Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Karışık Şiirler

Recommended Posts

atilla ilhanını çok sevdiğim bir şiiri daha...

 

 

KIMI SEVSEM SENSIN

 

kimi sevsem sensin / hayret

sevgi hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarim bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

 

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırmızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

 

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tarihe Not

 

İlahi Buyruk Böyleydi "İnin Oradan"

Adem Ve Havva İle Geldik Buraya Asıl Diyardan

Şeytan Dedik, Sınav Dedik, Gurbet Dedik

İblis Bile Anladı Da Bir İnsan Anlamadı Bizi

 

Bin Yıl Anlattık Anlar Belki Diye

Yeniden Kurduk Dünyayı Bindik Gemiye

Sel Dedik, Tufan Dedik, Nuh Dedik

Sular Bile Anladı Da Bir İnsan Anlamadı Bizi

 

Dolaştık Durduk Ortadoğunun Çöllerinde

Put Kırdık Bayramın Orta Yerinde

Hacer Dedik, İsmail Dedik, İbrahim Dedik

Ateş Bile Anladı Da Bir İnsan Anlamadı Bizi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu, benim başörtüm olamaz!

Benim başörtüm geçmişi gibi temiz olmalı

Reklam çarkında dişli olmamalı

Oluk gibi akan paraların suyu olmamalı...

 

Bu, benim başörtüm olamaz!

Irak'taki anaların başörtüsüne kan bulaşmışsa

Filistin'de şehit anaların başörtüsüne göz yaşı değmişse

Ve dünyanın her bir yerinde rengini siyaha bulamışsa

Bu, benim başörtüm olamaz!

Kendi ülkemde başörtüme joplar değmişse

Okumak için gittiğim Üniversitenin önünde zorla çekilip

çıkartılmışsa

Nâmehram bir el uzanmışsa ...

Okul önlerinde başörtüm için ağlamışsam

Bu, benim başörtüm olamaz.!

İmam hatipler de yasaklanmışsa

Bir suçlu gibi okulumda panzerlerle karşılanmışsam...

Okul önünde onun için kendimi hayallerime zincirlemişsem...

Okulda müdürüm...evde anam babam aç dediği zaman "açmam

Allah'ın emri" demişsem

Ve bununla da gurur duymuşsam

Gururum için ülkemden manevi sürgün edilmişsem

Gözüm yaşlı ecnebi diyarlara gurbete gitmişsem...

Bu, benim başörtüm olamaz !

Kirli bedenler üzerinde sergilenmişse ...

Şûh bakışlarda şehvete teslim edilmişse...

Başörtüm için "türban" diyen zihinlerde sergilenmişse

Harama renk vermişse

Hîcâp yoksunu insanların eli değmişse ...

Sokaklarda caddelerde bilbordların yeni yüzü olmuşsa

Defilelerde haram bakışların ağzının suyu akmışsa

Bu, benim başörtüm olamaz!

 

 

 

Benim başörtüm ...

Edep kokulu

Hâyâ asili...

Hüzün renkli...

Gözyaşı işlemeli...

Ve sünnet timsâli olmalı...

 

 

.. Sevdenur İNCİ

Share this post


Link to post
Share on other sites

GÜLLERİN DE AĞLADIĞI BİR ZAMAN VARDIR

 

 

Güllerin de ağladığı bir zaman vardır.

Ama bir gül var ki onun gözlerinde her zaman gözyaşı vardır. Geceler

onun

gözyaşlarını kendine saklar. Ama gündüzün aydınlığında nemlenen gözleri

onun

hüzünlerini fısıldar. Denizler onun gözyaşları gibi ıslak; güneşler

hüzünleri kadar sıcaktır.

Güllerin de kokmadığı bir zaman vardır.

Ama bir gül var ki onun sevgi saçan kokusu her zaman vardır. Kokusu

sevgiden, rengi hasretten bir güldür. O, kalbi hasretle yanmış ama

sönmemiş,kül olmamış, kor olmuştur ve Allah adini kırmızı gül

koymuştur.

Güllerin de seviştiği bir zaman vardır.

Ama bir gül var ki sustuğu an bile sevgiyi yaşayan bir kalbi vardır.

Onun

gülerken bile yaprağında gözyaşı vardır.Ama o gözyaşlarında bile

sevgiden

gelen bir sıcaklık vardır.

Onun gözünde vazolara girmenin bir anlamı yoktur.

Ama onun hüznünü ve sevincini paylaştığı kır çiçekleriyle arkadaşlığı

vardır.

Güllerin de uyuduğu bir zaman vardır.

Ama bir gül var ki onun geceleri bile kapanmayan gözleri vardır.

Sevgisi

gece gündüz yoldadır, duası, kokusu anbean sevdiğine varır.

Güllerin de solduğu bir zaman vardır.

Ama bir gül var ki kokusu sevgilinin yüreğine işlemiştir de

bu yüzden ölümsüzlük sırrına kadem basmıştır.

Ve onun mezar taşına şu yazılmıştır:

 

SEVMEYEN İNSANLAR ÖLÜR AMA,

SEVEN GÜLLER SOLMAZ,

ONLARIN KABRİ DE OLMAZ..

 

 

İSMAİL ACARKAN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nicedir selamın alamaz oldum

Anladım unuttun yazma istemem

Sensiz de yaşanır bir dünya kurdum

Kurduğum düzeni bozma istemem

Sebep ne bilmesem, bilsem ne çıkar?

Değil mi ki boşa geçti o güzel yıllar

Aşkımı aşkına bağlasa yıllar

Çevremde dolaşma, gezme istemem

Vefasız diyene düşman olurdum

Zamanlar içinde artık yoruldum

Arayıp derdimi sezme istemem

Demek ki ihmali gurur sanmışsın

Yılları yerinde durur sanmışsın

Aldandım derim de, bana kızma istemem

Yaralı gönüle girilir sanma

Ölen aşk yeniden dirilir sanma

Özürle kabahat silinir sanma

Bu yolda bin yalan düzme istemem

Kapandı hesaplar artık açılmaz

Kırıldı kanatlar tekrar uçulmaz

Arasan, sorsan da faydası olmaz

Hem beni, hem kendini üzme istemem

Dünyamdan uzaksın, gönlümden ayrı

İşin yok artık yanımda gelme istemem

Acılar küllendi, deşilmez gayrı

Geciken dermanı bulma istemem

Peşine bir gözü takıp geçersin

Kelebek gibisin, konar kaçarsın

Gün gelir ektiğini sen de biçersin

Bu kadar hercai olma istemem

Bu hızlı hayattan yorulacaksın

Zamanla elbette durulacaksın

O zaman kalbini boş bulacaksın

Ömrünü bin bölük bölme istemem

Sana da çektirir gün gelir Allah

Bıkarsın hayattan, dersin illallah

Acılar çok derin olmaz inşallah

Sevgisiz kal ama, ölme istemem

Gizlice peşinden izlemekteyim

Attığın her adımı gözlemekteyim

Yürekten severek özlemekteyim

Yine de bunları bilme istemem

 

aslında bu şiiri ayrı başlık verip açmıştım ama site görevlileri başka başlık altında toplamışlar. konu açışımda yazmıştım, silinmiş. tekrardan yazmak icab etti:

 

şiirin adı: istemem

 

yazanlar: gölge and güzide gülpınar taranoğlu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seni Bana Kalp Diye Koymuşlar

 

 

senin en güzel yerin sensizliğin

başka birine hazır oluşun aynalarda

bir gün başka uyanırsam yanında

ya sen gitmişsin ya ben kaldım

işte o zaman beni otuz yıl öldür

otuz yerimden sürgüne gönder

 

elbet ben nesiyim bu hayatın

ben bu aşkın Semud kavmiyim

ne zaman sana üşüsem

ateşin icadı geri alınır

kim kalır içimizdeki saat dursa

içimdeki saat başka bir gidişin olsa

seni yaşamak beni öldürür

beni öldürdü kendi aklım

benim aklım kimin aklı

sen neyimsin benim hiç bitmeyen

 

seni bana kalp diye koymuşlar

beni sana bir gidiş hazırlığı

gittin ışıklar yandı içimde

ışıklar söndü içimde gittin

seni gittim ben aynalara bakarken

aynalar seni sürdü ben seni öldüm

 

İdris Özyol

Share this post


Link to post
Share on other sites

AĞLARIM Fani dünya can yakmış ağlarım.

Yaratılana hor bakmış ağlarım.

Adam olup ocak yakmaz ağlarım.

Biryere bir çivi çakmaz ağlarım.

Gurbetlere giden gence ağlarım.

Gününü gün eden(!) gence ağlarım.

Mabetsiz şehre,köye ağlarım.

Akmayan çeşmeye,suya ağlarım.

Cinayet işlenir günlük ağlarım.

Çekilmez,pek ağır bu yük ağlarım.

Anne kalmalıydı kadın ağlarım.

Rezilliği geldi yadın ağlarım.

Ayaklar altında iffet ağlarım.

Allah'ım sen bizi affet ağlarım.

Eski komşuluklar nerde ağlarım.

Yüzlerde riyadan perde ağlarım.

Kötü tanıtıldı ecdad ağlarım.

Nedir yaşamaktan murad ağlarım?

Nedir insan kan mı,su mu ağlarım?

Saadet dediğin bu mu ağlarım?

Yetim çocuklardan yana ağlarım.

Ben bana ey dost ben;bana ağlarım

 

Servet Yüksel,Altınoluk Dergisi,Ağustos,2005,s.41

(Vakit Gazetesi)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sensiz giden trenler, ufuklarda kaybolan birer ümit

Nehir gibi akmıyor günler Heraklit Heraklit.

Zaman masal kuşlarına benziyor…

Abûs, kocaman, sâkit.

Ve geceleri

Alnında dolaşır biteviye

Kirli, soğuk pençeleri.

Yıldızları söndürmüş fırtına,

Batan gemidesin;

Senden ne kalacak yarına!

Kıyılardan imdat isteyen sesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rahmetli şiir de mi yazarmış yahu? Bilmiyordum, ilginç. Güzel de yazmış hani...

Share this post


Link to post
Share on other sites

monaroza

işte sana duygulardan bir at

işte sana deneylerden iki kanat

daglar dalgalar gibi,kükreyen öfkeli tanrılar gibi

yorul kalbim yorul

aşk doyulmaz bir koşudur

 

işte sana gövdemin kızgın ovası

işte sana başımın sıcak fırtınası

bunalsan,bogulsan,yansan

bir panter gibi gögüs kafesine sıgmasanda

yorul kalbim yorul

aşk yaşamanın öbür adıdır

 

işte yatagından taşan beyaz ırmak

işte ölü ruhlara can veren mızragım

köpüklerin uçlarından kuş tüylerine

evrende sönecek son ışıga kadar

yorul kalbim yorul

aşk ölüme baş kaldırmadır

 

TEVFİK AKDAG

Share this post


Link to post
Share on other sites

Lâle

 

Eylül’de melûl oldu gönül soldu da lâle

Lâleyken emel ermedi bahçemde kemâle

Gelmez bu elem neyleyelim fazla suâle

Bir hâile ömrüm ki alınmaz bir kâle

 

Hülyâ bizi râmeyleyebilmiş ki muhâle

Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hâle

Sevdâ denilir düştüğümüz gizli melâle

Bir hâile ömrüm ki alınmaz bile kâle

 

Bülbül edemez belki de şâir gibi nâle

Yıllar eriyor ağladığım gülle zevâle

Son darbeyi vursaydı ecel bâri mecâle

Bir hâile ömrüm ki alınmaz bile kâle

 

 

Edip Ayel

Share this post


Link to post
Share on other sites

GAZEL

 

Süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne

Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne

 

Rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh

Lutfu var olsun eder ihsân ihsân üstüne

 

Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr

Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne

 

Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete

Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne

 

Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına

Eylemişler Râsih'e bühtân bühtân üstüne

 

Rasih

Share this post


Link to post
Share on other sites

kişiye, adam denmesi için ne kadar yol katetmesi gerek,

martının kuma konması için daha kaç deniz aşması gerek,

bombaların yasaklanması için daha kaç can almaları gerek

yanıtı dostum yel aldı gitti

yanıt rüzgarda savruluyor.

 

göğü görebilmemiz için kaç kez yukarı bakmamız gerek,

çığlıkları duymak için daha kaç kulak gerek,

savaşlar dursun demek için daha kaç ölü gerek,

yanıtı dostum yel aldı gitti

yanıt rüzgarda savruluyor.

 

deniz dağı delmek için kaç yıl dövmesi gerek,

halkın özgür olabilmesi için daha kaç yıl tutsaklık gerek,

tüm bunları görmemek için gözleri kaç kez kaçırmak gerek

yanıtı dostum yel aldı gitti

yanıt rüzgarda savruluyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şafakta Sular

 

Görürüm, şafakta sular dupduru,

Söyleşir ömrümü seninle şimdi.

Döner ışığında sonsuza doğru,

Sînemde gül açar derdinle şimdi.

 

Erişir hayâta ebedî bahâr,

Ufkuma bir sefer müjdesi doğar.

Rûhumda devreder ve der ki sular:

“Ey Yolcu! Yanarak serinle şimdi!”

 

Sular ki; yoğurur özünde aşkı,

Sular ki; çağırır izinde aşkı,

Ve ben sayıklarım dizinde aşkı,

Bir olmak isterim bininle şimdi.

 

Goncalar, bu seher yolculuğunda,

Süzülür gözümün tomurcuğunda..

Görüp nasîbini sevdâ burcunda

Yazarlar gönlümü bir “sin”le şimdi.

 

Zaman sular gibi sarar yolumu:

Karışır ben miyim şu akan.. su mu?

Kimseler bilmesin, fakat, arzûmu

Ben böyle inleyim.. sen dinle şimdi!

 

A.Yagmur TUNALI

Share this post


Link to post
Share on other sites

Küffar Sanur Hüccet Almış

 

Küffar sanur hüccet almış eğriye

Hali benzer nefes çekmiş bengiye

Bire sorun nemçelüyle lehliye

Ne de çabuk unuttular muhaç zigetvarı

Temişvarı uyvarı

 

Yağız atın dikelince yelesi

Başımızdan esti gaza nefesi

Bre sorun nerde nemçe kalesi

Dayanır mı zülfikare kellesi

Share this post


Link to post
Share on other sites

HASRET SANA BU GÖZLER, GÖNLÜM YOLUNU GÖZLER,

HUZURA ERSEM BİR KEZ, BAHARA DÖNER GÜZLER..

 

ERSE PAYİNE BAŞIM, HEP ÇAĞLASA GÖZYAŞIM,

"SEN SEN" DEYİP AĞLASAM, KALKAR BÜTÜN PÜRÜZLER...

 

KÖYÜNÜN PEMBE RENGİ, BULUNMAZ ASLA DENGİ;

TEMİZLENİP GİDERLER, GÜNAHLA GELEN YÜZLER

 

GELENLER ERER NURA, HERBİRİ BİR SÜRURA,

RAHMET YAĞAR HER YANA,KALIR MAHRUM GÖZSÜZLER...

 

TOPRAĞINDAN TOZUNDAN, O MÜBAREK İZİNDEN

ZULMETLİ DÜNYALARA AKAR GELİR GÜNDÜZLER...

 

ÖLGÜN NE DESEM SANA, MEDHİN DÜŞMEZDİ BANA;

BİRŞEY DİYEYİM DEDİM, VEFA ETMEDİ SÖZLER.

 

O DERİN ŞEFKATİNDEN, ÇOK ENGİN HİMMETİNDEN,

DÖNÜP BİR TEVECCÜH KIL; RUHUM LÜTFUNU ÖZLER!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cihada Dâvet

 

Gel kardeşim, engelleri birden aşalım, gel,

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel,

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Bin derdini İslâm ilinin paylaşalım gel!...

 

 

 

Bin atlı akınlarda cihat önderi kimdi?

 

Ufkunda güneş batmayan üç kıta bizimdi,

 

Kimler o geniş ülkeye hükmetmede şimdi?

 

 

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!...

 

 

 

Hız vermeli imanına heybetli Mohaç’lar,

 

Tuğlarla beraber yarışan sırmalı taç’lar,

 

Yâdı ile o devrin dile geldikçe ağaçlar,

 

 

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!...

 

 

 

Mâzileri, coştukça, gönülde anacaksın,

 

Mecnun gibi Leyla’yı anarken yanacaksın,

 

Her derdine elbet severek katlanacaksın...

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Bin derdini İslâm ilinin paylaşalım gel!...

 

 

 

Sen, gençliğe yol gösterecek tertemiz elsin,

 

Hakk’ın boğulan gür sesi, haykır ki yücelsin

 

Binlerce zafer bestesi birden dile gelsin...

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel!

 

 

 

Tarihlere sen, yepyeni bir devir açacaksın,

 

Afâka, güneş gibi nurlar saçacaksın,

 

Heybetli sesin, ülkede şimşekler gibi çaksın...

 

 

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel

 

Yüzyılları Kur’anla beraber aşalım gel!

 

 

 

Rabbin bize ihsanı olan mucize varken,

 

İman seli, vecdi ile onun çağlar akarken,

 

Toprakların eb’adı, gönül şevkine darken,

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Hep Nurdan âlemlere dek yaklaşalım gel!...

 

 

 

Dâvâda, neden böyle kayıtsız duruşun var?

 

Hissizliğe binlerle özürler buluşun var!

 

Dâvâya adanmış kaç kuruşun var?

 

 

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!

 

 

 

Alçaklığın envaına susmak; bu ne zillet!!

 

Kanser gibi, ruhlarda yayıldıkça bu illet,

 

Bir dağ gibi birden çökecek koca bir millet...

 

 

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel,

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel!

 

 

 

Ruh aleminin Nur saçan ufkunda melekler,

 

Allah’a giden yollara çıkmış, seni bekler.

 

Hep özlediğin yerlere güller serpecekler...

 

 

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel,

 

Yüzyılları Kur’anla beraber aşalım gel!...

 

 

 

Dergâhına Rabbin el açıp yalvaralım gel,

 

Hâlâ kanayan mâtemi birden saralım gel,

 

İmanını gençlik kolunun kurtaralım gel!...

 

 

 

Ali Ulvi Kurucu

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yüreğime misafir ol Efendim...

 

Bir gece yüreğime misafir ol...

Yüreğimin kapılarını açacağım sonuna kadar.

Yeter ki gel derken sana, utancımdan göz yaşlarımı saklamayayım.

 

Davet edenle edilen arasındaki uçurum, peri kızının değneğiyle

dahi kapatılamaz! Ama yine de seni davet ediyorum. Seni Efendim...

 

Ayağının tozunu gözüme sürme diye çekeceğim,

geldiğin gün yerdeki tozları toplayarak...

 

Biçareyim, nâçarım ve Senden uzağım Efendim...

Gözlerim gözlerine hasret gözleri arıyor sokaktaki gözlerde!..

Yüreğim, Sana sevdalı yüreklerle dost olmak için çırpınıyor!..

 

Nereye baksam, neye uzansam feryatlar geliyor çevremden.

Bütün serzenişleri sineme çekiyorum. Senin şu sözünle

Sabır, musibetin ilk şokunu yediğin zamandır.

Sevgin için sükut ediyorum. Nurun için, rızan için...

 

Ve bunlara rağmen yüreğime konuk olmanı bekliyorum bir gece...

Kararmış bir yüreğin, ölmüş bir ruhun son arzususun Sen.

Donmuş ve buğulu gözlerimin umudusun Sen... Sen her şeyimsin&

Geçmişim, geleceğim ve istikbale ait hülyalarımın GüLüSüN...

 

Gül koklamaya utanır, Gül lafzını söylemeye çekinir oldum.

Her gülü Senin sevginle kokladım...

 

Ey Güllerin Sultanı! Kanayan yüreklerin merhemi.

Donuk bakışlarımın rengi. Gönlümün tesellisi...

 

Ve kararmış bir yüreğin son arzusu...

SEN! Bir gece yüreğime misafir ol Efendim...

Yüreğimin kapılarını açacağım sonuna kadar !!!...

 

alıntı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey Sevgili

 

Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini

Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi

Arzum ahirette cennete seninle girmeyi

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Sensiz dünya zilletle boğuluyor

Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor

Toplumun ahlakı gitgide çöküyor

Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Geceler karanlık, yokluğunda her saniye

Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme

Tutamazsam elini sırat üzerinde

Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Bir bilal olamadım ezanın için

çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim

Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Seni anar Ya Muhammed Kubbe-i Hadra

Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında

Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Sel olur göz yaşlarım, ismini duyunca

Tebessümün de ne hoştur ukbada

şefaatini eksik eyleme mahşer anında

Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

 

Alemlere rahmetsin nurun ile

Kalplere düstursun ahlakın ile

Salat-u selamlar sanadır Ya muhammed

Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya

Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa(S.A.V)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey Resul! Ey Rahim! ve Ey Kerim!.

 

Ey, gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.

 

Ey, Yaradan´ın en güzel eseri!. "Sen olmasaydın, sen olmasaydın alemleri yaratmazdım!." dediği!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.

 

Ey, insanoğlunun ufku en güzel insan. ALLAH´ın sevgilisi, kainatın gözbebeği!.

 

Ey, rahmeten li´l-alemin!.

 

Senden şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.

şefaat edermisin?

 

Ey, kupkuru çölleri cennete çeviren gül!.

 

Ey, gönlünden gül dökülen resul!.

 

Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa

başsağlığı dileyen, gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.

Benim de gözümün yaşını siler misin?.

 

Küçük kız çocuğunun tuttugu gibi tutsam elinden, yureğimden binlerce

kuş uçtu, bin´i de öldü desem.

Bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.

 

Ey, Islam´ın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en güzel çiçeği!. Ama mahzun, ama kederli...

 

Daima düşüncede, daima hüzün içinde ömründe bir defa bile, kahkahayla

gülmemiş. Gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.

 

Gözlerimi yumsam ve, hülyana dalsam. o gül kokulu gülüşün ile,

benimde gözlerimin içine güler misin?.

 

Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,

tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana, işte onun işte onun hatrına!.

 

Ey, gözünü sevdiğim özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.

 

Ey, gönlümün sultanı efendim!. ümidim, muradım, kurtarıcım, müjdecim...

 

Seninle Kevser havuzunun başında buluşabilecek miyim?. desem..

Bulunduğun yerden, yüreğime bir damla su serper misin?.

 

Seni sevsem!. çok, çok sevsem!. öyle çok sevsem ki, sen koksa özüm,

yüreğim. Sen koksa nazım, edam. Gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan!.

 

Ali´n, Fatıma´n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.

Sende beni, onları sevdiğin gibi sever misin?.

 

Ey, bize bizden daha ziyade merhamet eden!.

"Ummetim, ümmetim!." diyerek, üstümüze titreyen!.

 

Ey, en ziyade muhtacımız, en çok isteyenimiz!. Bizi, Hak´tan dileyenimiz!.

 

Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin! Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!. Senden, senin rahmetini dilesem.

 

Ey, alemlere rahmet olsun diye gönderilen.

Bana da rahmet eder misin?.

 

Ey, Rahim! ve Ey, Kerim!.

 

Asr-ı saadet´ten değilim!. Kokladıgın gül, soluduğun hava, yediğin

hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladığın kum dahi

değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.

 

Lakin ben senin "Kardeşlerim!." dediğindenim! ve sana ve, sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin daha hala sevgili Veysel Karani´nin

tırnağının ucu misali bile değilim, desem.

Bana da hırkandan gönderir misin?.

 

Doğduğun günün, gecenin hürmetine.

Bu gün ve gece yüreğime, bir nur olup düşer misin?.

 

Sevgili Peygamberim!. Rabbim sana ve, senin al ve ashabına.

ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları

sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin.

 

Amin

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu öyle Bir Sevda Ki...

 

 

öyle bir Sevda ki...

 

öyle bir sevdaya düssem ki dostlar,

 

Ben Sevdama, Sevdam da bana nâr gelse..

 

Askin atesinde kaynasa yüregim,

 

Ben Gönlüme, Gönlüm de bana kor gelse...

 

 

Allah sevmis, ben sevdim, ismi dillerde,

 

Sevgisi yüreklerde, hem gönüllerde,

 

Adini unutursam gurbet ellerde,

 

Ben Gurbete, Gurbet de bana zor gelse...

 

 

 

Dalsam ve kaybolsam tatli hülyalarda,

 

Baliklar gibi yüzsem ben Deryalarda,

 

´´ O `` nu (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) anmadan yasanan dünyalarda,

 

Ben Aleme, Alem de bana dar gelse...

 

alıntı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Senin Aşkından.....

 

 

Ayaklarının altından bir toz düşer mi diye,

Arkandan bir ümit yürüyenler var.

Sana dokunan rüzgar ne zaman gelir Ey Sevgili?

Okyanusun tam ortasında çakılıp kalmış,

Nefessiz yelkenler, yorgun kaptanlar var.

 

Azad ettiklerin gidemedi, bir ümit kapının önünde.

Sensizliği ebedi esaret sayan kölelerin var.

Saraylarının önünde çağrını bekliyor bak,

Tacını, tahtını yakıp sana koşacak sultanların var..

 

 

Analar, babalar uğruna feda olmadı mı bir bir?

Daha feda olunacak canlar, cananlar var.

Adım adım gezdiğin topraklar bahtiyar Ey Sevgili,

Ayaklarını öpememiş daha nice mekanlar var..

Bir gör başını okşadığın çocukların mutluluğunu.

Başları tozlu, avuçlarına hasret nice yetimlerin var.

Seni gören gözler ışıltıya gark oldu, sırrına erdi görmenin

Gözünün yaşı silinmemiş daha bekleyenlerin var.

En güzel şarkısını sana saklıyor bülbül,

Güllerin de senin için ayırdığı bir demet gülü var..

 

 

şair son noktasını koyamadı şiirinin,

ilhamına muhtaç son dörtlüğü var.

Bir sürü eksik renk, paletinde ressamların,

Fırçalar bir bir boşluğa vurup duruyor...

Ab-ı Hayat terin'e banıp tamamlanacak resimler var...

Müezzinler'in yetmiyor nefesleri bir duy,

La ilahe illaALLAH'ınla tamamlanacak ezanların var.

 

Kucağında binlerce şehid gözlerini yummadı mı?

Bak ufuklara, mıh gibi çakılmış kalmış

Mübarek ellerini bekleyen açık kalmış gözler var..

 

 

Mezarların başında yazısız taşlar, isimsiz ölüler;

Gelip kaleminle “ümmetimdir” yazarsın diye,

Sabırla bekleyen naaşlar var, ölüler var!..

Ordular dağınık, kumandanlar şaşkın,

Eğeri hazırlanmış başıboş duruyor en önde,

Seninle şaha kalkacak, bembeyaz küheylanın var..

 

 

Cehenneme götürülüyorken günahkarlar saf saf,

içlerinde dönüp dönüp ardına bakanlar var.

Ne kadar olsalar da günahkar,

Son anda yetişecek peygamberi var.

Dünya döner, şems döner... Aşkınla feza döner,

Daha ellerinden tutup dönecek Mevlana'lar var.

Sevgisi tükeniyor Yunus'un tereddüdü bundan,

Sevgisini tazeleyeceği sevgilisine ihtiyacı var.

 

 

Var olanlar senin varlığınla vardı...

Her varlığın sana ihtiyacı var Ya Resulallah...

 

 

Sensiz çıkılan yollar yokluğa vardı,

Varlığımızın Sebebi Efendim;

ümmetin, ümmetin Sana ihtiyacı var!...

 

 

Sana ihtiyacım var...... :) :)

 

Reha Yeprem

Share this post


Link to post
Share on other sites

NASIL KURTARDIK

 

İstiklâl Harbi'nde biz bu vatanı

Başı başa vere vere kurtardık

İnanmazsan git konuştur atanı

Kara günler göre göre kurtardık

 

Hiç unutma emeğini Ata'nın

Deden yok mu senin şehit yatanın

Bütün çevresine nurlu vatanın

Cesetten ağ öre öre kurtardık

 

Türk kadını koştu kazma kürekle

Mermi çekti kucağında bebekle

Kara barut ile dolma tüfekle

Topa karşı dura dura kurtardık

 

Devletlerle açılmıştı aramız

Döğüşmekten başka yoktu çaremiz

İlâçsız doktorsuz kendi yaramız

Gömlek yırtıp sara sara kurtardık

 

Pes etmedik devletlerin birine

Nöbet tuttuk subayından erine

Top, tüfek, mermi ve süngü yerine

Değneğinen vura vura kurtardık

 

Sırrımızı yad ellere açmadık

Candan geçtik yurdumuzdan geçmedik

Kurşundan, süngüden dönüp kaçmadık

Göğsümüzü gere gere kurtardık

 

Yedi iklim, dört köşede, her yanda

Kim duymamış Türk'ü ulu cihanda

Kars'ta, Erzurum'da, Bitlis'te, Van'da

Yüz bin şehit vere vere kurtardık

 

Mehmetçik çarığı çekti sılada

Kaldı düşmanların başı belâda

Sakarya, İnönü, Çanakkale'de

Nice çember yara yara kurtardık

 

Girmek isteyeni sokmadık yurda

Set olduk döğüştük kıyıda kenarda

Afyon'da, İzmir'de, Dumlupınar'da

Üçer beşer kıra kıra kurtardık

 

Bu Kocaman Türk'ün aslı nereli

Fatih, Yavuz, Alparslanlar sıralı

Hedefimiz Akdeniz'dir ileri...

Domuzları süre süre kurtardık

 

Âşık Abdülvahap Kocaman

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türklüğün Destanı

 

Türk çocuğu budur sana hitabım

Seni yoktan yaratandan örnek al

İkra diyor, oku benim kitabım

Oku, öğren,sen Kur’an’dan örnek al

 

O kahraman ecdadından, atandan

Tarih boyu kan dökülen vatandan

Cephede kefensiz şehit yatandan

Vatana can veren candan örnek al

 

Sene bin yetmiş bir, mevsim de yazdı

Atı kırdı, elbisesi beyazdı

Gün cumaydı, kıldırdığı namazdı

Malazgirt’te Alpaslan’dan örnek al

 

Edirne’de büyük toplar döktüren

Öküzlerle İstanbul’a çektiren

Koca Bizans surlarını yıktıran

Fatih Sultan Mehmet Han’dan örnek al

 

Bizim idi Acemistan, Gürcistan

Bulgaristan, Yunanistan, Türkistan

Türklüğü eyleyen dillere destan

Sen Kanunî Sultan Süleyman’dan örnek al

 

Kırım, Kafkas, Varna ile Çaldıran

Cephelerden cephelere saldıran

Türk’ün şeref bayrağını kaldıran

Yavuz benim kahramandan örnek al

 

Altaylar’dan Viyana’yı kuşatan

Dünya nizamını kurup yaşatan

Plevne’den Gazi Osman Paşa’dan

Tarihe bak şu destandan örnek al

 

Aynı ırksın, aynı kanun, aynı soy

Aynı dilden, aynı dinden, aynı boy

Gel oğlum elini vicdanına koy

Ulubatlı er Hasan’dan örnek al

 

Yılmadan döğüşen dört bir cephede

İstiklal Harbi’nde Kocatepe’de

Türk çocuğu hiç kalmadan şüphede

Atam gibi kumandandan örnek al

 

Ben bir Türk’ün benim ecdadım

Ülkümün uğrunda ölmektir muradım

Ben beni vatana kurban adadım

Abdulvahap Kocaman’dan örnek al

 

Âşık Abdülvahap Kocaman

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...