Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

emir abdulkadir

Admin
  • Content Count

    203
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    13

Posts posted by emir abdulkadir


  1. İşin teknik kısmı konusunda uzmanlığım yok, senin var mı?

    Benim dinlediklerim -uzman olmayan biri olarak- kes parçala yapıştırlık kasetler değildi.

    Bilal'in anlamadım babacığım dediği kaydı dinlemiştim mesela veya Efkan Ala ile emniyet müdürü arasındaki kayıt kes parçala yapıştır gibi durmuyor, bak durmuyor diyorum kesin konuşmuyorum çünkü konunun uzmanı değilim. Sen nasıl bu kadar emin olabiliyorsun kes parçala yapıştır olduklarına peki?

    Bilal ERDOĞAN yerine yanlışlıkla tayyip erdoğanın sesini koyulunca kolay farkediliyor.

     

    Evet uzmanım desem ne lazım gelir.

    Nasıl emin olduğuma gelince:

    meslek sırrı.


  2. facebooktaki sayfamda günümüzde müslümanların kafasının karıştırılmaya çalışıldığı meseleler hakkında yazılmış mühim makaleleri paylaşıyorum. ayrıca fikri makaleler de var.


    istifade edilmesi ümidiyle.




    A. Kur'an Anlayışı üzerine:



    1. Kitab'ın Muhafazası:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/kitab%C4%B1n-muhafazas%C4%B1-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar%C4%B1-1-/458605400910809



    2. Kur'an'dan İlham Almak:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/kurandan-ilham-almak-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar%C4%B1-1-/457288501042499



    3. Kur'an'ı Mehcur Bırakmak:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/kuran%C4%B1-mehcur-b%C4%B1rakmak-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar%C4%B1-1-/458236390947710



    4. Kur'an'da Nesh Meselesi:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/kuranda-nesh-meselesi-ebubekir-sifil/441945072576842



    B. Sünnet Tasavvuru üzerine:



    1. Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/m%C3%BCsl%C3%BCmanli%C4%9Fimizin-s%C3%BCnnet-i-seniyye-ile-ili%C5%9Fkisi-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar/461256273979055



    2. Hadislerin Kur'an'a Arzı:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/hadislerin-kurana-arz%C4%B1-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar%C4%B1-1-/462419723862710



    3. Sahabe Müdafaası:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/sahabe-m%C3%BCdafaas%C4%B1-ihsan-%C5%9Fenocak/465927036845312


    C. Mezhepler Üzerine:



    1. Mezhepler:


    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/mezhepler-ebubekir-sifil/406579592780057


    2. Telfik-i Mezahip (mezheplerin birleştirilmesi):



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/telfik-i-mezahib-ihsan-%C5%9Fenocak-mezheplerin-birle%C5%9Ftirilmesi-meselesi/459023960868953



    D. Fıkıh Üzerine:



    1. Fıkıh Din İlişkisi:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/f%C4%B1k%C4%B1h-din-ili%C5%9Fkisi-ebubekir-sifil-istikamet-yaz%C4%B1lar%C4%B1-1-/464342767003739



    2. Ücret Karşılığı Kur'an Okutmak:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/%C3%BCcret-kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda-kuran-okutmak-ihsan-%C5%9Fenocak/452510111520338



    E. Akaid Bahisleri Üzerine:



    1. Nuzulü İsa (Aleyhisselam) üzerine:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/nuzul%C3%BC-isa-aleyhisselam-%C3%BCzerine-ebubekir-sifil/441674102603939



    2. Mehdi Meselesi:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/mehdi-meselesi-ebubekir-sifil-ile-s%C3%B6yle%C5%9Fi/410495055721844



    F. Alem-i İslam'a Dair:



    1. Suriye Meselesi ve İran'ın Rolü:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/suriye-meselesi-ve-iranin-rol%C3%BC-ebubekir-sifil/406865716084778



    G. Hüküm Dergisi:



    1.YAVUZ SULTAN SELİM: İRAN’A: EVİNE DÖN; ÂLEM-İ İSLAM’A: TOPARLANIN, GELİYORUZ!




    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/yavuz-sultan-selim-irana-evine-d%C3%B6n-%C3%A2lem-i-islama-toparlanin-geliyoruz-ihsan-%C5%9Feno/467074710063878



    2. İslam Dünyasında İstanbul Rüyaları:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/islam-d%C3%BCnyas%C4%B1nda-istanbul-r%C3%BCyalar%C4%B1-ihsan-%C5%9Fenocak-h%C3%BCk%C3%BCm-dergisi/467940023310680



    H. Müsbet Fİkir:



    1. Eski Bir Habere Dair:



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/eski-bir-habere-dair-em%C3%AEr/458836407554375



    2. Allah Gaybı Bilir mi? :



    https://www.facebook.com/notes/m%C3%BCsbet-fikir/allah-gayb%C4%B1-bilir-mi-em%C3%AEr/452844834820199



    • Like 1

  3. yukarıda ciddi bir tenkit beklediğinizi beyan ettiğinize göre şevkinizin kırılmasından endişe etmeden yazabilirim inşallah:

     

    Yazınızda ilk dikkatimi çeken üstadın bazı ifadelerine yaptığınız atıflardı. Bu atıflar sadece üstadın eserlerini iyi bir şekilde okumuş kişilerin anlayabileceği atıflar olduğundan makalenin akıcılığına, anlaşılırlığına ve edebiliğine darbe vuruyor. üstadı okumamış birisi için anlaşılmaz kılıyor.

     

    Saniyen yazınızın belli bir akışı ve uslubu yok. Ritim sürekli değişiyor. Bu da okurun uyum sağlamasını zorlaştırıyor. Bunun bir sonucu olarak ifadelerinizdeki "edebilik" okur üzerindeki tesirini kaybediyor.

     

    Bir diğer nokta da belki de yarışma kurulunun belirlediği sınırdan kaynaklanan bir durum olarak makalenizin gereğinden fazla sıkıştırılmış olması. Üzerinde zorlanmadan bu hacimde makaleler yazılabilecek meseleleri birer paragrafla hatta bazen birer cümleyle anlatmaya çalışmışsınız. Bu da makalenizde değindiğiniz pek çok meseleyi tatmin edici bir izahta bulunamadan geçmek zorunda kalmanıza sebep olmuş. Daha az meseleye değinip onları doyurucu izahlarla, süsleseydiniz tahminimce daha değerli bir çalışma ortaya koyardınız.

    • Like 1

  4.  

     

     

    O kadar ayrılmıştık ki kendimizden

    Ümmete sahip çıkamıyorduk içten

    Kim bahsetse Suriyeli mültecilerden

    Yük diyor boynumuzda, yük

     

    Özentilik bizi bizden almış

    Halifeyiz derken

    Elimize müslüman kanı bulanmış

    Sahip çıkan bizken

    Ölüm fermanını bizler yazmış.

     

    Müslümanlar ölüyor derken

    Köpeğim hasta diyor

    Köpeğine yaşatmaya çalışırken

    İnsanlığı ölüyor.

     

    Gezi parkında ki hainler direnişci oldu

    Mısırda ki şehitler hain

    Milleti kalbinden vurdu

    Ey çağdaş insan ,senin laikliğin

     

    Özeneyim derken batıya

    Farkı kalmadı ondan

    Fatihi görse karşısında

    Mürteci diye kaçacak ondan.

     

     

     

    sanırım serbest şiir denilen edebi tür üzerinde çalışıyorsunuz.serbest şiiri şiir olarak değil ayrı bir edebi tür olarak kabul ediyorum.değerlendirmelerimi de bu tür üzerinden yapacağım inşallah.

     

    edebiyatta aslolan az sözle çok şey anlatmaktır. bunun için söylemek istediklerinizin hepsini yazmamalısınız. anlattıklarınız daima söylediklerinizden çok olmalı.

    misal vermek gerekirse:

    "arslan kadar cesur olan çocuk arslan kükremesini andıran bir bağırışla dev gibi büyük olan köpeğin üzerine yürüdü"

    ifadesi ile

    "çocuk kükreyerek dev köpeğin üzerine atıldı" ifadesi aynı olayı anlatır. Sanat değeri olan ifade ikincisidir.

     

    bir de dikkatinizi celbetmek istediğim bir husus var.

    serbest şiir dediğimiz türde gereksiz redif ve kafiyeler ifadenin tesirini zayıflatır.onun için nerede kafiye yapmak gerektiğini güzel tesbit etmek icab eder.

    • Like 1

  5. İslamoğlu’nun; dünya Müslümanlarının büyük çoğunluğu tarafından kabul ile karşılanan Buharî(256/869), Tirmizî(279/892), Şâfiî(204/819), Evzâî(159/775) gibi nice İmam’a yönelttiği sinsî ve saygısızca eleştirileri ve öte yandan “Kur’an’ın Tahrif Edildiği”yle, mü’minlerin annesi Aişe’nin(radıyallahu anhâ) –hâşâ- fahişe olduğuyla, birkaçı hariç ashabın tamamımın kâfir olduklarıyla vb. alakalı onlarca rivayet barındıran Şiî eserleri ve sahiplerini eleştirmemesi ve ayrıca Ğaylan ed-Dımeşkî(125/742) gibi dalâlet önderlerini savunuyor olması ile “ümmetin vahdetine inanması”nı bağdaştırmak oldukça güç görünmektedir. Onüç asırlık İslam medeniyetini bugüne taşıyan bir anlayışı, sanki bugünkü tüm olumsuzlukların ve gerilemenin müsebbibi gibi sunup, bu anlayışa “vahdet” adı altında ağır darbeler indirmeye çalışmak, sağlıklı, sahîh ve mü’min bir aklın yapabileceği bir şey değildir. Buharî’yi ve diğer İmamları elimizden almak, bizi ancak Şiî ve Mu’tezilî bir anlayışa dönüştürür. “Vahdet” söylemiyle bize sundukları tablo da, aslında sadece bunu gerçekleştirmek için yapılan söz düellolarından ve kelime oyunlarından ibarettir. İslamoğlu’nun Suriye’yi, yüzyıllardır İslam ümmetiyle savaş halinde olan İran’a teslim etmemizi beklemesi de, bu sinsî oyunun bir ayağı ve akledenler için de düşen maskenin tezâhürüdür. İslamoğlu’nun; Esed’i “bebek yüzlü kâtil” diye nitelemesi, ama öte yandan Suriye’yi, nice bebeklerin katili olan ve aynı meşrepten beslenen İran’a teslim etmeyi önermesi, aşağılıkça uygulanan bir takıyye politikasıdır. O bize Suriye’yi teslim etmemizi beklediğiniz İran; Suriye’de “bebek yüzlü kâtil” ile birlikte savaşmıyor mu? İran’ın taşeron örgütü Hizbullat örgütünün, Suriye’de bilfiil Esed tarafında savaştığını bilmeyen bir akl-ı nâkıs mevcut mudur hala? Neden İslamoğlu, Şam’ı gerçek sahipleri olan Ömer’in(radıyallahu anhu) torunlarına değil de; Ömer’in(radıyallahu anhu) düşmanlarına teslim etmeyi önermektedir? Bu sözlerini, onun “vahdet” aşkıyla(!) nasıl bağdaştırmamız gerekiyor? Peki; “Ben ‘Müslümanım’ demekle yetindim. Ve kendimi mezhebimle tanımlamadım. Mezhebi dinleştirmedim” diyen İslamoğlu; Irak’ın Şiîlerce kutsal mekanlarını, hangi mezheb ya da “din” adına ziyaret etti? Daha bundan birkaç yıl önce, o topraklarda nice Müslüman katledilmişken ve nice kadınımızın ırzına kastedilmişken; o toprakları ziyaret etmesi, bu katliam ve tecavüzlerin bir teşekkürü müydü? Yoksa İslamoğlu’nun, kadınlarımızı Amerikalılar’a teslim eden Şiîlerden haberi mi yoktu?

    Bilal Hattab

     

    • Like 1

  6. KUR’AN’DAN İLHAM ALMAK

     

    Akif merhumun “arın idraki” dediği şeyin neye tekabul ettiği konusunda zihinlerimiz arzu edilen seviyede net olmasa da bir şeyi yakından biliyoruz: Bu idrakin temel taşlarını modernite döşemiştir. Onun oluşturduğu idrak ve algı durumuyla bakıyoruz Din’e ve onun kaynaklarına.

    Bu tavrın en görünen tezahürünü Kur’an’la irtibatımız oluşturuyor. Ortalıkta öyle yoğun bir Kur’an vurgusu var ki, sanırsınız bu ümmet, Yüce Kitabımızla irtibatını koparalı yüzyıllar olmuştur da, şimdi birileri bu arızayı düzeltmek için çırpınıyor.

    Oysa daha önce de farklı vesilelerle vurguladığımız gibi Kur’an’la irtibat Ulûmu’l-Kur’an ve Usul ile sağlanır. Bu, işin olmazsa olmazıdır ve böyle olduğu için tarih boyunca Ümmet, Kur’an’la irtibatını bu zemin üzerinde inşa etmiştir.

    Bunu yapmadığımız zaman ne olur? Hicri birinci asrın sonlarından itibaren yaşadığımız ve yüzyıllarımızı alan tecrübeyi yeni baştan yaşamaya kendi kendimizi mahkum etmiş oluruz. Yani yeniden bid’at oluşumlar, yeniden iç çatışmalar… Enerjimizi emmekten ve bünyeyi zayıf düşürmekten başka bir netice hasıl etmeyen bu vartaya yeniden ve yeniden düşmek gaflet değilse neyle izah edilebilir?

    Biz ne zaman ki bu dini ve kaynaklarımızı “dünyevi” amaçları öne alarak anlama yanlışına düçar olduk, maddi varlığımızı da, manevi varlığımızı da, uhrevi encamımızı da o zaman tehlikenin kucağına ittik. Mevcut haliyle İslami ilimlerin hangisine ait olursa olsun, herhangi bir kaynağın kapağını kaldırın, size, münhasıran “ Allah rızası” na ve “ uhrevi selamet”e götürmek amacıyla kaleme alındığını söyleyecektir.

    Bu elbette sebepsiz ve anlamsız değildir. İnsanın biricik var ediliş amacı ve hedefi Allah rızasını tahsildir çünkü.

    O halde şu noktada bir “bilinç tazelemesi” yapmak durumundayız, hem de “acilen”: İslam, bizi bu dünyada rahata erdirmek, hayatı konforize etmek, ne durumda bulunuyorsak o durumumuzu onaylamak… için gönderilmemiştir.

    Biz bu dinin hükümlerine riayet ettiğimiz ve bunu münhasıran Allah Teala’nın rızasına nail olmak için yaptığımız zaman bunun maddi\ somut semerelerini bu hayatta görürüz.Determinist bir anlayış içinde bunun hiç aksamayan bir sebep-sonuç ilişkisi olduğunu söylemiyoruz elbette. Ama el-Hâkim olan Rabbüülalemin’in bize gönderdiği her hükmün içinde, arkasında bizim muttali olabildiğimiz ya da olamadığımız sayısız sırlar, hikmetler vardır. Biz o hükümlere riayet ettiğimizde o sır ve hikmetlerin tecellilerini görürüz. Ama bu, o hükümlerin illa bizi bu hayatta mutlu \mesut kılmak için gönderildiği anlamına gelmez.

    Öyle durumlar olur ki, mükellefiyetlerimizi yerine getirmek bizi birtakım sıkıntılara sokar. Nitekim Kur’an’da bu noktaya şu suretle dikkatimiz çekilmiştir: “ Kıtal size farz kılındı. Gerçi o hoşunuza gitmez…” buyurulur . Ancak hemen arkasından bir noktaya dikkatimiz çekilir: “ Bazen bir şeyi kerih görürsünüz, oysa o sizin hakkınızda hayırlıdır ve bazen de bir şeyi seversiniz, oysa o sizin hakkınızda şerlidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”[1]

    Şimdi soru şu: “ Klasik ulemanın görüşüdür\ yorumudur.” diyerek kategorize edilen İslam ahkamının – Sahabe’den bu yana üzerinde icma edilenler de dahil olmak üzere- reddi, zati değerlerini kaybettiği için mi, yoksa bizim bakış açımızla örtüşmediği için mi böyle bir bakış açısına muhataptır?

    Bizim Kur’an’dan aldığımız ilhamın murad-ı ilahiye seleften tevarüs edilenlerden daha uygun olduğuna delilimiz var mı gerçekten?...

     

    Ebubekir SİFİL- İstikamet Yazıları 1


    [1] 2\el-Bakara,216

×
×
  • Create New...