Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

yavuzlenk

Editor
  • Content Count

    279
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    2

Posts posted by yavuzlenk


  1. sivil itaatsizlik her demokraside vardir,var olacaktir fakat bu olaylari o eksenden alip siyasi bir direnise,vandalizme surukleyenler de asil suclulardir.bunun da otesinde gidip yabanci basina onbinlerce dolar toplayip ilan vermek,abi bir el atin mesaji mi vermektir yoksa uslanmaz bir eziklik midir,bilemedim.

    ben bu yasananlari bir bolunme olarak degerlendirmiyorum.marjinal olmak icin ahlaksizlasanlari,provokasyonla beslenen 'le 68' taifesini,her turlu kargasada ilk konan akbabalari,gine getiren ulusalcilari,iflah olmaz kasarlanmis sosyalist cakallari,rahat batmis sanatcilari yani kisaca bu tepkili grubun icindeki tum apileri kenara ayirin,o zaman ortada ayrisma edebiyati yapacak malzeme de kalmaz.ama birileri de bu marjinallikten ekmek yiyecek..

    homojen bir toplum muyduk biz?hayir.o zaman boyle kitlesel silkinisler olur.her ulkede olur.gezi parki zaten dogal o.assayas seti olmus.bohem takilan genc bir kitle var ekseriyetle.demek ki tepkileri var.bu insanlarin orada kollektif bir dogal surec yurutmeleri,basta bahsettigim amipler olmazsa kimseye zarar vermez.

    bu hosgorulu yaklasimimdir,siyasi olani da sudur,

    o ozgurlugumuz kisitlaniyor diye ciglik atanlar da kafayi azicik kaldirip sinir disini gorsunler.baskici rejim nedir,fasizan yonetim nedir ve nasil olur ogrensinler,yeteri kadar film cevrildi.

     

     

     

     


  2. malumdur ya gizlenen,saklanan hep daha bir ilgi çekicidir.

    bu kitap da aynen o hükümde.içeriğinde öyle ekstra bir bilgi yok.hatta daha da ötesi,meseleyi ele alış tarzı,kitabın çıkış iddiası,izlenen yol yanlış.sadece ana fikir doğru:vahdeddin han hain değildir.onu da demirel bile biliyor zaten.

    kendisi de(nfk) diyor,ben öyle bibliyografyalar içinde boğulacak bir dipnot tarihçisi değilim,olamam vs diye.

     

    zaten türkiye artık vahdeddin hain mi değil mi tartışmasını da aşmalı.


  3. Bence ezici çoğunluk 19-25 sanki.Açıkara farkla birinci.Bu da bence nasıl bir sonuca götürür biliyor musunuz?Cahil,hiç bişeyden anlamayan 400 kelime ile düşündüğünü ifade edebilen bir gençlik yerine;düşünen,okuyan,gören ve konuşabilen bir gençliğiz ne güzel.Hadi ALLAH muvaffak etsin... :D)

     

    19-25'de 31 kişi gözüküyor şu an.siz dünyayı kurtarın hocam tutmayalım biz sizi :)


  4. adam karizma çünkü.filmde tek hareket çekiyor herkes dağılıyor,atkı palto şapka uyumu ayrı bir olay.e zaten amerika amerikadır ordan ne çıksa pek ala.şimdi light arkadaşlar malcolm dururken sünni iran mollalarına mı hayran olacak,sakallı şalvarlı afgan alimlerine mi tabi olacak,ezher şeyhlerinin aforizmalarını mı paylaşacak..bence amerika'dan meşhur ve karizma bir müslümanın çıkması gururumuzu azıcık okşamış.ali aparkatı vururken tekbir getiren köylü rıza'yı nasıl açıklayacan başka.

    • Like 1

  5. Biliyorsunuz ülkemize laikliği getirenlerle cumhuriyeti getirenler aynı kişiler.Hatta Fransa için de geçerli.Ayrıca ülkemizde ve diğer laik ülkelerde aynı zamanda cumhuriyetin olduğu da biliniyor.

    Şimdi bu noktada diyoruz ki cumhuriyetle yönetilen bir yerde bir dini hakim kılmanın tek yolu en kalabalık grup olmaktır.Laikler kafalarından uydurdukları bir yasağı veyahut görevi çoğunluğu sağladıklarında kanun yapabiliyor ve bu kişisel hakları çiğnenmiyor da bunu bir dine mensup olanlar yapınca mı çiğnenmiş oluyor.

    bu noktada laikler ya laiklikten ya cumhuriyetten vageçmek zorunda.Çünkü cumhuriyetin tabiatı laikliğe aykırı.Hatta değiştirilemez madde ilan edilmesi de laiklikle cumhuriyetin anlaşamayacağını gösteriyor.Laikliğin varlığını sürdürebilmesi için oligarşik düzen gerekiyor.Lakin oligarşik düzende de onun hayat hakkı yok. Çünkü laiklik oligarşik düzenin oluşmasına engel olmak gerekçesiyle varlığını sürdürüyor.

     

    şu paragrafı yazarken aslında ne anlatmaya çalıştığını merak ettim doğrusu.baştan sona okuduğum en garip paragraflardan.


  6. Bu adamın Yeni Masonik Düzen diye bir kitabı var,bin sayfa civarında hacimli kütleli bir cisim.Ben de evvelden o kitabın ilk baskısı vardı,90 bilmem kaç basımı.Zaten 90'lı yıllarda Adnan Oktar İsrail-Yahudilik-Siyonizm-Masonluk vb konularda ciddi çıkışlar yapmıştı kitaplarıyla.Yoğunlaştığı mevzu oydu,evrimdir 387 milyar yıllık istiridye fosilidir falan bu kadar ilgilenmiyordu.

    Velhasıl bu adamın mezkur kitabında 'soykırım yalanı' diye bir bölüm vardı ve yüz sayfa belge,resim,alıntılarla Nazilerin Yahudi soykırımının bir yalan olduğunu,Nazilerin siyonistlerle işbirliği yaptığını,yahudilerin öldürülmediğini,pis yahudilerin bu yalanla kendilerini acındırdıklarını falan anlatıyordu.Sonra yetmedi gitti 'Soykırım Yalanı' diye bir kitap çıkarttı.

    Bunun dışında İsrail'in kanlı cinayetlerini,örgütlerini anlattığı onlarca sayfa vardı,Uganda'dan Basra'ya.Okudum oradan biliyorum.Yani kitap yahudilere geçiriyordu anlayacağınız.

    Şimdi geçenlerde yeni baskısını gördüm,göz gezdirdim.Tahmin ettiğiniz gibi yukarıda bahsettiğim tüm bölümler çıkartılmış,yerine güzel yüzlü güzel huylu munis mi munis yahudileri anlatan bölümler eklenmişti.Hür ve Kabullenilmiş Masonlar da bir iltifat maksadıyla bu kitabı sergilerine koydular.!!Oha.Ne oldu da ateşli anti semitist oktar reis bu kadar jewish fan oldu?

    Özet geç derseniz,tekin adam değil vesselam.


  7. Sizdeki üretkenlik ahmet mithat efendi'yi unutturur.Ne zaman gelsem onlarca şiir dolduruyorsunuz da,bu kadar şiiri yazacak duygu seline nasıl kavuşuyorsunuz onu çözemedim.Yani her gece mi geliyorlar?Hiç mi gitmiyorlar?Ya da icad ettiğiniz program yüklediğiniz kelimeleri farklı kombinasyonlara döküyor.Şuradaki sayfalar dolusu binlerce şiirin başka bir açıklaması var mı?Ben mi delirdim.


  8. islami markalar?

    tükettiğiniz mallarda islami olsun,helal koksun diye bir kıstas ararsanız aç,açıkta kalırsınız söyleyeyim.bu başlığı açmanıza vesile olan bilgisayar işlemcinizin üreticisinin yahudi olduğu gerçeği de oldukça ironik.bindiğiniz dala taş atıyorsunuz.

    umre ya da hacca gitmenize vesile olan şirketler de iata üyesi olmalıdırlar ve iata da kendini saklamayan,haham kokan bir kuruluştur.kabe'ye tavafa yahudi vasıtasıyla gidiyorsunuz da ariel mi ecnebi bingo mu helal bunu mu tartışacaksınız?

    geçelim bunları.

    • Like 1

  9. hani şu SAT'den 800 alıp, kırılması güç bir rekora imza atıp Harvard'a giren çocuk mu :) zeki çocuk vesselam

    Kırılması güç bir rekor!Herkes o dönemde böyle cümleler söylüyordu.

    'American College Board’un yayınladığı rapora göre, geçen sene SAT’nin matematik bölümünden 10 bin 52 kişi 800 puan aldı.'

    Bir de SAT'ın internet adresine girip sorularına bakmanızı tavsiye ederim zira orta düzey bir öss öğrencisini zorlamayacak şeyler.Abartmayı seviyoruz vesselam.


  10. Lozan'da sadece toprak kaybetmedik,itibar kaybetmedik,Lozan'da maneviyatımızı da kaybettik,Hilafet'i bir çırpıda Batı'nın ellerine teslim ettik ki,bu teslim ediş aslında bir iki yüzlülüğün ve vefasızlığın da belgesidir,dinin gücünü gerektiğinde kullanmanın ve zaferden sonra bu gücü gereksiz görerek şutlamanın da belgesidir.Sadece Hilafet değil tabi Meclis'in asıl vekilleri,yani Atatürk'ün değil halkın vekilleri de gönderildi bu dini tasfiye operasyonunda.Şöyle sekülerleşelim,güzelleşelim dalgaları yayıldı Çankaya'dan.Akşamları yemek üstüne Rakı eşliğinde tuzlu leblebiler yendi,memeleket buradan idare edildi yıllarca.Leblebi tuzsuzsa aman!

    Tabi burada şayan-ı dikkat bir mesele daha var ki akıllara zarar.Malum şahsiyetlerin dine sarılmalarından az zaman sonra bir u dönüşüyle dini kapı dışarı etme arzuları depreşir ki bu da Lozan'dan esen bir rüzgardır,Yahudi rüzgarı tabii.

     

    İsmet Paşa, Lozan'da İngilizlerle bir nev'i gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul’un Hahambaşısı Hayim Naum Efendinin telkinleriyle, hilafetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye’de devamına müsaade edilmeyip derhal atılması lüzumu fikrini tamamiyle benimsemiş bulunuyordu. Peki, ya dört-beş ay önceki hilafete bağlılık hatta hilafetin kuvvetlendirilmesi düşünce ve kanaati ve bu yoldaki kat'i ifadeler ve İslam alemine bunun duyurulması hususundaki telaş ve heyecan ne olmuştu?

     

    (Abdurrahman Dilipak, Cumhuriyet'e Giden Yol, s. 330-335, İstanbul 1991)

     

    İngiliz heyetinin başkanı Lord Gurzon, Lozan'da İsmet Paşa’nın müşaviri sıfatını haiz bulunan [İstanbul Hahambaşısı] Hayim Naum efendiyi çağırarak daha önceki taahhütlere uygun olarak hilafet ilga edilmediği takdirde sulhun gerçekleşemeyeceğini söylemiştir. Esasen bu mesele ile öteden beri meşgul bulunan Hayim Naum Efendi, İsmet Paşa ile Lord Gurzon arasında bu mesele etrafındaki haberleri getirip götürmek suretiyle ciddi bir gayret sarf etmişti.

     

    Heyetin başkanı İsmet İnönü, tek basına 'hilafeti kaldırma' sözü verecek mevkide değildi. Hatta o günlerde TBMM'de hilafet lehine bir hava doğmuştu. Bizzat Mustafa Kemal Pasa hilafeti methediyordu. Mesela, Lord Gurzon'un tam Lozan’ı terk ettiği gün, meşhur Balıkesir Hutbesini irad etmişti. Binaenaleyh, Hayim Naum'a müspet bir cevap veremedi.

     

    İsmet’le işi bitiremeyen Hahambaşı hemen atlayıp Türkiye'ye dönüyor. O esnada İzmir Iktisad Kongresinde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşüyor.

     

    (Ali Ihsan Sabis, Harp Hatıralarım, c.5, s. 358)

     

     

    - İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan'da İngilizlerle bir nev'i gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul'un Hahambaşısı Hayim Naum Efendinin telkinleriyle, hilafetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye'de devamına müsaade edilmeyip derhal atılması lüzumu fikrini tamamiyle benimsemiş bulunuyordu.

    - Peki, ya dört-beş ay önceki hilafete bağlılık hatta hilafetin kuvvetlendirilmesi düşünce ve kanaati ve bu yoldaki kat'i ifadeler, ve İslam âlemine bunun duyurulması hususundaki telaş ve heyecan ne olmuştu?

     

    (Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay, s. 96-97)

     

    Buyurun,Kemalizme sadakati tartışılmaz Şükrü Kaya dahi neler diyor:

     

    "Arkadaşlar bugün önümüze konulan bu siyasi vesika gelecek nesillere, hatta korkarım ki bizim nesle bile esaslı anlaşmazlıklar doğuracak tehlikeli hükümler taşıyor. Balkan harbi neticesinde, o elemli günler elde ettiğimiz 1913 hudutlarını bile bize temin etmiyor. Edirne'yi maatteessüf ölüme mahkum ediyor ...

     

    Efendiler, bir şehir, milli tarihte tuttuğu yer ile, hatıraları ile abideleriyle yaşamaz. Bir şehrin yaşaması için kendisine bir muhit-i iktisadi lazımdır. İşte Edine bu muhit-i iktisadiden tamamiyle mahrum edilmiştir.

     

    ... Hudut komşusu oldukları için, hasseten iyi geçinmeye mecbur olan Bulgalar, Yunanlılar ve Türklerin arasına bir vesile-i nifak (çatışma) olsun diye batı Trakya'yı bizden koparmışlardır.

     

    ... Efendiler, Lozan'ın ... Türklere gösterdiği insafsızlık bundan ibaret değildir. Boğazlar'a hakim olan yerlerde bazı adalar vardır. Mesel'a İmroz, Bozcaada bize bazı kayıtlarla iade ediliyor. Fakat aynı derece Boğazlar'a hakim Semendirek, Limni vardır, bunlar unutuluyor. Herkes biliyor ki Boğazlar'a karşı olan tasallutlar, taarruzlar Limni'nin Mondros limanına hazırlanıyor. Bu memleketler, bu adalar neden Türkiye'ye iade olunmuyor?

     

    Benim fikrimce, bu sebeple, birçok sebeple Lozan'ın doğurduğu bu Muahede, eksiktir, yarımdır ve pek çok tehlikeli maddeleri içine alır ...Boğazlardan sonra Midilli, Sakız, Sisam adaları vardır ... Bu adalar Anadolu'dan kopmuş güzel birer parçadır. Bu adaların güzelliğinden, servetinde, oradaki Türk hayatının yaşattığı abidelerden bahsetmeyeceğim. Rica ederim bir kere daha haritaya bakınız! Bu adalar yabancı ellerde bulundukça, bize bu sahillerde yaşamak imkanı var mıdır? (yok! sesleri) Bu sahillerimizde asayiş temini için, edeceğimiz devamlı fedakarlıklar, bu adaların zaptından, raptından daha ziyade güç olacaktır."

     

    Lozan siyasi bir zafer değil ahlaki bir hezimettir.Tamamiyle sebepsiz ve hadsiz maddi kayıpların yanında yüzyıllar boyu gururla sahibi olduğumuz Hilafet makamı da Batı'ya,aslında bir Yahudi çıfıtına peşkeş çekilmiştir,birilerinin bu peşkeşten önce dini ve hilafet makamını göklere çıkartan konuşmalarından hemen sonra aynı makama türlü hakaretlerle saldırması da aslında karakterlerini beyan ediyor.Bağırıyorlar biz hep buyduk diye.İşte bu mantık ve dünya görüşü hakim olduğu sürece de Lozan hep siyasi zafer diye söylenegelir bu ülkede.


  11. ----------------

    Sevgili kardeşim! Eski kavimlerde insanların sekiz yüz, dokuz yüz sene yaşamaları fakat günümüz insanının yüz yaşına zor bulmaları tersinimi kanıtlamıyor mu?

    Bir gün önce hemen hemen tüm tv'ler ve gazeteler Hatay'lı Ulaş ailesinden bahsediyor. Ben o aileyi yedi, sekiz sene öncesinden tanıyorum. Bir bakıma tersinimin kaynaklarından biridirler.

    Bu aile tersinim sonucu (tersinimin gen bilgilerini bozan mutasyonlar olduğunu hatırlayalım) ağır ağır maymunlaşmaktadır.

     

    Saygılar.

    Hüdai ÇAKMAK

    yazar

    Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı

     

    Birader sen dahi kendine Kurgulayıcı demişsin,ben konuşmuyorum vesselam.


  12. Mahallenin meczup teyzesi (hayli meczuptur,eski öğretmendir,çocukları da vardır rivayete göre) ki 'sibel' oluyor o.Yaşlıca,beki 50 ama üstü değil.

    Sigara içer,çöp yer,makyaj yapar,kusar kısaca deliye özgü her eylemi başarıyla gerçekleştirir.Sigara kullanmadığım o güzel günlerin birinde yine ıslık öttüre öttüre yürüyorum sokakta,yanda apartman giriş merdivenlerine oturmuş sibel'i gördüm.Rujla yanaklarına garip işaretler çizmiş,bacakları hafif açmış.Dekolte takılıyor.Ben yine huyumdur tip tip bakıyorum mallığıma. 'Sigara ver lan bana' dedi.

    'Yok ki' dedim ben de haliyle.

    O an ne düşündüğünü bilemediğimden sadece icraatını aktaracağım.Saniyelik zaman dilimleri arasında oturduğu yerden kalktı (dombişdir az) ve bana arkasında ne halta sakladığı belli olan hayvani kaldırım taşını fırlattı.

    Ölmedim.


  13. Ben hocaya da hak vermiyor değilim.Keçi sakallı şahsiyet yanınıza gelmiş ve köpekleri sever misiniz diye sormuş,gayet de doğal bir soru.Buna hemen 'günah' cevabını yapıştırmak,zaten anladığım kadarıyla pek dindar olmayan hocamızı tabii ki sinirlendirir.Burada hata hemen'günah' cevabını yapıştırmak.Çünkü 'günah' nedir kardeşim.Evvela izahatını yapacaksın,çünkü şöyle şöyle,böyle böyle diye anlatacaksın,akabinde 'hülasa hocam günah' deyip katlayıp cebe koyacaksın.

    İlk başta günah dedikten sonra gerisini pek de takmaz zaten.Böyle durumlarda meselenin özünden çok karşınızdakinin görüşüne paralel olarak iletişim yolu kurmalısınız falan filan...

     

    İlaveten ben 'köpekleri sevmenin haram' olduğuna dair bir hadis bulamadım.Av,çoban,ziraat köpekleri dışında köpek besleyenlerin sevaplarının kesileceğine dair hadisler biliyorum,yırtıcı ve vahşi köpeklerin öldürülmesi gerektiğini de biliyorum da,köpek sevmek haram diye ortak bir yargı mı çıkıyor buradan?

     

    Cahilim dostlar,aydınlatın.

×
×
  • Create New...