Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

vasifsiz

Editor
  • Content Count

    335
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    4

Posts posted by vasifsiz


  1. "Günümüzün hezeyanlarından biri:

     

    — Allah'tan korkulmaz; Allah sevilir.

     

    Bunu söyleyenler o ahmaklardır ki, aşkın bizzat korkulu bir şey olduğunu ve sevilenden bir o kadar korkulduğunu bilmezler, sezmezler. Sezebilselerdi ödleri patlardı. Bahsettikleri korku da Allah'a karşı duyulması gereken korku değil, kaba ve insanî ceberute duydukları zoraki his..."

     

    Sevginin korkuyla iç içe olduğu ve sevgiyi korkunun doğurduğu hususunda üstadın kitaplarında başka bir yer var mı hatrınızda?

     

    Allah'tan neden korkulması gerektiğini anlatabilecek birkaç cümle arıyorum.


  2.  

    Ölmemişken ölenlerin kazandığı sonsuz âlemde ayrıca şehitlikten gelen öyle bir mertebe var ki, başta en büyüklerin en büyüğü, bütün büyüklere Allah bu mertebeyi verdi.

     

    Evvelâ, hakikî ve ebedî hayatın rehberi ve her derecenin üstü Allah'ın Sevgilisi bizzat şehit...

     

    Hayber'de tattığı zehirli etin yıllarca süren Sinsi tesiriyle şehit... Ebu Bekr de aynı sebebten ve onunla beraber... Ömer, Osman, Ali ise, doğrudan doğruya vücutlarında, Allah için güneş güneş al kan yaralar açan hançerler ve kılıçlarla şehit...

     

    Bunlar evvelâ şahit, sonra şehit.. Gayelerin Gayesi yoliyle, ölmeden ölmüş olmanın nimetine, Allah'ta fâni ve baki olmanın sırrına şahit ve sonra Allah yolunda şehit...

     

    Onun içindir ki, yaratılış hikmetinin getirdiği bâtın yolundan büyük oluşa erenler, ayrıca şehitliğe de can attılar.

     

     

     

    Peygamber efendimizin şehit olduğuna dair ben başka bir yerde rastlamamıştım. Acaba rastlayan var mı?


  3. Yazacağım bu anıyı bir hocamdan dinledim. Vukuu kesindir ancak tafsilatı hakkında ne yazık ki bilgim yok. Ben yanlızca size hatrımda kaldığı kadarıyla dinlediklerimi aktarayım.

     

    ***

    Üstadın vefatına yakın, Asım Arvas -ilk ismi hatrımda değil- ve birkaç kişi, üstadı ziyarete gitmişler. Üstad mecalsiz, perişan bir haldedir.

     

    Asım Arvas'ın anlattığına göre, üstad o halinde bile misafirlerine birşeyler ikram edebilme sıkıntısı içerisindedir. Bir süre sonra Mehmed'i çağırır. Asılı duran pardesüsünü alır, cebine elini atar. Bozuk para sesleri.. Ve hepsini çıkarıp Mehmed'e verdikten sonra, misafirlerine en yakın pastaneden yiyecek birşeyler almasını söyler.

     

    Arvas o an -nasıl bir haldi ki- evde o para haricinde tek bir kuruş olmadığını anladıklarını söylemiş.

     

     

    Bir süre sonra, üstad çıkarıyor -zannımca- tabakasını ve misafirlerine tek tek uzatmaya başlıyor. Tabi, kimin haddine üstadın yanında sigara tüttürmek! Herkes böyle bir hareketi saygısızlık saymış olacak ki, kimse uzatılan sigaradan alma teşebbüsünde bulunmuyor.

     

    Tabi sıra dönüp dolaşıp en sonda oturan ve misafirlerin yaşça en küçüğü Asım Arvas'a geliyor. Üstad ona doğru uzatırken tablasını, o geriye doğru çekilip, utangaç bir tavra bürünürken, sonunda canına tak eden o çelimsiz, tkatsiz adam bütün herkesi şaşkına çevirerek kükreyiveriyor:

     

    _Müslümanca söyle! İçiyor musun, içmiyor musun ?!

     

    Arvas bu ani çıkıştan okadar korkuyor ki, sigarayı yavaşça alıyor, çekingen tavırlarla yanına indiriyor.

    ___

    Meselenin aslına ve tafsilatına ulaşabilen varsa, paylaşmasını temenni ederiz.

    Vesselam.


  4. Şeytan taşlama hususunda çok güzel bi cevabı vardı. Zannediyorum Yaşar Nurinin şeytan taşlamanın zamanı hususunda bir değişikliği üzerine, "bizim evin bahçesinde direk var, niye Arafata kadar zahmet ediyor ki, gelsin oraya atsın taşını" şeklinde.. :)

    • Like 1

  5. Bir kısmını internet üzerinden seyreyledik. Beklediğimin aksine, hiç kesilmeden, hiç sarsılmadan gayet düzgün cevaplar verdi. Yahu bırakın onu bunu, resmen vaaz-ü nasihat etti yahu:) Hele bazen, gülmekten kırdı geçirdi.. Sevdirdi kendisini. Bu hakikaten önemli.


  6. KARA ZULÜM

     

    1219585408kan_aglayan_goz.jpg

    Dinleyin insanlar ! Dinleyin...

    Bu yiğitlerin destanıdır.

     

    Onların vakitleri şehadete ayarlıydı

    Gönülleri şehadete sevdalı..

     

    Gün gelir o sevda ile kalkılır

    O sevda ile yola çıkılırdı

    Tek sevdaya doğru..

     

    Gariplerin sevdasıydı bu..

    Gönülleri bir

    Hüzünleri bir

    Sevinçleri birdi onların..

     

    Anlayamazdı bunu

    Kalbi mühürlenmişler

    Anlayamazdı;

    Kendi elleriyle

    Kendi kalplerini mühürleyenler

     

    Anlamadılar !..

    Bilemediler !..

    Bilemeyecekler!..

     

    Mahşere kadar

    Siz...

    "fe eyne tezhebun"

    Nereye bu gidiş

    Nereye kadar ?..

     

    ***

    Kanla çizilir şafaklar yüreğim üstüne..

    Geçilir yardan sevgilerden ölüm üstüne !..

     

    Ellerim dolanır gözlerine seherlerin

    Savaşçılar gelir ufuktan cihad üstüne..

     

    Yağmurlarla söylenir türküler kutlu çağa

    Cihada yürür savaşçı; şehadet üstüne !..

    ***

     

    Kara zulüm yağar gökten üstüne toprağın

    Aydınlık bir gün doğar; doğar Mekke üstüne

    Kara zulüm yağar gökten üstüne toprağın

    Kurulur yeni bir dünya gülistan üstüne !..

     

    ***

     

    ((Grup Genç))


  7. ***

    Ne Malatya işini yapanların İslam ahlakı ve hikmetiyle alakaları vardı; ne de şimdi bana selam vermekten bile çekinenlerin böyle bir alakası var... Düşmanlarımız; gemi azıya almış olan küfür yobazları, bu yarım Müslümanlardan mı korkuyor? Ya tam Müslümanlarla dolu olsaydı bu diyar, ne yapacaklardı ?..

    ***

    Cinnet Mustatili


  8. "Üstadı anma günü"nde bulunduğum beldede bir program düzenlenmişti. Bir de baktım ki, Üzmez gelmiş. Aslında zannediyorum Hilal tv de yaptığı konuşma da aynı bu muhtevada olacak ki, arkadaşın kafası pek karışmış.

     

    Hatta bulunduğumuz salonda, biz Üzmez üstadı anlatacak diye beklerken, Malatya macerasını ballandıra ballandıra anlatmaya koyulmasıyla, kim bilir hangi iyi niyetlerle gelen üç kızcağızın :), sinirli sinirli salonu terketmesi bir yandan beni güldürmüş, bir yandan da kafamı karıştırmaya başlamıştı.

     

     

    O, Emin Yalman hakkında üstadın ağır eleştirilerinin de bulunduğu Büyük Doğunun bir sayısında, bir köşede "Bir fikrin büyüklüğü o fikrin toprak üzerine döktüğü kan lekelerinin büyüklüğü ile ölçülür." şeklindeki bir çerçeveyi okumasıyla beraber bu işe kalkıştığını anlatmıştı. Hatta bu yazıyı kopyalayıp google'a yapıştırırsanız, ulaşacağınız sonuçlarda, Üzmezin diğer açıklamalarına rastlayabilirsiniz. Ben doğruluğu hakkında bir bilgiye sahip değilim ama iddiası yenilir yutulur cinsten değil hani..Buraya diğerlerini yazmıyorum. Merak eden buyursun efendim.

     

    Üstad böyle bir şeyi yapmış olabilir mi bilemem. Bu işin şeran durumu nedir, bilemem.

     

    Doğruluğu-gerçekliği hususunda bir bilgi varsa, merakla bekliyorum.


  9. Ömer Lütfi Mete yapımı eski bir film vardı. "Çizme"

     

    Film 1950 seçimlerinden sonra Arapça ezan yasağının kalkmasına rağmen Karadenizin bir kasabasında, yasak uygulamasına devam etmeye çalışan nahiye müdürü ile halk arasında geçen olayları çarpıcı bir biçimde ele alıyor...

     

    Yakınlarda seyrettim. Aklıma gelmişken paylaşayım. Buyrun inşallah.

     

    tıklayınız


  10. Tesettür, kılığına girilebilecek bir şey mi Ayşe?

     

     

    Miyavlamak insanı kedi yapmaz. "Semâzen" kıyafeti giymek de "semâ ehli" etmez insanı. Bu yüzdendir "semâ ediyor"diye anons etmezler kimi sanatçıları. "Semâ gösterisi" yaparlar en fazla. Gösteriyle kalırlar sadece. Mevlânâ'ca duymasalar da olur, semâlara ağmasalar da olur. Başörtüsü takmak, çarşaf kılığına girmek, abaye kıyafetlere bürünmek "mütesettir" eylemez seni

     

    Tesettür, dışarıdan başlamaz ki, bacım benim. İçeridedir tesettür; gizlidir. İçeridendir tesettür; sırlanmaktır güzelliği. Başa geçirilmez bir hamlede. "Nur" olmak içindir tesettür; tenden şehvetten soyunup kalbiyle ve ruhuyla görmek/görünmektir. Haberin yok galiba, başörtüsüyle görünmediği halde 'tesettür'e sımsıkı bürünenler var aramızda. Tesettürün, senin başına doladığın "görünür" cephesini tamam edemezlerse de, derinlerinde buzdağınca bir örtü saklarlar.

     

    Görünmezdir o örtü. "Örtü" diye görünse de, yine görünmez. Başörtülülerin hepsi bir değildir. Başörtülünün hepsi başörtüsü değildir. Tesettürü olmayan başörtülü de olabilir. Başörtülü olmayan tesettürlü de olabilir. Başörtüsünün içinde senin gibi zoraki duranlar da vardır. Başının örtüsüne başını verecekler de vardır. Benzer davranış kalıpları sergileyen "laboratuvar yaratıkları" değildir onlar. Birinin resmini ansiklopediye koyunca hepsi hakkında fikir edinebileceğin tek tip bir "deniz altı canlısı türü" de değildir.

     

    Gösteriye dökülür bir şey olsaydı tesettür, kılığına girebilirdin belki.

     

    Tesettürün senin göremediğin bedelleri vardır gerilerde. Senin giyinemeyeceğin libaslar diker gönüllerde. Senin üzerinde gösteremeyeceğin dikişleri, dikilişleri vardır tesettürün. Hürriyet'li bir irtica haberiyle, diplomasından olmak gibi bir bedel meselâ. Milliyet'çe bir namaz ihbarıyla, delikanlıların (ki sen sadece kızlar örtünür sanıyorsun) taşkınlıklara karşı kendilerine örtü edindikleri secdelerden utandırılmalarının yükü vardır meselâ. Cesaretin varsa, Uğurlu Kanal D haberlerinin başörtülüdür diye ele güne rezil ettiği, üzerindeki iftiralardan aklanmak için hâlâ daha çırpındıkları fedakâr doktorların, idealist öğretmenlerin suskun hüzünlerini giyin, mütevekkil sabırlarını dola başına. Kabına sığmıyorsan, ülkesinden kovulup Viyana'da, Prag'da, Bükreş'te anne babasına hasret çeken sürgün kızların sessiz çığlığını kuşan, gurbet sızılarını al omuzlarına.

     

    Senin patronunun Tower'i 'tesettürlü Ayşe'yi ya 'hizmetli' olarak, ya "biz de dine saygılıyız" gösterisine gönüllü hizmet sunmaya razı 'folklorik bir detay' olarak ya da sahiden tesettürlü Ayşe'leri sosyolojik malzeme, fantastik çeşitleme olarak yağmalamaya hevesli "tesettürlü Ayşe"ymiş gibi gezecek gazeteci olarak hoş görebiliyor.

     

    Sen, yani sahiden sen, orada, sahici tesettürün içinde olsaydın Ayşe, gazeteci rolü oynayan Ayşe değil de, sen Ayşe örtünseydin, Tower'ları ne olurdu acaba?

     

     

    Senai Demirci

    SenaiDemirci.net

×
×
  • Create New...