbaş, Necip Fazıl’ın öfkesinin aslında inancı ayaklar altına alınmış, hor görülmüş, baskı altına alınmış olan halkın öfkesi olduğunu ifade etti. Akbaş daha sonra Necip Fazıl’ın hicivlerinden örnekler verdi.

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Video kaydını yakın zamanda Müdafaa TV (internet tvsidir.Müdafaa Dergisi'ne ait)'de yayınlamayı düşünüyoruz.Muzaffer Doğan Beyden birkaç güne görüntüleri alacağız İnşaAllah.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Saat 09:05 idi oradaydım pastahanede börek yedikten sonra içeriye girdim oradada ikram varmış amcaoğluyla beraber bi kaç bişide orada atıştırdık ve içeri girdik ilk baş yarısı bile dolmamıştı konuşma başladı bi arkama baktım yan kapılarda dolmuş buna sevindim.

 

Sempozyum kendi adıma çok verimli geçti diyebilirim özellikle eser inceleme dalında 'ÇÖLE İNEN NUR' tahlil ve yorumu müthişti, yanı sıra değerli düşünce yazar ve aydınlarımızın Asrın Deha'sı Üstad'la ilgili anılarını anlatmaları sempozyomun en vecd ve heyacanlı anlarıydı.

Bu sempozyomu hazırlamak için büyük çaba sarfeden başta Muzaffer Doğan ağabeyimiz ve Kültür A.Ş tertip komitesi olmak üzere, sempozyumda konuşmacı yahut katılımcı olarak iştirak eden tüm düşünür, şair ve yazar ve sanatçılarımıza, salonu hınca hınç dolduran Üstadın 'Manevi Mirasçılarım' dediği gençler ve Ağabey ile Hanım Ablalarımıza, 50 kişi ile iştirak eden 'MTTB' üye kardeşlerimize, sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Allah (c.c) hepsinden/hepimizden teker teker razı olsun İNŞAALLAH.

 

 

Üstadı Mustafa Miyasoğlu Hocam hariç diğer umduğumuz kişilerden değilde ummadığımız kişilerden dinledikçe mest oldum..

 

Buzdağını Eriten Deha (Kültür A.ş. nin hazırladığı) ve 'Babıâli' Kitapları ücretsiz dağıtıldı. (işim çıktığı için 16:30 da çıkmak zorunda kaldım sanırım sonuna kadar kalmış olsaydım bende alamayacaktım kitapları)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...