Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

emir abdulkadir

Admin
  • Content Count

    203
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    13

Posts posted by emir abdulkadir


  1. Allah Gaybı Bilir mi

    Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde epey gündemde olan bir tartışma. Bir ilahiyat profesörünün (Abdulaziz BAYINDIR) “Allah benim kiminle evleneceğimi bilmez “ demesi üzerine başlayan tartışmalar hakkında hemen herkes bir şeyler yazdı.

    İddiayı söz konusu kişinin Ebubekir SİFİL hoca efendi ile yaptığı tartışmada ifade ettiği şekil üzere ele alarak bazı sorular soracağım inşallah. İddianın son hali şöyle:“Allah geleceği bilir ancak Mükellefiyet ile alakalı konularda kullarının ne yapacağını bilmez”

    Müşarünileyh söz konusu kayıtta“Allah kiminle evleneceğimi bilemez” dediğine göre evliliği ubudiyet başlığı altında sayıyor ve evlilik hakkında bazı teklifi hükümler olduğunu kabul ediyor demektir. Bunu sadece Müslümanlar için söylediğini varsayıyor ve kendisine “Allah ‘kâfirlerin kiminle evleneceğini’” biliyor mu?” diye soruyoruz.

    Eğer cevabı “evet” ise evliliği kâfirler için ubudiyet meselesi olarak görmediği anlaşılır. Bu durumda yeni bir soruyu sormak ihtiyacı hissederiz. Mesela Hıristiyan veya Yahudi bir kadın bir Müslüman ile evlenecek olsa Allah bunu bilir mi bilmez mi? Eğer bilirse Müslüman erkeğin kiminle evleneceğini de bilmiş olmaz mı? Eğer bilmezse bu kâfirin evliliği hakkında Allah’a cehalet isnat etmemizin dayanağı nedir?

    Müslüman erkek için ubudiyet meselesi olan bir mes’ele hakkındaki bilgisinin hocanın ifadesiyle “abes” bir şey olması dolayısıyla Allah’ın bu kâfirin kiminle evleneceğini bilmediğini varsayalım. Bu sefer diğer kâfirlerin hangisinin bekâr kalacağı, hangisinin hangi kâfirle evleneceği hakkındaki bilgisinden en azından bu kâfirlerin Müslüman şahıslarla evlenecekleri bilgisi çıkmaz mı? Bu da bizi dolaylı olarak bazı müslümanların kâfirlerle evlenecekleri bilgisine ulaştırmaz mı?

    Hocanın evliliği kâfirler için de ubudiyet meselesi olarak gördüğünü varsaysak bile Allah’ın en azından bekâr kalacakları bilmesi gerekmez mi? Peki bu bilgi kimlerin evleneceği bilgisini gerektirmez mi?

    Yine başka bir açıdan bakarsak bir fiil hakkındaki bilgi bir yönden kişinin mükellefiyetiyle alakalı olurken diğer bir yönden mükellefiyetle alakasız bir şeye de delalet edebilir. Mesela kişinin ne zaman evleneceği bekâr birisi için teklifi hüküm içermezken yeni boşanmış kadın için iddeti bitene kadar evlenmemek yönünden teklifi hüküm içerir. Bu durumda, Allah kişinin ne zaman evleneceğini bilir mi?

    Allah’ın insanın ne zaman evleneceğini asla bilmemesinin bir gerekçesi olmadığına göre en azından özel durumu olmayan insanların ne zaman evleneceklerini bildiğini kabul etmek gerekir. Zamanla mekân iç içe olduğuna, ayrı düşünülemeyeceğine göre nerede evleneceklerini de bilmesi gerekir.

    Peki 12.10.2015 tarihinde saat 15.30 da Üsküdar belediyesi nikâh dairesinin A no’lu nikah salonunda evleneceği bilinen iki kişinin birbiriyle evleneceğini 7 yaşındaki bir çocuk bile rahatlıkla söyleyebilecekken, Allah’ın bunu bilmeyeceğini iddia etmenin tutarlı bir yanı var mıdır?

    Müşarünileyh “Allah’ın bazı müslümanların kafirlerle evleneceklerini bildiği” noktasında tahminen şöyle bir itiraz da bulunacaktır:” Allah’ın genel olarak insanların bir kısmının emirlerine itaat edeceğini bir kısmının ise isyankâr olacağını bilmesinde abes bir şey yoktur. Abes olan fert fert mükelleflerin fiilleri hakkında bilgi sahibi olmasıdır .”

    Bu durumda hocaya farz-ı kifaye’leri sorarız: Malum olduğu üzere bu fiiller bir toplumdan birkaç kişinin yapmasıyla diğerlerinin üzerinden mükellefiyeti düşen fiillerdir. Eğer hiç kimse yapmazsa toplumun tamamı günahkâr olur. Cenaze namazı gibi...

    Hiç kimsenin cenaze namazı kılmadığı bir köy düşünelim. Allah’ın bu köyde cenaze namazı kılınmayacağı hakkındaki bilgisi, o köyden hiç kimsenin cenaze namazı kılmayacağı bilgisini gerektirmez mi? Peki bu fert fert o köyde yaşayan hiç kimsenin cenaze namazı kılmayacağının bilgisi demek değil midir?

    Peki, niçin Allah’ın binlerce kişinin bu fiili yapacağını bilerek“birbirinizi haksız yere öldürmeyin” diye emretmesi ve binlerce kişiyi yapamayacaklarını bildiği bir emirle muhatap kılması abes değil de, tek bir şahsı yapamayacağını bildiği bir emirle muhatap kılması abes?

    Son olarak Sayın BAYINDIR’a şunu sormak istiyorum: “Peygamberler Allah’tan aldıkları vahyi eksiksiz bir şekilde ve değiştirmeden insanlara aktarmakla mükellef midirler?” Cevabınız “evet” ise ”Allah onları bununla mükellef kılmadan onların vahyi eksiksiz bir şekilde insanlara ulaştırıp ulaştırmayacaklarını biliyor muydu? Cevabınız “evet” ise bu durumda size göre Allah “abes” bir şey yapmış olmuyor mu? Eğer cevabınız hayır ise bu durumda Peygamberlerin vahyi bize dosdoğru bir şekilde naklettiğini nereden bileceğiz. Bu durumda Kur’an’ın güvenilirliği şüpheye düşmüş olmuyor mu?

    emîr

    • Like 1

  2. Adam Dediğinin

     

    bu memlekette, adam dediğinin

    gözünün üstünde kaşı olmalı

    ehemmiyeti yok ne dediğinin

    biraz deli, biraz şaşı olmalı

     

    hakikati yalanla gizlemeli

    taksimde, atasını izlemeli

    hep eski darbeleri özlemeli

    bir de amerikan traşı olmalı

     

    soyu öküze, ite dayanmalı

    ya pireye ya bite dayanmalı

    kuşa, balığa, ota dayanmalı

    şempaze üvey kardeşi olmalı

     

    mazlumu acıyıp kaldırmamalı

    zalime haddini bildirmemeli

    mısırda ölene aldırmamalı

    kurbanlık için gözyaşı olmalı

     

    köpeklerle bir odada yatmalı

    karga görse peşisıra gitmeli

    hayvanseverlik davası gütmeli

    kürtaj adına savaşı olmalı

     

    hocayım demeli, sınav yapmalı

    mutlaka haftada bir grev yapmalı

    terör örgütünde görev yapmalı

    kaçak 'boru'su, keleşi olmalı

     

    slogan üretmeli, halkı çağırmalı

    frenk makamında türkü çağırmalı

    esmeli, gürlemeli, bağırmalı

    deniz gezmiş arkadaşı olmalı

     

    Allah'a peygambere saldırmalı

    dinden yeni bir hüküm kaldırmalı

    belaltı şakalarla güldürmeli

    maskaralık onun işi olmalı

     

    inanç, ibadet deyince delirse

    aman” dese “ya şeriat gelirse”

    şehit sayılır, eğer ki ölürse

    polise atacak taşı olmalı

     

    Emîr


  3. selamun aleykum

     

    Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisi şeriflerinde mealen: "Allah'ın sanatı ve fiillerindeki hikmetler hakkında tefekkür ediniz ancak zatını düşünmeyiniz" buyuruyor.

    zira insan aklı o'nu kuşatamaz düyanın en büyük dahilerinin bile bir mahluk olan zaman'ı idrak etmekte nasıl zorlandıkları, çıkmaza düştüklerini düşünürsek insan aklının onu idrakten ne kadar uzak olduğunu bir nebze anlamış oluruz.

     

    bu konuda bir sual gelince aklıma üstadın şu mısraları geldi yanlış yazmamak için alıntı yapacam.

     

    "

    işte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta

    o ki sonsuz var nasıl aranır dipsiz yokta

    olur ve olmaz her şey, yokluk da onun kulu

    bu noktaya vardın mı el tutuk, dil burkulu

     

    Allah'ı hakikate soran kafa ne sakat

    hakikat de ne Hakk'ın muradıdır hakikat"

     

    O'nun varlığı bildiğin hayal edebildiğin herşeyden farklıdır.zira insanın hayalleri bile mahlukat içinde şahit oldukları şeylerden oluşmuştur. ve hayal de bir mahluktur idrak de. tefekkür edersin ama düşünme işlemin nasıl mahluksa sen nasıl mahluksan düşündüğün şey de mahluktur. O'nun sıfatlarından birisi ise yaratılmışlara benzememektir.bu durumda senin düşünerek anlayabileceğin şey sadece onun ne olmadığıdır.ne olduğu değil.bunun için Allah kitabında kendisini belli sıfatlarla anlatmıştır. peygamberler(a.s) de hep onun sıfatlarını anlatmıştır.

     

    selamun aleykum


  4. selamun aleykum

    bu konuyla ilgili mütereddid isimli arkadaşımız bir facebook sayfası açmıştır.üstada ait olmadığı kesinleşen sözleri o sayfadan paylaşıyoruz.facebook adresi olanlar o listeyi ve oradaki paylaşımları belli aralıklarla zaman tünellerinde paylaşırlarsa faydalı olur inşaallah.bir de internette gördükleri şüpheli sözleri mesaj yoluyla bize bildirmelerini rica ediyoruz.

    üstada ait olmayan sözler sayfası

     

     


  5. ortadoğu'da devlet idaresi

    bugün sırtlanlara itlere kaldı

    demokrasi pas geçip de herkesi

    yine postallara, botlara kaldı

     

    uzaktan destekleyip bu fırsatı

    iki piyon için harcadı atı

    mısırda veziri kaptırdı batı

    çıkmazlara düştü, patlara kaldı

     

    hayra çıktı, yürek yakan o rüya

    bugün suriyeyi kaybetti şia

    kıralların bir ayağı çukurda

    er meydanı yine mertlere kaldı

    Emîr

     

     


  6. selamun aleykum.

    ân itibariyle yeni mahlasım "Emîr" dir.

     

     

    Sisi'nin bastığı yerde

    Firavn'ın ayak izi var

    ispat etti ki bu darbe

    kızıl denizde gözü var

     

    Mısırda darbe yapalı

    filistine yol kapalı

    israil'e zeytin dalı

    insanlığa garezi var

     

    taksimde sıkılan çıban

    mısırda patladı aman

    bugün gösterdi ki zaman

    aynı ellerin bezi var

     

    iran batı, tek karede

    tek tük bozuşur arada

    dara düştüğü sırada

    islam devleti pozu var

     

    suud Sisi'ye ye diye

    tam iki milyar hediye

    yollarsa “aferin” diye

    bil ki iffet marazı var

    Emîr

     

    • Like 1

  7. iftira deriz.iddia makamı onlarsa ispat makamı da onlar. yani ispat etmedikleri müddetçe iftira hükmündedir.

     

    zaten içlerinden bi kadir mısıroğlu itibara almaya değecek birisi o da üstad hakkında kabulü mümkün olmayan iddialara sahip.

     

    mesela üstad kitap okumazdı aşırı nefs emniyeti içinde bilip bilmeden yazardı diyor.bu sözün batıllığı gün gibi açıktır.sırf moskof isimli eserinde bile kaç farklı devletin tarhih kayıtlarından faydalandığı anlaşılır.veyahut son devrin din mazlumları, tarih boyunca büyük mazlumlar gibi eserler dikkate alındığında bu eserlerin sağdan soldan duyulan şeylerle yazılamayacağı anlaşılır.istiklal mahkemesi kayıtlarını naklettiği şeyh said meselesi bile tek başına bu iddiayı çürütmeye yeterlidir.

     

    bir başka komik iddiası da üstadın şiir yazarken yine aynı sebeble aklına geldiği şekilde ciddi bir emek sarfetmeden yazzdığı ve sonrasında tekrar kontrol etmeye ihtiyaç duymadığını iddia ediyor.üstadın vefatına kadar şiirlerini kontrolden geçirip zaman zaman değişiklikler yaptığını hepimiz biliyoruz.aynı şirde aynı ifade 1960 ta farklı yazılmışken1980 baskısında ifadeyi değişmiş buluruz mesela.kaldı ki üstad vasiyetinde de bunu açıkça ifade etmiştir.

    • Like 1

  8. bu başlık altında tartışma o kadar uzadı ki bırakın hakikatin ortaya çıkmasını tartışılan mesele bile dürbünle bulunur oldu.

     

    şimdi mes'eleyi netleştirmek ve kimin ne hakkında ne dediğini net bir şekilde görebilmek için taraflardan iki üç satırla iddialarını beyan etmelerini isteyeceğim.bu hem kavga ortamının tesiriyle oluşan körlükten kurtulmamıza hem de iddiaları bütün saflığıyla değerlendirebilmemize imkan sağlayacaktır inşaallah. sonrasında tartışmaya devam edilebilir hatta yeni katılımlar olabilir ancak iddialar net bir şekilde ortaya konulmadan tartışmaya devam edilirse bu kısır döngüden kurtulmak mümkün olmayacaktır.

     

     

     


  9. "-Haram kazanılan aş, aştan sayılmaz.

    Hak için akmayan yaş,yaştan sayılmaz.
    Kişi başım var diye övünmesin;
    Secdeye varmayan baş, baştan sayılmaz"

     

    -Kafire karşı ELİF gibi dimdik ,ALLAH'a karşı VAV gibi eğilirim

     

    .-Kadın Olmak ” Her erkekte bir parça bırakmak değil,bir erkekte bütün olabilmektir.”" Erkek Olmak” Mükemmelliğini bir çok kadında ispat etmek değil,tek bir kadına mükemmeli yaşatabilmektir.

     

    birincisi üstadın uslubuna sahip olmadığı, ikincisi sanat değeri olmayan yavan ve yarım bir söz olduğu, üçüncüsü ise reklam ağzı koktuğu ve neredeyse üstadın vefatından sonra ortaya çıkmış diyebileceğimiz bir usluba sahip olduğu için %99.99 üstadın değildir.


  10. üstad kimdir? başlıklı üstadı anlama rehberi'nin ikinci çalışması tamamlanmıştır.

    nfkfan tarafından yazılmış üstad biyografisini publisherden kitapçık haline getirdim.küçük bir problem çıktığı için bugün bastıramadım.ancak çalışmanın pdf halini skydrive hesabıma ekledim.inşallah yakında bastırıp fotografını eklerim.


  11. kitaplarla birlikte vermek için küçük bir kitapçık hazırladım.bir takvim yaprağı boyundaki kitapçık 12 sayfadan ibaret.sitedeki çalışmayı publishere aktardım.sonra da bastırdım.aşağıdaki linkten indirip inceleyebilirsiniz.

    https://skydrive.live.com/redir?resid=D460E67691D98B0C!122&authkey=!AN-c0RJ_Hm2om7M

     

     

     

    20130510_181923.jpghttps://skydrive.live.com/redir?resid=D460E67691D98B0C!122&authkey=!AN-c0RJ_Hm2om7M

     

    20130510_181808.jpg

    • Like 4

  12. aşağıdaki şiir islami edebiyat dergisinin 2013 ocak- şubat- mart sayısında yayınlandı.isim bulamadığımdan "şiir" ismiyle yayınladılar.

     

    Bir şiir yazmışsın yâri anlatan

    Bir mısraında yâre gül demişsin

    Beni kendine bendeyledi canan

    Onun her halinde kemâl demişsin

     

    bu nasıl bir heybet, nasıl bir vakar

    ona vatan olmaya bu cihan dar

    bir lahzada mecnun olur leylalar

    vuslat bir serap, hasret çöl demişsin

    yürüyünce gökler yürür ardından

    gövdeler ve kökler yürür ardından

    üçler, beşler, kırklar yürür ardından

    onu izler ebed, ezel demişsin

     

    kereminden nur saçıp yıldızlara

    lutfedip ufuk oldu sonsuzlara

    cemaliyle şereflenen yüzlere

    ihsan-ı ilahi pek bol demişsin

     

    ayak izini tac edip sultanlar

    baş üstünde taşıdı diyar diyar

    zalimin önünde aşılmaz duvar

    mazlumun sığındığı kol demişsin

     

    o kapının sönük kandili güneş

    bu çöllerin mağrur herkülü güneş

    yanık yüreğimin her külü güneş

    bu sevdayı ne bilsin el demişsin

     

    Karakışta bahar saydım ismini

    Bir an geldi gözsüz gördüm resmini

    Yüreğimin tutuşmayan kısmını

    Attığım göl yanarsa gel demişsin

     

    Seven sevdiğini canıyla süsler

    Yar'in hasretiyle pişince hisler*

    Gönül nara döndü, cümle hevesler

    Köşe bucak kaçıyor bil demişsin

     

    kattığım bal zehir oldu aşıma

    ne ummanlar karıştı gözyaşıma

    hiç kimse hor bakmasın telaşıma

    beni mest etti o güzel demişsin

     

    bu can emsalsiz bir sevdayla yandı

    sevgili! dedikçe kalbim uyandı

    bu can O'nun boyasıyla boyandı

    halimi anlar, ehli dil demişsin

    aşka esir olmayan hür değildir

    gözyaşı sevgiliye sır değildir

    çok yaşamak aşığa kâr değildir

    aşık isen yar için öl demişsin

     

    Bu pazarda can üç kuruş etmiyor

    Vuslatı yâre can vermek yetmiyor

    Serdengeçtim hasret derdi bitmiyor

    Mümkün mü vuslata bir yol demişsin

     

     

    Vuslat kaf dağının ardına gitti

    O yar sevdiğinin yurduna gitti

    Bin dört yüz yıl hasret derdine gitti

    Helal olsun on beş bin yıl demişsin

     

    serdengecti

     

    * işaretli mısrada değişiklik yapılmıştır.

    • Like 1
×
×
  • Create New...