Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
A.Rahman

Tesettürsüz Bir Bayan

Recommended Posts

teşekkür ederim kardeşim paylaşımına... bir konu bu kadar anlatılabilir ancak...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben dini konulara hiç girmeden bir düzeltme yapmak istiyorum izninizle.

2.Abdülhamit han çarşafı yasaklamıştır demişsiniz,evet yasaklamıştır lakin sizin sandığınız sebepten ötürü değil,kendisine yapılması muhtemel bir suikastin,dışarıda böyle bir kılıkla çok rahat yapılabileceğini düşünmesinden ötürüdür.

Selametle..

Sağol Kardeşim.

 

 

 

Çarşaf bir zorluk değil tam tersi bir kolaylıktır, pardesü yarım saatte kuşanılır.

Mesela şuan hangi bayan kardeşimizin nefsi bu sıcakta pardesü giymek isterki?Tek bir üzere geçirmeyle çarşaf giyilmiş olur.Üstelik her tür şartı yerine getirir.Hanım kardeşimiz süslü mü giyinmek istiyor, evinde mahreminin yanında bu caiz, çarşafta bunada kolaylık var, o bir buçuk metrelik örtü tek geçirmeyle her tür süsü kapatıyor.Ama pardesüde öylemi, süslü eteği herşeyi meydanda oluyor.Ha uzunsa birşey demem yalnız.

Bizim burda neneler hala Çarşafın mensub olduğu Cilbab ailesinden atkıyı kuşanırlar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu Modern Müslüman rezaletiyle ilgili 1 yıl önce şurada arkadaşla tartışmıştık fakat eleman şiiri pek sevmiş, ne yapalım? Gönül bu, neye konacağını bilmez ki. Herkes kendi anlayışını yansıtıyor diyeceğim de, arkadaşın seviyesini olduğundan düşük gösteriyor bu aslında. Neyse, atılan taşın peşine tekrar düşmeyelim.

 

'Bayanlar başörtüsü için mücadele verirken erkekler koyun gibi otluyordu' yaklaşımına ancak kısmen katılıyorum. Başörtüsü meselesi ilk basamakta bayanları ilgilendirdiği için onların mücadele içerisinde daha aktif olmaları normal. Ayrıca içtimai bir marazımız da, menfi hadiseler bir zincir halinde gelişip can evimize dokunacak hale gelene kadar, oluşan şartlara tepki gösterme basiretinden bizi alıkoyuyor. Canımıza, maddi hayatımıza dokunulmadığı sürece kendimizi kral zannediyoruz. Ancak bu, bizi millet olarak ayırt eden genel zaaflarımızdan birisi.

 

'Erkekler elini taşın altına koymuyor' gibi bir genelleme yapılacaksa bunun sonuna kadar karşısındayım. Eller genel manada taşın altına konsaydı bugün bu halde olmazdık, doğru fakat bu hususta cinsiyet ayrımına kesinlikle katılamam. Kadınlar aslan amazon da, erkekler sınır kaçağı yeniçeri mi? Şapka mevzuu yüzünden rejimin katlettikleri kısa saçlıydı. Hapishane hapishane süründürülen Üstad olsun, memleket memleket gezdirilen Said Nursi ve talebeleri olsun, hastahanelerde zehirlenen Esad Erbili'ler, sürgünde vefat eden Hz. Arvasi'ler, boy boy sallandırılan Atıf hocalar olsun; komünist tehlike karşısında, her ne kadar zaman zaman maşa olarak da kullanılsalar karşı duruş gösteren sağcılar ve 40'larda sakalları yolunan hocalar olsun hep müzekker kimlikliydi. 'Bayanlar savaşır, erkekler çene yapar' yaklaşımı genelleniyorsa, aleyhte bir yığın örnek daha sayarım. Cemiyet halinde, 100 yıldır, hatta 300-400 yıldır vukuu bulanlara karşı kafi kuvvette tepki konamadı evet fakat burada cinsiyetleri ayırmak doğru değil. Sonra laf dönüp dolaşıp 'Başörtüsü kadınların meselesidir, bırakın da onlar konuşsun' zırvalamasına geliyor ki böyle bir zevzekliğin saçmalığını tartışmam bile. Bizzat yaşamadığı haksızlığa tepki koyamayan laf idealistleriyiz, derdimiz bu.

 

Milletimiz erkeklerinin başörtüsü hususunda yeterince mücadele etmemesi ve kendilerine doğrudan dokunan bir hal olmadığı için altından yavaşça ısıtılın kurbağalar gibi haşlanmayı beklemesi kabul edilemez tabii.

 

Demek istediğimi üç kalemde özetleyeyim: Bayanların bu hususta öne çıkması aslında çok da garipsenecek bir hal değil, erkekler de yeterli olmamakla beraber mücadele içerisine giriyor ve başörtüsü mevzuunda özelde erkekler, genel manada milletimiz gereken performansı gösteremedi. Bu hal, dayanışma ruhuna ve akıllıca davranabilme yeteneğine sahip olmayışımızdan kaynaklanıyor. Biz müslüman yığınları kadar aptalca davrananı, akılsızı, meselesizi, idealsizi, pısırığı, vesairesi zor bulunur! Bir iş becermekten geçtim, elimizdekini kaybedegelişimiz bile bizi adam etmeye yetmiyor. Bu nasıl bir ruh pörsüklüğüdür, mana vermek imkansız. Öyle esirleştirilmişiz ki, en temel meselemizi bile ha deyince çözemeyecek bir haldeyiz. Boş aceleciliğimizin bize verdiği zarara ve amacı kestiremeyen sulanmış, basiretsiz beyinlerimize ne kadar ağlasak, bu durumu düzeltmek için ne kadar çaba harcasak, yine de az...

 

Solculardan gelen desteğin de aslında, kusura bakmayın ama, kendi inandıklarına karşı gösterdikleri veya göstereceklerini söyledikleri bağlılıktan başka hiçbir manası yok. İslam'a yardım etmek gibi bir dertten hareketle söylemiyor ki bunu onlar. Farklı bir amaca ulaşmak için bizimle beraber olup davamızı mezeleştirenleri azizleştirmek değil, gerekiyorsa köprüyü geçene kadar refakatlerinde bulunup, onların dava dirayetleri ve geniş vizyonlarından istifade ederek kendimize ibret çıkarmak elzemdir. Bu desteği biz veremediğimiz için utanmalıyız.

 

Bu arada, ... Neyse, şimdi tesettürün hakkıyla uygulanması için yapılan tartışmaların da gerekli olduğuna ve 'mühim olan kalp temizliği canım, insanın özüne bakmalı di mi?' geyiğine sallamaya girersem, bu mesaj zor biter. :) En iyisi, bismillah, alt+s!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öncelikle fotoğraf hakkında şunu söylemek istiyorum.

Açıkcası hem anlamlı ve de doğru bir fotoğraf hem de yakışık değil.

Hoş bir resim çünkü gerekten de (en azından kendim ve çevremödeki erkek arkadaşlarım adına konuşursam) gerçekten de dekolte diye adlandırılar şekilde giyinmöiş bayanlara ne kadar istemesek de gözümüz kayıyor. Burada ben mi haksızım o mu öyle giyinerek haksız tartışmasına hiç girmek istemiyorum ama bakmıyor da değiliz.

Ha türbanlı bir bayana bakmıyor değil miyiz. Elbette ona da bakıyoruz. lakin ona bakmamız onun (dekolteli bayana olduğu gibi) dikkat çekiciliğinden değil yüz güzelliği yahut (yine kendi adıma) türbanlı bir eş öncelikli tercihim olacağı için belki de bir tane beğenirim de bir şeyler düşünebilirim anlamında bakıyoruz.

 

Öyle saçı kapalılar var ki başı açıkları mumla aratır sözüne tamamen katılıyorum. Ama bu sebepten dolayı tüm saçı kapalıları ahlaksızlıkla suçlayan, bu durumu tüm saçı kapalılara mal eden malum kesimi kınıyorum.

 

Modern müslüman şiiri için keisnlikle katılmadığımı ve beğenmediğim bir şiir olduğunu belirtmek istiyorum.

 

Ve son olarak Hz. Ali'nin "Çocuklarınızı onların zamanlarına göre yetiştiriniz" sözünü hatırlatmak istiyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites
buradan gerisi, naciz fikriyatımıza girer ki ben yokum.. daha fazla bir şey yazamam...

 

allah bilginizi, ilminizi daim ve sabit eylesin..

 

vesselam

arkadaşlar hiç kimseyi kalıplara sokmaya hakkımız yok, tesettürü yerine getirsin ne isterse giysin.

İster çarşaf ister pardesü.fakat burda önemli olan, zarfın mazrufa yada mazrufun zarfa uymasıdır..

Share this post


Link to post
Share on other sites

bende zaten fikrinizi doğrulamaktayım, lakin çarşafın gerekli görülmesine karşı olduğumdan sürekli çarşaftaa dem vurdum.. gösterilen fotoğraf gerekli olan değil, tercih edilendir...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ibniss kardeşim çarşaf bid'at tır demişsiniz lakin tesetür biçiminide sizde bizde biliyoruz siz bi kitapla yada bir alimin söylemiyla yola çıkmışsınız öncelikle şunu size ifade etmek isterim

 

Geçenlerde bir büyğüm bana dediki sen Necip fazıl hayranısın bunu anladım ama onun hocası yani arvasi hz. leri "türk islam birliğini" savunurdu ama sen "islam birliği" diyorsun. bende dedimki arvasi hz.lerinin en ufacık bir kitabını dahi okumadım bu konuda cahilim ama şunu yorumlamak isterimki eğer arvasi hz.leri "türk islam" birliği demişse bence o yanlış demiştir dedim. bu konuda aynı böyledir hüseyin hilmi efendi den bahsetmişsiniz islam dini bukadar kıtmıdırki derya varken ufacık bir dere yatağına akan göze suyundan (burada kişiye hakaret v.s etmiyorum ama kul beşer şaşardır herkez her doğruyu bilemeyebilir) örnek veriyorsunuz. deryaya her noktadan su akar bi noktadan değil her noktadan faydalanınız. ..

 

Peçeye gelince Sütçü İmam yeterli değilmidir. biz daha kendi içimizde çatışıyoruz dışımızdakiler bizi altta eder rezilde eder.

 

2.Abdulhamit han neden çarşafı yasaklamıştır v.s konusuda malum olarak biliniyor. bid'at gözüyle bakacağımız bir şey varsa eğer oda asıl olan şule baş modelidir yani bone ve üstüne türban (başörtüsü) şeklidir. ama kanımca çağa ayak uydurma diyebiliriz yani güzel bid'at olarak adlandırabiliriz. (ha buda modacıların eline geçti resmen pazarlanıyor tesettür. bacılarımız burada çok dikkatli olması gerek)

 

"Tesettür sade ve şıklığa bakar." gökkuşağını andıran bir tesettüre ben tesettüre demem ..

Share this post


Link to post
Share on other sites

adette bidat demek, zaten yapılmasında bir beis yok demektir, lütfen konu ile yazdığım tüm yazıları okuyunuz...

 

giyim, kuşam tarzı, müminin yaşadığı topluma bırakılmıştır, sahabe zamanında çarşaf giyilmediği için günümüzde bidat sayılmış, lakin adedi bir konu olduğundan beis görülmemiştir..

 

benim tüm öfkem şu noktadır... bir kardeşimiz, tesettürü sade ve sadece çarşaftan gördüğü için tepki gösterdim... çarşaf giyen de tesettür ehlidir, bir başka şey de...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tesettür Çarşafdır denilemez...

Nur Suresi'nde Allah c.c nasıl kapanması gerektiğini açıkça bildiriyor (Nur/31)...Bunlara bağlı kalarak her örtünme,tesettürdür...İlle Çarşaf diye birşey yok..

Selam ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tesettür Çarşafdır denilemez...

Nur Suresi'nde Allah c.c nasıl kapanması gerektiğini açıkça bildiriyor (Nur/31)...Bunlara bağlı kalarak her örtünme,tesettürdür...İlle Çarşaf diye birşey yok..

Selam ile...

Elbetteki.

Benim belirtmek istediğim çarşafın çok pratik ve basit olmasına rağmen tesettürün tüm şartlarını sağladığıdır.Meselâ yazmıştım, tesettürün bir şartıda dâfî' olmasıdır.Hatta Hz.Ayşe Aleyharrıdvan validemiz yeni bir örtü giymiş bir tanıdğının örtüsünü almış, eski bir örtü vermiştir.Üstelik o örtüde şimdikiler gibi süsde yoktur.

Elbetteki tesettürün şartlarını yerine getiren her örtüye dinimiz izin vermiştir.

 

ibness kardeşim çarşaf'ın sahabe annelerimiz aleyharrıdvan tarafından giyilip giyilmediğini bir incele istersen.Arap yarımadasında giysiler çabuk değişmiyor.Şuan Bedevîler ta 5000 sene evvelki Sâmî lerin kullandığı ifâdeleri kullanıyorlar.Meselâ Efendimizinde nâdir Cubbe-i Rûmî dediğimiz şuanki cübbeyi giydiği ma'lum.Genelde giydiği cübbe şuan Arab yarımadasında giyilen entariye benziyordu.Topuğa kadardı ve önü kapalıydı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bence bu konu gereksiz dallanıp budaklanıyor. İş türbanda çarşafta onda bunda değil. İş gerekeni bilmek ve gerektiği gibi örtünmekte. Bunu hakkıyla yerine getiren bayan arkadaşlar vardır (Allah onlardan razı olsun) Söz sahibi onlardır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İbniss kardeşe:

Sevgili kardeşim kimse çarşafa zorlamıyor.Ama çarşafın pratik ve hiç bir uğraşı gerektirmeden tesettürün her şartını yerine getirdiğini söylüyor.

Meselâ şuan pardesüyü hangi hanımımızın bu yaz sıcağında nefsi ister?

Mesela ben mensûb olduğunuz cemaatteki hocalardanda tesettürdeki dafi'lik şartını duydum.Ama şuan o örtü haricinde başka ötü varmı bu şartı sağlayan?Bid'at olduğunuda bizim bid'at olmadığını isbât için yazdığımız yazıdaki gibi Hadis-i Şerif ve Sahabe-i Kiram "Aleyhimurrıdvan" zamanından gelen nakillerle isbât ediniz.

 

VeliAhd kardeşe:

Sevgili kardeşim size diyen yanlış demiş.Arvasi Kuddise Sirruh zamanında Türk-İslâm ülküsü düye birşey yoktu.O Ahmet Arvasi Rahımehullahu Tealayla karıştırmış Hz.Pîri.Ayrıyetten yazımdada var herhalde, tesettürde dâfîlik(uzaklaştırma) şartıda vardır.

 

Modern Müslüman şiirine gelicek olursak, bazı noktalarını beğenmesemde zenginlerin ve okumuşların bayanlarının çoğunun olmasada zahiri bir kısmının muhafazakar olamadığı bir gerçek.

Belki Eski büyüklerde bundan terk-i dünyâyı bizzat amelî olarak işliyorlardı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İlk sayfadaki resme ve ona atıfen yazılan '' İşte tesettür budur '' sözüne karşı oldğumuzu tüm öfkemizi bu üç kelimeye doğrultuğumuzu belirttik...

 

Sahabe zmanında yapılmayan çoğu işin şu zamanda bidat olduğu aşikar... Mesala ibadetlerde mikrofon kullanmak ta bidattir. Lakin özellikle kalabalık cemat nazmanlarında mikrofon gereklidir görüşü ve mikrofonu kulanmayı adet haline getirmek, sahabe zamanında ki ibadetlere ek oldğundan günah sayılan bidatlerdendir.

 

Allah Resulunün '' Namazı benden aldğınız gibi kılınız '' hadisleri bize ayan...

 

Şimdi tekrardan çarşafın giyilmesinde giyinene bir günahı olmaması ile birlikte bidat oldğunu yineliyor son oalrak şunu ekliyorum.

 

Bizler on dört asır evvel ne yaşanmıssa bugün aynılarını yapmak durumundayız. Yapmamamızda bir beis olmamasıyla birlikte...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bence kadınların başörtüsü rengiyle bilmemneyiyle uğraşcağınıza birazda (erkeklere söylüyorum)kendinize batırın iğneyi.Bugüne kadar davanız için ne yaptınız?

 

Üniversitede hoca beni amfiden başörtülü olduğum için attığında bana destek olmak için kimse gelmedi arkamdan,bir tek mini etekli bir arkadaşım ve bir başörtülü arkadaşım amfiyi terketti!Herkes korktu pıstı kendinden!sözde dindar erkek arkadaşlarımızdan yapılcak bişey varmı diye soran olmadı

 

Öncelikle efendim, şiiri hangi "sapık"(!) yazdı bilemiyorum ya, başörtülerinin renkleriyle, pardüsölerinin yırtmaçlarıyla 'uğraş'ılmasına tahammül edemeyen kardeşimin, sanki siz 'ne yaptınız' ulen 'davanız için' tipi taarruzuna -haklı bulmakla beraber- 'ben varya ben..' gibisinden bir cevap yetiştirmekle 'seviye'mi trra rumuzlu Yüksek Şahsiyet'in ağızlarına lastik etmeyeyim.

 

Efendim, yazmayacaktım ya, huyum kurusun. Ama artık rica ederim, yorumları yarım yamalak okuyup farklı manalar tevil ederek gereksiz tartışmalara sebep olmayalım.

 

"Sokaktaki imamhatipteki kızlarımız" değil efendim meselenin müsebibleri.. Böyle birşey iddia etmedik.

 

Evet bunun müsebbibi -zaten herkesçe malumdur- yazılı ve görsel medyadır. Müslümanın temel dinamiklerinden olan ahlakını, ona önce küçümsetip, sonra tiksindirten, Batının mide bulandırıcı gayrı meşru özgürlük(!)lerine özendiren diziler, sinemaler, radyolar, gazeteler, romanlar, hikayeler, okul kitapları vesair vesair... Ve ayrıca, her nedense bu sapkınlıklara yıllarca izin veren devlet bunlarla değil, başını örten kızlara müdahale etmekle meşkul! Çünkü onlar vatandaşının ar damarı çatlatılmış çağdaş bir namus yoksunu olmasından çok, çağdışı(!) bir müslüman olmasından korkuyorlar!

Share this post


Link to post
Share on other sites
'Erkekler elini taşın altına koymuyor' gibi bir genelleme yapılacaksa bunun sonuna kadar karşısındayım. Eller genel manada taşın altına konsaydı bugün bu halde olmazdık, doğru fakat bu hususta cinsiyet ayrımına kesinlikle katılamam. Kadınlar aslan amazon da, erkekler sınır kaçağı yeniçeri mi? Şapka mevzuu yüzünden rejimin katlettikleri kısa saçlıydı. Hapishane hapishane süründürülen Üstad olsun, memleket memleket gezdirilen Said Nursi ve talebeleri olsun, hastahanelerde zehirlenen Esad Erbili'ler, sürgünde vefat eden Hz. Arvasi'ler, boy boy sallandırılan Atıf hocalar olsun; komünist tehlike karşısında, her ne kadar zaman zaman maşa olarak da kullanılsalar karşı duruş gösteren sağcılar ve 40'larda sakalları yolunan hocalar olsun hep müzekker kimlikliydi. 'Bayanlar savaşır, erkekler çene yapar' yaklaşımı genelleniyorsa, aleyhte bir yığın örnek daha sayarım. Cemiyet halinde, 100 yıldır, hatta 300-400 yıldır vukuu bulanlara karşı kafi kuvvette tepki konamadı evet fakat burada cinsiyetleri ayırmak doğru değil. Sonra laf dönüp dolaşıp 'Başörtüsü kadınların meselesidir, bırakın da onlar konuşsun' zırvalamasına geliyor ki böyle bir zevzekliğin saçmalığını tartışmam bile. Bizzat yaşamadığı haksızlığa tepki koyamayan laf idealistleriyiz, derdimiz bu.

 

söz ettiğim erkekler tabiki Said nursi,üstad ,atıf hoca deildi.bu sitede ahkam kesen bazı arkadaşların ne yaptıklarını merak ettim dava için!son zamanda merve kavakçıyı seçtiren fakat sonra mecliste arkasında duramayan bi zihniyet vardı hatırlarsanız,kitabında bahseder merve kavakçı nazlı ılıcaktan gayrı kendini koruyan kollayan olmadığını ve nasıl yanlız bırakıldığını arkadaşları tarafından ve böylece nasıl tarihi bir fırsatın elimizden uçtuğunu...

Biz müslüman yığınları kadar aptalca davrananı, akılsızı, meselesizi, idealsizi, pısırığı, vesairesi zor bulunur! Bir iş becermekten geçtim, elimizdekini kaybedegelişimiz bile bizi adam etmeye yetmiyor. Bu nasıl bir ruh pörsüklüğüdür, mana vermek imkansız. Öyle esirleştirilmişiz ki, en temel meselemizi bile ha deyince çözemeyecek bir haldeyiz. Boş aceleciliğimizin bize verdiği zarara ve amacı kestiremeyen sulanmış, basiretsiz beyinlerimize ne kadar ağlasak, bu durumu düzeltmek için ne kadar çaba harcasak, yine de az..

 

bu paragrafın altınada imzamı atarım söylenebilcek herşey özetlenmiş vesselam..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tesettür şeriatte varsa neyi tartışıyorsunuz...

 

Banane açığın güzel huyundan.

 

Abdest almadan namaz kılınmaz... İsteyen istediği kadar temiz olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tesettür şeriatte varsa neyi tartışıyorsunuz...

 

Banane açığın güzel huyundan.

 

Abdest almadan namaz kılınmaz... İsteyen istediği kadar temiz olsun.

 

 

bu güne kadar okuduğum en güzel yorumdu ,süperrr,

Share this post


Link to post
Share on other sites

Savulun ulan tesettür fedaileri geliyor tarzında beyanatlara bak sen. Peh peh peh (!) Bu moda mı oldu, yoksa yeni bir tarz mı ortaya çıkıyor?

 

Sen şu tebliğ metoduna bak, irşadın mükemmeliyetine şahit ol ey gözlerim (!)

 

Başörtüsünün ne olduğunumu anlatıyoruz, yoksa başı açık olanlar üzerinden hücum mu geliştiriyoruz? Sadece soruyorum, vallahi de başka bir niyetim yok. Açıktan, saçıktan, kaçıktan bize ne. Vay be, ne de güzel misilleme yapılmış. Tam da, azgın azınlığına prim verecek türden konuşmalar. Hakikaten merak ediyorum; Din nasihat mıdır, yoksa nasihatçıların dini ayrı mıdır?

 

Haşiye: Burada, başı açık arkadaşına ''bana ne senin güzel huyundan'' diyebilecek cesarette ve yiğitlikte (!) insanlar yoktur sanırım.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Savulun ulan tesettür fedaileri geliyor tarzında beyanatlara bak sen. Peh peh peh (!) Bu moda mı oldu, yoksa yeni bir tarz mı ortaya çıkıyor?

 

Sen şu tebliğ metoduna bak, irşadın mükemmeliyetine şahit ol ey gözlerim (!)

 

Başörtüsünün ne olduğunumu anlatıyoruz, yoksa başı açık olanlar üzerinden hücum mu geliştiriyoruz? Sadece soruyorum, vallahi de başka bir niyetim yok.

 

Açıktan, saçıktan, kaçıktan bize ne. Vay be, ne de güzel misilleme yapılmış. Tam da, azgın azınlığına prim verecek türden konuşmalar.

 

Hakikaten merak ediyorum; Din nasihat mıdır, yoksa nasihatçıların dini ayrı mıdır?

 

Haşiye: Burada, başı açık arkadaşına ''bana ne senin güzel huyundan'' diyebilecek cesarette ve yiğitlikte (!) insanlar yoktur sanırım.

 

 

Yahu kardeşim, biz günahkarız ama, ne yaparsın ki bu günahkarlığımız tesettürden değil... E erkeğiz... Bizim de kendimize göre bir günah yönümüz var. Var mı, ben günahsızım diyen? Farz-ı muhal ya, namaz deyince gözlerimden pınarlar boşalıyor ama işte nefs... o lanete yenik düşüyorum. E o zaman size ne benim güzel huyumdan! Ben kendi kendime bu dini tebliğ ederim, ne de olsa...

 

Valla ben o cesaret ve yiğitlikte (Parantez içinde ünlem) değilim, kardeşim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Peygamber ahlakından ayrılık sinyalleri...Allah c.c selamet,basiret versin..Bu kuru idrakle nereye?

Selam ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hüdayi hz.lerinin hocası Üftade hz.lerinin dergahının kapısı önünde bir şarhoş sızmış. Bir mürid gelmiş ve sarhoşu yaka baca kapının önünden uzaklaştırmaya çalışmış ama tam o esnada Üftade hoca gelmiş, manzarayı görmüş ve müridine ne yaptığını sormuş. Müridden adamın sarhoş ve dergahın kapısında sızmış olduğunu öğrenmiş. Üftade hocanın mukabelesi ne olmuş biliyor musunuz? Adamı içeri almış, doyurmuş ve bir müridiyle evine bıraktırmış... Yani, işte bu Allah dostundaki hassasiyet...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Yahu kardeşim, biz günahkarız ama, ne yaparsın ki bu günahkarlığımız tesettürden değil... E erkeğiz... Bizim de kendimize göre bir günah yönümüz var. Var mı, ben günahsızım diyen? Farz-ı muhal ya, namaz deyince gözlerimden pınarlar boşalıyor ama işte nefs... o lanete yenik düşüyorum. E o zaman size ne benim güzel huyumdan! Ben kendi kendime bu dini tebliğ ederim, ne de olsa...

 

Valla ben o cesaret ve yiğitlikte (Parantez içinde ünlem) değilim, kardeşim...

 

Niyet ettim, ama yazmadım. Fakat sen niyet etmiş ve yazmışsın. Niyetler bir olmuş, eyvallah.

 

Diyecektim ki: 'Bu konu hakkında daha da olsa konuşmam, gidin derdinizi Hacegan kardaşıma'' anlatın. Neyse, herkesin metodu, usulü, yaklaşımı, günahı ve sevabı kendine diyelim ve muhabbetlerimizi sunalım dostlara/arkadaşlara/kardaşlara.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ben erkeğim bakarım napıyım mantığı çok ironik,tesettür kadına farzsa erkeğede harama bakmamak farz..yabancı bir ülkede de yaşıyor olabilirdiniz bütün dünya kadınlarını çarşafa sokamazsınız..iş yine sizde bitiyor vesselam..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah bu bayan arkadaşlar... Bütün yükü yine bizim omuzlarımıza yüklediler :) E sizde biraz yardımcı olun bir kıyısından tutuverin yükün. Şaka bir tarafa söyledikleriniz yanlış değil. Zaman dünyayı, üst üste konulmuş taşların bir yükseklik kazandığında dengesizleşen, her an yıkılacakmış izlenimi veren bir bina görünümüne bürüdü. Bu binada yaşayan biz ahir zaman insanları için de yapacak çok şey varken kesin hükmü verilmiş konuları tartışmak kaldı malesef...

Share this post


Link to post
Share on other sites
ben erkeğim bakarım napıyım mantığı çok ironik,tesettür kadına farzsa erkeğede harama bakmamak farz..yabancı bir ülkede de yaşıyor olabilirdiniz bütün dünya kadınlarını çarşafa sokamazsınız..iş yine sizde bitiyor vesselam..

 

Konunun tamamını okumadığım için bu konuya yönelik şimdilik yorum yapmıyorum. Dafne kardeşimin yazısı dikkatimi çekti. İşin mantıki buudunu dışarda tutarak konuyla alakasız da olsa birşeyler iliştirme zarureti hissettim.

 

"Tesettür kadına farzsa erkeğe de harama bakmamak farz.." Şunu hemen belirtmek gerekir ki yasaklara riayetin kıymeti emirlere itaate nispeten faziletli görülmüştür. Nihai olarak her ikisi de emir olarak telakki edilseler de, birinin yapılması ötekinin de yapılmaması yasaksa da, birbirlerine mukabil olarak mütaala edilebileceklerse de kıymet hükmü olarak tasnifi de göz ardı etmek olmaz. Biri "yapacaklarınız!" emri, diğeri "yapmayacaklarınız!" fermanı...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...