Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

nur_yolcusu_duygu

Üye
  • Content Count

    106
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by nur_yolcusu_duygu


  1. Herbir zerre, eğer memur-u İlâhî olmazsa ve Onun izni ve tasarrufuyla hareket et­mezse ve ilim ve kudretiyle tahavvül etmezse, o vakit herbir zerrenin nihayetsiz bir ilmi, hadsiz bir kudreti, herşeyi görür bir gözü, herşeye bakar bir yüzü, herşeye geçer bir sözü bulunmak lâzım ge­lir.


  2. MERTLİK

     

     

     

    Geçmişin büyük bilginlerinden biri, yorgun bitkin bir halde uzun bir yolculuktan dönmüş, ter ve kir ağırlığı da buna eklenmişti Yurduna yuvasına kavuşan bilginin ilk işi hamama gidip kendisine en fazla rahatsızlık vermiş olan kir ve terden kurtulmak oldu Hamamda kendisini yıkayan tellak görgüsü kıt biriydi Yıkanma kesesine dolan avuç avuç kirleri suya tutacağına "Ne kadar kirlisin" der gibi bilgin zatın önüne yığıyordu Keseleme işi devam ederken, tellak keselediği şahsın ilim sahibi biri olduğunu öğrenince, "Efendim madem siz derin bir bilginsiniz 'mertlik nedir?' bana açık seçik anlatır mısınız?" dedi Yıkanmakta olan büyük bilgin tellaka bir incelik dersi vermenin fırsatını yakalamıştı Şöyle dedi:

     

    "Mertlik, kimesinin ayıp ve kusurlarını yüzüne vurmamak, kirlerini kendisine göstermemektir"


  3. GERÇEK NEDEN

     

     

     

    Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehid edilmesiyle sonuçlanan fitne, fesad daha da arttı. Bu durumdan üzülen, şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:

     

    - Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?

     

    Hz. Ali cevap verdi:

     

    - Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında biz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok.


  4. MEKTUBATI RABBANİ’DE

     

    KIYAMET ALAMETLERİ VE MEHDİ

     

    Peygamberimizin haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda meydana gelmeme ihtimali yoktur.

     

    Adetin hılafına, batıdan güneşin doğması.

     

    Mehdi (Aleyhisselam)’nin zuhuru.

     

    Ruhullah İsa (Aleyhisselam)’nın gökten inmesi.

     

    Deccal’ın çıkması.

     

    Ye’cüc ve Me’cücün çıkması.

     

    Dâbbetül arzın çıkması.

     

    Sonra bir dumanın ortalığı kaplayıp, onları elim bir azabla azablandırması.

     

    Sıkıntıdan insanlar şöyle der: “Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır, biz mü’minleriz.”

     

    Son alamet, Aden tarafından çıkan bir ateş tir. (bu ateş insanları mahşere sürecek.)

     

    Cahillikten dolayı bir cemaat, Hindistan ehlinden mehdilik iddia eden birisinin Mehdi olduğunu zanetti. Onlara göre Mehdi geçti ve öldü, kabrinin “Kurre” denilen bir yerde olduğunu söyle diler. Halbuki şöhret ve tevatürü manevi derecesi ne ulaşan sahih hadisi şerifler bu taifeyi yalanlıyor. Zira Efendimiz, Mehdi için alametler beyan etti. Bu alametler o iddia edilen şahısta yoktur.

     

    Hadisi Nebevi’de şöyle geldi: “Mehdi çıkacak ve başının üzerinde bir parça bulut olacak, içinde bir melek şöyle nida edecek “şu şahıs Mehdi’dir, ona tabi olun.”

     

    Yine Efendimiz buyurdu ki “Yeryüzünün tamamının maliki dört tanedir. Zülkarneyn ve Süleyman mü’minlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır kafirlerdendir. Yeryüzüne ehli beytim den olan beşinci bir şahıs malik olacaktır.” (Bu Mehdidir.)

     

    Efendimiz buyurdu: “Benim ehli beytimden bir adamı Allah göndermedikçe dünya yok olmaz, onun ismi ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar, zulum ve haksızlıkla dolduğu gibi yeryüzünü doğruluk ve adaletle doldurur.”

     

    Hadisi şerifte “Eshabı Kehf Mehdinin yardımcılarıdır” şeklinde buyuruldu.

     

    İsa (Aleyhisselam) Mehdinin zamanında ine cek, Mehdiye, Deccalı öldürmekte yardım edecek, saltanatının zahir ve (galib) olduğu zamanda ramazanın ondördünde güneş tutulacak ve ayın evvelinde ay tutulacak, bunlar normal adetin ve münec cimlerin hesabının hılafına olacak.

     

    İnsaf nazarıyla bakmak lazım, şu alametler o bahsedilen şu ölü şahısda var mı yok mu (yok.) Mehdi’nin, Efendimiz tarafından haber verilen diğer pek çok alametleri vardır. Şeyh İbni Hacer, Mehdinin alametleri beyanında bir risale yazdı ki o alametler ikiyüze ulaşıyor.

     

    **********************

     

    Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Davaları bir olan iki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz.” (Buhari)

     

    ******************

     

    Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Aralarında büyük ölümler olur. Davaları birdir. Otuz taneye yakın yalancı Deccallar gönderilmedikçe kıyamet kopmaz. Bunlardan herbiri, kendini Allah’ın Resulu zanneder.” (Buhari)

     

    *******************

     

     

     

    DECCAL

     

    Nevvas ibni Sem’an el Kelbi’den söyle demiştir. ‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Deccalı zikretti ve şöyle buyurdu “Ben içinizde iken Deccal çıkarsa ben onunla mücadele ederim, siz değil. Ben yok iken çıkarsa, kişi nefsini müdafaa edecektir. Allah, her müslüman üzerine vekildir.

     

    Sizden herkim Deccala kavuşursa, Kehf suresinin başını (on ayeti) ona karşı okusun. Onlar sizi Deccalın fitnesinden korur.”

     

    Dedikki ‘Dünyada kalması ne kadardır?’ Buyurduki ”Kırk gün. Bir günü bir sene gibidir. Bir günü, bir ay gibidir. Bir günü, Cuma gibidir. Diğer günleri, sizin günleriniz gibidir. “(Takriben 424 gün)

     

    Dedikki ‘Ya Resulellah! Şu bizim senemiz gibi olan günde, bir gün ve gecelik namaz bize yetermi?’ Buyurduki ”Hayır. Onun miktarını takdir edin. (Vakitlere taksim edin.)

     

    Sonra Meryemoğlu İsa (Aleyhisselam), doğu Dimaşk’ta (Şam) beyaz minarenin yanına inecektir. Deccali Lüddi kapısında yakalayacak ve öldürecektir.” (Ebu Davud)

     

    *******************

     

    Salimden, o babasından şöyle rivayet etti ‘Hayır, vallahi Resulullah, İsa için kırmızıdır deme di. Fakat şöyle buyurdu “Birara ben uyuyordum. Rüyamda Kabe’yi tavaf ediyorum. Kıvırcık saçlı bir adam, iki kişi arasında salınarak yürüyordu. Başından su damlıyordu veya başı su akıtıyordu. Bu kimdir? dedim. Dedilerki Meryemoğlu İsa’dır. Yürüyüp gittim. Birden bir kırmızı ve cüsseli bir adam, başı kıvırcık, sağ gözü kör. Sanki gözü üzüm salkımı (gibi sarkmış) Dedimki “Bu kimdir? Dedilerki ‘Bu Deccaldir’ İnsanların ona en çok benzeyeni İbni Katan’dır.” Zühri derki: Huzaa kabilesinden olan bir kişidir. Cahiliyye döneminde ölmüştür. (Buhari)

     

    *******************

     

     

     

     

     

    HAK TAİFE

     

    Cabir ibni Abdullah derki Resulullah (Sallal lahu aleyhi ve sellem)‘in şöyle buyurduğunu işittim. “Ümmetimden bir taife, hak üzere savaş maktan zail olmayacaktır. (Hak üzere devam edecekler.) Kıyamet gününe kadar üstün olacaklar dır.”

     

    Şöyle buyurdu: “Meryemoğlu İsa (Aleyhisse lam) inecektir. (Mü’minlerin) Emiri derki ‘Gel, bize namaz kıldır.’ (İsa) Derki ‘Hayır. Muhakkak sizin bazının, Allah’ın bu ümmete olan ikramı ile bazınız üzerine emirlersiniz.’ (Müslim)

     

    *********************

     

    Ebu Hureyre’den rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Rum (hıristiyan ordusu) A’mak veya Dâbık’a inmedikçe kıyamet kopmaz. Onlara karşı, Medine’den o vakitte yeryüzü müslümanlarının en hayırlılarından olan bir ordu çıkar. Karşılıklı saf olunca, Rumlar derki ‘Bizim ile bizden esir alanların arasını serbest bırakın ki onlarla savaşalım’

     

    Müslümanlar ‘Hayır! Vallahi sizin ile kardeş lerimizin arasını asla serbest bırakmayız.’ Onlarla (Rumlarla) savaşırlar. Ordunun üçte biri hezimete uğrar. (kaçar) Allah, onların ebediyyen tevbesini kabul etmez. Ordunun üçte biri şehid olur. Allah katında en faziletli şehidler bunlardır. Üçte biri savaşı kazanır. Bunlar ebediyyen fitnelenmezler (asi olmazlar) Kostantiniyye’yi (İstanbul’u) feth ederler.

     

    Onlar, kılıçlarını zeytin ağaçlarına astıkları halde ganimetleri taksim ederlerken, içlerinde şeytan nida ederek ‘Mesih Deccal arkanızdan ehlinize musallat oldu’ der. Yola çıkarlar, halbuki bu söz batıldır.

     

    Şam’a vardıklarında Deccal çıkmış olur. Bir de onlar savaşa hazırlanıp saf olduklarında namaz için kamet edilir. Meryemoğlu İsa (Sallallahu aleyhi ve sellem) gökten iner. Onlara namaz kıldırır.

     

    Allahın düşmanı (Deccal) onu görünce tuzun suda eridiği gibi erir. Şayet onu kendi haline bıraksaydı elbette eriyip helak olurdu, fakat Allahu Teala O’nun elinde Deccal öldürür. Onlara kanını, süngüsünde gösterir.”

     

    *******************


  5. İnatla sünnetlerde kılınmalı diyorsunuz.Sanki sünneti kılarken kazaya niyet edelim diyen arkadaşlar sünnetin önemini mahiyetini bilmiyor.Zaten arkadaşlarımızın belirttiği şekilde sünnetleri kıldığınızda aynı zamanda sünneti de eda etmiş oluyorsunuz.İdrak ediniz lütfen...

     

    ifadeleriniz kırıcı olmuş ben o konuda bi ifadede bulunmadım. o ayrıntıyı yazmadım fakat hanefi mezhebinde dediğiniz gibi sünneti kılarken kazaya niyet edilebilir şeklinde bir hüküm var. ben sadece hükümlerden bahsettim herhangi bir inat söz konusu değil. sözünüzü geri alırsanız sevinirim. Allah razı olsun


  6. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, saldırı konusunda hiçbir şey yapmaması halinde, İsrail ile ilişkilerin kesilebileceğini söyledi.

     

    İsrail'in Gazze'de yardım götüren gemiye yaptığı saldırıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail'i hangi şartlarda affedebileceklerini açıkladı. "İsrail'in hiçbir şey yapmaması halinde, Türkiye'nin ilişkileri kesip kesmeyeceği" ile ilgili bir soru üzerine Gül, "Her şey olabilir" diye cevap verdi.

     

    Le Monde gazetesine verdiği röportajda Gül, BM Güvenlik Konseyi'nin İran'la ilgili aldığı son karara ve İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemiye yaptığı saldırılara ilişkin soruları yanıtladı.

     

    Türkiye'nin BM'de İran'la ilgili çıkan karar aleyhinde oy kullanmasını değerlendiren Gül, "Diplomatik kanalların açık kalmasını istedik. Çünkü, İran bizim komşumuz" dedi.

     

    Oylamadan sonra ABD Başkanı Barack Obama'nın bile, hala diplomasi için bir alan olduğunu ifade ettiğini hatırlatan Gül, bunun Türkiye ve Brezilya'nın diplomatik girişimleri sayesinde olduğuna dikkat çekti.

     

    Gül, "Diplomasi yolu dışındaki alternatifleri düşündüğümüzde haklı olduğumuzu anlıyoruz" dedi.

     

    İSRAİL'İN SALDIRISI

     

    İsrail'in Gazze'de yardım götüren gemiye yaptığı saldırıyla ilgili soruyu yanıtlayan Gül, Türkiye'nin tarihte İspanya'dan ve daha sonra İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kendisine sığınan Museviler'e her zaman yardım ettiğini hatırlattı.

     

    Gül, bununla birlikte bu tür bir suçu ancak terör örgütlerinin işlediğini ifade etti ve bunu unutmanın ve affetmenin mümkün olmadığını belirtti.

     

    Cumhurbaşkanı Gül, özür dilenmesi, bir çeşit tazminat ödenmesi için sistemin harekete geçirilmesi, bağımsız bir soruşturmanın başlatılmasına izin verilmesi veya ablukanın kaldırılması gibi seçeneklerin yerine getirilmesi halinde, bunun Türkiye tarafından affedilebileceği mesajını verdi.

     

    "İsrail'in hiçbir şey yapmaması halinde, Türkiye'nin ilişkileri kesip kesmeyeceği" ile ilgili bir soru üzerine Gül, "Her şey olabilir" cevabını verdi.

     

    Türkiye'nin, AB ile sürdürdüğü tam üyelik müzakerelerine de atıfta bulunan Gül, AB'yi eleştirmeden önce Türkiye'nin gerekli kriterleri yerine getirmesinin gerekli olduğunu ifade etti.

     

    Gül, bununla birlikte, AB'nin stratejik gözlükle bakması halinde gerçekleri daha açık görebileceğini belirtti


  7. Menderes insaniyeti ve bazı konulardaki direnişi hassasiyetiyle solcusundan sağcısına herkesin gönlüne taht kurmuş bir insandı o dönemlerde... ama onunda bir davası vardı malesef ordununda...Menderes orduya gereğinden fazla güvendiği için ve onlara ciddi hüsnüzan beslediği için malesef onların davasına açık kapı bırakmıştı..Allah rahmet etsin ...


  8. esselamualeyküm

    hanefi mezhebine göre kaza namazı varken sünnet kılınması haram değildir fakat diğer 3 mezheb de haramdır. 'haramdır' desekte yanlış olmaz 'haram değildir' desekte yanlış olmaz. hanefi mezhebine göre nafile ibadetlerin sevabından da nasiplenmemiz gerekir ayrıca şefaate vesile olduğu için bırakılmaması gerekir ve kaza namazlarıda nafile namazlarda kılınabilir.fakat diğer mezheplere göre kaza namazın varsa öncelikli olarak onların bitirilmesi gerekir.. 4 mezhepte haktır, onun için hiçbirine yanlış şeklinde -ilmihallerde dikkat edildiyse- hüküm verilmiyor...


  9. bu konuşmalarda dikkatinizi başka bir tarafa çekmek istiyorum.bir olaya el atarken olayın islam a nispetle halledilmesinin nasıl bir çap istediğini Üstad ı okuyanlar az çok bilir/bilmeli.ayrıca Üstad ın bir iki eserini okumak Üstad a muhatap olduğumuz anlamına gelmez.işte bu noktadan hareketle İslam a göre bu böyledir diyebilmenin şartlarına haiz değilken ,kendini islamın konuşan ağzı bilen hayır zanneden bizler ben ce İslam adına verdiğimiz her hüküm karşısında tir tir titremali ve cahil cesaretli olur hikmeti dairesine girmemeye dikkat etmeli ve yine Üsted ın tabiri ile hamyobaz ve kaba softa yolunda olmamak için sürekli tetikte beklemesini bilmeliyiz.Burda bir hikaye anlatmak istiyorum:Bir zatı ağlarken görenler o zata neyin var niçin ağlıyorsun diye soruyorlar o da buyuruyor ki:30 yıldır hakikat bildiğim şey in yanlış olduğunu anladım ,onun için ağlıyorum.ACABA şimdi bildiklerim de şimdi yanlış çıkan gibi belli bir süre sonra yanlış çıkarsa ben ne yaparım.

     

    hikayeyei kelimesi kelimesine hatırlayamadım eksiği varsa bilen arkadaşlar lütfen düzeltsin...

    selametle

    hiçbir şekilde İslam adına hüküm vermedim ve verebilecek bilgimde yok..benim asıl anlatmak istediğim ...bizim dinimizde hoşgörü olması gerektiğini Siyere bakan anlayabilir.cihad hoşgörünün zıttı değildir.. cihad başta nefisle olmak üzere dinimize kitabımıza Peygamber Efendimz a.s.v. a sahip çıkmaktır, hoşgörü ise diğer dinlere, dinlerinin gerekliliklerine saygı duymaktır.cihad tabiki yapılmalıdır, emirdir, hatta müslümanın daim olması gereken bir ibadetidir,cihad yapan pekala diğer dinlere hoşgörülüde olabilir.dinimizde intikam yoktur. ne zamanki dinimize ve gerekliliklerimize saygısız bir üslup gösterirler o zaman sahip çıkılır, o zaman ses yükseltilebilir.. fakat onlar bize saygılıyken neden biz onları dışlayalım.neden onların kutsal saydıkları mekanlara saygı duymayalım.. günümüzde hoşgörü cihadın zıttı olarak görülüyor ve bu sebeple sığ bakıldığını düşünüyorum..ayrıca hoşgörü hiçbir şekilde tavizi gerektirmez böyle bir düşünceyi hoşgörünün önüne set çeken abartı bir düşünce olarak görüyorum..teşekkür ederim


  10. Burda kürtçü komunist alevi Ahmet Kayayı ve Pkknın uzantısı Ahmet Türkü savunuyor durumuna düşmeyin. Zaten siz bunları savunduğunuz için millet zivanadan çıkıyor.

     

    Taner Yıldız efendi kişiliğiyle sevdiğim bir bakandır. Geçmiş olsun. Ama Akp'nin bu kürt ve ermeni açılımları, Vanda ermeni kilisesinin restorasyonu, Trabzon Sümeladaki Rum Manastırının ibadete açılması dini ve milli değerlerimizle örtüşmüyor.

     

    kardeşim biz Türk milleti olarak osmanlı torunları olduğumuzu kimse inkar edemez değilmi... öylede Osmanlı devletinin dinimizi en güzel koruyucuarından biri olduğunuda kimse inkar edemez... son padişahlardan Abdülhamid hz. nin yanına papazlar geliyor ve kiliselerinin restore edilmesni istiyorlar.. bunun üzerine Abdülhamid hz. bir ekip göndererek restore değil, baştan yıktırıyor ve muazzam bir kilise yaptırıyor... asıl dinimizle örtüşen budur... biz her türlü değerlere dine saygı duyduğumuz ölçüsünde müslümanız... bizim dinimiz hoşgörü dini.. ve onlar bizim topraklarımız içerisindeyse aynı zamanda onlarında topraklarıdır... biz hristiyanlığın çoğunlukta olduğu bir ülkede azınlık bir müslüman olsaydık ve onlar sizin düşüncenizle bizlere muamele etselerdi biz nasıl karşılardık öyle düşünmek lazım.. ve bu konuda empati kurmak lazım..onlar bizi hoşgörülü ve içlerindeki azınlıklara sahip çıkan biri olarak bildiği müddetçe bizler onların gözünde saygıya değer oluruz aksi taktirde ne biz onlara saygı duyarız neden onlar bize.... osmanlı torunları olarak bunları yapmamızı gerektirir..


  11. kimse tedbir demeden rahatlıkla görüşlerini ifade edebiliyor tabi... bunun bariz bir provakasyon olduğunu çocuk yaştaki insanlar bile görebiliyorken yılarca yazarlık gazetecelik yapmış yıllardır siyasetle uğraşmış bazı zihniyetler göremiyor.. bence onların gözünü kör eden bu zihniyet gerçekleşmeyecek bir dava...bu davada canlı bombalar var biliyoruz, bu davada cami bombalatmak var biliyoruz, bu davada menfaat var vatan düşmanlığı var biliyoruz.. bununla birlikte polisle halkın karşı karşıya gelmesini isteyenler ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan bu zihniyete müsade edilmeyecek inşallah...Türk milleti böyle bir zihniyetin ürünlerine izin vermez vermiyecektir.. tüm TÜRK milleti adına geçmiş olsun diyoruz...


  12. Peygamber Efendimiz(sav)'e Mektup

     

    Gelirim ey DOST;

    Ayaklarım kanasa da dikenlerden, dar kafeslerden kurtulup, kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim. Gelmesem Sana, Sensizlikten yok olurum. Yolunda ölmek için, Seni ararken, Sende tükenmek için gelirim. Yalınayak, başı açık dosta kavuşmanın hayaliyle çıktım yola. 'Gül'e doğru savurdu rüzgâr beni. Dağın bağrındaki ateşten, kâinatı ısıtan güneşten sordum gül diyarını... Dosta giden çile dolu yollarda, getirdiğin huzura, nurunun aydınlığına muhtacım.

    Bilirim kılavuzu Sensin dosta çıkan yolların, haritası Sana emanet edilmiştir gül coğrafyasının. Günahkâr bedenimi yüklenip azıksız bir heybeyle, nuruna kavuşmak ve şefaatine ulaşmak için yöneldim kapına. Hayalini kurdum binlerce yıl uzaktan. Bir tebessümüne hasret kaldı günahkâr bakışlarım. Sen bir serap gibisin içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaşan, uzaklaştıkça yaklaşan ve yakan... Hayalin bile serinliktir kavrulan ruhum için, hayalin bile tat verir acıyan yüreğime.

    Adın geldiği ve ismin can olduğu zaman cümlelerimin özüne, yok olur bütün düşmanlıklar ve savaşlar. İhtiyar dünya bin defa şahittir buna. Hz. Ömer'in öfkesi, potanda eridi Efendim. Hz. Vahşi, günahları için gözyaşı dökmeyi Senden aldığı nameyle öğrendi. Aşkının odunda pervaneler gibi can verip yansam. Ebediyete ayarlı kalbimi, "Ya Bâkî Ente'l-Bâkî " sırrıyla Hakk'a hediye sunsam. Kalbini nasıl yarıp arındırdıysa melekler, ben de Seni rehber edinip kirlerimden arınsam. Rabbim'e giden yolda dünyadan firar etsem, merhametinin gölgesine sığınsam.

    Ey susuz kalanlar için parmaklarından pınarlar akan Sevgili! Yaradan, 'Habibim' demiş Sana, "Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım." diye ilân etmiş âleme. Ağaçlar köklerini sökmüşler toprağın bağrından yanına gelmek için. Hurma kütüğü inlemiş rıhletinin ardından. Ey taşlarla bile konuşan Sevgili! Bir gün gelsen bana, ağlayan gözlerimin tâ içine sürmeli gözlerinle nazar kılsan, nurun aksa gözlerimden gönlüme. Ve öylece yanarak menziline varsam.

    'Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül! Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül.'

    .....


  13. Hayatı sadece dünya hayatıyla sınırlandırmamak lazım. çünkü hayatın mertebeleri vardır. ölüm bir adem, bir hiçlik değildir, ölüm bir tebdili mekandır yani mekan değişikliğidir. bundan dolayıdır ki ölümden sonra da hayat vardır. ruhlar aleminden dünya hayatına, dünya hayatından kabir hayatına, ordanda ahıret hayatına terhis olunuyoruz...kısaca izah etmek gerekirse;

    dünya hayatı için konuşacak olursak Allahu tealanın bize nimetlerini ihsan ettiği bir maden-i nimettir, onu tanımamıza, azametini ve kudretini görmemize fırsat verdiği, hafi olarak Onun ismi tecellilerinin numunelerinin sergilendiği,cennetin veyada cehennemin ön rehberi, Rabbimizin bizim gibi acizleri kendine muhattap edip birde misafir ettiği bir mekandır...

    kabir hayatı, Allahın bize tahsis ettiği bir diğer mekan...dünya hayatındaki vazifemizi ifa etmemize göre şekillenen ön ahıret hayatıdır..

    ahıret hayatı, son durak, kimine göre vuslata eriş, sonlanmayacak mutluluk, kimine göre çetin bir azabın başladığı ve sonlanmayacağı mekan...


  14. cemaatler neden can çekişiyor onu anlamadım... cemaatlerin insan sayısı kadar bir gelirinin olduğunu falanmı düşünüyor acaba bu kendini zeki zanneden şahsiyet...

    cemaatlerin insana ihitiyacı yoktur, insanların cemaate ihtiyacı vardır..bir cemaatin can çekişmesi söz konusu bile olamaz, insanın imanının can çekişmesi yanında...bunu idrak edemeyen bir insan hangi vasıfla Allah'ın dostları dediğimiz insanlar hakkında eleştiri yapabiliyor... gündemde bu kadar mevzu varken neden böyle bir konuda eleştiriyi tercih etmiş acaba, gündemde işine gelmeyen olaylar olduğu için ve bunu kamufile etmek için olabilirmi... çapına göre yorum yaparsa daha çok itibarı olur, böyle seviyesizce eleştirilerle ne kazanacağını zannediyorki...

    dünyalıkta gözü yok hiç bir cemaatin, asıl can çekişenler işi menfaat olanlar...


  15. :)

    halk tabi cebine giren parayı düşünmek zorunda bu onun en doğal hakkı ama 'sadece' de var önünde, yani yanı sıra ülkenin geleceğini düşünmesi açısından medya yahut başka yollarla bilinçlendirilmeli.. oda tabi dediğin gibi medyanın yağları çok kıymetli :).. bu yanlışları görenler olarak,bizlere çok iş düşüyor...


  16. Ne yazık ki Türk milletinin bir kısmının gözünü boyamaya başarıyorlar kardeşim.Başarılar bu tip olaylarla örtbas edilmeye çalışılıyor.Hükümetin en verimli olacağı dönemde ergenekon çıktı işte.Karışıklık üstüne karışıklık...

     

    Her şeyi çok iyi bilen medya ilk önce, en ufak bir olayda basıyor yaygarayı.Halk normal olarak peşine düşüyor.Allah-ü Teala kolaylık versin devlet büyüklerimize

     

    amin inşallah... tabi evet zaten psikolojik savaş olarak en büyük güç olan medya onlarda hakim malesef... halkada çok şey düşüyor, halkın çoğu malesef objektif yaklaşmıyor, malesef cebine giren parayı düşünüyor sadece ve ülke refahını geleceğini düşünmüyor, haliylede kim halkın ekmeğine yağ sürerse onların peşinden gidiyor.. halk uyanık olmalı bugün yapılan siyasi tartışma programlarında objektif olunmuyor, ak parti temsilcisi çağırılmıyor mesela.. bu bariz bir set çekme politikası, tabi bu oyunlara gelmemesi için halk bilinçlendirilmeli... Rabbim muvaffak etsin gerçekten vatanını sevdiği için bu vazifeyi göğüsleyenlere..


  17. Başbakanımızın vereceği cevapları çok merak ediyorum...Özellikle Fransa konusunda ki

    cevap geldi ve böyle bişeyin söz konusu olmadığını yıllardır eşiyle Fransaya ziyarete gittiğini ve özür dilemesini istedi..:)

    hatta fransada açıklama yaptı ' bu yıla kadar Türkiyeyi nasıl karşıladıysak bundan sonrada onları gene şeref duyarak karşılarız ' dediler..

    üzüldüğüm şey iç siyasetin dış siyasete bu şekilde yansıması, resmen komik bir duruma düşüyoruz..ve dışardan bizi takip edenler bunu bir iç savaş olarak adlandırıyorlar malesef... ve bu resmen dış siyasette ki başarıların önüne set çekiyor...


  18. evet gündemi kendi lehine çekmeye çalışıyor.. fakat millet uyandı artık gözü açıldı insanların... bugünkü konuşmasını bende dinledim ve gerçekten vatanını seven bir insan bunları diyemez.. resmen fransayla aramızı açabilecek laflar etti...

    amacının sadece menfaat olduğu apaçık...biz başımıza gelen, bizi temsil eden insanların vatanı için bu işi yapmasını istiyoruz, menfaat için değil....


  19. bu şiir üstada ait değil arkadaşım. kaldıki yazılışı bu olmamakla beraber bir kısım rivayetler bunu mehmed akife dayandırılır . tam malümat sahibi değilim onun mu değilmi bilmiyorum ama bu mısralar üstad necip fazıla ait değildir!. bilginize.

     

    teşekkür ederim ben ona ait olarak biliyordum..

    önemli olan ne denildiği zaten.....


  20. çok güldüm gerçekten bir o kadar da üzüldüm... kaçıncı yüzyılda yaşıyo bu kendini medeni zanneden şahsiyetler... dine saygısızlık etmekmi medeniyet... ne demek camiye ayakkıbıyla giriliyomu ki,bu kadarmı dar düşünülür,bu kadarmı cahilce düşünülür. yahu bir profesörsün.. pes doğrusu.. Allah aklı herkese nasip ediyor fakat o akılla imana ermeyi herkese nasip etmiyor. böylelerine baktıkça şükrediyorum...

     

    medeniyet söküp atmaksa baştaki ağı,

    sizden daha medeni afrika yamyamları!!

     

    eğer medeniyet açmaksa bedeni

    desenize, hayvanlar sizden daha medeni!!!!

    NFK


  21. 'Ezan, belli olan Arapça kelimeleri sırası ile okumaktır. Tercümesini okumak, ezan olmaz. '

    bide şubat ayı ile ilgili belaları defeden ay olarak bildiriliyor. Efendimiz a.s.v. zamanında ashab sefer ayını uğursuz ay olarak ilan etmişti. Peygamberimiz a.s.v. bu düşünceyi kırmak istesede kıramamıştı..

×
×
  • Create New...