-
Content Count
279 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
2
Posts posted by yavuzlenk
-
-
Sütlaca bol tarçın koy,geçer melankoli.
-
Mizah Edebiyatı Antolojisini karıştırırken gözüme Rıza Tevfik ile Mehmet Baki?nin atışması çarptı.Mizahtır,her kula gerektir deyü yarenlerle de paylaşayım dedim.Buyurunuz:
Gel oğul yerinme felaketine
Yanmayınca,cevher kal olur mu ya
Acıma boş geçen şu zahmetine
Çile çekmeyince hal olur mu ya
Bir avuç arpaymış diyetin senin
Bilinmedi yazık,kıymetin senin
Ne işe yaradı niyetin senin
Bal demekle ağız bal olur mu ya
Kemankeş değilsin;ne ok atarsın
Yabani dikensin,göze batarsın
Ebcedi bilmezsin,hikmet satarsın
Elif ba,ba cim,cim dal olur mu ya
Ömrün heder oldu:Kitap okudun
Bir tutam aklını dolaba kodun
İpliğin çürükmüş;ne bez dokudun
Paçavra parçası şal olur mu ya
Ne umdun küçükten,hatta büyükten
Gün doğar mı sandın,odada yükten
Çıyanla yuvası kuru kütükten
Filiz türeyip de dal olur mu ya
Hak,dedin,bakmadın dosta,hatıra
Bismillah yazılı,yağlı satıra
Böyle uğursuz sersem katıra
Karpuz kabuğundan nal olur mu ya
Onlar deryaya pösteki sermiş
Dağ,deniz aşarak murada ermiş
Yüzme bilmeyenler çayda gebermiş
Çamaşır teknesi sal olur mu ya
Sen Turan ilini engin mi sandın
Zaloğlu Rüstem?i dengin mi sandın
Hey müflis!Kendini zengin mi sandın
Tatlı mal-i hülya mal olur mu ya
Boş yere başını hülyaya salma
Abdestsiz,ağzına Fatiha alma
İmrenüp baktığın o kızıl elma
Güneş görmedikçe al olur mu ya
Küpünde pekmezin tortuymuş meğer
Uçan,turna! dedin,martıymış meğer
Yarın,bayram dedin,yortuymuş meğer
Böyle çingenece fal olur mu ya
Hey Rıza alemi kasdın,kavurdun
Saçma düzdün ama hikmet savurdun
Kah çivisine, kah nalına vurdun
Yabani katıra nal olur mu ya
(Ati Gazetesi:4/2/1918 Rıza Tevfik)
Mehmet Baki'nin cevabı:
Felaket?gaflettir,gafil gocunsun
İrfan cezasına,ar olur mu ya
Cahil deyulere,çok yaptın efsun
Tehlikeli işte,kar olur mu ya
Küçükten bilirim,aziz oğuldun
Ok denizler geçtin,çayda boğuldun
Cennette idin,nereden kovuldun
Haramzade sana,yar olur mu ya
Davulu zurnayı sen saz mı sandın
Kargaları yoksa,şahbaz mı sandın
Bu bendeki cehli,pek az mı sandın
Bakkal çırağından,çar olur mu ya
Sun Tantal Kilisesi?nden tek bade isterim
Kızıma doğmayacak,şehzade isterim
Ben ankamı rütbesiz,azade isterim
Dağ üstünde lekeli,hiç kar olur mu ya
Cebel-i mübahta,yasak olur mu
Kabe yollarında,tuzak olur mu
Gördüğüm tepeler,uzak olur mu
Semai kahvesi,bar olur mu ya
Dokuduğun bezler,ayet değil mi
Başlangıç saydığın,gayet değil mi
Paçavra sandığın,rayet değil mi
Doğrunun yüzünde,zar olur mu ya
Tılsımlı okların,hedefi tuttu
Dağları artık,Ferhat unuttu
Ufacık yılanlar,bir fili yuttu
Nur olmayan yerde,ar olur mu ya
On kantar altın mı,diyetin senin
Bin kere yüksektir,kıymetin senin
Vücut bulsaydı,niyetin senin
Ya ne güzel düşeş,zar olur mu ya
Kahkahalarda güldüm,büyüğe küçüğe
Güneşleri doldurdum,odamdaki yüke
Eşek arısı dolu,bu battal kütüğe
Bal çıkmyor diye,azar olur mu ya
Gayri artık doktor,nefes tükendi
Kurtdereli?yi bir çingene yendi
Semaini bütün yaran beğendi
Şairlere meydan dar olur mu ya
(Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası:23 Mart 1918-Mehmet Baki)
Yine Rıza Tevfik?in Halil Nihat?a yazdığı bir hiciv:
Ey oğul,hiddetin vız gelir bana
Vaktiyle söyledim:Ben bir kayayım
Düşmanım arttıkça hız gelir bana
Kolayca ekşimem,eski mayayım
Kimseden korkum yok,açıktır işim
Şimdi tam gidiştir benim gidişim
Bazı Mister Rıza,bazı dervişim
Bazı süvariyim,bazı yayayım
Haydi itiraf et ey Laz şairi
Var mı Rıza gibi saz şairi
Hele bana çatan o kaz şairi
Adam sırasında nasıl sayayım
(Aydede:9 Ocak 1922-Rıza Tevfik)
En sonda ise garip bir şiir gördüm.Eklemeden geçemedim.Ümit Yaşar Oğuzcan namlı şair, ?Garip Şiirler Antolojisi? adlı eserinde kendi şahsına ithafen bir şiir yazmış.Lakin sandığımız gibi öyle methiyeler düzen,şahsını göklere çıkaran bir şiir değil.Sövmediği eksik kalmış kendine.Nefis terbiyesinin de böylesi deyip ibret almak icab ederdi aslında ama ben bayağı güldüm bu şiire.Bir ilk olup olmadığını bilemiyorum lakin eşi-benzeri olacağını da zannetmem.
Ulan Ümit Oğuzcan
Ulan hergele
Ulan ekşimiş ayran
Ulan düdüklü tencere
Edebiyat senin nene
Behey mantar kafalı
Behey çengelli iğne
Behey çamaşır mandalı
Ne desem azdır sana
Behey hacıyatmaz
Bırak şiiri bir yana
Ulan adam ol biraz
-
Azmin daim olsun birader.
Selametle.
-
Korku filmlerinden korkulur diyemeyeceğim lakin korku filminden çıkıp da gerine gerine 'ne komik filmdi yahu,güldüm lan ben buna' deyip hava atmanın,göğsünü gere gere 'o korkmayan adam benim' gibisinden zafer turu atmanın en azından filmin yönetmenine hakaret olduğunu düşünüyorum.Adam oturmuş ve en azından insanlar korkmasa bile yüz kasları nötr halde izlesin diye bir film yapmış,çıkıp da iki kıza hava atayım,şu göbekli herife erkeklik taslayayım derdiyle filmin raconunu bozmak gereksiz yahu.
Ne diyelim,gece gulyabani gelsin size emi.
-
Geçen İlker Başbuğ 'Ben askerime Allah Allah diye talim yaptırıyorum' gibisinden bir açıklama yapmıştı.Ancak söylerken bir an duraksadı,az önce söylediklerime ben de inanmıyorum falan diyecek sandım.Devam etti sonra.Eminim ki o lafları söylerken içinden de 'ne diyorum lan ben' diye de geçmiştir.Değil mi paşam?
Türkiye hala İstiklal Harbi'nin bir Halk devrimi mi yoksa burjuvazi devrimi mi olduğunu çözümlemeye çalışırken (Bakınız Toktamış Ateş'e-Emre Kongar'a) Başbuğ'un bu sözlerinden sonra yeni bir tartışma daha çıktı meydana.Bu sefer de askere takmışlar,kemalistlere göre İstiklal Harbi,herbiri birbirinden çağdaş,kültürlü,birikimli askerler tarafından gerçekleştirilmiştir.Ordu moderndi demeye getiriyorlar yani.Neden?
Çünkü o ordunun tertemiz müslüman Anadolu evlatlarından oluştuğunu,ve çoğunun da çiftçi vs olduğunu kabul etmek istemiyorlar.Onlara göre burjuva devrimi olan İstiklal Harbi'nin baş kahramanları da kültür abidesi.Kokteylerden kokteyllere koşan,viskili purolu briç partilerinden çıkmayan bir Mehmetçiğimiz vardı!
Hayalleri bu.Bunu lanse etmeye çalışıyorlar,çünkü o saf-pak namazında niyazında muhafazakar ordumuz onlara göre pek yobazdı.
Zaferleri onlarında zaferleri ama iş kimliğe gelince dur orada!
Orduyu nasıl bozalım derken işe subaylardan başladılar,okulda işi bitirdiler.90 sene sonrasında ordumuzun hali meydanda.Köy enstitülerini açan devlet,orduyu bozmakta zorlanmadı ki.
Ordu profili değiştirildi.Şimdi Ramazan ayında oruç tutan askere,namaz kılan askere nasıl bakıldığı aşikar.Askeri lise mülakatlarında sorulan sorular meydanda.
Yeni çıkan darbe planlarında generallerin halkı nasıl gördükleri,ne yapmak istedikleri meydanda.Şu halde bu halk ordusu ile nasıl barışık olsun.Ordunun çekirdeği yine Anadolu gençleridir lakin o kuleli mezunu kaymak tabakası,harp akademesi mezunu avam sınıfı varya işte onlar ellerinden gelen cehdi sarfedip şu ordunun maneviyatını daha da boşaltalım diye çırpınıyorlar.
Zaten işleri güçleri göbek yapmak olan bu komutan tabakasının 90 yıldır kıbrıs harekatından başka ne iş gördüğünü de merak eder dururum.TSK vardır,olmalıdır lakin bir dış tehdit'den ziyade iç tehdide odaklanmış bir ordudan bu halk korkmasın da napsın paşam?
Sonra da halk orduyu sevmiyor,yıpranıyoruz diyorsun.Darbeleri yapan sizsiniz paşam.Tankların namlularını çek Anadolu'nun üzerinden.Yok irtica falan.
-
CHP artık bir siyasi parti değil,bir inadın temsilciliği rolünde.50 yıl önce iktidari 'halk' tabakasına bırakan atatürkçü entelijansiyamızın ve kaşarlanmış kemalist siyasetçilerin inadının temsilcisi.Bu ehli dubara anıtkabirin lahitlerinde gözyaşından seller akıtmıştır,darbe üstüne darbe girişiminde bulunmuş,devletin anasını bellemiştir.Şimdi CHP'nin militanlarla iş birliği yapmasına 'aaa' gibisinden şaşkın bir tepki veremiyorum.
HEP-DEP davaları da bu adamların yüzünden meydana gelmemiş miydi zaten?
Zaten Baykal da çıkıp küllün yalandır,sus şerefsiz çamur atma diyemedi,kılıçdaroğlu elinde belgelerle mecliste basın toplantısı yapıp 'nah şu da belgesi yalandır,istifa et' diyemedi.Var bir iş var.Hadi sırrı. :)
-
Ben 11. soruyu anlayamadım birader,nasıl bir cevap verilebilir ki? Kırlarda gezmek,sigara içmek gibisinden şeyler mi söylenilecek.
-
Her ne kadar parti ve partici zihniyetleri sevmesem de AKP'nin kendini bir halt zannetmesinden ötürü onlara ayrı bir gıcığım. Zaten kendi müridleri baştaki adamı peygamber görürken, bu lafı dinleyen peynir kafalı gerzekler de alkışlayarak desteklerini gösteriyorlar. Tuh sizin kalıbınıza. Dinin çirkef yobazı, kuş beyinli, at kafalılar. Ordaki tartışma ve kavgada ise başbakanın iki milletvekili eşliğinden ortalığı terk etmesi ise bir lidere TBMM çatısı altında asla yakışmadı. Koskoca başbakan zoru görünce arkasına bile bakmadan kaçıyorsa yuh ona da. Zaten MHP'liler de fırsat kolluyorken AKP'nin böyle tosba zihniyetiyle hareketi tam gülmelik. Allah'tan feraset sahibi olduğunu sandığımız ama ne feraset, ne basiret ne de ahlaki hal sahibi olamayan halk bunların arkasında. Yoksa ikinci gün tepetaklak olmuşlardı. Neyse Allah'tan çok kalmadı bunların zamanı. Kısa bir süre sonra defolup gidecekler. Sonra AKP'li bazı gerilerin tabir ettiği(haşa) peygamberlik anlayışından kurtulacağız ve kul sistemi olan cumhuriyete geçeceğiz.Maşallah,içinde yıllardır beslediğin kini bir çırpıda kusuverdin.
Hani Ak Parti'yi geçtim,en mühimi halka böyle atıp tutan bir zat hangi boşluğu dolduruyor,hangi siyasetçilere özlem duyuyor merak ettim.Osman Durmuş denen kendini bilmez herifin propaganda yapalım,meclisi çorbaya çevirelim diyerek ortaya çıkarttığı saçma sapan bir ses kaydı yüzünden sen ve senin gibi safların meydana çıkıp da Ak Parti'ye çatması,vay yobazanlar vay hayvanlar diye inim inim inlemesi gülünecek bir durum değil de ben yine de güleceğim.
Hayır insan mantığı şunu nasıl anlayamaz,Ak Parti'li milyonların yaşadığı bir memlekette birisi çıkıp da Erdoğan'a Siz Peygambersiniz(Haşa) dese bunun suçlusu Erdoğan mı?Herkesin azğına dedektör mü taksın ha mantıksızlar? Ülke nüfusunun yarısı bu adamı seviyorsa,bu kesimin de milyonda bir çıkan enayisi sevginin b..nu çıkartıyorsa bunun suçunu başbakan yüklemek,bunun suçunu Ak Parti'ye atıp pirim yapmaya çalışmak rezilliktir,insan onu bunu değil de yabancı basın hakkınızda ne der onu düşünür,rezil ettiniz bizi de kendinizi de.Dünya nelerle uğraşıyor,bizim meclisin safları ve memleketimin zavallıları gitmiş neyi tartışıyor.
Yok efendim iki milletvekili ile meclisten ayrılması yakışmamış başbakana.Adamın sinirden yüzü pancar oldu,boğaz damarları şaha kalktı,elleri titredi,tansiyonu fırladı,sakinleşsin diye bahçeye çıkaralım dediler,haa bu da kaçmak oldu size göre.Yorumsuz.
Kul sistemi olan Cumhuriyet'te ne zaman kul sistemi yaşanmış?
Atatürk zamanında mı?Devletin Çankaya'da Yeni Rakı ve Çorum leblebisi sponsorluğundaki akşam masalarında yönetildiği,tayinlerin ve diplomatik kararların ayık halde katiyen alınmadığı zamanlarda mı?Fazıl Hüsnü'den tut da onlarca şair,yazarın açık açık sen peygambersin,kimisinin de sen tanrısın dediği Atatürk zamanında mı vardı kul sistemi?Türk Dil Kurumu dahi Kemalizmi Türk'ün dini yapmışken,Urla'da açlıktan insanlar ölürken devletin milyonları basarak oraya buraya Atatürk heykelleri diktiği zamanlar için hangi kul sisteminden bahsediyorsun?
İnönü zamanında mı vardı Cumhuriyet?
Tek adam ortalığı kasıp kavurduğu dönemde mi,iki tabur orduyu zamanından yönetemeyip de Fevzi Çakmak'tan zılgıt yiyen ikinci adamlıktan,yalakalıktan başka hiçbir işe yaramayan inönü devrinde mi?
Tek iç politikası muhafazakarları sindirmekten ibaret inönü'nün yaptığı rezillikleri kemalist kalemler dahi saklayamazken,gerçek Cumhuriyet'den nasıl bahsederiz?
Ardından Menderes geldi,dayanamayıp astılar,o geldi şu geldi derken bu halk hep ezildi.Siyaset her zaman kayırmalarla yürüyen bir oyun olarak bilindi.Pis iş bulaşma diye oğullara öğüt verildi.Demirel gibi adam gelir de ne olur ki?.Şimdi Ak Parti'nin icraatlarını,halkla olan birlikteliğini,getirdiği düzeni kaldıramayan sizlerin gerçek Cumhuriyet istemesine anlam vermek mümkün değil.
Size Ajdar gibi başbakan lazım aslında.
-
faşistlik yapmayalım!!İzmirliyiz,kanımızda var.
-
Ahmet Hakan denilince nedense aklıma iki harf gelir.O ve U.Garip.
-
Esselam;
Malum,İstiklal Harbi (!) zamanında Hintli müslüman kardeşlerimizin gönderdiği paralar meçhullere karışmıştı.Bira fabrikası açıldı,o açıldı şu açıldı derken para,gayesinden uzak herşeye hizmet etti.Şimdi paranın namusunu kirlettiniz diye kalkıp hesap sorma şansımız yok,parayı alan belli,harcayan belli.Çiçek olup susacağız.Ama keşke o devirden kalan tek meçhul olay bu olsaydı diyesim geldi.Öyle değil mi?
Buyurun işin teorik kısmı.
Muhammed Ali Han başkanlığındaki Hindistan Müslümanları,İngilizlere karşı,Hind Müslümanlarının Kurtuluş Savaşını desteklediklerini göstermek ve hilafetin muhafazasını temin için Hindistan Müslümanlarından topladıkları çeşitli ziynet eşyalarını Ankara'ya gönderdiler.
Bu paranın kesin rakamı bilinmiyor.Bazı kaynaklar bunun toplam değerinin 5 milyon İngiliz lirası olduğunu söylerken başka kaynaklarda 125.000 İngiliz lirasından bahsediliyor.Ancak bunun 250.000 lirasının İş bankasının ana sermayesi için kullanıldığına hiç kuşku yok.
Hindistan Müslümanlarının hilafetin kurtarılması için gönderdiği paralar,ne yazık ki Hilafetin ilgası için kullanılmıştı.Gönderilen paraların 120.000 lirası ile Atatürk Orman Çiftliğinde bir de Bira fabrikası kurulmuştu.Yine Mısır Hidivinden vatandaşlığa kabul için alınan 900.000 lira da bu yolda harcanmıştır.
İş Bankasının hiç gerçek ortağı yoktur.Bir takım kişiler adına bu hesaptan para aktarılmış,İş bankasının çevresinde rejimin hakim sınıfı oluşturulmaya çalışılmıştır.
CHP'nin mal varlığının temelini de,yine öteki kurumların bir takım mal varlıklarının kaynağı da bu paralara dayanmaktadır.
Halide Edip,Mustafa Kemal ve İnönü'ye Hindistan?dan gelen bu paralarla ilgili bazı sorular sorduğu için kısa sürede gözden düşecek ve Türkiye'yi terk edecekti.
Hilafetin kurtarılması için gönderilen paralar CHP'ye yaramıştı.CHP bu paralarla hilafete küfreden broşürler yayınlayacaktı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Basın-Yayın Genel Müdürlüğü vazifesine getirilmiş olan meşhur Marksist Zekeriya Sertel,Halide Edip'in ve Hindistanlı Müslümanların gönderdiği paraların başına gelenler için unları anlatmaktadır:
''Halide Edip'in Atatürk ile arası açıktı.Atatürk zaferden sonra şu veya bu biçimde düşmanlarını tasfiye etmeye başlayınca Halide Hanım'da ürkmüş ve hayatını kurtarmak için memleketten uzaklaşmayı uygun bulmuştu.Atatürk'le aralarının açılmasının nedeni de şuydu:Milli kurtuluş savaşı sırasında Hindistan halkı Ankara'ya Halide Edip aracılığıyla yüz bin dolar(Miktar hususunda farklı rivayetler var)göndermişti.Bu paranın Milli Kurtuluş Savaşı için harcanması şart koşulmuştu.Halide Hanım bu parayı Atatürk'e vermişti.Fakat Atatürk o zaman bu parayı Milli kurtuluş işlerinde harcamayarak saklamış,zaferden sora İş Bankasının kuruluş sermayesi olarak kullanılmıştı.Halide Hanım paranın yerine harcanmamış olmasından gücenmiş ve kırgınlığını Atatürk'e duyurmuştu.
Halide Hanımın bu hareketi Atatürk'ü kızdırmıştı.Araları bu yüzden açılmıştı.Halide Edip,kocası Dr. Adnan Adıvar?la birlikte Paris'e gitti.Atatürk'ün ölümüne kadar on iki yıl orada bir sürgün hayatı yaşadı.''
(Abdurrahman Dilipak,İnönü Dönemi,Beyan Yay.Sf 75)
(Zekeriya Sertel,Hatırladıklarım,S.200,İstanbul 1977)
- 1
-
Falih Rıfkı(Atay),mütareke günlerinde Ayasoya’ya çan takılması bahsini lakayt ve ulvi duygu ve heyecandan uzak bir ifade ile şöyle anlatıyor:
‘(…)Osmanlı seçkinleri,bir ümide benzer her düşünceyi, ‘Mısır gibi bir sömürge olmak’ fikrini bile zihinlerine uğratmazlardı.Şehrin havasında daha şimdiden bir sahip değiştirme hali vardı.İkide bir caddeler kalabalık…Çığlıklı bir kaynaşma…Gazeteye koşan bir havadis verir:
‘-Ayasofya’ya çan takacaklarmış!..
‘Ayasofya’yı kırtarmak için yokuştan çıkanlara bakardım.Yalnız halk idi.Kravatsız,ütüsüz,başıbozuk…’
(Falih Rıfkı Atay,Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri s.20)
Bunların kafa Çankaya'da rakı-leblebi eşliğinde yalaklanmaya basıyor sadece.
-
Mahmut Efendi H.z kazasını kılın demişti umredeyken.
-
Can Atilla'nın birbirinden harika müzikleri dururken fragmanda böyle garip bir müzik hoş durmamış.Fil mevzusu da garip,fil nerede-istanbul nerede dedirten,hangi kaynakta yazıldığını kimsenin duymadığı,bilmediği bir hadise.Yavuz Sultan Selim filmindeki aptallıkları da hatırlayınca türklerin tarih filmi yaparken saçmalamaktan vazgeçmeyeceğini anlamış olduk.Saçmalamak huyunuzda suyunuzda varsa bari birbirinden mühim senaryoların içine etmeyin.Yeter be.
Bollywood çeksin diyorum artık ben.
-
Osmanlı Devletinde herşey belgelenmiştir.Osmanlı hakkında birşey yazılmak istenirse bu Devletin kayıtlı belgelerinden yazılır.Ondan bundan duymalarla yazılmaz.Bu iddianın geçersiz olduğu bellidir.Çünkü Osmanlı Devletinde Mutlak Saltanat vardır.Tüm Devlet, topraklarıyla berâber; hânedânın ortak malıdır.Kendi malını satın alması gibi birşey olabilir mi?Murat Bardakçı gibi yalnızca belgeye dayalı tarihçiler, Abdulhamid Hanın büyük bir padişah olduğunu, çok icraatler yaptığını, ama Mustafa Armağan ve türevlerinin yazılarının tamamen abartı ve uydurmalardan ibaret olduğunu yazmaktadırlar.Padişah kendi toprağını almıyor,Yahudilere toprağını satan tebaasının toprağını cebinden ödeyerek şahsi mülküne alıyor ki,kefereler yerleşmesin,üremesin.
Bu arada Murat Bardakçı'nın yaptığı yanlışların,saçmalıkların haddi hesabı yok.Neye göre belgeli tarihçi dediniz adama anlamadım.Geçen çıkıp da Abdülhamit içki içerdi diyen de odur.Şahbaba ile birilerine karanfil uzattı,cilve yaptı sonra sapıttı.Programını 10 dk izlemeye kalp dayanmaz o adamın yahu.
TTK Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek, Bardakçı için amatör tarihçi demişti geçenlerde.Saçma sapan şeyler yazmış kitabında.Öyle çok okuyorum,çok biliyorum,evde belge havuzum var havası veren bir tiptir ama TTK tekmeyi basmış,lafı koymuştur.
Ama Mustafa Armağan'ı da eleştirmemek elde değil.Açıyorsun kitabını,sadece laf,sadece duygu sömürüsü.Vayy efendim Abdülhamid Han'ım sen olaydın bunlar olmazdı,vay efendim kimler kıydı sana.Yani tatmin edici teorik bilgi,belge eksikliği var kitaplarında.Abdülhamid mükemmel padişahtır der her iki cümlesinde bir.Onu biz de biliyoruz başka? Akıllı,zeki,tutumlu,cesaretli,dürüst,ahlaklı,itikadlı padişahtır der.Eee başka başka? Yok.Tıkanır sonra,başa sarar.Hani tarihçiliğine duygularını karıştırmasa,düşünceleriyle yetinse iş var ama.
-
İşte Türk Film sektörünün çekebileceği Tarih filmi.Fragman hakkındaki zengin içerikli yorumlarıma rtük engel koydu bilesiniz.
Sormadan edemeyeceğim,o baştaki kılıç ışın kılıcı mı,bir de bravehearth'daki amcaların orda işi ne?
Ben halkla ilişkileri arayıp şaka olup olmadığını soracağım gene.
-
MHP'de haklı.Ne yapsın garipler açılımdan oy beklerken ters tepti.Yıllardır Ak Parti ve CHP'nin gölgesinde kaldılar.Eziklik psikolojisi içinde çırpınıp dururlarken Oktay Vural'ın fikri gelir.Kraldan Kralcı olalım der.Boşverin bu Müslüman Milliyetçi dalgalarını der.Ne Başörtüsü laikiz biz der.Ve sağ gösterip sol vururlar,sağ parti sandığımız MHP,CHP'yle izdivaç yaşamış,kaynaşmıştır bile.Ak Parti'ye yüklenip açıkta kalan oylardan nasiplenmek,en azından ana muhalefet koltuğuna çöreklenmek hülyasındadırlar.
Osman Durmuş ki,Sağlık Bakanıyken,şuan yanaştığı kesimden çekmediği kalmamıştır.Geçmişine bakmayı düşünmez amma meclisin kalifiye mikseri olmaya da adaydır.
Yazık be,size değil sizi sağ zannedip,sizi milliyetçi mukaddesatçı zannedip,sizi kendine yakın zannedip oy verenlere.Siyasi sömürü de buymuş.
-
Konuşurken kasılan,ıkınan,ikidebir gözlüğüyle oynayıp kalemini tuttuğu eliyle havada özgün kavisler çizen Murat Yardakçı'nın ipiyle kuyuya inilmez demiştim.Belki de demedim bilmiyorum.
Şu da realitedir ki;
Mahmut Şevket Paşa'yı her ne kadar sevmesekte o devirde ondan başka komitacılar içinde yahut dışında devlet yönetme kapasitesine sahip adem yoktu.Abdülhamit dahi bunu bir hatıratında belirtmiştir.Kabul çok garip ve iğrenç bıyıklı bir herif amma iyiki de o vardı.İçlerinden tabii.
R harfleri hususunu arkadaşlara danıştım,ilmi heyet oluşturuldu araştırılıyor.Bulununca malumat veririm.
-
R harflerini ne komprasör çıkarıyor ne de Mahmut Paşa.Çünkü kayıt ona ait değil.Kime mi ait?
“Favorite Record” adlı taş plak şirketinin Türkiye"deki mümessili Ahmet Şükrü Bey"e ait ve olaydan iki yıl sonra kaydedilip yayınlandı.Teferruatını araştırmacı dimağlar bulsun buluştursun.
-
'Bilmediklerimi ayaklarım altına alsaydım başım göğe değerdi' diyen bir zat.Allah c.c yolundan gitmeyi,örnek almayı nasip eylesin.
-
Ramzan Kadirov şerefsizin,hainin,itin önde gidenidir.Mahmut Abbas'dan da beter bir haindir.Aklım almıyor,şaşkınım;hangi mantık,hangi beyin bu adamı şu yazılarla takdim ediyor?
Ve bu adam çeçenyaya'da gitmiş,belli ki ramzan son model jipleriyle grozni'nin çeçen mafyasının yaşadığı villa mahallelerinde turlatmış ahmağı.
-
Fethullah Gülen ile Said Nursi ikisi de hayatta olmalarına rağmen hiç görüşmemişlerdir.Fethullah Gülen'in Said Nursi'nin yolunu devam ettirmesi gibi bir durum söz konusu değil.Farklı görüşü vardır hocanın.
- 1
-
Cenk Tozkoparanla Atsızcılığın alası yok.O kendine göre Nazi Özentisi bir yol çizmiş.Nihal Atsız orgunda pek alakası yok.Onlarında yolu kendilerince.Atsızın talebeleri yaşıyorlar.(Erk Yurtsever vs) dergileride var.Aylık Orkun dergisini çıkarıyorlar.Fikirleri açık seçik bellidir.MHPden biraz daha az dini söylevi olan bir milliyetçiliktir onlarınki.Atsızcılarda ne din vardır ne de milliyetçilik.
-
Seni gidi akıllı şey.
Melankoli Külliyatı...
in Serbest Kürsü
Posted · Report reply
İlle de şair diyorsan Ahmet Haşim derim ben kardeşim.Her şiiri ayrı bir melankoli krizinde altın vuruş yapılacak cinstendir zatın.
Ama tarçını es geçme,bilimsel gerçektir,mutluluk verir.
Selametle.