Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ibrikçi

Üye
  • Content Count

    542
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    17

Posts posted by ibrikçi


  1. Aziz kardeşlerim ev temizliği basit ama gerçekten çok önemli . Evin temiz tutulması manevi olarak insanı çok etkiliyor. Düşünsenize Kabe Allah'ın evi ve O'nun evine doğru secde ediyoruz...

    Yaşadığımız evler birer mescit hatta müslümana tüm yer yüzü bir mescittir.

    Ev temizliğinin önemini bilmek lazım.

    Acizane demin banyoyu eve giriş bölümünü temizledim mutfağı topladım yarın bakın sohbette ne oluyor...

    Viran olmuş gönlüm nasıl da sevinçli şeyler yazacak . Belki okuduklarım veya dinlediklerim nasıl da güzelleşecek.

    Kapımı en son kandilde çocuklar çaldı. Şimdi belki şenlenecek kandil gibi . Ev temizleme sayesinde her zaman kandil bize gelirken şimdi belki biz kandile gitmiş olucaz... Kapımızı bir misafir çalacakta sevinerek Alkış edip ; "Allah sizi üzerimize rahmet olarak gönderdi" deyip mutlu olacağız.

    En temiz ev tabiki Allah'ın evi Kabe bizim evimiz de Allah'ın evi eksiğimiz ne temizlik....

    Çamaşır makinem bozuk elektirik kaçırıyor. Bütün apartmandakiler sudan çarpılıyor ben çamaşır yıkarken. Ev sahibi elektirikçi falan getirdi bulamadılar. Geçen tesbit ettiler yakalandım. şimdi evde çok fazla çamaşır birikti.

    Kuran'ı Kerim için bir odayı her zaman temiz tutuyorum . Pisletmemek için girmiyorum. Şöyle bir banyo yapıp vücudu temizleyip bir de oroçla ruhu yıkayıp giresim var. Hadi hayırlısı...


  2. Sûfi kelâmında imlâyı devşir
    Hiç yaman danışma il incinmesin
    Sözü kantara çek zihninde pişir
    Yahşi danış ehl-i dil incinmesin

    Ah oduyla yanar gönül çırası
    Bir derttir "Ha" ile "Kafin arası
    Merhem kabul etmez dilin yarası
    Salma iki göze mil incinmesin

    Celâli dert ehli derdin ağlamış
    Kendi neşteriyle bağrın dağlamış
    İki çeşmin yedi bahre bağlamış
    Bir de sen bağlama sel incinmesin
    Celali Baba


  3. " Keşke bilselerdi aşkı yazık oldu kanıma Dost! "


    Hz. Ebû Bekir, yeni Müslüman olmasının aşk ve şevkiyle, Mescid-i Harâma vardığında, dayanamayıp, müşrikler tarafına dönerek seslendi:


    - Bütün kâinâtın yaratıcısı olan Allahü teâlâyı bırakıp, niçin gidip, bu âciz putlara tapıyor, onlara yüz sürüyorsunuz. Gelin, Allaha ve O’nun resûlü Muhammed aleyhisselâma îmân edin!



    Bunun üzerine müşrikler, hep birlikte üzerine yürüdüler. Kendisini çok fecî şekilde dövdüler. Kabîlesinden gelen ba’zı kimseler, kendisini baygın bir hâlde evine götürdüler.


    Hz. Ebû Bekir, uzun bir süre kendisine gelemedi. Ayılması için yapılan bütün gayretlerden bir netîce alınamıyordu. Artık, ümitsiz bir şekilde başında beklemeye başladılar. Nihâyet akşam üstü biraz kendine gelir gibi oldu. Gözünü açar açmaz, ağzından çıkan ilk kelâm şu oldu:


    - Resûlullah, ne yapıyor, O ne hâldedir? O’na birşey oldu mu?


    Annesi Ümmülhayr sevinç içinde dedi ki:


    - Yavrum, bir şey arzû eder misin, yiyip içmek ister misin?


    - Anneciğim, ben Resûlullaha birşey oldu mu diye soruyorum. O’nun hakkında bana bilgi getirmediğin takdîrde, ne bir lokma yerim, ne de birşey içerim.


    - Evlâdım, vallahi, O’nun hakkında bir bilgim yok. Onun için sana cevap veremiyorum. Sen biraz ye, kendine gel. Sonra O’nun durumunu öğrenirsin.


    - Hayır anne!.. Sen Ümm-i Cemil’e git ve de ki: Oğlum Ebû Bekir, senden Resûlullahı soruyor. Acaba ne hâldedir?



  4. Şimdi benim efendim sultanım. Bursada iken Ali abimin tuttum kolundan Götürdüm Emir Sultan hazretlerini ziyarete. Hısım sayılırız...
    Efendim vardık gittik. Ziyaretimizi ettik bir de aşure dağıtıyorlardı yedik gelirken biri arkamızdan seslendi.
    Kuşların arasına saklanmış bir Allah dostu... Kuş sesi çikartıyor. Demek insanlardan böyle gizlenmiş.
    Kumruların arasına girmiş orada yaşıyor. Neyse efendim arkamızdan seslendi. Acizane ben kurşun yemiş gibi durdum. Döndüm baktım İleriden bizze el ediyor. Gelin diyor.
    Abim biraz şeydir öyle inanamaz ama döndü geldi.
    Bu kuş kılığında orada gizlenmiş Allah dostu Beni es geçti ali abime bir sarılıyor.
    Ben de araya girmeye çalışıyom ama öylesine bir sarıldı banada.
    Abim sonradan anlattı içinden Emir Sultan hazretleriyle konuşuyormuş . Biraz sitem ediyormuş. Tam o sırada bu kuşların arasına gizlenen Allah dostu bize seslendi...
    Onun için Ali abim sesini çıkartamadı.

    Abimin en hoşuma giden hareketi , bir gün bir hırsız bizim kömürlükten kömür çuvalı alıyormuş abim " beni görür de almaktan vazgeçer diye saklanmış"....


  5. Öncelikle son birkaç yazımdaki kaba konuşmalarımdan dolayı sizlerden özür dilerim. Bazen ipin ucunu kaçırıyorum.

    Böyle sıkıntılı durumlar için şeyhim ; "biz idda değil dua sahibiyiz" der.

    Allah, Türkiye'de ve Tüm dünyada ümmedi muhammedi her türlü zulümden kurtarsın. Evlerdeki İslamın nurunu, berektini artırsın

     

     

    Dâ’im sen ol dilde sözüm
    Seni fikreylesün özüm
    Gayrıya bakmasun gözüm
    Al göñlümi senden yaña

    ÜMMİ SİNAN k.s


    Ey Yüce Rabbu’l ÂLEMînim benim de gönlümü-özümü-gayemi SENden yana çevir!.

    Mahtum kulu hoş olsa
    Aksa didem yaş olsa
    İmanım yoldaş olsa
    Varsam Kabeyi Görsem

    Mahtumkulu Firâkî


  6. Aziz kardeşlerim sorun şu ki , kimse eleştiri kabul etmiyor . Kimseye yalnışını söyleyemiyoruz. Geçen bir hanımefendiyle bir konuda tartıştım ve kazandım. Bu inanılmaz bir şeydi sanırım Allah yardım etti. Ortaya bişe konuluyor ama kesinlikle yanlışı olduğu kabul edilmiyor bu gerçekten bizim eksiğimiz. Eskiden asrı saadette siyer okuyan bilir sahabeler hep birbirini uyarıyor uyarılan da hemen kendini düzeltiyor. Hatta teşekkür ediyor... Günümüzde asrısaadette yaşanılan uyarma ve bunu dikkate alma ilişkisi ne yazık ki uzaylılar gibi geliyor bize.

    facebookta bir hanımefendi diyor , "kimse kimseye karışamaz kimsenin bişe demeye hakkı yok" nasıl yok dedim . Resulullah ve Allah mesela döğme yaptıranı lanetliyor. Şimdi sen kadın başınla "kimsenin bişe demeye hakkı yok" dersen haşa resulullahtan çok sesini çıkartmış olursun ve bu da senin için hiçran dolu bir ayrılık olur. Kadın anladı, inanamadım ama anladı ve susutu...

    Tabiki medya çok önemli bakın televizyonda paralı iki tane amerikan belgesel kanalı açıldı. Dünyanın en popiler belgesellerini veriyor ed stafford var adam en iyi ödülü aldı. Emlak programları falan adeta insanı hiknotize ediyor. Ama şahsen ben amerikalıların konuşmalarına bakıyorum yani bukadar aptalca nasıl konuşuyorlar ,yani aptal aptal konuşuyorlar. Neyse...

    Bizim trt belgesel de çok güzel ama demin yine gördüm ve yaklaşık bir yıldır da gösterdiği bir sahne var. yani iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum o sahnenin ve sürekli gösterilmesinin. Hainin biri bu sahneyi milleti amerikan kanallarına göndermek için sokmuş belli.

    Ya sahne şu adamın biri burnundan yılan çıkartıyor . Hayatımda ben böyle iğrenç sahne görmedim , Miğdem kalkıyor kanalı hemen değişiyorum açamıyorum. Böyle bir pislik aylardır sürekli çevirile çevrile gösteriliyor. Bunu yapan kesin hain ben size diyim...

    Medya çök önemli bakın Rusya bir çeçen şarkıcının bir şarkısını istek yapanı bile tutukltıyor...

    Bizimki çevire çevire ağzından yılanı sokup burnundan çıkaran adamı yayınlıyor aylardır. Böyle bir kepazelik yok. İyi ozaman bende afedersiniz kıçıma bir radyo takıyım gelsin çeksinler müzikler eşliğinde nasıl çıkıyor herkese yıllarca çevire çevire seyrettirsin. Böyle bir pislik yok yaaa...

    Adam burnundan yılanı sokuyor insanın miğdesi bulanıyor yeter ya

    Bu ne pisliktir anlamadım gitti. Durun şunu trt belgesele de yazayım ...

    Adamlar dikkate de almıyor ama ne yapalım...


  7. Ustad durumu açıklamış mahrem diye bir şey var...

    Açıkça orucunu yiyen birine ihtarda bulunursanız diyecektir ki:
    -Allah'ın bildiğini kuldan niçin saklıyayım?
    Ona deyiniz ki:
    - Allah senin vücudunda bazı mahrem uzuvlar olduğunu da biliyor ve görüyor. Allah biliyor ve görüyor diye onları Çıkarıp gösteriyor musun?

    (Çöle İnen Nur)
    N.F.K

    Şimdi bu yazıyı paylaşacağım sıra farkettim bizde acaba fizik ötesi (metafizik) araştırmalarımızla acaba mahrem şeylerin mi peşine düşmüş oluyoruz?...

    Çok hassas bir konu olduğu açık .artık daha dikkat edicem.

    Zaten biz konudan uzaklaştık ,öyleki konu bizi takip etmeye başladı.

    Yalnız çok büyük bir eksiğim var . Şeyhimin sözlerinden alıntı yapamıyorum onu teşir etmemek için. (hayır fetöcü değilim iki ay içlerinde kaldım ayrıldım. bahsettiğim bir aşık aslında şeyh de değil. )

    Acaba diyorum sözlerini şerh şeklinde mi paylaşsam ...

    fikirlerini çalıyormuş gibi olmayayım sonra...

    Mesela ;

    "Bir kişi Allah'a secde için başını yere koyarken başı arşa yükselir" (bilinmek istemeyen bir aşık)

    İşte fiziik ötesi görüyorsunuz değil mi? gürünüyor ,dokuna bilirsiniz ve hatta kokusu bile gelmiştir....

    Ne zamandır burada dır dır ediyorum didiniyorum, anlatmaya anlamaya çalışıyorum halbuki yaşamak var....


  8. Diriliş ve Kuddul Amare dizisini çekenler bişe bilmiyorlarsa açıp baksınlar Barboros hayrettin paşanın gazavatı hayriye kitabına. Papazlar yenildikçe kilisede putlarına sövermiş . Kendi hiristiyan liderlerinin yüzüne gözüne sövermişler. bu sahneleri gösterin...


    Tutmuşlar içimizde hain varmış , o hain bu hain bilmem ne. O zamanda Türklerin içinde hain main yok yalan hepsi. Hain olsa zaten zafer olmaz. Birbirini satan şerefsiz namussuz hep Hıristiyanların içindeymiş o zamanlar.



    Gittim twitter de yalvardım Diriliş filmini çekenlere , yatak odası sahnesi çekmeyin ayıptır namahremdir ,ecdadın namahremini resmetmeyin. Adamlar sapık diye bana saldırdı. Bana inat her bölümde mutlaka gecelikleriyle bir şekilde çıkıyorlar sahneye. Yok halime Sultanın saçını tarıyor yatakta yok sırt sırta vermiş yatıyorlar. Bana diyorlar sen seyretme sen sapıksın....


    İnsaf ya...

    • Like 1

  9. Didiriliş Ertuğrul dizisi ve Kuddul Amare dizlerinde şanlı zaferlerimiz sürekli aşağılanma sahneleriyle lekelediğine inanıyorum. Bu dizilerden iğremeye başladım. Birinde en son gördüğüm sahnede ingilizler namaz kılanları dipçikliyordu? diziye bakarsan ingiliz kazanmış dersin...

    Bunu bir fıkrayla anlata bilirim ancak yaşanmış bir olay aslında ama biraz müstehçen ...

    Bayburtun kurtuluş şenliklerinde o devirde yaşayan birini çıkartıp konuşturmak istemişler adam çıkmış işte muhtarın kızını şu köşede , felancının karısını şurada , yok şunları şunları çeşme yanında bilmem ne... Kaymakamın tepesi atmış , "alın bu gavatı burdan biz buraya Bayburdun kurtuluşunu mu dinlemeye geldik şeyedilişini mi???"

    Dizilerde bir zafer tadı yok , Piskolojimi bozuyor. Hainden geçilmiyor Diriliş filmi sahnelerinde sayın bakalım en çok müslüman öldürme sahnesi mi çok hiristiyan mı?



  10. İmamı Azam Ebu Hanifi hazretlerinin anlatılır bir sarhoşu varmış her gece camının dibine gelir mübareğe sabaha kadar sövermiş . Mübarek İmam bir gün bakmış sarhoş yok . sormuş "benim Bülbülüm nerede? ", sarhoşu zaptiyeler götürmüş. Koskoca imam başı açık ayağı yalın koşmuş nezarete çıkartmış. Sarhoş gelmiş bu sefer sarhoş çok daha fazla sövmüş...



    "Sabret sabır zaferdir" N.F.K


    29571450_10156354400012422_2504698900994


  11. ALLAH RAHMET EYLESİN YİĞİT ADAM HACI MUHSİN YAZICIOĞLU

    29512939_10156347686372422_1790231924136

    Şeyh Hâmid-i Velî (Somuncu Baba), zâhirî ve bâtınî ilimlerdeki derin bilgisine rağmen, çok az eser vermiş veyâ çok az eseri bize ulaşmış bir âlim kişidir.
    Onun fazla eser vermiş olmaması, melâmet meşrebinden de kaynaklanmış olabilir. Nitekim onun yanında yetişmiş bulunan ve halifesi olan Hacı Bayram Velî de, müderris olmasına rağmen eser yazmamış ve hattâ Muhammediyye müellifi halîfesi Yazıcıoğlu, eserrini kendisine takdim ettiğinde: “Mehmet, bununla uğraşacağına bir gönül hak etseydin; bir gönle girip onun terbiyesiyle meşgul olsaydın, daha iyi olmaz mıydı?” diyerek kendi düşüncesini de dile getirmiştir. Bu zikredilen hakîkata rağmen, Somuncu Baba’nın bize kadar ulaşşan Şerh-i Hadîs-i Erba‘în, Zikir Risâlesi, Silâh’u-l Müridîn adlı eserlleri mevcuttur.


  12. Çok dolandım güzellerin bağına
    Sevdalandım ak nergisin çağına
    Bir sohbette şu manaya değine;
    Nerden geldi geçti benim ömrüm hey

    Bazı sohbetlerin nazına yandım
    Türlü türlü söyletip sazına yandım
    Çoğuna değil de azına yandım
    Hardan gelip geçti benim ömrüm hey

    Düşündüm tutmadım dostun sözünü
    Göreyim dilerken bir dem yüzünü
    Ararken ömrümün kuytu düzünü
    Birden gelip geçti benim ömrüm hey

    Ne yalan söyliyim Aşık isen geç
    Aldırma hatama maşuk isen geç
    Ne diyim Şu gönül her hal üşengeç
    Derken gelip geçti benim ömrüm hey

    25.03.2013 21:16
    ibrikci


  13. Aziz kardeşlerim bilin bakalım geçen ne oldu?

    Yolda yürüyorum işte buradaki çiçek muhabbetinden sonra yolun kenarında bir çiçek gördüm . Bu güne kadar hep gözümden kaçmış. Yalnız çok ilginç bir şey oldu çiçeğe bakınca iyleştim. Soğuk algınlığı vardı burnum tıkalydı. Çiçeğe baktım ve iyleştim. Anında etki yaptı. Tıp kaynaklarında böyle bişe var mı bilmiyorum. Hani bitkisel tedaviler var ya uzmanlar anlatıyor, kitaplar var. Aziz kardeşlerim çiçeğe bakınca da insan iyleşe biliyor.

    Yani bunu manalı olsun diye demiyorum. Derin manalar çıkarılsı düşünülsün diye uydurmuyorum. Çiddi ciddi çiçeğe baktım içimden iyleşmek de geçmiyordu iyleştim. İçimden merhamet ile "ey mübarek demek sen burada kendi halinde Allah'ın bir güzelliğini açmş da gösteriyorsun. Sen ne güzelsin!" dedim iyleştim...

    subhanAllah.

     

    Yunus Emre Atababamızdan bir şiir;

     

    Ey dost seni sevelden aklım gitti kaldım ben
    Irmakları seyredip denizlere daldım ben

    Bir zerre aşkın odu kaynatır denizleri
    Düştüm aşkın oduna tutuşuban yandım ben

    Ol canda ki aşk ola anda gussa olmaya
    Bu aşk bana gelelden gussam gitti güldüm ben

    Bülbül de aşık olmuş gülün yüzüne
    Gördüm erenler yüzün hezar-destan oldum ben

    Bu aşkı bana verdin ben diderem kend’ özüm
    İçim dışım nur doldu dosta âşık oldum ben

    Bir kuru ağaç idim yol üzere düşmüştüm
    Er bana nazar kıldı tâze cüvan oldum ben

    Yunus gerçek âşıksan adını miskin kogıl
    Cümlesinden ihtiyar miskinliği buldum ben


    Yunus Emre


  14. Cendermelikte , bir gün nöbet tutuyorum. Daha doğrusu sabah saat 4 de kadar oturduk. Sabah Çanakkaleye Şehitliğe gidecez.. Ben yattım uyudum bir saat kala . 4 de de nöbetim var. Koğuş nöbeti..
    Komutan da gelmiş hiç adeti değilken teftiş ediyor.
    Ben yataktan picamalarla kalktım. Tekmili verdim . Komutan tabi çok kızdı.
    "Seni kaldır madılar mı ?" dedi , Ben anladım o askeri dövecek "kaldırdı" dedim. İsmini almaya çalıştı demedim.
    Bu sefer kızdı " git giyin gel tekrar tekmil ver" dedi . Aynen giyinip gittim böyle tekmili verdim. Komutan affetti...
    Ama sabah oldu Gidecez Çanakkale şehitliğine , arabada iki kişilik yer kalmadı. Haftalar öncesinden ayırmamıza rağmen...
    Birimiz (ben) nöbette yattım diye gidemedim.
    Arkadaş da beraber gidelim diye Bölüğün imamının sırasını almıştı oda kaldı ...
    Gidenlerin bütün malzemesini , istikakını da biz taşıdık.
    Hey gidili Meydan boş değil...

     

    Daha dur bitmedi , Nöbetçi subay şikayet etmiş bizim tabur komutanı bir de savunma yazdırdı.

    Askerlik günleri bitti , terhis almaya gidiyoruz sağa sola emanetleri verdim. Komutan "dur bakalım bahadır , daha depo temizlenecek "dedi. Gittim depoyu temizledim akşama kadar. Akşam iştimasında komutan; "gel bakalım bahadır ,ağaç dikmeye gidecez" Tabi ben kabahatimi bildiğim için hemen kazma küreği aldım. Hiç renk vermeden ne derse yapacam...
    Gerçi hiç gitmek de istemiyordum askerden, ayrılmak istemiyordum
    Durdu ,düşündü "hadi sen git dedi" Devrelerimin içinde İlk ben gelmiştim Asker ocağına. En son da ben çıktım...

     

    Askerdeyken Bu benimle Çanakkale gezisine gitmek isteyen arkadaşım Akif Çok iyi bir arkadaştı.

    Gece kalkar üzerimi örterdi. Ramazanda oruç tutayım diye sahur yemeğimi yatağıma getirirdi.
    . Çok mübarek bir çocuktu Akif. bir gün beni tuttu hamama götürdü . Baktı aylar olmuş ben banyo yapmamışım. (Görevimden dolayı bayo gününü kaçırıyordum) Bu Akif ayarlamış hamamcıyı , akşam bizim için açtı hamamcı hamamı. Bir kese attı bana yanımızdada bir Süryani çocuk var. İkimizi eyce bir keseledi. Maraşlı çok sağlam biri.(Allah Mutlu hayırlı uzun ömür versin)
    Süryani çocuk da bizden ayrılmıy. Ben de vaaz veriyom Süryani , ne demek bilmiyom. Çocuk diyor "ben süryaniyim" Ben diyorum Olsun süryani de olasan cumalara gideceksin emice (Mesela) Alevi sandım ben...
    Akif çok mübarek bir çocuktu Hep dua ederim Hatırladıkça.
    Bana takıldı o da Gelemedi Çanakkaleye. Onu kızdırırdım zaten "İmamın sırasını aldın sen de " diyerek.


  15. Aziz kardeşlerim "gül" dedim de aklıma geldi. Sanırım Üstadın tüm şiirlerinde ve eserlerinde gizli açık geçen çiçek benim.

    "Yok yaaa sen miiiii!!!" diye hemen panik yapmayın açıklımama izin verin.

    Ama ne yapabilirim bunu görmemem umursamamam mümkün değil...

    Ben de biliyorum böyle bir özelliğimin olamayacağını ama öyle hissettiriyor.

    Belkide marifet "gül" olmakta değildir. Belki marifet benim gibi aciz zayıf birine o gül olduğunu düşündürmektedir.

     

    Piri Türkistan'dan bir hikmet;

     

    Hangi mahlûk Yaradan'ına itaatkâr olsa
    Alem halkı o kulu sever dostlar
    Zikrini deyip bağrı pişip içi yansa
    Dem vurduğunda sayısız uçkun uçar dostlar

    Dili, gönlü sırrı ile zikreder olup
    Üç yüz altmış damarları kana dolup
    Yaz kış bülbül gibi feryad ederek
    Öterek daldan dala konar dostlar

    Bu gönülün bahçesidir garip bahçe
    İçinde ötüşürler binlerce destan
    Görünür her dal üzerinde türlü renkler
    Nimetlerin olgunlaştığını görür dostlar

    Açıktaki nimetlerin şükrünü gafil bilmez
    Gizlenmiş olanları kıyas ile görse olmaz
    Zâhir gözü gaflet ile bakıp görmez
    Bâtın gözü açılsa o görür dostlar

    Bâtın gözü açılsa bütün perdeler
    Açılır gider, kalmaz örtü sırda
    Canın gözü hayran olur işte o yerde
    Bakarak iman nuru ile görür dostlar

    Kul Hoca Ahmed Yesevi’nin iş bu sözü
    Acaib değildir bakıp görse sırdan gözü
    "Yokluk" makamında özün özü
    "Yokluk" içeri bakıp görür dostlar

     

    Ben bu dağın ağacıyam
    Hem datlıyam hem acıyam
    Ben Mevlamın muhtacıyam

    Gel gör beni beni aşk neyledi

    Beni bu dağda buldular
    Kolum kanadım yoldular
    Garip olduğum bildiler

    Gel gör beni beni aşk neyledi

    Benzim sarı gözlerim yaş
    Bağrım yara ciğerim daş
    Halim bilen dertli kardaş

    Gel gör beni beni aşk neyledi


    Yunus Emre


  16. Aziz kardeşlerim , bakıyorsun da herkes alim olmuş ,tasavvufi tasavvufcu olmuş .

    Kafamı bozuyorlar "var mı aranızda camide pabucu çalınan?" Anca bıdı bıdı yapıyorlar...
    Adamlar hem abimin ayakkabıların hem benim ayakkabılarımı çaldılar işte camide...
    Hem de mübarek cuma günü. Terlikle geldik eve. Allahtan terlik bırakmış hırsızlar.
    Veryansın ediyorlar pabucu çalınmış gibi...
    Bizim gül gibi pabuçlarımız gitti de gıkımız çıkmadı , hey yavruummm heyyy...
    Gül gibi yanı fır fırlı pervaneli pabuçlar ...
    Ah pabuçlarım Ahhhh!


  17. Aziz kardeşlerim yeri geliyor burada islami bazı yorumlar yapıyorum araştırmalar keşifler yapıyoruz birlikte. Hep ben konuşuyorum ama ne yapalım ben bizi konuşuyorum aslında, bizi ;biz ikimizi...

    sohbetlerimde tatlılığımı korumaya çalışıyorum.

    Yazmayı düşündüğüm şeylerin yüzde birini bile buraya yazmıyorum.

    Aslında çok daha fazla konuşuyoruz ama çok azı burada. Belli vakitlerde yoğunlaşıyor .

    Mesela güneş doğarken ve batarken buraya yemek tarifi bile yazsam ,hatta beş buçuk aylık askerliğimden bir anı bile bir çok şeyi aydınlatıyor.

    Bir bereket oluyor.

    Bu gün bereketi konuşalım . (tabiki daha önce düşünmütüm şimdi söz açıldı)

    Bereketi tarif edecek olursak mesela üstadın bir sözü onu alalım günlerce düşünelim daha ince eleklerden geçirip gülle bülbülle süsleyerek değiştirelim görünüş ve mantıken çok güzel olsada aynı tesir olmuyor . işte bu bereket. Yani diyelim değiştirdik üstadın sözünü hatta bir hata bir eksik bulmuş olsak dahi aslı gibi tesiri olmuyor. Bunu çok güzel anlatmış Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh);

     

    Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) bir gün yolda yürürken bir gencin kendisini takip etmekte olduğunu farkedip döndü ve gence;
    "Niçin beni takip ediyorsun, istediğin nedir?" dedi. Genç edeble;
    "Efendim sizin gibi olmak, yolunuzda bulunmak istiyorum. Lütuf elinizi uzatın himmet buyurun da bende kazanayım." dedi. Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) o gence cevap olarak;"Benim yaptıklarımı yapmadıkça, benim derimin içine girsende istifade edemezsin. Bu, Allah-u Teala'nın bir lütfudur."

     

    Vesselam


  18. Doğru kelime "uyarlamak" teknolojik gelişmelerle sosyal hayatta algıda bazı bozulmalara sebep oluyor islami yönde görüş ve hareket kabiliyeti kaybediliyor.

    İslamda duymak ve uymakla memuru olduğumuz görevler var.

    çok basit bir örnek; asrı saadette evin kapısı üçkez çalınır açılmazsa bırakıp gidilir. şimdi bizde cep telefonunda aynı nezaketi göstere biliriz. üçkez çaldırıp bıraka biliriz. bu güne islamın bu nezaketini cep telefonu kullanımında uyarlaya biliriz. bu unutulmuş bir sünnetin hatırlanması olur.

     

    En önce Ahlak kuralları gözden geçirilmeli internetin insan fıtratına aykırı sınırsız kullanımı kesinlikle araba sürme ehliyeti gibi ehliyetle derecelendirilmeli. Güzel bir örnek oldu... arabayı ver sınırsız kullandır oluşacak yıkım düşünülmüyor mu? sürücü önce kendini korur , bazen korumaz ulaşabileceği üst limitleri dener . bu atom bombası denemeleri gibi... bir zaman sonra sınırsız kullanıma verilen araçta heycan verici üst limit denemeleri sıradan basit kullanımdan daha çok tercih edilir.

    internetin sınırsızlığı insanı çıldırtır. mesela ben normal hayatımda dışarıda gezerken asla bir kıza alıcı gözle bakmam . ama internette sabahtan akşama kadar kızlara bakıyorum. Bunlar normal şeyler değil. üroloji konusunda yüksek ihtisas yapacak için yığınla bilgi var . bür ürolog için bulunmaz nimet . ama benim gibi hiç alakası olmayan birine içinden çıkılmaz bir kördüğüm oluyor. internette şuan en çok olan şey ürolojik kaynak halbuki asrı saadette sahabeler kendi mahrem yerine bir kez bile bakmamış.

    şimdi bu sahabe ahlakını uyarlamak için neden çalışma yapılmasın?

    Eskiden evlilikle bu pislikten kurtulacağımı düşünüyordum. Israrla evlenmek isterdim şimdi evlenmesem daha iyi diyorum çünkü öğrendiğim hiç alakam olmayan tonla ürolojik bilgiyle ne yapacağımı , ortaya ne çıkacaracağımı ben de bilmiyorum.

    sınırsız kaynak kul için değil. kul , sınırsız kaynak içerisinde ilahi ahlak sırını koruyana denir.

    yüzme bilmeyen bir kişiyi de okyanusa atmak islami yöneticinin yapacağı şey değil.

    İlk önce ehliyetli internet kullanımı geliştirilmeli. branş veyeteneklere göre bilgiye erişim sağlanıp kanalize edilmeli insanlar.

    Günümüzde insanların en çok vakit geçirdiği şey internet olduğu için internet kullanımının islama uyarlanmasıni çok istiyorum vesselam.


  19. Bizde kadınlar günü vardır ama böyle değil. Kadınlar toplanir bir gün birinde birgün birinde mugabele okunur. Yemekler yapılır kısırlar yapılır . Para toplanır kimde toplanıldıysa ona verilir.
    Zaten o günden kalan yiyecekler bizim sabrımızın mükafatı gibidir. Malum o gün bizi eve koymazlar , sokakta berdüş gibi gezeriz sağda solda...
    Bunun bir de temizliği var
    Yediğimiz zılgıtın haddi hesabı olmaz.
    Hiç bir şeye el de sürdürmezler.
    Bazende erkek evde bir odada saklanır hiç dışarı çıkmaz bu erkeğe de , sovan erkeği, more erkek gibi bazı yakıştırmalar yapılır.

    Tabi toplantıdan sonra masaya yumruğunu vurup bulaşıkları da ben yıkayacam diyecek babayiğitler hala aranmaktadır...


  20. Aziz kardeşlerim aklıma bir fikir geldi. Kısaca anlatıcam. Tayyip Erdoğan bu gün hangi ülkede aday olsa cumhur başkanı seçilir. Ben diyorum ki Afrikada bencileyin susuz kalmış fakir bir devlet ayarlansa orada da cumhur başkanlığına aday olsa olmaz mı? Yalnız fikir benden çıktı afrikadan bir güzel kızla evlenmem için ilk bana vize verilecek. Zaten ben gibi fakir Türkiyeden evlenemez ancak afrikada evlene bilirim. Yani şöyle çukulata renli badem gibi bir kız Abi onlar güzel oluyor... Neyse

    Şaka bir yana osmanlıyı kuracaksan bu demokrasi ortamında ancak böyle kura biliriz. Niye çifte vatandaş olunuyorda niye olmasın demokrasi değil mi? Afrikada seçilir Biz garipler oraya gideriz onlar gelir buraya Soframız şenlenir evlerimiz şenlenir. Bence çok iyi bir fikir. dünyada çok ses getirir...
    Anayasa değiştirilir seçme seçilme kanununda ufak bir ayar verilir. Aynı kişi iki ülkede de cumhur başkanlığına aday olur vesselam...

×
×
  • Create New...