ali melikşah

Şehit Türküsü,

Bir Güneş Doğuyor,

Bilal,

Şehitler Ölmez

Selam Söyle (Hasan Sağındık)

Bunlardı güzel ve kavgalı günlerin ezgileri/marşları.

Ne o marşlar ezgiler, ne de kavgalar kaldı şimdilerde.

yazmak ve yaşamak

iki muamma.

yazan yaşar

ve yaşayan bilir elbette

Bir Didem Mamak iniltisi bırakalım buraya.

"Ben işte miraç gecelerinde

Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,

Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,

Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin

Bir şiir aradım."

Her insan ve her şair gibi gel-gitleri, tezatları, egosu vardır muhakkak. Fakat özel bir adam ve özel bir şairdir İsmet Özel.

Mesela: Münacaat

Ben İsmet Özel. Şair.

Türkçeye çevirince daha da bir güzelmiş bu şarkı.

https://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A

Donnez-moi une suite au Ritz, je n'en veux pas
Des bijoux de chez Chanel, je n'en veux pas
Donnez-moi une limousine, j'en ferais quoi ?
Offrez-moi du personnel, j'en ferais quoi ?
Un manoir a Neufchatel, ce n'est pas pour moi
Offrez-moi la Tour Eiffel, j'en ferais quoi ?

Ritz'de bir süt oda versen bana, istemem
Chanel'den mücevher, istemem
Bir limuzin versen bana, ne yaparım onunla ki?
Uşaklar teklif etsen bana, ne yaparım onlarla?
Neufchatel'de bir malikane, bana göre değil
Eiffel kulesini teklif etsen, ne yaparım onunla?

Je veux de l'amour, de la joie, de la bonne humeur
Ce n'est pas votre argent qui fera mon bonheur
Moi je veux crever la main sur le cœur
Allons ensemble, découvrir ma liberté
Oubliez donc tous vos clichés

Aşk isterim, eğlence, iyi huy
Beni mutlu edecek olan paran değildir
Ölürken kalbimde bir el olsun istiyorum
Haydi birlikte gidelim, özgürlüğümü keşfedelim
Tüm önyargını unut, buyur benim gerçekliğime

Bienvenue dans ma réalité
J'en ai marre de vos bonnes manières, c'est trop pour moi

susuzluğu kıymetli yapan çöl değil elbet.

suyun bizzat kendisi.

su idi suyu aramaya değer kılan.

dur.

dinle.

bunca iniltinin arasında mutlak bir sessizlik değil mi ihtiyacın olan?

Bu türküde başka güzeldir, başka dertlidir. Sözlere gerek yok. Dinleyen ve seven malumdur zaten.

Cengiz Özkan başkadır. Konuşur gibi, söz söyler gibi, çay yudumlar gibi söyler türküleri. Yormaz ve yorulmaz; kulağa değil, gönle dokundurur mızrabı. Son yorumlamalarından birisi. Aşina olanlar zaten bilir. Nefesine ve gönlüne sağlık ozan.

hayırlı cumalar anne

sersem gövdemi yere -bilirim yetmez-

sen türküm, sen şiirim

sen bildiğim en hakiki anlam

hayırlı cumalar baba

göremedin gün yüzü dünyada

sen göçünce anladım

nasıl baş çıkılır hayatla

Birde şu var: İstanbul şehir değil şiirdir şiir.

Sanırım artık msn diye bir durum kalmadığı için, whatsapp durum mesajı olarak adlandırılabilir. :)

özel adam ismet'in dediği gibi: ölen öldü kalan sağlar haindir. her durum, başka bir durumun katili oluyor nihayetinde.

Teşekkürler Ali, hakikaten güzel bir türkü. Ve gayri ihtiyarî kaçıncı dinleyişim bilmiyorum. İnsanoğlu çok farklı saiklerle handiyse ışık hızından hızlı bir savrulmayla / düşünceyle geçmişe gidiyor.

 

Umarım türkülerle alakamız daima var olur, çünkü çok az güzel şey var/kaldı.

Rica ederim mumin, güzel şeyler dedin. Türküsü olmayanın söyleyecek sözü de olmaz. An'ı ve bütünü anlamlı kılan bağlardan birisidir türküler. Hep varolsunlar.

Meşhur bir uzun hava şöyle başlar ve Aysun Gültekin ablamız harbiden esaslı söyler (Güler Duman'ı da es geçmeyelim):

"Erzurum dağları kar ile boran

Aldı yüreğimi dert ile verem"

Akira Kurosawa'dan enfes bir epik film: Seven Samurai

Kötülüğe karşı sözün değil elin (fiiliyat) devreye girmesiyle nasıl iyi şeyler olacağının güzel bir örneği.

Trajedi ve fedakârlık. Yaptığın tercihler başkalarını hayata tutundurabilir.

Train to Busan (Train)

Erkek tesettürünün lafının bile edilmediği bir ortamda kendi kültür ve beğenisine göre başını şöyle ya da böyle örten hanımların örtünme biçimlerinin sürekli tartışma konusu yapılması tek tipçiliğe dayanan insan mühendisliğinin nerelere kadar uzandığının göstergesidir.

[Hüseyin Akın, Hû Dönüşü]

Ben onu merhum Üstad ile Sezai Karakoç arası bir ruha benzetirim. Eti, kemiği ve kalemiyle. Yazmak t/aşkınlığını, buhranlarını, iniltilerini, sancılarını Üstad'tan, sükutunu, münzeviliğini ve sadeliğini ise Sezai Karakoç'tan almış gibidir.

Fakat bunun yanısıra özgündür, özgedir Zarifoğlu. İz bırakmış ve soluk getirmiştir şiire edebiyata. Farkı, farklı olmasındandır.

Necip Fazıl Üstad'ın Canım İstanbul'u ve Sezai Karakoç'un Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine şiiri.

Başyapıttır, şiirin en hasıdır, ekmek kadar aziz ve baştacıdır.

1. Sezai Karakoç'un şiirleri. Toplulaştırılıp "Gündoğmadan" ismi verilen şiir kitabı. Kimi inşirah, kimisi tefsir, kimisi de er kişi niyetine şiirler.

2. Cemil Meriç'in özellikle Bu Ülkesi,

3. Nurettin Topçu'nun muhtelif eserleri,

4. Erol Güngör'ün kültür, millet, milliyetçilik muhtevalı kitapları,

5. Belki dili biraz ağır ve ağır gidiyor ama Kemal Tahir'in kitapları,

6. İbrahim Tenekeci'nin şiir kitapları,

7. İsmet Özel. Bütün gel-gitlerine rağmen İsmet Özel nacizane tavsiyemdir.

Gençlerin, özellikle de üniversite okuyan gençlerin başucu kitapları olmalı bunlar.

Yalan Ay

bir ihtimal daha var dostum

bir yol ayrımı daha

kader, itaat, dogma

geldik ve gideceğiz ona

haydi kusun içinizi

ne birikmişse temiz ve kirli

-geçti dostum geçti-

geldi ölüm meleği dibine dizinin