Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
mirasyedi1

Atatürk, Kin Ve Ötesi

Recommended Posts

Tamam teşkilatçı, vatansever, cesur ve imanlı kardeşim. Sentezi iki ayrı boyutta ve manada yazdığımı görmeyecek kadar heyecanlısın sen. Mehmet Akif'in Arnavut olduğunu biliyor ve söylüyorsun; sonrada Türk'leşmiştir diyorsun? Padişah eşlerinin gelenek, görenek ve kültürlerini Türk gibi, Türk'ler gibi yaşadığını söylüyorsun? Sonra ülkücülerin iyisinden ve kötüsünden, mescidin kapısını kırmaktan, dudak dudağa öpüşen zevatlardan, sağdan, soldan, umumiyet-i manzaradan bahsediyorsun? Ülkücüleri, ülkücülüğü, hiyerarşiyi, ülkücülüğü tebliğ ettiğinizi ifade ediyorsun?

 

Bana bunları neden yazdığını idrak edemedim affola. (idrak kıtlığı vardır bende) Sentez konusundan nerelere geldik bak?

Mevzuyu hülasa edersek: Sentez konusundaki düşünce ve ifadelerim ortadadır. Bunun haricinde şahsi bir tartışmanın içinde bulunmam/bulunmak istemem.

Muhabbetle.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tamam teşkilatçı, vatansever, cesur ve imanlı kardeşim. Sentezi iki ayrı boyutta ve manada yazdığımı görmeyecek kadar heyecanlısın sen. Mehmet Akif'in Arnavut olduğunu biliyor ve söylüyorsun; sonrada Türk'leşmiştir diyorsun? Padişah eşlerinin gelenek, görenek ve kültürlerini Türk gibi, Türk'ler gibi yaşadığını söylüyorsun? Sonra ülkücülerin iyisinden ve kötüsünden, mescidin kapısını kırmaktan, dudak dudağa öpüşen zevatlardan, sağdan, soldan, umumiyet-i manzaradan bahsediyorsun? Ülkücüleri, ülkücülüğü, hiyerarşiyi, ülkücülüğü tebliğ ettiğinizi ifade ediyorsun?

 

Bana bunları neden yazdığını idrak edemedim affola. (idrak kıtlığı vardır bende) Sentez konusundan nerelere geldik bak?

Mevzuyu hülasa edersek: Sentez konusundaki düşünce ve ifadelerim ortadadır. Bunun haricinde şahsi bir tartışmanın içinde bulunmam/bulunmak istemem.

Muhabbetle.

...

 

ALİ

 

Teşkilat, ülkücülük ayrı mesele. Kısacası; bunların Türk-İslam ülküsüyle alakası olduğu için yazdım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Atatürk düşmanları , Türk düşmanlarıdır,pkk da Türk düşmanıdır.o zaman:Atatürk düşmanlarıyla pkklılar aynıdır.

Ve vatan hainliği...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Edit// BDG

 

Konunun kışkırıtıcı mesajlara dönerek devam etmesi tarafımızca kabul edilemez. Atatürk'ten teröristlere kadar mantığı uzatarak insanları töhmet altına almak ne kadar yanlışsa Atatürk'ü de boş ve kuru kafaların boş ve kuru mantıklar içerisinde eleştirmesi ve bir gayeye bağlanmadan ve hedefi görmeden sağdan soldan duydukları ile tenkit etmesi o denli yanlıştır. Lütfen ortamı germeden ve düşünce menbaımızdan fikirler üreterek konuyu devam ettirelim.

 

 

Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Atatürk düşmanları , Türk düşmanlarıdır,pkk da Türk düşmanıdır.o zaman:Atatürk düşmanlarıyla pkklılar aynıdır.

Ve vatan hainliği...

Vay vay vay, Aristo'ya da bir selam çakmışız, mantığa bakar mısınız? İyi okuyun ahali, iyi belleyin bunu; Atatürk düşmanları da tıpkı PKK gibi Türk düşmanı olduğu için Atatürk düşmanlarıyla PKK'lılar aynıymış. He öğrendiniz mi? Aferin. Şimdi size öğretilen şeyin ne kadar aptalca olduğuna bakalım:

 

1. 'Atatürk düşmanları türk düşmanlarıdır' önermesi afbuyurun kelimenin tam manasıyla bir üfürüktür. Bir insan bazı yollardan giderek sadece Türk'ü sevdiği için Atatürk'e buğz bile edebilir (ben ediyorum demiyorum, çıkarımda bulunmaya yeltenmeyin; sadece böyle bir ihtimal de var). Türk'ü seven herkes Atatürk'ü sevmek zorunda değildir, insanların kalplerine ve zihinlerine ipotek koyamazsınız Mirasyedi beyciğim, Allah sizi inandırsın ki çok üzgünüm, ama buna kudretiniz yetmez. Atatürk'ün, Türk'ün maneviyatına zarar verdiği düşüncesinden hareketle, Türklüğü madde olmaktan ziyade bir mana mevzuu olarak değerlendiren kişiler tarafından sevilmemesi de mümkündür. Atatürk'ün Türk'ün maneviyatına zarar verip vermediği de tartışma mevzuudur, 'şöyledir', 'böyledir' diye üfüremezsiniz, atıp tutmaya başlarsanız biri çıkıp size 'hoop kardeş' der, indirir ayaklarınızı zemine. Velhasıl Türklüğe düşman olmakla Atatürk'ü sevmek tamamen olaylara bakış açınız ve bilgi birikiminiz tarafından belirlenir, birisi gelip size 'Atatürk'ü sevmeyen birisi Türklüğü de, Türk'ü de sevmiyordur' derse ağzının ortasına iki tane geçirip otuz iki dişini birden midesine yuvarlayabilirsiniz arkadaşlar, benden size destur. Cemiyete faydanız dokunur yani o yüzden. Yoksa sevmeyiz kavgayı dövüşü malum :).

 

2. Birinci önermenin yanlışlığı ayan beyan ortada iken varılan çıkarımın bir şey ifade etmeyeceği bedahet belirtiyor. Yani Atatürk düşmanları Türk düşmanı olmak zorunda değildir, bu yüzden bu insanların PKK lılarla aynı kefede değerlendirilmesi mümkün olamaz, önermeni gümlettim mirasyedi, git yorganın altına kafanı sokup ağla şimdi sen, ben burada biraz daha devam edeceğim. Görmemen ruh sağlığın için daha iyi olur, kapat bilgisayarı şimdi. Heh devam edelim biz arkadaşlar ve bu saçmalığı bir başka açıdan da tenkit edelim. Ölüyü bir daha öldürmek gibi.. :P

 

Bir grupla başka bir grubu eşit kabul edebilmek için tek bir yöne bakmak insanı hiçbir yere götürmez, saçmalanır saçmalanır da bu kadar saçmalanmaz yani. PKK sadece Türk düşmanlığından ibaret bir tuhaf oluşum mudur? Hayır; PKK adam da öldürür, PKK bu ülkeyi bölerek topraklarının bir kısmında Kürt devleti kurmayı da amaçlar, PKK komünisttir de. Şimdi PKK'nın bu saydığım özelliklerinden sadece bir tanesini ele alalım ve diyelim ki: PKK adam öldürüyor, 80 öncesindeki ülkücüler de adam öldürürdü; o yüzden pkk lilerle ülkücüler aynı derecede şerefsizdir! Nasıl olur? Bana 'yavaş gel de ense tıraşını görelim anam' demez misiniz? Deseniz hakkkımdır arkadaşlar. Hamas da adam öldürüyor, pkk da; o yüzden hamas kötüdür. Küba da komünist, pkk da; o yüzden küba türkiyeyi bölmeye çalışıyor (Kübanın başka derdi yok da seninle uğraşacak, peh!.). PKK Kürt devleti kurmak istiyor, İstanbul'da oturan herhangi bir salak vatandaş da bunu fikren mantıklı buluyor ve destek veriyor; o yüzden bu insan da teröristtir. saçmalayın saçmalayabildiğiniz kadar arkadaşlar, yol açık; yapmanız gereken şey sadece eleştirmek istediğiniz nesnenin bir özelliğini ele alıp, onu kötü bir modelle karşılaştırmak ve kötü imaja sahip olan şey ile sizin karalamak istediğiniz güruhun aynı olduğunu iddia etmek. Hepsi bu kadar arkadaşlar, ne kadar kolay değil mi? Yalnız benden uyarması, bu salak metodla -haşa- Hz. Risaletpenah efendimizi bile teröristlikle itham edebilirsiniz.. Sakata gelmeyin!

 

Yahu arkadaşlar inanın ben size 'saçmalamayın' demiyorum, size 'demagoji yapmayın' da demiyorum ama eşeğin kulağının deliğini köküne kadar açık bir musluğa dayamanın da manası yok değil mi?

 

Şimdi kimse 'vay pis Atatürk düşmanı, vay terörist, vay pis herif' diye zıplamasın, kalbini çok fena kırarım. Yok öyle bi şey. Son raddeye varmış saçmalığa tepki göstermektir amacım. Atatürk düşmanı filan değilim, cehaletin ve itidalsiz saçmalamanın düşmanıyım. O kadar!

 

Ve sınırsız saçmalama... :P

Share this post


Link to post
Share on other sites

EL CEVAB-I MÜHİMME:

 

trrrrrrrrrrrradomir kardeş cevabını okudum ve epeyce güldüm ve Allah seni inandırsın hala da gülüyorum bu satırları yazarken...

Saçmalamadan bahsettin,aptalca düşünceden bahsettin.aferin güzel hakaret ediyorsun.tebrikler...

Benim taktiği kullanarak benim hipotezimi çürütmeye çalışıyorsun,mukallitliğin de fevkalade ve takdire şayan..

Gelelim bu çürütme faaliyetlerinin kendince mihenk taşlarına...

1-Atatürkü sevmeyeni pkk ile aynı kefeye koymadım ve eşdeğer saymadım,iletimde de görülüyor ki Atatürk DÜŞMANLARINDAN bahsettim sevmeyenlerden değil.Bir kişiyi sevmemekle o kişiye düşman olmak aynı şey değildir.Bunu ayırt edebilecek kadar akıl,mantık ve fikir sahibisiniz (olmama ihtimali de var ayırdedemediğinizden dolayı)

2-Kübadan örnek belirtmişsiniz beni taklit ederek,yalnız bir yeri gözden kaçırmışsınız.Kübanın Türkiye ile ilgili bir alakası yok,ama hem atatürk hem de pkk Türkiyeyi ilgilendiriyor.kübanın ilgisi ne bizle...

3-Pkk adam öldürüyor,ülkücüler de adam öldürdü örneğinden beni alt etme hamleniz tamamen safsata.Çünkü pkk vatanın bütünlüğünü korumak isteyenleri öldürüyor,ülkücüler kimi öldürdü vatana kastedenleri.bundan dolayıdır ki bu örneğiniz de çöpe...

Benim saçmaladığımı söyleyip siz saçmalamanın cılkını çıkartıyorsunuz ve zaten cevabınızda belirtmişsiniz ve itiraf etmişsiniz ''ve sınırsız saçmalama...''diye.Böyle mat etme yöntemi olmaz be kardeş...

neyse belki bi daha ki sefere mat edebilirsin,bir başka bahara kaldı hayaliniz...

hoşçakalın trrrrrrradomir kardeş...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Verdiği cevabın mühim olduğunu sanıyor arkadaş, pek de kasıntı bir üslupla açmış yazısını; fikirde mağlup olmayı şekilde dikkat çekerek gölgeleme gayreti mi bu şimdi, ne? Bana sökmez abi, başka metod dene sen.

 

Gülüyor musunuz? Biçareliktendir efendim. Şimdi bundan yıllaaar evvel okuduğum, Emine Şenlikoğlu'nun yazdığı Çin İşkencesi adlı romandaki bir sahne aklıma geldi. Maocular bir Türk ailenin evini basıyor ve annesinin gözlerinin önünde bir çocuğu oraya buraya fırlatmak gibi cani metodlara başvurarak öldürüyorlardı. Çocuğun annesi de, elinden bir şey gelmeyişinden dolayı bir çıkar yol bulamıyor, sonunda da aklî dengesini kaybedip kahkahalar atıyordu uzun bir süre. Evet.

 

Hakaret mevzuuna gelirsek, söylediklerimde sizin şahsınızı hedef almaktan ziyade yazdıklarınızı yargılamıştım, fazla alınmayın; mesela David Hume aptal bir adam olmayabilir ama aptalca konuşabilir, saçmalayabilir. Ayrıca sizin yazdıklarınıza bakılırsa, sitemize üye olan ve Ulu önder hakkında negatif hisler besleyen bir arkadaşımız çok daha ağır bir hakarete maruz kaldığını düşünebilir, ben de hak veririm ona. Çünkü -evet yeniden- saçma ve aptalca bir mantık yürütme ile adamları direk vatan haini mertebesine oturtmuş, PKK'lı teröristlerle aynı kefeye hapsetmişsiniz. Saçmalamak ve aptalca çıkarımlarda bulunmak tabirleri, bunların yanında çok daha masum kalmış. Az bile yazmışım yav, keşke daha da ileri gitseydim. Tüh bee! Eksik kalmış yazdığım, tam muadili olamamış sizinkinin. Neyse artık. Geçti.

 

Nihahahah. Mukallitlik mi? Ahahaha.. Yahu yapmayın etmeyin. Yaptığım ironinin - ki ironi olduğunu söylemek bile utanç verici, Allah'ım bunları da mı görecektim ben yaaaaa?-, sizin bulduğunuz bir saçma metodun neticelerinden düstur yumurtlamaya çalışmak olduğunu mu sandınız siz? Sizin metodunuzu uygulayarak hakikate ulaştığım iddiasında mıymışım ki ben? Yahu o kadar örnek verdim; amacımın, ne kadar korkunç bir metod sıkıntısı çektiğinizi, sizin de bedihi yanlışlığını fark edebileceğinizi düşündüğüm çıkarımlarla göstermek fikrinden başka bir şey olduğunu mu zannettiniz? Yoksa orada yazdığım örnekleri siz şahsen doğru mu kabul ediyorsunuz da benim bunları sizin öykünücünüz olarak kullandığımı düşünebiliyorsunuz? Sizce 80 öncesi ülkücüleri, PKK'lılar kadar şerefsiz olabilir mi? Bu soruya 'evet' kelimesiyle cevap veriyorsanız mukallidiniz olduğumu kabul ederim. Yok diyemiyorsanız, 'mukallitlik iddiasını da nereden çıkardınız yahu, midenizden mi?' sualini sormaktan tabii bir hakkım olamaz. Bakın arkadaşlar ikinci bir şey daha öğrendik mirasyedi kardeşimizden. Sakın ha birisinin yanlışını göstermek için 'onun metodu doğruyu bulma hususunda düstur kabul edilebilecek keyfiyete sahip olsaydı, şunun da şöyle olması gerekirdi ki bu çok abes bir şey olacağından, bu metod doğruyu göstermez' gibi bir şey demeyin, metodunu eleştirdiğiniz kişi sizi komik bir şark kurnazlığı hamlesiyle direk kendisinin mukallidi ilan edebilir! Dünya tarihi böyle sefil bir entelektüel facia görmemiş olsa gerektir efendim.

 

Çürütmemin çürütülme denemesine gelelim mi? Gelelim geleliiim. Dur mirasyedi korkma, fazla acıtmayacağım.

 

1. Bu ülkede, Atatürk hakkında aleyhte görünen tek bir söz söylediğinizde, yanlışlığını ispatlamak için metodunu farklı misaller üzerinde tatbik ettiğinizde sizi mukallitlikle itham edebilecek seviyede zihin düşkünlüğü çeken kişiler ve seviye ikizleri tarafından düşmanlık yapmakla suçlanmanız beklenen bir durumdur. Bu idrak arızasının önüne geçmek amacıyla düşmanlık kelimesi yerine sevmemek kelimesini kullanmayı tercih ettim. İyi mi etmişim, evet iyi etmişim, zira en büyük kötülükleri yapıp rezil ettiğiniz bir çocuğun eline topitop vermek gibi bir şey olmuş bu, ona da konuşmak için fırsat kalmış. Şimdi ilk mesajımdaki ilgili paragrafta yer alan sevmemek kelimelerini mümkün olduğu yerlerde düşmanlık etmekle değiştirip tekrar okuyun, ne değişiyor, paragrafın sıhhatine halel mi geliyor? Hayır. Zira Türklüğü maneviyat işi olarak gören birisi bu maneviyatın katillerinden birisi olarak gördüğü bir şahsa düşman da olabilir, bu da normaldir. Birisi onu maneviyat düşmanı, Allah yolunun tıkayıcısı olarak görüyorsa, ona yine Allah için düşmanlık yapabilir (teoride ve pratikte bu ihtimal hayli yüksektir ve dinin en temel kaynaklarında Allah düşmanlarına Allah için düşman olmak salik verilir), Atatürk'ün Allah düşmanı olduğunu düşünüp bu hak-batıl kavgasında bir allah düşmanına düşmanlık etmeyi tercih edebilir insanlar. Ee ne oldu? Edemez mi? Eder, etmeme ihtimalinden daha büyüktür etme ihtimalleri. Sevmemeyi bir tercih meselesi olarak görüp (ki ne kadar samimisiniz çok merak ediyorum), düşman olmayı PKK'lılığa musavi görmenin çok mu hakşinasça olduğunu zannediyorsunuz siz? Belli ki öyle... Bakırköy'den Adana'ya ambulans gönderirler mi acaba? Parası neyse veririm yahu, sevaptır...

 

2. Eğer siz bir iddiayı ele alıyor ve onu sağlam bir biçimde eleştiriyorsanız, karşınızdaki şahsiyet, çaresizliğinden, konuşmanız esnasında verdiğiniz örneklerden kendince en zayıf olduğunu zannettiği örneğe çullanır ve sizin asıl anlatmak istediğinizi hasır altı etmeye kasar. Forumlara 4.5 yıldır takılırım ve girdiğim tartışmalarda defaatle bu çaresizlerle yüzyüze geldim. O yüzden evvela onca örnek arasından en hafif gibi duran bubi tuzaklısını seçmenizdeki acizliği iyi anlıyorum. Evet Küba'nın Türkiye'yle bir ilgisi yok, ben de aynı şeyi söylüyorum zaten; sizin kullandığınız metod eleştirmek istediğiniz bir şeyin bir özelliğini seçip bununla kötülüğü herkesin gözünde sabit olan bir şeyin bir özelliğini karşılaştırmak ve daha sonra bu iki şeyi birbiriyle aynı gösterme el çabukluğuna tenezzül etmekten ibaretti. Ben de bu örneği metodunuzun ne kadar yanlış olduğunu göstermek için verdim zaten. Örneğimin yanlışlığını kabul ediyorsunuz, 'beni taklid ediyorsunuz' da diyorsunuz, ama hala haklılık iddiasındasınız, bu komiklik karşısında insanın nutku tutuluyor. Bu metod bir işe yaramaz, dolayısıyla varmak istediğiniz peşin hükmünüze lütfen başka bir metodla varınız. Hoş o da bundan daha mantıklı olmayacaktır muhtemelen, çünkü çıkarım ofsayt kafadan.

 

3. Bakın, aklın yolu bir; siz biraz geç buluyorsunuz ama dehlizden bir ışık görünmeye başladı. Siz de ülkücülerle PKK'lıları aynı kabul etmenin ne kadar saçma olduğunu anlatıyorsunuz şimdi. Daha sonra diğer verileri de ekliyorsunuz: 'PKK bunu şöyle yapıyor, ülkücüler farklı bir türde yapıyordu; PKK'nın amacı şu, ülkücülerin amacı buydu...' Aynı mantığı sizin üfürük çıkarımınız hakkında da yürütmek gerekir, ben de onu diyorum zaten. Atatürk düşmanları Türk düşmanlarıdır dediniz ki gördük böyle bir mecburiyet yok, daha sonra PKK da Türk düşmanıdır dediniz ve neticede de Atatürk düşmanlarıyla PKK'lılar aynıdır diye tüyünü diktiniz meselenin. Ben de size mevzunun bu kadar basit bir biçimde değerlendirilemeyeceğini, diğer faktörlerin de göz önünde bulundurulmasının elzem olduğunu, ayrıca ilk önermenizin, kafadan, sakat doğduğunu vs. anlatmaya çalışıyorum. Ama bi işe yaramış galiba, bu noktaya kadar gelmişken, bunları söylemişken hangi yüzle ilk iddianızı savunabileceksiniz, merakla bekliyorum. Amaç apaçık olan hakikate bağlanmak değil de nefsin itibarını kurtarmak olunca ilk iddianızda sabit durursunuz, bakalım görelim ne olacak?

 

Mat etme mi :) Satranç hayatınız bitmiş sizin haberiniz yok.. 'Ve sınırsız saçmalama' ifadesinin sizin ilk mesajınızın son satırına bir gönderme olduğunu anlamayıp yine ilkokul çocuklarının pek sevdiği 'sensin o' psikolojisine duçar bir vaziyette 'ahaa ahaha bak bak işte o da saçmaladığını iddia ediyo ehehe eheheeee' diye kahkahalar atmanız da pek şirin pek tatlı pek şeker olmuş. Bidi bidi bidiii...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ah trradomir ah...çok güzel demagoji yapıyorsun.demagoji yaparak sadece fikirsiz insanları kandırabilirsin.sen o fikirsiz insanları kandırmaya devam et.sana hayal ülkende mutluluklar...kendini ve kendin gibi insanları kandırmaya devam et kardeş.kim tutar seni...aslansın sen...heyyyt be...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Komedi Tükanı olmuş bura :)

 

Trradomir abi, Nisan ayına az kaldı :P

Share this post


Link to post
Share on other sites

öncelikle özür dilemek isterim.....

bu düzeyde bir özenle hazırlanmış yakın tarihimizin en değerleri kişiliklerininden birinin adına açılmış bir forumda birazdan kullanacağım kelimeleri klavyeme telaffuz ettireceğim için.....

 

 

Atatürk düşmanları , Türk düşmanlarıdır,pkk da Türk düşmanıdır.o zaman:Atatürk düşmanlarıyla pkklılar aynıdır.

Ve vatan hainliği...

 

ancak savunulmaya değmeyen, sahibinin bile inanmadığı yada kemik beyinine kemikleşmeden hemen önce (zira biraz geçse zihinin fiziksel yapısı bile tahammül edemez...) yerleştirilmiş [fikir diyemeyeceğim] cüce fikir gölgeleri barındıran zihnin emrindedeki dudaklardan dökülebilecek açık bir

"SİZİN FİKİRLERİNİZİ İDRAK EDEMİYORUM KENDİMİNKİNİDE ANLATACAK yada SAVUNACAK DÜZEYDE ve KAPASİTEDE DEĞİLİM"

yaygarasından başka birşey değildir

 

ve bu kişiden

iki kardeşini (birisi kendi kollarımında) kalleş PKK!ya vermiş biri olarak özür bekliyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türk-İslam olayı hakkında bişi diyeceğim, Türk İslam olayı yeni çıkmış birşey değil ta ilkten süre gelen birşeydir.Osmanlının ilk paralarına bakın, kayı boyunun amblemi var.Ya Tuğralara ne demeli?Oğuzların mitolojik kuşunun ismi olan ve İslamiyyetten çok evvelde tamgalarla Oğuz Hanlarının kullandığı Tuğra İslam Harfleriyle yazılmamış mı? Hiç Osmanlıca bir Tarih kitabı okudunuz mu? Şöyle bir Fatih devrinden kalma? Oğuznâmeden başıyorlar Osmanlıyı anlatmağa.Peki Mohaç seferinde Köslerle Oğuznamenin okunduğunu biliyor musunuz?Osmanlının-Selçuklunun dinimizi takva-zühd anlayışında mı yaşadığını sanıyorsunuz?Dede Korkut kitabını bir okuyun, bizim Milletimiz takva-zühd anlayışıyla dinini yaşamaz, Ünlü bir atasözümüz vardır:

Hem Allah dicen Hem Yallah dicen diye.Bu bile Türk İslamı gösterir bize..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Osmanoğulları, zorla Türk milleti`nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor.

 

Mustafa Kemal. Nutuk, 691.s.

 

Buyur burdan yak :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Osmanoğulları, zorla Türk milleti`nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor.

 

Mustafa Kemal. Nutuk, 691.s.

 

Buyur burdan yak :)

 

yakalı çok oldu...

gemilerle birlikte...

 

tam olarak şu mısrayı okuduğumdaydı

 

"İNANMIYORUM BANA ANLATILAN TARİHE"

Share this post


Link to post
Share on other sites

Atatürk, Kin ve Ötesi...

Tarihin derinliklerinde kalmış böylesi bir mevzuu hakkında hüküm sahibi olabilmek için yakın tarihi çok iyi bilmek lazım, belgeleriyle... Esasında etrafımızdaki olup bitenleri ve olmakta devam edenleri hislerimizi kullanarak şöyle bir süzdüğümüzde her şey ayan beyan; o kadar ayan ki, işte o yüzden fikir ağlarına çarpmıyor. Anlayamıyoruz hakikatleri... Bir oyundur gidiyor, tarih sayfalarında hadiseler...

Vahdeddin, 19 Mayıs, Erzurum Kongresi... Sahi Sivas'ta yapılacak olan kongre Erzurum'da niye yapılmak istendi Veyahut Karabekir'in yapmak istediği neydi? Mesela aklıma şöyle bir sual geldi: 1. Dünya Savaşını İttifaklar kazansaydı, Dünya ülkelerindeki rejim ne olurdu; daha önemlisi sömürge ülkelerin rejimleri?.. Japonya atom bombasını yediği andan itibaren, dünya üzerinde esen demokrasi hamlesi, Cumhuriyet olan ülkemizde sonradan mı uygulanmaya başladı, göstermelik de olsa?.. Hatırlayın; çok partili sisteme nasıl geçtik, bir çok denemeden sonra... Lozan hakında bildiklerimiz gerçeklerden mi, bilmediğimiz maddeleri de var mı Lozan'ın?.. Atatürk İnönü ilişkileri hakkında ne kadar bilgimiz var? 1.meclis ve 2.meclis üyeleri arasında dağlar kadar fark var; peki bu vaziyet niye böyle?.. Bu topraklar Ezana 18 yıl hasret yaşadı; Şimdi başörtüsü zulmü günümüz versiyonu deği mi bu hüzünlü hasretin. Sahi hiç adalet mekanizmasının nasıl işlediğini, bir anayasa kitapçığında okudunuz mu? Arşivlerin tozlu raflarında öylece bekliyordur bu belgeler. Yabancı ülkelerin arşivlerinde de tabi... Benim fikrim hislerim; hislerimi destekleyecek belgeler muhtemelen tozlu raflarda olduğundan, bu sualler bende bir vehim...

İş Atatürk'ü yermek ve övmek değildir, hakkı yerine koymaktır ve adalet budur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu değişim ilk olarak tanzimatcılarla başlamıştır. Bu değişimin inşaatını yapanda Atatürk'tür kanımca. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu vesileyle...

Beni Okulumda hapseden ve Bayram'a yani Cuma'ya gitmemi engelleyen...

Beni ortaçağın karanlığından kurtarım uzay çağının yavşaklığını iten...

Çok sevdiğim İskilipli Atıf Hocamı astıran...

Bediüzzamana çilelerin çilesini çektiren...

Kol bacak kestiren Şeriatın vahşetinden kurtarıp Medeni hukuka kavuşturan...

Ezanı Türkçe müzik haline getiren...

Karaçarşaflarımızı yırttırıp yerine mini etek giydiren düzeni getiren...

Akif'i sürgün eden...

Vahdettin'in kızını alamayınca Anadoluya geçmek zorunda kalan...

Şanlı Ulu Önder Hazreti Mustafa Kemal Atatürk Paşaya ve onun ulusalcı gençliğine Selam olsun!!!

Cumhuriyet devrimiz kutlu olsun.

Ruh ağacımızın kökünü paltalamaya devam!!!

Ha gayret az kaldı. Bi 80 sene daha...

Ha gayret çağdaş türk!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu vesileyle...

Beni Okulumda hapseden ve Bayram'a yani Cuma'ya gitmemi engelleyen...

Beni ortaçağın karanlığından kurtarım uzay çağının yavşaklığını iten...

Çok sevdiğim İskilipli Atıf Hocamı astıran...

Bediüzzamana çilelerin çilesini çektiren...

Kol bacak kestiren Şeriatın vahşetinden kurtarıp Medeni hukuka kavuşturan...

Ezanı Türkçe müzik haline getiren...

Karaçarşaflarımızı yırttırıp yerine mini etek giydiren düzeni getiren...

Akif'i sürgün eden...

Vahdettin'in kızını alamayınca Anadoluya geçmek zorunda kalan...

Şanlı Ulu Önder Hazreti Mustafa Kemal Atatürk Paşaya ve onun ulusalcı gençliğine Selam olsun!!!

Cumhuriyet devrimiz kutlu olsun.

Ruh ağacımızın kökünü paltalamaya devam!!!

Ha gayret az kaldı. Bi 80 sene daha...

Ha gayret çağdaş türk!!!

kardeşim bu satırlarla bi şiir yazmayıda düşnebilirsin...nacizane fikrim

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dünyaca bilinmelidir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

 

1 Kasım 1937 TBMM

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, s.405

 

 

ve sükut...

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Evet Karabekir; Arapoğlunun yavelerini(saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur'an'ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım! Tâ ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!"

 

Paşaların Kavgası, Kazım Karabekir

.......

 

Bediüzzaman, bu mesele hakkında şunları söylüyor:

 

Bu Onuncu Meseleye Bir Hâtime Olarak İki Haşiye

 

Birincisi

 

Bundan on iki sene evvel işittim ki, en dehşetli ve muannit(inatçı) bir zındık(kâfir), Kur'ân'a karşı suikastını, tercümesiyle yapmaya başlamış. Ve demiş ki: "Kur'ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin." Yani, lüzumsuz tekrarâtı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş.

 

Fakat Risâle-i Nur'un cerh edilmez (çürütülemez) hüccetleri kat'î ispat etmiş ki, Kur'ân'ın hakikî tercümesi kâbil değil. Ve lisân-ı nahvî(belagatlı) olan lisân-ı Arabî yerinde Kur'ân'ın meziyetlerini ve nüktelerini başka lisân muhâfaza edemez. Ve herbir harfi on adetten bine kadar sevap veren kelimât-ı Kur'âniyenin mu'cizâne ve cemiyetli tâbirlerinin yerinde beşerin âdi ve cüz'î tercümeleri tutamaz, onun yerinde câmilerde okunmaz, diye Risâle-i Nur her tarafta intişârıyla o dehşetli plânı akim(başarısız) bıraktı.

 

Fakat, o zındıktan ders alan münâfıklar, yine şeytan hesâbına Kur'ân güneşini üflemekle söndürmeye, ahmak çocuklar gibi, ahmakâne ve dîvânecesine çalışmaları sebebiyle, bana gâyet sıkı ve sıkıcı ve sıkıntılı bir hâlette bu Onuncu Mesele yazdırıldı tahmin ediyorum. Başkaları ile görüşemediğim için hakikat-i hâli bilemiyorum.

 

Bediüzzaman, Sözler, 25. Söz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bediüzzaman, şapka meselesi hakkında şunları söylüyor:

 

Rivayette var ki,

 

"Âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar, alnında 'Hâzâ kâfir' yazılmış bulunur."

 

Allahu a'lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir.

 

Fakat cebir ve kanunla tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için, inşaallah ihtida eder; daha herkes -yalnız istemeyerek- onu giymekle kâfir olmaz. (Şualar 5. şua)

........

 

14. Şua'dan :

 

Ezcümle, bir hadiste, "Âhir zamanda dehşetli bir şahıs sabah kalkar, alnında 'Hâzâ kâfirün' yazılmış bulunur" diye hadis var deyip benden sordular.

 

Dedim: "Bir acîp şahıs bu milletin başına geçer ve sabah kalkar, başına şapka giyer ve giydirir."

 

Bu cevaptan sonra bunu sordular:

 

"Acaba o zaman onu giyen kâfir olmaz mı?"

 

Dedim: "Şapka başa gelecek, secdeye gitme diyecek. Fakat, baştaki İmân o şapkayı da secdeye getirecek, inşaallah Müslüman edecek (Şualar, 14. Şua)

.....

 

Abdülhakim Arvasi Hz'inin Rabıta-i Şerife adlı eserinde 'En Büyük Günahları' sıralarken 32. maddede şunlar yazıyor ve bazı şeyleri belirttikten sonra şapkanın küfre götürdüğünü anlatıyor. Yukarıda Bediüzzaman'ın 'kafir' diye anlattığı şapka mevzuu da açıklığa kavuşuyor. Ayrıca o zamanlar silindir şapka (Frenk Şapkası) giymek 'alnım secdeye değmez' diye telakki ediliyor ve din düşmanlarına mahsus bir remz...

 

32 - Allah düşmanlarını taklit etmek....

 

Son derece nazik bir nokta olan taklit bahsi üzerinde biraz durmalıyız:

 

Allah düşmanlarına mahsus bu düşmanlığın belirticisi olan, giyim, kuşam, bütün eşya ve her türlü tavır, hareket ve ifadeden kaçınmak farzdır. Körü körüne taklid günah çerçevesine girerse de, eğer kâfirlerden rızayı ve onlarla yakınlaşmayı murad ederse küfür olur. Kâfirlere mahsus ve küfürlerini ihtar edici her türlü giyim, kuşam, yemek eşyası ve mekan hususiliği müslümana yasaktır. Bu hususta giyim ve kuşam eşyası olarak, papazların elbiseleri, sâlipe ve zünnar (bellerine sardıkları beyaz kordon) gösterilebilir. Şapkaları da aynı şey... Fes Yunan'dan alındı, fakat bu alınış, kavimden alınma şeklindedir ve Allah düşmanlarına mahsus dinî bir remz mahiyetinde değildir. Kavmi taklit, küfrü taklit etmek olmaz. Papazın şapkasını benimsemek ise Hristiyanlığı taklittir.

 

Allah düşmanlarına mahsus yemek, domuz eti, mekan hususiliği de kliseler ve benzeri ibadet yerleri... Müslüman, bunları, küfre meyl ve onu beğenme şeklinde benimserse iman ve İslâm dairesinden çıkmış olur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tarih muamma, çelişki ve yanılgılarla doludur. Elbette bu her olay ve olayı gerçekleştiren için geçerli olmayabilir. Resmi ve resmi olmayan tarihten okuduklarımızı/anladıklarımızı şu anda, üstelik Türkiye'nin sosyal yapısının, siyasi varlıklarının, iktidar-muktedir durumunun, ekonomik ve ticari değişimin evvelinde olan doğru ve yanlışlardır. Tabi, bundan sonrası her zaman doğru olacaktır diye birşey yok.

 

Eski Türkiye yok, olmayacakta. Değişim denilen mecburi ve engellenemez süreç her zaman işleyecektir.Başbakan asan, şartlar olgunlaşınca darbe yapmayı meşru sayan, gençleri sokağa döküp ''vatan, millet, devrim, emperyalizm'' gibi kavramlarla kutuplaşma, hatta kırılmalar oluşturan dönemleri gördük.

 

Hatta son bir kaç sene evveline kadar da değişik ve ilginç isimdeki (ışıklı, kızlı) darbe teşebbüslerinden haberdar olduk. Şimdi olumlu ve iyi olduğunu gördüğümüz bir hareketlilik var ülkenin seyrinde. Bunda siyasi iradenin, kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının payı büyük. Mesele, bunun kesintiye uğramayıp, ülkeye zarar vermeyen bir olağanlıkla nihayete ermesidir.

 

Evvelki uygulamalarda ''genel hassasiyet'' dikkate alınmamıştır, toplum ''hızlı ve ani'' bir değişime tabi tutulmuştur, zorlama ve baskı olmuştur vs. vs.

 

Değişim demiştik, evet değişim. Sadece ülkemizin değil, bütün ülkelerin (siyasal, sosyal, dini, ekonomik) değiştiği bir dünyada, Türkiye'de kendi payına düşen değişimi yaşayacak ve ümit ediyoruz ki faydaya dönüştürecektir.

 

Herkes görev alanını, sorumluluğunu ve kullanılabilir yetkisini aşmadığı sürece bu daha da hızlı olacaktır. Ne devleti kutsayarak, otoriter bir anlayış; ne de devleti gözardı ederek popülist bir yaklaşım.

 

En önemli unsurun insan olduğu, insanın hakkına ve hürriyetine, yine hak ve hürriyet anlayışı içinde saygı duyulduğu dönemler gelecek, hatta yavaş yavaşta geliyor diyebiliriz.

 

Bize düşen bundan sonrasıdır; vicdanla, mantıkla, hakkaniyetle üretmek ve düşünmektir. Ondan sonrası kendiliğinden gelir ve gelişir. Bu gelişe ve gelişmeye set çekenler ise asla tutunamayacaklardır.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...