sevdayolcusu 6 Report post Posted June 13, 2006 Bebeğe Çağrı Soyguncu soysun da, vurguncu vursun Sen ana karnında boşa durursun Doksan günde çık gel dokuz ay dursun Doğmaya gayret et, doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden Çabuk " Devlet malı deniz" bitmeden Doğmaya gayret et, doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Makam armağandır, koltuk hediye Muhkem ilamlar var " rüşvet ye" diye Ne diye beklersin söyle ne diye? Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Göz kırpınca sıfırı çok sayılar Zirveye tırmandı topal ayılar Yağcı yeğen arar haydut dayılar Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Artık banka soymak basit eğlence Günde milyar hiçtir " yurtsever genc" e(!) Dünyaya duhül et, gel biraz önce Doğmaya gayret et dogmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Tez çık, haram süt bul, beleş kundak bul Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul Hukuksal açıdan bir " olanak" bul Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Adi ekranlarda iğrenç yüzü gör Halkı tiksindiren bir kof dizi gör Önce onları gör, sonra bizi gör Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalirsin yağmaya bebek Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
isyanlı sükut 4 Report post Posted June 16, 2006 günümüzde yaşanan olayları çok güzel anlatan bir şiir umarım eski kimliğimize geri döneriz biz böyle bir toplum değildik...paylaştığınız için tşk.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
SusQuN 14 Report post Posted June 20, 2006 Gönül tezgahında şiir dokudum İplik iplik nakışında sen varsın Aşk yolunun kanunu okudum Madde madde yokuşunda sen varsın Fikir vadisinden bir ırmak geçer Eğilir serviler suyundan içer Bağrında ay doğar zambaklar açar Sessiz sessiz akışında sen varsın Öz suyusun hayat denen şişenin Nedenisin keder ile neşenin Sevda cephesinde şehit düşenin Donuk donuk bakışında sen varsın Hep senin renginde görünür bahar Yaprakta yeşilin gülde kokun var Yama yama kalbimdeki yaralar Sıra sıra dikişinde sen varsın Gidip de yorulma çok uzaklara Sen-seni gel benim içimde ara... Umut güneşimin mor bulutlara Girip girip çıkışında sen varsın Şair : Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
isyanlı sükut 4 Report post Posted June 20, 2006 çok güzel bir şiir paylaştığınız için tşk.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
sevdayolcusu 6 Report post Posted June 27, 2006 Yol üstünde biten çalı Bu dünya kimin dünyası? Ak çiçekli ayva dalı Bu dünya kimin dünyası? Gediklerde esen poyraz, Yaprakları dalda koymaz Gözler doysa gönül doymaz Bu dünya kimin dünyası? Her gün eski her gün yeni Tükenmez gidip geleni Canevimden vurdu beni Bu dünya kimin dünyası? Kar yağar kaybolur izler Her nakış binbir sır gizler Ufuklara dalan gözler Bu dünya kimin dünyası? Toprak basar kucağına Güneş çeker sıcağına Atar derdin ocağına... Bu dünya kimin dünyası? Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
isyanlı sükut 4 Report post Posted July 25, 2006 50. yıl hesabı Bağladım nefsimi zincir yulara Dünyayı duvara astım gel de gör Rahatı huzuru attım kenara Çileyi bağrıma bastım gel de gör Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum Zulüm sıcağında serin yel oldum Yürekten yürege estim gel de gör. Sonu hatırladım, ilki duyunca, Kula kul olmadım ömür boyunca! Hakkın zehirini içtim doyunca Batılın balina kustum gel de gör. Ülfetim olmadı iriler ile Ağıla girmedim sürüler ile; Ölümden korkmayan diriler ile Selamı, sabahı kestim gel de gör. Aşk ceylanı emzirince sütünü Taşa çalıp, kırdım benlik putunu Düşmanımdır inkarcının bütünü Allah dostlarıdır dostum gel de gör. Bazı kötülüğü kovdum elimle Bazı kötülüğü yerdim dilimle Gücüm yetmeyince kendi halimle Haksıza buğzettim, küstüm gel de gör. Çıkar için laf davulu çalmadım Hiçbir yerden makam, rutbe almadım Bildimse söyledim, korkak olmadım Bilmediğim yerde sustum gel de gör. Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
semazen 0 Report post Posted August 29, 2006 s.a kardeş paylaşımın için ALLAH razı olsun.şiire gelirsek bir Abdürrahim Karakoç klasiği sade,öz ve etkili Quote Share this post Link to post Share on other sites
Gulhiz 0 Report post Posted December 8, 2006 BEŞİNCİ MEVSİM Düştü can evime dördüncü cemre Dünyayı üçüncü gözümle gördüm. Dört yüz seksen beş gün çekti bir sene On altıncı aya takvimsiz girdim. Aynalara baktım korku gösterdi Saatler her sabah kırkı gösterdi Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi Hayatım boyunca hedefte durdum. Gül sundum yediler, koklamadılar Armağan can verdim saklamadılar Gittim... gelir diye beklemediler Kaybolan gölgemi yollara sordum. Getirdim yanıma ay'ı bir karış Ölçtüm ki dağların boyu bir karış Şehiri bir adım, köyü bir karış Damlada denizdir en küçük derdim. Savurdum, eledim, seçtim zamanı Yaprak yaprak, tel tel açtım zamanı Haftada üç asır geçtim zamanı Nereye gittimse zamansız vardım. Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim Yazık, kulaklara sığmadı sesim Yaşadığım şimdi beşinci mevsim Çağın çilesini sırtıma sardım Quote Share this post Link to post Share on other sites
rembo 2 Report post Posted June 8, 2007 BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 1 Güneş yükselmeden kuşluk yerine Bir adam camiden döndü evine Oturdu sessizce yer minderine Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı.. Eli öpüldükçe içi burkuldu Konuşmak istedi, dili tutuldu Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı Adam “he ya” dedi, gözü kapalı.. Düşündü kış yakın, evde odun yok Tenekede yağ yok, çuvalda un yok Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını Adam “evet” dedi, sıktı dişini.. Çalışsa ne iş var, ne cepte para Dağ oldu içinde büyüyen yara Dikti gözlerini karşı duvara Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı Adam “öyle” dedi, bağrında sızı.. Döndürse yönünü herhangi dosta Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta Aylar, yıllar, günler erirken yasta Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
KURT 0 Report post Posted July 4, 2007 UNUTMA BACIM Türksün, Müslümansın; dahası var mı? Unutma bunları aman ha bacım. Senin ak yüzünden ak olmamalı Dağda kar, külekte ayran ha bacım. Bir kocan olmalı, bir evin senin; Artsın, eksilmesin şerefin senin; Barışta annelik görevin senin, Savaşta silâha davran ha bacım. Hak yolun yolcusu kalmaz arkada; Gücünü, gönlünü ülküye ada. Yaşamak ne kadar hakkımızsa da, Canımız Türklüğe kurban ha bacım. Donsuz “yıldız”ları edinme örnek, Kırk sandığa sığmaz bir kirli gömlek. “Namus için” diyor en kutsal ölmek; Ceddinin yazdığı ferman ha bacım. Eskiyi, yeniyi bırak bir yana; Her şeyin iyisin, doğrusun ara. Uyma köksüzlere, olma maskara; Aman ha, aman ha, aman ha bacım. ABDURRAHİM KARAKOÇ Quote Share this post Link to post Share on other sites
serdengeçti 10 Report post Posted July 4, 2007 ELHAMDÜLİLLAH Bu nimetin şuurunda olmaya çalışıyoruz. "Namus için en kutsal ölmek" Bu dizeyi okuyunca namuslarına helal gelmesin diye kendini uçurumdan aşağı atan Şeyh Şamil'in ailesi geldi aklıma Quote Share this post Link to post Share on other sites
attila 0 Report post Posted July 13, 2007 HAK YOL İSLAM YAZACAĞIZ Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslam yazacağız... Kuşların gözbebeğine Hak yol İslam yazacağız... *** Yola,ağaca,pınara Esen yele,yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslam yazacağız... *** Koç burcuna yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslam yazacağız... *** Bucak bucak,köşe köşe Kara taşa,kor ateşe Yıldıza,aya,güneşe Hak yol İslam yazacağız... *** Askerlerin miğferine Kağnıların tekerine Keferenin heykeline Hak yol İslam yazacağız... *** Her kapının eşiğine Her sofranın kaşığına Balaların beşiğine Hak yol İslam yazacağız... *** Herkes duyacak,bilecek Saklanmaz gayri bu gerçek Yaprak yaprak,çiçek çiçek Hak yol İslam yazacağız... Abdurrahim Karakoç sanırım yıllar sonra arıdna ülkücü gençlikte şöyle bi dörtlük eklemiş yanılmıyorsam Dervişlerin asasına Memurların masasına Türk'ün anayasasına HAKyol islam yazacağız Quote Share this post Link to post Share on other sites
Abdulhamid 6 Report post Posted July 30, 2007 GERDANLIK Anlamaz maymun nesli,tarih ne,mazi nedir Sorsanız cevap çıkmaz,şehit kim,gazi nedir İnkarda erimenin farkında olanı yok Cehalet,cahil için bitmez bir hazinedir... Quote Share this post Link to post Share on other sites
nedamet.. 14 Report post Posted August 14, 2007 SEN Sen: Çamlı dağlardan ağaran şafak... Sen: Duru göllerin nilüferisin. Sen: Engin ovada sararan başak... Sen: Umut kaynağı, alın terisin. Sen: Gökte yıldızsın, uykularda düş... Sen: Yeşil ekinsin, sen beyaz gümüş.. Sen: Mavi denizsin sise bürünmüş... Sen: Sevda sırrının düğümlerisin. Sen: Her güzelliğin canlı sergisi Sen: Kalb yarasının em'i, sargısı... Sen: Benim dileğim, Hakk'ın vergisi.. Sen: Gönlümde saplı aşk hançerisin. Sen: Koyu gölgesin yaz sıcağında Sen: Olgun meyvesin dal kucağında Sen: Korsun, alevsin aşk ocağında Sen: Gadir Allah'ın şaheserisin. Sen: 'Ben'sin, gel gör ki ben 'sen' değilim Sen: Benim düşüncem, ruhum ve dilim Sen: Benim gözlerim, ayağım, elim... Emin ol, sen bana benden berisin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Furkan Erbay 0 Report post Posted September 6, 2007 Abdürrahim Karakoç'un birçok şiir kitabını okudum.. Ama umumiyetle şiirleri beni çok etkilemedi.. Ama bazıları gerçekten çok etkileyici ve güzel.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
gece güneşi 7 Report post Posted September 8, 2007 BEBEĞE İHTAR ..... Arı peteğinde ağulu bal var Kaçıp kurtulmaya ne yön, ne yol var Sıkıver dişini, annene yalvar Buradan rahattır orda beklemek Beş sene dolmadan doğma ha bebek. Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttan Kaçan kurtuluyor, ahbaptan dosttan Değişti bahçıvan, bozuldu bostan, Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek Beş sene dolmadan doğma ha bebek. Vaziyet bambaşka vaziyet oldu Yaşamak işkence, eziyet oldu Dalkavukluk üstün meziyet oldu. Sanatkârlar sansar, dâhiler şebek Sözümü dinlersen hiç doğma bebek. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mucahitgenc 0 Report post Posted October 31, 2007 MİNİ ETEKLİ KIZLARA Etek topukta olur seninki ta baldırda Belli ar'ı namusu unutmuşsun bıldırda Baban traş olurken baksın ayna yerine Hele sen şu mereti biraz daha kaldır da Quote Share this post Link to post Share on other sites
yusuf ziya karataş 2 Report post Posted November 18, 2007 BİR GÜZEL ÜLKÜ Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 'Ezel'den 'Ebed'e müjde taşıyan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yesi'deki kutsal aşkın mayası Malazgirt'te Alparslan'ın rüyası Söğüt'teki has kilimin boyası Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen' Selim ruhta Yavuz serdar görünen Şems misali cümle kirden arınan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği Debreştikçe yakın eyler ırağı İman kalesinin bayrak direği Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Riya duygusuyla dolup taşmamış İlimden, irfandan uzaklaşmamış Benlik çamuruna ayak basmamış Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Dedem Korkut töresiyle töreli Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı Kırk yıl önce.. aklım erdi ereli Bir güzel ülküdür günül verdiğim. Her kapıda bir hesaba girmeyen İnancından zerre taviz vermeyen Dost alnına kara leke sürmeyen Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı Kendine put yapmaz heykeli, resmi Hak'tır, adalettir, rahmettir ismi Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz Güneştir.. bir doğdu, bir daha batmaz Menfaat uğruna kimseyi satmaz Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Şiddeti, kavgası, kanı olmayan İçinde öfkesi, kini olmayan Sonsuza uzanan, sonu olmayan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bedir’den Bizans’a akıp gelen o Küfür setlerini yıkıp gelen o İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Sinan'da estetik, Itrî'de ahenk Sebillerde hayat, kubbelerde renk Mevlânâ'da ilim, Barbaros'ta cenk Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Nizâm-ı Âlem'dir, Hakk'ın sözü bu Söylediğim cümle.. sözün özü bu Tek damlada umman eyler bizi bu Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Ülkü demek makam, mevki, taç değil, Ülkü demek totem, sembol, haç değil Kul icadı kof ilkeler hiç değil, Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Taze filiz vermiş Edebali’yle Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle Ulubatlı Hasan’daki hâliyle Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Şehitlerin kanlarıyla ıslanan Destan olup Mavera’dan seslenen Atıf'larla Said'lerle beslenen Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Türk'e ihsan olmuş “Kavm-i Necip”lik Boş hayâldir bu şerefe rakiplik Hayatlar gergeftir, ameller iplik Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile Postaladım gönül denen zarf ile Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile, Bir güzel ülküdür gönül verdiğim ABDÜRRAHİM KARAKOÇ Allah(c.c) kalemini daha keskin eylesin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
eda 6 Report post Posted December 17, 2007 BAYRAMLAR BAYRAM OLA -2 Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp Çocukken gördüğüm bayramlar hani? Mübarek elleri öpüp, koklayıp Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani? Hani ya o özlem, hani ya o tad? Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat Haftalar öncesi her gün, her saat Babamdan sorduğum bayramlar hani? Nur yağan geceler, gündüzler nerde? Neşe paylaştığım öksüzler nerde? Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde? Huzura erdiğim bayramlar hani? Kar çiçeğim solmuş kar yatağında Can verir ırmağın dar yatağında Arife gecesi yer yatağında Üstüme serdiğim bayramlar hani? Bayram demek takvimdeki yazı mı? Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı? Açıp yüreğimi, yumup gözümü Özüne girdiğim bayramlar hani? Bayram af günüdür, barış günüdür Bayramlar rahmete giriş günüdür Bayram, Hak menzile varış günüdür Gönlümü verdiğim bayramlar hani? ABDURRAHİM KARAKOÇ Quote Share this post Link to post Share on other sites
eda 6 Report post Posted December 17, 2007 ANADOLU SEVGİSİ Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram,her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda,yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz,sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz,çamur,evleri kerpiç. O kirli kabukta,o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz,bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın,yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör. ABDURRAHİM KARAKOÇ Quote Share this post Link to post Share on other sites
pur nese 8 Report post Posted December 17, 2007 Allah razı olsun kardeşim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
yusuf ziya karataş 2 Report post Posted December 19, 2007 Bayramlar Bayram Ola - 5 Giden Bayramlardan almadık bir tad Gardaş bu senenin bayramı nasıl? Şenay’larda bayram her gün, her saat Elif’in, Döne’nin bayramı nasıl? İçinde boğulduk derdin, acının Uykusu bitmedi şeyhin, hacının Üç gardaşı şehit veren bacının Oğulsuz ananın bayramı nasıl? Neşe topuğumda, elem boyumda Sen çoğunu anla, ben az deyim de Kim öldü, kim kaldı garip köyümde Ya bizim hanenin bayramı nasıl? Dert deşmek değildir gayem, niyetim Düşündükçe sızlar kemiğim, etim Gelini dul kalmış, torunu yetim Ak saçlı ninenin bayramı nasıl? Hangi eller sürer suçluyu suça Güdümlü başların destesi kaça Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe Boş kalan binanın bayramı nasıl? İşkence altında ezilir canlar Masum yiğitlerle dolu zindanlar Ses verin mezardan ulu sultanlar Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl? Bizden sandığımız bize yabancı Görünen simalar göze yabancı Kabukta bayram var, öze yabancı Söyleyin, mânânın bayramı nasıl? Sabahtan haber yok, ufuklar kara Semerkant kan ağlar, yanar Buhara Keşmir, Kâbil, Kerkük hasret bahara Kudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl? Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firak Sultan’ı derdiyle baş başa bırak Sormadan geçemem, etmişim merak Nükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl? Mücahit, maddeye yapar akını Devrimci, soygundan tutar yükünü Biz toprağa verdik Hikmet Tekin’i Kotil’in, Zana’nın bayramı nasıl? Doğduğundan beri çamlar deviren Ekranda iftira, yalan savuran Salyası, ülkeyi göle çeviren Boynuzlu dananın bayramı nasıl? Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
yusuf ziya karataş 2 Report post Posted December 19, 2007 Bayramlar Bayram Ola - 6 Âlem-i İslâm'a rahmet su gibi Aksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Evleriniz cennet kokusu gibi Koksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Zindan, “medrese”dir; gam, yayla size Farkı yok bin yılın bir ayla size Melekler yukardan gıptayla size Baksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Uygur, Kazak, Kırgız, Azerî’nizden Gitmesin gardaşlık nazarınızdan Zalimler, zulmünü üzerinizden Çeksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Süleyman esir de, Simon neden hür? Hiç durma dünyanın yüzüne tükür.. Müslümanın sesi münafıktan gür Çıksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Serilsin gönüller döşek misali Patlasın sevgiler fişek misali Hakikat, durmadan, şimşek misali Çaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Haksızlık almasın Hak’kın yerini Aşsın boyunuzdan aşkın derini Kimi gözyaşını, kimi terini Döksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Kök bir, dallar ayrı ki, İslâm bir gül Afganistan bir gül, Türkistan bir gül Vahdet bahçesine her insan bir gül Diksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Mağdurlar, mazlumlar ersin felaha Vuslata varanlar varsın bir daha İrfan tohumunu gece, sabaha Eksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Kandır zalimlerin zulüm çiçeği Öldürür cehalet, ölüm çiçeği Gençler yakasına ilim çiçeği Taksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Şehide toprağın hürmet-i aşkı Anadan fazladır şefkat-i aşkı Rab’bim yüreklere ülfeti, aşkı Soksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Hazreti Resul’ün nurlu katına Gitmek isteyenler binsin atına Küfrün saltanatı yerin altına Çöksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Ne makam, ne para olamaz ölçek... “Kurtuluş İslâm’da” vallahi gerçek Bu mübarek sevda bizleri tek tek Yaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites
Gökan Öztürk 29 Report post Posted December 24, 2007 Ayrılık Havası Ben nefret eyledim sizin gerçekten Yalanı severim, yalanı gayrı.. Tiksindim bülbülden, gülden, çiçekten Yılanı severim, yılanı gayrı.. 'Sapıtmış bu' diye beni yeriniz Hakkımda bin türlü hüküm veriniz Omuzumda yüktür dirileriniz Öleni severim, öleni gayrı.. Uzun yaşamayı saymadım sanat Kurda yürek oldum,kartala kanat Oturup ağlayan korkağa inat Güleni severim, güleni gayrı.. İyinin ardından 'kötü' demezdim Kötünün elinden ekmek yemezdim Birlikten kopana selâm vermezdim Böleni severim, böleni gayrı.. Yıllarca boş yere canımı sıktım Nihayet yol buldum, çığırdan çıktım 'Bey'den, 'efendi'den, 'sayın'dan bıktım 'Ulan'ı severim, 'ulan'ı gayrı.. Vur Emri(sh.204) Abdurrahim Karakoç Benzettiler Yeni bir afyondur yenen her lokma Biber avrupalı, tuz avrupalı. Gülücükler sahte, kirpikler takma Dudak Avrupalı, göz Avrupalı. Bebeklikte benliğini yitiren Tepe tepe tepemizde oturan Bizi çıkmazlara alıp götüren Ayak Avrupalı, iz avrupalı. Birisi diskoda içer, kıvırır Birisi kulüpte konken çevirir Yapmasını bilmez, yıkar devirir Ana avrupalı, kız avrupalı. Kalıba uydurdu uyduklarımız Yazmakla bitmez ki duyduklarımız Paris modasıdır giydiklerimiz Astar avrupalı, yüz avrupalı. En mahrem yerlerin kalktı örtüsü Beş santim tırnaktır ellerin süsü Bütün bunlar medenîlik ölçüsü Cilve avrupalı, naz avrupalı. İster sâri deyin, isterse irsî, Büyük revaç buldu makbulün tersi Duyduğumuz 'okey,adiyö,mersi' Ağız avrupalı, söz avrupalı. Her gün karşımıza on zıpır çıkar Bağırır,çağırır,devirir yıkar Dinler kulağımız, gözümüz bakar Sürü Avrupalı, yoz avrupalı. Başımız ayıkmaz binlerce halttan Örf,adet gemimiz delindi alttan Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan Bebek avrupalı, bez avrupalı. Sahnede ekranda hıyar dinleriz Deliye,densize uyar dinleriz Saçma çığlıkları duyar dinleriz Şarkı avrupalı, saz avrupalı. Herkes soyunuyor, açılmıyor ki Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki Müslüman gâvurdan seçilmiyor ki Şekil avrupalı,poz avrupalı. 'Türklük bu mu? ' desem 'bu' diyecekler Şampanyayı sorsam 'su' diyecekler Bir gün kökümüze 'hu' diyecekler Kabuk avrupalı,öz avrupalı. Abdurrahim Karakoç Böyükler Bilir(Röportaj) Yalan-dolan ile devran sürmeyi Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Milletin başına çorap örmeyi Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Rüşvet vermek, rüşvet almak nasıl şey Hazineden para çalmak nasıl şey Terlemeden zengin olmak nasıl şey Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Erken palazlanıp erken ötmeyi Değirmenler kurup baş öğütmeyi Hele meydan meydan adam gütmeyi Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Anlamayız kopya nedir, asıl ne Perde, sahne, solo, koro, fasıl ne Üçkağıtta erkân nedir, usul ne Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Viski, votka çekip keyif çatmayı Dansöz kucağında stres atmayı Milleti bölmeyi, vatan satmayı Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Kaç tür hokkabazlık, kâhinlik varsa Kaç şeytanlık varsa, kaç cinlik varsa Dünyada ne hile, ne hinlik varsa Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Namussuzluk yapın derler.. yaparız El uzatır öpün derler.. öperiz Put gösterir tapın derler.. taparız Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Seyrettikçe ana-baba filmini Hissederiz baskısını, zulmünü Lisansüstü maskaralık ilmini Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. Âdettir gerekmez mâluma ilâm Taklide günaydın, asıla selâm Ne ki hınzırlık var hâsılıkelâm Biz ne bilek beğim, böyükler bilir. 10.12.1991 Akıl Karaya Vurdu(sh.28) Abdurrahim Karakoç Garibin Garip Türküsü Sılada sılasız kaldım; Suyum garip, aşım garip. Ben kendime gurbet oldum; İçim garip, dışım garip. Bayram diye insem düze, Düşman olur astar yüze. Kattım geceyi gündüze; Uykum garip, düşüm garip. Temmuzda üşür gezerim, Zemheride akar terim; Dört mevsimde derbederim.. Yazım garip, kışım garip. Felek bir gün rahat koymaz; Çağırsam kaderim duymaz. Ayağım aklıma uymaz.. Gövdem garip, başım garip. Parasız kesem suç olur. Acıkıp yesem suç olur. Sözüm var, desem suç olur. Dilim garip, dişim garip. Ben bu devre nerden geldim.. Kırk parçayı bire böldüm. Bugün doğdum, dünden öldüm.. Vaktim garip, yaşım garip. Koştum hakikat ardına, Yandım ayrılık derdine, Git, bak, ölüler yurduna; Kabrim garip, taşım garip. Vur Emri(sh.132) Abdurrahim Karakoç Hakim Beğ Gene tehir etme üç ay öteye Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ. Otuz yıl da babam düştü ardına Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ. Kırk yıl önce; yani babam ölünce Kadılıklar hâkimliğe dönünce Mirasçılar tarla, takım bölünce İrezillik beni buldu hâkim beğ. Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git Bini buldu burda yediğim zılgıt Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git! Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ. Sekiz evlek tarla, bir geverlik su Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu? Kazanmasam da hu, kazansam da hu! Canım ta burnuma geldi hâkim beğ. Keşife-meşife, damgaya, harc'a Kanımız kurudu harca da, harca.. Sayenizde avukatlar yıllarca, Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ. Mübaşir itekler, kâtip zavırlar Değişti bizde de göya devirler Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar Tapucuyu aya saldı hâkim beğ. Kabahat sizde mi, kanunlarda mı? Şaşırdım billâhi yolu yordamı.. Kızma sözlerime alam kadanı Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ. Mülkün temeliydi adalet hani? ... Bizim hak temelde saklı mı yani? Çıkartıp ta versen kim olur mâni? Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ? ! Hem davacı pişman, hem de davalı.. Bu yolda tükettik çulu, çuvalı. 'Sabret makamı'ndan çalma kavalı, Sürüler ekine daldı hâkim beğ. Vur Emri(sh.247) Abdurrahim Karakoç İncitme Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail’ce Bıçak senden incinmesin. Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin. İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin. Yasaklı Rüyalar(sh.42) Abdurrahim Karakoç İsyanlı Sükût Gitmişti makama arz-ı hâl için 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Bir azar yedi ki oldu o biçim.. 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı 'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını. Çekti ayakları kahveye vardı Açtı tabakasın, sigara sardı Daldı.. neden sonra garsonu gördü 'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını. İçmedi, masada unuttu çayı Kalktı ki garsona vere parayı Uzattı çakmağı ve sigarayı 'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını. Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş Sandım can evime döktüler ateş Sordum: 'memleketin neresi gardaş? ' 'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını. Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden Ağzına küfürler doldu zehirden Salladı dilini.. vazgeçti birden, 'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını. Vur Emri(sh.190) Abdurrahim Karakoç Köroğlu'na Mektup Benden selâm olsun Koç Köroğlu’na Şimdi devir başka, zaman değişti. Karga konar kır atların beline Arpa bulunmuyor, saman değişti. Gayri ne Kenan var, ne Demircioğlu Tarihe karıştı, Ayvaz’la Hoylu Herkes Bolu Beyi, her taraf Bolu Yiğitlik kalmadı, insan değişti. Sır tutmuyor suya giden testiler Kılınçları müzelere astılar Çamlıbel’in çamlarını kestiler Dağlar çıplak kaldı, orman değişti. Kale yoktur, ok atılmaz burçlardan İnsanoğlu yüksek uçar kuşlardan Boz tavşanlar haraç alır kurtlardan Erlik başkalaştı, meydan değişti. Kervan geçmez, uçurdular hanları Hile satar asrın bezirgânları Banka kurup biriktirdik kanları Dertler yenilendi, derman değişti. Günden güne küçülüyor Arz'ımız Şimdi ise Ay'a gitmek arzumuz Feza elbisesi diker terzimiz Gökleri fethettik, mekan değişti. Tad bozuldu, küp, kokutur turşular Haydutlara yatak oldu çarşılar Şişkin cüzdan bin belâyı karşılar Boynuzlar gürz oldu, kalkan değişti. Vur Emri(sh.246) Abdurrahim Karakoç Maya “Sılaya dön” diye mektubun geldi; Sılayı sılada yitirdim anam. Biten takvimlere sattım geçliği, Uykuyu rüyada yitirdim anam. Özü bulmak için indim derine; Geç değdi ellerim dost ellerine. Salınca gönlümü mahşer yerine, Dünyayı dünyada yitirdim anam. Öteyi ötede, burayı burda, Güneşin nurunu bir başka nurda, İsa’yı çarmıhta, Musa’yı Tur’da, Adem’i Havva’da yitirdim anam. Kapattım kapımı of ile ah’a, Açtım penceremi sonsuz sabaha.. Ağrımı, sızımı sorma bir daha, Onları orada yitirdim anam. Bu hiç, o herşeyden verince müjde, Silindi hayâller kalmadı gözde. Aşkım çiçek açtı yandığım közde, Aklımı, sevdada yitirdim anam. Ölçtüm ve düşündüm inceden ince; Sıyrıldı kılıftan “son” ile “önce” Mânâlar zihnimde şekillenince, Ben beni aynada yitirdim anam. Önce kökü dalda, dalı çiçekte; Çiçeği meyvede, meyveyi renkte; Var olan herşeyi bir çekirdekte, Onu da MEVLÂ’da yitirdim anam. Dosta Doğru(sh.58) Abdurrahim Karakoç Misilleme 'İki kere iki dört' ediyorsa, Ben de seni seviyorum, darılma. Bir de 'Her gecenin sabahı var' sa, Ben de seni seviyorum, darılma. Demişler ki: 'Çivi, çiviyi söker' Her eşek çamura bir defa çöker. Madem 'Kar üşütür, ateş te yakar' Ben de seni seviyorum, darılma. 'Her yokuşun bir inişi olur' sa, 'Aka aka, su çukuru bulur' sa, İnsan doğar, yaşar, sonra ölürse, Ben de seni seviyorum, darılma. Durup dinlenmeden akarsa pınar, Her yıl kıştan sonra gelirse bahar, Balıkların suyu sevdiği kadar, Ben de seni seviyorum, darılma. Dikkat eyle geçmiyorum sırayı; Bozar ise kader bozsun arayı. Aç ekmeği sever, fakir parayı... Ben de seni seviyorum, darılma. Dosta Doğru(sh.17) Abdurrahim Karakoç Müjde Su değdi çekirdeğe, sevda doldu yeşile Filizlenen mânâlar arza 'DESTUR' diyecek. Seksenlik ihtiyarlar nursuz geberse bile Yeni doğan bebekler doğarken 'NUR' diyecek. Bu akışı durdurmak gayri kimin haddine Denizler gel edecek, göller 'BUYUR' diyecek. Devrim yobazlarının çırpınması nafile İman yüklü genç nesil dinsize 'DUR' diyecek. Putları devirecek İslâm'ın sesi yine Görenler 'GİTTİ ZULMET-GELDİ HUZUR' diyecek. Dolaşacak KUR'AN'ın müjdesi dilden dile İnsanlar istisnasız 'GERÇEK BUDUR' diyecek. Ülkeler ve kıtalar koşacak bu hak dine 'İSLÂMİYET MÜHRÜNÜ BANA DA VUR' diyecek. Her takvim altun harfle yazacak sinesine 'VAKTİ NAMAZ” diyecek, ”VAKTİ SAHUR' diyecek. Sevgi, kardeşlik hissi çıkacak zirvesine Kâinat 'HİÇ DİNMESE AH BU YAĞMUR' diyecek. Ve herkes Lâilâhe İllallah zikri ile 'MUHAMMED RASULULLAH-ŞÜPHE YOKTUR' diyecek. Vur Emri(sh.39) Abdurrahim Karakoç Suları Islatamadım Savaştayım elli yıldır Ömrüm geçti boşalt, doldur Anlamadım bu ne hâldir Birgün silah çatamadım Suları ıslatamadım. Ekin ektim başak yılan Kuşandığım kuşak yılan Yorgan akrep, döşek yılan Birgün rahat yatamadım Suları ıslatamadım. Ne payem oldu, ne sayem En doğruya varmak gayem Düşüncemdir tek sermayem Alan yoktur satamadım Suları ıslatamadım. Yolum yokuş, izim ayrı Dilim yağsız, sözüm ayrı Bedenimden özüm ayrı Biri bire katamadım Suları ıslatamadım. Talipli yoktur sevgiye Anlamadım, neden? Niye? Canlar gücenmesin diye Can attım, gül atamadım Suları ıslatamadım. Suları Islatamadım(sh.28) Abdurrahim Karakoç Taksim Bana Mevlana'yı, Yunus'u verin Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin Irmağı, deryayı size bıraktım Talipli değilim şöhrete, şana, Makamı, rütbeyi yük etmem cana Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana, Dövüşü, kavgayı size bıraktım. Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme Ham topraktan haram mahsul dermeme Bir tek gönül kâfi gelir girmeme Konağı, sarayı size bıraktım. Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alın teri, göz nuru Benliği, kibiri, iğrenç gururu Faizi, bankayı size bıraktım. Hiçbiriniz telaş etmesin boşa Doyacak gözünüz toprağa, taşa.. Beni inancımla koyun baş başa.. Topyekûn dünyayı size bıraktım. Suları Islatamadım(sh.85) Abdurrahim Karakoç Tut Ellerimden Sırat’tan incedir sevda köprüsü Beraber geçelim tut ellerimden. Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü Beraber uçalım tut ellerimden Gönüldeki birlik kalkandır dışa Aldırma ayaza, yele, yağışa Giden ilkbahara, gelecek kışa Beraber göçelim tut ellerimden. Birleşmek üzredir şafakla gurûp Korku beklenilmez kapıda durup İster zehir olsun, isterse şurup Beraber içelim tut ellerimden. Çağır hayallerin en ötesini Yakından duyarsın aşkın sesini Sonsuz mutluluğun penceresini Beraber açalım tut ellerimden. Hatırla kaybolan hatıraları Elmastan ışıklı, altundan sarı Zaman tortusundan işte onları Beraber seçelim tut ellerimden. Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet” Zamanı zamana etme şikayet Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet Beraber kaçalım tut ellerimden. Akıl Karaya Vurdu(sh.13) Yemin Canım sağ oldukça rahmetli babam Susarsam, hakkını helâl etmesin. Ak sütün emziren ihtiyar anam, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Yerindedir daha aklım, iradem Ve işte yeminim, işte ifadem! İlk insan, ilk nebi Hazreti Âdem, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Meylim ne şöhrete, ne saltanata; Hak için sarıldım ben bu sanata; Kür-Şad, Bilge Kağan, Oğuzhan Ata, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Önümde dururken Türklüğün hâli, Susup da boynuma almam vebali; Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali(r.a) Susarsam, hakkını helâl etmesin. Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan, Bana zindan olur Maraş, Elbistan İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan Susarsam, hakkını helâl etmesin. İmanda bu fire, zillete bu zam! Doymuyor yüreğim ne kadar yazsam. Farabi, Gazali, İmamı Azam, Susarsam, hakkını helal etmesin. Nusret versin yeri, göğü yaratan Çekip çıkartalım akı karadan Ertuğrul Bey, Osman Gazi, Murat Han, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Ülküm aşk çölünde Veysel Karani Ulubatlı Hasan eyler göreni Fatih, Ak Şemsettin, Molla Gürani Susarsam, hakkını helâl etmesin. Bu yol bahadırlar, ermişler yolu; Kendini davaya vermişler yolu! Şeyh Mevlana, Derviş Yunus, Köroğlu, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Türkçe sevdalanan, İslâmca yanan Adar milletine bir değil bin can Yavuz Sultan Selim, Barbaros, Sinan Susarsam, hakkını helâl etmesin. Uyutulmuş köy, nahiye, ilçe, il Yüreğimi yetmiş yerden yara bil; Mehmet Âkif, Osman Batur, Şeyh Şâmil Susarsam, hakkını helâl etmesin. Usta savaşçılar, genç mücahitler İmkanıma hizmetime şahitler Basbuğ, ülküdaşlar, aziz şehitler, Susarsam, hakkını helâl etmesin. İçimde İslâm'ın ince mânâsı Önümde Türklüğün soylu davası Of'lu Kör Şakir'in Elif anası, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Sevdim, milletime gönlümü verdim Zalimin zulmüne göğsümü gerdim Kırıkhanlı Kâzım, Niksarlı Nedim, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Kemal'imiz, Turan'ımız, Hacı'mız Beraberdir sevincimiz, acımız Mut'ta davar güden Zeynep bacımız, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Mühim değil güceneni, küseni Allah sevmez haksızlığa susanı Yozgat'ın Yerköy'lü Yetim Hasan'ı, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Komünist, siyonist, pusudan çıktı Dinime saldırdı, töremi yıktı Gönen'li Gülizar, Bünyan'lı Sıtkı, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Yurdum bir kağıttır ışık beyazı Üstünde insanlar mukaddes yazı Genci, ihtiyarı gelini kızı, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Mazlumlar hakkını almayıp ele, Günü gün edersem zalimler ile Evdeşim, öz kızım, öz oğlum bile, Susarsam, hakkını helâl etmesin. Allah rızasıdır arzum, emelim! Bu necip milleti ondan severim Hazreti Muhammed(S.A.V) gerçek rehberim, Susarsam, hakkını helal etmesin. Kan Yazısı(sh.48) Abdurrahim Karakoç Zayıfım Sanma Ya Allah,deyince yedi zinciri Kıracak güçtesin, zayıfım sanma. Fikir koşusunda çok dingişleri Yoracak güçtesin, zayıfım sanma. İlmi azık eyle,sabırı silâh; Gittiğin Hak yoldur,yardımcın Allah; Kırk geceden sonra kırk milyon sabah Görecek güçtesin, zayıfım sanma. Sevda kelep kelep, kin deste deste; Eller tetikdedir, kulaklar seste; En uzak menzile iki nefeste Varacak güçtesin, zayıfım sanma. Günahkar ne orman, ne balta, ne sap; Akıl yor.. müşkülü halletmez âsap; Mazlumlar adına zalimden hesap Soracak güçtesin, zayıfım sanma. Kötülük beklenmez yiğitten, mertten Milletim sizinle kurtulur dertten; Haini, zalimi mübarek yurttan Sürecek güçtesin, zayıfım sanma. Vaktiken çadır kuraşk diyarına; Her şeyin sahibi sensin yarına; Yumruğu TÜRKLÜĞÜN düşmanlarına Vuracak güçtesin, zayıfım sanma. Kan Yazısı(sh.26) Abdurrahim Karakoç Alışkanlık Bu kirli düzenin düzenbazları Azrail'e rüşvet vermeyi dener; Ölünce dünyanın en kurnazları Torpille cennete girmeyi dener. Abdurrahim Karakoç NOT : ÜSTADIN BU ŞİİRLERİNİ HERKES BİR DAHA OKUSUN ZAHMET OLMAZSA ... O ÜSTAD tan ziyade BÜYÜK BİR ÜSTAD tır... MİLLETÇE KIYMETİNİ BİLELİM, O TÜRKİYEYE LAZIM... ÜSTAD NECİP FAZILDAN SONRA ŞÜPHESİZ ÜSTAD ABDURRAHİM KARAKOÇ GELİR TÜRK HALK ŞİİRİNİN ŞÜPHESİZ EN BÜYÜK İSMİ MUHABBET FEDAİSİ YAŞAYAN TEK EFSANE ÜSTADA CANIMIZ KURBAN ONUN GÖNÜL TASINDAN MİLYONLAR SU İÇTİ... MUHABBET DUA İLE... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Gökan Öztürk 29 Report post Posted January 2, 2008 Dünyanın gurbetinden Ahiretin rahmetine iltica eden NECİP FAZIL KISAKÜREK ve EROL GÜNGÖR ün aziz hatıralarına... YOL Hayat kapısından tek tek Her giriş ecele doğru. Toprakta sürünür bebek Her karış ecele doğru. İster yürü, ister bekle İster çıkart, ister ekle 'Geç kaldım' diye gam çekme Her varış ecele doğru. Ayaklar zemine değer Analar yavrusun döğer Kalpten damara kan yağar Her vuruş ecele doğru. Yürü, koş, uyu, otur, kalk Yukarı bak, aşağı bak Dört yana dönmeyi bırak Her duruş ecele doğru. Bir el yapar, bin el bozar Gün alçalır, gölge uzar Önü kundak, sonu mezar Her yarış ecele doğru. Suları Islatamadım(sh.53) Üstad Abdurrahim Karakoç Quote Share this post Link to post Share on other sites