Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
borealatis

Düşündürücü Sözler

Recommended Posts

Bir hükumet, mücahede ettikçe cesareti artar, terk ettiği zaman cesareti azalır ve binnetice cesaret de, hükümet de söner, mahvolur. İşaratül-İcaz

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsan kalbi bir sandıktır; dudaklar onun kilidi, dil ise anahtarıdır. İnsana o anahtarı iyi muhafaza etmek düşer.

 

Ömer Bin Abdullaziz Hazretleri

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öfkeye inancım vardır. İncil; öfkenin de bir vakti olduğunu söyler.

 

Malcom X

 

Öfkesiz iman bir hiçtir. Evet adam aynen bunu söyledi.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır!

Cemil Meriç

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

" Yüreğimi korkak büyütmedim ben... Kaybettiklerim, dağıttığım servetimdir.."

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir takım aptallar içine düşsün diye tutup da kasten çukur açmak niyetinde değilim.

 

Malcom X

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sakın ola gülmeyi, gülümsemeyi, tebessümü otuziki dişinizi âleme seyran ettirmekle, sesinizin en nazik tonunu bile bedleştirmekle maruf kahkaha ile karıştırmayın. Tebessümle verdiğiniz sadakanın hayrını, hatta daha fazlasını kahkaha ile heba etmeyin, zararlı çıkarsınız.

 

Tebessüm bir durgunluk ve dinginlik hali iken kahkaha bir çılgınlık halidir.

Tebessümde ne kadar kendinizi bilirseniz, kendinizde olursanız, kahkahada bir o kadar kendinizi kaybeder, kendinizden uzaklaşırsınız.

 

Kahkaha, tebessümün ucuz pazarlarda satılmak için parlatılmış, ambalajlanmış, reklam edilmiş halidir.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

BABADAN OĞULA

 

Eve dönmez bir akşam;

Ve gün yüzlü çocuğu,

Sorar: Nerede babam?

 

Bakarlar, oldu, bitti;

Gelir, derler çocuğa,

Baban attaya gitti.

 

Uzar gider bu atta;

Ve neler neler olmaz

Ve kim bilir ve hatta;

 

Bir mahşer gerisinde;

Babası döner bir gün,

Oğlunun derisinde...

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yaşamak, hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir”

Share this post


Link to post
Share on other sites

De ki: “Herkes kendi şekline (mizaç ve meşrebine) göre amel eder.” Öyleyse kimin daha çok hidayet yolunda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir.

İsra 84

.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilmem siz nasıl düşünürsünüz ama, kanımca ayet-i kerimelerin "düşündürücü sözler" başlığı altında paylaşılması pek hoş olmaz.Ayrı bir başlık açılsa zannediyorum daha hoş olur.

*

 

"Yaptığımız iş,ne kadar 'Allah İçin'? Ölçüsü:kimsenin bilmeyeceği ortamda ne kadar yapardık, kişilerin önünde yapmaya ne kadar hırslıyız..." (Nureddin Yıldız)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ayetlerin paylaşımına dair başlık kilitli sayın mütereddid. Ayrıca değinmeden geçemeyeceğim şu adını iktibas ettiğiniz zatın üzerinde biraz durursunuz umarım.

 

bknz:şahsiyetler başlığı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sözüm tenkid makamında bir söz değildi mümin kardeşim. Yanlızca, her türlü şahıstan kelam nakledilebilen bir yerde Allah Kelamının da aynı grupta, aynı başlık altında zikredilmesinin pek uygun bir tablo olmadığı düşüncemi belirtmiş bulundum. Sadece şahsi bir kanaattir, sahibini bağlar diyelim.

 

Mezkur konunun kilitli olduğunu bilmiyordum, kilitlenme sebebini de bilmiyorum. Münasip bir başlıkta yeni bir konu açılmasında ne gibi bir mahzur vardır, onu da bilmiyorum.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

“Can saatini Rahman ezelde kuruvermiş.

Bir gün göreceksin ki o saat duruvermiş.”

 

-- Necip Fazıl Kısakürek--

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey gönül gidenden ümidini kes kaçan bir hayale benziyor herkes sanki kulağıma gaipten bir ses buluşmalar kaldı mahşere diyor.....

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Asıl yetimler anadan, babadan değil; ilim ve ahlâktan yoksun olanlardır.” Hz. Ali (r.a.)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kirli eller daha temiz...Temiz elli Kirli gönüllerden...

(Özdemir Asaf)

 

inşallah daha önce yazılmamıştır :rolleyes:

Share this post


Link to post
Share on other sites

•Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.

• Daha büyük evlerde ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz.

• Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı.

• Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı.

• İlaçlar çoğaldı ama hastalıklar arttı.

• Az kitap okuyor ama çok televizyon seyrediyoruz.

• Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik.

• Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.

• Hayata yıllar ekledik ama yıllara hayat katamadık.

• Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine gitmiyoruz.

• Atomu parçaladık fakat önyargılarımızı yıkamadık.

• Çok yazıyor ama az gelişiyoruz.

• Daha çok plan yapıyor ama daha az sonuç alıyoruz.

• Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı öğrenemedik.

• Gelirimiz arttı ama karakterimiz zayıfladı.

• Tanıdıklarımız çoğaldı ama dostlarımız azaldı.

• Çabalarımız arttı ama mutluluklar azaldı.

• Dünya Barışı diyor ama silahlanmada yarışıyoruz!

• Evlerde çift maaşın birleştiği, ama çiftlerin ayrıldığı,

• Güzel evlerin güzel yuva olamadığı,

• Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu günlerde YAŞIYORUZ...!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

 

Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu. Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi.

Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz söyletemedi.

 

Nihayet ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi.

 

“Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne . olurdu.” dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi.

 

Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı. Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu:

 

- “Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun ağzı kokuyor, senin ise için kokmuş, bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin haydi git.” dedi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşım Gayle dört yıldan bu yana kansere karşı

yaşam mücadelesi veriyordu.

 

Diğer arkadaşlarımla birlikte onu ziyarete gittiğim bir gün çocukluk düşlerimizden söz ediyorduk. Gayle başını pencereye doğru çevirdi. Gözleri çok uzaklarda, sesi sitem dolu “Ben, kumandalı, kırmızı bir oyuncak arabamın olmasını isterdim hep, ama doğum günümde ne istediğimi söylersem; dileğimin gerçekleşmeyeceği korkusuyla hiç kimseye söyleyememiştim bunu. Bu nedenle de asla radyolu, kırmızı bir oyuncak arabam olmadı.” dedi.

 

Gayle’i ziyaretimden bir kaç gün sonraydı. Çok sevdiğim

dondurmayı almak için sırada beklerken birden dondurmacının vitrinindeki kırmızı oyuncak arabayı gördüm.

 

Yanına da bir not iliştirilmişti:

"Dondurmanızı alırken vereceğimiz kuponu doldurmayı unutmayın, belki de çekiliş sonunda bu kumandalı araba sizin olabilir."

 

Hemen Gayle’in sözleri geldi aklıma. Bir kaç hafta boyunca sürekli dondurma alıp , verdikleri kuponları doldurdum. Hiç bir çekilişte de kazanamadım. Bu kırmızı arabayı mutlaka Gayle’e almalıydım.

 

Dördüncü haftanın sonunda artık çekilişte kazanmaktan ümidimi yitirmiştim.

 

Dükkan sahibi ile konuşarak bana bu arabalardan bir tanesini satmalarını rica ettim.

 

Dükkan sahibi dört haftadır hergün dondurma alıp, kuponları doldurduktan sonra büyük bir heyecanla çekiliş sonuçlarına

baktığımın gözünden kaçmadığını söyledi.

 

Ardından da gözlerimin içine bakarak:

"Söyler misiniz, neden bu kadar çok istiyorsunuz bu arabayı? "diye sordu.

 

Gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan ona arkadaşımdan

söz ettim. Çok etkilenmişti. "İstediğiniz oyuncak arabayı verdiğiniz adrese göndereceğim" dedi. Yazdığım çeki masanın

üstüne bırakarak , büyük bir mutlulukla evime geldim.

 

Ertesi günü Gayle’i ziyarete gittiğimde gözleri ışıl ışıldı.

Elindeki kırmızı oyuncak arabayı göstererek küçük bir çocuk heyecanıyla: "Bak" dedi. "Bunca yıl bekledim ama nihayet

dileğim gerçekleşti, hem de tam istediğim gibi !"

 

Ertesi günü postacı bir zarf uzattı elime.

Açıp okumaya başladım:

 

"Sevgili Bonnie, annem ve babam da kanserdi ve ikisinide,

altı ay gibi kısa bir sürede kaybettim. İkisi içinde çok çabaladım ama doğrusu dostlarımın sevgisi ve cömertliği olmasaydı hiç bir şey yapamazdım. Gerçek dostlarım olduğu için kendimi hep şanslı hissettim. Gayle’de senin gibi bir dostu olduğu için çok şanslı. En iyi dileklerimle. Norma"

 

Dondurma dükkanının sahibiydi mektubu yazan.

Benim masasına bıraktığım çek de zarfın içindeydi...

 

________________________________

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...