Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
borealatis

Düşündürücü Sözler

Recommended Posts

Geri sayim sen dogdugunda basladi

eger 9 canli bile olsaydin

8 kez kacabilirdin ölümden,

bil ki 7 duvele sultan dahi olsan

yerin 6 mekan olacak sana...

En fazla 5 metre kumas goturebileceksin,

kapatacaksin 4 acsanda gozlerini bu

3gunluk fani dunyada

Azraile 2 kat olup yalvarsanda nafile ecel geldiginde,

1 gun oleceksin,iste o an hersey

(0) dan baslayacak CùNKù öLüM BiR YOK OLUS DEGiL YENiDEN DOGUSTUR

Share this post


Link to post
Share on other sites

İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming'di adı. Günlerden bir

gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir

de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp

duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi

çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün

Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat

indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ‘‘Oğlumu

kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum’’ dedi. yoksul ve

onurlu

Fleming ‘‘Kabul edemem!’’ diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada kapıdan

çiftçinin küçük oğlu göründü. ‘‘Bu senin oğlun mu?’’ diye sordu aristokrat.

Çiftçi gururla ‘‘Evet!’’ dedi. Aristokrat devam etti: ‘‘Gel seninle bir

anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer

karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.

‘‘ Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim

gördü.

Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mari's Hospital

Tip Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adini penisilini bulan Sir

Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratin oğlu zatürreye

yakalandı. Onu ne mi kurtardı?

 

Penisilin!

 

Aristokratin adi: Lord Randolp Churchill.

Oglunun adi: Sir Winston Churchill.

Kurtaran doktor: Çiftçinin oglu Sir Alexander Fleming.

 

Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın.

Hiç acı çekmemiş gibi sevin.

Hiçbir şey beklemeden verin.

Karşılığı nasıl olsa gelecektir...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok eskiden köyün birin de bir yaşlı evliya ve fukara oğlu yaşarmış bu köyün

hemen karşısın da da çok ama çok yüksek bir de dağ varmış ve bu dağın tam

tepesin de için de bir yılan bulunan bir kuyu var imiş ne zaman bu yaşlı

evliyanın başı derde girse bu yılanın yanına gider ve yılan da ona bir altın

lira verirmiş gel zaman git zaman artık yaşlı adam oraya çıkamaz hale gelmiş

ve bir gün oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki bak oğlum o dağın tepesin de

bir kuyu var oraya git kuyudan bir yılan çıkacak benim oğlum olduğunu söyle

ve sana vereceği emaneti al ve bana getir demiş oğlu da tamam baba deyip

koyulmuş yola kuyunun başına gelince yılan çıkmış oğlan anlatmış her şeyi

yılan da uyuya inmiş ve bir altın vererek bunu babana götür demiş oğlan da

için den söyle düşünmüş eğer ben bu yılanı öldürürsem kuyudaki bütün

altınları alır ve çok zengin olurum demiş ve yerden aldığı bir taşı yılana

fırlatmış taş yılanın kuyruğuna gelmiş ve can havliyle oğlanı ısırmış derken

epey zaman sonra oğlan zehirlenerek ölmüş adam iyileşmiş ve doğru yılanın

yanına gitmiş her şeyden haberi olan adam başlamış yılana anlatmaya işte

öyleydi böyleydi o cahildi falan

filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım. yılan şöyle

cevap vermiş "yooooookkkkkk olmazzzzzzzzz bende bu kuyruk acısı sende de bu

evlat acısı varken biz artık dost olamayız"...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sen Şemsten önce de namazını kılar, ibadetini yapar mıydın...?

-Yapardım..

-Ondan önce de etrafındakilere iyilik etmeye çalışmaz mıydın?

-Çalışırdım..

-Peki öyleyse değişen ne?

... ... -Şems gelmeden önce üşüdüğüm zaman ısınırdım.. Şems geldikten sonra dünya da bir müslüman dahi üşüyorsa, ısınmaya hakkım olmadığını öğrendim

Şems’i tanımadan önce ben, acıkınca bir kap çorba içer, doyardım. Üşüyünce de ocağıma iki odun atıp ısınırdım, Fakat şimdi,dünyanın bütün çorbalarını

içsem doyamam…Çünkü, biliyorum ki dünyada açlar var. Dünyanın bütün

odunları yansa ocağımda, artık beni ısıtmıyor.

Zira biliyorum ki yeryüzünde üşüyenler var.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Adam,bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.

 

Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi sonra düşündü:

 

-Ohh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.

 

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve “baba haritayı düzelttim,artık sinemaya gidebiliriz”dedi.

 

Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hala hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu cevabı verdi:

 

- Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.

 

İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ.

Share this post


Link to post
Share on other sites

‎'Herkes yalnızca yüreğini verdiği şeylerin değeri kadar değerlidir.'

Marcus Aurelius

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ki sen..

Bir ezanla çekip gideceksin ey insanoğlu..!

Neyin derdindesin..?

 

- Şehzade Efe -

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

'Ben sizin hilelerinizle oyunlarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu; ben de size boyun eğmedim, bu da size dert olsun...’

 

Seyyit Rıza

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu saymasın kendini...(senai demirci)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden

Müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat,

Bir Kadîr-i Rahîm'in mülküdür.

Mülkü sahibine teslim et, ona bırak.. cefasını değil, safasını çek.

... O hem Hakîm'dir,

Hem Rahîm'dir.

Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir.

Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi

Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler" de,

pencerelerden seyret, içlerine girme.

Bediüzzaman

Share this post


Link to post
Share on other sites

"onlar love derler bizim sevdamıza

olsun!

lav’dır her iki dilde de aşk!

Küçük iskender

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın."

 

Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap

Share this post


Link to post
Share on other sites

Geceleyin kapılar kapanıp da lambalar söndüğü vakit odamda yalnızım deme, yine yalnız değilsin.

Epictetos

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Fark eylemeyen cevheri sarraf değildir...

Nev’î

Share this post


Link to post
Share on other sites

Memlekette irtica yok, memlekette, cumhuriyet devri aydınının, kafasını karanlıkla yoğurup madrabazlara sunduğu masum ve samimi insanlar var. Ve Anadolu hep fikir susuzluğu, ideal hasreti içinde. Cemil Meriç

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kitaptan daha iyi bir arkadaş yoktur.

Zaman zaman o insana dert ortaklığı eder. İnsanın gönlünü açar, yüreğine su serper. Gönlünün her muradına onunla erişirsin. Böylesine güzel bir dost görülmemiştir; ne incitir, ne incinir.

Kâtip Çelebi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Can, paslı bir bıçak yarasıdır varlığın göğsünde. Tenin beyaz yüzünde bir kardelen hülyasıdır, en canlı yıldızı, yerin en kanlı çiçeğidir. Yarada kabuk bağlayan her neyse, buzda kristal kristal biçimlenen ne ise, gökten yukarıda, yerden aşağıda ne varsa kaynayan, hepsi can yüzünden, hep can gözünden, hep can özünden.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aptallara göre insanlar;

Irk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir.

İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar:

İyi insanlar ve kötü insanlar...

 

-Albert Einstein-

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eğer şartlar dinamikse ve siz statik duruyorsanız o şartlara intibak edemezsiniz. Sürekli hareket eden bir diplomasiye sahip olmanız lazım.

Bunun için ritmik diyorum. Yani hiçbir şey olmuyorsa bile yerinde hareket etmeli ama mutlaka hareket etmeli.

 

Ahmet Davutoğlu

Share this post


Link to post
Share on other sites

Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara/216)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gelip geçicidir bu dünya,yoktur onda karar

Örümcek ağı gibidir dokunsan hemen kopar

Ey rızkını arayan yetişir bir iki lokma

Burada durucu değilsin boşa sığınak yapma

Hz. Ali.(ra)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...