-
Content Count
303 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
25
Posts posted by vecd_
-
-
Hüzün Adres Değiştirir
Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim.
Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.
Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.
Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.
Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer,sana göçer sevdiğim.
Üzerime yar sevdiğin sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir,bu da geçer sevdiğim.
Cemal Safi
-
ayrılıkta vardı aşkın içinde. Her şey gibi…
Çok seven de az seven de
bir gün giderdi Herkes gibi.
Hayat Bana Birşey Daha Öğretti;
aşk her şeydir ama her şey Aşk değildi…
-
Şimdi gidiyorsun
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git
Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle
Bir insan bu kadar eksilebilir mi
Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı
İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun
Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin
Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git
Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin
Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git
Kahraman Tazeoğlu
-
İyi değilim aşkım.
Umutsuzca uyanıyorum sabahları.
Güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim.
Kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum.
Bilirsin sigara iştahımı kesiyor.
Öyle pek özenmiyorum üstüme başıma…
Ne geçerse elime giyiyorum.
Sen yoksun ya ‘’güzel görünüyorsun’’ demesinler istiyorum.
Yine en arka koltuğunda oturuyorum minibüsün yine camda oluyor gözlerim.
Sen tutmuyorsun ya elimi cebimden hiç çıkartmıyorum.
İyi değilim aşkım.
Herkes sana benziyor sanki…
’’saçı az daha kısa olsa biraz daha içten gülse..’’
daha çok benzeyecek olanları ayırıyorum.
Yoksun ya yokluğun da yepyeni senler arıyorum.
En zor geceler oluyor.
İzlediğimizi izlemiyorum, senin uyuduğun saatlerde uyumuyorum.
Olur ya bir rüyada karşılaşma ihtimali.
İyi değilim aşkım.
Unutuyor gibi yapıyorum.
Biriken yaralarımı acıtmasınlar diye hiç kanatmıyorum.
Seni de kan tutardı hani..
Bak görüyorsun bunu bile hatırlamıyorum.
İyi değilim aşkım.
Artık şiirlerimde yok süslü kelimelerle sana seslenecek.
Adının geçmediği cümlede O gitti diyerek, sevgiyi anlatmak çok zor oluyor çünkü.
Kağıda kaleme dokununca kömür değil, gözyaşım dökülüyor ya, ziyan oluyor sayfalarım.
Bir de Pazar günleri var tabi.
Hiç buluşmadığımız bir yerde hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum.
Gelmen pekte anlam ifade etmiyor.
Ben seni beklemeyi hala çok seviyorum…
İyi değilim aşkım.
Daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, daha çok sabretmeyi öğrendim.
sayısız yalanlarla ‘’çok özledim’’ seni demeyecek kadar..
Yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı.
Kimseyi almıyoruz aramıza..
bak benden başka sen, senden başkada düşüncem yok satırlarımda..
İyi değilim aşkım.
Hiç iyi değilim..
Bu saatten sonra sana ‘’dön’’ mü yoksa ‘’hoşça kal’’ mı demeliyim.?
-
-seni seviyorum
-bir daha söyle
-bir daha
-hayır ondan öncekini söyle
-dokuz.
- 1
-
Sevgililer günü bir hayal ürünüdür, tek gerçek çiğ köfte dürümüdür :)
- 1
-
O kitabını okumadım ama eğer dediklerin doğruysa haklısın kardeşim .
-
Kitabına eksik aldığı gazeller hangileri kardeşim bana özelde atarmısın.
-
kitab-ı aşk ı okudunmu kardeşim iskender pala nın ondakiler şiir şerh i değilde nedir yada ben şerh bilmiyorum demekki.ben divan şiirini iskender pala ile sevdim .şiir şerhleri adında kitaplarıda var i.pala nın .
-
-Küçük su birikintisine ne denir?
-Sucuk
Örümcek adam ağ atamıyormuş, neden?
-Çünkü ağ bağlantısı kopmuş.
- 1
-
İskender PALA okuyucusunun sorusunu cevaplarmış.Şiir şerhleride yapıyor zaten.
istemek ve inanmak gerekli elbbet fakat şiir bilgisi ve duyguda gerekli .
-
Aleyküm selam ...hoşgeldin ....
-
Belki benim gibi bu konuyla ilgilenen dostlarım vardır . İskender pala gibi usta bi kalemin şiir yorumunu gördüm internette paylaşmak istedim .
Okuyucularımdan sık sık sorular gelir: Şiir yazıyorum, tavsiyeleriniz neler?!
Doğrusu şair olamamış benim gibi birisi için çok zor bir soru. Bu babda söyleyeceklerim ancak hariçten gazel okumak kadar esasa taalluk edebilir. İsterseniz paylaşalım:
Bence şair olmanın iki temel şartı vardır: a) Şairane bir ruh üzere yaratılmış olmak B) Şiir eğitimi almak.
Şairane bir ruh ve eda taşımayanların şiir yazmak için kendilerini zorlamaları boşa emektir; vazgeçsinler. Çünkü bu bir yetenek bahsidir ve herkese verilmemiş olması tabiidir. Sesi güzel olmak veya iyi koşmak gibi... Herkes şarkı söyleyebilir ama ses sanatçısı olmak başkadır. Keza herkes basketbol oynayabilir ama Kerim Abdülcabbar olmak özel bir haldir.
Bir şair ayrıcalıklı ve özel yaratılmış bir kuldur bize göre. Çünkü o bizim duymadığımıza, algılayamadığımıza sahiptir ve bu bakımdan bizim de bildiğimiz kelimeler ile hayal edemeyeceğimiz şeyler söyler. Ama yalnızca bu ayrıcalıklı yaratılma şair olmak için yeterli midir? Elbette hayır!.. İşte onun için şairliğin diğer şartı olan eğitim devreye girer.
Şiir eğitimi herhangi bir fakültede verilmez ve bunun bir okulu da yoktur aslında. Şiir eğitimi her şairin kendi başına alacağı bir eğitim olup onun öğretmeni diğer usta şairler ve onların biriktirip tarihe bıraktıkları mirastır. Şiir eğitimi; çok şiir okumanın adıdır. Ruhunda şairanelik olan birisi şiir eğitimi almadan elbette eksiktir. Yalnızca şiir eğitimi alarak şair olmak ise muhal ötesi batıldır. Ancak ikisini belli seviyede birleştirendir ki şiir söyler ve söyledikleri tarihe kalır. Bu ikisini birleştirme oranına göre de şairler büyük veya daha büyük olarak kategorilere ayrılabilirler. Çünkü onlar üslup sahibi, söz geleneğinde yeni bir yol açan bahtiyar kullar olurlar. Onlar Mevlana, Yunus, Karacaoğlan, Fuzulî, Galip ve diğerleri olurlar. Onlar, gökkubbede adları hiç unutulmayacak olanlardır.
İmdi; genç şair adayları, eğer siz de bu kervana katılmak isterseniz işte bizim tavsiyelerimiz:
1. Önce kendinizi tartınız, şairanelik içinizde mi, yoksa siz bir vehim mi taşıyorsunuz?
2. Eğer gerçekten şair olacağınıza inanıyorsanız mutlaka şu üçlü gruplardan birinin eserlerini iyiden iyiye okuyunuz; düşünerek, yorumlayarak, anlayarak.
a) Yunus-Baki-Karacaoğlan B) Pir Sultan-Fuzuli-Seyranî c) Kendi seçeceğiniz üç şair (saz şiirinden, tekke şiirinden ve divan şiirinden)
3. Okuduğunuz eser üzerinde kendinize şu soruları sorunuz: a) Bu adam bunu nasıl böyle söylemiş? B) Hangi şartlar ona bunu söyletmiş? c) Neden bu kelimeleri tercih etmiş? d) Ben nasıl söylerdim? e) Şimdi nasıl söylersem insanlara ulaşabilirim? f) Bunu bir de ben söylemeli miyim? g) Ve sizin ilave edeceğiniz başka sorular…
4. Eğer vezinli ve kafiyeli yazıyorsanız mana ile kafiye (veya vezin) ahenk içinde olmalı, biri diğerine feda edilmemelidir.
5. Uzun yazmaktan kaçınmalı, maksattan uzaklaşılmamalı ve zevk-i selîme hitap etmelidir.
6. İfadenin mümkün olduğu kadar çeşitlendirilmesi üslubu güzelleştirir. Tekdüze mısraların bıktırıcı olması söz konusudur. (Çeşitli nağmelerin bir bestede bütünleşmesi insanı dinlendirir ama tekdüzelik dinleyeni yorar.)
7. Sadelikte sanat, sanatta sadelik gözetmeli, derinliği olmayan ağdalı mısralara fazla iltifat etmemeli, herkesin anlayacağı dilde yazmalıdır.
8. Şiirdeki her bir kelime seçilmeli, öyle istihdam edilmelidir. Bazan güzel bir şiir bir tek kelime ile çirkinleşebilir. Sözler gibi mânâ da seçilmelidir. Sözler güzel olur da mânâ bayağı olursa gülünç bir şey ortaya çıkar.
9. Yazmadan mutlaka düşünmeli ve düşünmeden asla yazmamalıdır.
10. Kendi şiiri hakkında en şiddetli tenkitleri yine kendisi getirebilmeli, şiirden anlamayanlara okutup da onların beğenisi ile kendini şair zannetmemelidir.
Şair adaylarına bir de dostça tavsiye:
Çevrenizdeki insanlar size gelip “Yeni bir şiir yazdıysan okumama müsaade eder misin?” gibi teklifler yapmadığı müddetçe onlara şiir okumayın ve yazdıklarınızı yayınlama gayretine düşmeyin. Hiç üzülmeyin, mısralarınız gerçek şiir olmaya başladığında birileri sizi bulup “Bunları kitaplaştırmak istiyoruz!” diyeceklerdir. Yeter ki siz eğitime devam edin. Şiir her şeyden evvel sabır ister çünkü!..
İskender PALA'nın köşe yazısı
- 1
-
En güzel çay hangi dağda içilir?
Çay bar-dağı'nda
- 1
-
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
- 1
-
Bekleyenler için
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım
Ümit Yaşar OĞUZCAN
-
Herkes Gibisin
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.
Nazım Hikmet RAN
-
tesbih çok güzel ya .
-
kamerayı görünce heycan yaptılar herelde :D
-
Hicbir zaman dertsiz kalmadı gönlüm.
Bir çift gözden, bir yapraktan, bir kuştan.
Daima daha taze, daima yeni baştan.
-
SENDE KALMIŞ
Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan hallerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.
Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam,
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam,
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam,
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.
Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.
Sende kalmış umudum, saadet çağım sende,
Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende,
Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende,
Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış.
Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa,
Sanki her noksanımı mecburum itirafa,
Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa
Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış.
Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek,
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek,
Kelime-i şahadet getirmem için gerek,
Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış.
Cemal SAFİ
-
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir. Mevlana
-
Sevda senedine bir imza attım
Neyleyim icraya geldi yalnızlık
Seni vermem diye bin yemin ettim
Benden beni bile aldı yalnızlık
Lokman hekim libasını giyerek
Senin tek tabibin benim diyerek
Kanımı içerek ömrüm yiyerek
Derdime dermanı buldu yalnızlık
Senin suretinde kapladı beni
Aşk diye hicrana sapladı beni
Önce kendisiyle topladı beni
Sonra sensizliğe böldü yalnızlık
O şimdi padişah ben garip köle
Elveda mutluluk merhaba çile
Ezerdi sen varken karınca bile
Köleydi kapımda kuldu yalnızlık
Sende düşüp gittin kendi derdine
Gölgem firar etti hasret yurduna
Çekip gittim kaf dağının ardına
Hoşgeldin diyerek güldü yalnızlık
Yeter artık dedim kavgadan bıkıp
Ölüyorum seni yalnız bırakıp
Anlaştık diyerek elimi sıkıp
Peşimden toprağa daldı yalnızlık
Serdar TUNCER
-
Güzel şeyler de var bu hayatta,
çay ve kitaplar gibi,
secdedeki aşk gibi
tesbih tanesindeki her bir huzur gibi…
- 1
Fuzuli
in Diğer Şairler
Posted · Report reply
Avâreler felekzedeler mübtelâlarız
Alemde bir muhabbete kalmış gedâlarız