Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

serdengectik

Editor
  • Content Count

    301
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    7

Posts posted by serdengectik


  1. Kardeş artık devam etmesin; kafi...

     

    Nakilsiz, desteksiz hanımefendi kafasına göre yazmış. Büyük müfessirler cilbab ayetinde kast edilenin çarşaf olduğunda neredeyse ittifak etmişlerdir. Bunu Ruh'ul Furkan tefsirinde okuduk.

     

     

     

     

    Yine efendimiz aleyhisselamın "Kara kargalar gibi bürünün." hadis i şerifi de çarşafı emretmektedir. Bir de ferace vardır ki çarşaftan sonraki en kapalı kıyafettir.

     

     

     

     

    Sakal, bıyık konusuna da değinmiş muhterem büyüğümüz. Malesef pek isabetsiz vuruşlar yapmış.. Yapmıyorsan, yapamadığını kabul edeceksin, ameli günahla kalacaksın..

     

    ötesi kılıf uydurmaktır; tehlikedir vesselam..

     

    katılamamak mümkün mü.

     

    bide bu kadın kadınların günlük hayattaki yerini hep medine döneminden örnek vererek açıklamaya çalışmış.

     

    halbu ki şu anki durumumuz mekke dönemindeki gibi.

     

    kendince kıyas vesaire yapıyor ama imam gazali hazretlerinin de dediği gibi yanlış kıyas insanı küfre bile düşürebilir.


  2. Evet her ne kadar da bu role bürünmeye çalışıyor olsalarda içtihat planında ve ameli planda onlarla çelişmekteler bu iş role bürünmekle, onlardanım demekle, ismini bu sitede zikredemeyceğim kibir abidesi bir zevatın canlı yayında ben kimim biliyormusunuz ben profösör adaylarına icazet veren otoriteyim demekle, ben bu sahada devrim yaptım reform yaptım çığır açtım demekle olmuyor serdengeçtik kardeşim uyuz olmak ne kelime bu güruh kıyamet alametlerinin en büyüklerinden sizcede malumdur ki alimlerin azalması kıyametin yaklaşıyor olması demektir.Bu alimcik bile diyemeceğim zan üzere alim oldukları hevesine kapılıp hüküm verip ahkam kesen medya hocalığı yapan tribünlere oynayan şahısların mantar gibi türemesiyle en basit konular bile içinden çıkılmaz bir hal alıyor.Hep de hassas ve uç noktları kurcalayıp duruyorlar.

     

    Kendilerinin ifadeleri ve de onlara inanan insanların görüşleri,

     

    -Allah dostu yokmuş Allah'ın dostamı ihtiyacı varmış,

    -Tarikat cemaat diye bir şey yokmuş,

    -Miraç hadisesinde efendimiz bu olup biteni rüyasında görmüş,

    -5 vakit namaz diye bir şey yokmuş 3 vakitmiş asıl olan,

    -Sünneti kılmasanızda olurmuş,

    -Cuma namazı 2 rekat farzdan ibaretmiş,

    -Namazdan sonra tesbihat yokmuş sonradan icad edilmiş,

    -Sayı ile okunan dua ve süreler hurafe imiş,

    -Hadislerin tamamı sahte imiş müsteşrikler sağlam hadis bırakmamış(İddiaları hadisle bağdaşmayınca böyle söylüyorlar)

    -Mezhepde yokmuş daha neler neler.

     

    Geriye ne kalıyor tabiki kendi gevezelikleri kuruntuları ama inananlarda oluyor bunlara üzülmemek elde değil ne diyelim Allah cümlemizi ıslah etsin doğru yola sevk etsin duamızı tekrarlıyalım inşallah.

    Efendimizin (s.a.v) duasıyla;

    Ey kalplerin yönünü çeviren Allah'ım benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.Amin

     

     

    evet bu beyinsizlerle ben de karşılaştım.

     

    bunlar benim aklıma eski yunanın sofistlerini getiriyor.

     

    fikirleri olmayınca basit söz oyunlarının aldatmacaların ardına gizleniyorlar.

     

    kendilerini alim sanıyorlar ama ehli kitabın özelliklerinden birinin de peygamberi yok sayıp sadece kitaba sarılmak olduğunu bilmiyorlar.


  3. bu adamların saçmalıklarını ahmed davudoğlunun kitabında okumuştum.

     

    başka birinin mezhepsizlere cevap için yazdığı kitabın önsözünde bu iddialar yayımlanmış.ben de bilgisayara aktarmıştm.şimdi paylaşıyorum o iddiaları.

     

    "Müslümanlar bir din devrimine şiddetle muhtaçtırlar.Bütün ıslahatın dayanağı, ancak Din'de yapılacak olanıdır.İslam hükümetleri Din ile Siyaseti ayırmaya mecbur kalacaklardır.Müçtehid İmamlar, kendilerini Din Vâz'ı zannetmesinler.Dört İmam'ı taklid emek küfürdür.Onları taklid edenler; basiretsizdir, cahildir, ahmaktır, sapıktır; tefrikacı, fitneci ve amelleri boşa giden müflislerdir.Mezhepliler, ALLAH'ı bırakıp da, papazlarını, hahamlarını kendilerine ilah ve Rab edinen (Hıristiyan ve Yahudi)ler gibi, mezhep imamlarını kendilerine ilah ve Rab edinmişlerdir.Dört imam birer put, onlara uyanlarsa birer putperesttir.Mezhepliler, Kur'an'dan bile yan çizmişlerdir.Dört mezhep, kusursuz Resulullah'a, kusurlu imamların açtıkları harp cepheleridir.Dört mzhep üzerine yazılmış kitaplar, birer küflü kitaptır.İslam Dini, bir bedevi arabın birkaç dakikada öğrenebileceği basitliktedir.İslamın bir hukuk sistemine sahip olduğu yalandır.İçtihad yapmak gayet basittir.Bunun için arapçayı bile bilmeye hacet yoktur.Birisi sana birkaç hadis kitabını bildiğindilde anlatıverirse, içtihad yapabilirsin!Hanefi fıkhı, İslamla hiçbir alakası olmayan incil'e benzeyen birşeydir! Mezhepliler ürküp kaçan birer eşektir.Yalanlarını kılıflayan inatçı ve uydu; ama HAKK'ın değil, şeytanın uyusu kişilerdir.Adam Muhammedi olmayı bırakıyor da, Hanefi veya Şafi'i oluyor, ne tuhaf şey!..Herhangi bir mezhebe bağlanan ondan, başkasını görmez.Onun gözünde, Kitap, sünnet,Din hepsi o mezheptir.Mezheplilerin iman konusunda bildikleri şundan ibarettir:ALLAH birdir ve her yerdedir.Mezhepliler, peygamber semaya çıkarak ALLAH'ı gördü derler.Bu kişilere göre ehli tespihler sefihtir, alçaktır, sapıktır, bid'atçıdır derler.Bu kişilere göre salâ vermek sapıklıktır, salâ veren müezzin müşriktir.Mezheplilerin zanlarına göre teravih namazında sekiz rekattan fazlasını kılmak haramdır, farz namazların kazası caiz değildir.İnsana kabrinde, tabi olduğu mezhep ve girdiği tarikatten soru sorulmaz.İmam-ı Azam ezberinde birkaç hadisten başka hiçbirşey bulunmayan bir cahildir.Usul-ü fıkıh, dört imamın sözlerini doğrulamak; Kitap ve sünnetle amel etmeyi terkederken mazeret diye ileri sürmek için vaz edilmiştir.İmam-ı şafi, bir adamın kendi kızıyla nikah yapmasını caiz gören bir adamdır.Mezhepleri birleştirme işi son derece basit bir iştir.Bunu yapmak müslümanların boynuna borçtur.Gerek fıkıhçıların ve gerekse diğerlerinin- fıkıhcılardan başka hiçbir kimse için, şu haramdır, şu helaldir demesi caiz değildir- gibi sözleri, Yahudi ve hristiyanlarda Tevrat ve İncil'in hükümlerini papaz ve hahamlardan başkaları anlayamaz şeklindeki inancın bize intikal ettiğini göstermektedir.Bu ise aynı mevzuda onların olunu tatbik etmek demektir."

  4. OLMAZ MI

    Yön yön sarılmışım ne yana baksam;

    Sarılan olur da saran olmaz mı?

    Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam;

    Geçip de aynaya, soran olmaz mı?

     

    Bir parçacığım ben, bütüne hasret;

    Zaman döne dursun, o güne hasret;

    Ruhumsa zamanın üstüne hasret;

    Ebediyet boyu bir an... Olmaz mı?

     

    Necip Fazıl Kısakürek

    (1973)

    Yön yön sarılmışım ne yana baksam;

    Sarılan olur da saran olmaz mı?

     

    Şair, burada sarılmışım derken sadece kendisini değil tüm mahlukatı kastediyor ve hepsinin adına konuşuyor.Herşeyin BİR'in ilim, kudret ve iradesi ile mükemmel bir şekilde kuşatıldığını.Ve insanın ne kadar ilerlerse ilerlesin, hangi ufka yol alırsa alsın bu kuşatmanın dışına çıkamayacağını anlatıyor.Çünkü bütün ufuklar, terakkiler, hedefler hatta niyetler bu kuşatmanın dahilinde.Bu kuşatma terakkiyi engellemiyor, esasta terakki var eden bu kuşatma.

     

    Mahlukat adına mahlukata soruyor: "Eğer herşey bu şekilde kuşatılmışsa kuşatan olmaz mı?".Buradaki "olmaz mı" suali cevap isteyen bir sual değil kendi cevabını içinde taşıyan bir sual.Zira fiil varsa fail vardır, olay varsa sebep vardır, sonuç varsa olay vardır. Aynı şekilde sarılan varsa saran da olmak zorundadır.Bunda şüphe yoktur ve bunu sualin sorulduğu kişi de kabul etmektedir.

     

    Bu sual başka bir sual sormak için zemin hazırlamaya, bir meseleyi aydınlatmaya, bir mantık hatasından haber vermeye yönelik bir sual.Kabul edilenden bahsedilip kabul edilmeyenden haber verilecek.Bu mantığa göre sıradaki sualin cevabı olumsuz olacaktır ve sitem belirtmek gayesini taşıyacaktır.

     

    Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam;

    Geçip de aynaya, soran olmaz mı?

     

     

    İlk mısra esasta bir sual değil bir fikirdir.İkinci mısrada ise bu fikri yakalayıp suale çevirebilecek kimsenin olmamasından yakınılmaktadır.

     

    Aynı zaman da burada sanatçının kim olduğunun merak edilmesi, var olduğundan şüphe duyulamayacağını ifade etmek içindir.Burada şüphe edilemeyecek bir gerçek daha vardır.O da insan yüzünün benzersiz bir sanat eseri olmasıdır.

     

    Muhal olduğu belirtilmek istenen şey, yüzün bir sanat eseri olduğunu ve her sanat eserinin bir sanatçısı bulunduğunu kabul eden birinin, kendisine o muhteşem sanat eserini veren kişiyi merak etmemesidir.

     

    Yüzün sanat eseri olarak belirtilmesinde ki neden de onun adi sebepler zinciri sonucu oluşmuş olma ihtimalinin bulunmadığını ifade etmektir.Çünkü herşeyin sebepsiz sebepler zinciri sonucunda ortaya geldiğini iddia eden materyalist bile, rastgele yazılan kelimelerin bir şiir olmayacağını, rastgele hareketlerin sanat eseri oluşturamayacağını kabul etmektedir.

     

    Buradan sonra şiir başka bir yöne hareket ediyor.Şair olası antitezleri çürüttükten ve yapmak istediği sitemi yaptıktan sona kendisinden ve hasretinden bahsediyor.Merak edilmesi gerekeni merak edip, cevabını bulduktan sonra bu cevabı bulan kişinin halini anlatmak istiyor.

     

    Bir parçacığım ben, bütüne hasret;

     

    Bu mısrayı "SONSUZLUK KERVANI" isimli esere bağlamak gerek.Burada bütün "SONSUZLUK KERVANI" parçacık ise "üç ayakla seken topal köpek"tir. .

     

    Nasıl bir cemiyete,gruba dahil olduğumuzu "ben onun bir parçasıyım" diye ifade edersek, şair de bu kervanın bir parçası olduğunu ifade etmek istemiştir.

     

    Lakin bu bütünün en değersiz parçası olarak kendisini gördüğünden, "ben bu bütünden bir parçayım" diyememiştir.Değersizliğini ifade için sonuna küçültme eki getirmiş ve kendisini "parçacık" yapmıştır.Sonra bu bütünün bir parçacığı olduğunu iddia etmekten de edep hatası olması korkusuyla çekinmiş ve sadece bir parçacık olduğunu belirtmiştir.Yalnız kimsesiz bir parçacık.

     

    "peki bu parçacığın hiç bir özelliği yok mu?" sualine cevap olarak hemen kendisiyle ilgili bildiği tek hakikati söylemiş: "bütüne hasret".Dikkat ediniz" "üç ayakla seken topal köpek" te o kervanda değildi.Sadece o kervanın peşinden hasretle koşuyordu.

     

     

    Zaman döne dursun, o güne hasret;

    "Zaman döne dursun" derken zamanın daire şeklindeki hareketi kastedilmiştir."O gün" ise zannımca veda haccının yapıldığı gündür.Zamanın o güne hasret olduğunun belirtilmesindeki sebep Efendimizin (s.a.v) o gün: "Zaman döne döne çıktığı yere vardı" buyurmasıdır.Yani zamanın gaye noktası o gündür.

     

    Zaman gaye noktasına vardıktan sonra durmayıp dönmeye devam ettiğinden.Ve sürekli o günden uzaklaştığından o güne hasret çekmektedir.Zira zaman o gün için dönmektedir.O günden uzaklaşıyorsa dönmenin manası kalmamıştır.

     

    Hasret kelimesinin kullanılmasının bir nedeni de zamanın o günden uzaklaştığı için acı çektiğinin anlatılmak istenmesidir.Zira hasret ayrılıktan duyulan acı, hüzündür.Her ne kadar vuslattan umudu kalmayanlar hasreti vuslat sayarsa da, bu, hasretin vuslat için çekilen acı olmasındandır.Yani sırf vuslatı akla getirdiği, hatırlattığı için hasreti sevmişlerdir.Yoksa hasret tek başına birşey ifade etmez.

     

    Şairin gözünü hasret o kadar çok kaplamıştır ki en vefasız mücerred olarak bilinen zamanda bile o hasretten izler görür.Sanki zamanın vefasızlığının nedeni bu hasretin verdiği acıdır.Şiirlerin çoğunda zaman, ya bir ilaç veyahut herşeyi yok eden bir bela olarak gösterilirken, bu şiirde zaman bir dert ortağı, dertlerin yansıdığı bir ayna olarak gösterilmiştir.

     

    Şimdi derseniz: "Hani şair bütüne yani "SONSUZLUK KERVANI"na hasretti.O güne hasret olması tezat değil midir?"

     

    Cevap olarak denilebilir ki: "O kervandakiler, o gün O'nu dinleyenler, O'nun yanında olanlar ve O günü ruhlarında yaşayanlardır.Şair onların peşinden koşuyor.Ama onlar bu zaman isimli daireyi geçeli çok olmuş.Şairin gayesi o kervan olduğundan, o kervana olan hasreti yüzünden o kervanın bulunduğu zamana ve güne de hasret çekmektedir.

     

    Ruhumsa zamanın üstüne hasret

     

    Daha önce de beyan ettiğimiz gibi, şair zamanı bir dert ortağı olarak görüyor.Yani O da şairle aynı sıkıntıyı çekiyor.Bunun için

    zamanın kendisine yardım edebilmesi veya o anı bulabilmesi mümkün değil.O'nun için zamandan öte birşey arıyor.Öyle birşey ki hem zaman gibi O' da hasret çektiği şeyi görebilecek hem de bu görme olayı zamanınki gibi hemen bitmeyecek.Bu şekilde bir arayış içindeyken bir kurtuluş buluyor.

     

    Ebediyet boyu bir an... Olmaz mı?

     

    Hem ebediyet boyu süren birşey olmasının, hem de tek bir an olmasının istenmesinin sebebi daima vuslatı aynı kuvvette hissedebilmek ihtiyacıdır.Zira hasret dayanılacak gibi değildir.Öyle şiddetlidir ki henüz vuslat sona ermeden ilk anın hasretini çekersin.Üstelik bu hasret vuslatan sonra vurduğu için daha yakıcı olur.Zaten zamanı bu kadar yıkan da ömür boyu vuslat hayaliyle döndükten sonra tam vuslatı bulmuşken ona hasret kalmasıdır.O'nun akıbetine uğramamak için şair ebediyeti taşıyan bir ana talip oluyor..

     

    (serdengecti)


  5. materyalist, "ALLAH'ı neden göremem" der

    dahi (!) bilim adamı, gözünden bihaber

     

    görmenin ilk şartı mesafeyi unutmuş

    körlüğü yüzünden inkar yolunu tutmuş

     

    beynini görebilir mi, mevcut mu acep

    HAKK'ı test etmek istiyor, angut mu acep

     

    gözünü neden göremediğini sormaz

    hatta gördüğü şey mevcut mu, kafa yormaz

     

    kendi boynunu görmeye yetmezken gücü

    kendinden yakın olanın derdine düştü

     

    sanki ALLAH itaatine muhtaçmış gibi

    der ki, "önce kendini göster sonra belki"

     

    "KURAN mucizeymiş, bir örnek gösterin" der

    sen, KURAN'ı aç, kalbindeki mührü göster

     

    lakin dedik ya kalbi mühürlü inanmaz

    der ki: bunu geçtik, ya bu asırda namaz

     

    onu açıklarsan, haccı, orucu sorar

    asla iman etmez, daima kusur arar

     

    bulamayınca, elinde bir MEAL der ki:

    bu mu mucize, yazılamayan benzeri

     

    başka bir MEAL uzatır öbür eliyle

    buyurun hemen benzerini buldum işte

     

    ecel gelene kadar kendini kandırır

    geldiğinde "bir gün daha" diye yalvarır

     

    HAKK'a isyan edenin hazin sonu budur

    artık gıdası kokmuş irin, kaynar sudur

     

    (serdengecti)


  6. Bu ne kadar kof-sığ laf yahu.. İlgilenme..Ben sürekli okuyorum ? N'olmuş.

    Darvin hakkında Türkiye de İslam çizgisinde kim yazıyor başka?

    Doğu Türkistan'ı kim anlattı O'ndan başka?

     

    Ha vardır ters kitapları aldırmazsın olur biter.Lakin bilimsel eserleri de var.ABnin dahi gündemine aldığı..

     

     

    vayyt be.bizim yahudi nasıl iyi biriymi te haberiiz yokmuş.

     

    arkadaş islam çizgisinde yazıyo dediğin adam ehli kitaba cennet müjdeleyen bir gavurdan başka birisi değil.darwini bu ülkenin gündeminde tutan da o beyinsizdir.o bu kadar bahsetmeseydi ateistler zaten silinecekti.lakin bu beyinsiz sürekli o herifi gündeme getiriyor.bi de yeni iddialarını filan bildiği de yok.darwinin bilmem kaçıncı yılda söylediği iddialara cevap veriyor.

     

    bu adam yüzünden merak edip evrimi araştıran ve iddialarının bunun cevap verdiği şeylerden farklı olduğunu gördüğü için ateist olanlar var.istersen komunist sitelere bir gir de islamı (guya savunma iddiasıyla) nasıl rezil ettiğini gör.

     

    doğu türkistanı nasıl anlattı bilmiyorum ama israile boykot çağrısı yapılırken bu şerefsiz basın açıklaması yaptı.israille aramızı kimse açamaz dedi.


  7. İMAM- GAZZALİ hazretlerine iftira atan felsefecilere

    "KURAN ilmi gıda gibidir. O herkese lazım ve daima faydalıdır.kelam ilmi ise ilaç gibidir.Aklı felsefe ile karışmışbazı kimseler, bu ilimdeki delilleri zihinlerindeki şüpheleri gidermek için kullanabilirler.Çünkü felsefe, inkâr üzerine kurulmuş bir aklî fantezi, bir zihnî kuruntu ve bir hayaldir."[imam gazzali risaleleri, imanla küfrü birbirinden ayırmak konulu risalesi(hikmet neşriyat: ey oğul isimli kitabın ilk risalesi ) sayfa: 48)]

     

    imam gazzali hazretlerin hakkında "filozof" veya" felsefeye değil filozoflara karşıydı" sözlerini kullanan densizlere cevap olsun.

    __________________

    Bir gün Hak dostuyla aynı yolda buluştuk

    candan, serden geçtik küfürle vuruştuk.

    (serdengecti)

     

    Hayat Mayat diyorlar

    Benim gözüm Mayatta

    Hayatın eksiği var

    Hayat eksik Hayatta

     

    Takınsam kanat manat

    Kuş, Muş olup seğirtsem

    Bomboş Vatana inat

    Matana doğru gitsem

    (N.F.K/Üstadım )


  8. "bir ülkede eski zaferlerin çok fazla büyütülmesi ve bunlara bağlı kutlama ve bayramların artması o milletin çürümüşlüğünğn göstergesidir."

     

    batılı bir tarihçinin sözü, tam olarak böyle olmasa da bu mana da birşeydi.

    üstadın eserlerinden birinde görmüştüm.

×
×
  • Create New...