Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

mitajanı

Editor
  • Content Count

    457
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    15

Posts posted by mitajanı


  1. hâcegân sana diyoruz gel istanbul'a yapalım bi iftar diye ama sen hep yan çiziyorsun. ayrıca olaylar olaylar olaylar derdi evvel de sevdiğim sonradan kış kışladığım şahsın biri. gel sen, buralar iyi.

     

    ha bir de yusuf'un mapushanedeki bahtı kardeşlik, simitçi deyipte geçme. simit sarayları ölür simit tezgahları yaşar evvel Allah.


  2. tabii ki akla gelir o mısra özel deyince birileri, o birilerinin dediği gelince ajanın kulağına, o birileriiii... bilirler kendilerini o birileri..

     

    neydi o?

     

    şudur: ''neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı / karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.''

     

    radoyamüridenahıskalıyacihanadaragörünürgörünmeze


  3. Balzac : Eugenie Grandet

     

    Rahat yazıyor bu adam. Okuyan da rahat okuyor. Şu, yukarda adı geçen kızın hayatını; acılarını, sevinçlerini ve kötülüğün göremeyeceği kadar uzakta oluşunu çok güzel yansıtmış. Saygı duyulacak, onu geçtim, aşık olunacak bir kız. O kadar yani... Bir itirafta bulundum galiba. Bir kedi görmüş de olabilirim.

     

    kaçıralım kızı o zaman cevvaladamlardanoluşanbirtribüngurubuyla beraber. :) olmaz mı? ya da dur, o kadar adama gerek yok abicim. biz ikimiz bu işi hallederiz. belki radomir de gelir. :) ama bence evvela balzac'tan kızı usulüne uygun isteyelim. eğer artistlik yaparsa işte o vakit biz de planımızı devreye sokar, eugenie grandet hanım ablayı kaçırırız. sonra nikah filan kıyılır, akabinde benim bildiğim bir düğün salonu var, ismi: ''bektaşlar düğün sarayı'', hah, işte orada da bi güzel düğün yaparız size. valla bak. everelim sizi.

     

    asıl konu neydi lan bu arada. ha evet şu dünya klasikleri mevzusu.. lan işte okuyabilenler okusun keyfiyetli olanlarını. sonrası Allah kerim..


  4. anlamadığım nokta bu mehapelilere noluyor? zamanında itin birini asamayan adamlar bugün kalkmış akıl veriyor hükümete. hükümeti kürtlere ayrıcalık tanımakla ve hatta şehitlerin kanının müsebbibi olmakla suçluyorlar. iftira atıyorlar. daha kendi partileri fuhuş kasetlerinin hesabını veremeden şehit cenazelerini manipüle ediyorlar. bunlar, ergenekoncu/ulusalcı/faşistlerle ağız birliği etmişçesine; ''kürtlere ölüm, kürtler eşşektir, kürtler teröristtir'' naraları atıyorlar. kaç seçimdir halkın bunlara teveccüh etmemesini yediremediklerinden halka da sövüyorlar. halk bunların nazarında mal, öküz, gerizekalı bir kitle. cehapeliler gibi bunu söyleyecek bir uzuvları olmadığından takiyye yapıp bel altı vuruyorlar. ak parti'yi sandıkta dizginleyemenler ellerine geçen her fırsatı bir tilki, bir sansar, bir akbaba kurnazlığıyla değerlendirip -ki buna şehitlerin kanı da dahil- akla hayale gelmedik iftiralar atıyorlar. bunların şu an yaptıkları budur. bunlar istiyorlar ki sokaklar ayaklasın, kürtlerin anasını bellesinler, hükümeti devirsinler, başbakanı assınlar.. bunların kafası budur. daha bugüne kadar sokak yüzü görmemiş, olay görmemiş süt bebeleri kalkıp sokakları alevlendirecek şeyler söylüyor sanal alemde. o sokaklar bir karışsın, hükümetin milli birlik ve kardeşlik projesi uğruna verdiği çabalar Allah muhafaza bi suya düşsün o zaman görürüm ben halinizi. 10 senedir sükun içinde yaşadığımız bu günleri mumla arıyacaksınız.

    • Like 2

  5. geçen bi camiye gittim. şimdi isim veripte cemaatını rencide etmek istemiyorum. neyse camiye bi girdim, bir de ne göreyim; adamlar orayı play station salonuna çevirmişler adeta. caminin girişinde sağ tarafa adamlar koymuşlar abicim şu play station salonundaki koltuklardan, oh oturmuşlar üstlerine ibadet (!) ediyorlar. Allah kabul etsin, gözümüz yok. fakat işin ilginç yanı burada hakkaten olayı aşmışlar. şöyleki, play station salonlarına gidenler bilir, oradaki koltuklar böyle yumşak yumşak, böyle renkli renkli, böyle gımıl gımıl koltulardır. ulan hadi tabure koydunuz anladıkta, bu koltukları getirip koymak nereden aklınıza geldi azuz cemaat diye sorasım gelir mütemadiyen. içeri giripte bu durumu görünce, gımıl gımıl koltuklarda oturan ve neredeyse tamamı + 70 ihtiyar delikanlılara imrendim doğrusu. dedim; gençler, bi elinizde coysitiğiniz, bir de önünüzde plazmanız eksik. onlar da olsa fifa'da sağlam kapışırdınız. tabii bunları içimden diyorum. arada yaş farkı var adamlara dayılanmak olmaz şimdi. diyeceğim o ki, ibadet; cehd, mücahede, zorluk, sabır değil midir zaten? bu böyle yatış olayı nereden çıktı? onlara çok ünlü bi fikir adamının yine çok manidar bir sözünü hatırlatıp mekanı terkediyorum canlar: '' camiler yan gelip yatma yeri değildir.'' mitajanı (ne sandın)


  6. yazının tamamını okumadım elbette ama diyalog nanesinden bahsettiği ortada. ya arkadaş ben bu kelimeyi duyunca artık sinir küpü olmaya başladım. ne bu ya.. ehl-i sünnet'i bunlar sahipsiz mi sanıyor? diyalog nanesine bel verenleri tanıyalım ve prim vermeyelim artık arkadaşlar. yoksa gidişatı az çok herkes görüyor. bu böyle nereye varacak. papanın elini öpenleri, camiyi kiliseye benzetme gayretiden olanları, eshabı kirama hakaret edenleri, alimleri aşağılayanları, emek ve adalet deyip mümünlerin itikadını baltalayanları görelim artık. bunlara tekmeyi basalım.

    • Like 2

  7. selam millet. nasılsınız, iyi misiniz?

     

    dün gece kafamı yastığa koyunca aklıma şu dünyada bi' şekilde yolunu bulupta şamarlamak istediğim adamlar geldi. böyle ağız burun dalmak istediğim, beyninin pekmezini akıtmak istediğim adamlar.. düşündüm, taşındım; 'kim lan bunlar?' diye sordum kendime. bunların bi' listesini çıkarayım dedim, siteye yazayım, içimde kalmasın dedim. ve evet, Rabbime hamd olsun ki, emektâr bilgisayarımın başına geçip bu beni sinirden deli adamların listesini çıkarıyorum gençler. listeye ilaveler yapacağım. bunlar şu an aklıma gelenler.

     

    bi yudum çayımdan aldım, ve biraz

    ladım kendimi, başlayalım.

     

    1-radovan karadzic: bu dallama, bu insan azmanının ne halt yediğini hepiniz biliyorsunuz. sıfatına bakınca zaten ne menem bir kansız olduğunu anlamak güç gelmiyor insana. kendisine baltayla saldırıyor ve 'good bye ulan hırbo' diyerek şutluyorum cehennemin dibine.

     

    2-ratko mladiç: ''insanlar delirme noktasına gelene kadar ateşe devam edin'' diyecek kadar cani bir İslam düşmanı olan mladiç'in o meymenetsiz suratını dağıtmak için penseye gerek yok, yumruklarımı çalıştırıyorum.

     

    3-ariel şaron: bu denyo oğlu denyoyu tanımlamak için kelime bulamıyorum. bu adam bir insan mı? ben inanmıyorum. bu adam bir yaratık. sadece öldürmeye programlanmış bir yaratık. cinav çubuğuyla giriştiğim şaron terk.

     

    4-ariel şaron'un babası: tanımıyorum ama dünyaya gelmesine vesile olduğu yaratık için bi' yumruğu hak ediyor.

     

    5-mao zedong: lan bir insan bütün kötü sıfatları üstüne toplar mı? hah işte bu mao öyle bi adam. diktatör, komünist ve bi o kadar sıfatsız. bunun elini buladığı kan öyle böyle değil. hani hitler ve mussolini de cani adamlardı ama bu onları çok geride bırakmış bir adam. o yüzden kendisine bir uçan tekmeyle güle güle diyorum.

     

    6-thomas edward lawrence: ortadoğu'nun anasını ağlatan bu dingiliz keferesi çok yaman bi adam. onlarca osmanlı evladının kanına girdi. şimdi bu dingile kafa atmadan bırakmam ben abiler.

     

    7-beşar esad: hama'daki katliamın sahibi, soysuz mürted. babasının yolundan giden bu hıyar ağasını falakaya yatırmak istiyorum.

     

    8-cemaleddin afgani: Abdülhamid Han'a artistlik yapan herkesi karşıma alırım. efgani'de böyle çizik attığım adamlardan. kendisine bi aparkatla elveda diyorum.

     

    9-layd gaga: mason mudur, illimünati midir, satanist midir anlamadım bu gacıyı. ama müslümanları sevmeyen belli merkezlerin piyasaya çıkardığı muhakkak bu modern zaman manyağını. kendisine uyuz ve ayar oluyorum. kadına el kalkmaz düsturundan hareketle kendisinin böğrüne sağlam bi tekme çakıyorum. ve gol.

     

    10-george soros: manipülasyon yapıp ülkeleri ve milletleri kaosun göbeğine atan bu katakullici herifi unutmayın. bu adam çok can yakıyor. kendisine direkt levyeyle dalıyorum.

     

    oh be, rahatladım.

    • Like 2

  8. Samuel Johnson diyor ki, “Vatanseverlik, alçakların son sığınağıdır.” Yanlış anlaşılmasın, vatanseverlik alçaklıktır demiyor bu söz; vatanseverlik, alçakların alçaklıklarını gizlemek için sığındıkları son limandır diyor. Çünkü temiz, tertemiz bir şeydir vatanseverlik. Beyazdır. Kirletilmemiştir. İşte o nedenle, alçaklar, günün birinde alçaklıkları ortaya çıktığında, kendilerini aklamak için “vatansever” rolüne bürünürler. Olabilir. Alçakların, mantar gibi bittiği bir durumda, bize düşen, vatanımıza küsmek değildir; aksine vatan marşımızdaki gibi birbirimizi arkadaşça uyarmaktır; “arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın” demektir. Yetmedi, “ferman padişahınsa dağlar bizimdir” demektir. Çünkü, padişahtan da önce bizimdir vatan. Evet, cümle alem bilsin ki “vatan”, padişahlara, diktatörlere, krallara karşıdır. Bizimkiler, yani atalarımız, mesela bir Namık Kemal, bir Ziya Paşa, niye bu ülkeye vatan dediler biliyor musunuz? Çünkü bu ülkenin, bu toprakların padişahın “mülkü” olmadığını bizzat padişaha hatırlatmak için. Şimdi birileri, kendini bu ülkenin sahibi sanıyorsa, bunun için cinayetler işliyorsa, gelin canlar bir olalım sözüne kurşun sıkıyorsa, senin benim keyfimize limon sıkıyorsa bugünün şairlerine, bugünün vicdanlı insanlarına düşen, vatan haini olduğunu ilan etmek değil, tam aksine, yeni bir vatan mersiyesi yazmaktır.

     

    Evet, buraya vatan demek, “Senden büyük Allah var padişahım” demektir: Bilesin ki, mülk yalnızca Allah’ındır padişahım. Ama bu topraklar, ırmaklarıyla, dağlarıyla, ovalarıyla, gökyüzüyle; tarihiyle, kültürüyle, ezanlarıyla, müzikleriyle, şiirleriyle, hikayeleriyle, acılarıyla, sevinçleriyle, bayramlarıyla salt bir coğrafya olmaktan çok daha büyük bir değer olan işte bu topraklar, onun üzerinde bir hayat, bir tarih, bir medeniyet inşa eden, bir aile kuran, arkadaşlıklar kuran milyonlarca insan için, yani bizim için bir vatandır padişahım, bunu bilesin.

     

    Evet, ben vatanımın alçakların eline geçmesini istemem. Eğer bir alçaklık sezmişsem de, alçaklar yüzünden vatanıma küsmem. Alçaklar yüzünden vatanımdan ayrılmak zorunda kalırsam, gurbete düşerse yolum Mehmet Akif gibi, Nazım Hikmet gibi, içimde hasret doğar. Evet, hasret. Öğrendiğimiz bir duygu değildir bu, sahte olması da imkansızdır, hasreti kurgulayamazsın, o hep oradadır, o hep içimizde bekler, yoksun ve yoksul kaldığımızda, vatansız kaldığımızda ortaya çıkıverir. Yakar içimizi. İşte o zaman, “memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak” dizesi düşer dilimize. Amerikalı olsaydık, belki Dylan Thomas’tan bir dize düşerdi dilimize; belki Bob Dylan’dan bir şarkı. Ama ben bu topraklara aidim ve benim hasretim buralı bir şairinki gibidir. (Eliot boşuna dememiş: Şiir en milli sanattır!) Bilirim ki, derdimden en iyi bu toprakların şairi anlar çünkü. Gurbetteyken, gönlüm bu ülkenin hasretiyle yanarsa, “ben ordan geçerken biri, amca dese, girsem içeri” isterim… Hemşerim memleket nere diye söze başlasa da tanış olsak isterim.

     

    Evet, ben bir vatanseverim. Bir karıncanın yuvasını sevdiği gibi seviyorum vatanımı. Bir arının kovanını savunduğu gibi savunurum vatanımı.

     

    Adım Murat. Aslı Arapçadır. Ama Araplar bu kelimeyi çocuklarına çok ama çok nadiren isim olarak verirler. Çünkü onlar daha çok murat ederken kullanır bu kelimeyi, oysa parçası olmaktan şeref duyduğum bu millet, onu özelleştirmiştir; bu topraklarda yaşayan yüzbinlerce çocuğun adıdır Murat; adımı seviyorum; adımın 5 padişaha ad olmasını seviyorum… Çünkü o isim bu vatana özgüdür. Bize özgüdür. Bana özeldir.

     

    Oğlumun adı Ömer. Aslı Arapçadır. Ama Araplar “Ömer” demezler, Omar derler. Şu yeryüzünde onu “Ömer” diye telaffuz eden yalnızca bizleriz. Oğluma bu ismi verirken murat ettim ki, dünyanın neresine giderse gitsin, adını söyler söylemez ait olduğu vatan bilinsin. Eğer vatanım olmazsa oğlumun adının anlamı da kalmaz. Tanrım, ben nasıl vatan haini olurum?

     

    Kızımın adı Elif. Aslı Arapçadır. Ama onu Türk kılan şey, benim onu çocuğuma Karacaoğlan yüzünden vermiş olmamdır. Çünkü bizler, Karacaoğlan’ın mirasçıları olan bizler, “İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye” bir sevmek biliriz. Bizden başka kimselerin bilmediği bir sevmektir bu. Bu vatana özel bir sevmektir. Böyle bir sevmek görülmemiştir.

     

    Ben bir zebra olsaydım; otların yeşerdiği her yeri vatan sayardım kendime, vatan doğduğum değil doyduğum yerdir derdim; doyduğum, otlandığım… Ama ben bir zebra gibi yaşayamam, derdim doymak değildir ki dermanım otlanmak olsun. Bir Amerikalı olsaydım, benim vatanım para kazanabildiğim yerdir diyebilirdim. Ama derdim para kazanmak da değildir. Benim derdim toprağa ait olmaktır, doğduğum topraklara ait olabilmektir; orada bir hayat kurabilmektir. Üstelik sadece doğduğumuz yer de değildir vatan, sadece yaşadığımız yer de değil; aynı zamanda ölmek istediğimiz yerdir vatan.

     

    Evet, ben bir vatanseverim. Belh’ten kalkıp gelen ve burada, bu topraklarda Belhli bir adam olmaktan çıkıp Rumî’ye dönüşen Mevlana’yı seviyorum. Eşeğine ters binen Nasrettin Hoca’yı seviyorum. Hoca’nın mayaladığı gölün, alelade bir göl olmadığını, o gölün Anadolu olduğunu, o gölün bu vatanın ta kendisi olduğunu biliyorum. Yunus Emre’yi seviyorum, bize yepyeni bir dil armağan eden Yunus Emre’yi. “Yunus ki süt dişleridir Türkçe’nin” diyen Cemal Süreya’yı seviyorum. Aradaki binlerce şairi seviyorum, o günden bugüne sessizce yaşayıp giden milyonlarca insanımızı seviyorum. Fatih’in İstanbul’u fethedişini, Orhan Veli’nin İstanbul’u dinleyişini, Yahya Kemal’in İstanbul’a dönüşünü seviyorum. İstanbul’un işgalden kurtuluşunu seviyorum. Bu memleketin insanının halay çekerken de, horon teperken de, bir kalenin burçları gibi hep kol kola, omuz omuza oluşunu seviyorum. Bu ülkenin insanının yalnızlığı anlatırken “karpuz kestim yiyen yok” diyen türkülerini seviyorum. Paylaşmayı “bir fındığın içini yar senden ayrı yemem” diye tarif eden türkülerini seviyorum. Nerede yapayalnız bir taş görmüşse, nerede yapayalnız bir eser görmüşse ona Kız Kulesi, Kıztaşı, Kız Kalesi diyen insanımızın zarafetini seviyorum. Birileri yavşaklık yaptı diye bunları sevmekten vazgeçemem. Birileri puştluk yaptı diye vatanımı sevmekten vazgeçemem.

     

    Bir gün, vatanımdan uzakta bir yerde yaşamak zorunda kalırsam vatanımı kalbime gömerim; ama isterim ki öldüğümde kalbim vatanıma gömülsün. Kalbim, bu toprakların bir parçası olsun isterim. Annemin, babamın, onun annesinin, onun babasının kalpleriyle çoğalan bu toprakların…

     

    Murat Zelan, 4 Mart, afilifilintalar.com


  9. kendilerini yakınen tanımanın nasip olduğu kıymetli insan Prof. Dr. Ramazan Ayvallı ve yine değerli ilim adamı Osman Ünlü Hoca'nın müştereken istifadelerimize sunduğu bu proğramı tüm site ahalisinin bilgisine arz-ı endam ediyorum. sahur vakti de yine bu ikilinin proğramı var Cine5 ekranında. diyeceğim bu proğramı izlemeyen fenerli olsun, bu proğramı izlemeyenleri sivrisinek ısırsın, bu proğramı izlemeyenlerin aldığı simit bayat çıksın.

     

     

    program ilgili link: İ F T A R S E V İ N C İ

     

    programla ilgili bi başka link: Arşiv

    • Like 1

  10. kadınlar saçma sapan işler yapmada erkekleri çok ama çok geride bırakıyor. hele kendisine bidat bir sıfat olan 'islamcı' tabirini yakıştıran kızlar, kadınlar, aplalar, hanımlar bu işi iyice abarttılar. yani erkekler bu kadar değiller. noluyoz lan, bi kendinize gelin. sanal alemdeki rahatlığınızı bari sokağa dökmeyin diye birilerinin onlara söylemesi gerekiyor. bunu söyleyecek kimdir? evvela babası, anası, abisi, şusu busudur tabi. ama yok işte böyle bi kontrol mekanizması kalmadı, daha doğrusu eskisi kadar aktif uygulanmıyor. nikon marka fotoğraf makinası alıp fotoğraf çeken, tırnak dışında islamcı derneklerin organizasyonlarında boy gösteren, erkek arkadaşlarıyla nargile keyfi yapan bu tiplerin durumu içler acısı. vebal hepimizin üstünde. eğer bir kardeşsek, abiysek, babaysak, anaysak, ablaysak vebalmiz var demektir.

    • Like 3

  11. simit sözcüğünü duyunca dayanamıyor hemen dalıyorum mevzuya. bu halim hoş görüle aziz dostlar. gelelim hikayeye. çok dokunaklı bir kere. insanı hüzün deryasına sokup çıkarıyor. o denli bam telime dokundu ki, hüzünlü bir beste ha çıktı ha çıkacak yüreğimden. severim böyle şeyleri. eline sağlık nefrazde. ya da kim yazdıysa artık..

    • Like 1

  12. bi mesajım silinmiş -ki sileneceğini biliyordum-, kabul etmek gerekirse biraz harttı. hard.. yani böyle sert, damardan. ben ne dedim? püskevite oyları verelim de kasetçiler başa mı gelsin ne var bunda. kıpırtısız, açık, seçik. ha diyorsanız ki, yeşilçam piyasası gitgide kan kaybediyor, o vakit oylar mehape'ye tabii. ses ver n-f-k.com!

×
×
  • Create New...