-
Content Count
1,595 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
4
Posts posted by Mustafa Cilasun
-
-
Çare kalmayınca
Sızılar aman vermiyor kalan anlarında
Izdırap bir yere kadar halin darlığında
Verilen
Ömür ki kendi serencamının mahfilde
Katreler anlamsızlaşıyor iksir sahilinde
Bazendir
Halin demi, keyfin fevki hisler kıdemli
Can ki kimin derdi, aşk şevkini ne verdi
Ulaşılmaz
Bir sevda ki derinlerde uzayan nehirdi
Meşk kimin derdiydi ahiri kimler bilirdi
Şevkle
Umut olan çocuğun uçurtması kaçar ya
Uçmak için kanadını çırpan kuşlar var ya
Dilense de
Ağlamak istenen gözyaşları hiç akmaz ya
Zindan ki duvarları umutlar için ne sayfalar
Ne yapsın
Mabet bekçisidir yüreğim karargâh seyrinde
Hadiselerden bizar artık arı öteleyen dillerde
Bizler
Neler çektikse azimetin terk ediliş silsilesinde
Seküler kimliğin nezdinde, ahu figanlar adilince
Dil sukut eyler
Ne söyleyeyim ki halin kudret eli bilinmeyince
Utanmalar terk edilince, adaplarda ötelenince
Zikredilen
Aşklar kimliksiz, sevdalar ki bir rezilliğin içinde
Mananın mevti hazanın hüznüyle boğulup eriyince
-
Şu
Yüreğim kanarken
Sen dalganın sesindesin
Onun
Her kıvrımı nefesin
Sinemde medceziri yaşatıyor
Sen
Yoksun, kum mahzun
Seni arayan su masum
Biliyorum
Sensiz dalga mahkûm
Gece yalnız, ben onda hapsim
Bak
Martılar ses vermiyor
Sensizliğimde onlarda terk ediyor
Melalimi
Yalnız biçarelik sarıyor
Halimde alacak bir nefes kalmıyor
Senin
Bıraktığın masum aşk
Artık semayı, ayı, kuşatıyor
Bana
Seni anlatıyor ve bakıyor
Sessizce kalbime giriyor ve yatıyor
-
Seni görmeyen
Gözlerim artık merdiven altında
Uçurumların o eşsiz diyarlarında
Derbeder
Akşamcıların acı bahtsızlığında
Koparılan her sevdanın ahında
Artık
Kalmadı ki bir muradım sonunda
Her bir tarafım karanlıkla olunca
Seninle
Hayallerim ipotek altına alınınca
Hülyalarım sayfalarını kapatınca
Biran
Yazmayayım diyorum her seferinde
Ellerimde ki parmakları kesmeyince
Ruhumun
Kalan bir nefesi olduğu müddetçe
Duramıyorum sus tavsiye edilse de
Uzaklarda
Kendisi başarıyor bravo her nasılsa
Her daim, sabır içinde yutkunsa da
Melalinde
Bir sevdanın acısını hiç duymasa da
Bir sıfatı yakıştırıp susta bıraksa da
Artık
Esrar perdesini ömür billâh açmasa
Bir hoş sedanın anılmasını engellese
Bir daha
Hiç söz etmese de en derinlere geçse
Gam değil artık bu sevdalar küllenirse
-
Heceler Gecelerde!
Bir göz ağrısıydı
Senin onca çektirdiğin
Ve çektiğim hasretin sancısı
Artık
Senden uzak günlerim
Hissedeceksin bir zindan hali
Senin
Hasretin elemin
Neler ne acılar çektirmedi ki
Sine-i
Gönüllerde çalkalanan
Acı dalgaların verdiği hicran misali
Sen ki
Bir demi hayattın
Var olan şevkin ilkbaharıydın
Bir
Demet çiçekler saldın
Terennüm ettiğim kokunla şakıyandın
Sen
Sinemin yalnız olan
Karanlığında aydınlık salandın
Sen
Hazandan arta kalan
en mübariz kederle soluklanandın
Sen
Nevi şahsına hassaten
Mana enginliğinde hep kalandın
Manayı
Aşkın letafetiyle
Sunan en bariz bir sevdaydın
Sen
Sineyi saadetinde
Derin izlerin harmanıydın
Sen
Çok farklıydın
Bir başkaydın alıp götüren şarkıydın
Sen
Halin derinliğinde
Bir baharı hazanın muştusu
Sen
Rahmanın engin
Hasretiyle bir seyri sefer yolcusu
Sen
Ruhun hilkati canın
Akıbeti, ahirin saadet olgusuydun
Sen
Melali bahşedenin
Nefesleri nazar edeninde kuluydun
Bak
Beklemektesin işte
Görünmezlerin seyri âlemin desin
Sen
Nağmelerin dilinde
Yalnızlığımın kalan hecelerindesin
Mücerret
Bir özlemdi hayatın
Bıraktığı halimi aşkın hasretiyle
İşte
Kuraklığın pençesinde
Çölün derinliğinde ki bulunan zahire
Bu
Öyle bir hakikati aşk ki
Tutkunun en nadir bulunan bir hali
Artık
Sinelerden ahu figan
Duyulmaz gayri elemde görünmez hani
Bir
Hicranı saadet öyle
Bir hazzı endam ki halin demiyle
Melalin
hamd serinliğinde
Sabrın güzelliğindeki aşkın keyfiyle
-
Senin Için Ne Söylenir!
O uyanırken
Ben uyumaya başladım
Karanlığa
Gömülmek için
Nelerde yapmadım
Her
Geçen bir anda
Beni bekleyen toprağım
Bir
Kök salmadım
Seni unutmaya başladım
Öyle
Diyor ne hazin ki
Bunu başaran canı taşıyan
Bir
Muradım yok artık
Sende ki gönülde kalan
Bir
Pişmanlık içinde
Hadsiz bir nedameti yaşatan
Hiç
Hal bırakmayan
Esrarı önceleyen değerli can
Artık
Asla bir umut
Bağlamayacağım sevdaya
Aşkı
Anmamaya çok
Çalışacağım hazanımda
Bir
Canımı bekleyen
Mezarın has toprağında
Seni
Başucuma yazdıracağım
Sinemde olan uhdeyi hicranımla
Sen
Hiç beni bilmedin
Ahirinde de bilmeyeceksin
Hiçbir
Sızımı hissetmeden de
Sen tüm varlığınla şakıyacaksın
Hiç
Bir ahu figanı hissedip
Duymayacaksın sen unutacaksın
Bir
Canın defnini ellerinle
Hazırlayıp felahta buluşacaksın
Senin
İçin anlıyorum ki
Artık ben pek çok zulmettim
Aşk
Adına hem seni
Hem de kendimi heder ettim
Ben
Seni terk etmeden
Sen beni gönlünden azat ettin
Sıkılmadan
Bir nisa ile unutursun
Hiç meraklanma dedin ve çekip gittin
-
Ey
Kelebekler artık
Sevda kokumu getirin
Bana
Yârimden
Bir haber söyleyin çektirmeyin
Onu
Sizde özleyin
Hasret çekin, bir kez sevin
Şimdi
Ne olur sevdamı
Anlayın, onunla bana yaklaşın
Biliyorum
Sizde ne bir gam
Ve hatta ne bir keder var
Siz
Çok sevilirsiniz
Serpilirsiniz, yâri görürsünüz
Size
Teklife ne hacet
Dilediğiniz an ona konarsınız siz
Sevgili
Yâri koklarsınız
Tenini okşar aşkı haz ile yaşarsınız
Seni
Kıskanmayım mı
Be hey aciz olan kelebek
Görkü
Sende mi acizlik
Gel birde sen halime bak
Sen
Özgürsün, şensin
Mesrursun çünkü yârinlesin
Sinemle
Ben biçareyim
Biganeyim, zavallı kederimleyim
Sen
Bari sevdanı yaşa
Dilediğince yeter ki bir haz al
Sen
Baharın bahçesinde
Çiçeğin gözbebeğinde şensin
Çok
Yumuşaksın, hafifsin,
Latifsin, rengârenksin çünkü şevksin
Ben
Çulsuz, perişanım
Yüreği yanan çoraklaşan bir hanım
Sen
Bil ki güzel kelebek
Ben kendimi seninle yaşıyorum
Artık
Çaresizliğimi seni
Anarak, biraz olsun rahatlıyorum
Senin
Kanadın da olmak
Mekânı seninle birlikte dolaşmak
Sevgili
Yârimin kokusunu
Bir kez nefesimde almak onu solumak
-
Her gün uyanırken üzerimden atamadığım yorgunluğum inanıyorum ki artık beni terk etmeyecek, izlerimin takipçisi olarak halime hükmedecek.
Yaşadığım hayatın açmazlarına teslim olmuş bir ürpertiyle onunla birlikte yaşmaya alışıyordum çaresizliğin yüklediği adımlarla.
Nereye baksam güne anlam kazandıran güneş olmasına rağmen, ellerimi açtığım semadan damlalar düşmesini anlarken, hakları gasp edilmiş bir kimliğin hercümerçliğinde hayıflanmam ne kadar çare olacaktı ki.
Her bir düzensizliğin hengâmesinde düzeni koruma adına akla hayale gelmeyen vehimler karşısında duyduğumuz günü birlik nakaratlar muvazenemi bozuyordu.
Düşünmeye dahi mahrum bırakılıyordu ruhuma emanet edilen sinem. Kalbimin bizzat sahibiyken onu düşünmekten ne kadar uzaklaştığımı fark edince içini titremeler kaplıyordu.
Yaşama hakkını elde edebilmenin tek bir yolu kalıyordu desiselerin her gün ivme kazandığı cihanın bizlere has yurdunda, bizzat vatanımda.
Kutlu bir görev aşkıyla askere gönderdiğimiz ciğer parelerimiz bu amansız hırsın ve esrarengiz paylaşımların kurbanları oluyorlardı birer birer.
Küreselleşme adına dünya müstekbirlerinin, mazlumların haklarını acımasızca zülüm ederek bizzat ellerinden söküp alarak…
Orta doğunun vicdanına zakkum katranlığında ihya ettiği mezalim ve bir marifetmiş gibi katlettikleri mazlum Müslüman halkın ortaya koyduğu feryatları hangi “medeni” ülke halkı duyuyor.
Yazmak adına, klavyenin karşısına oturduğumda içimim kan ağladığına şahit oluyorum ve ne kadar şiirler yazmışsam bizzat onlar adına hayıflanıyorum.
İtiraf eğliyorum ki aşikâr bir şekilde iman zafiyeti yaşıyorum kendi kimliğimde, ruh iklimimden her geçen gün uzaklaşırken.
Vakti geçirmek adına… Ne kadar acı bir itiraf… Senin ruhun biçilen zamanı yok etmek için avunmak ve oyalanmak… Zevkler ve hırslar zaviyesinden bakmak…
Sokak köpekleri için gösterilen gayretler, eğitim için seferber edilen gizemler…
Sistem içinde paye kazanmak için onca girişilen mukallitliğin enstantaneleri…
Milli hasletlerimiz her geçen gün tola re edilerek dünya müstekbirlerinin ve emperyalist güçlerin güdümünde nefes almak adına yaşamaya alışmak…
Gücü elde edebilmek için en değerli mevhumlar ve akaidi kurallar ihlal edilirken, en yakınlarımızın arzularını yerine getirmek için kan ter dökülürken…
Kanın ve terin sahibini düşünmek, ona yönelmek, mesajını idrak etmek ne kadar mümkün oluyordu ki bizim kimliğimizi bizzat ihdas eden, ahirin ve zahirin ölçüsünü bizlere öğreten yüce değerin nazarında…
Kaç zamandır mevsimlerin güzellerinden en güzeli olan ilkbaharın sevincini melalimde doyasıya yaşayamıyorum.
Ne dense gecekonduların düzensiz yollarında, kışın ayazında bin bir farklı desenle tüten bacalar, camlarından soyutlanmış pencereler, karanlıklar içinde hissettiğim inlemeler geliyor aklıma…
Ne zaman hastanelerin aciline nazar etmek için gittiysem bin bir derdin içinde bulduğum çaresizleri temaşa edince gönderiyordum derinliğime hüzünlerimi.
Geçim sıkıntısını iliklerine kadar terennüm eden canların, ekranlar karşısında yutkunmaları ve rey tik uğruna istismar edilen onca kurbanları düşünürken…
Bizler adeta verilenle yetinmek zorunda bırakılmıştık, ihdas edilen şartlar buna göre tanzim ediliyordu. Senin ne düşündüğün, ne kadar gücün varsa o kadardı.
Hatır ve gönül işlerinin revaç bulduğu iklimlerde, garibanlar, mazlumlar ne kadar değerliydi,
Oysaki her insan mükerremdi. Mükellefliğini idrak ettiği ölçüde itibarlıydı. Kıstaslar değişti artık en takva addedilen tasavvufi mekânlarda bunlardan nasibini almışlardı.
Gülün ölçüsü, rahmetin gücü, insanların öcü, mazinin ibret olması için şevki, ahirin özlem içinde terennümleri, mizanın nefsimiz için ürpertilerini ne kadar anlamlıydı.
Rahmetin herkesi kuşattığına iman ederken, ruhumda ki bu derbederliği hala anlaya bilmiş değilim.
Oysaki umudun, sabrın içindeki mevcudun, hilmin enginliğindeki var olan aşkın, çile ikliminde gizlenen nimetin kadrine vakıf olamadığım müddetçe yorgun yaşayacağım.
Ben bu manada aşktan asla anlayamayacağım, bir sevda coşkusunu yaşayamayacağım, mazlum milletlerin, Müslüman efradın duçar oldukları mezalim karşısında hala refahımı ve saltanatımı, heveslerimde mevcut olan şiddeti, zevklerimin her çeşidiyle yaşamaya devam ettiğim sürece…
Bizzat kendimizi kardırdığımızı, masrafı olmayan hoş görüde dahi ne kadar cimrileştiğimizi, bahşedilen tebessümü esirgediğimizi bildiğimi sürece…
En tahammülsüz olan cemaat asabiyetlerinde, feyzimiz kaçar teranelerinde, takiyyeler içinde alına yollarda, ilmi siyaset denen aldatmacalarla…
Dinin bizzat sahibinde bulunmayan saltanatla, gülün rengi ve bizzat kendisi olan efendimizin hiçbir hadisinde mevcut olmayan dünya zevki ve nimetlerinin kadriyle insanlarla cem olma hasletini akide birliği olarak zerk ederek ruhları ihlal etmek.
Evrensel bir mesaj iken, her zerreyi ihata ederken, din ulularının telakkiler karşısında ki açmazlarını nasıl masum göreceğiz…
Kadınları dört duvar arasına mahkûm etmeyi, takva olarak açıklayan basiretsizleri düşündükçe ruhumun daraldığını hissediyorum.
Akıl zaviyesi bakımından benden farksız olan, dünyaya gelmeme sebep olan, şefkatin membaı, himmetin odağı, hoş görü sancağı olan anneme, eşime, kızıma, halama, komşuma neden efendimiz tarafından teslim edilen hakları, çeşitli maslahatlarla ellerinden acımasızca alınıyor.
Erkek adam değilse, mertliği devirmişse, yiğitliği birilerin emanet etmişse, aklını şeyhim bilire tevdi etmişse ne beklenir ki mükellef kimliğinden…
Ruhun sana aitse, ahir ve zahir tercihi bizzat senin iradenle nefsini mizana getirecekse, peygamber efendimizden ziyade şeyhini zikredince ne diyelim ki!
Sen sana ait bulunan akıl ve kalbinle nefsinin nihayetini belirleyeceksin sana verilen mühlette. Tahkik etmeyince kâmil bir imana katiyen kavuşamazsın…
Peygamber dahi her dilediğine şefaat edemezken sen ne bekliyorsun kimden?
-
Hayatı
Yazıya vurarak coşmak
Melali
Paylaşmak adına
Yazıyla
Kendini kuşatanı bulmak
Yazıyla
Perdeleri aralamak
Ötenin
Eşiğinde soluk almak
Öteye
Gitmiş gelmişi sorgulamak
Kıyısında
Ömrün kalanıyla hesaplaşmak
Yeryüzünün
Semaya teslim oluşunu
Gece anılan
Maddenin kalp atışını anlamak
Ölümü
Dirimle barışıklığını
Arzı mekân
Zenginliğinde dirliği
Önünde
Köleliğimi itiraf ettiğim
Huşuyla yer serildiğim
Saygıyla kıdem eğlediğim
Varlığımın müşahhas sebebini
Bir müddet
Kendimden çıkıp
Soruyorum anlamın ne
Pınarın
Arz ettiği serinliğe
Arzın
Damarlarının kanısın
Sen bu
Gezegenin, can damarısın
Pınar pınarken
Değerini bilmeyişimizin anlamı
Yaşamak
Ağlamak demek
Can vermek, akarak,
Kuruyarak tohum olana
Çatlamış
Dudaklarıyla ruhumun
Soruyorum anlamın ne
-
Artık kurtarsın seni
Sahip çıktığın hüzünlerin
Yıllara sâri
Derlediğin çeyizin
Gölgesinde yaşadığın anıların
Bir türlü
Duymak bilmediğin
Acının sessizliğinde yorgun
Ve bıkkın gözyaşların
Nasibin hükmünce
Acıların karattığı günlerin
Duvağını düşürmüşse de sen
Sen ol aldırma, asla bir yese kapılma
Baharlar tükenmez
Tomurcuklar fırtınaların dirliğinde
Kendini bulurlar, yeni bir sayfaya
Duçar olarak safhaları olgunlaştırır
Kuru ayazda,
Kararan niyazda
Gönüllerde var olan nifakta
Hüzünlerin üşümelerinde
Kirazlar mı oluşur, eriğin
Güzelliğinde var olan cazibemi kalır
Sen
Serinliğin titretmelerinde
Yak gitsin sevdanın çırasını
Şarkılarla
Sınır tanımayan tınılar misali
Gönülleri hıçkırtan hicrandan artık
Bir nebze olsun kurtar kendini.
Bitsin artık
Senin sinende bezginliğin
Ölümü davet eden gecelerin
Durmayan yaşlarında ki haykırışların figanların
-
Günler
Birbiri peşi sıra
Güneşin şevkiyle anlamlaşırken
Baharın
Serencamında
Kuytu enginliğin
Hazzına vakıf oluyorum
Yeşil
Çimenler sinemin
Bir hicranı olarak iz bırakıyordu
Onunla umudun
Kollarına uzanmıştım doyasıya
Sırtımı yaslanarak hülyalar yaşamıştım
Olmuyor işte
Her dilediğin özlemin seninle
Nice hasret perdelerinde
Sahnelenen piyeslerin seyrinde
Bir nazarın ne izler bıraktı kalbimde
Yumruklarımı sıkarak
Avuçladığım çimenler
Hıncımı ne kadar anlayabilirdi ki
Bir yeşilliğin
Mürüvvetiyle bahşedilen
Hükmün icrasının İklim kuşağında
Mühleti nöbet yaşantılarında
Kalbimin
Titrek atışlarına
Seni tanıdıkça,
Haline vakıf oldukça
Daha çok vakıf oluyordum
Bir korkunun kuşattığı serzeniş izleriyle
Tarafından
Yanlış anlaşılmanın
Halimde husule getirdiği telaşıyla
Sürekli susmaya talip olmam bunun içindi
Senin
Bahşettiğin ülfetin
Karşısında çaresizliğimi
Naçarlığıma anlatarak yaşıyordum
Halinden
Sudur eden bir kelam
Yüreğimde iğne oyası misali
Zarafetini
Resmederken
Naif cümlelerin karşısında
Sukutu hayale uğruyordum
Hak
Etmediğime kani olduğum
Değerleri omuzlarıma yüklemen
Karşısında mahcubiyetin katlarında
Hala seni anlamaya çalışıyordum
Bir
Ortak paydamız vardı
Müşterekliğimizi anlamlı kılan
Kelime ismi hüzün olan
Hatırlandıkça sol yanımızı ağrıtan
Nedamet
Zamanlarına kayıt bıraktıran
Özlem namelerinden arta kalan
Terennümlerdi
Bir zamanlardan kalan izlerin
Sahipliğinde vaat edilen değerlerle
Şimdilerde
Ne yağan yağmurun
Ne sensizlikte andığım umudun
Kalbimde mahfuz tuttuğum
Titremelerin sancısıyla aşk kokumdu
Seninle
Anlam bulduğum
Sevginle hizmete talip olduğum
Her bir yanımda bulacağıma inandığım
Zarifliğin ve şevkinin aşkıyla anıyorum
-
Ne yazı ki
Her gözde yok olur bir gün nur
Kulakta yok olacaktır dikkati şuur
Ne kadar
Gizlidir ki ten candan ve can
Tenin inkişafında var olandır
Fakat
Onu görmek için
İznin zuhur etmesi gerekir
O nefeslerde
Ne hikmetler gizlidir serdir
Ne ateştir ne badedir söyledikleri
Nefes
Mutlak hissedilmesi gereken
Meşkin avareliğinde yaşamaktır
Ruh bu aşkı
Hissetmese halde yoksa bu ateş
Dilden düşmeyen yürek kan içindir
Aşk kalbindir
O bahşedilen ulvi bir nimettir
Tefekkür etmek dahi gayretinledir
Feda olmazsan
Kar’ın sözünü nasıl edeceksin
Hali yakan aşkı tanımazsan neylersin
Dillenen bir aşkın
Coşkusunda içine düşen ateş misali
Yardan ayrı çekilen hasretin değeri
Bu zaman avuntular
Melali kesmez aşk iksiri kalbi korur
Teselli eden tek şey nağmeyle bulunur
Sana yoldaş olur
Hicranına ortak olur korlanan serinliktir
Perdeler ardı ardına açılır halin ahengiyle
Sana mahfuz olan sırra
Aşığın sır perdeleriyle sırdaş olur
Kalb hazzı müsemma ile sarmaş tadır
Ey pakı ihsan olan
Sen yalnızca yanımızda kal yeter
Dinginliğe erer devran olan keder
-
Özlemimi açmaya
Bir kalp istemedeyim ben
Uzak kalmaktan
Harap olmuş kalp yorulmuş
Halimi
Anlayacak bir kalp isteseydim
Hani bir vuslatı
Arar ya aslından kalan sırla
Uzak düşülen diyarlarda
Durmadan özünü hep arar ya
İşte hayıflandığım
Arandığım bu yüzden benim
Her zeminde dile getirdiğim
Yalnızca bu nedenledir dileğim
İnsan mefkûresinde
Husule gelen her bir şeyle
Anlaşmaya çalışmam
Meşverette bulunmaya başlamam
Onlarla paylaşmam
Halimi sunmam sadece bu yüzdendir
Herkes bir cana
Dost oluyor zannımca benim
Kendine yakın buldukları sürece
Ne çare ki
Aştırmadı kimsecikler
İçimde gizlenen onca sırları
Kimseler anlayamadı
Ahu figan ederek ağladıklarımı
Oysa sakladığım sırlarım
Duyulmayan çığlıklarımdan hiçte
Uzak değildi
İhsan sahibi görürdü
Ve dikkatle algılayan hissederdi onu
-
Evet, artık bir şekliyle
Her gün görüp temaşa ettiğimiz
O en güzel meşherlerden daha güzel
En muhteşem
Saraylardan daha muhteşem
En muhtevalı kitaplardan daha muhtevalı
En mevzun
Ve muntazam sistemlerden
Daha muntazam, en şaşaalı mesire yerlerinden
Daha büyülü
Ve hemen her zaman
Taptaze ve rengârenk hâliyle şu yeryüzü
Ona bir manada
Cennetlerin izdüşümü
Firdevslerin sihirli koridoru da diyebiliriz
Bütün o cazibedar
Derinlikleriyle insani duygularımıza
Akseden birbirinden farklı tecelli dalga boyundaki
Güzelliklerin
En enfesleriyle başlarımızı döndürmekte
Ve gönüllerimizi hakikat aşkıyla coşturmaktadır
Eğer insan
Tabiat ve hayata ait hususiyetleri
Biraz ön yargısız, biraz da insafla tetkik edebilse
Görüp duyduğu
Bakıp mütalâa ettiği canlı-cansız
Her nesneye karşı öylesine derin bir hayranlık duyacaktır ki
Müşahede ettiği şeyleri
Bir daha ve bir daha temaşadan
Kendini alamayacak; belki de, bir sevdalı gibi
Sürekli varlığın özüne
Ulaşma hülyalarıyla oturup kalkacaktır
Oturup kalkacak ve her yeni tetkik, yeni tahlil,
Yeni terkiple varlık
Ve eşyanın ötesindeki hakikatlerin/hakikatin
Meraklı bir araştırıcısı ve âşık bir keşşafı hâline gelecektir
-
Hikmet;
Bir düşünce, tasavvur
Ve davranış bütünlüğüdür
Evet,
Düşüncede isabet
İfadede gereklilik ve ölçü
Sonra da
O çizgide hareket
Tam bir hikmet tekevvünüdür
İlimde yakin
Amelde sağlamlık ve itkan
Hikmete bir diğer yaklaşım
Buna
İlmin amel ile sanat ruhunun
itkanla beslenmesi de diyebiliriz
Dinin gaye
Ve maksatlarını kavrayıp
Onu ferden temsil etmenin yanında
Topyekûn hayata
Hayat kılma düşünce ve
Cehdi de hikmetin bir başka çizgisi
Varlığın özü
Ve iç yüzündeki gerçeği,
Her nesneye ait ayrı ayrı hususiyetleri
Ve bu hususiyetler
Arasındaki münasebetleri
Yaratıcı tarafından hedeflenen
Gayeleri
İdrak ve şuur da
Hikmetin ayrı bir tarafıdır
Sebepler ve illetler
Âlemine yönelerek, varlığı
Fayda ve maslahat yanlarıyla görüp
Tanımak
Tahlil ve terkiplerde bulunmak
Yaratıcının halifesi olma unvanıyla
O’nun izni ve emri
Dairesinde varlığa müdahale
Hâkimiyet sanatı hikmetin ayrı bir yanı
Nizam ve ahengiyle
Kâinattaki her şeyin yerli yerinde
Olması ilâhî hikmetinden hareketle
Kendi dünyamızda
Bu denge ve düzenin
Korunmasına riayet Arz
Atmosfer ve semalardaki muvazenenin
Muhafazası istikametinde
Değişik ad ve unvanlarla değişik
İlim dallarının geliştirilmesi de
Hikmetin ayrı bir yorumudur
Her zaman en iyi
Hedefleri takip ederek
Sevk ve idare edilenler arasında
İyilik ve güzellik arayışları içinde bulunmak
İnsanlarla
Muamelelerimizde ilâhî ahlâkla
Taalluk etmek suretiyle arzı ve arzdaki
Peygamberlerin
Gönderilme gayelerini
Gerçekleştirmek de hikmetin
Bir diğer açıdan ve çok enfes tarafıdır
-
Londra sokaklarında
Olanlardan habersiz şekilde
Dertli sineler, yol almaya devam ederler
Bunlardan ikisi
Karar almışlardır kendi aralarında
Atlamayacaklardır hiçbir
Kapıyı ve her eve sokacaklardır
Ellerindeki mukaddes davetiyeyi
Bu niyetle
Çalarlar her bir kapıyı
Ve yaparlar çağrılarını
Mütebbessim bir çehre
İle yaparlar gerekli olanı
Dedikleri gibi
Atlamazlar hiçbir haneyi
Aynen karar aldıkları gibi
Kimisinden o anda
Alırlar tepkilerini, kimisinden ise
Sonradan gelecektir davetin neticesi
Kimi için
Bu davet bir mekân beraberliği
Manasını taşırken,
Kimi gönül için de
Âhiret
Beraberliğine vesile olan
Bir tanışmanın başlangıcı olacaktır.
Küçücük davetiye
Belki de bazı sinelerin
Yamaçlarında bir kartopu
Gibi yuvarlanmaya başlamıştır bile
Çığa ne zaman
İnkılâp edeceğini kestirmek
O esnada imkânsızdır
Neyse onlar
Tohumlarını atarlar toprağa
Bakalım kaçı boy
Verip de selâma duracak
Kaçı sinesinde
Nice başağı barındıracaktır
-
Öteden beri
‘Rahmet’ denince
Akla ilk gelen yağmur
‘Yağmur’
Denince de
İllaki rahmet akla gelir
O, bazen
Bir okyanusun
Ortasına iner
Sağanak sağanak
Bazen
Bir dağ başına iner
Sessiz ve ağlayarak
Bazen de
Çöllülere düşer
Çoraklaşmış
Toprakları ürperterek
Sinesindeki rahmeti
Hangi çöl
Ortasından aldığını
Ve bu
Mukaddes yük uğruna
Hangi semada kaldığını
Kim bilir ki
Kim bilir
Kaç derece
Ateşte pişti sinesi de
Doldurdu azığını alelacele
Öyle ya
Bekleyenleri var
Meleklerin refakatinde
İnmesini gözleyenleri var
Düşünmesini
Bilenlere bu yollar
Hikmet nakışlı bir kanaviçe
Yağmurun
İnsandaki izdüşümü
Gözyaşından başka nedir
Ağlayarak
Rahmet kapısı çalınır
Ağlayarak
Elin yetişmediği istenir
Ağlayarak
Açziyet aşılır
Ağlayarak
Yusuflar çağrılır
Ağlayarak
Kanlı gömlek koklanır
Ağlayarak
Af kapısı aralanır
Yağmurun
Zahirî sebeplerinden
Biri güneş olduğu gibi
Ağlamanın da
Güneşi yanık kalbidir
Kalbi
Yanmayanların
Yağmuru
Yağmayacak demektir
Ağlamayanlar ise,
Anlaşılamayacaktır
Kalb yanarsa
Gözler
Kayıtsız kalmayacak
Ve kahkaha
Mekân bulamayacaktır
Dertliler,
Gittikleri yerlere
Sinelerindekileri taşıyacak
Ve oralarda
Gözyaşlarıyla yeni
Doğuşlara vesile olacaklardır
Kalb
Yangınının adı
Bazen azim gayret, himmet
Bazen de
ızdırap, çile ve derttir
Hâl,
Kalbin durumuna
Doğrudan bir işarettir
Onu olduğu gibi ele verir
-
Yine kendi dirliğimde düşüncelerimle bir hesaplaşmaya yöneliyorum.
Açmazların bulunduğu ruhi dinginliğimde icbar edilenler karşısında her geçen gün yabancılaşıyor muyum sorusu geliyor aklıma.
Düşünmenin dahi birilerince suç teşkil edildiğine şahit olunca ilk aklıma gelen birilerince pazarlanan bağnazlık geliyor aklıma.
Bir düşünceyi henüz doğmadan mahkûm etmek ne kadar acı bir zulmettir.
Kendi payelerinin yok olacağı korkusuyla hiddeti önceleyerek sığıntı kimliğinde yaşamaya çalışmak ne kadar tuhaf bir tercihtir.
Kime kulluk yağacağı konusunda netleşmeyen yürekler, sürdüre geldikleri mukallit kimliklerinin açmazlarıyla kapkara olan vehimlerini nesillere akıtmayı marifet olarak lanse ediyorlar.
Hukuku güya hukuk adına çapraz hezeyanlarla pak idrakleri yanılmaya gayret ediyorlar. Kimler, kimlikleri konusunda netleşemeyen cahil zümreler, reddi miras takiyyesinde bulunan gafiller.
Hizmet aşkıyla varlığını vakfeden değerlere saldırmak ne kadar büyük talihsizliktir. Saldıranlar kimler, kişiliklerinde aşktan bigane olan zilletler, çilenin hangi değerler muvazenesinde bir mefkûre oluşturacağını akledemeyenler.
Düşüncelerin kadavra odasında hayat bulması, ancak niyet ve hizmet anlayışında ki inkişafla orantılıdır. Bireylerin özellerini deşifre ederek bir yol aramanın yararını ve densizliğini kimlere sormalıyız.
Başarılı olan siyasilere ve müteşebbislere karşı neden bu kadar ön yargılıyız, bunun toplumu aydınlatma adına nasıl bir faydası olacaktır şaşarım.
Din adına siyasi kalem kavgasını en son raddesine kadar kullanan zavallılara nasıl acımayalım. Bilmeden konuşmak, siyasi getirim için çıkarları vuruşturmak ne acı.
İnsanlar doğup büyüdükleri topraklarda, mukaddesatın ne olduğunu, henüz kişilikleri tam oluşmadan öğrenirler.
Malik olmak duygusunun, fıtratın gereği olduğu kesin kanaat, ama neye, nasıl ve hangi ölçülerde olacağının tespiti gerekir.
İnsanı adam yapan tüm unsurların, yaşadığımız hayatın içinde bulunduğunu, bizlere uzak olmadığını bilmeliyiz, bir buket sunan elçinin, tebessüm ettiğini görebilmeliyiz.
Bizleri bu nadide buketten ve masrafsız tebessümden, sevgiden, fedakârlıktan alıkoyan unsurlar tarafımızdan bilinmiyor mu?
Bizzat yaşadığımız bu hayatın manasına bigane kalanlar, mutlaka mezarlara da manzara niyetiyle bakıyordurlar!
Yaşamak zorunda olduğumuz bu hayatı, çekilemez hale getiren temel unsurları ihdas edenlerin, aldatılmış olduklarını, bizzat hayatı bahşeden açık ve seçik bir netlikte beyan ediyor.
Bu yaratıkların kendi akıl ve zanlarına göre hayatın, ne anlam taşıdığını biliyor olmalarını, kendilerinden emin olmalarını bir zillet olarak, telakki etmek durumundayız.
Tercihlerinin bizimle aynı frekansta olmaması şaşırtıcı değil, çünkü bunların ortak zaafları tekebbür, enaniyet ve hıyanettir.
Paydaları bu olan yaratıkların, zulümden, desiseden, entrikadan asla vazgeçmeyeceklerini bilmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Bizler mukallit olmaktan kurtulup, itminan olarak, kime, niçin, nasıl ve hangi ölçülerde itibar edeceğimizi bilemez isek, müşahhas bir şekilde, tahkik ederek kanaat sahibi olamaz isek, yanılgılarımızın kaçınılmaz olacağı muhakkaktır.
Hayatımızı ihata eden ve bizleri sürüklercesine alıp götüren, bizi bizden ayrı bir insan yapan faktörleri tanıyarak, muvahhit duruşunu sergilemeliyiz.
Rahmet vesilesinin öğretilerini, susamışçasına araştırıp, kanarcasına ve büyük bir ihtimamla deruhte etmek zorundayız.
Toplumun içine girdiği kutuplaşmalarının temelini oluşturan nedenlere, bir göz attığımızda anlamak adına zorlanmaya hiç gerek kalmıyor.
Bu bakımdan beni benliğimden uzaklaştıranlara, kin kusmak kolay olduğu için bunu yapmayacağım, fert bazında bile kendi ile barışık bir sevgi için kucak açacağım.
Hoş görü, ölçülü, sevgi, sabır, sebat, metanet azığım, kin, zan, zülüm ve egom çok iyi tanıdığım nefsimin basamakları olacaklardır.
Ben yine kendi dirliğimde düşüncelerimle bir hesaplaşmaya yöneliyorum.
-
Yağmur damlaları
Ritmik vuruşlarıyla pencerenin
Açılarak davet edilmesi için bekliyordu
Nisan
Bereketinin
Güzelliğini sunmak için
Hayatın
En bariz çekilmezliğinden
Gına
Gelmişlerin gönüllerinde
Taze bir baharın müjdesini vermek için
Umudun
Kuşatıcılığından
Uzaklaşan sinelerin
Muvazene bulmaları için
Gelecek
Adına pişmanlığın
Hazan içinde sararmanın
Hicran ile
Boyanmanın
Bir çare olamayacağını
Anlatıyordu adeta düşünenler için
Demek istiyordu ki
Varmıydı benim sizi ziyaret
Edeceğimden haberiniz, gönüller için
Getirdiğim
Sevgi ve muhabbet iksirinin
Sinenizde
Husule getireceği
Esenliği sizler fark edene kadar
Her şeyin
Bir hesabı var
Hesapsız olanlar betbahtır
Dilenmelidir
Gayretin rucuundan sonra
Samimiyetle halk eden Rab tan
Bilseydin
Bir damlaya dahi
Ne kadar çok
İhtiyaçlı bulunduğunu
Haline binlerce kez şükrederdin
Seni seven için
Bir caziben olmalıdır
Cazibe sadece
Zahirle kaim değildir
Fiziksel özellikler yakini
Hissetmek için bir hüccettir
Asıl güzelliğin ruhundaki
Muhafaza edeceğin mertliktir
Denklik
Soysal şartların
Gereği olduğunu bilmelisin
Ütopiler
Haz için bazen
Gerekli olan değerdir
Derinliğinde
Zaman öldürmek ise
Fikredenler için hederliktir
Sevgi
Muhakkak ki
Hak eden için sarf edilmelidir
Aşk şimdilik
Senin harcın değildir
O nerede
Vuslatın olduğunu
Bilen en yüce değerdir
O aşk
Mürebbi
Kimliğinde bir erendir
Hormonal
Zevklerin asla değildir
Hevesler için
Uzaklarda nazar eden
Ruhi muvazenedir o bir erktir
-
Sen giderken
Gözlerinden dökülen
Yaşlar karşısında metanetle
Dayana bilmem gayri kabildi
Her ne kadar
Daha fazla üzülmemen için
Gizlemeye
Çalışsam da akan damlaları
Senin fark etmemen mümkün değildi
Çünkü senin
Altıncı hissin bir başka
İfadeyle ferasetin çok kuvvetliydi
Henüz dudaklarımı
Kıpırdatmadan aldığım nefesten
Bir şey söyleyeceğimi bilecek kadar duyarlıydın.
Şimdi senin için
Ne söyleyebilirdim neler
Geçirmezdim ki gönlümden
Gönül iklimimde
Yetiştirdiğin filizlerden
Akseden güzellikler karşısında
Bir çaresizliği yaşıyorum ne gelir elimden diye
Asla seninle
Vedalaşmak istemiyorum
Bir şekliyle bir yolunu bularak
Muhakkak seninle gelmeliydim
Neye mal olursa olsun
Bu tercihimi uygulamalıydım
Ama nedense seni ikna edemiyordum
Ben ısrar ettikçe
Sen daha fazla üzülüyor
Ve sessizliğinde ağlıyor, kahroluyordun
Ailece göçüyordunuz
Toprağı altın sanılan şehri
Emin denen güzelliğe, bir şekliyle
Arkadaşlığımızın
Bitirilmesinin hükmüm verilmiş
Meğer ailence bizlerden habersizce
Babanın hiddeti
Karşısında biçare annen
Elinden bir kaza çıkmasından korktuğu için
Sana
Hakkını haram edeceğini
Söyleyerek öyle ikna edebilmiş
Hayrete düşmüştüm
Bunları annemden duyunca,
Bana verdiği öğütler silsilesinden
Lakin kim
Ne derse desin
Gönül ferman mı dinliyor
Kalbime
Ben mi yön veriyorum
Sanki bu hakikat bilinmiyor
Sana kızacak
Bir bahane bulsam belki
Hiddetimden gönlüm kararır
Ruhum daralır
Vicdanım heba olarak
Vurdumduymazlığı seçerdim kahrımdan
Ama sen öyle miydin
Sanki bunmaz bir nadideydin
Açan en güzel yasemindin
Zambakların
Saldığı renktin,
Kelebekler kadar zariftin
Hiçbir zaman
Üzülmeme fırsat bırakmadın,
Sen adeta beni kendine katmıştın.
Şimdi çaresizliğin
Girdabında gözyaşlarını akıtıyorsun.
Hak her halükarda
Dilendiği gibi tasarruf edilen mi
Her hangi
Bir ölçüsü bulunmaz mı
O vakit Mükellef olma şartı
Niye vardır gibi birçok sorular
Hafzalamı kuşatarak şaşkınlığı yaşatıyordu
-
Gecenin
Mağrurluğundan
Gözlerim uykuya
Eyvallah etmiyordu
Sinemden
Bazı mısralar
Dur durak bilmeden
Peşi sıra gelmek istiyordu
Sanki
Bir perde açılıyor ve
Oyun sahnelenirken sözler
Kıdemini bulmuş gibi fırlıyordu
O an
Hissettiklerim
O kadar güzeldi ki
Unutmamak adına kalemle
Bir yerlere hemen yazmalıydım
Yorgun yüreğime
Tüneyen mısralar bir haykırış
Olarak anlam buluyordu melalimde
“Yeter” olarak
Belir genleşen ihtar
Kavurucu hırçınlığıyla
Geceye anlatıyordu dertlerini
Yaşamak
Adına icbar olduğum,
Tercihlerimde katlanmak
Zorunda kaldığım daralmalar
“Yeter” artık diye
Yeniden nüksediyordu
Adaletten
Dem vuranlar
Haksızlığa uğradıklarında
Tüm hıncıyla
Bağnazlığı savunuyorlar
İnsanın en temel
Hakkı olduğu halde bu hakikati
Reva görenleri düşününce okumak
Keyfim kayboluyor
Dağların yamaçlarından
Hicranım ile ötelere uzanırken
Halimi
Anlayacakların dirliğinde
Bir vuzuha nihayet eriyordum
Damlayan
Gözyaşlarımla bizim
Değerlerimize, örfümüze
Milli
Hasletlerimize
Onlara anlam bahşeden
Akidemize neler olmuştu
Onları kimler
Çalmıştı bizlerden
Düşünmeden edemiyordum
Tenimi titreten
Açık duran pencereden
Nüfus eden rüzgârla yalnız ben
Bizim olan
Okutmak için nelere katlanılan
Öznesi rahmet olan
Toprakla anlamını haykıran
Yaprakla
Selamlaşan
Damlayla bereketi salan
Kızlarımız
Herkesin gözleri önünde
En tabi hakları
Ellerinden gasp ediliyordu
Güç
Zayıfın
Yanında hırçınlaşır
Onu
Kullanmasını
Bilmeyenler ise
Tarih karşısında zulmüyle anılır
Kimler
Ne yapmadı ki
Mizan
Asıl olan bir hesaptır
-
Ne kadar ruhumu
Sana olan düşkünlüğünden
Azat etmeye çalışsam da
Bir türlü başarılı olamıyorum
Sizi düşünmek zorunda
Kalıyorum çaresizce düşünüyorum
Adımlarımla
Terk ettiğim patikalar refakatiyle
Melalime
Saldığın soyut iklimin
Serencamında sadece bakışlar vardı
İçimi
Delercesine geçip giden,
Beni benden ötelere sevk eden
Her türlü pişmanlığı
Öteleyen, merak içinde
Seyri âlem ettiren bir duygu
Bedenin
Ahenginde nizam edilen
Gözlerden dem vurmuyorum ben
Hissiyat
İtminanlığında var olan
Dirliğin güzelliğinde düşünceleri
Deşifre edecek
Bir netlikte yazdığınız
Satırlarınızdan bahsediyorum
Siz karşımda bana
Hitaben yazıyordunuz adeta
Böyle bir duyguya
Kendimi kaptırmaktan
Her nasılsa kurtaramıyordum
Yazılanların
Genele hitap etmesi
Biliyorum ki aslolan bir kanaattir
Lakin
Bu gerçeği gönlüme
Anlatamıyorum bir türlü
Mısralarınızda
İşlediğiniz yalnızlığın
İkliminde kendimi buluyorum
Yozlaşmışlığın
Her türlüsüne seninle
Aynı ölçekten bakıyorum
Sadece
Sevgi için ebede ötelenen
Definenin sancısıyla yaşıyorum
Senin
Zahirin senindir
Benim için
Cazip olan ruhi kimliğindir
Melalimi
Ötelerden nefeslenerek
Hissettirme erkine erdirmendir
Düşünmenin
Keyfiyle terennüm ettirmendir
Bu güzelliğin karşısında teslim olmamak
Ne kadar
Mümkündür bilemiyorum sadece
İçimden geçenleri satırlara döküyorum
Güllerin
Çeşidini neyleyim
Ben onun öznesiyle kaimim
Ruhum
Müddeti içinde anlam ararken
Mana muhayyilesinde ahenk bulduğum
Senden
Hâsıl olan mısralarınla
Nefes almanın şevkini yaşamaktayım
Aşk eğer bir nursa
Ve hatta bilakis verilen onursa
Nefsimi zilletten koruyorsa
Halimi manayla buluşturmasına talibim
Siz habersizce
Satırlarınızla ruhumu işlerken
Lütfeder misiniz artık hangi aşkı arayım
-
Şimdi
Ne yapacağımın
Şaşkınlığı hükmünü
Sürdürüyordu hislerimde
Senin fevkalade
Rikkat ölçeğinde gizlediğin
Bakışların
Aklıma geliyordu şimdilerde
Biraz sonra
Asfaltla içselliği bulunan
Ahşap evimizin sokağa bakan
Penceresinden
Seni yakinen görmem
Mümkün olacaktı
Salınarak
Adımladığın bayır aşağı
Asfalt yoldan geçip giderken
Bu hali
Düşünmem bile yüreğimi
Ağzıma getiriyor her nedense
Bu kadar cezbe
Tutulmamın sebebi ne olabilirdi
Hala bir anlam verebilmiş değilim
Gözlerimin
Önünden akıp giden
Uzaklardan
Nazar ederken çok cazip gelen
Neydi
Bir anlayabilsem
Kim bilir ne kadar rahatlayacağım
Öncelikle bizzat
Beyan edemediğim hakikat
Suhuletli duruşunda ki muazzamlıktı
Seni halk eden
Ne kadar cömertlik bahşetmiş
Nisa kimliğinde
Mihenk olarak telakki edilen
Her şey sende
Sanat harikası olarak tablolaşmıştı
Gizlediğin
Gülüşlerinde ki akıcılık
Asla unutulabilir değildi
Yan gözlerle
Etrafını süzmen
Ne kadar harikaydı
Oluşturduğun
Gizem karşısında meftun
Olmamak içten bile değildi
İnsan olarak
Bu değerli can için neler
Feda edilmezdi ki diye
geliyor sinenin derinliğinden
İşte sadece bir sergi için
Aldığım davet sebebiyle bilmeden
Müşterekliğimiz olan
O solonda fark etmiştim sizi
Ebrular için
Ne kadar enfes yaklaşımınız vardı
Daha önceleri hiç fark edemediğim
Güzelliklere şahit olmuştum sayenizde
Sizi tanıyana kadar
Ebru sanatına karşı asla
Sizin zaviyenizden
Bakabilmeyi becerememiştim
Sanata karşı
Bu denli duyarlılığınızı sizinde
Bir sanat harikası olan
Kişiliğinizle özdeşleştiriyorum
Bir gün
Sizin karşınıza
Çıkmaya cüret edebilirsem
Yokluğunuzda
Pencere kenarında
Şimdi içimden geçen her şeyi
Bizzat size aktaracağıma eminim
-
Efendim sizlere teşekkür ediyorum. On bir fasıldan bu yana okumuş olduğum hikayenin en çarpıcı ve sorgulayıcı dolayısı ile fikir kıvamının tezahürünün en zirvede olduğu yerdi. İşte a'dan z'ye kadar herşeyi kuşatan sorular silsilesinin kemiyet hesabıyla ufak numunelerini görebileceğimiz yazıda bizi "bu" hallere düşüren anlayışın karşımıza geçip hesap vermesi gerektiğini hisseder gibi oluyoruz. Her dimağın sorması ve cevaplaması gereken aksi takdirde makineleşmekten öteye geçemeyecek robot anlayışının tahakkümüne gireceği son bizleri karşılayacaktır...Değerli kardeşim alakanız için çok teşekkürler ediyorum, katkılarınız için niyaz ediyorum, sağlık ve afiyetlerle selam eğliyorum.
-
HADDİME DEĞİL AMA UMURSADIĞIM İÇİN SÖYLEMEM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM..ŞİİR DENİLİNCE ILLA BELLİ BIR HECE ÖLÇÜSÜYLE YA DA KAFİYELİ BİR DÜZEN AKLA GELMEMELİ BİLİYORUM AMA ŞİİRLERİNİZİN ÇAĞIRIŞINDA SANKİ EKSİK BİR ŞEY VAR..YA DA KENDİNİ GİZLEMEKTE ISRARCI OLAN BİR KAÇ SÖZ.. DENEME YAZIYOR MUSUNUZ?DUYGULARINIZIN İFADESİNİ ARADA DÜZ YAZI ŞEKLİNDE DENESENİZ SANKİ DAHA YAKIN OLUR GİBİ GELIYOR..EGER SADECE KENDİNİZE HITAP ETMIYORSANIZ..SELAMETLE..Lütfen neden haddiniz olmasın küçüklüğünüze rağmen, düşüncelerinizi açık bir şekilde yararlı olmak maksadıyla beyan etmişsiniz. Yazmaya çalıştığım şiirlerin genelinde bir eksiklik vardır. Bu gerçeği ben fark edemiyorum zira şiirden en az sizin kadar anlayamıyorum. Ben sadece kelimeleri olur ya bir anlam ifade etmesi cihetiyle karakalen yazıyorum. Bu uğraşın adını paylaşım olarak telakki ediyorum. Fakat siz bu sitede yazmam konusunda bir rahatsızlık duyacak olursanız lütfen sarfı nazar etmeyiniz, ben hemen huzurunuzdan çekilirim edebim gereğince. Bimenizde belki bir fayda olacaktır, çelışmalarımı öncelikle kendi halimle hesaplşarak kaleme aldığım için bir nevi kendime hitap ediyorum sayılabilir şayet müsadeniz olursa. Her çalışma muhakkak ki farklı açılımlar sağlayacaktır. Tesirin nerede olacağı elbetteki saklıdır. Yazmak bir sanattır. Aşk adanmaktır. Anlamayan biraz bakacaktır.
Bu bakımdan halimi maruz göreceğiniz kanaatiyle müsadelerinizi istirham ediyorum ve size selameteler diliyorum.
* Mustafa Cilasun Şiirleri *
in Kendi Yazdıklarınız
Posted · Report reply
Aksın kanım
Sonsuza değin ne varsa
Yüreğimde o sevgi var oldukça
Hüznüm hiç
Dinmesin zülüm ve eza
İnsanlık onurunu terk etmeyince
Gözyaşlarım
Akabildiğince aksın
Uyku gözlerimden feragat etsin
Mazlumun ahı
Yeryüzünden ilelebet
Huzur ve saadet için terk etmeyince
Hakikat olan
Tarife gerek duymayan
Ruhun varlığıyla ebet yolculuğu
Kalbin sahibiyle
Muhabbet coşkusunu
Yaşayamıyorsam hayat anlamlımı
En önemli güç iken
Gücümüzden feragat ettiren
Akidemizde şekliyeti önceleyen lekeler
Dirliğin sadece
Huzurla kaim olmayacağını
Bilmeyen bir gönlün yarası çok derindir
Ana analıktan
Ecdat darlıktan kahır içinde
Nefesler o kadar anlamsız ki sevgisiz iklimde
Ne martılar
Ne dallarını bırakan yapraklar
Özünden soyutlanan çalışkan arılar nerede
Bizi benliğimizden soyutlayan değerler içimizde…