Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

vecd_

Üye
  • Content Count

    303
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    25

Posts posted by vecd_


  1. Ah anam ah

    Yine sana yazıyorum, yine sana döküyorum içimi, senden

    başka kim anlar ki beni. Dün o fırtınalı gecede eve

    giderken, karanlık kuytu bir köşede, bir adam çıktı

    karşıma "Beyim, beyim" dedi elindeki yarım sigarayı

    göstererek ateş istedi. Tam sigarasını yakıyordum ki,

    parmağından yüzüğü görünce, o buz gibi elleri ta ciğerimi

    yaktı. Bu yüzük dedim, kafasını kaldırdı, yüzüme baktı

    dokunma dedi. Hey Allah'ım bu o Amirim. Sarıldım boynuna,

    tanıyamadı, hatırlayamadı beni. Yalvara yalvara zor razı

    ettim eve gitmeye. Soğuktu. Bir Allah'ın kulu yoktu

    ortalıkta, Bizden ve peşimden ayrılmayan siyah kediden

    başka. Eve varıncaya kadar o günleri anlattım. Beni nasıl

    çatışmadan kurtardığını, yüzüğü de o günün hatırası olarak

    parmağına taktığımı daha başka Aydınlı plakacı 09 Osman'ı,

    Trabzonlu Laz Dursun' u, Maraşlı Ede Ökkeş' i, Erzurumlu

    Yanık Ömer'i, ama nerede, beni dinlemiyordu bile hep bir

    şeyler mırıldanıyordu ağırdan ve sessiz. Gidenler

    gelmeyecek, gidenler gelmeyecek amirim başka dünyalardaydı.

    Eve vardık,

    kediyi kucağına aldı, kediyi ısıtıyordu, halbuki kendi

    titriyordu.

    Sobanın farkında bile değildi garibim. Beraber çektiğimiz

    fotağrafları, bana hediye ettiği cevşeni gösterdim oralı

    bile olmadı tedirgindi, bir şeyler arıyordu, cebinden eski

    bir kağıt parçası çıkardı, baktı, baktı kül tablasına

    bıraktı. Fark ettirmeden aldım bir telefon numarası

    yazılıydı aradım. Telefona çıkan karısıydı.

    Amirimin yanımda olduğunu söyleyince kadın öyle bir çığlık

    attı ki, kalp atışını yüreğimde hissettim. Nasıl bu hale

    düştüğünü sorunca, kadın bir ah çekip anlatmaya başladı.

    Teskeresi 12 gün geçen fakat çatışmada olduğu için alayına

    dönmeyen evli, 27 günlük yeni bebeği olan, bir evin bir

    oğlu, Sivaslı Ali adında bir asker kucağında şehit olmuş o

    anda şuurunu kaybetmiş, velhasıl kafayı yemiş, vay be...

    Amirim ki -25 derecede Hakkari'nin dağlarında kara kışa ve

    haydutlara karşı meydan okurdu. Vatan dedi mi bir vatan

    daha çıkardı ağzından, zoru sevdirmişti, çileyi

    sevdirmişti. Ay yıldızlı bayrak için ölümü ölümü

    sevdirmişti Amirim. Lafın kısası güzel anam, biraz sonra

    kadıncağız 2 çocuğunun da alıp geldiler. O karşılaşma anı

    var ya vicdansızı merhamete getirecek bir an, karısını ve

    çocukları karşısında görünce, o umursamaz adam, doğruldu,

    kanatlanacak kuş gibi öyle bir atıldı ki çocuklarının

    üstüne, anlatamam. Ne kadar ısrar ettimse de kalmak

    istemediler,vedalaştık. Kapının önünde arkalarından

    bakakaldım. Kavuşmak ne güzel şey, ah bir de ben sana

    koşabilsem ey güzel anam. Amirim sanki bir şey unutmuş gibi

    birden geri döndü. Elini omzuma koydu, gözlerini gözlerime

    dikti, yutkundu yutkundu ve şu okkalı sözler döküldü

    dudaklarından :

    "Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar, bir kibrit bir milyon

    ağacı yakar."

     

    MUSTAFA YILDIZDOĞAN


  2. Kaybedecek hiçbir şeyin kalmadığında, hayatın karşısında ellerin cebinde durursun. Kimse için ruhunun önünü iliklemez, hiçbir şey için yüzünü naylon bir gülümseme ile ağrıtmazsın. Kimse için derbeder kalbinin saçakları gibi sarkan gömleğini içine sokmaz, onay mercilerinin hiçbirini iplemezsin. Mutlu musundur? Hayır. Ama eyvallahsız olmanın da bir karşılığı vardır; içinde buruk, öfkeli, kesintisiz bir ahmak ıslatan yağmurla gezersin. Hiç durmadan "şirinlik" yapmak sana daha zor geliyorsa "eyvallahsız" olmayı seçersin. Bu "kaybeden" olmak, "tutunamamak" değildir; bu, oyunu daha başından bırakıp gitmektir. Kazanmayı bile reddetmektir. Kaybedenler "oyunu" hiç değilse bir kez oynamıştır; ama eyvallahsızlar oyuna hiç dahil olmamıştır.

    • Like 1

  3. Çekil Git

     

    Çekil git artık düşlerimden,

    Bıkıp usanmadın mı benden artık? ..

    Gözlerimden, yüreğimden, içimden,

    ...ve varolan her şeyimden, git artık...

     

    Dokunma, kirletirsin beyazları,

    Konuşma, tüketirsin satırları,

    Mehtabı bırak, doğan ayrılık,

    Çekil git, şafak gelen aralık...

     

    Kanıyorum zaten, uzak dur benden,

    Sebebin olurum, yakanın olurum,

    Çekil git yolumdan, ölümün olurum,

    ...ve git artık, ne olursun git benden...

     

    Konuşma, nefesini al benliğimden,

    Ben soluğunu kesmeden,

    Sus demeden, sus ne olur, söylemeden,

    Git, bir daha Allah aşkına, hiç dönmeden...

     

    Yıkıl git artık hayallerimden,

    Kumdan evlerin, yıkıldı artık,

    Taşlarımdan, oyuncaklarımdan, beynimden,

    ...ve yaşayan, her şeyimden, git artık...

     

    Uzanma, karaya çalarsın günlerimi,

    Söylenme, devrik tümcelerim olursun,

    Ne öznesini, ne yüklemini kurtarabilirsin

    Çekil git, bırak, bütün düşüncelerimi...

     

    Yaralıyım zaten, şöyle dur gönlümden,

    Derdin olurum, korun olurum,

    Çekil git, harın değil, külün olurum,

    ...ve git artık, ne olursun git, git gözlerimden...

     

    Kal yerinde öylece, ses etme,

    Mevsimler solsun senelerce,

    Mümkünse çıkmasın, o iki hece,

    Öldü de, bitsin bu işkence...

     

    Ya da bir sonbahardı, sarardı de,

    Düşen her bir yaprakta, uzaklaştı de,

    De ki, gövdeden dal kırıldı,

    Kopan candı, yıkıldı de, de ki öldü, öldü de...

     

    Yaşamaz de, olsun de, de ki bitti, bitti de...

    Kardı yağdı, yağmurdu aktı,

    Sonra toprağa karıştı, kurudu de, soldu de...

    Ne bileyim işte, kısaca öldü de...

     

    ...Ve çekil git artık, gölge etme,

    Alın yazısı gibi görme,

    Değilim bir şeyin, olmadım hiçbir şeyin,

    Çekil git artık, ne olur çekil git, kötü söyletme...

     

    Yaşamaz de, olsun de, de ki bitti, bitti de...

    Kardı yağdı, yağmurdu aktı, kurudu de...

    Sonra toprağa karıştı, soldu de...

    Ne bileyim işte, kısaca öldü de...

    Ne dersen de...

    Duygu Adamı Murat İnce

    • Like 1

  4. Tahirle Zühre Meselesi

     

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,

    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte

    yani yürekte.

     

    Meselâ bir barikatta dövüşerek

    meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken

    meselâ denerken damarlarında bir serumu

    ölmek ayıp olur mu?

     

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

     

    Seversin dünyayı doludizgin

    ama o bunun farkında değildir

    ayrılmak istemezsin dünyadan

    ama o senden ayrılacak

    yani sen elmayı seviyorsun diye

    elmanın da seni sevmesi şart mı?

    Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık

    yahut hiç sevmeseydi

    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

     

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

     

    Nazım Hikmet Ran


  5. sayın bayan...

    gözlerim çok aşina size sanki

    ve sanki yıllardır tanıyor gibiyim biraz biraz

    dolunay karanlığında ışıldayan bir ışık gibi gözleriniz

    gözleriniz bayan...lütfen uzak tutun benden

    yer çekimini hiçe sayıp,

     

    yokuş yukarı akacak gibiyim size

    lütfen bayan,lütfen gözlerinizi benden uzak tutun

     

    parmak aralarınız ...

    yıllardır özlem duyulan bir yurdun semti gibi sanki

    ben ise yeri yurdu olmayan bir mülteci..

     

    biliyorum bayan..

    kabul olmayan aciz dualarımsınız

    bir şiirde bile buluşamayanımsınız

    ve kaçarak mecnun kalıyorum size

     

    ve bırakın öyle kalsın

     

    bir aşkta üçüncü şahıs olamazdım bayan...

    bu yüzden gitme vaktini beş geçiyor

    virgüllerimi sigara paketime doldurup

    yağmurlarla ıslanmış satırlarımı noktalıyorum...

     

    sevgilerimle bayan

    sevgilerimle...

     

    Necati NACAK


  6. Eskiden bir adım vardı,Umudum feryadım vardı,

    Şimdi ben o ben değilim

    Yolumu bilmiyorum ölmüyor gülmüyorum

    Bu hayat yordu beni bildigin gibi değil

    Dallarım devriliyor gençligim savruluyor

    Bir ayaz vurdu beni bildiğin gibi değil

     

    Eskiden mevsim seçerdim, solardım çiçek açardım

    Şimdi ben o ben değilim,

    Bir nefes bir ahım var Bilmem ne günahım var

    Vedalar sardı beni bildiğin gibi değil

     

    Şehrin en karanlık yerinde duruyorum

    Haydi vur beni, hiç ümidim kalmadı

    Tutunacak bir dalım,

    Başımı yere eğme mazlum yerine koyma

    Allı pullu düşlerim vardı oysa

    Bir hayat böyle tersine dönmez

    Bir yiğit böyle harcanmaz

    Dağlara taşlara bağırasım geliyor

    İçim yanıyor içim bildiğin gibi değil

     

    Bu bir hikayenin bitişimidir

    Bu kanlı bir vedamıdır

    Bu son savaşçının yediği kurşun

    Bu son kalemin de düşüşümüdür

    Dalgaların çekilişi, bayrakların yıkılışı

    Bu şarkıların susumuşudur

    Ömrüm kanıyor ömrüm

    Bildigin gibi değil

     

    Ben bu hayata asiydim böyle değildim

    Bir yıldız kaydı ömrümden

    Bende yenildim

    İşte herşeye sırtımı dönüp koşuyorum

    Sarı güller kahrolsun

    Islak gözler beyaz mendil kahrolsun

    kahrolsun Bu kaldırım bu nezaket mutluluk dilekleri

    Canım yanıyor canım bildigin gibi değilçok sevdiğim bi şarkının söleri ...


  7. Hani Benim Gençliğim Nerde..

     

    Hani benim gençliğim nerde

    Bilyelerim topacım

    Kiraz agacı altında yırtılan gömleğim

    Çaldılar çocukluğumu habersiz.

     

    Penceresiz kaldım anne

    Uçurtmam tellere takıldı

    Hani benim geçnçliğim nerde.

     

    Ne varsa bu gençliği yakan

    Ekmek gibi aşk gibi

    Ne varsa güzellikten yana

    Bölüştüm büyümüştüm.

     

    Bu ne yaman çelişki anne

    Kurtlar sofrasına düştüm

    Hani benim gençliğim nerde.

     

    Hani benim sevincim nerde

    Akvaryumum kanaryam

     

    Yusuf Hayaloğlu

    • Like 1
×
×
  • Create New...