Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Mustafa Cilasun

Üye
  • Content Count

    1,595
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    4

Posts posted by Mustafa Cilasun


  1. Yüreği dağlayan hisler!

     

    Bizler

    Hicran sızıyla insanız işte

    Tutulmuşluğun bir perişanlığın da

     

    Akan

    Kanayan gönül acısında

    Gönlümüz hiç elvermez hazırız işte

     

    Yüreğim

    Zaten yaralı kuş misali

    Kanat çırpar mana kokan esintilere

     

    Haşyetle

    Bakan hoş kalbi gözlere

    Anlam yüklü sözlere hal güzellerine

     

    İstemem

    Billahi sendeki emanet teni

    Neyleyim sevdasız nefeslerin ellerini

     

    Gönülden

    Anlamayan sinedeki edebi

    Arzularım o vakit teni bekleyen kefeni

     

    Ey canı

    Canandan bizar bırakan insan

    Sende bir gün bunu yaşayacaksın inan

     

    Vallahide

    Aşksız bir can manasızdır kan

    Aşk içinde dem alan ne güzel bir insan

     

    Hani

    Uçan kuş acımasızca vurulur ya

    Aşk ile uçarken o kanatlarını çırparken

     

    Çakılır

    Aniden, her şeyden habersizken

    Tıpkı benim gibi cansız düşer teninden


  2. İnsan kul olgusundan uzaklaşınca!

     

    Bazen

    İnsanlar gaflet ve delaleti

    Bir kaftan olarak giyenler

     

    Hayatı

    Keyfiyet zindeliğinde

    Ve burun delikleriyle temaşa ederler

     

    Fanilik

    Kaygısı asla bunları kesmez

    Adavet ve hakaret bir üslup halini alır

     

    Şekliyet

    Bunların ana omurgaları oluşturur

    Keyfiyet asla bir tatmin sırını dinlemez

     

    Aidiyet

    Artık bu nefisler için

    Hiçbir önemlilik Arz etmez

     

    Belam

    Kimliğinin müntesipleri

    Serinletmeye azami gayret gösterirler

     

    Din olgusu

    Tekebbürle yerini değiştirmiştir

    Tebaa, kronik şaşkınlığın demindedir

     

    İnsani Değerler

    enaniyet harmanında Manayı ararlar

    Hiddet ve şiddet Bu zevatın hasletleri olurlar

     

    Emanetler

    Mütecavizin

    Vicdanına mahkûm edilmişlerdir

     

    Akıl,

    İzan, idrak

    Sürekli ötelenerek dumura uğramıştır

     

    Meşveret

    Naralara tercih edilmiştir

    Şura ancak vicdanlarda hayat bulmuştur

     

    Ülkede

    Şirret gizemlerin

    Karargâhı olmuştur

     

    Yönettiğini zanneden

    Tağuti güçler korkak olduklarından

    Tehditler karşısında yılgınlık yaşarlar

     

    Bu zamanlarda

    Ne yapacaklarını kestiremedikleri için

    Yeni mecra ve maceralar kaçınılmazları olurlar

     

    Arza,

    Hükmettikleri zannına kaptırırlar kendilerini

    Aveneleriyle bulunmak zorundalar yalnızlıktan korkarlar

     

    En vahşi

    Hayvan bile bunların yanında

    Çok masum kalacağı muhakkaktır

     

    Aşkın

    Derinliğinde kaybolarak Kendini

    Bir şey sanan Lanetlenmiş iblis

     

    Emre

    İtaatte Âdemi beşeri dikkate dahi almamıştı

    Aşk Maksuda olmayınca Cefanın Cehennemi yer alır

     

    Emre itaat

    Evrensel mesaja ait olmayınca cahiliyettir

    Perde olan, set kuran, karartan esfele safilin dedir

     

    Vuslat

    Yolcuları sabrederler bulunca yemezler

    İnfak ederek gönül iklimimde hazzı yeşertirler

     

    Zerreyi

    Miktar bir korkuyu sinelerinde barındıramazlar

    Bedenlerinin dünya için verildiğini İdrak ederek bilirler

     

    Kurt

    Parçalamış top mermisi delmiş zahiriyeti

    Hissiyat itminan olarak Sancağın Altındadır mahiyeti

     

    Ebedin ayan olan ve zamana bırakan deruni mühleti


  3. O ne muazzam bir sanattır!

     

    Aşk

    Bir hazdır

    Aşk ne sabırdır

     

    Aşk

    Hal ile başkadır

    Aşk halde sürurudur!

     

    Müminleri

    Anlamlı kılanda budur

    Çileyi yudumlayarak solumaktır

     

    Onunla

    Barışık olmayı başarmaktır

    Bir nedamet duymadan yaşamaktır

     

    Hareket

    Ve kuvvetin sahibine koşmaktır

    Keşke lerden sürekli olarak sıyrılmaktır

     

    Umut için

    Cehtte bulunarak kucaklaşmaktır

    Rahmetin kadrinde serinleyerek barışmaktır


  4. Kelam hak tefekkür muhakkak!

     

    Nedense

    Bazı yaşlara hasredilir aşklar

    Zevki kuşanan bakışlar merak için yakarışlar

     

    Sevmek

    Bahşedileni idrak etmek

    Hilkatin rengiyle aklıselimle yürüyebilmek

     

    Erdemli

    Olmak ve bunu başarmak

    Nedamet solumadan sabır ile kanaati anmak

     

    Cazip

    Cezbeden değil hevestir

    Bilmeden yürümek nefesler için yetersizdir

     

    Kalbin

    Vuzuhu elzemdir

    Hakikat için merak etmeyen zekâ fakiridir

     

    Akıl

    İnsan için bahşedilmiştir

    Bilgiye ulaşmayan aşkı nasıl anlayacaktır

     

    Veren

    Bellidir, halk edendir

    Kâinatın yegâne sahibi, nizamın hâkimidir

     

    Zaman

    Ömür için biçilen kaftandır

    Kullanmayı bilmek adamlıkla müsavi olandır

     

    Âdem

    Kuldur, aşk uğruna iblis

    Hüsrana uğrayan bühtandır ve aşkla anılır

     

    Kıskançlık

    Kul için haktır arî olan zandır

    Cemal için nedamet duyulması hırsın katıdır

     

    Azimet

    Kulluk noktasında ihsanda

    Fevri davranışlar ihlasla hiç bağdaşmamakta


  5. Teveccühünüz sebebiyle!

     

    Efendim,

    Ne şairim ve ne de yazarım

    Ben fakirane hislerini yazan bir adamın...

     

    Adamlıktan

    Maksadım, sinesinde

    Hinliği barındırmayan, hilkatindeki

     

    Gayeyi anlayan

    Mizanın hesabıyla halinde

    Feveran eden, aşk için zevkle oyalanmayan

     

    Azimeti

    Samimiyet bilen

    Sadakati ilke edinen, tefekkür ederek

     

    Sevgiyi

    Hoş görüyü gaye edinen

    Ve bu manada sinesinde yargıçlığa soyunmayan,

     

    Evrensel

    Bir mesajın müntesibi

    Olarak düşünceleri art niyetli olmadığı

     

    Müddetçe

    Nezaketle dinlemeyi bilen

    Hidayetin hangi vakitte tecelli edeceğinden,

     

    Yoksun bulunan

    Kalbin sahibinin nezaretine

    İnanan ve halini onunla paylaşan manasınadır

     

    Dolayısıyla

    Sizlerle müşterekliğim olduğu için

    Hamdü senalar ediyor ve selam eğliyorum...


  6. Halin sessizliğinde yürürken!

     

    Kendi

    Halimde sessizliğimin

    Hırçın dalgalarıyla başa çıkmak adına

     

    Adımlıyorum

    Halin ikliminde ahenk için

    Vuzuh arıyor ve havsalamı yokluyorum

     

    Temaşa

    Ettiğim mekânlar

    Soyut bir kavram niteliğinde

     

    Manasını

    Kaybetmiş biçimde

    Ve karşımda bir hüzünle duruyorlardı

     

    Nefesler

    Tükendikçe zaman

    Ve içinden çıkılması hayli zor olan bu an

     

    Yozlaşmışlık

    Artarak çoğalıyordu

    Yaşamak muhakkak bahşedilmiş manaydı

     

    Lakin

    Samimiyet, liyakat

    Sadakat çok uzaklaşmıştı sinelerden

     

    Etrafımda

    Aşina olduğum birçok insan

    Hasletlerini oluşturan zan zihinleri kuşatmıştı

     

    Tabi

    Olunan, sandıklar marifetiyle

    Oy toplanan, hamasi nutuklarla ekranlarda çaka satan

     

    Zihnin

    Her yanına demokrasi

    Olgusunu anlatan ama içselliğinde yaşamayan

     

    Olunca

    İşler kesata el uzatıyor

    Ekonomi daralıyor, akıl zadeler boy gösteriyor

     

    Bir

    Tebessüm dahi

    Masrafsız olduğu halde candan esirgeniyor

     

    Yılar

    Geçiyor, asra yaklaşıyor

    Can çıkmayınca meziyetler hala devam ediyor

     

    Demokrasi

    Havarileri, darbelere geçit veriyor

    Kolluk kuvvetiyle birlikte hareket etmeyi örüyor

     

    Elbette ki

    Siyaset sadece dil için

    Ezber tekrarı haline ve çaresizliğe dönüşüyor


  7. Sen dilemeyince!

     

    Ey naz

    Aşkı gönlün sahibi

    Çaresizim haklısın ki gönül senin

     

    Ben

    Şimdi divaneyim

    Bilsem neyim sen kendi halindesin

     

    Seni

    Nereden bilirdim

    Göstermeseydin gayretinle hislerini

     

    Tenine

    Hasretin hadsizliğini

    Terennüm ettikçe yanarım soluklanırın

     

    Yüreğinin

    Güzelliğine dilinde

    Şakıyan güfteye hasretim sen dilemesen de

     

    Hüznün

    İnce sızısını bilirsin

    Gizlenirsin, sen metaneti seçen değersin

     

    Ne var

    Sende bir kelam et

    Sabır sende, nedamet bende sen şükret

     

    Vicdanın

    Selameti kanaatinle

    Aheste gidersin, sen kendi mefkûreyi kavlince


  8. Sabır nereye kadar!

     

    Yetti artık

    Sumaktan usandık

    Bilendir sandık, sarıldık, çok kandık

     

    Sıkıntıyı

    Hep bizler omuzladık

    Şimdi takatsiz kaldık, sarardık, solduk

     

    Millete

    Her vakit hükmederler

    İrfanın ne olduğunu gizlerler söylemezler

     

    Makam

    İçin sünen ve süzülenler

    Haysiyet ve onuru, öteleyen hederler

     

    Kalmadı

    Duru vicdan saf kanınız

    Rızayıbariyi ne vahit anlayacaksınız

     

    Ana

    Sütünüz, helal lokmanız

    Çalışanlara hiç saygı duymayan cehliniz

     

    O hırsın

    Seni pek çok oyalar

    İzzet ve onur söyleyin şimdi nerede var

     

    Vatandaşın

    Hali, muhalefetin rezaleti

    Seçimle düzelecek mi, nerede izan keyfiyeti

     

    Allah için

    Bırakın, çalışanlar çalışsınlar

    Milletin efendi olduğunu takiyye yapanlar anlasınlar

     

    Sadece

    Bir beyanla yetinmesinler,

    Ülfeti bilsinler darpla değil, gönülleri fethetsinler


  9. Bir devran içinde yaşanken!

     

    Meğer

    Ne kadar zormuş ayrılık

    Sinede bırakmıyor hiç bir aydınlık

     

    Zihnim

    Karma karışık ahval bulanık

    Nereye baksam göz kayık dil sanık

     

    Halin

    İflası demek böyle bitermiş

    Nefesler şevksiz, hisler derbedermiş

     

    Hayat

    Manasını yitirir terler gelir

    Her şey sessizleşirken canı iksir çekilir

     

    İşte bir

    Ulviyetten yoksunsa bu can

    Ne kadar anlamlı ki aksa her daim kan

     

    Can içinde

    Can aşk ile bir sevdalan

    Zira kalmaz manası ne kadar oyalansan

     

    Aşk acıyı

    Öteler, sine bir sürura erer

    Sevda maksadı içinde vehmi barındırmaz

     

    Elit takılan

    Halden serinliğini anlamaz

    Kalbi yürek zannedenler asla aşka kanamaz

     

    Ancak

    Ne emelin arzusuyla salınır

    Esrarın perdelerinde bak gör sen neler aranır

     

    Canı nefesler

    Kiminle anlamlıdır oyalanır

    Bir hayatın zikredilen sayfaları böyle kapanır


  10. Kendinden habersiz bir densiz!

     

    Aniden

    Bir hiddetin içinde

    Kendini bulan nedenini bilmeden soluyan

     

    Reddi mirası

    Sanki bir marifet sayan

    Hala izanı kapalı olan anlamsız konuşan

     

    Hakk nedir

    Niye söylenir çileler çekilir

    Onun yolunda bir engel kimlerin zevkidir

     

    Paganlaşmak

    Ki nasıl beşerin tercihidir

    Dünyevileşmek uğruna akıbetler ötelenir

     

    Tamam,

    Mademki tercihin buna meyil

    Kaldır kollarını al başını ne ibretlik seyir

     

    Nakarat

    Halinde durmayan sefil

    Salyalarınla seril hakaretinle çamura gömül

     

    Ne mukallit ki

    Öyle bir tahkiye edendir

    Rejimler ancak bu kadar delil içinde şekil

     

    Şekliyette

    Heves saldı devasa bir nesil

    Bir emniyet mi kaldı yasama budandı vekil

     

    İki mücadele

    Başladı sıfatlar şartlandı kaldı

    Bir ılımlı İslam lakabı kalıcı olarak mı takıldı

     

    Layt laiklik

    Sınıfta kaldı ezberciler şaşırdı

    Bir despotluk gösterisi şimdilerde başını aldı

     

    Senin tercihin

    Elbette senin en değerli şevkin

    O vakit ki niye gücenirsin hiddet için elverirsin

     

    Bilmez misin

    Sen kimin derdisin nereye gidersin

    Aklı başında kelam etmek için hiç düşünmez misin

     

    Seni sana

    Bıraktım artık çünkü korkaksın

    Arı umursamayan ne betbah arsız bir bühtansın

     

    İnsanlık tanımazsın,

    Hakkaniyeti hiç bilmezsin zansın

    Sen kendi kendine mücadele eden sefih yaratıksın


  11. Sizi uzaklarda anarken!

     

    Meğer

    Biliyormuşsun

    Sana olan deruni hislerimi

     

    Tükenmek

    Bilmeyen sevgimi

    Yüreğinden neşet eden şevki

     

    Yine

    Sen bir kez olsun

    Söylemeden kaybolup gitmiştin

     

    Sorduğun

    Soruda dikkate mucip

    Ne kadar güzel bir zarafetlik vardı

     

    Senin

    Hakkındı istediğin,

    Netliği söyleyemeden çekip gittin

     

    İlginçsiniz

    Derken haklıydınız

    Hali benden alan sizdiniz biliyordunuz

     

    Görmediğim

    Bir gerçek asudesiniz

    Siz herkesten farklısınız manalısınız

     

    Tanıdığım

    Hiç bir kemani yok

    Tuvali olan çok, ama senin gibisi yok

     

    Yazan çok

    Lakin hezeyan bir kok

    Hasreti çekilen manalar şimdilerde yok

     

    Güzelliği

    İlla tende arayan

    Bir can kimliğinden azadeyim, değilim

     

    Manaya

    Hep hasret kalmış

    Böyle yaşamış çok aciz olan bir sefilim

     

    Sizde ki

    Mevcut mana ahengine

    En kalbi hislerimle muhakkak ki kefilim

     

    Çok

    İlginç bulsan da

    Ben kendi halinde garip bir fakirim


  12. Sen sabrı terennüm eden değersin!

     

    İnsan bu

    Tutulmak ister mi derde

    Kederler salıverilir nasibin kavlince

     

    Sabır ki

    Hak getire var kim ne diye

    Çekiliyor çiller Hakk şükür dirliğinde

     

    Mücerret bir

    İman hasleti mi ne zaman

    O hanlar ki mazide kalan göçenle anılan

     

    Kandı cihana

    Meydan okuyan ve bağışlayan

    Canlardan boşalan anılar ki anlam bulan

     

    Nasıl sevda ki

    Uğrunda ne can-ı hazan

    Canan için can hıraş olan hasreti yaşayan

     

    Nameler yazdıran

    Tefekküre daldıran bir can

    Halin içinde dem alan hasretiyle yoğrulan

     

    Senden arta

    Kalan ahenk şevkiyle anılan

    Murat için muştu salan haşyetiyle yanılan

     

    Can içinde bir

    Canı yaşayan ne kutlu insan

    Toprağın kokusuyla anılan hazzı yaşatan

     

    Sen ki bir

    Cihanın öznesi göz bebeği ferisin

    Dirlik içinde şevk kaynağı derdin devasısın

     

    Sen rahmetin

    damlası, dalın yaprağı anasın

    Sen ki himmetin membaı hanımların zatısın


  13. Aşk can içinde hazanı resmediyor!

     

    Hayatı

    Anlayarak yaşamak

    İçin yaratılmıştır her bir nefes

     

    Sır perdesi

    Aşkın sebep sonuç ilişkisi

    Ve onun enginliğe yaşanan merhalelerini

     

    Bir sevdanın

    Coşkusuyla solan gülleri

    Alıp götüren yel misali can içindeki kederi

     

    Hilkatin

    Sebebiyken serdedilen

    Sevginin katlarını yudumlarız haz alırken

     

    O zaman

    Yaklaşırken kuşatır hissiyatı

    Sessizce hiç bir paniğe geçit vermeden

     

    Vefayı

    Görmezden gelmeden

    Seni beni öncelemeden aşka giderken

     

    Kuşkuları

    Hiçleyip dikkate almadan

    Duyguları bir kudretin kuşattığı zaman

     

    Merak içinde

    İçselliğe salınırken o an

    Seni senden alan kendine katan zaman

     

    Katrenin

    Düşlerinde haşyeti salan

    Kalmıyor hükmü anlık hazlarda yaşanan

     

    En mücehhez

    Kıldığımız savrulduğumuz

    Ne derlerle avunduğumuz zahir algılarımız

     

    Kuşatan esrar

    Perdesinde ki meçhul adımımız

    Hiç tahkiki öncelemeden herkes misali giderken

     

    Aşkın izlerinde

    Nefeslenir sevdaları itiraf ederken

    Bir aşkı ilahi kuşatmasında her bir şey yenilenirken

     

    Yepyeni anlamaları

    İçerirken o beni bir hanif yaparken

    En sevgiliyle nazarın hazzıyla bakarken onu anarken

     

    Hiçliğin figanında

    Sefilliğin ahında zahiri aşka bakarken

    Anlamlar içinde ki manayı terennüm ederek yaşarken

     

    Aşkı

    Hazzı sevdayı bu mihenk

    Üzerinden yeniden siz değerlere anlatırken


  14. Anlaşılmak kelimelerin vecdiyle bakmak!

     

    Değerli dostlar öncelikle zatımı irşat etmek maksadıyla

    Katkı sağladığınız için elbette ki çok teşekkürler ediyorum.

     

    Edep, edebiyatçı kimliğinde muhakkak ki çok ehemmiyetlidir.

    Çünkü dili hakkıyla onlar bilir, bu bakımdan onun gereklerini önceleyendir.

     

    Ne kadar çok bilirse bir o kadar da mütevazıdır.

    Zira bir manada edep hal cihetiyle yüzleşmedir.

     

    İnsan dikkati oranıyla, hissiyatın itminanlığıyla değerlidir.

    Lakin yaşanılan hali hazır hayatta sosyolojik şartlar ve mekânlar

    Günlük kullanılan dilin çok kitabı olmasının önüne geçmiştir zaman zaman.

     

    Oysaki çok zengin bir dilimiz mevcut iken,

    Eve beyinlerden nesillere tebarüz eden aile ortamlarında, iş dallarında,

    Mekânsal farklılıklarda, huzur evi dağarcığınca kendilerine özgü normlar vardır.

     

    Şahsen ben edebiyat dünyasında bir alaylı olarak bulunmamın tek gayesi,

    yıllara sâri olarak sinemde hapsettiğim düşüncelerimi ve silinmeyenlerimi iddiasız olarak günlük kullandığın dilin akışıyla okurlarıma ulaştırmak, bu manada paylaşmak ve bir kayıt altına almaktır.

     

    İlgili olduğum birçok siteden de bazen benzer kelimeleri

    anlaşılma zorluğundan bahseden değerli okurlarım olmuyor değil.

     

    Ancak ben her okuduğum edebi bir çalışmanın anlaşılması için

    nasıl tahkik etmeye ihtiyaç duyuyorsam, bu hakkın diğer merak eden kıymetli dostlar içinde önemli olduğunu inanıyorum.

     

    Kısacası demem odur ki;

     

     

    “"...Kadrelerinde nefeslenirken hilkatimin muvacehesince

    ...Nizamlara vaziyete eden

    ...Tevdi edilen canın nihayetini beklerken

    ...taltif edilen bu şefkatin emanetçisi"

     

    Diye merak edilen cümlenin zatımca muhtevası şudur.

     

     

    “Anların içinde nefes alırken…

    Yaratılma sebebimle yüzleşirken…

    Bir nizam dâhilinde tanzim edilen insan…

    Kendinden sadır olan düzenleri ihdas ederken…

    Kendisine emanet olarak verilen ruhun…

    O anı ve bitecek zamanı gözlerken…

    İnsan olarak ihsan edilen şefkatin korucusu bulunmasıdır.”

     

    İhtiva ettiği anlam karşısında bu açıklama dahi sanki yetersiz!

    Hissederim ki bu açıklama dahi tarafınızca kıfayetsiz bulunacaktır.

     

    Dedemden, babamdan ve katıldığım cemiyet ortamlarından

    öğrendiğim kelimeler ritmik ölçülerle tam karşılığı olmaya bilirler.

    Zaten öyle bir iddiamda yok.

     

    Fakat müsaade ederseniz çalışmalarımda kullandığım bütün kelimelerin

    illaki öz Türkçe olacağı yönünde bir gayretim bulunmadığı kesin olarak bilinmelidir.

     

    Kitap… Defter… Kalem…

    Kelimeleri nasıl bir zenginlik sunuyorsa ben şahsen böyle değerlendiriyorum. Anlamayı dilemek bu manada sabretmek elzem olan değil midir sizlerce de?

     

    Sizin edebi bir vasfınız olabilir, elbette ki saygı duyulmalıdır.

    Fakat zatımın bu yönde bir uzmanlığı olmadığından karakalem olarak bazı çalışmalar yapmaktayım.

     

    Bu site size ve sizin gibi uzmanlar için şayet varsa ve bu manada çalışmalar yağıyorsa ben huzurunuzdan derhal çekilirim bir rahatsızlık vermemek için…

     

    Bu manada çok değerli Tayyibe Atay hanımefendiye daha önceleri olduğu gibi müşfik, oldukça kalender, fevkalade seviyeli katkıları olduğu için bir kez daha kendilerine teşekkürler ediyorum, sizlere de bu vesileyle sağlık ve afiyetler diliyorum.


  15. Senin halinde şevke kavuşmak!

     

    Uzandım o ellerinde tuttuğun çiçeklere

    Ne kadar hak ettiğim benliğin derdinde

    Seni halk eden Halikın hükmüyle nefese

    Bir aşk ikliminde çekilen hasret şevkiyle

     

    Ne anam ve nede babam, o aşka susayan

    Günlük öğün için nefes alan her türlü can

    Damarlarda dolaşan kan kalple anlamlaşan

    İnsan suretinde olarak ruhuna bigane kalan

     

    Çileler sabrın alyanslarıdır rızayı bari olursa

    Nefesler çok anlamlaşır hakkaniyet aranırsa

    Ne derler kaygısı, muvahhit kişiliği bırakırsa

    Her halin şahitliğine bir idrak içinde bakılırsa

     

    Ne geceler, nede hileler insandan arî değildir

    İnsan, kalbiyle müsavi olursa o zaman kanidir

    Canilik nefsin tasarrufunda olan iradi tercihtir

    İmtihan, yaşla ilintili olmayan aşikâr gerçektir

     

    İnsan, bu manada iradesiyle hesabını bilecektir

    Ruh safidir vicdan hükmün sahibini bekleyendir

    Kalp insanın en değerli olan yegâne hazinesidir

    Duygular nizam edilmedikçe su mesabesindedir

     

    Nisalar yaprak misali çok narindir çiçekle şevktir

    Gülün emanetiyle arzı cihanın şefkat pınarlarıdır

    Himmet için rahmet için kaçınılmaz olan varlıktır

    İnsanlığın anası aşkların harikası bulunan sevdadır


  16. Nefeslerin ikliminde giderken!

     

    Ah can ne ben yanayım ne sen ağla

    Batın dar boğazında bir çare arama

    Umutsuzluğa kapılma sabırla uyukla

    Halin dirliğinde sen kalbini soldurma

     

    Gülü koklama, dikeniyle bir çare ara

    Cazibe karşısında heveslerine kapılma

    Nihayeti idrak edemeden zevke dalma

    Sen hilkatinle bizar olma, aşksız kalma

     

    Düşün hissettiğin ülfetin kadrini düşün

    Hükmün sahibine hamd olmazsa ne işin

    Hazan içinde sararan yaprakları süzüşün

    Toprağın dirliğinde seni bekleyen gidişin

     

    Sukut eylesen ne çıkar, dil zaten avare

    Ten sensizlikte aramaz hâlbuki bir çare

    Nefsin seninle haşyet içinde olur kepaze

    Sen bir yargıç olma, zulmünle korkutma

     

    Hâkim, zerreler içinde verilir her hüküm

    Belleğin boşsa sökün eder adavet höykün

    Kitabı celil sana olur en muteber bir kefil

    Güle hasret duyma, sen o emanetlere sarıl

     

    Darlık yaşanır sinelerde bir mefkûre yoksa

    Kan boşa mı akacak kalp sahibini anmazsa

    Mahzun gözler çok yaş akıtır çaresiz kalırsa

    Şifa için yatan hasta ihsan için kime sarılsa

     

    Dertler yalnızlıkta öyle katlanır ki besbeter

    Takat ne yapsın olmaz ise muhabbeti bedel

    Can ruhuna bigane kalp onsuz bulur mu çare

    Ey Hak senin bahşettiğin rahmetin hükmünce

     

    Bir kıvılcım yanmalara sebeptir sineler boşsa

    Halin esenliğinde bir aşk yoksa bulunmuyorsa

    Varlık Hak yolunda tasarruf için tutulmuyorsa

    Nefs bir rehavete kapılarak dünyaya kanıyorsa

     

    Ne denir kime ne söylenir vakit gelince emirdir

    Nefs ruh dirliğinde sana verilen bir emanetindir

    İrade nizam içindir kalbin dergâhında ne gizlidir

    Aşk bu manada senin için en muteber bir ülfettir


  17. Açılan sayfalar baharla anlamlılar!

     

     

    Baharlar, sineler için açılmış sayfalar

    Ruh itminanlığında yudumlanır hazlar

    Niyazlar kul için tükenmeyen arayışlar

    Hükmün sahibiyle muhabbetli sevdalar

     

    Ne aşklar, nede anlamsız olan kaygılar

    Bilinmez ne zaman bitecek ön yargılar

    İdrak edilmeyen hilkatle bir soluyanlar

    Kalbin nizamından habersiz olan canlar

     

    Beyan edilen aşklar insanlar niçin ağlar

    Hissiyat kim için yakarışlar içinde sızlar

    Uzuvlar, bitecek anın şahitliğinde ağlar

    Lakin ruh, ten ekseninden olacak bizar

     

    Salkımlarda sunulan kirazlar kimi anar

    Kuşlar, melekût âleminden birer nazar

    İnsan için bahşedilen hazlar, nasıl yaşar

    Çatılan kaşlar serencamında aşk ne arar

     

    Gönlün aç iken, lisanın beyanı anlamsız

    Hal ikliminde edep yok ise örtü manasız

    Kalbi aşklar zarafet içinde olamaz yarsız

    Yar arsız kan kaygısız, ruhlar ki vicdansız

     

    Hissetmek halin dirliğinde nefeslenmektir

    Himmet etmek bahşedilen için verilmelidir

    Şefkat göstermek, o sevginin banine sevktir

    Sabretmek, nasip içinde gizlenen hikmettir


  18. Hayatın esrarında bir nefes alırken!

     

    Güzel bir gün görmedim, avaredir gönlüm

    Sarf eylediğim sözüm hali anlatsın dilerim

    Şimdi kime ne söyleyim kimden ne dileyim

    Sabrın güzelliğinde kopan yaprağı dinleyim

     

    Uçan kelebeklerin rengiyle hemhal ederim

    Martıların o nakaratlarında azimeti izlerim

    Balıkların derinlerde rızk için sabrını bilirim

    Ben hederim, kulluk konusunda derbederim

     

    An, zaman içinde Ummanlaşan candı aranan

    Bir dirlik olmazsa ne işe yarayacak akan kan

    İnsan, kulluğu konusunda noksanlığı yaşayan

    Cihan içinde nizamın hasretiyle sancı yaşayan

     

    Dünya, insan için yalan olmayan, birçok hülya

    Uykularda gizlenir esrarı teslim olmuş vuzuhla

    Zamanın akışında nasibin bulacağı her baharda

    Yapraklar arasında anlam bulan renkler arsında

     

    Toprak, ne kadar berrak olan bir hakikati hesap

    Nefis ile verilecek anılar girdabında yoktur rahat

    Kalk birde kendi haline bak heveslerin kat be kat

    Mizan ile bir vuzuh bulacaktır her hakikati azamet


  19. Yürek içinde gizlenir suhulet!

     

    Artık ne sen, nede sensiz bir dem

    Halin hıçkırıklarına deva olmuyor

    Sine mahzunlaşıyor takat kalmıyor

    Gözyaşı dur durak bilmeden akıyor

     

    Bilirdim ki sakinin elinden içilir acı

    Kime keder olacak yârin kalan sacı

    Yürek sancısı, yan ağrısının kalması

    Ayazlarda yeme hasret kuş sıkıntısı

     

    Her kim olursa olsun ne fark edecek

    Çöp atıklarından beslenen ne edecek

    Halini kime arz edipte şikayetlenecek

    Rehavet içindeki insanlar fark edecek

     

    Nisalar kararmışlar, azimle aranmışlar

    Atıklar içinde bir hayat hakkı aramışlar

    Seherin serinliğinde merakla solumuşlar

    Birkaç kâğıtla mutlu olmayı başarmışlar

     

    Varlık içinde alınmaz haz, çilelerle niyaz

    Sevda bendinde hissedilir, en deruni yaş

    Kal sende bir kalk seherlerle yaşa bir haz

    Kalmasın gönül baharında mahzun bir yaz

     

    Dil kurur, gönülde gurur, hani sende onur

    Aidiyetin hükmüyle söyle kimden korkulur

    Ardı sıra her can bir maslahata konuk olur

    Azimet unutulur ar kaybolur can öyle solur

     

    Artık fark et, sineden sökün ediyor edep et

    Ruhun ahenk içinde olmasıyla yapılır davet

    İnsani halde aranır her türlü yakınlık hisset

    Ona göre hükmet, sevgi varlığın için şükret


  20. Çiçekle anlaşılır sabrın güzelliği!

     

    Ne kadarda sabretmekten yorulsam

    Koşar adımla sen geliyorsun aklıma

    O vakit melalimi bir umut kuşatıyor

    Ufkum açılıyor kalbim çok ferahlıyor

     

    Senin halinde esrarını koruyan zarafet

    Ülfet içinde en bariz sunulandır buket

    Tevazu içinde nefeslenilen, her külfet

    İhsan için en güzel çağlayandır bereket

     

    Ne çok sayfalar yazılır kitaplarda basılır

    İnsandır, bilgiye ulaşmak için okumalıdır

    Tahkik için merak şarttır o gayret haktır

    Nasip nerede saklıdır tecelli çok farklıdır

     

    Her can heveslerin dirliğinde anlamlaşır

    Lakin idrak için insan olana idrak şarttır

    Ne kaş caziptir, ne göz kiptir bilgi asıldır

    İnsan hakikati anlayan en şerefli varlıktır

     

    Bizler müşahede ettiklerimizle değerliyiz

    Vakıf olmak için sabırla terennüm ederiz

    Açziyet içindeyken neler hissederiz biliriz

    Rahatlayınca da rehavetten ödün vermeyiz

     

    Kimiz, ne için hoşgörüden cimrilik ederiz

    O vakit kime ne ederiz husumet içindeyiz

    Takiyyeler içinde o sevgileri servis ederiz

    Özel ihtimam bekleriz, hederiz, heceleriz


  21. Dil çaresiz gönül dirliksiz!

     

    Kuşatmışsa dilimi şayet bir hezeyan

    Hale tesir etmez, asla idraksiz kalan

    Sen oyalan mühlet içinde anlamayan

    Anlamadan nefes alan aşkı solumayan

     

    Dert ki tenin dirliğinde bir nihayettir

    Derbeder olan ancak hali bilmeyendir

    Kalbin sahibi kimdir hissetmeyen bilir

    Hezeyanlar içinde o kendiyle konuşur

     

    Ah Rabbim verensin, sen bahşedensin

    Rahmetin için verdiğin süreyi beklersin

    Sen en güzel yârsin ölümü halk edensin

    İnsanı bilen ona en güzel şeref verensin

     

    Düşünmeli bir insan, lekeleri karşısında

    Bitmeyen nefeslerin azameti konusunda

    Var olan hukukun muhafazası hususunda

    Hükmün sahibinin hoş görüsü noktasında

     

    Anlamalı o insan hep bağırıp çağırmamalı

    Hata karşısında, mağdura mühlet tanımalı

    Hemen kararmamalı, muvazeneyi anlamalı

    İnsan olduğu için onu bahşedeni hatırlamalı

     

    Ne can ve nede kan insan içindir her zaman

    İnsansız arzı cihan ne kadar anlamlaşır biran

    Akledense bir insan ruhuyla o kalbini anlayan

    Sağlık içinde hamd ile kulluğun gereğini yapan


  22. Mezarlar içinde açılan sayfalar!

     

    Onca

    Yaşadıklarımız, acıyla

    Neşesiyle zenginliklerimizdir

     

    Oysaki

    Henüz yaşarken farkına

    Varamadığımız nakşeden izler oluşmuştu

     

    Efkârın

    Bulvarında adımlarken bu izleri

    Zaman mefhumu durmuşçasına yeniden yaşarız

     

    Yaşanmışlar, ancak

    İbret alınırlarsa anlam bulurlar

    İbret alınması için, kayıtlara girmesi aslolandır

     

    Aşkların örüldüğü

    Sırların gömüldüğü mezarlarda

    Geceler misali asudeliğiyle haşyeti yaşarlar

     

    Aşkı, sırrı, mezarı

    Ve geceyi yaşayanlar olarak

    Yazarsak şayet gelecek adına anlaşılır oluruz

     

    Kuş ve ağaç

    Gül ve diken, su ve balık dünyada

    Gezegenler ise kozmik âlemde yol alıyorlar düşünülürse

     

    İnsan denen

    O muhteşem varlık

    Her ikisinde de yol alıyor, hükmün sahibi bilinirse

     

    Yaşadığımız yılların

    O zaman dilimindeki farkı ne kadar anlaşılırdı

    Bunun gerçekliğini, efkârımızın derinliğinde solumak dilenir

     

    Hafızam da

    Silinmezler bölümünde bulunan

    Çaresiz kaldığımız hıçkırıklarımızla demlenen feryadımızdır

     

    Bir duruşu

    Olmayanlara isyanımızdır

    Himmeti, hizmeti, nimeti karıştıranlara, reddimizdir

     

    Konuşmak

    Koklaşmak, barışmak, yarışmak

    Kaygısıyla gafletimizin en bariz yansımalarıdır

     

    Manasını

    Kaybetmiş bedenler

    Bila istisna mekanikleşmişlerdir, monoton betonlaşmıştır

     

    Mekanikleşen

    Bu bedenler, mezarlara da,

    Manzara keyfiyetiyle bakmayı asla ihmal etmezler

     

    Oysaki

    Mezarlar, zahirin

    Bittiği nihayetle anlamlaşan mekânlardır

     

    Ruh kalp için vardır

    İnsan onun nizamı için bahtiyardır

    Ufki darlık yaşayan can düşünelim kimlere lazımdır

     

    Aşk onunla

    Sevda o yolda hali anlatır

    Güller koklanır, iklimler böylece çok anlamlaşır


  23. İnsan tuğyan içinde aşkı arayan!

     

    En mübariz olan hasletler kurutuluyor

    Tefekkür adım adım insanı terk ediyor

    Hisler tarumar oluyor vicdan kararıyor

    Zaman insan için sanki yerinde sayıyor

     

    Aynalar boy boy duvarlarda boy ölçüyor

    İnsan, suretine bakıyor halinden geçiyor

    Vehimler içinde bir adalet taksim ediyor

    Zanlar ne hazindir ki finali galip bitiriyor

     

    Mutlak hükümler azimetle itibar bulurlar

    Ruhsatı ihsandan uzaklaşanlar kullanırlar

    Vakti kuşanmak, seherlerden önce başlar

    İnsan, rızayı bari için yaşar hizmete koşar

     

    Sineler fetihlerden azat edilince ne yapar

    Hurafeler içinde, sen düşün bahar mı açar

    Ekranlar sabi zihinleri tuğyan içinde oyalar

    Kan akar, husumet azar, insanda ona bakar

     

    Maksat içinde maksat vardı kitabı celil kaldı

    İdrakler için, asırlarca ümmetçe anlaşılmadı

    Şuralar kalktı o tavaf anlaşılmaktan uzaklaştı

    İnsanlar akidelerinden soyutlanarak kandırıldı

     

    Her adımda bir cami söyle cemaat şuuru hani

    Hatim indirmek kolay, o an yazan hüküm fani

    Zevklerin içinde yapılıyor, heveslerin içtiması

    Efrat melülleşiyor azimete hiç rağbet olmayalı


  24. Duygular seni alıp götürmemeli!

     

    Duyduğum

    Çok zarif bir keman sesiydi

    Hissiyatım kendince dalgalanıyordu

     

    Alamıyordum

    Kendimi, sesin geldiği yönün

    İstikametine doğru öyle adımlıyordum

     

    Çok eskilerde

    Küllenmiş sayfaları tekrar

    Gün yüzüne perdeleriyle çıkartıyordu

     

    Oysaki ben

    Tamburun perdelerinden

    Süzülen, varlığın ahengini nağmeyi severdim

     

    Birden sergi

    Açılmıştı önümde farklı farklı

    Hatıraları anlatan, ibret için zorlayan bazdı

     

    Duygularım

    Kendiliğinden akıyordu

    Hissetmek bu kadar mı aşikâr farklılaşıyordu

     

    Gönül bu derler

    Bırak gittiği yöne diye isterler

    Hakikat karşısında daha sonra taaccüp ederler

     

    Hislerin sahibi

    Muhakkak vaziyet etmeyi bilmeli

    Yoksa onun var olan iradesine nasıl güvenmeli

     

    Heveslerin engeli

    Kanaat ile çaresizle zikredilmeli

    Bir sivilcede kıvılcımın mazisi idrak edilmeli

     

    Nağmeler

    Anıların güzelliğinde dinlenmeli

    Asla bir nedametle gölgelenmeden nefeslenmeli

     

    Pişmanlık anlıktır

    Zamana yayılan en önemli zarardır

    Kar farklıdır onun beyazlığında ne hikmetler saklıdır

     

    İnsan candır

    Kanın hükmünü bilen yardır

    Ruhun itminanlığındaki kalp istikametle sıratı bulandır

     

    Aşk kalbin tadı

    Ruhun cilası, vicdanın kalesidir

    Hilkatin asliyetini bilmeyen vaziyet edememektedir


  25. Sizinle kalbi muhabbet!

     

    Siz ki aşka nazar ederken,

    Kalemin rüknünü bilirken,

    Ruh ekseninde terennüm ederken,

    En sevgiliye hasret bir hicranla anlatılır...

     

    Hazan bunun için anılır,

    Aşiyanlara niye bakılır,

    Bülbüller feryadıyla ne anlatır…

     

    Nisalar… Muhterem ağıtlar…

    Hasreti koklayan o yanıklar…

    Yazılar…

    Hal ikliminde seyretmezse merak ederim neye yarar…

     

    Bin bir çeşit senaryolar,

    Kimler için kalbin sahibini unuttururlar…

    Yazılanlar…

    Belleklerde yerini alamıyorlarsa, hezeyandan ne farkı var…

     

    Siz ki hissiyatınızla sörf ederken,

    Varlığın kime ait olduğunu bilirken,

    Tenin hükmüyle heveslerini öteleyensiniz…

     

    Mana ikliminde bir zerre olmak

    İçin gayret gösteren nefessiniz

     

    Bir takdir, itminanlık için haktır

    Bir tekdir, düşünen için nimettir

     

    Tenkitler eğer anlamlıysa güzeldir

    Ahenksiz konuşmak kalbin zilletidir

     

    Size hasetsen niyaz eğliyorum

    Halinizin asudeliğine gıpta ediyorum

    Sizi sevgi ve muhabbetlerimle selamlıyorum…

×
×
  • Create New...