Guest Bir Kereye Mahsus Report post Posted October 20, 2010 Benim de İstiklal Marşı'mızdan sonra ezberlediğim ilk şiirdir... Ama şu an ezberimde hepsi yok, unutmuşum çoğu yerini... Quote Share this post Link to post Share on other sites
En Son Osmanlı 44 Report post Posted October 20, 2010 Üstad necip Fazıl'ın her bir şiirinde ayrı bir tat bulurum; ancak Zindandan Mehmed'e Mektup ve bu şiirinde çok daha ayrı bir güzellik vardır. Teşekkürler.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
yaz yağmuru 0 Report post Posted October 23, 2010 çok güzel bir şiir paylaşım için teşekkürler Quote Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted November 17, 2010 İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Ah üstad...zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir? bu muazzam eserinin üzerine bir kelam etmek ne kadar müşkil...Söylenmesi gereken ne varsa söylemissin...Bu siir olamaz olağanüstü güzellikte...Ve sairlerde ilham alır. Quote Share this post Link to post Share on other sites
ibrahimomeruyanik 0 Report post Posted November 20, 2010 Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Üstadım,seni de , Yunus'u da,kubbeler serpen orduyu da çok özledik...Bu mısraları ne zaman okusam gözlerim yaşla doluyor... Quote Share this post Link to post Share on other sites
htcdrn 1 Report post Posted December 11, 2010 SAKARYA TÜRKÜSÜ İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!.. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!.. S.A. Yine üstadın çok hoşuma giden bir şiiri. Özellikle şu mısralar gerçekten insanı çok etkiliyor. Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!.. Selametle... Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!.. hepsi güzel olduğu gibi buda güzel buda harika ... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Turan 4 Report post Posted December 31, 2010 Selamun aleykum arkadaslar siir dinletisinde sakarya siirini okuycak arkadasımıza fon muzigi olarak ne onerrsiniz. online arkadaslar cvp verrlerse sevinirm 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Turan 4 Report post Posted January 1, 2011 arkadaslar, yok mu önerisi olan ? 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
beyhan 0 Report post Posted January 1, 2011 Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!.. hepsi güzel olduğu gibi buda güzel buda harika ... Quote Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted January 1, 2011 Güzel bir klasik müzik koyabilirsiniz. Hayri Küçükdeniz'in de Sakarya Türküsü'nü seslendirirken arkaya koyduğu fon Beethoven'ın 5. Senfoni'si ise bilindik bir parça olması dolayısıyla çok daha manidar olur. Çok uyumlu olmayacağını düşünsem de Can Atilla'dan Rumeli Hisarı'nın Yapılışı adlı parçayı veya Yanni'den Nostalgia parçasını da düşünebilirsiniz. Hepsi giderek artan ve güçlü bir heyecanı ve inancı temsil eden parça türlerindendir. Belki Secret Garden'dan Moving adlı parça da ilginizi çekebilir. Bunlar birkaç örnek. İnşallah işinize yarayan çıkar. Saygılarımızla... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Turan 4 Report post Posted January 1, 2011 Tesekkür ederim BDG. İnanın çok yardımcı oldunuz .. Konu üstadın şiiri olunca ben hassas oluyorum; en güzeli olsun diye düşünüyorum. Şimdi bunalrı bulup tek tek dinlerim. Tekrar teşekkürler,Allah'a emanetsiniz. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
dilara çağdaş 1 Report post Posted January 21, 2011 ben bunun hepsini ezberledim Quote Share this post Link to post Share on other sites
kafiye canavarı 0 Report post Posted January 21, 2011 dehşet bir kafiye düzeni ve biçim nasıl güzel anlatmış üstad.. (ayseL) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted January 21, 2011 dehşet bir kafiye düzeni ve biçim nasıl güzel anlatmış üstad.. (ayseL) 'kafiye canavarı' : dehşet bir kafiye düzeni Aman aman kırıp dökme de... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus Report post Posted January 21, 2011 Bence klasik müzikle okumayın. Şiirin ruhuna ters olur -şahsi fikrimce-. Eski Osmanlı-Türk saray müziği; nam-ı diğer "klasik türk müziği" çok iyi gider. ıtri den, dede efendi den, yahaut başka bir türk müziği bestekarından, mahur, muhayyer, uşşak, hüseyni gibi coşkun makamlardan enstrümantal bir saz semaisi yahut peşrev eşliğinde iyi gider. Ben denemedim amna denemek lazım... Quote Share this post Link to post Share on other sites
kafiye canavarı 0 Report post Posted January 26, 2011 'kafiye canavarı' : dehşet bir kafiye düzeni Aman aman kırıp dökme de... Quote Share this post Link to post Share on other sites
kafiye canavarı 0 Report post Posted January 26, 2011 kırılıp dökülmez ... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ünlem 0 Report post Posted January 28, 2011 Yorum yapılamayacak kadar güzelliği ve manası ortada .. Yüreğine sağlık Üstad. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus Report post Posted January 31, 2011 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
gulbeyaz3424 78 Report post Posted December 17, 2011 https://www.facebook.com/photo.php?v=10150136440012614 Çok güzel okunmuş paylaşmak istedim.. Sakarya Türküsü İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .. (1949) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mânevî Oğul 0 Report post Posted January 7, 2012 Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur. Tek kelime ile muhteşem bir eser. Sadece her insanın bu şiirden düşüncelerine bir pay çıkarması gerekiyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites