Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

serdengeçti

Editor
  • Content Count

    609
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    2

Posts posted by serdengeçti


  1. bu yazıdıyı okuduktan sonra İbrahim Ethem'in şu dizeleri geldi aklıma :

     

    YAMADIK DÜNYAMIZI YIRTARAK DİNİMİZDEN

    SONUNDA DİN DE GİTTİ DÜNYA DA GİTTİ ELİMİZDEN

     

    Ama durum bu kadar içler acısı değil.Aramızda gizli Allah dostlarının hürmetine bizim üzerimizde tekrar bu ayaklar altına alınan yıldızlar yeniden gökteki yerini alacaktır inşallah.


  2. Ne zamandır bu köşede bir soru sorulmamış.Bu fırsatı kaçırırmıyım?İşte size en kralından bir soru! :(

     

    Kusura bakmayın ne olur son günlerde bir hastalık sardı soru sormadan duramıyorum.(inşallah makul bir mazeret olmuştur?)

     

     

    Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü

    Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü

    Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü

    Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana

    Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana

    -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

     

    EVET BU ŞİİRİN ŞAİRİ KİM?


  3. Efendimiz sahabilerle konuşuyormuş sormuşlar Ey Resülüm (SAV) senin yanında en kıymetlisi kim..bizmiyiz...hayır gene sormuşlar gene hayır gene sormuşlar gene hayır..en sonunda kim Ey Allah'ın habibi ahir zaman ümmeti demiş...nedeN Resulüm biz seni gördük senin huzurunda bulunduk senden faydalandık ve seni çok seviyoruz...iyi ya demiş o iki cihan sultanı...siz gördünüz sevdiniz..ama onlar (YANİ BİZLERİ SÖYLÜYOR) görmeden sevdiler sevecekler yani benim yanımda en kıymetli ümmetim ahir zaman ümmeti yani ölümünden sonraki ümmeti...


  4. Mekke'nin fethinden sonra Hz. Peygamber (s.a.v) Hevazin ve Sakif kabilelerinin üzerine yürüdü. Yeni katılanlarla birlikte 15 bin civarında hayli kalabalık bir orduyla fatih ve muzaffer bir edayla, 4 bin civarındaki düşman kuvvetleriyle karşılaştılar. Müslümanların içinden “Mekke’yi de fethettik, artık kimse bize karşı koyamaz, topu topu dört bin kişiler.” sesleri yükselmekteydi. Dağılan düşman ordusuna bakarak ganimet toplamaya dalan Müslümanlar, düşmanın toparlanıp şiddetli bir ok yağmuruna başlamasıyla gerisin geri kaçmaya başladı. Eline ganimetten bir parça geçiren geri dönüp kaçıyordu. Ordunun dağılmaya yüz tutması üzerine ovada bir ses yankılamaya başladı; “Ben nebiyim, yalan yok, Ben Abdulmuttalib’in torunuyum!” diye bağıran bu ses, atını mahmuzlayarak düşmanın üzerine atılıyordu. Atın hemen yanındaki bir kaç kişiden “Ey Allah’ın kulları! Ey Ashabu’l-Şecere, Ey Ashab-ı Suretu’l-Bakara! Kaçmayın, geri dönün!” sesleri yükseliyordu. Bunun üzerine kaçmakta olanlar gerisin geri dönerek kişneyerek şaha kalkan, elindeki çakıl taşlarını ata ata düşmanın üzerine yürüyen bu cesur sesin etrafında kenetlendi. Hepsi birden tekrar yekvücut oldular ve son bir hamleyle düşmanı bozguna uğrattılar. Doğruluk ve dürüstlük timsali (el-emin) olmakla beraber, cesareti ve yiğitliği ile de gerçek bir lider olduğunu gösteren ve orduyu dağılmaktan kurtaran bu atlı Hz. Peygamber (s.a.v)’den başkası değildi. (Razi, Kurtubi, İbni Kesir, Taberi).


  5. Örneğin böylesi bir olayda, Mekke’ye kızı ile birlikte gelen bir köylünün yolu kesilmiş, satmak için getirdiği malına ve kızına şehre hükmeden yedi-sekiz tefeci bezirgandan birisi olan Ebu Cehil el koymuştu. Adam yana yana derdine çare arıyordu. Oradan birisi “Muhammed adında bir genç var, ona git, böyle işlerle ilgileniyor, sana yardımcı olur” dedi. Adam, o yıllarda henüz 25 yaşlarında olan genç Muhammed’e gelerek derdini anlattı. Muhammed, derhal yanına kendisi ile aynı yaşlarda olan 10-12 kişilik bir gurubu alarak tefeci bezirganın evine kuşattı. Kapıya vurarak adamın malını ve kızını geri vermesini istedi. Mekkeli kodaman, önce itiraz etti sonra da hiç olmazsa kızın bir gece kendinde kalmasını istedi. Muhammed, bu söze öyle sinirlendi ki alnındaki damar görüyordu. Etrafındakilere işaret ederek kapıya yüklendi. Omuzuyla kapıyı kırmak için yükleniyordu. Derken gürültüden iyice rahatsız olan kodaman aşağı inerek kapıyı açtı. Muhammed yakasını toplayarak öyle bir sarstı ki Ebu Cehil daha sonra “Azgın bir deve gibi üzerime geliyordu” diyecektir. Sonunda çaresiz adamın malını ve kızını teslim etti. Muhammed adamın malını kendisine vererek kızıyla birlikte, yanına birkaç kişi daha katarak gideceği yere kadar yolcu etti. (İbn Kudame, El-Muhabber)


  6. Üstad'ın eserlerini tarih sırasına göre incelediğimizde, ölüm olgusu evreler halinde son durumunu almış. İç dünyası ile paralellik göstererek manevi yücelişin, sevgiliye kavuşmanın, istenen beklenen bir misafir gibi algılanma bir insanın erişebileceği olgunluğun-mutmain olma-mısralarda yavaş yavaş tekamüle ermesi göze çarpmaktadır.


  7. Çok güzel bir konu seçmişsin Şehit kardeşim! :rolleyes:

     

    Her kelimesini okurken doğrusu mest oldum.İnşallah o güzel mertebeleye erişen kullarından oluruz.

     

    MADEM ÖLÜM TEK BİR DAHA GELECEK O NEDEN ALLAH İÇİN OLMASIN?

     

     

    ZALİMLER ORTAK OLMAK YERİNE MAZLUM DÜŞMEK TOPRAK ÜSTÜNE

     

    ALINACAK BİR EMANETİ HEDİYE GÖTÜRMEK ASIL YERİNE

×
×
  • Create New...