Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Karışık Şiirler

Recommended Posts

aglamaaayh5.jpg

 

AĞLAMA

 

Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!

Tek damla yaşın düşmesin yere.

Bak, tek güzelliğimiz yokluk,

Sana bir öğüt; ağlama boş yere.

 

Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,

Senin bir damla gözyaşına.

Ağlayana kimse boyun eğmez.

Kimse bakmaz kimsenin yaşına.

 

Ne kadar kötülük, pislik varsa;

Sen herşeyi tertemiz öğren.

Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;

Seni garip sanır her gören.

 

Ağlama sakın çocuk, ağlama!

Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.

Sevgini hep söyle, sakın saklama.

Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.

 

AHMET HAMDİ TANPINAR

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayatla lades kemiğinin ucundan tutum,

Ne verdiyse aldım, koca hayatı uyuttum...

 

Süslü göründü, kandırdı, ruhumu kemirdi,

Her seferinde güldü, yine o lades dedi...

 

Bir rüyanın bir hiç’in peşine düşüp gittim,

Acemi gençlik! Ne boş yaşamışım! Kaybettim!...

 

Ey hayat! Beni bırak! Artık aklım başımda,

Sana kanmayacağım, bu bir oyun; Aklımda..!

 

Mehmet Orhan DURDU

Çok sevdiğim satırlardı, paylaşmak istedim..

Share this post


Link to post
Share on other sites

kanlgzlerim.jpg

 

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

 

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

 

Sevmek için güzele mi bakmalı?

 

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

 

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

 

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

 

Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?

 

Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?

 

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

 

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

 

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?

 

SACLARIN BAĞ, GÖZLERİN SİLAH, GÜLÜŞÜN KURŞUN OLMAZ MI...???

Share this post


Link to post
Share on other sites

404.jpg

 

İSTANBUL’U DİNLİYORUM

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgar esiyor

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar, ağaçlarda;

Uzaklarda, çok uzaklarda,

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Kuşlar geçiyor, derken

Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda

Bir kadının suya değiyor ayakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Serin serin Kapalıçarsı

Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa

Güvercin dolu avlular

Çekiç sesleri geliyor doklardan

Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Başımda eski alemlerin sarhoşluğu

Los kayıkhaneleriyle bir yalı

Dinmiş lodosların uğultusu içinde

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Bir yosma geçiyor kaldırımdan

Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.

Bir şey düşüyor elinden yere

Bir gül olmalı

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

 

Bir kuş çırpınıyor eteklerinde

Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum

Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum

Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından

Kalbinin vurusundan anlıyorum

İstanbul'u dinliyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Demet hanım paylaştığınız şiirler iyi hoşta kullandığınız renk ve puntolar gözümüzü hayli yoruyor.Paylaşımlarınız daha sade olursa müteşşekir oluruz. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

kasfef_Fetih.jpg

 

FETİH MARŞI

 

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;

Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

 

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?

Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

 

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....

Senin de destanını okuyalım ezberden...

Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

 

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...

Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

 

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...

Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?

Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

 

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;

Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

 

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.

Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.

Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

 

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın

Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

 

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan

Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....

 

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;

Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

 

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

 

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?

Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

 

ARİF NİHAT ASYA

Share this post


Link to post
Share on other sites

TÜRKÜLER DOLUSU

 

Kirazın derisinin altında kiraz

Narın içinde nar

Benim yüreğimde boylu boyunca

Memleketim var

Canıma ciğerime dek işlemiş

Canıma ciğerime

Sapına kadar.

Elma dalından uzağa düşmez

Ne yana gitsem nafile.

Memleketin hali gözümden gitmez

Binbir yerimden bağlanmışım

Bundan ötesine aklım ermez.

 

Yerliyim yerli olmasına

ilmik ilmik, damar damar

Yerliyim.

Bir dilim Trabzon peyniri

Bir avuç tiftik

Bir çimdik çavdar

Bir tutam şile bezi gibi

Dişimden tırnağıma kadar

Ressamım.

Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım

Taşıma toprağıma toz konduranın

Alnını karışlarım

Şairim şair olmasına

Canım kurban şiirin gerçeğine hasına

içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum

Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter

Eğri büğrü , kör topal kabulum

Şairim

Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası

Ayak seslerinden tanırım

Ne zaman bir köy türküsü duysam

Şairliğimden utanırım

Şairim

Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum

Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim

Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm

 

Hey hey, yine de hey hey

Salınsın türküler bir uçtan bir uca

Evelallah hepsinde varım

Onlar kadar sahici

Onlar kadar gerçek

insancasına, erkekçesine

'Bana bir bardak su' dercesine

Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

 

Ah bu türküler

Türkülerimiz

Ana sütü gibi candan

Ana sütü gibi temiz

Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla

Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.

Ah bu türküler,

Köy türküleri

Dilimizin tuzu biberi

Memleket ahvalini onlardan sor

Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i

Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...

Ben türkülerden aldım haberi.

 

Ah bu türküler, köy türküleri

Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak

Hilesiz hurdasız, çırılçıplak

Dişisi dişi, erkeği erkek

Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara

Bıçağı bıçak .

Ah bu türküler köy türküleri

Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi

Kiminin reyhasından geçilmez

Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

 

Ah bu türküler, köy türküleri

Olgun bir karpuz gibi yarırılır içim

Kan damlar ucundan, murekkep değil

işte söz, işte ses, işte biçim:

'Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar'

iliklerine kadar işlemiş sızı

Artık iflah olmaz kavak ağacı

Bu türkünün yüreğinde sancı var.

 

Ah bu türküler, köy türküleri

Ne düzeni belli, ne yazanı

Altlarında imza yok ama

içlerinde yürek var

Cennet misali sevişen

Cehennemler gibi dövüşen

Bir çocuk gibi gülüp

Mağaralar gibi inleyen

Nasıl unutur nasıl

Ömrunde bir kez olsun

Halk türküsü dinleyen...

 

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

Share this post


Link to post
Share on other sites

SEN GELİYORSUN

 

 

 

Sen geliyorsun; kuşlar geliyor bahçelerden

 

Papatya kokusu bir de, sen gelmeden önce

 

 

 

Nasıl tanıyorum bilsen geçtiğin sokakları

 

Biraz mahmur oluyor bakışları, fersiz, çaresiz

 

Ölü kelebekler görüyorum sokak köşelerinde

 

Duvar diplerine bırakılmış acılar

 

Yorgun ihtiyarlar bir de, gençliğini arayan

 

 

 

Sen tüm sokaklardan geçmişsin meğer

 

Hangisine baktıysam rengi bembeyaz

 

Bir dokun bin ah işit pencereden

 

Bir asker ağlıyor kenarında sessizce

 

Yavuklusunun adını unutmuş gözlerinde

 

Ne zaman biteceğini askerliğinin

 

Nereye gideceğini, kim olduğunu

 

 

 

Aklının karıştığı mahzenlerde

 

Bir adam izlerine bakıyor delice

 

Şimdi sen geliyorsun, biliyorum

 

Hayallerim geliyor, umutlarım, mutluluğum

 

Hiçbir şeyi görmüyor gözlerim

 

Gireceğin kapıdan başka

Share this post


Link to post
Share on other sites

SEVGİLERDE

 

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanlış tanıdı.

 

Bitmeyen işler yüzünden

(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı.

 

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.

Yılların telâşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

 

Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı,

Gecelerde ve yalnız.

Vermeye az buldunuz

Yahut vaktiniz olmadı.

 

Behçet NECATİGİL

Share this post


Link to post
Share on other sites

♥ DOKUN RUHUMA ♥ MİRAÇ KESKİN ♥ (kızım)

Cuma, 04:14

Zihnimden kelimeler döküldü yine bu gece

Sensizim sevdiğim;halim çözülmez bir bilmece

Günler geçmez , dünya dönmez yüzünü görmeyince

Hasret- gurbet zor imiş , öğrendim seni sevince

 

Bedel biçilir gözyaşı ile sensiz geçen zamanıma

Adım adım ızdırap sızar , yaşadığım her anıma

Hüzün kuşatır dört etrafımı,zulüm dolar sol yanıma

Hissediyorum ey sevda ! Az az yayılmaktasın kanıma

 

Kabuslarda nefes nefese , yokluğunla pençeleşirim

Elim-ayağım tutmaz , sensiz zihnen kötürümleşirim

Ben benden gittim ! Sorun yok; sen gitme kimsesizleşirim

Sen yanımdayken,dokununca ruhuma ölümsüzleşirim...

 

 

Yüreğimden Alıntıdır !

 

16.07.2010 / 03:36 - Cuma

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...