Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

kevser

Üye
  • Content Count

    176
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by kevser


  1. İyilik yapan ne bulur?

     

    İki yıl önceydi. Akrabalarımı ziyaret için eski mahalleye otobüsle gidiyordum. Eve varmamıza 5 dakika kala ezan okundu.

    Yanımdaki çikolatayı yemeyi düşünürken küçük bir çocuk ağlamaya başladı.

    Çikolatayı görmüştü. Hemen ona verdim. Otobüsten indiğim anda adamın biri çikolata dağıtıyordu.

    Hem de benim verdiğimin aynısından. İftarımı onunla açtım?

    M. Selim Alkan (ZAMAN-10.09.2008)


  2. İkramlar sekmez!

     

    9 yaşındaki oğlumla umredeyiz. Mübarek Kâbe karşımızda. İkindi sonrası acıkırız diye yanıma bisküvi almıştım. Tam yemeyi düşünürken Afrikalı 3 yaşlarında sevimli bir çocuk yanımıza geldi.

    Ne vereyim diye düşünürken aklıma bisküvi geldi, 'Bizim çocuk da aç' fikri daha oluşmadan "Olsun, Allah kerim!" fikri hakim oldu ve bisküviyi çocuğa verdim.

    Verdim, daha bisküvi elimden ayrılmadan bir poşet hurma kucağıma atılıverdi.

    Saniyeler içinde oldu yani. Eğer hasislik yapıp vermeseydim ve o poşet kucağıma o halde düşseydi kendimi çok kötü hissederdim. Rabb'ime şükürler olsun.

    M. Aydın (ZAMAN-10.09.2008)


  3. ÖTELERE MEKTUP

    M. Sacid ARVASİ

     

    Sevgili Hacı Kemâl Ağabey;

    Size nasıl hitap edeceğimi bilemediğimden, aklıma gelen ilk sözcüklere sığındım. Siz beni tanımıyorsunuz, bense sizi vefatınızdan sonra, tekrar tekrar seyrettiğim bir video kasetinden tanıyorum, o kadar. Bu kadarlıkla bir insan tanınır mı? Elbette tanınmaz. Bu yüzden siz benim gibi pek çok insanın meçhûlüsünüz. Meçhul ama kahraman!..

     

    Bu satırları şehrin göbeğindeki ıssız bir tepede yazıyorum. Bir şubat akşamı, dışarıdayım ve üşümüyorum. Hava mı bahar havasında, yoksa, yâdınız mı baharı taşıdı bu tepeye bilemiyorum. Birkaç gün önce, dört yıldır beraber kaldığımız bir Rus delikanlısı Andrey; İnegöl'e taşınmış bir Rus kadını ve iki kızından bahsederek tanışmak için oraya gideceğini söyledi.

     

    Geri dönüşünde yanıma geldi. Dudağında tarifsiz bir tebessüm, mavi gözlerinde mutluluk vardı. Taşkın bir heyecanla: "Bir Rus kadını, hem de tesettürlü. Böyle bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Rus olan, Rusça konuşan Müslüman bir kadın... Annemi ve kız kardeşimi hayal ettim. Şimdi en büyük arzum; babam, annem ve kardeşimle hacca gitmek, ve orada Efendiler Efendisi'ni ziyaret etmek! Dua et ağebey, ne olur, dua et!" dedi.

     

    Yüreğime ansızın yayılan bir sızıyla nemlenen bakışlarımı yere indirdim. Göremedim ama, biraz önce içlerinde mutluluk okuduğum mavi gözlerinin bulutlandığını hissettim.

     

    Kimmiş o Rus kadını, biliyor musunuz, Hacı Kemal Ağabey? Yüreklerine sevgiyle aktığınız yüzlerce insandan biri: İrina... Ona şimdi "Meryem Ana" diyorlar. Küçük kızı Teresa'yı, Ozan Beyle; büyük kızı Aleksi'yi de, Yücel Beyle evlendirmiş ve İnegöl'e yerleşmişler. Onlar da artık Teresa ve Aleksi değil. Biri Elif, ötekisi Merve... "Bizim Hacı Kemâl'in vefatından bir gün sonra Müslüman olduk." demiş. Seyrettiğim kasette Tacikler sizin için; "Bizim Hacı Ata" diyorlardı. Bunu yadırgamamıştım. Fakat bir Rus'un dudaklarında, sizin için çiçeklenen "Bizim" kelimesi karşısında şaşırmaz mı insan? Rusların Hacı Kemâl'i!.. İrina'nın, yani Meryem Ana'nın bir torunu olmuş, adını Yusuf Kemâl koymuşlar. Kimbilir daha kaç tane Rus, Tacik ya da gönüllerine aktığınız ayrı coğrafyaların insanları torunlarına "Kemâl" adını verecekler. Vermeliler de... Adınız yaşamalı, ruhunuz da adınızı taşıyan bedenlere hayat olmalı.

     

    Sonra bugün, yanıma, çok uzaklara gönderdiğimiz bir Abdullah geldi. Maraş'tan, Burma'ya gönderdiğimiz bir Abdullah...

     

    Abdullah, yedi sene önce dilini, dinini, havasını, suyunu bilmediği bu Budist diyarına gittiğini söyledi. Tek başına... Şimdi orada bir kolej yükseliyormuş Hacı Ağabey.

     

    'Yalnızlığınızdan, yapayalnızlığınızdan bir kolej nasıl yükseldi?' diye sordum. 'Allah' dedi, mihnetle titreyen dudakları... Allah... Bir kutlunun gözyaşlarını coğrafyalarda filizlendiren Allah...

     

    Ve devam etti, bizi büyüleyen, uzak diyarlardan gelen Abdullah: "Burma'ya gittiğimde, on beş gün boyunca bir otel odasında âdeta mahpus kaldım. Ne yapayım deyip duruyordum kendime. Sonra tıraş olur, berberle; alış-veriş yapar, bakkalla; et alır, kasapla dost olurum; ama önce -varsa- kardeş ülkelerin konsolosluklarıyla irtibata geçeyim dedim. Zira Burma'da bizim konsolosluğumuz yok. Ülkemiz adına yalnızız orada. Zaten bütün dünyadan ancak on yedi ülke konsolosluk açmış. İlk olarak gittiğim Pakistan Konsolosluğu'nda bir buçuk saat bekletildikten sonra kabul edildim. Konsolosa Türkiye'den geldiğimi, kıtalararası bir eğitim seferberliği başlattığımızı, bu niyetle burada bulunduğumu anlattım. Konsolosun gözleri bir-den parladı. Ayağa fırlayarak yanıma geldi, kırk yıllık dost hasretiyle bana sarıldı; ardından, 'Bizim Hacı Kemâl'i bilir misiniz?' dedi. 'Ben Tacikistan'da çalışırken onunla tanıştım.' Bana bazı porselen tabaklar göstererek: 'Bu tabakları bana Hacı Kemâl Kütahya'dan getirip hediye etti.' dedikten sonra, beni arabasına bindirerek orada pek çok insanla tanıştırdı ve bana referans oldu. Böylece yalnızlığımızın hüzün tomurcuğundan Burma'daki kolej fışkırdı."

     

    Kütahya'dan götürdüğün porselenler, fethettiğin bir kalpten; Burma'nın fakir coğrafyasına bir kolej olarak yansıdı Pakistanlıların Hacı Kemâl'i.

     

    Siz beni tanımıyorsunuz, doğrusu ben de sizi yeterince tanımıyorum. Ama gönlüm size karşı sevgiyle dopdolu. Babamın vefatından sonra ona hiç ağlayamadım. Fakat şu an sizin için ağlıyorum, gönlümün Hacı Kemal'i.

     

    Seksen arkadaşını Bizans İmparatoru'ndan kurtaran Abdullah bin Huzafe'yi, Medine'de karşılayan Hz. Ömer'in, yanındakilere: "Şimdi hepiniz kalkacak Abdullah'ın başını öpeceksiniz, zira o baş, seksen arkadaşımızın kurtulmasına vesile oldu." dediği gibi; inanıyorum ki siz de buradan göçtüğünüzde, Ömer'i, Hz. Ömer yapan Gönüller Sultanı; yanına Ebu Bekirlerini, Ömerlerini, Osmanlarını, Alilerini alarak, sizi karşılamış ve şöyle demiştir: Şimdi hepiniz kalkacak Hacı Kemâl'imi alnından öpeceksiniz. Zira o baş, yüzlerce insanın ebedî hayatının kurtulmasına vesile oldu.

     

    Saatler, bahar havasını yaşadığım bu şubat gecesinin ikisini vuruyor. Bugün, Sevgililer Günü... İnsanlar gönüllerine sevgili yaptıklarına bugün ne verecekler bilemiyorum. Ben yalnızca bir Fatiha'yla beraber, birkaç damla gözyaşıyla yazdığım bu iki satırlık mektubu buutlar arası bir sevgi "Sızıntı"sına katacağım. Okursunuz değil mi, Hacı Ağabey?


  4. Bisküvici Ramazan

     

    Oğlum 4 yaşına kadar kendi yatağında uyumuyordu.

    Onu alıştırmak için bir yöntem bulmuştum. Ramazan ayındaydık.

    Yatağında uyursa Ramazan'ın gece gelip yastıının altına yiyecek bir şeyler koyacağını söyledim.

    O da kabul etti. Bir gün bisküvi, bir gün çikolata koydum. Öylece yatağında uyumaya alıştı.

    O seneden beri bu, bizde gelenek haline geldi.

    Şimdi oğlum 7 yaşında hâlâ yiyecekleri Ramazan'ın getirdiğini sanıyor.

    Bu yiyecekler bazen bayram adıyla da geliyor. Oğullarım Ömer ve Kerem, bu uygulamadan çok memnunlar. Hülya Özbilici (ZAMAN-09.09.2008)


  5. Hızır mı, Sabahattin mi?

     

    Bir gün bir iftara giderken arkadan "Hamzaa" diye bir ses duydum.

    Devam ettik, ama yine "Hamzaa!" diye bağıran dilenci diyebileceğimiz biri yanıma geldi.

    "Ben Hamza değilim." dedim.

    Koltuğunun altından bir poşet çıkardı, içi para doluydu bana, "Kaç kişisiniz?" dedi. "20 filan dedim."

    "Al bakalım şu 20 kişilik iftar parasını!"dedi. "Hayır, alamam" dedim; ama ısrarla parayı elime tutuşturdu

    "Acelemiz var. Size mutlaka teşekkür etmek istiyorum. Neredesiniz?" dedim.

    Israr edince "Halde 1 numaradayım, Sabahattin!" dedi. Gittiğimiz evde anlattık.

    Abinin biri, "Ben yıllardır haldeyim; ne Sabahattin diye birini duydum ne de 1 numaradaki arkadaşın adı Sabahattin!" dedi.

    Münib A. Yılmaz (ZAMAN-09.09.2008)


  6. Sevgili kardeşim verdiğimiz tepkiye götüren süreci değerlendirmeni rica ederim. Zannediyorum yaran aşkıyla çöldeki kum tanelerinin yağmura hasreti gibi kavrulan buradaki kardeşlerinizi ve tepkilerini anlamanız mümkün olmayacak. Kendimizi anlatamadığımız için özür dileriz! Özür dilemesi gereken kardeşlerimiz yerine de özür dileriz! Baki selam ve dua ile...

    KARDEŞ SADECE SENİN İÇİN DEMEK İSTEMEDİM.... GENEL OLARAK FİKRİMİ BEYAN ETMEK İSTEDİM....

    BİR KUSUR ETTİYSEK AFFOLA.........


  7. Svgili kardeşlerim yazılarınızı okudukça şok üstüne şok yaşamaktayım tabi ki bunları söylemek haddim değil ama sitenin(kuranlardan allah razı olsun)kuruluş amacına uygun olmadığını düşünüyorum acizane fikrim............. aynı saftaki kardeşler bu şekilde davranırlarsa :) hani nerde bizim candan önce cananı düşünme fikrimiz....

    YA SABUR!!!!....YA SABUR!!!!.............

    HAKKINIZI HELAL EDİN SELAM VE DUAYLA


  8. Sene 1999, yer Kıbrıs. Evde, yemek yapma sırası bende.

    Her gün bezelye-makarnadan bıktığımız için ablamdan tarifini aldığım biber dolmasını yapacağım.

    Kuş üzümü de aldım ki lezzet katsın. Neyse, dolmayı yiyeni ter basıyor! Ama dolmaya hiç acı atmamıştım. Arkadaşlardan Mahmut "Şu kuş üzümlerini yemeyin arkadaşlar!" dedi "Bunlar galiba çekilmemiş karabiber topları!" Alışveriş yaparken kuş üzümü yerine yanlışlıkla çekilmemiş karabiber almıştım!

    Fatih İspirli, Lefkoşa (ZAMAN-08.09.2008)


  9. Sağ olasın Ragıp abi

     

    Ragıp adlı bir abi öğrencileri misafir etmek istemiş

    . Bir aracıyla iftara davet etti. Onu tanımıyorduk.

    İftardan yarım saat önce heykelin önünde buluşacaktık.

    Biz 4 arkadaş heykelin önünde buluşup Ragı Abimiz'i beklemeye başladık.

    Tam bu sırada önümüzde bir araba durdu ve içerideki 3 abi bizi çağırdı.

    Hemen arabaya doluştuk. İftarımızı harika bir maklubeyle yaptık. Sıra tanışma faslına geldi.

    Önce biz kendimizi tanıttık sıra abilere gelmişti. Ragıp Abi'yle tanışmak için bekliyorduk.

    Ama hiçbirinin adı Ragıp değildi! Meğerse bize iftar yaptıran abiler bizi değil başka bir grubu davet etmişler, bizi yol kenarında görünce de aceleyle davet ettikleri grup sanıp almışlar.

    Daha sonra öğrendik ki gerçek Ragıp Abi de biz diye bu abilerin çağırdığı grubu götürmüş.

    Yani kime niyet kime kısmet!

    Serkan Turan/UŞAK (ZAMAN-07.09.2008)


  10. DUYDUM Kİ BİZİ BIRAKMAYA AZMEDİYORSUN ETME

     

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme

    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

     

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı

    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

     

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru

    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

     

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için

    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

     

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi

    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

     

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan

    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

     

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan

    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

     

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer

    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

     

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi

    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

     

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize

    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

     

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle

    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

     

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı

    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

     

    İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil

    aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

     

    MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

     

    not: Şiiri Mevlana Şems'e yazmıştır..


  11. 1989'da 5 öğrenci arkadaş iftara davetliydik, apartmanı bulduğumuzda ezanlar okunuyordu.

    Kayseri ahalisinin cömert iftar sofralarının hayaliyle telaşla asansöre doluştuk.

    'Asansör dört kişilik' yazısını biz içeri beş kişi girip asansör düğmesine bastığımızda anlamıştık.

    Asansör zemine indi, ışıklar söndü.

    Cep telefonu yok, sesimizi duyuracak hiçbir şey yok!

    Bekliyoruz ama koridorlardaki tüm yemek kokuları asansörün içine doluyor.

    Yaklaşık 40 dakika sonra ayak sesleri geldiğinde gol atmış taraftar coşkusuyla dar alanda geniş coşkulu sarılmalar yaptık.

    Gelen baston ve ayak sürünme sesi yaşlı bir amcanın bize doğru geldiğinin habercisiydi.

    Hep bir ağızdan: "Help help, amca! Amca! Biz asansörde kaldık yardım eder misin?" diye bağırdık.

    İki üç tekrarla anlaştıktan sonra amca kısa ve net şu cevapla bizi rahatlattı:

    "Ben teraviye anca yetişiyom! Sizi başkası gurtarsın!"

    Aytekin Kılınç, Kayseri (ZAMAN-04.09.2008)


  12. Ramazan hatıralarınızı NFK-FAN'larla paylaşmak ister misiniz?:)

     

    Hadise bu Ramazan'ın ilk sahurunda gerçekleşti.

    Bekar öğretmen ve öğrencilerle beraber kalıyorum...

    Arkadaşları, sahur hazırlamaları için kaldırmaya çalışıyorum ama kimse kalkmıyor.

    Eğer ben de uyursam sahura kimse kalkamayacak demektir.

    Arkadaşların saatlerini birer saat ileri aldım saat 04.15 gibi oldu.

    Birine çağrı bıraktım.

    Arkadaş saate bakar bakmaz hemen fırladı ve diğer arkadaşları da kaldırdı.

    15 dk. da çok ihtişamlı bir sofra hazırladılar.

    Tabii ki ben bununla da yetinmedim.

    Telefonumdan da 10 dk. önce ezan okuttum.

    Ve herkes şokta.

    Arkadaşlar dişlerini fırçaladıktan sonra işin aslını öğrendiler ve sabah namazına kadar muhabbet ettik.

    Mustafa .B., Çorlu - Tekirdağ (ZAMAN-03.09.2008)


  13. S.ALEYKÜM DOSTLAR ALLAH HAYIRLI ÖLÜMLER VERSİN SİZE GÖRE ÖLÜM NEDİR?

     

    (ÜSTADIN bir adam yaratmak kitabını yeni okudum ve çok etkiledim.Bu kitap beni böyle bi konuyu tekrar tekrar gündeme getirmeye sevk etti.İnşallah ihtiyaca binayendir) SELAM VE DUAYLA.................

     

    HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR..............(ENBİYA_35)


  14. MUSTAFA ABİ; ELİNE DİLİNE SAĞLIK SİTEDE YENİLERDENİM VE YAZILARINIZI YENİ YENİ OKUYORUM ABİ ŞİİRLERİNİZE MEST OLDUM İNŞALLAH DEVAMINI DA BEKLİYORUZ İNANIYORUM Kİ DİĞER ARKADAŞLARDA BENİMLE AYNI FİKİRDEDİR ELİMDE OKUDUĞUM KİTAPTA BİR ŞİİR VAR BEN DE NACİZANE SİZE ARMAĞAN EDİYORUM

    SELAM VE DUAYLA........... OLMALI BİR MİADI BU TEKLEMENİN ELBET;

    KURTAR BENDELERİNİ,GÖNÜLLERİNİ ŞAD ET...

     

    GÖZLERİMİZ UFUKTA SÜREKLİ TULU BEKLER,

    MİHNETKEŞ GARİPLERİ BİR DE ÜNSÜNLE GARİP ET!

     

    BİLMEM KAÇ ASIR OLDU IRMAKLAR KURUYALI,

    NEZDİNDE HAPSETTİĞİN RAHMETİNİ AZAD ET!


  15. S.ALEYKÜM

    1. OLARAK;

    SÜLEYMAN BOSNALI NIN DİNİMİN DİREĞİ NAMAZI ADLI ESERİNİ OKUYORUM İLMİHAL İÇERİKLİ BİR KİTAP İLMİHAL YÖNÜM EKSİK DİYEN ARKADAŞLARA TAVSİYE EDERİM.

     

    2.KİTABIM SÖZLER BU KİTABI DA TAVSİYE EDEBİLİRİM 4. OKUYUŞUM AMA HER OKUYUŞUMDA İNANIN AYRI KEYİF ALIYORM


  16. Benzeri başlık açıldı mı bilemiyorum... :D

    Çektiğimiz doğa temalı vb. fotoğrafları burada paylaşabiliriz diye düşündüm. NFK forum üyeleri olarak güzel bir albüm oluşturabiliriz.

    İlk fotoğraf benden olsun mu ? :)

    Sinop'ta çektiğim, güzel bir pazar günüydü. Tarih : Mayıs 2008

     

    sany0081dx8.jpg


  17. Değerli arkadaşlar;

     

    25 Mayıs 2008 pazar günü, n-f-k.com ailesi olarak Üstad'ı yaklaşan vefat ve veladet yıldönümleri sebebiyle yâd etmek amacıyla; sohbet etmeyi, hakkında bilgi ve fikir paylaşmayı, bu büyük fikir ve aksiyon adamını anmayı planlıyoruz. Katılmak isteyen arkadaşlar nfk-fan a ve bana Pm ile ulaşabilir.

     

    vesselam

    mrb ben yeni üyeyim bu faaliyetlere ben de katılmak istiyorm ama üstattan o kadar uzağım ki malesef karaman da okuyorm çalışmalarınız için aeo

×
×
  • Create New...