Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Miralay

"gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz" Reşit Haylamaz

Recommended Posts

30382_buyuk_zoom.jpgDiyalog-Masal%C4%B1.jpg

 

Yorumu size bırakıyorum....

Share this post


Link to post
Share on other sites

400-500 sayfalık bir kitapta nasıl bir parağraf bütün bir kitabı ihanet vesikası haline getirirse aynı şekilde İslam adına konuşan birisinin söyleyeceği yanlış bir söz ya da sünnete muhalif bir hareket de o şahsın İslam adına konuşma kimliğini ve güvenilirliğini yerle bir eder...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu yazarın kitabını bir yarışmada da okutmuşlardı yakın zamanda... Bildiğim kadarı ile o kitap özetti... Acaba özette de o ifadler var mıydı?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yukarıdaki kitap zaten muhtasar olan. Diğeri 2 cilt, sarı kapak.

2 sene önce bir lisede seçmeli siyer dersi alanlara bu kitabın ücretsiz dağıtıldığını duymuştum. Acep o okula has mıydı yoksa Milli Eğitim mi dağıtıyor bilmiyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eser malum cemaatin bir yazarı tarafından ve malum cemaatin yayınevi tarafından piyasaya sürülmüştür...

Geçenlerde hatırlar mısınız bilmiyorum ama, hükümetle savaşta arada kaynadı ama, aynı cemaat "Herkes Onu Okuyor" diye bir kampanya düzenlemişti...

İşte bu kitap da o yarışmada yararlanabileceğiniz, kitaplardan birisiydi...

Bunu da o zamanlar yapmalarının nedeni, bana göre, kamoyunda oluşan olumsuz imajlarını olumlu yönde değiştirmekti...

Ama dikkat edin burda net bir şekilde belli oluyor, bunu yaparken bile, insanların zihinlerini kendi ideolojileri doğrultusunda yanlış şekilde yönlendirmekten de çekinmiyorlar...

Bunu da işin en kötü tarafı din adına yapıyorlar....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuyu kurcalarken Zaman Gazetesi, 3 Nisan 2013 tarihli, Ümit Kesmez imzalı bir makaleyle karşılaştım. Şu yazıdaki çarpıklığa bakar mısınız? "Lailaheillallah Diyen Cennet'e Gider mi?"

Yazının başı ile sonu arasında uçurum derecesinde fark var.. Ne zaman bu mesele gündeme gelse verilen cevaplar çelişkili, kaçamak.. "Lailaheillallah diyen cennete girer" hadisi için yazının başında sarfedilen ifadeler:

"Efendimiz’in konuyla ilgili beyanlarının bütününe bakıldığında O’nun, ‘lâ ilâhe illallah’ hakikatına davet ederken maksadının, aynı zamanda ‘Muhammedün Resûlullah’ı da kapsadığı anlaşılmaktadır. Zira aynı veya benzer beyanlarını serdederken sadece “lâ ilâhe illallah” beyanıyla iktifa ettiği gibi bazen buna “Muhammedün Resûlullah”ı da eklediği görülmektedir."

Bunlar da yazının sonundan:

“Şüphesiz, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayırdan bir arpa kadar nasibi olan kimseler Cehennem’den çıkarılır. Yine, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayırdan bir buğday tanesi kadar nasibi olanlar Cehennem’den çıkarılır. Ve yine, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayır adına kalbinde zerre miktar nasîb olanlar da Cehennem’den çıkarılır.” [65] diye haber veren de O’dur (sallallahü aleyhi ve sellem). Yine O’nun beyanları arasında gördüğümüz, “Şefaatim vesilesiyle Kıyâmet Günü’nde insanların en bahtiyar olanı, kalbinden gelerek ve halis bir niyetle ‘lâ ilâhe illallah’ diyen kimsedir!” [66] sözü de aynı hakikatı anlatmaktadır.

Hadis kaynaklarımıza baktığımızda, Cehennem hakikatıyla tanışan insanları oradan kurtarmak için çırpınan bir peygamber görmekteyiz; başını secdeye koyup dua dua yalvaran ve o kapıdan neyi nasıl istemek gerektiğini de bilerek talepte bulunan Efendiler Efendisi (sallallahü aleyhi ve sellem), “Lâ ilâhe illallah” diyen kimseyi de Cehennem’den kurtarabilmek için Allah’tan şefaat dilendiğini bize anlatmakta, buna mukabil Zât-ı Bârî’nin kendisine, “İzzet, celâl, kibriyâ ve azametime yemin olsun ki ‘lâ ilâhe illallah’ diyeni de Cehennem’den çıkaracağım!” [67] müjdesini verdiğini bize haber vermektedir.

Benzeri bir durumu Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), Âhiret yurduna göçtükten sonra haklarında olumsuz karar verilen bir topluluğun, nebi nebi dolaştıktan sonra kendisine müracaat edip de kurtuluş dilendiklerinde yaşanacağını haber vermekte, kalbinde arpa, buğday ve zerre miktar imanı olan insanlar için şefaat edeceğini beyan etmektedir. [68] Zaten Ehl-i Sünnet’in genel kanaatine göre Allah’a inanarak ölen bir insan, ne kadar günahkar olursa olsun, Cehennem’de ebedi kalıcı değildir; olağanüstü bir affa muhatap olmadığı sürece oradaki cezasını tamamlayacak ve neticede o da Cennete girecektir. Hadis kaynaklarında Cennete en son gireceği ifade edilen şahsın durumu bunun açık delilidir. [69]

Hem "Muhammeden Rasulullah" Kelime-i Tevhidden ayrılmaz diyeceksin, hem de bak bu hadisler sadece "Allah'a iman edenleri kapsıyor" demeye getireceksin! Bir de üstüne "Cenneti'n bekçisimisiniz ulen, kendi akibetinize bakın" çekeceksin!

Daha önce Ehli necat meselesinde ihtilafların olduğunu biliyordum. Tebliğin ulaşmadığı insanların ahiretteki vaziyetleri.. 'Ehli necat tabiri günümüzdeki gayrı müslimlerden bir kısmını da kapsar, fetret devri sayılabilir' iddiaları var. Tv dizilerindeki absürtlüklerin fevri ve şahsi hatalar olduğunu düşünüyorduk. Fakat bu boyutta tahrife denk gelmemiştim. Şaşkınlık içerisindeyim.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Söz konusu kitap hakkında insanlar pek bilgi sahibi değil... Etrafımda bu kitabı okuyup, kitaptan çok memnun kaldıklarını söyleyen insanlar var. Hatta bu arkadaşlar çok değerli, ehli sünnet inancı gayet yerinde arkadaşlardır. Hacimli bir kitabı okurken, böyle bir kaç kelimelik kısım gözden kaçabiliyor demek ki... Ama yanlış bir kaç kelimelik diye hafife alınamaz... Niye??? Çünkü böyle bir yanlış, aslında kitap sahibinin asıl gayesini ortaya koyar...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuyu kurcalarken Zaman Gazetesi, 3 Nisan 2013 tarihli, Ümit Kesmez imzalı bir makaleyle karşılaştım. Şu yazıdaki çarpıklığa bakar mısınız? "Lailaheillallah Diyen Cennet'e Gider mi?"

 

Yazının başı ile sonu arasında uçurum derecesinde fark var.. Ne zaman bu mesele gündeme gelse verilen cevaplar çelişkili, kaçamak.. "Lailaheillallah diyen cennete girer" hadisi için yazının başında sarfedilen ifadeler:

 

"Efendimiz’in konuyla ilgili beyanlarının bütününe bakıldığında O’nun, ‘lâ ilâhe illallah’ hakikatına davet ederken maksadının, aynı zamanda ‘Muhammedün Resûlullah’ı da kapsadığı anlaşılmaktadır. Zira aynı veya benzer beyanlarını serdederken sadece “lâ ilâhe illallah” beyanıyla iktifa ettiği gibi bazen buna “Muhammedün Resûlullah”ı da eklediği görülmektedir."

 

Bunlar da yazının sonundan:

 

“Şüphesiz, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayırdan bir arpa kadar nasibi olan kimseler Cehennem’den çıkarılır. Yine, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayırdan bir buğday tanesi kadar nasibi olanlar Cehennem’den çıkarılır. Ve yine, ‘lâ ilâhe illallah’ diyen ve kalbinde hayır adına kalbinde zerre miktar nasîb olanlar da Cehennem’den çıkarılır.” [65] diye haber veren de O’dur (sallallahü aleyhi ve sellem). Yine O’nun beyanları arasında gördüğümüz, “Şefaatim vesilesiyle Kıyâmet Günü’nde insanların en bahtiyar olanı, kalbinden gelerek ve halis bir niyetle ‘lâ ilâhe illallah’ diyen kimsedir!” [66] sözü de aynı hakikatı anlatmaktadır.

 

Hadis kaynaklarımıza baktığımızda, Cehennem hakikatıyla tanışan insanları oradan kurtarmak için çırpınan bir peygamber görmekteyiz; başını secdeye koyup dua dua yalvaran ve o kapıdan neyi nasıl istemek gerektiğini de bilerek talepte bulunan Efendiler Efendisi (sallallahü aleyhi ve sellem), “Lâ ilâhe illallah” diyen kimseyi de Cehennem’den kurtarabilmek için Allah’tan şefaat dilendiğini bize anlatmakta, buna mukabil Zât-ı Bârî’nin kendisine, “İzzet, celâl, kibriyâ ve azametime yemin olsun ki ‘lâ ilâhe illallah’ diyeni de Cehennem’den çıkaracağım!” [67] müjdesini verdiğini bize haber vermektedir.

 

Benzeri bir durumu Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), Âhiret yurduna göçtükten sonra haklarında olumsuz karar verilen bir topluluğun, nebi nebi dolaştıktan sonra kendisine müracaat edip de kurtuluş dilendiklerinde yaşanacağını haber vermekte, kalbinde arpa, buğday ve zerre miktar imanı olan insanlar için şefaat edeceğini beyan etmektedir. [68] Zaten Ehl-i Sünnet’in genel kanaatine göre Allah’a inanarak ölen bir insan, ne kadar günahkar olursa olsun, Cehennem’de ebedi kalıcı değildir; olağanüstü bir affa muhatap olmadığı sürece oradaki cezasını tamamlayacak ve neticede o da Cennete girecektir. Hadis kaynaklarında Cennete en son gireceği ifade edilen şahsın durumu bunun açık delilidir. [69]

 

Hem "Muhammeden Rasulullah" Kelime-i Tevhidden ayrılmaz diyeceksin, hem de bak bu hadisler sadece "Allah'a iman edenleri kapsıyor" demeye getireceksin! Bir de üstüne "Cenneti'n bekçisimisiniz ulen, kendi akibetinize bakın" çekeceksin!

 

Daha önce Ehli necat meselesinde ihtilafların olduğunu biliyordum. Tebliğin ulaşmadığı insanların ahiretteki vaziyetleri.. Ehli necat tabiri günümüzdeki gayrı müslimlerden bir kısmını da kapsar, fetret devri sayılabilir iddiaları vardı. Tv dizilerindeki absürtlüklerin fevri ve şahsi hatalar olduğunu düşünüyorduk. Fakat bu boyutta tahrife denk gelmemiştim. Şaşkınlık içerisindeyim.

 

Yazıyı baştan sona kadar okudum..

Malesef her zamanki cemaatin ne şiş yansın ne kabap yansın cinsinden yazılarından biri olduğu çok belli...

Bu sefer bence işi daha da ilerletmişler....

Diğer taraftan böyle bir tavrın, bu beyanların sahibi olan Efendimiz’i tenkit anlamına geldiği de unutulmamalıdır; Peygamberi’nin arkasında duramayan insan, muhasebe adına dönüp aynaya bir kez daha bakmalıdır! İslâm, denge dinidir ve biz, günde en az elli defa Allah’tan bunu talep etmekteyiz.

Öte yandan bugün dünyada, “Muhammedün Resûlullah” hakikatını henüz duymayan milyarlarca insan vardır. Hatta duyanların da büyük çoğunluğu Allah Resûlü’nü yanlış duymuş ve yanlış tanımıştır. İslâm’ın genel ruhuna baktığımızda, bu durumdaki insanlara Efendimiz’i ve O’nun getirdiklerini bugüne kadar doğru zeminde anlatamamış olmanın hesabının da inananlara sorulacağı âşikârdır. Resûlullah’ın 23 yıllık gayretlerine bakıldığında bir tek insanın bile imanla tanışabilmesi için dünya ve içindeki her şeyi feda ettiği görülmektedir. [81]

Altını çizdiğim bölümden forumdaki diğer arkadaşlar ne anlıyorlar acaba?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dediğim gibi, ehli necat ve fetret devri meselesindeki ihtilaf.. Bu konuda tavsiye edebileceğiniz bir kaynak var mı?

Bu düşünceye üsdad Said Nursi'nin Risale-i Nurda geçen bir-iki yorumu kaynak gösteriliyor ve aslında o yorumlardan kaynaklanıyor. Hatta ilginç gelecek, üstad Necip Fazıl, Mehmet Şevket Bey'in çıkardığı Bugün Gazetesi'nde Risalelerdeki bu yorumlara itiraz makamında bir yazı yazıyor. Ardından üstad Said Nursi'nin talebeleri üstad Necip Fazıl'ın yanına gidiyorlar. Kırkıncı Hoca üstadın Eş’ari mezhebinden olduğunu, bu konuda Eş’ari ile Maturudi mezhebi arasında görüş farklılığı olduğunu söyleyip, İmam-ı Gazali’nin Faysalü’t Tefrika kitabından delil gösteriyor. Anlattıklarına göre üstad ikna oluyor ve ertesi gün özür beyanında bir yazı yazıyor. Habere bu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.risalehaber.com/necip-fazildan-cubbeli-hocaya...-68194h.htm

Elinde Faysal'üt Tefrika mevcut olan var mı? Alakalı bölümün(sayfa 93'te) başından sonuna kadar tamamının bir zahmet fotoğrafını çekip bizle paylaşsa ne dua ederim.. :)

Ahmet Akgündüz de Akit gazetesinde "Risale-i Nur’a Yapılan Bazı İtirazlar ve İlmî Cevapları" başlıklı bir yazı yazmış. Vaktiyle forumda bu konu açılmıştı. Yazının ortalarına doğru "Bediüzzaman'ın gayrımüslimlerle alakalı mektubuna..." başlığından itibaren okuyabilirsiniz.

O başlıkta sormuşum yine sorayım. Hoşgörün kızmayın efenim, belki birilerinin gözüne çarpar, kulağına gider, bizimle paylaşıverir.. Bugün Gazetesi'ndeki üstadın Risale-i Nur hakkındaki yazılarının olduğu nüshalara ulaşılabilir mi acep?

Share this post


Link to post
Share on other sites

said nursi hazretlerinin yorumu reşit olmayan buluğa ermeden ölen gayri müslim için.temyiz çağını aşıp akıl baliğ olduktan sonra sadece tevhid ehli olup cenneti boylamak diye birşey olamaz. diyalog adı altında sinsi tahrip coktur. siz yeni fark ediyor olmalısınız. sırat koprusu mizansenli köprüden geçen papaz haham diyanet görevlisi. geçtiğimiz senelerde doğuda bir ilde yapıldı bu rüsvalik.

 

ne diyelim Allah dinini iyi ki koruma altına almış. Yoksa biz kullar daha çok ıslam üretecektik. rabbim batılı yerle yeksan etsin. bunların ılıman ıslam tabirinden çektiğimizi bir de talibanin radikal tavrindan cektik. fazla uçuk bulacaksınız yalnız verdiği zarar taban tabana eşittir

Share this post


Link to post
Share on other sites

yarışma bahanesiyle yıllardır bu ihanet numunesi eseri çoluğa çocuğa okuttular. hiç siyer kitabımız yokmuş gibi taze dimağların önüne servis ettiler. yıllardır yapılan sistematik çalışmaların sadece ucuz, basit ancak tesirli bir örneğidir.

 

Ayrıca müslümanların bunları da bilmeye hakkı var;

 

"Müslümanlık-Hristiyanlık ittifakını bozmaya çalışanlara karşı üç zümre; Nurcular, Hristiyan ruhaniler ve misyonerler, uyanık olmalıdır."

(Emirdağ Lahikası, I, (s.1712); Tarihçe-i Hayat, 434)

 

"Birinci Dünya Savaşı'nda, bizimle savaşmış da olsa, bir Hristiyan ölmüşse şehit sayılır, ahirette mükafatı vardır."

(Kastamonu Lahikası, 45)

 

"İman ehli, değil müslüman kardeşleriyle, hristiyanların dindar ruhanileriyle ittifak etmek, ihtilafları nazara almamak, niza etmemek gerekir."

(Emirdağ Lahikası, I, 27.Mektup, 1766)

 

Alıntıların Kaynağı, dinlerarası diyalog ihaneti, dini-psikolojik-sosyolojik tahlil, Yümni Sezen, Kelam Yayınları

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yümni Sezen denen YALANCI neyin nesi kimin fesidir bilmiyorum yatacak yeri yok!

1. "Müslümanlık-Hristiyanlık ittifakını bozmaya çalışanlara karşı üç zümre; Nurcular, Hristiyan ruhaniler ve misyonerler, uyanık olmalıdır." İlgili sayfada böyle bir söz mevcut değil, yahut bulamadım. Size zahmet bulup bizi aydınlatınız.

2. "Birinci Dünya Savaşı'nda, bizimle savaşmış da olsa, bir Hristiyan ölmüşse şehit sayılır, ahirette mükafatı vardır."

Kastamonu Lahikasında geçtiği söylenen ifade YALAN.. Küçük bir google araştırması dahi kafi halbuki.. Yukarıda aslı tahrif edilen metnin orjinali: http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=KastamonuLahikasi&Page=79 Daha önce Cübbeli Ahmet Hoca, Mehmet Paksuile Moral FM'de bu metni konuşmuşlardı. Merak edene..

3. "Şimdi ehl-i iman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hıristiyanın dindar ruhânîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf meseleleri nazara almamak, nizâ etmemek gerektir." Üstadın bu fikri Komünizm ve Ateizm tehlikelerine karşı ileri sürdüğünü belirtmeden, önünü ardını kesip cımbızla çekip al, yapıştır! Ardından gelen "Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor." cümlesini bile kırpmış!

Müslümanların atmasyon değil hakikat bilmeye ihtiyacı var!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...