-
Content Count
609 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
2
Posts posted by serdengeçti
-
-
Merhaba arkadaşlar!
Dünkü buluşmaya katılan mutlu azınlığın arasında ben de vardım.Bu ayrıcalığın verdiği onuru ve mutluluğu bir kez daha yaşamak çok güzel bir duygu.Ailemizin her geçen gün büyüyüp aynı zamanda büyümekle kalmayıp eleştiren üreten bireylerden oluştuğunu görmek oldukça heyecan verici.İşte bu gerçeği dün bütün canlılığı ile görmek bana büyük bir huzur verdi.
Bunun yanında sürekli fikir alış verişinde bulunduğumuz gönüldostlarıyla karşılıklı hasbihal etmek tadına doyulmaz bir mutluluktu.Ve de yetmedi...
Hayırlara vesile olması dileğiyle...
-
A :(Artık bitse de şu çile kurtulsak ! öleceksek ölelim ya da olsun birşeyler. Ey Allahım duy sesimiziiiiiiii ! Çok bunaldık!
-
Allahu Teala dedenize rahmet eylesin ve imanıyla sevindirsin.Bizlere de hakkıyla ibret almayı nasip eylesin-amin-.
-
Bir manim çıkmazsa Allah!ın izniyle ben -fakir- de orada olacağım :)
-
işin kuralı:hayal et,iste ve çok çalış emek harca gerisi mevlaya kalmış :)
-
Lütfen duada beni de unutmayın ! Sınav yüzünden ot gibi yaşar oldum.O kadar yoğunum ki.Artık azad olmak istiyorum.Bu arada başta BDG kardeşim olmak üzere dua eden tüm arkadaşlardan Allah razı olsun.
-
Bu soruyu yani günlük muhasebemizi her kendini bilen insanın her gece başını yastığa koyunca yapmalıdır.Önce bu tavsiyem kendi nefsimedir.
-
Bence annelerin evli çiftlere olan ziyaretlerinin ceza mı yoksa mükafat mı olacağı annesine göre değişir
-
bu güzel yazıya şunu da eklemek isterim:
Annesi ona hitaben demiştir ki"Ey oğul!Sakın bı kadar iltifata karşıkendinde bir varlık görmeyesin .Çünkü ben seni yasin sütüyle besledim.Bütün bunlar onun bereketiyledir "
İşte annelere babalara kuaklarda küpe olacak inciler.Hiç olmazsa yavrularımıza verdiğimiz ,pişirdiğimiz yiyecekleri abderstle yapalım.
-
O nasıl söz şehit kardeşim!
Esas gelebilecekken gelmezseniz biz darılırız. :)
-
Merhaba arkadaşlar!
Ben Bahar.Sitemizin demirbaşlarından (her ne kadar bugünlerde-elimizde olmayan sebeplerden ötürü- sahalarda boy gösteremesek te)ve fosillerindenim.
İstanbul'dayım.Marmara üniv. 2006 mezunuyum.Şu anda bir ilköğretim okulunda öğretmenlik yapmaktayım.
yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim :)
-
hep aynı mantık:Çamur at.Yapışmazsa izi kalır.
Neyse ki gerçek çabuk anlaşılmış :)
-
Valla ne diyeceğimi bilemiyorum arkadaşlar!Nutkum tutuldu.
Tarih hep tekerrür etmek zorunda mı ve mazlum taraf hep tevhid bayrağını taşıyan mı olmalı?
Yazıklar olsun ! Hani komşusu aç yatarken rahat yatağında uyuyyan bizden değildir diyen bir önderin izindeydik.
Önce şahsım adına utanıyorum.Ne kadar boş gündemlerle vakit geçiriyorum.
Kansızca kardeşinin yaralarından sıcacık kanı damlasa buzun üstüne
Ve sen aklansan bu manzaraya UTANIR MISIN?
-
Bence onun hakkında bütün bilgilerin sunulması onu daha iyi tanımamızı sağlamış.Çok yazık hem kendini hemde arkasından sürüklediği kitlelere zarar vermiştir.Rabbim yardımcısı olsun
-
essah tan denesek mi acep :) :) :)
-
ecmain :)
Benim için ne diliyorsanız Allah size 10 katını nasip etsin.
Rabbim inş.okuduklarımızla amel etmeyi ve şuurla yerine getirme gücü ihsan etsin
-
HIC HAYALLERINIZDEN SIFIR ALDINIZ MI
Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan bir gezgin at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı.
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk..
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası..
"Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatin için oldukça önemli bir seçim!."
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına..
"Siz verdiğiniz notunuzu değiştirmeyin" dedi.."Ben de hayallerimi..".....
O, orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.
Öykünün en can alıcı yanı şu:
Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.
Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."
Çocuklarımızn hayallerine sahip çıkmak ve onlara değer vermek dileğiyle……..
-
Çok hoş bir paylaşımdı,çok da etkileyici :DSağolasın :D
Rica ederim.Sizleri mutlu etmek beni de mutlu eder :D
-
Mayonez Kavanozu ve 2 Fincan Kahve:
Ne zaman hayatında bazı şeyler taşınamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman mayonez kavanozu ve 2 Fincan Kahveyi hatırlayınız!
Bir gün bir Felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;
Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler, Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da 'evet' doldu derler, profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
Tabii Ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar,Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.
Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler!
Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek 'eveet' Diyerek;
Ben 'Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım ' Der.
Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.
Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.
O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz,
eviniz, arabanız vs.
Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.
'Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız...' diye, anlatmaya devam eder, 'çakıl taşlarına Ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır . .
Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz Eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin . Gerisi hep kumdur.
Bu Ara Bir öğrenci sorar; 'Peki, O iki fincan kahve nedir?'
Profesör gülerek: 'Bu soruyu bekliyordum, Hayatınız ne Kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan Kahve içecek kadar VAKTİNİZ vardır !!! '
-
İmparatorun Dersi
Bir zamanlar, Uzak Doğu'da, artık yaşlandığını ve yerine geçecek
birini seçmesi gerektiğini düşünen bir imparator varmış.
Yardımcılarından ya da çocuklarından birini seçmek yerine; kendi
yerine geçecek kişiyi değişik bir yolla seçmeye karar vermiş.
Bir gün, ülkesindeki tüm gençleri çağırmış ve:
"Artık tahttan inip yeni bir imparator seçme vakti geldi.
Sizlerden birini seçmeye karar verdim." demiş.
Gençler şaşırmışlar, ancak o sürdürmüş:
"Bugün hepinize birer tohum vereceğim. Bir tek tohum... Ama bu çok
özel bir tohum. Evlerinize gidip onu ekmenizi, sulayıp büyütmenizi
istiyorum. Tam bir yıl sonra büyüttüğünüz o tohumla buraya
geleceksiniz. Sizi, yetiştirdiğiniz o tohuma göre değerlendirip,
birinizi imparator seçeceğim. "
Saraya çağırılan gençlerin arasında Ling adında biri de varmış.O
da
diğerleri gibi tohumunu almış...
Evine gidip heyecanla olayı annesine anlatmış. Annesi bir saksı ve
biraz toprak bulup, onun tohumu ekmesine yardım etmiş.
Sonra birlikte dikkatlice sulamışlar. Her gün sulayıp büyümesini
bekliyorlarmış.
Yeterince zaman geçtikten sonra diğer gençler tohumlarının ne
kadar büyüdüğünü anlatırken, Ling hayal kırıklığı içinde, kendi
tohumunda hiçbir değişiklik olmadığını görüyormuş.Üç hafta, dört
hafta,beş hafta geçmiş...
Hâlâ hiçbir gelişmeyokmuş. Diğerleri yetişen bitkilerinden söz
ederken Ling çok üzülüyormuş. İmparatorun onu beceriksiz
sanmasından çok
endişeleniyormuş. Arkadaşlarına da hiçbir şey diyemiyor, sabırla
bekliyormuş.
Sonunda bir yıl bitmiş ve gençlerin yetiştirdikleri bitkileri
imparatorun huzuruna götürecekleri gün gelip çatmış.
Ling, annesine boş saksıyı götüremeyeceğini söyleyince, annesi ona
cesaret verip;
saksısını götürüp dürüst bir şekilde olanları
imparatora anlatmasını istemiş. Ling, pek istemese de, annesinin
sözünü tutmuş ve boş saksıyla saraya gitmiş.
Saraya varınca arkadaşlarının yetiştirdiği bitkilerin güzellikleri
karşısında şaşırmış.Sonra imparator gelmiş ve tüm gençleri
selamlamış. Ling, arkalarda
bir yerlere saklanmaya çalışıyormuş.
"Ne büyük bitkiler, çiçekler ve ağaçlar yetiştirmişsiniz. Bugün
biriniz imparator olacak." demiş imparator.
Aniden arkada elinde boş saksısıyla Ling'i fark etmiş. Hemen
muhafızlarına onu öne getirmelerini emretmiş. Ling çok korkmuş.
"Sanırım beceriksizliğimden dolayı beni öldürtecek."
Ling öne geldiğinde imparator adını sormuş. "Adım Ling." demiş.
Diğer gençler gülüşüp onunla alay etmeye başlamışlar. İmparator
onları susturmuş. Ling'e ve elindeki saksıya dikkatle bakıp
kalabalığa doğru dönmüş.
"Yeni
imparatorunuzu selamlayın. Adı Ling!" demiş.
Ling inanamamış. Çünkü tohumunu yeşertememiş bile, nasıl imparator
olurmuş?...
İmparator devam etmiş:
" Bir yıl önce burada herkese bir tohum verdim. Siz ekip, sulayıp
bir yıl sonra getirecektiniz. Ama hepinize kaynamış tohum
vermiştim. Asla büyüyemeyecek olan... Ling'in dışında herkes
ağaçlar, bitkiler ve çiçekler getirdi; çünkü tohumun büyümediğini
fark edince hepiniz onu bir başka tohumla değiştirdiniz. Sadece
Ling içinde benim verdiğim tohum olan boş saksıyı getirme cesaret
ve dürüstlüğünü gösterdi. Beklentisi gerçekleşmeyince umutsuzluğa
kapılsa da, dürüstlüğünden vazgeçmedi...
Onun için yeni imparatorunuz o olacak !"
EN SADE DOĞRULAR MI, yoksa RENGARENK YALANLAR MI?
-
Yalınız efe nin de dediği gibi görüşmeler esnasında üçüncü şahıs kapalı mekan eğer ev konumundaysa öngörülmüştür.Benim de kasdettiğim buydu.Yalnız efe ye bizi aydınlattığı için ayrıca teşekkür ederim. :D
-
-
Merhabalar!
Kusura bakmayın mevzuya biraz geç girdim .Trafik malum :D anca araba buldum.
Malesef yeni iletilerin tamamına zamanında hemen ulaşamadığım için böyle teklemeler oluyor.
Neyse sadede gelirsek,bana sormanıza gerek yok zaten bundan önceki etkinliklerin tamamında bulunmanın haklı gururuyla
bundan önce vardım bundan sonra da varım diyorum. ( Allahın izniyle)Orada olmayı canu gönülden
arzu ederim.
-
öncelikle hoşgeldin !İyi ki geldin! :D
sorunun cevabına gelince aklıma ilk gelen gıda sektörü üzerine olan bir yerdir.Çünkü insanlar ne kadar maddi açıdan zor bir dönem geçiriyor olsalar da muhakkak karınlarını doyurmak için bir şeyler alıyorlar.
Çevrade raip olmayan işlek bir yre kurarsam bir de kasaya oturursam .
oh hayali bile güzel :D
Hikayeler, Kıssadan Hisseler
in Serbest Kürsü
Posted · Report reply
Küçük şeyler!
Hayatımızda bırakın saatleri dakikaları hatta saniyelerin ne kadar önemli
olduğunu anlatan güzel bir yazı...
Saniyelerin ne kadar önemli olduğunu benden daha iyi kimse bilemez.
Küçük seyler...
11. Eylül İkiz Kulelere saldırı sonrası binadaki firmalardan birinin
hayatta kalanlarla yapılan sabah toplantısında güvenlik görevlilerinin
başı orada
hayatta kalabilenlerle ilgili şunları anlatmış; Küçük şeyler;
O sabah
- Firma müdürü o gün oğlu ana okuluna başladığı için işe geç kalmış
- Birinin o gün ofis kahvaltısına getirilecek Donut'ları alma sırasıymış
- Bayan elemanlardan birinin sabah alarmı çalmamış
- Biri kaza yüzünden trafiğe takılmış
- Biri otobüsünü kaçırmış
- Biri kıyafetini lekelemiş, üstünü değiştirmek vakit almış
- Birinin arabası çalışmamış
- Biri telefonu cevaplamak için geri dönmüş
- Biri çocuğunu hazırlamakta zorlanmış, geç kalmış
- Biri taksi bulamamış
Ama en etkileyicisi biri o gün ofise yeni aldığı ayakkabıları giymiş,
ayakkabı ayağını rahatsız etmiş ve bir eczaneye uğramış, yara bantı almak
için !!!
Bu gün hayatta olma sebebi olan bantı almak için...
Şu anda trafikte sıkıştığımda, asansörü kaçırdığımda, bir telefona cevap
vermem gerektiğinde, yani beni rahatsız eden küçük şeyler olduğunda,
Rabbimin benim o anda orada olmam gerektiğini istediğini düşünüyorum.
Bir daha ki sefere, sabahınız tersliklerle başladığında, çocuklarınız
giyinmek istemediğinde, arabanın anahtarını bulamadığınızda, bütün trafik
ışıklarına takıldığınızda, huzursuz olmayın, sinirlenmeyin.
Tanrının o an sizi gözetlediğini ve koruduğunu düşünün...
Küçüçük tersliklerle belki de Mevla'nın sizi o anda koruduğu için
yaşanıyordur ve biz umarım küçük sıkıntılı anlarda bunun olası nedenlerini hatırlarız ....