Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

nur_yolcusu_duygu

Üye
  • Content Count

    106
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by nur_yolcusu_duygu


  1. PEYGAMBERE BAĞLILIK

     

     

     

    Mekke'nin fethinden sonra İslâm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelimei şehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" (yürekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular:

     

    - Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşı döküyorsun? Cevap verdi:

     

    - Allah'ın Resulünün en büyük arzusu amcası Ebû Talibin müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnud olacağına, amcasının Müslüman olmasından dolayı Allah Rasûlünün gönlü hoşnud olsun. İşte bu olmadığı için ağlıyorum.


  2. Yunus Emre İsrail'de en çok okunanlar listesinde

     

     

     

    Türkiye ile tarihinin en gerilimli dönemini geçiren İsrail'de halkın kültürel tercihiyle ilgili bilinmeyen bir yönü ortaya çıktı. Yunus Emre'nin İbraniceye çevrilen şiirleri, İsrail'de en çok okunan ve tavsiye edilen kitaplar arasında gösterildi.

     

     

     

     

     

     

    Haaretz gazetesinin geçen hafta çıkardığı kitap ekinde yer alan habere göre, Yunus'un 'Aşkın Aldı Benden Beni' adlı şiir antolojisi, yılın en çok tavsiye edilen kitapları arasına girdi.

     

    Çevirmenliğini Denis Ojalvo, Selim Amado ve Avraham Mizrahi'nin yaptığı şiir antolojisi İsrail'de özellikle akademik çevrelerde büyük ilgi gördü. Denis Ojalvo, şiirleri çevirmeye başlamadan önce İslam tasavvufunu araştırdığını ve okura tasavvufu anlatmadan şiirleri okutmanın pek doğru olmayacağını ifade etti. Kitabın galasının Tel Aviv'de yapıldığını ve dönemin Büyükelçisi Namık Tan'ın da geceyi teşrif ettiğini belirten Ojalvo, devletin bu jestinin kendisini onore ettiğini kaydetti. Yunus'a karşı Türkiye Yahudilerinin büyük muhabbet beslediklerini söyleyen Ojalvo, bunu Yunus Emre şiirleriyle Tevrat'taki bazı peygamber sözlerinin paralellik göstermesine bağladı. Ojalvo, "Yunus'un 'Yaratılanı severiz Yaratan'dan ötürü' dizesinde anlattığı hoşgörüye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var." diyerek bu şiir seçkisinin evrensel kardeşliğe katkı sağlamasını umduğunu dile getirdi.

     

    Yunus Emre felsefesinin tasavvuf düşüncesi içinde çok derin kökleri olan bir ekol olduğuna değinen Denis Ojalvo, zaman içinde Yahudi mistiklerinin de Yunus'tan etkilendiğini söyledi. Aynı şekilde Yunus Emre'nin şiirlerinde de Tevrat'tan benzerlikler bulunduğuna işaret etti. Ojalvo, Zebur'un 42\3. bölümünde yer alan, "Canım Tanrı'ya, yaşayan Tanrı'ya susadı\Ne zaman görmeye gideceğim Tanrı'nın yüzünü" yakarışı ile Yunus Emre'nin, "Yüzüm kara elim boş/Bağrım başlı gözüm yaş/İnayet eyle Allah/Yunus didarın görsün" dizeleri arasında düşünce bağı olduğunu ileri sürdü. Yine Ojalvo'ya göre Zebur'da yer alan Hz. Davud'a ait, "Ağzından bal damlar ama yüreğinde savaş var. Sözleri yağdan yumuşak ama yalın birer kılıçtır." sözü Yunus'un şu dizelerinde karşılık buluyor: "Taş gönülden ne biter/Dilinde ağu tüter/Nice yumuşak söylese/Sözü savaşa benzer."


  3. HZ. ALİ'NİN BÜYÜKLÜĞÜ

     

     

     

    Birgün ashab Peygamberimiz (s.a.v)'den Hz. Ali'yi niçin çok sevdiğini sordu. Hz Peygamber o anda mecliste bulunmayan Hz. Ali'yi çağırmaya adam gönderdi ve orada bulananlara sordu:

     

    - Birisine iyilik etseniz, o da size kötülük etse ne yapardınız? Cevap verdiler:

     

    - Yine iyilik ederiz.

     

    - Yine kötülük yapsa?

     

    - Biz yine iyilik ederiz?

     

    - Yine kötülük yapsa?

     

    Ashab cevab vermedi, başlarını öne eğdiler. Bunun anlamı kötülüğe kötülükle mukabele etmesek bile iyilik yapmaya devam etmeyiz, demekti.

     

    Bu sırada Hz. Ali o meclise geldi. Rasulullah Hz. Ali'ye sordu:

     

    - Ya Ali, iyilik ettiğin biri sana kötülük etse ne yapardın?

     

    - Yine iyilik ederdim.

     

    - Yine kötülük yapsa?

     

    - Yine iyilik yapardım.

     

    Hz. Peygamber soruyu tam yedi defa tekrarladı. Hz. Ali yedi defasında da "yine iyilik ederdim" diye cevap verdi. Ashab,

     

    - Ya Rasulallah, Ali'yi çok sevmenizin sebebini şimdi anladık, dediler.


  4. hep merak etmişimdir neden muhalifler sadece muhalif olurlar diye.. ve sonradan idrak ettim ki sadece muhalifliği becerebilen ve 'ortada tek suçlu varsa o da başbakan...' demekten ileri gidemeyen, birlik olmayı, hoşgörüyle problemleri çözebilmeyi beceremeyen, nefret ederek ettirerek deil kol kanat gererek insanları memnun etmenin saçma olduğunu savunan bu zihiniyetlerin sadece muhalif olmalarının nedeni bu vazifeyi sadece menfaat için yapmak. bu insanların ülkemiz için pozitif yönde bir icraatine şahit olmadım. tek yaptıkları muhaliflik....BU İNSANLARA ;"gelin sizde bir omuz verin beraber şu ülkenin kalkınması için geleceği için refahı için çözümler üretelim, türkü kürtü ermenisi her türlü azınlık şu ülkenin topraklarında yaşadığı için kendini dış kapının dış mandalı muamelesi yapılmış hissetmesin diye onlara kol kanat gerelim, siz bu toprağın vatandaşısınız bir türk nasıl istifade ediyorsa sizde o şekilde bu topraklarda mutlu ve huzurlu bi şekilde istifade edebilirsiniz diyelim ve bu şartları onlar için oluşturalım.. yahut müslüman, hristiyan yahudi.. her türlü dine mensup insanların özgür bir şekilde dinlerini yaşamalarına müsade edelim ve onlarada bu şartları oluşturalım. şu ülkede hangi ırk hangi dinden insan olursa olsun mutlu olsun ve Türkiye topraklarında yaşadığı için huzurlu olsun....." densede onlar yine tek işlerini yani sadece MUHALİFLİĞİ yapacak ve suçlusunuz diyecek çözüm üretmek adına sadece sessiz kalmayı tercih edecekler.... ama bıraksınlar MENFAAT için değil VATANINI SEVDİĞİ için buna niyet eden insanlar işini yapsın... Başbakan'ın niyeti zaten İslam lideri olmak değildir ona sorulsa o mütevazi şahsiyetin 'ne haddime' diyeceğini düşünüyorum.. ama o insan İslamın başsız olmadığını karşı taraflara hissettiriyor bunun içinde kendisinden Rabbim ebeden razı olsun....


  5. Habib-i Kibriya

     

    Habîb-i Kibriyâ, bâb-ı recâsın yâ Rasûlallah,

    Muhammed Mustafa, hayrul verâsın yâ Rasûlallah!..

     

    Tecellây-ı cemâlinden elest’in bezmi şâd oldu,

    Dil-i mecrûh-u uşşâka şifâsın yâ Rasûlallah!..

     

    İlâhî bir güneşsin, nûruna pervânedir âlem,

    Yakan uşşâkı ol muhrık sâdâsın yâ Rasûlallah!..

     

    Nebîler Rûz-i Mahşerde, şefâat bekliyor senden,

    Gönül şehrinde her medhe sezâsın yâ Rasûlallah..

    _Ali Ulvi Kurucu_


  6. İsrail'de 'Türk Malı'na boykot kararı

     

     

     

    İsrail'deki bazı süpermarket zincirleri, Türkiye'de üretilen mallara karşı boykot uygulama kararı aldı.

     

     

     

     

     

     

    Türkiye'deki firmalarla çalışmayı durduracakları duyuran süpermarketler arasında, Mega, Kentteki Mega, Mega Bul mağazalarının işleticisi Blue Square ile Rami Levi süpermarket zinciri de bulunuyor.

     

    Türkiye'den kendi markası altında un ve unlu mamuller, makarna ithal eden Blue Square, bu malların ithalatını durdurmaya karar verdiğini açıkladı.

     

    Rami Levi süpermarket zincirleri de ''Türk halkı İsrail'e karşı boykot uygulamalarını devreye sokarken'', kendilerinin de hiç bir şey yapmamalarının kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyip, tüm ilişkilerini kesme kararı aldıkları bildirdi.

     

    Türkiye'den makarna, ketçap, kağıt tabaklar ithal eden Levi, söz konusu ürünler için İtalya ve Çin yanı sıra başka pazarlara yönelebileceklerini belirtti.

     

    Rami Levi ve Blue Square, Türk firmalarının adı altındaki ürünlerini raflarından kaldıracaklarını, ancak Türkiye'de üretilen ama kendi markalarının adı altındaki ürünleri, stokları bitene kadar satmayı sürdüreceklerini de kaydetti.

     

    İsrail'in Kanal 10 Televizyonu, konuyla ilgili haberini verirken, süpermarket zincirlerinin bu kararının Türkiye için yaklaşık 93 milyon dolar dolayında kayıp anlamına geleceğini öne sürdü.

     

    Brand For You adlı firmanın Üst Yöneticisi (CEO) Rafi Sheffer de Türkiye'deki üreticilerle bağlarını kesmeleri konusunda henüz bir karar almadıklarını söyledi.

     

    Kudüs Belediye Meclisi üyesi olan, adıyla bilinen süpermarketlerin sahibi Rami Levi'nin açıklamalarını da eleştiren Sheffer, bu süpermarketler zincirinin raflarında, Türkiye'de üretilen ancak başka başka markalar altında satılan pek çok ürün bulunduğunu belirterek, ''Eğer Türk mallarını gerçekten boykot ediyorsa, sadece özel markalar altında gelen Türk ürünlerini raflarından kaldırmakla kalmaması gerektiğini'' dile getirdi.

     

    İsrail'deki en büyük süpermarket zinciri Super Sol'un ise Türk firmalarıyla ilişkilerini değerlendirdiği belirtilirken, boykot uygulamasına katılması da bekleniyor.


  7. evet mükemmel şiirleri var Nurullah hocamızın ve gerçekten ezberlenmeye ezberletilmeye değer şiirler.. benimde yağmur şiirini canlı olarak kendi sesiyle dinleme fırsatım oldu. Hocamızın en başta anlattıklarından beni etkileyen hayatıydı gerçekten. binbirtürlü zor şartlarda okumuş ve o zor şartlarda dahi babasının sırtında taşıyarak okula götürmesi pahasına mükemmel bir eğitim almasına vesile olmuş.ve yıllarca Efendimiz a.s.v. için bir naat yazmak ıstırabıyla günlerce evine kapanıp sadece okula gelip ders verip sonra tekrar evine gidip bu naat üzerine çalışmalar yapmış, hatta onun bu garip halinden dolayı öğretmen arkadaşları aklını kaybettiğini düşünmüşler :) sonra birgün bu şiirle karşılarına çıktığında hayretler içinde kalmışlar.gerçekten mükemmel bir şiir ve tam bir ıstırap şairi. günümüzde hala böyle insanların olduğuna gerçekten şükrediyorum.. Rabbim ebeden razı olsun..


  8. Hakim Başol, Menderes'i azarlıyor: Köşkte oturma barakada otur

     

     

     

    'Örtülü Ödenek Davası'nın sanıkları eski Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur idi.

     

     

     

     

     

     

    Menderes, örtülü ödeneği amacına uygun olarak kullanmamakla suçlanıyordu. Oysa örtülü ödenek harcamalarının kanunla belirlenmiş bir tanımı o gün de bugün de yok(tu) ve harcamalar tamamen başbakanın tasarrufunda(ydı). Örtülü ödeneğin nerelere harcandığına dair bir belge tutma zorunluluğu bulunmadığı gibi, bu harcamalardan başbakanlar da mesul tutulamaz ve yargılanamazdı.

     

    Ancak Menderes, Müsteşarı Korur'dan yapılan bütün harcamaları kaydetmesini istemiş, şahsi harcamalarının kendi banka hesabından karşılanmasını emretmiş, kayıtları da 'bir gün lazım olur' diye Başvekalet Konutu'nun çatısında bir valizde saklamıştı. Hatta eşi Berin Menderes'e "Bunlar çok önemli belgeler. Bunları muhafazada özel önem gösterelim. Eğer belgeler arasında şahsi nitelikli harcamalar varsa tespit eder, geri öderiz." talimatı vermişti. Yaptığı harcamalardan korkan biri mecburi olmadığı halde bu belgeleri saklamazdı. Oysa Menderes'in emriyle tutulan bu kayıtlar, Yassıada'da önüne konuldu ve aleyhinde delil olarak kullanıldı.

     

    Bu davayı ilginç hale getiren unsurlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon, Burhan Belge, Mithat Perin gibi dönemin ünlü yazar ve gazetecilerinin de şahit olarak dinlenmesiydi. Hatta Necip Fazıl'ın eşi Neslihan Kısakürek de şahitler arasındaydı.

    Diğer davalarda olduğu gibi Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol ile Başsavcı Altay Ömer Egesel, bu davada da Menderes'i küçük düşürmek için aşağılayıcı ithamlarda bulunuyordu. Hatta Başbakanlık konutunun mutfağına tavuk tüylerini temizlemek için alınan 'cımbız' bile dava konusu edildi. Birkaç kuruşluk bu cımbız, örtülü ödenek belgelerinin saklandığı bavula nasıl girdi bilinmez ancak bu olay o kadar çok abartıldı ki davanın adı kamuoyunda 'Cımbız Davası' olarak anılmaya başlandı.

     

     

    bu konu hakkında tam bilgisi olan varsa paylaşabilirmi?? :)

×
×
  • Create New...