Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
yunuscoskun

Bir Haşereden Daha Kurtulduk

Recommended Posts

güle güle saylan şimdi gerçek hesap alemindesin.... yarın sorular hazır ama sen cevaplarını hazırladın mı?

 

rabbim büyüktür , zalimleri sevmez senlede hesabı tez görecektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu söylediklerimi yapıcı eleştiri olarak kalbul edebilir misin emin değilim ama bu attığın, biraz yakışıksız bi mesaj olmuş olabilir mi sence de? Sonuçta olgun bi müslümana böyle bi tepki yakışmaz. Hele hele bu cümleler kesinlike olmamış (başlıktan bahsediyorum).

 

Eğer o kimsenin yüzde yüz cehennem azabına uğrayacağını biliyor olsaydın bile (ki bu imkansız), bence yapılması gereken ebediyyen kaybedilmiş bir hayat için üzülmek olurdu. Ölenin arkasından (kendisinden her ne kadar nefret etsem de) böyle konuşulması rahatsız etti beni.

 

Ama yine de ben ciddi ciddi merak ediyorum, acaba ebu cehil ya da ebu leheb öldüğünde Efendimizin tepkisi nasıl olmuştu? Bilenler bilgilendirebilirler mi?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Fazıl Hüznü V 2.0

 

Gram üzülmedim, üzülmemekle kalsam iyi, Fazıl Hüznü'nün aksine pek de sevindim. Sevindiğimi içimde tutma gereği de duymuyorum. Neden? Çok mu taş kalpliyim? Ayol yoksa çok mu terbiyesizim kız? Galiba kahvehane adamı olduğumu düşündünüz.

 

Hiçbiri. Birincisi herkes ölecek, o yüzden ölüm canavarlar için iltimas geçmeyi gerektiren bir hadise değil. Allah bizi bu dünyaya ölmek üzere gönderdi. Öldüyse bana ne, ölmek zorundaydı zaten. İyi bir insan olsa, veya kötülüğünü şahsıma yapmış olsa, kötülüğü tahammül edilebilir bir miktarda gerçekleşse, kesinlikle sevinmez, belki üzülürdüm. Bu insan eğer kendi görüşünü savunmakla kalsa içimde doğup doğmayacağını bilemediğim sevinci saklar, dışarıya vurmazdım. Yalnız kendisinin 'hayatının sonuna kadar' nasıl bir cadaloz, nasıl bir çingene olarak yaşadığını nedense öldüğü için unutuyoruz. Bir de ikna odalarında psikolojikmen mahvedilen gencecik kızlara sorun Saylan nineyi isterseniz. Onlar, hariçten gazel okuyanlar gibi ölü ağlayıcılığı yapabilecek midir acaba? Son anda tövbe etmiştir inşallah tabi ama bu ihtimal üzerinden de konuşulmaz ki. Çoğu ölünün ardından sakince konuşmak daha doğrudur fakat çirkefin önde gideni bir ölünün ardından hislerimize dizgin vurmak da gerekli değil. Neticede nefsani bir buğz değil bu. Allah kimseyi öldüğü için affetmiyor. Kadın zararlıydı, öldüğü için seviniyorum. Bakın Demirel ölünce de sevineceğim inşallah, şimdiden yazayım da hazırlıklı olun. Ha, haşere kelimesi itici duruyor diyorsanız katılıyorum.

 

Rahmetli mi diyeyim ne diyeyim bilmiyorum, ölü şahsiyet embesilin, cahilin tekiydi. Fakat içinde aksiyon ruhu olan insanlar embesil de olsa, cahil de olsa bir yerlere geliyor, büyük halk kitleleri üzerinde belirleyici olabiliyor. İbretimi alıyor, bayramımı yapıyorum.

 

Aşağıdaki beyit laedri mamüllerinden mi acaba? Bilen var mı? Muhtemelen yanlış yazıyorum ilk mısraı zaten.

 

Ne kendi etti râhat ne âleme verdi huzur,

Yıkıldı gitti cihândan dayansın ehl-i kubûr.

 

Bu arada Hazret-i Peygamber'in Bedir'de öldürülen şahısların atıldığı kuyunun önüne gelerek yaptığı konuşmayı bilirsiniz, hani 'Onlar sizi işitirler, fakat cevap veremezler' mealli bir söz de vardı mübarek dudaklarından dökülen. 'Siz, rabbinizin size vaadettiği azabı gördünüz mü? Ben bana vaadedilen zaferi gördüm' diye sesleniyordu kuyu ehline Server-i Kainat Efendimiz. Onun dışında kaşınan bir kısım kafirin ölüm emrini verdiğini ve infazları gerçekleştiren sahabeleri iyi karşıladığını da biliyoruz. Geniş bir araştırma yapmak lazım, tek tük ve kaynaksız örneklerle halledilebilecek bir iş değil bu. Vakti olanlar kaynaklarla gösterirlerse memnun oluruz. Ama bir düşünceyi ispatlamak için değil, gerçeği bulmak için yapılan bir araştırma olsun bu lütfen. Sonra alakasız bir hadis gösterip onu kendi düşüncesine göre yorumlayanlar çıkıyor, aman diyim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başlık belki bir Müslümana uygun bir başlık değil ama bir Müslümanın ağzındaki temiz kelimeleri hak etmiyecek kadarda zalim birisiydi.

Bu dünyadan ebedi dünyaya göç etti günahı ve sevebıyla (şahet varsa sevabı)

 

şimdi azcık onu tanıyalım ;

 

TÜRKAN SAYLAN GERÇEĞİ

 

Kimdir? İşte TÜRKAN SAYLAN

PKK'lılara burs vermeden, misyoner faaliyetlere kadar pekçok noktada Türkan Saylan adı geçiyor.Peki kimdir bu Türkan Saylan?

 

TÜRKAN SAYLAN KİMDİR NE YAPAR?

 

13 Aralık 1935 günü İstanbul'da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür. 1957'de evlenmiş, iki oğlan çocuk annesi olmuştur. Biri grafiker diğeri hekim iki oğlundan iki torunu vardır.

 

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Halen bu görevi sürdürmektedir.

 

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2 Şubat 2001?de YÖK üyeliğiyle görevlendirilmiş ve bu görev Şubat 2007?de bitmiştir.

 

TÜRKAN SAYLAN'IN ÇOK TARTIŞILAN SÖZLERİ

 

Bu ülkede hristiyanlığı nasıl yayabiliriz. KÜRDİSTAN?ın temellerini nasıl atabiliriz:

 

- ATATÜRK ismini kullanırsak bunu daha rahat yapabiliriz. Hem para toplar hem destek alırız, kampanyalar düzenler, TÜRKLERDEN topladığımız paralarla, KÜRTLERİ daha bilinçli hale getiririz, cahil insanlarla KÜRDİSTAN?ı kuramayız, Hristiyanlığı bu şekilde daha rahat yaymamız da mümkün.

 

-Türkler tarihten beri yakan yıkan bir millet.

 

-Bir öğrenci sıranın üzerinde namaz kılacağına bale yapsın. Çağdaş Türkiye böyle olur.

 

-"Biz Türkler hep akın etmişiz; yakıp yıkmışız, başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız. Şimdi kendi yaptıklarımızı yıkıyoruz. Nedir bu alışkanlık. Biz yakıp yıkmak için var değiliz. Biz yaratmak, geliştirmek ve çağın üstüne geçmek için varız."

 

-"Gençlik Orkestrası'nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi?"

 

-"Biz TSK?yı bir sivil toplum örgütü gibi görüyoruz"

 

Türkan Saylan?ın VAN'DAKİ MİSYONER FAAİLETLERİ

Van 100. yıl üniversitesi soruşturmasında rektör yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel üzerinden ÇYDD ilişkileriyle özellikle genç kızlara burs vermek yolu kullanılarak misyonerlik faaliyetleri yapıldığı ile ilgili birçok iddia basında da yer almasının akabinde kamuoyunda hakkında çokça soru işareti oluşan derneğin başkanı.

 

ÇYDD?ye bölücülük davası

 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) yöneticileri hakkında bölücülük yaptıkları gerekçesiyle dava açıldı. İl Emniyet Müdürlüğü, Defterdarlık ve Vergi Dairesi yetkilileri, İstanbul Valisi Erol Çakır'ın izni ile bir soruşturma yaptı. Soruşturma sonucunda 18 ayrı nedenden dolayı Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu, yöneticilerle ilgili dava açıldı.

 

Beyoğlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, ÇYDD yöneticilerine yönelik en büyük suçlama ise 'bölücülük' suçlaması. Bölücülük dışında ÇYDD hakkında, eksik mal bildirimi, depremden toplanan paraları borsaya ve repoya yatırmak, yurtdışından izinsiz para transferi ve gayrimenkul bildiriminde usulsüzlük suçlamaları var.

 

29 Nisan 2001

 

BİZİM İSTEMEDİĞİMİZ ŞEYİN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL

 

Türkan Saylan, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması yönündeki kanun çalışmalarına karşı çıkarak, "Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil." dedi

 

Darbeciler tarafından idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes'i hatırlatan Saylan, "Menderes ne dedi? 'Odunu koysam mebus yaparım. Siz isteseniz şeriatı bile getiririz' dedi. Bunlar geçmişte olan şeyler. Ne oldu sonuçta? Onlar ne oldu?" sözleriyle üstü kapalı tehditte bulundu. Saylan, Kardelenler Projesi ile kızların eğitim alması için çalışmakla başörtülü kızların okula girmesini engellemek arasında bir tezat olmadığını savundu. Üniversitede başörtüsüne karşı sonuna kadar savaşacaklarını söyleyen Saylan, "Bu savaş demokratik yollarla olacak. İkincisi sivil itaatsizlik denen çok çağdaş yöntemlerle olacak." dedi.

 

Dışarıda Türkiye'nin örnek ülke görüldüğünü anlatan Türkan Saylan, başörtüsü serbestliğini 'asla gerçekleşmemesi gereken bir durum' olarak niteledi. Saylan, "Bu uygun bir şey değil. Çoğunluğu sahip diye anayasayı nasıl değiştirebilir? Hele MHP'nin payandalığını hiç affetmiyorum. Nerelerden nerelere kadar geldik." diyerek kanun çalışmasına tepki gösterdi.

 

PKK'LILARA BURS VERDİ İDDİASI

ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'la ilgili sanal ortamda çok sayıda zincir e-posta dolaşıyor. ÇYDD'nin PKK'lı öğrencilere burs verdiği, bölücülük yaptığı gibi iddiaları içeren metin, binlerce kişinin e-posta adreslerine ulaştı.

 

15 Temmuz 2007

 

Askerin bildirisinden sonra ADD ve ÇYDD'den miting kararı

 

Genelkurmay'ın 27 Nisan 2007 tarihli gece yarısı bildirisinde dile getirdiği 'teröre karşı kitlesel eylem yapılması' çağrısı üzerine Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) miting yapma kararı aldı.

 

 

 

DTP'liler Türkan Saylan'a sahip çıktı

 

Cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicilerinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan'a 'terör örgütü uzantısı' olarak suçlanan DTP'den ilginç bir destek geldi.

 

DTP lideri Ahmet Türk, Saylan'ın çizgisini çok beğendiklerini vurgularken, "Türkan Saylan'ın söylemlerini her zaman önemsiyoruz" dedi. Geçtiğimiz aylarda ADD'den istifa eden Üsküdar Şube Başkan Yardımcısı Asuman Özdemir, Saylan'ın PKK'ya destek niteliğinde çalışmalar içinde olduğunu savunmuştu.

 

Cumhuriyet mitinglerinin organizatörü Türkan Saylan, ulusalcı kesimden sonra terör örgütü PKK'yla aynı tabanı paylaşan DTP'den de tam destek aldı. Ahmet Türk, Milliyet Gazetesi'nden Devrim Sevimay'a verdiği röportajda Saylan'a övgüler yağdırdı. Cumhuriyet mitinglerinde demokrasi vurgusunun eksik olduğunu belirten Türk, "Ama biz Türkân Saylan'ın çizgisini çok beğendik. Zaten Türkân Saylan'ın her zaman söylemlerini önemsiyoruz. Çünkü her türlü antidemokratikliğe karşı duran bir anlayışı var. Biz mantığın önde tutulduğu bütün söylemleri destekliyoruz" diye konuştu. Ahmet Türk, seçimlerle ilgili de ilginç bir iddiada bulundu. 'Gerçek bir demokratik seçim' yapılması durumunda AK Partiyi geriletebilecek tek partinin DTP olduğunu savunan Türk, "O yüzden kimse sanmasın ki bize baskı yapılınca oylar MHP'ye, CHP'ye dağılır diye... Bize gelmeyen oy mutlaka AKP'ye gider" iddiasında bulundu.

 

Yıllarca samimi duygularla çalıştığı ÇYDD'nin PKK'nın siyasallaşmasına katkı sağladığını savunan Özdemir, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 'Kardelenler Projesi' adı altında İstanbul'a getirilen kız öğrenciler, DTP kadro açığını karşılıyor. ÇYDD'nin Kandilli Kız Lisesi gibi yerlerde okuttuğu kızlardan bazılarının akrabaları hâlâ dağlarda Türk askerine kurşun sıkıyor. ÇYDD'nin yetiştirdiği kızlar Güneydoğu'da Kürtçülüğün, PKK'nın daha çok sivilleşmesine hizmet eder hale geldi" iddialarına yer vermişti.

 

29 Mayıs 2007

 

ÇYDD- ÇEV burs verirken fişliyordu

 

Müfettişler hazırladığı raporda Gülseven Yaşer'in kişisel çıkarları için vakfı zarara uğrattığı da dile getirilmiş; vakfın, yurtdışından topladığı bağışlar için Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı'ndan izin almadığı tespit edilmişti. Vakıfta ele geçen mülakat formlarındaki şu bilgiler hafızalara kazınmıştı: "C. H.; Alevi, hemen verilmeli. M. Ş.; Kürt ve akıllı çocuk, olumlu. A. O.; tarikatlara inanıyor, olumsuz. S. Ç.; ihtiyacı var, ancak bana gerici gibi göründü. A. A.; resmen takiyye yapıyor. Ç. A.; Fethullah Hoca hayranı, ret."

 

?Türkan Saylan bizi Hristiyanlığa çağırıyor?

 

Saylan'ın, "Haydi Kızlar Okula" kampanyası başta olmak üzere birçok kampanyayı Van merkezli örgütlediği biliniyor. Şehrivan gazetesine konuşan birçok genç, Türkan Saylan ekibinin kendilerini Hıristiyanlığa çağırdığını anlatıyor... Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, öğrencilere ÇYDD adına burs sağlıyor, ev bulmalarına yardımcı oluyor. Şehrivan gazetesinin görüştüğü bu öğrencilerden biri olan C.K. şunları söylüyor: "Bize ödenen ev kirası ve bir miktar para desteği ile kimilerine borçlu kaldık veya öyle hissettik. Tanımadığımız hocalar eve gelerek Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar ve CD'ler verip, konuşmalar yaptılar. Eğitimimiz bitene kadar bize maddi destek vereceklerine, doktora için Amerika'ya göndereceklerine söz verdiler. Başka bir öğrenci M.K. ise şunları anlatıyor: "Üniversitede misyonerlik çalışmaları var. Fakir aile çocukları okuyabilmek için istemeyerek bunların tuzaklarına düşüyor. Bana yapılan aylık 150 dolar burs teklifini kabul etmedim."

 

22 Ekim 2005

 

Saylan?ın Ergenekon yorumu:

Saylan, Ergenekon örgütü kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD ) Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur 'un 'vatansever ve saygın' askerler olduklarını söyledi. ÇYDD Genel Başkanı Saylan, ayrıca Ergenekon iddianamesi ve AK Parti aleyhine açılan kapatma davalarına da göndermede bulunarak 'dipsiz kuyunun içindeyiz' benzetmesinde bulundu.

 

Ergenekon iddianamesi ile ilgili ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, yapılan operasyonlarda intikam alındığını iddia etti. "İçerde ve dışarda bu kadar üzücü olay yaşandıkça hepimiz artık telefonlarımızdan korkar olduk " diye konuşan Türkan Saylan , 'huzursuz' olduklarını ifade etti. Saylan, "Mahkeme tarafından devletin gerçek sahiplerini huzurlu edecek karar verilmesini bekliyoruz." diye konuştu.

 

"Mitinglere yandaş değilim. Ancak bunu bir intikam olarak görüyorum. Yoksa onlar kadar masum, yurtsever insanların bir araya geldiği ve hiçbir olayın çıkmadığı, güzel şeyleri yok etmek ya da küçümsemek kimsenin başarabileceği bir şey değil. İnsanlar içtenlikle bu duyguları taşıyorlar. Bu duyguları taşı***** sessiz kaldılar . Ne sonuç alınacak merakla bekliyoruz." şeklinde konuştu.

 

Tarih: 15.07.2008

 

Emin Manisalı?nın Eruygur?a verdiği Saylan Fişi

 

E.M (Emin Manisalı): Ulusal Birlik Hareketi esas benim konum. Toplantıya Yaşar Hacısalihoglu gitti. Benim birçok konuda birlikte çalıştığım güvenilir bir kişi. Bizzat katılmayı uygun görmediğim yerlere onu gönderiyorum. Bana bilgi getiriyor. UBH'da Türkan Saylan gibi gardrop Atatürkçüler var. Atatürkçülüğü istismar ediyor, kullanıyor. Bülent Berkarda'yı tanırım. Elini taşın altına koymaz. Atatürkçülüğün altını eğitim politikası, ticaret politikası vs ile doldurmazsan ayaksız masa gibi olur.

 

YENİ KAPATMA DAVASI PEŞİNDEYDİ

 

Saylan, yeni bir kapatma davası için herkesi göreve çağırdı

 

Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında verdiği kararı beğenmeyen ÇYDD başkanı Türkan Saylan tuhaf bir çağırı yaptı.

 

Radikal Gazetesi'nin kendisine tahsis ettiği yorum sayfasındaki 'Bir Durum Değerlendirmesi' başlıklı yazısında Saylan, "Anayasa Mahkemesi'nin, odak olduğu gerekçesiyle AKP'ye verdiği ceza eğer hâlâ doğru değerlendirilemez ve halkımıza meydan okuma ve bildiğini, işine geleni kimselere danışmadan ya da salt yandaşlarla kafa kafaya vererek yapma alışkanlığından uzaklaşılamazsa, ülkede ve halkın çoğunda yaratılan huzursuzluk ve güvensizlik azalmayacak, aksine artacaktır." Diyerek tehdit etmiş.

 

İşte Saylan'ın o çağrısı:

"Bütün bu odak olma olaylarından sonra, halk olarak hepimize düşen görev, rejim karşıtı tüm irili ufaklı olayları belgeleyip ilgililere sunmak ve ardını aramaktır. Hukuk bir üstyapı değil bir altyapıdır, unutmayalım ve ona güvenelim. İsterseniz işe ruhsatsız Kuran kursundaki 18 kızımızın başına gelenleri halkça sorgula***** başlayalım, ne dersiniz?!"

 

Saylan çağrısında Ak Parti hakkında yeni bir dava açılabilmesi için başsavcılığa vakit geçirmeksizin yeni deliller toplanması çağrısında bulunuyor. İlk delil olarak da Konya'da yıkılan yurt binası olayından başlanması gerektiğini iddia ediyor.

 

8 Agustos Radikal

 

Saylan Göreve çağırdı

ÇYDD kapatma davasıyla ilgili kararın verilmesine saatler kala Türkan Saylan imzalı bir "göreve çağrı" açıklaması yaptı ama yetmedi. İşte o açıklama ve mesajlar.

 

...Eğer bu gidişin önüne geçilemez ise, bundan toplumun bütün kesimleri ve Türkiye Cumhuriyeti zarar görecek....

 

....Bu nedenle, başta yürütme, yasama ve yargı organları olmak üzere, bütün resmi kurum temsilcilerini ve tüm yurttaşları, Anayasa'mızın öngördüğü, insan haklarına dayanan demokratik ve laik hukuk devletini, toplumsal barışı hedefleyerek yeniden oluşturmak için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çağırıyoruz...

 

Saylan, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalımı hak etmediğini belirterek, "Türkiye'nin birikimi, olağan demokratik rejime dönüş için yeterlidir. Bunun başarılabilmesi, bütün devlet görevlilerinin ve toplum kesimlerinin, hukuk devletinin ilkelerine saygı duymasıyla mümkündür" dedi.

 

ÜZERİNİZE DÜŞEN GÖREVİ YAPIN

 

Saylan şöyle devam etti: "Eğer bu gidişin önüne geçilemez ise, bundan toplumun bütün kesimleri ve Türkiye Cumhuriyeti zarar görecek, hatta ülkemizin önemli ve özgül konumu dikkate alındığında, söz konusu bunalım, gerek Avrupa mekânı, gerekse bölgemizdeki toplumlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacaktır. Bu nedenle, başta yürütme, yasama ve yargı organları olmak üzere, bütün resmi kurum temsilcilerini ve tüm yurttaşları, Anayasa'mızın öngördüğü, insan haklarına dayanan demokratik ve laik hukuk devletini, toplumsal barışı hedefleyerek yeniden oluşturmak için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çağırıyoruz."

 

Açıklama ÇYDD'nin internet sitesine de kondu ve site açılır açılmaz ekrana ayrı bir pencere olarak açılması sağlandı. AKTİFHABER

 

Şimdi Hesap zamanı onda. Allah (c.c.) bizim hesabımızı kolay ve felah eylesin (amin)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Fazıl Hüznü V 2.0

 

Gram üzülmedim, üzülmemekle kalsam iyi, Fazıl Hüznü'nün aksine pek de sevindim. Sevindiğimi içimde tutma gereği de duymuyorum. Neden? Çok mu taş kalpliyim? Ayol yoksa çok mu terbiyesizim kız? Galiba kahvehane adamı olduğumu düşündünüz.

 

Hiçbiri. Birincisi herkes ölecek, o yüzden ölüm canavarlar için iltimas geçmeyi gerektiren bir hadise değil. Allah bizi bu dünyaya ölmek üzere gönderdi. Öldüyse bana ne, ölmek zorundaydı zaten. İyi bir insan olsa, veya kötülüğünü şahsıma yapmış olsa, kötülüğü tahammül edilebilir bir miktarda gerçekleşse, kesinlikle sevinmez, belki üzülürdüm. Bu insan eğer kendi görüşünü savunmakla kalsa içimde doğup doğmayacağını bilemediğim sevinci saklar, dışarıya vurmazdım. Yalnız kendisinin 'hayatının sonuna kadar' nasıl bir cadaloz, nasıl bir çingene olarak yaşadığını nedense öldüğü için unutuyoruz. Bir de ikna odalarında psikolojikmen mahvedilen gencecik kızlara sorun Saylan nineyi isterseniz. Onlar, hariçten gazel okuyanlar gibi ölü ağlayıcılığı yapabilecek midir acaba? Son anda tövbe etmiştir inşallah tabi ama bu ihtimal üzerinden de konuşulmaz ki. Çoğu ölünün ardından sakince konuşmak daha doğrudur fakat çirkefin önde gideni bir ölünün ardından hislerimize dizgin vurmak da gerekli değil. Neticede nefsani bir buğz değil bu. Allah kimseyi öldüğü için affetmiyor. Kadın zararlıydı, öldüğü için seviniyorum. Bakın Demirel ölünce de sevineceğim inşallah, şimdiden yazayım da hazırlıklı olun. Ha, haşere kelimesi itici duruyor diyorsanız katılıyorum.

 

Rahmetli mi diyeyim ne diyeyim bilmiyorum, ölü şahsiyet embesilin, cahilin tekiydi. Fakat içinde aksiyon ruhu olan insanlar embesil de olsa, cahil de olsa bir yerlere geliyor, büyük halk kitleleri üzerinde belirleyici olabiliyor. İbretimi alıyor, bayramımı yapıyorum.

 

Aşağıdaki beyit laedri mamüllerinden mi acaba? Bilen var mı? Muhtemelen yanlış yazıyorum ilk mısraı zaten.�

 

Ne kendi etti râhat ne âleme verdi huzur,

Yıkıldı gitti cihândan dayansın ehl-i kubûr.

 

Bu arada Hazret-i Peygamber'in Bedir'de öldürülen şahısların atıldığı kuyunun önüne gelerek yaptığı konuşmayı bilirsiniz, hani 'Onlar sizi işitirler, fakat cevap veremezler' mealli bir söz de vardı mübarek dudaklarından dökülen. 'Siz, rabbinizin size vaadettiği azabı gördünüz mü? Ben bana vaadedilen zaferi gördüm' diye sesleniyordu kuyu ehline Server-i Kainat Efendimiz. Onun dışında kaşınan bir kısım kafirin ölüm emrini verdiğini ve infazları gerçekleştiren sahabeleri iyi karşıladığını da biliyoruz. Geniş bir araştırma yapmak lazım, tek tük ve kaynaksız örneklerle halledilebilecek bir iş değil bu. Vakti olanlar kaynaklarla gösterirlerse memnun oluruz. Ama bir düşünceyi ispatlamak için değil, gerçeği bulmak için yapılan bir araştırma olsun bu lütfen. Sonra alakasız bir hadis gösterip onu kendi düşüncesine göre yorumlayanlar çıkıyor, aman diyim.

 

 

Aga operasyonel kültürümüz olduğunu kimse inkar etmiyor ki :) Bilakis övüncümüzdür. Kendi muhayyilesinde yaşayan her ergen müslümanın hayalidir o dönemdeki nokta temizlikler. Görev adamı olamasa bile operasyon çöpçüsü olmayı ister yani en azından. :)

 

Tahrif edilmiş Hristiyanlıktan en bariz ayrışma noktalarımızdan da biridir şefkat sömürüsü yapmamak...

 

Ama bütün bunlarlar birlikte müslümanın eleştirisinde dahi bir adap olmalı. Savaş meydanında silah kuşanmış, müslümana kılıç sallamış ölülerle, kanserden ölmüş bi' kadın bir değil. İsmine sövmek yerine yaptıklarını eleştirmeli.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kılıç sallamış azılı kafir ve kanserden ölmüş bir kadın karşılaştırması bence biraz tuhaf olmuş Boşnak biraderim. Peygamberimizin kocamış şairlerin katl emrini verdiği de bir gerçek. Bu kişiler kılıç salladığından değil, kılıç sallamadan yaptıkları tahribattan dolayı katl emri ile karşılanmışlardı. Ee, Saylan nine de Kirazlıtepe'deki gecekondusunda kanser hastalığına yakalanan ve rahmet-i rahmana yürüyen sıradan bir insan değil. Bu kadın İslam'ın prensipleriyle mücadeleyi kendine şiar edinmiş, kuduz bir batı yobazıydı. Yani ben bu şirret hatunun kanserden ölmesiyle kılıçla kesilmesi arasında bir fark görmüyorum. Neticede ölüm şekilleri değil, ölen şahsın özellikleri belirleyici oluyor; Hem burada, hem orada. Sahabi kılıcıyla kafası kopmuş da olsa, kanser fesadından ahirete transfer de olsa asıl belirleyici olan kadının fikri ve amelidir. Biz de tavrımızı bunları göz önünde bulundurarak göstermeliyiz diyorum ben. Bununla da yetinmiyor, mahut ölünün yaptıklarıyla özdeşleşen ismine de uyuz oluyorum. Yaşıyorken neyse, ölünce de odur bence.

Share this post


Link to post
Share on other sites

.........

Durumu kesin olarak bilinmeyen birine hüsnüzan gerekmese bile, Sû-i zan da câiz değildir.

 

Sû-i zan'dan kaynaklanan "tecessüs" hakkında da, daha önce verilen Hucurât Süresi'ndeki âyette, "tecessüs de etmeyin" buyurulmaktadır. Tecessüs, "Onun-bunun durumlarını araştırmak, eksik (kusur)lerini öğrenme isteği"dir. Allah tarafından yasaklanan bu davranışla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'de:

 

"Müslümanların eksiklerini, ayıplarını araştırmayın. Zira herkim müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teâlâ'da onun ayıb (kusur)ını tâkip eder, nihayet evinin içinde bile onu rezil ve rüsvây eder" buyurmuştur

............

 

-ALINTI-

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ağlayın, çocuklar!.. Mazlumun, kendinde kıyılana, zalimin de kendinde kıydığına ağlayın! Mazlumun hesabı görülür; ya zalimin kaybettiği?.. Göz yaşına ulaşılmadıkça ele geçmez.Zalime daha çok ağlayın, çocuklar; zalimde beni ve kendinizi görün, ona daha çok ağlayın

Share this post


Link to post
Share on other sites

efendim öncelikle tüm eleştirileri başımın üstünde kabul ediyorum. lakin malumunuzdur herkesin olaylara tepkisi bir değil olamazda. hepimiz müslümanız elhamdülillah ve hepimiz bu şahsa tepki duyuyoruz. günümüz ebu cehillerinin milletimiz arasına soktuğu nifak tohumları onların sayesinde dökülen göz yaşlarını unuttunuz mu bilmiyorum.... bu reziller yüzünden bir çok kardeşimiz üniversite önlerinde ağlaya ağlaya başlarını açtılar , bunlar yüzünden değilmi milyonlarca müslümanın acısı , göz yaşı madem sebep bunlar sözlerimin arkasındayım

yaşasın kötüler için cehennem , kahrolsun ebu cehiller....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cevap vereceğim amma... Ulan arkadaş iyice eleştirinin de uslubu olmalı tekrarına düştüm yahu...

Gören de sanacak ki, sabah kalkar kalkmaz ''oğlum Metin bugün 80 estağfirullah, 100 lahavle ve la kuvvate illa billah, 20 ya Şafi, ya Kafi, ya Muafi, ya Allah; en az 10-15 tane de müslümanın eleştirisi böyle olmamalı arkadaşlar yaa, cık cık cık...'' demelisin diye kendi kendime telkinatta bulunuyorum.

 

Türkan Saylan'ın kim olduğunu tartışmıyoruz, ölmüştür ardından eleştirel hüküm verilmez de denmiyor, yaşarkenki faaliyetlerine 'ya bırakın oyalansın yaşlı kadıncağız, ne yapabilirki ya' diye safdilane bir icaz da vermedik. Zararlı faaliyetlerini bir şekilde durduracak yiğitler buyursun meydana :)

Ama diğer yandan da hayatı boyunca tıbbi yararlılıklar sağlamış ve işin iç yüzünü bilmeyen birinin gözünde saygı duyulacak bir insan intibaına sahip birinin ölüsünün ardından söversek, sadece Üstada geri sövdürmüş oluruz, başka hiç bir şey değil. Eline bir şekilde Çile geçince müstefid olabilecek insanların elinden bu şansı da alırız.

Kanserli oluşuna işaret de bu bağlamdaydı, ortalama bir insanın gözünde ulan şunlara da bak zavallı hasta bir kadıncağızın ardından ne konuşuyorlar şeklinde bir ikrah ve Üstada soğukluk ve nefret hissi oluşturma ihtimaliyle...

 

Efendimizin ifadeleri de zaten oh oh sizden kurtulduk, cehennem nasıl sıcak mı tarzında değil. Size haber verdiklerimin doğruluğunu şimdi gördüğünüz mü buyuruyor, 'Yalanladığınız azabı şimdi tadın bakalım' mealindeki ayetlerle paralel bir yaklaşım ile...

 

(Uslup eleştirilerimden nadim ve pişman oldum; bir dahi yapmayaya azmü cezmü kasdı karar eyledim sen kabuuul et yarabbiiiiii...)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ağlayın, çocuklar!.. Mazlumun, kendinde kıyılana, zalimin de kendinde kıydığına ağlayın! Mazlumun hesabı görülür; ya zalimin kaybettiği?.. Göz yaşına ulaşılmadıkça ele geçmez.Zalime daha çok ağlayın, çocuklar; zalimde beni ve kendinizi görün, ona daha çok ağlayın

 

 

Demişti Necip Fazıl...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben bu başlığın değişmesinden yanayım. Biz rahmet Peygamberinin ümmetiyiz. Olaylara karşı tepkimizi verirken çok dikkatli olmalıyız. Evet, her yönüyle Saylan eleştirilebilir tabiki ama, bunu daha edebi bir dille yapmalıyız... Şimdi o, orada hakikatleri görüyor. Belki de biz yaşayanlardan daha çok şey biliyor, öldüğü günden beri. Peygamber Efendimiz bir cenaza geçerken ayağa kalkmış, Sahabeleri cenazenin bir Hıristiyan olduğunu söyleyince, Peygamberimiz, ölüye saygı duymayalım mı mealinde mukabele etmiş Sahabesine...

Türkan Saylan'ı yaptıklarıyla, hem de en sert ve en keskin bir dille eleştirelim, bunu yaparken haşare gibi kelimelerden kaçalım. Benim bu mevzuu hakkındaki fikrim bu...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Müslüman; boş bir gaye için bütün hayatını bu uğurda feda etmiş, bütün sahip olduğu şeyleri bu yönde harcamış, bütün derdi İslam'ın hakîkatine karşı koymak olan hayvandan da aşağı ve alınlarında "cehennemliktir" mührü yazılı insan sûretindeki kimileri için dahi üzülmeli...

Hem o hem de kendi nam ve hesabına üzülmeli...

İçten içe...

 

Onun adına üzülmeli ki; o da her insan gibi mukaddes emanetin, yalnız ve yalnız Allah'a kulluk davasının, Allah'ın hâlifesi olmak nimet ve şerefinin uzağında kalmış bir bedbahttır ve ebediyyen cehennemin ateşinde yanıp yanıp tekrar yaratılacak bir kütüktür...

Ne acı!...

Sevinmekten, gülüp, eğlenmektense daha çok muhtaç olduğu ağlamak için resme bu pencereden bakmalı bakanlar...

Ve ağlamalı...

Ondan ziyâde hakîkatte yine kendisi için...

İçten içe...

 

Ve kendi adına üzülmeli ki; o bâtıl, asılsız ve sonu felaket olan bir dava için tabiri caizse her şeyini ortaya koymuş ve yapmış olduğu hırsızlıklar sebebi ile asılan bir suçlu gibi başını bu haksız davasında dâr ağacının başına çıkarmıştır. Yahut asılmasa da bu uğurda son nefesine kadar didinmiş ve öylece ölmüştür. Ya bu hâk olan davanın savunucu ve tarafları ne haldedir, ben ne haldeyim, diye kendi kendine sormalı, düşünmeli ve kendisi ve kendisiyle beraber diğer hakîkat taraftarlarının hallerine oturup ağlamalıdır...

Ve yine büsbütün kendisi için...

İçten içe...

 

Hesabı Allah'a kalmıştır...

Ve O, hesap edenlerin en hayırlısıdır...

Hâcegân kardeşin yazdıklarının altına da imzamızı attık...

Share this post


Link to post
Share on other sites
.........

Durumu kesin olarak bilinmeyen birine hüsnüzan gerekmese bile, Sû-i zan da câiz değildir.

 

Sû-i zan'dan kaynaklanan "tecessüs" hakkında da, daha önce verilen Hucurât Süresi'ndeki âyette, "tecessüs de etmeyin" buyurulmaktadır. Tecessüs, "Onun-bunun durumlarını araştırmak, eksik (kusur)lerini öğrenme isteği"dir. Allah tarafından yasaklanan bu davranışla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'de:

 

"Müslümanların eksiklerini, ayıplarını araştırmayın. Zira herkim müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teâlâ'da onun ayıb (kusur)ını tâkip eder, nihayet evinin içinde bile onu rezil ve rüsvây eder" buyurmuştur

............

 

-ALINTI-

Al işte tam da bahsettiğim şey. Malesef yine idrakinde olunmadan kopyalanmış ap-alakasız bir yazı. Sevgili arkadaşım, gönderdiğin yazı bu context'e gitmiyor, farkında mısın acaba? 'Durumu kesin olarak bilinmeyen birisi' ne demek yahu, Saylan mı o yoksa kedi mi? Bana bildirilen doğruların zaviyesinden belli değil mi bu çingenenin hali? Tecessüs mü var burada, bildiğin düpedüz, apaçık şirret bir canavardı ölü şahıs. Son anda tövbe etmesi veya Allah'ın af hakkını kullanacak olması beni ilgilendirmiyor, orası onunla Allah arasındaki bir mesele elbette fakat bu ihtimaller üzerinden düşünecek olursak, 3-5 bilindik kafir hariç, hiç, hiç ama hiç kimse hakkında kötü bir şey düşünemez, menfi fikir geliştiremezsiniz. Buğzetmek imanın en düşük derecesiyken, ancak Allah'a malum olabilecek ihtimalleri dikkate alarak aleyhte olmamak, onu bile elden bırakmak manasına gelir. Benim gördüğüm, tecessüsten uzak apaçık doğrular bu insanı çizmem için yeterli mi, ben ona bakarım. Mevzuya Saylan açısından bakarsak gayet de öyle, elimdeki veri çizmek için yetiyor da artıyor bile. Bu kadının yaptıklarından ve açtığı tahribattan eminim ben ve bunun üzerinde bir menfi fikir besliyorum. Hiçbir alakasız alıntı da beni bu fikrimden caydıramaz. Göndereceğiniz alıntıların da bilincinde olun lütfen arkadaşlar. Neden insanlar ne dediğini bilmeden konuşur; bir türlü anlayamıyor, kabullenemiyorum. Bu yüzden atsinekliğine devam edeceğim. İnsanlar ne söylediğini bilinceye, söylediğinin mevcut duruma uyup uymadığını anlar konuma gelinceye, kullandığı tek bir kelimenin anlamını dahi beyninin en ücra köşesindeki hücrede hissedinceye kadar onları kaşındıracağım.

 

* * *

 

Ee be neretvacığım madem öyle demedin, 'kanserli kadınla kılıç sallayan herif bir değil' muhabbetinin oradaki işi neydi pardon? Haa, sen yapmamışsın, miki yapmış :) Tamam, ortalama insan öyle düşünüyor diye bunu yazmışsın ama yazında bu vurgu sanki sana ait gibi duruyordu. Yumurtayı anlatmak için gıdaklamak gerekli değil ki be dostum (sadece benzetme yapıyorum, lütfen yanlış anlama, bilirsin seni sever ve yüksek seviyeli yaklaşımlarına saygı duyarım). Bizim yorumlarımız mevzuun arka planına sahip olan şahısları ilgilendiriyor. İnsanları soğutmayacağım diye kuduz bir başörtüsü düşmanının, namaz yerine bale teklif eden karikatür bir yaratığın ardından çenelere perçin vurulmasını isteyen arkadaşlara ses çıkarmasaydım, içimde kalırdı. Bu başlıkta meselenin arkaplanına çok fazla gönderme yok fakat mevcut olanların yeterli olduğunu düşünüyorum. Şu başlığı okuduktan sonra hala laf söyleme sebebimizi bir tarafa bırakarak 'Vay anasını be, yaşlı ve kanser, zavallı bir kadıncağızın ardından neler de söylüyorlar' diyebilecek birisi varsa bu o şahsın has embesilliğidir. Neden? Çünkü bizim mevzuyu ele alış zaviyemiz ve kadının ölüsüne sevinme sebebimiz ortada. 'Embesil olan safımıza gelmesin' diye mısralar attırasım var, gaza geldim. Neyse. Ama dur, madem öyle dedin, arkadaşları uyaralım. Lan! Sevgili embesiller! Biz kadın 'kanserden öldü' veya 'büyük bir doktordu' diye onu eleştiriyoruz, seviniyoruz sanmayın! Bu kadının ne mal olduğunu 5-6 mesaj yukarıdaki alıntıda görebilirsiniz. Biz o sebeplerden, İslami değerlere karşı giriştiği mücadeleden dolayı nefret ediyoruz kendisinden, anladınız mı bakayım? Her zaman ezilmeye, her zaman çenemizi kilitlemeye de gerek yok be abiciğim. Herkes hak ettiği mevkiye göre muamele görsün, en azından bazı mekanlarda olsun, hak ettiği sıfatlarla anılsın. Yok, başlığı okuyan şahıs dini hususlarda insanlara baskı yapılmasından değil de Saylanın yerilmesinden gocunan birisiyse, sadece bu başlığı gördüğü için dönüş yapmaktan vazgeçmez, canını sıkma sen dostum. Bu başlıkta bu noktaların altını sırf bu sebeple çizmemek, 'Kafama balkon düşer' diye sokağa çıkmamak gibi bi şey. Korkulan şeyin olma ihtimali her zaman vardır ama bu ihtimal dikkate alınarak hareket edilmez. Vazgeçerse de siz canınızı sıkmayın onun sorumluluğunu da ben alırım. Tamam? Burası bir gazete köşesi filan olsa tamam da burası için ben bu kadar da çekingen olmamak gerektiğini düşünüyorum. İnsanların hoşuna gitmeyeceği korkusuyla iğrençliği apaçık olan böyle bir şahsa karşı tavrımızı ortaya koymamak, en azından Saylan için gereksiz. Tekrarlamak gerekirse Saylan derecesinde olmayan bir başka şahıs hakkında bunları yazmak kesinlikle doğru olmazdı fakat bu da Saylan be kardeşim, Ebu Cehilin yandan yemişi yani.

 

'Ben Rabbimin vaadettiği zafere kavuştum, siz de size vaadedilen azaba kavuştunuz mu?' ve 'Azabı şimdi tadın bakalım' benzeri vurguları artık siz nasıl yorumlarsınız bilemem, ben oraya girmeyeceğim. Üstad'ın dediğini yapabilecek kadar veli yürekli bir insan da değilim malesef. Biz şu anda sevinme makamındayız, ileride onu da becerebiliriz inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ölümün inkar edenlerin dahi inkar edemediği hakikat oluşu karşısında, ölene üzülmek yada üzülmemektense ölenin şahsında ölüm gerçeğinin bir kere daha inkarcıların beynine balyoz gibi indiğini görmek mühim olsa gerek...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi ben bu Trradomir'e ismin aynı rus ismine benziyor dersem olur mu?

Benim hangi mesajımda hakaret vardır, bir araştır bakalım. Adamın içinde ne varsa dışına onu sızdırıyor. Mesajların çok sert ve düzeysiz. Hadi Saylan'a söyle söyleyeceğini de, o embesil de ne oluyor?

Neymiş, Çenelere perçin vurmak. Yahu sen bu mevzuularda ne yazdığımı araştırsan, bu söz havada kalır. Kim ağzına perçin vurmaktan bahsediyor. Eleştir tabiki yahu... Biz eleştirme mi diyoruz? Biz sadece biraz daha sakin bir dille olsun diyoruz... Eğer mizacın uygun değilse sen istediğini yap canım.

Eğer bu sitede birisi embesilse, demekki hepimiz embesiliz.

Senin ne söylediğin değil, karşındakinin ne anladığı da önemli...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah Resulü Bedr'de Ebu Cehl'in kesilmiş kellesi kendisine getirliğinde secdeye varmıştır... şükr belirtisi için.....

merak edip soran kardeşimin meraklarına selam ve dua ile

Share this post


Link to post
Share on other sites
Şimdi ben bu Trradomir'e ismin aynı rus ismine benziyor dersem olur mu?

Benim hangi mesajımda hakaret vardır, bir araştır bakalım. Adamın içinde ne varsa dışına onu sızdırıyor. Mesajların çok sert ve düzeysiz. Hadi Saylan'a söyle söyleyeceğini de, o embesil de ne oluyor?

Neymiş, Çenelere perçin vurmak. Yahu sen bu mevzuularda ne yazdığımı araştırsan, bu söz havada kalır. Kim ağzına perçin vurmaktan bahsediyor. Eleştir tabiki yahu... Biz eleştirme mi diyoruz? Biz sadece biraz daha sakin bir dille olsun diyoruz... Eğer mizacın uygun değilse sen istediğini yap canım.

Eğer bu sitede birisi embesilse, demekki hepimiz embesiliz.

Senin ne söylediğin değil, karşındakinin ne anladığı da önemli...

Ahahaahahahha :) Bu ne yaa? :) Lan amma karikatür adamsın yahu, oturup uzaktan gülmek lazım da neyse, devam. Bi taraftan acıyorum ama böyle hatalar yapmayın siz de kardeşim.

 

Karşımdaki ironisiz, açık, düzgün bir cümleyi anlayamıyorsa benim yapabileceğim bir şey yok hacegan beyciğim, gitsin Türkçe öğrensin. Üzerine alınmış olmana şaşırdım doğrusu, embesil ithamının kime yapıldığını yanlış yerinden anlıyorsan ve üstüne alınıyorsan bu hükmün daha hafiflerini sana da basma hakkımı saklı tutarım. Basmam ama, sabrederim o ayrı. evet. Çenelere perçin vurma teşebbüsünün dillendirilmesi seni nedense fazla sinirlendirmiş, amma hassas adamsınız be kardeşim. Sana gelme ihtimali olan bir tek perçin vurma sözü var ki sırf onun üzerine çıldırıyorsan, ünlemli ünlemli girişiyorsan git nöronlarını bi kontrol ettir. Yok, sana embesil dediğimi sandıysan yok öyle bi şey, lütfen adam gibi oku şunu. Ruh cismime tertemiz demek istediğin için de teşekkür ederim, zira ismim en güzel isimlerden birisi. Nicki kastettiysen de karizmatik demiş oldun. Tamam tamam kızma, şaka be! Heh heh heh, pişkinlik çok zevkli yahu! :D

 

Evet, okuduğunu anlayamayan arkadaşım, bak ben ne demişim.

 

""Şu başlığı okuduktan sonra hala laf söyleme sebebimizi bir tarafa bırakarak 'Vay anasını be, yaşlı ve kanser, zavallı bir kadıncağızın ardından neler de söylüyorlar' diyebilecek birisi varsa bu o şahsın has embesilliğidir." (daha sonraki kısım ise bu embesil tanımı üzerinden yapılan göndermelerden ibaret)

 

Evet, mevzuun onca yönü varken ve bizim nefretimizin sebebi belliyken tutup da işi 'zavallı bir kanserin arkasından bunları söylüyorlar haa, ay ne ayıııp' noktasına getirecek birisi varsa bu şahıs EMBESİLDİR! Biz bir kanserin arkasından değil, zalim bir yobazın arkasından konuşuyoruz çünkü. Hakkında menfi fikir beyan etmemizin sebebi onun kanserliğiyle alakalı değil. İşi buraya bağlayacak birisi, sıkı durun, sandalyeye tutunun tekrar ediyorum embesildir. Ben burada böyle bir şahsiyet olduğuna inanmadığım için, yani bizim Saylan'a laf söylememizi onun din saldırganlığına bağlamak yerine, Saylan'ı kanserden ölmüş kendi halinde bir insan gibi düşünerek bizi sırf bu sebeple ayıplayacak çapta bir embesilin burada bulunacağına imkan vermediğimden rahat rahat yazıyorum, süperzeka arkadaşımızın birisi hemen ithamın üstüne cumburlop atladı, ulan hakikaten şaşırdım, yemin ederim şaşırdım. Dur bi de şöyle yazayım: Bu laf, ancak, menfi tutumumuzun kanserle ilgisi olmayan sebebini görmezden gelerek, kanserli bir kadının sırf kanser oluşundan dolayı hedef olamayacağını düşünen şahıslara gitmektedir. Sen onlardansan, adına üzgünüm. Bir tane embesil varsa herkes embesildir demen de kendini ne derecede kaybettiğini gösteriyor. Kendine gel aslanım, sakin ol bi. Morfin varsa birinde arkadaşımıza göndersin lütfen.

 

Ah hacegan, ah hacegan.. Valla böyle bi komikliği hiç beklemezdim senden. Hayallerimi kırdın insafsız.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ahahaahahahha :) Bu ne yaa? :) Lan amma karikatür adamsın yahu, oturup uzaktan gülmek lazım da neyse, devam. Bi taraftan acıyorum ama böyle hatalar yapmayın siz de kardeşim.

 

Karşımdaki ironisiz, açık, düzgün bir cümleyi anlayamıyorsa benim yapabileceğim bir şey yok hacegan beyciğim, gitsin Türkçe öğrensin. Üzerine alınmış olmana şaşırdım doğrusu, embesil ithamının kime yapıldığını yanlış yerinden anlıyorsan ve üstüne alınıyorsan bu hükmün daha hafiflerini sana da basma hakkımı saklı tutarım. Basmam ama, sabrederim o ayrı. evet. Çenelere perçin vurma teşebbüsünün dillendirilmesi seni nedense fazla sinirlendirmiş, amma hassas adamsınız be kardeşim. Sana gelme ihtimali olan bir tek perçin vurma sözü var ki sırf onun üzerine çıldırıyorsan, ünlemli ünlemli girişiyorsan git nöronlarını bi kontrol ettir. Yok, sana embesil dediğimi sandıysan yok öyle bi şey, lütfen adam gibi oku şunu. Ruh cismime tertemiz demek istediğin için de teşekkür ederim, zira ismim en güzel isimlerden birisi. Nicki kastettiysen de karizmatik demiş oldun. Tamam tamam kızma, şaka be! Heh heh heh, pişkinlik çok zevkli yahu! :D

 

Evet, okuduğunu anlayamayan arkadaşım, bak ben ne demişim.

 

""Şu başlığı okuduktan sonra hala laf söyleme sebebimizi bir tarafa bırakarak 'Vay anasını be, yaşlı ve kanser, zavallı bir kadıncağızın ardından neler de söylüyorlar' diyebilecek birisi varsa bu o şahsın has embesilliğidir." (daha sonraki kısım ise bu embesil tanımı üzerinden yapılan göndermelerden ibaret)

 

Evet, mevzuun onca yönü varken ve bizim nefretimizin sebebi belliyken tutup da işi 'zavallı bir kanserin arkasından bunları söylüyorlar haa, ay ne ayıııp' noktasına getirecek birisi varsa bu şahıs EMBESİLDİR! Biz bir kanserin arkasından değil, zalim bir yobazın arkasından konuşuyoruz çünkü. Hakkında menfi fikir beyan etmemizin sebebi onun kanserliğiyle alakalı değil. İşi buraya bağlayacak birisi, sıkı durun, sandalyeye tutunun tekrar ediyorum embesildir. Ben burada böyle bir şahsiyet olduğuna inanmadığım için, yani bizim Saylan'a laf söylememizi onun din saldırganlığına bağlamak yerine, Saylan'ı kanserden ölmüş kendi halinde bir insan gibi düşünerek bizi sırf bu sebeple ayıplayacak çapta bir embesilin burada bulunacağına imkan vermediğimden rahat rahat yazıyorum, süperzeka arkadaşımızın birisi hemen ithamın üstüne cumburlop atladı, ulan hakikaten şaşırdım, yemin ederim şaşırdım. Dur bi de şöyle yazayım: Bu laf, ancak, menfi tutumumuzun kanserle ilgisi olmayan sebebini görmezden gelerek, kanserli bir kadının sırf kanser oluşundan dolayı hedef olamayacağını düşünen şahıslara gitmektedir. Sen onlardansan, adına üzgünüm. Bir tane embesil varsa herkes embesildir demen de kendini ne derecede kaybettiğini gösteriyor. Kendine gel aslanım, sakin ol bi. Morfin varsa birinde arkadaşımıza göndersin lütfen.

 

Ah hacegan, ah hacegan.. Valla böyle bi komikliği hiç beklemezdim senden. Hayallerimi kırdın insafsız.

 

Arkadaş bir yandan çamaşır asıyor, bir yandan da çene lak lak... Hani şu çene olmasa, çamaşır asması güzel...

 

Kardeşim; sen embesil kelimesini istersen bana, istersen bir başkasına, istersen de ihtimal dahilindeki bir başkasına kullan, gaye değişmez. Hani ben senin yazdıklarını çok iyi anladım da, sen de kendine yazık ediyorsun. Seni mindere çağırıyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

arkadaşlar diyorsunuz ki ölünüz arkasından sövülmez (ortada sövmek yok ) , kesinlikle herşeyin takdiri rabbime aittir (şüphe götürmez ) , bazı arkadaşlar başlık değişsin diyorlar (neden ?) burada herkes kendi fikrini beyan edemiyor mu ? arkadaşlar ben sizin kadar sağ duyulu olamıyorum. bunların maşalığını ettiği islam düşmanlarının islam alemine yaptıklarını biliyorum ve buna karşılık onlara , onların yanında olanlara tek kelimeyle yaşasın kötüler için cehennem diyorum...

 

onlar ateşe çalı taşıyan karga misali taraflarını belli etmişlerdir. madem tarafları belli o zaman diyecek sözde belli. eğer bu çabası , bu eğitim seferberliği hak dava için olsaydı. tabutunu elimizde değil başımızda taşırdık. ama batıl bir dava için , küfür için ise bu durum ben tek kelimeyle lanet dilerim... rabbimden...

 

bir dostumun güzel bir sözüyle benim düşmanıma bile hakkım helaldir...

benimde bana düşman olan birisi dahi olsa herkese hakkım helaldir. hatta türkan saylana dahi şahsi haklarım helal olsun lakin , islam düşmanlığı konusunda yaptığı her konuda hakkımı hiç bir şekilde helal etmiyorum.... şahsım adına bir şey istemiyorum... sadece o ve onun gibilerin yalanladıkları azabı tadmalarını dilerim... rabbimizin sözü haktır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İkiyüzlülüğü bırakın; Saylan yasakçı idi! Türkan Saylan toprağa verildi.

Verildi ama, hayatı boyunca yaptıkları ve özellikle de söyledikleri sebebi ile tartışılmaya devam edilecek!

Hayır ben ikiyüzlülük yapmayacağım. Daha önce hayatta iken yaptığım eleştirileri, ölümünden sonra da dile getireceğim.

Ta ki, yaşayanlar ibret alsınlar!

Dün cenaze öncesi ve sonrasında, yine pespembe tablolar çizildi.. “İyilik meleği” mesajları tekrarlanıp duruldu.

Gözümüzün içine bakıla bakıla “yalan”lar söylendi..

28 Şubat sürecine, öğrenim özgürlüğünün kısıtlanması amaçlı faaliyetleri ile damgasını vuran bir kadın, “kızların okuması için hayatını feda eden insan” olarak tanıtılmaya çalışıldı..

Oysa eleştirilerimiz çok basit. Çok sıradan ve çok net eleştiriler..

Öyle uzun uzun araştırmalar yapılmasına, uzun uzun tahlillere gerek yok..

Çıkar söylersiniz; “Başörtülü insanın, üniversitede okumaya hakkı yoktur. Onlar ikinci sınıf varlıklardır”..

Ben de sizin yerinizi gösteririm..

“Siz despotsunuz. Siz darbecisiniz.Siz yasakçısınız. Siz ahlaksızsınız” derim.

Bugün böyle yapmıyorlar!

“Başörtülü öğrencinin okuma hakkı yoktur” demiyorlar!

Çünkü onu, Anayasa Mahkemesi’ne söyletene kadar her türlü ahlaksızlığı yaptılar. “Kızlar para ile başlarını örtüyorlar” dediler. Kızlara “Başlarını örtmezlerse, erkeklerin yüzlerine kezzap atmasından korkuyorlar” dediler.Dediler ha dediler.. Şimdi kararı aldılar, kenara geçmiş, ellerini ovuşturarak, genç kızların üniversite kapısından geri çevrilmelerini zevkle seyrediyorlar!

Bu, ahlaksızlık değil de nedir? Bir öğrencinin, başındaki örtüsü sebebi ile okuldan atılmasını savunmak, ahlaksızlık/ikiyüzlülük değil de nedir?

Türkan Saylan, kızların okuması için hayatını feda etmiş!

Bunu şöyle söylerseniz, başımın üstünde yeriniz var.Doğrusu bu çünkü: “Türkan Saylan, başı açık kızların okuması için hayatını feda etti. Başörtülülerin ise okumamaları için canla başla çalıştı.”

Gerçek bu!

Bu gerçeği çarpıtmayın. Gerçeğin bir kısmını söyleyip, diğer kısmını gizleyerek halkı aldatmayın..

TürkanSaylan’ın ağzından konuşmalar veriyorlar.. Bir tanesinde, “Doğu ve Güneydoğu’daki çocuklar ile İstanbul’daki liselerden mezun olan öğrenciler, aynı ÖSS’ye giriyorlar. Bu, fırsat eşitliğine aykırıdır” diyordu Türkan Saylan!

Ne güzel, bu sözlerin sahibinin, gidip ellerini öpeyim!

Ama bu insan, biliyorum ki, yıllarca YÖKüyeliği yaptı. YÖK’te, bu fırsat eşitsizliğinin bozulması için kılını bile kıpırdatmadı.

Tam aksine, bu fırsat eşitsizliğinin, bir de meslek lisesi mezunlarının aleyhine yaygınlaşması için, bütün gücü ile çalıştı. Meslek lisesi mezunlarının, ÖSS’ye girerken katsayılarının azaltılması için akla hayale gelmedik tilkilikler üretti. “Onlar, liseye gelirken zaten mesleklerini seçmişler, artık mesleklerini değiştiremezler” dedi. “Devlet meslek liselerine şu kadar bütçe ayırıyor. Meslek lisesi mezunları diğer fakültelere giderlerse, bu bütçe boşa harcanmış olur” dedi. Dedi ha dedi!

Ama aslında tek derdi vardı: “Bu ülkede, dindar doktor olmasın.Allah’tan korkan avukat, dinini bilen hakim olmasın. Bu dünyanın bir de ahireti olduğuna inanan mühendis olmasın!”

Evet, amacı bu idi!

Nihai amacı bu olmasa, değişik illerdeki liselerin seviye farklılığının ÖSS’de fırsat eşitsizliğine sebeb olduğunu söyleyen bir insan, meslek lisesi mezunlarını niçin ikinci sınıf muamelesine tabi tutsun ki? Pertevniyal Lisesi mezunu öğrenci ile Fatih İmam Hatip Lisesi mezunu öğrenci arasında, başarıları dışında niye fark görsün ki? Başörtülü kız ile başı açık kız arasında niye fark görsün ki?

Evet, ikiyüzlülük yapmayın beyler.. Türkan Saylan öldü.. Ama siz yaşıyorsunuz.. Kafanızdaki tabuları, yasakçılıkları, darbecilikleri bırakın artık!

“Bu ülkenin esas sahibi biziz” efelenmelerine son verin artık!

Eli silahlı terör örgütlerinin savunuculuğuna son verin artık!

“Yasaklar” üzerine “özgürlük” inşa edilmez beyler!

“Ayrımcılıklar”ın olduğu yerde “hukukun üstünlüğü” iddiasında bulunamazsınız beyler!

 

 

Ali Karahasanoğlu. Vakit. İşte eleştiri... Yazar söyleyeceğini gayet net bir dille söylemiş. Dmek istediğim bu!

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...