Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
trradomir

Kimler Geldi, Kimler Geçti? N-F-K.com Nostaljisi

Recommended Posts

Bu akşam mitajanıyla sohbet ederken, ilk gençlik yıllarımızın uzaklaşan parıltısına gömülmeye başlayan sitedeki tatlı geçmişimizi yad ettik biraz. Forumların daha popüler olduğu, Mark Zuckerberg'in henüz milyarderliğe terfi etmediği bir dönemde, bu sitenin hayatımızda artık uzaklaşmaya başladığımız önemli bir yer tuttuğundan bahsettik. Bugüne kadar bu çatı altında yazdık, çizdik, benzersiz insanlar ve yepyeni dünyalar tanıdık, karınlarımızı tuta tuta güldük, birlikte üzüldük, gerekli gereksiz kavga ettik, düşündük, hatimler bitirdik, belki de en önemlisi öğrendik ve geliştik. Bazımız "acaba bugün kim ne yazdı" heyecanını yaşadı; bazımız girdiği tartışmada, başlığa mesaj yazarken gördüğü muhattabının cevabını bir an önce okumak için defalarca, heyecanla F5 tuşuna bastı.

 

Ben 6 yıldır buradayım. En uzun okulum n-f-k.com oldu, asker kaçağı gibi hala okulu uzatmaya çalışıyorum. Ve bazen sık aralıklarla, bazen de uzun tenefüsler bırakarak, aidiyet hissettiğim bu çatıda nick'imi göstermeye devam ediyorum. Güzel günler geçirdiğimiz bu siteye vefa borcumu ödeyebildiğime inanmıyorum ama, hayat beni her ne kadar asla burası kadar tat vermeyen meşguliyetlerin içine itmeye başlasa da ilk gençliğimden kopmamak için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Güzel insanların güzel izleri var burada.

 

Yeni arkadaşlar pek bilmeyecektir, ama eskiden site hem şekil itibarıyla, hem aktivite yapısıyla, hem de insan profiliyle şimdikinden çok daha farklı ve heyecanlıydı. Ben istiyorum ki, bu başlık biz site ihtiyarları için geçmişi yad etme sayfası olsun. Biraz efkarlanalım, biraz otobiyografimizi hatırlayalım, biraz üzülelim, gülelim, kesinlikle incitmeyecek şekilde dedikodu yapalım. Kimse pislik çıkarmasın, denyo denyo konuşmasın. Yeri gelsin, kendimizle kafa bulalım. Yöneticiler de sessizliklerini bozma nezaketinde bulunup aramıza katılsınlar. Onlar da karakutularını deşifre edip kendi yaşadıklarını anlatsınlar. Eski üyeler gelsin ve belki yıllar sonra ne düşündüklerini, akıllarında kalan hislerini yazsın. Belli bir zaman önce aramıza katılanlar aramıza ilk geldiklerinde kendilerini en çok neyin, hangi yazıların, hangi insanların etkilediğini yazsın; hangi noktadayken nasıl geliştiklerini, nasıl değiştiklerini anlatsın. Biraz değişik birşeyler yapalım anasını satayım, sigara içen sigarasını yaksın, 'yasak ulan' demeyelim, ben Rulokat takılayım, arası iyi olan kahvesini alsın ve konuşsun. Eski başlıklardan kopyalamalar yapalım, linkler verelim. Katılanlar eski buluşmalardan bahsetsin, yeri geldiğinde tatlı bir espriyi, incitmeyecek bir dokundurmayı esirgemesin. Burası sitenin bir geçmişi olsun, yerlere atılmış minderler üzerinde eski güzel günlerden bahseden ak sakallı insanlar gibi ağız tadıyla anlatalım, birbirimizi dinleyelim dostlar...

 

Benim söyleyecek çok şeyim var ama kendimi akışa bırakmayı ve yeri geldikçe paylaşmayı düşünüyorum. Mesela bir panturk vardı değil mi, artık çok az uğrayan görmüş geçirmiş orijinal bir abimiz vardı. Kafamızdaki 'Yine ne yazdı acaba' sorusuyla, yüzümüze gülme beklentisinin bıraktığı şapşalca sırıtmayla başlıklarına saldırırdık. Di mi mitajanı? Hatırlarsın sen.

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hahahahah, işte bunu seviyorum ya :D Bu fikre sahip olan bir başkası daha vardı. Adama ne kadar dil döktümse bir türlü anlatamamıştım. Bunu mitajanıyla ikimizin katıldığı bir buluşmada tanışmak nasip olursa ispatlayabiliriz. 'Yönetim IP açıklasın' desem, 'aynı anda online olalım' filan desem bile inanmak istemeyen yine inanmaz. :)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Forumlar can çekişiyor, bence yaşanan sadece budur.

Sadece bu foruma değil, diğer forumlara da bakarsanız bunu net bir şekilde görürsünüz.

Ben bu sitede yeni olabilir fakat, internet aleminde en az başlığı açan arkadaş kadar eski olduğumu düşünüyorum.

En azından forumlarda takılma gibi.

Tabiki, bunun gibi entellektüel düzeyi kendime göre çok yüksek forumlarda takılmadım fakat, takıldığım hatta yönetici olduğum forum günlük ziyaretçi sayısı binlerle ifade edilirdi.

O zaman, sadece kemmiyet hesabı yaptığımız için bu bizi tatmin etmezdi.

Hakikaten Üstad Necip Fazıl'ı gerçek anlamda tanıdıktan sonra, bunların hiçbirinin bir önemi olmadığını insan çok net bir şekilde anlıyor.

Ben bunu kendi şahsımda anladığımı düşünüyorum.

2006-2007-2008 yılları internet dünyası için özellikle de, forumlar için nirvana diyebiliriz.

Bu yıldan sonra zirveyi gören birileri düşüşü anormal bir şekilde, üzüntüyle karşılıyor.

Aşağı yukarı her forumda, belli bir tarihi ve düşüncesi olanları kasdediyorum, yıllar geçtikçe buna benzer başlıklar açıldığını hatırlarım.

Bu kadar saçmalamadan sonra, bunu birisi yanıtlar diye düşünüyorum. Özellikle bol yıldızlı ve fosil olmuş üyeler ve yöneticiler, bu başlık öncelikle sizi ilgilendiriyor.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Aa ne tuhaf be hacegan, ben de kendi üslubumu geneliyle severken senin üslubun hakkında menfi düşünüyorum biliyor musun? Hatta ilk aktif olduğun dönemdeki mesajlarını hatırlıyorum da baygınlık geçirmemek için PC'nin fişini çekmek gelirdi içimden.''
Trradomir

''İnsanoğlu acaip bir mahluk, heleki sanal alemde daha başka bir mahluka dönüşüyor. Bu kişi birde embesilse, iş dahada vahimleşiyor ''
Ahıskalı
(Kendileri benden bahisle...)

''Oy oy oy oy tamam ben senin çapını anladım ve artık ağzınla kuş tutsan sana bundan gari cevap yazmayacam. (...) Allah Allah ya, ben cehaletin böylesini az gördüm, vallahi billahi az gördüm .''
Selmanbey
(Kendileri benden bahisle...)

Ne günlerdi :shiny:
  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yani hacegan, yani hacegan. 'Nostalji', 'geçmiş romantizmi', 'sitenin geçmişine bakınca ne görüyorsunuz' filan dediğimizde 'Şundan böyle ayar yedim, bundan şöyle fırça yedim' çetelesi aklına geliyorsa şu başlıkta da sana biraz malzeme verelim abicim, bir aya ansiklopedi çıkarırsın da salondaki vitrinin üst rafına dizeriz. 'Geçmiş Zaman Olur Ki: Yediğim Azarlar Antolojisi'. Şurada geçirdiğin bu kadar yıl bu mu yani? Hem sen gelip de üslubuma sataşmışsın, ne yapaydım? İyi yapmışım. Bi daha olsun, bi daha yaparım :)

 

Mesela bir yarışma derecen vardı, bahsetsene biraz abicim?

 

Konu akışı pek de beklediğim gibi gitmiyor aslında, demek ki hisler aynı yönde değil. Riskin farkındaydım, artık olduğu kadar. Mitajanı buraları toparlar. :)

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bak o yarışmayı hatırlattığın iyi oldu, Trradomir.
II. şiir/nesir yarışmasıydı… Esasında bu siteye üye olup çıkmıştım… Sonra belki de bir sene kadar girmedim siteye. Günlerden bir gündü… Google’ye ‘Necip Fazıl Kısakürek’ yazdım, birden karşıma ‘Nazım Hükmet Ran’ çıktı. Aşağılara doğru fareyi gezdirdim ve bir forum sitesinin linkine tıkladım. Bu Necip Fazıl ile ilgili bir forum sitesiydi. Siteyi şöyle bir dolaşmaya başladım… O vakit, ikincisi yapılan şiir/nesir yarışmasını gördüm. Kendi kendime, ‘ben bu yarışmaya mutlaka katılmalıyım’ dedim. Bunun için de siteye üye olmam gerekiyordu. Gerekli bilgileri yazıyorum, mail adresime sıra geldiğinde ise bir uyarı yazısı ile karşılaşıyorum. Ben meğer bu siteye bir sene önce, yani 2007 yılında üye olmuşum. Sonra nasıl olduysa oldu, orasını hatırlamıyorum, bir şekilde şifreyi elde ettim ve bu sitedeki serüvenim başlamış oldu… (Bu arada buraya nasıl başladığımızı da anlatmış olduk)
Buradaki ilk ismim ‘Özkan’dı. Sonra ‘2.Şiir/Nesir’ yarışmasında derece yaptım, söz konusu kitapları aldım. İstediğim kitaplar şunlardı: Veliler Ordusundan 333, Reşahat, Başbuğ Velilerden 33. Bu kitapların da etkisi ile buradaki ismimi değiştirdim. İsmim ‘Hacegan’ oldu. Sonra, o zaman ki psikolojik durumumun getirdiği sebeplerden olacak, ismimi ‘zalim’ yaptım. Sonra bu ismi hep kapattım, siteye başka bir isimle üye oldum. Yeni ismim ‘Azizim Hüdayim’ oldu. Kısa bir süre sonra Reyhan hanımdan rica ettim de ‘Hacegan’na tekrar kavuştum. İşte o günden beri de devam ediyoruz.
Neyse, bu ara bilgilerden sonra tekrar mevzua kaldığı yerden devam edelim.
Nihayet yarışmaya katılıverdim. Daha önceden yazdığım ama hiçbir yerde yayınlanmamış şiiri, yarışmanın kurallarına tam vakıf olmadan, yarışmaya katmak istedim. İşte o şiir:
Hiciv

 

 

Çıkardık gayri baltalarımızı mahzenden;

Dizilin dehlizde irili ufaklı, sefil düzenden!

 

Kavramlar pazara çıkmış, irfan tozlu rafta;

Uygarlık ininde mahpus İslam, irtica yafta!

Beyninde tırnak izleri, kan fıçısı cemiyet;

Hikmeti tepeledik, tam tekmil medeniyet!

Kafatası beşeriyetin, kızgın, buharlı kazan;

Çepeçevre hisar içinde beyin, ateşte kızan!

Kaynıyor fokur fokur, cidarlarını çatlatarak;

Ne varsa hepsine berhava, aklı patlatarak!

Bir çıban ki, kızıl kıyamet fışkıran cerahat;

Yekûn hattına dayanmış yara, beşer rahat!

Damar damar akmış agora sahasına irin;

Hayvana, nebata, insana bulaştı eli kirin!

 

Suda erimiş şeker gibi ahlaka ayarlı damak;

Suda öbek öbek yağ arası etik ipte hamak!

 

Hayat mayat raddesinde mıhlı bilge kafa;

Abece hututunda felsefe satar mankafa!

Balık ummandan kaçtı, kuş kanat bıraktı;

Nebat el ayak kuşandı; sularda ateş yaktı!

Karada cins cins canlılar, denizde taştılar;

Eteklerini topladı adalar ve bu işe şaştılar!

Kamer sünger olmuş, okyanusları çekmiş;

Şems buzdağına düşmüş, yere ateş ekmiş!

Bulutlarda feveran, kan kırmızı yağıyorlar;

Ovalar, dağlar, yerden yıldırım çakıyorlar!

Pespaye kitaplık sahtekâr, anlatır maval;

Hakikat diye bellettiler yıllar yılı martaval!

İdrake prangalar bağlandı, hür dünyada;

Zanlarını mutlak irade sandılar, rüyada!

Harflerde herze, rakamlarda ters mantık;

Safsata rahlesinde esasa yer, simli sandık!

İrfan neydi? İrfan: Damarlardan akan kan;

Mihrak noktasına, dörtnala koşan safkan!

Anlamaz! Kaldırımlar lisanından anlatsan;

Anlamaz, kirli pabuçlarını çil çil parlatsan!

 

Yavuz hırsız şarlatan, ocak sahibini horlar;

Savulun, hey arsızlar, bre hey köftehorlar!

Bu şiiri sayfaya yazdık... NFK -FAN’dan uyarı geldi: Selamlar,

 

‘’Yarışma; Üstad'ın bir yönünü ve ondaki bir özelliği, daha derli toplu bir ifadeyle onun kişiliğiyle, veya bir fikir/edebiyat adamlığı kimliğiyle gerçekleştirdiği aksiyonla ilgili tüm konuları ihtiva ediyor. Yarışmanın asıl öznesi, en azından görünen öznesi Üstad olmak zorundadır ve Üstad'ın özne olduğu her yazı yarışma kapsamına dahildir. "Davası" dendiğinde hem fazla geniş bir yelpazede ürünler ortaya çıkmasına zemin hazırlanmış olur, hem de hoşnut olunması mümkün olmayan muhtevadaki eserler de işin içerisine girebilir. İşe bu kadar geniş bir perspektifle bakarsak neredeyse tüm yazılar bir şekilde konu dahilinde kabul edilebilir. Üstad'ın dava adamlığı yarışma kapsamına dahildir ve bu anlatılırken onun davası ekseninde birşeyler yazma imkanına da sahipsiniz. Yalnız "O da küfre karşı savaşmıştı, ben de küfrü yeren bir şiir yazıyorum" benzeri düşüncelerden hareketle eklediğiniz yazılar yarışma konusunun kapsamı haricinde kalır.

 

Birden fazla yazıyla yarışmaya katılabilirsiniz, yalnız derece durumu sözkonusu olursa yalnızca en yüksek puanı alan yazınız değerlendirilir.

 

Saygı ve selamlarımla’’

 

 

Anladım ki bu şiir olmayacak. Başka arayışlara geçtim. Zaten yukarıdaki şiirde kafiyeleri tutturduk, ama hece ölçüsü yok. O zamana kadar yazdığım şiirlerin hiçbirisinde hece ölçüsü yoktu. İtaraf ediyorum... O güne kadar şiirlerde hece ölçüsünden haberim yoktu. Yazıyordum öyle işte, ne hece ölçüsü ne bir şey! Kafiye tutsun yeter, diyordum. Bu eksikliğimi fark edince ‘bir daha şiir filan yazmayacağım!’ dedim kendi kendime... Baktım ben böyle kurallara uygun bir şiir yazamayacağım, dahası şiirler birlikte mevzuu  tutturamayacağım, bari bir nesir yazayım dedim.

İşte o yazı:

‘’Efendim

 

 

 

Bir kitap arıyorum, bir kitap!.. Zaman ve mekân mefhumuyla perçinlenmiş beşeriyet zarını, bir lahzacık da olsa, delen bir kitap...

 

Edirne çöl, ben bedevi, kitap arıyorum. Nihayet bir kitapçıda buldum hikmetler deryasından pırıltıları.

 

Bu kitabın değeri?..

 

22 YTL.

 

 

 

Sen 20 YTL ver!

 

Artık dayanamıyorum! Yeşilli meşilli cüzdanıma davrandım bir hamlede...

 

Adam seslendi:

 

Sen asker misin?

 

Evet...

 

15 YTL versen yeterli!

 

Tarih: 23.10.2006. Günün misilsiz değeri ise, Ramazan Bayramına denk gelmesi...

 

Bayram akşamı yemekten sonra koğuşuma çekildim ve elimde Üstat Necip Fazıl'ın 'Çöle İnen Nur' adlı o müthiş eseri, yatağa uzandım. Okudukça açıldım, açıldıkça okudum.

 

'Başlangıç' başlığı altında Üstat Necip Fazıl, şöyle yazmaktadır:

 

O akıl budalaları ki, gözün nasıl gördüğünü anlamadan gördüğü şeylere inanırlar, fakat görmediklerine inanmazlar, gözlük üstüne gözlük takarlar ve üstelik görüneni bile göremezler; işte onlar, ellerinde birer istiklal pertavsızı taşırlar, eşya ve hadiselerin posalarını hep onunla incelerler ve hiçbir şey bulamazlar...

 

Müthiş...

 

Şu dünya pazarında beni evirip çeviren sahte oluşlardan boğulur gibi oluyorum. Dünya ne, sanat ne, dava ne, mukaddesat ne? İlim, edebiyat, şair, şiir, yazar, roman, hikaye... Devlet, millet, fert, cemiyet... Felsefe, ideoloji, nizam...

 

İnsan neye hamal?

 

Tipi bulunamayan kuyular misali, kılçık kılçık beynime batan cımbızlar hüviyetinde sualler? Kanıyor, kanıyor da tırnaklarımın beynimde çizdiği oluklarda, ama neye?..

 

Yıllardır ezberlediğim posalar, şimdi ruhumu diş diş kemiren kubur fareleri.

 

Aman efendim! Penceremde helezon gibi dönen bu sahte hayattan, hakikatin eteklerine çağırdın beni. Zaman ve mekan taassubunu delip, vakıalara temizden de temiz bir zaviyeden bakmama sebep oldun.

 

Benim güzel sebebim.’’

Evet, bu yazıyla yarışmaya girmiş olduk. Bu yazının yarışmada dereceye gireceğini de pek sanmıyorum...

Bir akşam... Başımı yatağa koydum,tavanı bakıyorum... Bende bir duygu patlamasıki, sormayın!!! Bunu hemen yazıya dökmeliyim... Kalktım gece vakti, bilgisayarı açtım  ve yazmaya başladım... Kelimeler birbiri ardına dizilip geliyor... İş bunları heceye ve ölçüye sokmak... Önüme dökülen taslağı, elimizden geldiği kadarıyla bir düzene sokmaya çalıştım... İşte o şiir:

 

 

Üstat Fazıl

 

 

 

 

 

 

 

Aman üstat! Bu ne dünya, ne dünya?

 

Hayat dediği zanla
insan güya,

 

Gülüp oynar, sanki mesut bir rüya;

 

Ruhlar dipsiz kuyuya, beşer aya…

 

 

 

Kandillere katran
dır gece çile;

 

Beyin zarında çatlak, büyük hile…

 

Ense köküne
balyoz darbesiyle,

 

Beyninin yırtıkları
ve nafile…

 

 

 

Zamanın pençesinde üstat asi,

 

Çivi çaktı, bakışıyla Arvasi;

 

Öksüz kalmış davaya eşsiz vasi,

 

Çatlasın
Babıâli
ve hamasi!

 

 

 

Mukaddes yüke hamal
üstat Fazıl;

 

Kahpe düşman: Artık çizil ve yazıl!

 

Yekûnu tırmaladı onda akıl;

 

Kaba softa
çekemez asla tek kıl!

 

 

 

Aman efendim aman,
sana bendim;

 

Sana bağlı, sana mıhlı
kemendim!

 

Ejderha gecelerde,
mühürlendim;

 

Fikriyat cümbüşünde nur
yüklendim!

 

 

Tamam dedim, ben bu şiirle yarışmaya katılmalıyım...

Nihayet sonuçlar açıklandı ve bu şiir dereceye girdi, 3. Oldu. Büyük bir sevinç yaşamıştım. Hani şöyle düşünmedim de değil: Zavallı üye... Çok uğraştı derece için... Bunun yazdıklarından bir şey olmaz, uğraşlarına puan verelim de derece yapsın!!!

 

Bu arada şiirlerime de bir nizam getirmiş oldum... Daha çok eksiklerim var tabi. Kabul...

 

Reyhan hanım benimle irtibata geçti, istediğim kitapları gönderdi... Kendisne ne kadar teşekkür edersem edeyim, azdır.

 

O aldığım kitapları arkadaşlara verdim, okusunlar diye... Tabiki ilk önce ben okudum... Hacegan ismimin bircik sebepleri kitaplar...

 

O yarışmamın benim için, şiirlerim için, bu sitedeki devamlılığım için büyük anlamı vardı... Yani o yarışma olmasaydı, bu sitede olmayacaktım belki de...

 

İşte Trradomir, böyle... Bir ara seninle yaptığım polimikleri de anlatırım... Seni her defasında nasıl yendiğimden bahisle, bir şeyler yazarım... Sen 5 gün ceza aldın, ben 2 gün... NFK-FAN çok adaletli davranmıştı. O zaman ben yeni olduğum halde, sana daha çok ceza vermişti, benim daha haklı olduğumu ima etmişti...
  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

evvela böyle güzel bir başlığı husule getirdiği ve çok hoş bir girizgah yaptığı için üsküdar'ın yetiştirmiş olduğu pek kıymettar mütefekkir kardeşim ve dostum trra'ya teşekkürlerimi sunarım. dünkü muhabbetten böyle bir başlık çıkacağını hiç düşünmemiştim. iyi oldu, güzel oldu. hasılı şartlar olgunlaştı, bebeler belik oldu, yaz baharım döndü kışa, ve dahi putin denen arkadaş pek sportif bir siyaset adamıdır. ne alaka. boşver. ipucu: bugün sıtanbol'a geldi de sayın putin. e ben de meslek icabı peşine takıldım. kapiş?

 

ya biz bu siteye nasıl da göbekten bağlanmışız be radom. nası oldu bu. nası. bu site denince mesela aklıma 2008 senesi geliyo. ondan öncesi de var aslında. ama şimdilik 2008'e odaklaniyim bakim. üsküdar geliyor aklıma heman, merkez otoparkının yanı abiler... hani şu layla kafe var ya, orası işte. harun yaşar'ı nfk-fan zannettiğim o iftar buluşması... harun yaşar o vakitler daha taze... :) sonra mehmet, göksel, adles... hacı sayid'den çıkışımız. hasib nickli bir abi vardı bir de. dur ya, o sonra bizim ilcege abi oldu di mi. tamam hatırladım hatırladım.

 

başka neler var hafızamda. reyhan, bdg, cile54, gardenya, postmortem... ve tabii ki panturk abi. :) onun yazıları, şiirleri... karnım ağrıyana kadar güldüğüm günler. cihat'ı da unutmamak lazım. iyi yazardı. kılıçkıran vardı sonra. mücerret bir adamdı kendisi. eheh.

 

va dahi Ü.Y., balaban, tuğra... bunlar da yazar çizerdi o zamanlar.

 

ahıskalı diye birini tanıdık sonra. siteye emeği geçenlerden. achartave eskilerden bilen bilir. teknik bir adam. :) beylerbeyi, w-racer.

 

sonra mesela butimar vardı, pempegül... pempegül mü? üff ya. ismi hatırıma gelince yine bir tuhaf oldum. :) belaydı abicim bela...

 

nameless vardı sonra.

 

hacegan aga mesela...

 

sonra efendime söylim görünmez bi kardeş geldi.

 

ulan durun ehl-i kalender'i yazmazsam kendimi suçlu hissederim. ibni.ss vardı. kavga dövüş ederdik. :)

 

böyle olmadı biliyorum ama böyle yazdım, affola beyler...

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

Haksızlık olmasın, yukarıda bana yazılanlar vardı. Bunlarda benimkiler... Arkadaşlar haklarını helal etsinler...
'Selmanbey yine çıktınız bir yerlerden...

 

Genelde 'peki' deyip gidiyorsunuz... Garip...'
(
Hacegan
)

'Arkadaş bir yandan çamaşır asıyor, bir yandan da çene lak lak... Hani şu çene olmasa, çamaşır asması güzel...'(
Hacegan/ Trradomir'e
)

Share this post


Link to post
Share on other sites

hacegan aga senin kulağını çınlattık rado reisle... :) bir ara üsküdar'a gelsene. çaylar bizden. :)

 

Mitajanı, bu çok iyi olur aslında... Kısmet... Ama bir gün oralara düşersem, yanınıza uğrayacağım... Üsküdar'a mutlaka giderim zaten... Kardeşim, Mahmud Hüdayi hz.ni çok seviyor. Hüdayi Hzlerinin benim kalbimdeki yeri de başkadır.

 

Bu arada Harun Yaşar'dan bir şeyler dedin, onu NFK_FAN ile karıştırmışın hani... Harun Yaşar(Ali-nfk) buralarda gözükmüyor. Niyedir, merak ediyorum? Biraz sert bir arkadaşımızdı, ama kendisini severim...

 

Şunu da yazayım, içimde kalmasın... Bu forum sitesi dışında hiçbir forum sitesine üye değilim. Niye üye olmadım? Ne bileyim. Hiç öyle bir şey aklıma gelmedi... Buradan önce de üye olmadım, sonra da... Bundan sonra da olmam zaten... Bunu da niye yazdıysam!!!

 

Trradomir ile mitajanı'nın yazılarını merakla beklediğim bir sitedir burası aynı zamanda... Bir de Siyahçeket, penaltılı bir isim filan var... Bunlar da takip altında...

 

Bir başka konu da, şu 'Azizim Hüdayim' ismine sahip arkadaşın beğenilerini bana yollarsanız sevinirim...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

2 gün… Tam 2 gündür sükunet dolu bir sabırsızlık, talih dolu bir bahtsızlık içinde bekliyorum. Ne bekliyorum? Neyi bekliyorum? diye hala şaşkınca soruyorsun öyle mi by_x? Biraz bekle, sana da sıra gelecek. Neden 2 gündür? Önce buradan başlayalım. 12 mesaj yukarı çıkıp, zirvedeki mesajın gönderilme tarihine bakarsan kıymetli arkadaşım, neden ve neyi 2 gündür karışık duygularla beklediğimi anlarsın. Ama hale bak ki, bir harf, bir ima bile yok. Bahsin, ‘kimler geldi’ başlığında yer alan dahi bir kişiliğin, abide bir şahsiyetin hala gündeme gelmemiş olmasıdır beni bu denli üzen sevgili arkadaşlar. Bir tek Hacegan bu duruma engel olmak istedi ama o da ne yazık ki ismin tamamını hatırlayamayarak pastasız bir çay koydu önümüze. Böyle bir başlık açılır da o nasıl akla gelmez, nasıl sayfalar dolusu ondan bahsedilmez anlamıyorum. Adamın dünya genelinde 100 milyonu aşkın hayranı olduğu tahmin ediliyor heyhat. O abide şahsiyet bir kitabevine girecek olsa, Harry Potter’ın bilmem kaçıncı kitabı yeni çıkmış da o kitabevine gelmiş gibi kapıda kuyruklar, yığılmalar ta gece yarısından başlar. Bütün bunlara rağmen, kimseye yüksekten bakmaz, asla kendisiyle övünmez, kendisinden hiç bahsetmez hazret. Adam kedi bile sever, daha ne yapsın.

 

(Sıranın kendisine bir türlü gelmediğini gören by_x’i ‘susma, sustukça’ klişesiyle baş başa bırakırken, kendisine Lady Gaga’dan Fincanım Ucuza Gitti şarkısını hediye ediyorum. Az çok İspanyolca bildiğim için çevirmeye çalıştım. Bknz. Aşağıda)

 

Fincanım ucuza gitti

Beni hayat delirtti

Sıcacıktır bankalar

Türkler iyi insanlar

Artık canıma yetti

Her yerde hayranlarım

Descartes’a inat varım

Makyajım kaldı yarım

Rujum ne çabuk bitti

Bilmem kaç asır önce

Resmen küfretmiş bize

William Shakespeare’in biri :

“Sıvayın suratınızı boyayla

Öyle sıvayın ki

At girse boğulsun içinde”

 

Fincanım ucuza gitti

Hele hele yar, hele yar

  • Like 5

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çın çın çın! Serçe parmağım kulağımın ta içine girdi.

 

Geçmişe baktığımda... Evet ilk olarak aklıma yaptığım yazım yanlışıyla dalga geçildiği geliyor. Bir Harvard meselesi vardı. Harwart yazmıştım. Trradomir mikrobu* da şöyle demişti:

 

Aman efendim, laf lafı açıyor, şimdi de gelelim Harward mevzuuna. Çok bilmişlik olarak yaftalamayın fakat o üniversitenin ismi w değil, v ile yazılıyor. Hatta Harvard'lıların üniversite hakkında bilgi sahibi olup olmadığını merak ettikleri kişilere Harvard'ın nasıl yazıldığını sorduğu da vakiidir, Fehmi Koru'nun bazı hikayeleri var bu konuyla ilgili. Kendisi de Harvard mezunudur malum. Ben burada düzelteyim de, ileride, farklı bir yerde başınız ağrımasın.

 

Sinir olmuştum, sinir! Yıllar geçti, Türkçe öğretmeni olarak şimdi konuyu açan şahsın yazım ve imla kullanımına bakıyorum da... :) "Neyse!" diyorum.

 

Unutmadığım şeylerden bir tanesi de Gökhan Öztürk'ün şikayeti üzerine silinen yazımdı. Her ergen, ölüm üzerine bir şeyler yazar değil mi? O olgun (!) şahsiyeti yöneticiye yönlendiren şey, intihar edeceğim endişesi değil; böyle ciddi bir sitede o tarz ifadelerin yer almaması gerektiğine ilişkin bir düşünceydi. Ayırca, kendi yazdığı şiirlerden bir tanesini bestelemek istediğimi ifade ettiğimde, çok da enteresan bir tepki ile karşılaşmıştım. : ))

 

Zamanında burada futbol ile ilgili de çok şey paylaştım. Büyükdogu, ilcege ve Beşiktaşlı bir ağabeyimizle kapışırdık. Olay olunca, "Bir daha yazarsam Galatasaraylı olayım!" diyerek tepki gösterdim. Sonrasında ise yazılanları okumakla yetindim. Pek de zevkli olmadı işin gerçeği.

 

Benim muhatap olduğum kişiler: N-F-K Fan pürneşe, nedamet, nevbahar, büyükdogu, ilcege, cihat, vakıfahmet, adles, dervish vs idi. Ara sıra çuval devirdiğimde mehmet'in kapısını çaldım. Bazen de reyhan'ın... Balaban çok erken ayrıldı. İletişim pek kuramadık kendisiyle.

 

Muhatap olmadığım kişiler de vardı. Yöneticilerle ve bazı sorunlu tiplerle pek işim olmadı. Trradomir hariç :rambo:

 

Ben girdiğimde site çok yeniydi ya. Düşünün ki Serbest Kürsü ikinci sayfasındaydı. Ben o zamanlar "Herkes bu siteyi görmeli, kullanıcı sayısı az, paylaşım yapan az." derdine düşmüştüm... Yalnız günler, aylar,yıllar geçtikçe sitede inanılmaz şeyler oluyordu. Çok heyecanlıydı. Saatlerce msnde dedikodu yaptığımızı hatırlıyorum. Tabii kuru kuru dedikodu bize yakışmazdı. Davut ile dedik ki karışalım şu deli kervana :) Davut ile yazışırken, şikayetler geldi. Kimse Davut'un profiline bakıp pembe renkli ikonu görmedi tabii ki. Davut, GÖZE adlı kullanıcı idi. O muhabbet kısa sürse de, bazıları dalga geçmeyi sürdürdü.

 

Bu sitede en uyuz olduğum şey milletin sürekli kullanıcı adını değiştirmesiydi. Dengesiz bir yapının bu değişikliklere tahammülü olabilir miydi? Elbette hayır. Kesinlikle adapte olamadım. Şimdi arkadaşlar yazıyor, eski adım şuydu, buydu. İdrak etmeksizin geçiyorum.

 

Ben ilk defa bu site sayesinde elime kağıt kalem aldım. İlk şiirimi, denememi, hikayemi burada paylaştım. Kendi Yazdıklarınız bölümündeki başlıklarıma veda ettikten kısa süre sonra internet günlüklerine de son verdim. Uzun süre hiçbir şey yazmadım, nesnel yargıların içerdiği makaleler dışında.

 

Şimdi kendimi öğretmenlik yaptığım okula ve araştırmalarımı sürdürdüğüm Marmara Üniversitesi'ne Twitter'a, ve Rebab'a verdim.

 

*Mikrop: Çıplak gözle görülemez. Bulunduğu ortamdaki besinleri, kendi bünyesine yararlı hale getirerek çoğalır, beslenir. İhtiyaç duyduğu besin maddelerinin hepsini üretebilir.

 

Saygılar sevgiler.

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu site ilk faaliyete geçtiği andan itibaren haberim oldu. Bundan 8-9 sene önce Üstad ile alakalı internette fazla bir döküman mevcut değildi. Büyükdoğu Yayınevi'nin yıllardır fazla bir değişikliğe uğramamış sitesinde epeyce vakit geçirmişliğim vardır. O sitenin özellikle açılışında Üstadın Çile adlı şiirinin son 3 kıtasını dinlemek ayrı bir keyifti benim için. Büyükdoğu Yayınevinin sitesi yıllardır aynı ve hatta bazı bölümler var ki yıllardır yapım aşamasında "dağarcık" ve "özel emanet ve hatıra" gibi.

 

Büyükdoğu Yayınevi'nin sınırlı ve dar kapsamlı sitesinde bile vakit geçirebilen benim için bu site elbette büyük bir ummandı lakin sitenin ilk yıllarında üye olmak nasip olmadı. Genelde arkadaşların çoğu öğrencilik yıllarında sitede aktif olmuşlar ve mezun olunca hayat meşguliyetleri neticesinde siteden uzaklaşmışlar. Benim durum bunun tam tersi oldu. "Unu eledik eleği astık" siteye üye olduk. :)

 

Burada üye olanların öncelikli ortak paydaları Üstadı sevmeleri ve Üstadın ellerine verdiği anahtarla ve işaret ettiği kapıdan içeriye girme arzusu. Üstad kitaplık çapta eserler ortaya koymuş ve bu eserleri ile gençliği beslemiş birisi. Böyle büyük bir mütefekkirin adına hizmet veren site de elbette ki piyasada fazlasıyla mevcut bulunan forumlara nazaran çapına mukabil büyük olmak zorundadır. Yıllarca yapılan eklemeler neticesinde de site pekçok konuda insanlara cevap verici bir işleyişe kavuşmuştur. Bir de şu husus mühimdir ki herkesin İslam adına birşeyler söylediği şu fitne asrında ehli sünnet çizgisinde faaliyet gösterebilmek ve bu istikamette yürüme azmi sitemizin değerine değer ekleyen en önemli hususlardandır.

 

Hesabımın adı "nfkkfn" idi. Beni NFK-Fan ile karıştırıp ricada ve istekte bulunanlar oldu. Pek karıştırılacak gibi de değil ama vuku bulmuş hadisedir. Neticede aynı hesap üzerinde ad değişikliği ile yola devam etmekteyiz. Burası bizim mekan daha ne diyelim.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ulan başlığa bak, ortalık trradomir'den intikam alma panayırına dönmüş. Ben sizi diğer başlıklarda teker teker kıstırıp bir güzel harcamayı da bilirim. Allah Allah yahu, dün çoluk çocuk diye dalga bile geçmediğimiz, 'aman delidir, yazıktır bulaşmayalım' diye uzak durduğumuz tipler başımıza cumhuriyet öğretmeni kesilmiş, 'Araştırmalarıma devam ediyorum' diye artistlik yapıyor. Bu değil miydi ya gecenin bir yarısı rüyadan hortlayıp 'Saat 12... Hapları ağzıma atmaya başlıyorum. 1! 2! 3! 4! 5!..' falan diyen? Leblebi mi yiyorsun, ne yapıyorsun arkadaş sen? Senin öğrettiğin Türkçe'yi işleyip bitirdik, kesmedi üstüne İngilizce'yle İspanyolca'yı da koyup kombo yaptık aslanım biz. Yazım ve imla sularında sakın dolaşma, kariyerinin kanına girersin. Hadi bu kadar yeter. :)

 

Vay be, insanlar ne kadar da değişmiş. Ben bile değiştim ya, bir ara Hüseyin Üzmez'i övmüşüm. Forumda bulaşmadığım adam kalmamış, herkes hayatının bir döneminde bana uyuz olmuş resmen şuraya bak. Hey gidi. Şimdi bu huzurevinde herkes tarafından terk edilmiş garip bir ihtiyar olarak günlerimi sayarken, o ateşli geçmişime buğulu gözlerle bakıyor ve usulca öhhö öhhöö...

 

Ben buraya babalarkulunu anlatmak için gelmiştim halbuki. Forumda bir efsane adam varsa odur. Hatırlatın bi dahakine onu anlatayım. Adamımdı ya.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
2 gün…

 

Ah! ayarsızım. İnce sızım. Müstesna güzel. 2 gün ha? Tam 2 gün, bu kadar tahammül edebildin demek. Erbain çıkarmak kadar meşakkatli bir yükü, zaif ve naif omuzlarına yükledim öyle mi? Kendimi kati surette affetmeyeceğim! Benim kadim dostum. Kadimlik için fazla geçmişe sahip olamasakda Allah söyletti herhalde kadim dost olacağız seninle. Çevirim içi olmadan takip etme alışkanlığımı her seferinde tahrik gücü yüksek adeta infial uyandıran mesajlarınla bozmayı başarıyorsun.Tıpkı trradomir gibi, herkes onu hayırla anmış bende anayım. Kulağı östaki borusuna kadar çınlasın aramızda kalsın bazen kendisi kaşınıyor.:)Ben hakkımı saklı tutmayı yeğliyordum ancak bu şık bir o kadar da saygı değer tutumun karşınsında lâkayıt bir tavır takınamazdım.

 

Bilirsin şöhret afet, fakirlik devlettir. Benden değil sayfalar dolusu bahsetmek, bir kelimecik dahi olsa bahsedilmeyi versin. Hem sen unutmadınya gözüm açık gitmez benim. :)

 

Gelelim sana. Senden evvel, penaltılı bir isim filan var diyen devamını ne maksatla getirmediği belki pot kırdığı, en popülerinden gaf yaptığı yada bunlardan maada unuttuğu Anadolu ile Avrupa yakasını birbirinden ayıran boğazın vazifesini üstlenircesine bu ismi bölen Hacegan abiye! Teessüf ederim. Guinnes Rekorlar Kitabı'na giren, youtube'de 850 milyon kişi tarafından izlenerek dünyanın en çok izlenilen videosu ünvanına sahip gangam style türküsünün baş solisti Park Jae Sang kadar meşhur bir adama reva mı bu, olacak şey mi?

 

Ayarsızım, hediye ettiğin müstesna parçayı mest olmuş bir halde dinlerken içimden geçeni seninle paylaşmak istedim, andım seni bu gece her şey yâdımdan silindi…

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazıp yazmamakta çok tereddüt ettim aslında. Bir kerecik kızım Buti. Yaz ne olacak. En fazla silerler, değnekle kovalayacak halleri yok ya modunda aldım elime klavyeyi.

 

Hem bir şey söyliyeyim mi? Tamam uzun zamandır yoktum belki. Ve belki bir daha da olmayacağım. Ama şu anda burada yazan birçok kişiden daha çok sitenin yerlisi hissediyorum. Hani Rado abi okul kelimesini kullanmış ya yukarıda. Hah onun gibiydi işte ‘nfk’ benim için. Hatta birazcık daha çoğu. Kısmen aile. Kanımdan, canımdan olmadığı halde, ağzım dolu dolu ilk ‘abla, abi’ kelimesini kullandığım yer. Başka türlü hala yüzyüze tanışmadığım bu insanların rüyalarıma girmesini açıklayamam.

 

İlk üye olduğumda yeni yeni durgunlaşmaya başlamıştı buralar. Ufak tefek tartışmalar vardı. Dilini anlamadığım bir yazarın, dillerini anlamadığım türden okuyucuları. Benim ise en son okuduğum kitap Alacakaranlık. Hadi şiir seviyorsundur belki deseler, onu da sevmezdim ki. Ezildim, itildim. Şımarıklıkla, küstahlıkla suçlandım. Aleni. İçinizden bana okuduklarınızdan bahsetmiyorum bile. Ama sitede bi mitajanı vardı, sonra trradomir. İnce zekalarına hayran kaldığım iki şahsiyet. Hayır elbette üç. Ve Reyhan abla. İki güne bir kapısını farklı sorularla kapısını çaldığım tatlı insan. O soruları başkasına sorsam dalgaya alırdı beni kesin. Şimdilerde can dostum olan o zamanlar ise bi kaşık suda boğmak istediğim nameless. Büşra. Aha! Ve tabii ki Basmacı, Yunus Coşkun. Adamları yaka paça gönderdiniz sevgili yöneticiler ama? Peki ya Mustafa Cilasun ağabey. Mübarek destan gibi yazardı. Sonradan şekil de yapmıştı. Ciddi ciddi şekildi hani. Böyle alta doğru kısalıyor, üste doğru uzuyor. Piramit, kum saati. Falan filan.

 

Sitenin en güzel dönemlerinin geride bırakıldığını düşünürdüm. Bizzat yaşayamadığım ama defalarca arşivlerden okuduğum o zamanları zevkle ve özlemle hayal ederdim. Ve itiraf ediyorum Ü.Y. kaleminin şiddetli bir hayranı olmuştum o sıralar. Nerden bilebilirdim ki, gün gelecek, o an yaşadıklarımın da özlemini duyacağımı.

 

Siteyle tanışmasaydım, ilkin kesinlikle cigaraya başlardım. Arada yakıyordum da site sonrası bıraktım. Sonra Sezai Karakoç, Cemil Meriç… O iki yazarı sevemezdim bu kadar. Ve tabi ki de Üsküdar. Rüyalarımın ilçesi nasıl olabilirdi ki? Çay içmezdim, garaip yazılarıma şiir diyebilirdim, güzel ve kaliteli insanların var olduklarına inanmaz ve ben de piyasadan bir kopya olurdum. Dam üstüne çul serer’i hiç duymazdım belki. Grup Yeniçağ’ı tanımazdım. Üstad’ın birçok kitabını eve sokamayacağım için okumaktan mahrum kalırdım. Yakın bir dost, iki güzel arkadaş. Çok uzaklardan gelen baharat kokulu mektuplar. Merakla kontrol edilen mailler. Değişen kitap tarzım. Düşüncelerim. Bazı acılarım, mutluluklarım. Hiçbirisi olamazdı.

 

Bunların siteyle ne alakası var demeyin. Çok var. Ama siz anlamazsınız.

 

Saydıklarım bir listeyse eğer daha uzar. Hem de ne uzar. Karanlık yönleri de olur  bittabii. Ama en azından artık site siber korsanlar tarafından çökertilsin istemiyorum değerli adminim. O kısmı aştım…

 

Ne konuymuş ama. Bana bile karalattı bir şeyler. Hadi şimdi de silmeden gönderip, yine yok olayım buralardan.

 

Sevgilerimle.

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

tebessüm biraz..

 

Sünnet olmak Hıristiyan ve Yahudi geleneğidir

 

Ahahah oğlum o da bi şey mi lan. Ben bazı kaynakları araştırdım, İslam'ın peygamberi aslında Yahudilerle aynı soydan geliyormuş! Nasıl, süper di mi? Ben duyunca çok şaşırdım. Bilmem kaç göbek ileride Hz. İbrahim derler bi adam var, o hem Yahudilerin, hem de Peygamberin dedesiymiş aslında. Soner Yalçın bile yazmadı bunu daha, benim cahil milletim bunlardan habersiz tabi, varsa yoksa sünnet olmak tabak sünnetlemek falan boş işlerle uğraşıyorlar...

Arkadaş bi yürüyün gidin ya, 10'a varmamış zeka yaşınızla modern zamanın Saadettin Teksoy'ları kesildiniz başımıza. La ilahe illallaaah..

 

ehli sünnet müslümanın bu tarz ibareler kullanabileceğini düşünemem yakışı kalmaz

 

Ben zaten -haşa- Şiadanım, o yüzden yakışı kalması, dilek olay, içten bile değil mera ketme senk ardeş. Töbe ya... Şuradaki göndermeleri de anlamadınız, kiminle ve hangi zihniyetle kafa bulduğumuzu görmediniz ya gayrı ben size bi şey diyemem artık. Oldu olacak dinden atın bari. Ben giderim, yakışım kalır buralarda zaten.

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok eski sayılmam ama üyeliğim neredeyse 3 yılı bulmak üzere. Eski başlıklara, paylaşımlara bakınca ilk yıllardaki rüzgarın daha tesirli estiğine, heyecanın daha yoğun olduğuna katılmamak mümkün değil. Birçok üye gelmiş, kalmış, geçmiş; güzel izler, tatlı hatıralar bırakmış. Pek çoğu aramızda yok şuan. Fakat o ilk yıllardan kalan birkaç insan hala “uzun teneffüsler” le de olsa sitemizi onurlandırmaya devam ediyor. Mesela trradomir... Mesela mitajanı… N-F-K.com ‘un efsaneleri arasında çoktan yerini almış bu iki kıymetli üyenin hala aramızda bulunuyor olması bana göre yeni sayılanlar ve yeniler için mühim bir örnek. “İyi atlara binmiş, iyi insanlar” hala var bu sitede.

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

By-x, penaltıyıtacaatanayarsız, SiyahCeket… Evet, bu arkadaşların Necip Fazıl hakkında yazdıklarını her zaman okurum, büyük keyif alırım. Birbirlerine takıldıkları sahneleri de kaçırmak istemem, takip ederim. Ben başka şeyler de takip ederim… Neler mi? Oralara girmek istemiyorum, NFK-FAN sonra döver beniJ

Yukarıda isimlerini saydığım 3 arkadaş şu ismi tanırlar mı? Panturk… İçeriği bende saklı, onunla özel mesajda bir mesele yazıştım. Acaba Panturk da çevrimdışı olarak bizi takip ediyor mudur? Trradomir de çok sever kendisini. En azından bir zamanlar öyleydi… Yakinen bilirim…

Trradomir NFK_FAN üstadı az uğraştırmadı burada… Kendisini NFK-FAN’a şikâyet etmiştim, NFK-FAN da bana çok dert yanmıştı kendisi hakkında… Trradomir’i çok sevdiğini, ama kendisini çok yorduğunu yazmıştı bana. NFK-FAN hatırlar bunları… Ne günlerdi… NFK-FAN gerçekten adaletli bir arkadaş…

Achartave… Unutmayalım… Kendisine bir teklifim vardı… Satranç oynamak!!! Kendileri unutmuş olabilir, ama ben unutmam… Yalnız o zamanlar çok zindeydim, idmanlıydım. Şimdi birkaç yıldır oynamıyorum. Onu da söyleyeyim…

Kalemdar kardeşimi unutmadım…

Mürid ve Dervish… Trradomir’e sormak istiyorum, bu arkadaşlar uzun zamandır gözükmüyorlar, niyedir? Bu arkadaşları da keyifle takip ederdim…

Hemşerim FURKAN-nfk vardı… O da kayıplara karıştı…

Mütereddid ve adıgüzel… Yani kardeşlerim, sonu aynı noktaya çıkan polemiklere girmeyin lütfen…

Share this post


Link to post
Share on other sites

başlığa yazılanları okuyunca kah tebessüm ediyor, kah hüzünleniyor, kahta'lı mıçı'lıyorum. (evet evet, berbat ötesi bir espiri oldu.)

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

ha bir de, yeri gelmişken söylemekte faide var. siteye dair bir nostalji yapılacaksa kalemdar'ı anmadan geçmek olmaz. tanıdığım günden beri aynı heyecan ve şuurla emek vermeye devam ediyo. istikrar forevı.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...