Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Metafor

Editor
  • Content Count

    203
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by Metafor


  1. onlara dokunanın başına gök kubbeyi yıkarız gibi sözler ediyor.

     

    http://www.dailymotion.com/video/xgqpcf_ysrayl-ayiyi-sapik-adnan-oktar_news#from=embed

     

    Tahrif Tevratı yaşayan Yahudilere kardeşim demekle kalmıyor İsraillilerin peygamber torunu olduğunu söylüyor,

     

    http://www.youtube.com/watch?v=uZnrAMQ2p1Y&feature=related

     

     

    http://www.youtube.com/watch?v=emBn4ewYOlY&feature=related

     

    http://www.youtube.com/watch?v=axLmuktTPvI&NR=1

     

    Daha önce önündeki kağıda bakmadan içi olu bir kaç cümle edememesi olayına çok tebessüm etmiştim. Şimdi tahmin ediyorum ki Harun Yahya kitaplarını yaznlarla ekranlarda konuan Harun Yahya aynı kişi değil!!! Eserler müspet iken kendisi bün türlü çelişkiyi yansıtıyor...

     

    http://www.youtube.com/watch?v=yaH_nsUCIZU

     

    *****

    *** http://adnanoktaracevap.com/wordpress/


  2. Gazeteci-yazar Taha Akyol günümüz gazetecileri arasında kalbur üstü kabul edebileceğimiz niteliktedir. Olaylara bakış açısı ve durumu değerlendirme kabiliyeti kıymet belirtecek çaptadır. Kendisinin, aradığımız entellektüel çapı ve işin ruhuna inebilme mevzusunda normal üstü kalitede bir kumaşı taşıdığını fark edebiliyoruz...

    Sayın BDG, Taha Akyol'un aşağıdaki bakış açısını ve durum değerlendirme kabiliyet/sizliğini hatırlayalım:

     

    http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/2774-libos-taha-akyolda-birilerine-sirin-gorunmenin-yolunu-bulmus


  3. Hatırlıyorum bu programı, bu bölümünü ben de izlemiştim. Dursun Gürlek hocanın Üstad hakkındaki sohbeti çok güzeldi.

    Hayati İnanç bey de Cengiz Numanoğlu'nun aşağıdaki şiirini Üstad'ın diyerek okumuştu. Bir edebiyat programı yapan insandan çıkmaması gereken bir galat. Her tarafa yayılmış olan yanlış bilgiden o da etkilenmiş demek ki. Halbuki Üstad'ın hiç bir şiir kitabında yok bu şiir. Hadi Cengiz Numanoğlu'nu bilmiyor, okumuyor diyelim, ama sırf Üstad'ın şiirlerini okuyan biri bu şiirin Üstad'ın olmadığını bilmesi lazım. Dursun Gürlek ve Serdar Tuncer'den de bir uyarı gelmedi maalesef.

     

    "Dinde zorlama yoktur, insan hürdür elbette!

    İster dünyada pişer, İsterse ahirette"

     

    Aha bu da Cengiz Numanoğlu'nun sitesinden:

    http://www.cengiz-nu...m/Beyitler.html


  4. Mevdûdî diyor ki, muhterem kardeşlerim:

    "--Yetişmemiş insanlardan, İslamî aksiyon çok zarar görüyor. İinsanların iyi yetişmesi lâzım!.."

    Aynen Üstad'ın olduğu gibi, M.Esad hocanın da bu husustaki fikirleri ve tenkidleri, yakın tarihimizde bir hayli çalkantılı dönemler yaşamış ve yaşatmış bir partinin liderinin incelenmesi, anlaşılması adına önemli bilgiler içeriyor. Yazıyı paylaştığınız için teşekkür ederim nefrazde kardeşim.

    BDG adminimizin tavsiye ettiği kitabı okuyorum da şu sıralar, bu yazının o kitapta da olduğu gözüme çarptı, lakin kitaptaki yazıda bu yazıya kıyasla bazı eksiklikler var. Mesela yukarıdaki ifadede geçen "Mevdûdî diyor ki" ibaresi kitaptaki metinde yer almıyor nedense. Yazıların tam olarak aynı olup olmadığını karşılaştırırken dikkatimi çekti bu eksiklikler.

    Asıl gelmek istediğim husus şu: Ruşen Çakır'ın kitabından öğrendiğime göre Esad Coşan hocanın çıkardığı İslam isimli bir dergi var. Bu derginin 85 ve 86 yıllarından birer sayısı elimde mevcut. Dergiyi okurken tam olarak kime bağlı olduğunu bilmiyordum, kitap ile öğrenmiş oldum.

    Dergilerdeki bazı kitap reklamları bilhassa dikkatimi çekmişti. Şimdi yukarıda iktibas yaptığım kısa ifadede geçen Mevdudi malum şahsının adını görünce de, ikafamdaki soru işaretleri arttı. Esad Coşan hoca, sohbetleriyle ve nezaket abidesi üslubuyla çok sevdiğim bir kişiydi. Epey zaman önce İbn-i teymiye'ye dair müspet laflar sarf ettiğini öğrendiğimde hem şaşırmış, hem üzülmüştüm. (Tıklayınız) Şimdi paylaştığınız bu yazıda da hocanın Mevdudi'den bir söz sarfetmesi, aşağıya eklediğim dergilerdeki kitap reklamları, acaba Coşan hoca "sapıklardan" da mı besleniyordu sorusunu karşıma çıkardı. Biliyoruz ki Mevdudi doğru yolun sapık kollarından. (Hocanın Mevdudi'den aktardığı sözde bir sorun yok ama ehli sünnet alimlerinin sözlerini tercih etmek yerine bir sapığın isminin anılarak sözüne yer verilmesi bana çok itici geldi) Teymiye zaten malum. Zamanında çıkarmış olduğu İslam dergisine aldığı kitap reklamlarında da bir hayli sapık var. Bu mesele, paylaştığınız yazı ile birebir alakalı olmasa da dolaylı olarak bir bağ taşıdığından mevzuyu açmakta bir beis görmedim.

    Esah hoca Teymiye'yi övüyor, Mevdudi'den söz aktarıyor, çıkarmış olduğu dergide "İslam Düşüncesinin Çağdaş Kaynakları" başlığı altında sapıkların kitaplarının reklamını yapıyor. (Mevdudi, Ali Şeriati, Yusuf El-Kardavi, Seyyid Kutub, Hamidullah, M.İkbal)

    Esad hoca bütün bu sapıklardan beslenmiş midir acaba? Beslenmediği kişilerin diğer Müslümanlar tarafından okunması için onların reklamını yapmazdı sanırım, yani muhtemelen beslenmiştir, diye düşünüyorum. Mevzu ile alakalı malumat sahibi arkadaşımız varsa, onu da dinlemek isteriz.

     

    İslam Dergisi'nin reklam sayfası 1: http://img830.imageshack.us/img830/4210/30786205.jpg30786205.jpg yazı

     

    Reklam sayfası 2 : http://img210.imageshack.us/img210/5457/33487991.jpg


  5. Kıyametin 10 büyük alameti hadis-i şerif ile bildirilmiştir:

     

    On büyük alamet

    On alâmet çıkmadan kıyamet kopmaz:

    1- Deccal,

    2- İsa'nın inmesi,

    3- Güneşin batıdan doğması,

    4- Dabbet-ül-arz,

    5- Yecüc ve Mecüc,

    6- Duman,

    7- Doğuda, batıda ve Arabistan’da yere batışlar,

    8-Yemenden bir ateşin çıkması, (Müslim)

    9- Kâbe'nin yıkılması, (Buhari)

    10- Mehdi'nin gelmesi. (Tirmizi, İbni Mace, İ. Ahmed)

    *Kaynak

     

    Bu alametlerde tevil olmamasına dair bilgi:

     

    "İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki:

    Yecüc ve Mecüc'ün ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, Hazret-i İsa'nın gökten inmesi, Deccal’ın ve diğer kıyamet alametlerinin hepsi aynen hadis-i şerifte bildirildiği gibi, [tevilsiz olarak] zamanı gelince gerçekleşeceğine inanırız. (Fıkhı ekber)

    Kıyamet alametlerini tevil etmek, İmam-ı a’zamın sözüne aykırıdır. Hiçbir İslam âlimi kıyamet alametlerini tevil etmemiştir.inkârcılardan olmamalıdır."

    *Geniş bilgi içintıklayın.


  6. Necip Fazıl hakkındaki hakaretinden dolayı Taraf yazarı Margulies hakkında suç duyurusunda bulunuldu!..

     

    İLGİLİ HABER: TARAF YAZARINDAN KÜSTAHLIK

     

    Necip Fazıl Kısakürek'in 25 Ekim 1967 tarihinde Büyük Doğu'da yayımlanmış olan "Dünyayı Yahudi Güdüyor" başlıklı yazısından alıntılar yaparak Taraf gazetesindeki ‘Solduyu' adlı köşesinde 22.09.2010 tarihli yazısında, Necip Fazıl Kısakürek'e hakaret içerikli tepki gösteren Roni Margulies hakkında suç duyurusunda bulunuldu…

     

    Margulies'in, ‘Dünyayı Yahudi güdüyor!' başlıklı yazısında geçen

    (...) Recep Tayyip Erdoğan'dan belediye başkanlarına kadar pek çok AK Parti üyesi gençliğini Büyük Doğu dergisi okuyarak, Necip Fazıl'ın görüşlerini beğenip benimseyerek geçirdi.

     

    Başbakan hala bugün iyi niyetli bir beraberlik ruhu aşılama çabası içinde Nazım Hikmet'le Necip Fazıl'ı birlikte anıyor.

     

    Kusura bakmayın, ama yok öyle şey.

     

    Azgın bir ırkçının, altı milyon kişinin ölümünü onaylayan ve az bulan bir yaratığın adını Nazım Hikmet'le birlikte anamazsınız.

     

    Ve bu yaratığın adını Kültür Merkezlerine veremezsiniz.

     

    Bahçelievler Belediyesi Eski Başkanı Muzaffer Doğan ve İşadamı Nihat Eren, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundular…

    Konuyla ilgili HaberMolası'na konuşan Bahçelievler Belediyesi Eski Başkanı Muzaffer Doğan,

     

    “Büyük bir terbiyesizlik yapmıştır. Son yüzyılda Türkiye ölçeğinde değil, dünya ölçeğinde Türk ve İslam dünyasının yüzakı olan ‘Üstad' Necip Fazıl Kısakürek'e kin kusmuş!..

     

    Bugün ülkemizde Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül başta olmak üzere, Başbakanımız Sayın Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Milletvekillerinden bazıları, İçişleri Bakanı Atalay, valiler, kaymakamlar, bazı üniversitelerin rektör ve dekanları, sayısız bürokrat, fikir adamı fikren ‘Üstad Necip Fazıl'dan beslenmişlerdir…

     

    Margulıes, ‘Üstad'ı Nazım Hikmetle kıyaslıyor… Nazım'ı üstün görüyor!.. Ne boş bir gayret, ne lüzumsuz bir kıyaslama. ‘Elmas' ile ‘Kömür' hiç birbiriyle kıyaslanabilir mi?.. Üstad, ‘Güneş'se Nazım ‘İdare lambası'dır… Hapsi bu işte… Yazdıkları sinek vızıltısı mesabesinde şeyler. Üstad Necip Fazıl, aramızda yaşıyor ve yaşayacak. Büyük Doğu davası yürüyor ve yürüyecek…” diye konuştu…

    Doğan, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilmek üzere, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını ve bu işin takipçisi olacaklarını da sözlerine ekledi…

    TCK'nun 125. Maddesi (Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.) ve

     

    130. Maddesi (Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.) gereği cezalandırılması talebiyle yapılan suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi:

     

    “Necip Fazıl Kısakürek'in şeref ve saygınlığını rencide edici mahiyette yazılarla onun kişilik ve şerefini hedef alan, hakaret ve nefret dolu yazısını, ulusal bir yayın organında yayınlayan, böylece, milletimizin içine kin ve nefret tohumlarını saçan Roni Margulies'in yazısını yayınlayan “Taraf gazetesi sorumlu yazıişleri müdürü ve tüzel kişi temsilcisi” sıfatıyla Adnan Demir'in, yukarıda zikredilen ve takdir edilecek olan sair mevzuata istinaden cezalandırılmalarını talep eder, gereğinin yapılmasını arz ederiz…”

     

    http://www.habervaktim.com/haber/150284/ne...c_duyurusu.html


  7. İlgilisi için, yaklaşık 300 derginin nüshalarından oluşan kapanmış dergiler ve fanzin dergiler sergileri de fuar boyunca devam edecek.

    Çok güzel bir etkinlik. Büyük Doğu Yayınları'nın da bu fuara katılıp bir döneme damga vuran Üstad'ın Büyük Doğu Dergilerini katılımcıların incelemesine, istifadesine sunması lazım. Acaba Büyük Doğu Yayınları katılıyor mu, bilgisi olan var mı? Sadece Büyük Doğu Dergisi değil Ağaç Dergisi ve hatta Borazan dergisiyle de bu fuara iştirak etmeli BDY.

    Eğer ki iştirak edemiyorlarsa, Üstad hatırasına yayın yapan en kapsamlı web sitesi olan bu site, Üstad'ın dergicilik cephesini katılımcılara anlatmak ve matbu yayınlardan da nüshalar sunmak için Üstad'ı temsil etmek gayesiyle bu fuara katılsa ne kadar güzel olurdu. :)

    Bu fuarın ikincisi de düzenlenir muhtemelen seneye ve inşallah o zaman siteden de bu minvalde bir katılım olur yönetim tarafından. İstanbuldaki arkadaşlar da kaçırmasın derim fuarı.


  8. __ Mevlana Hz.nin (manen) yetiştirdiği en büyük adamlardan biri Muhammed İkbal'dir..İkbal'in bütün eserlerini almışımdır..O M.İkbal dedi ki ; " Müslümanı gavur yapan adama molla derler..?! " eee nerde şimdi molla ? mollayı bulduk aşk yok aşk!.. ( ki Molla eskiden büyük alimlere verilen isimdi yada Büyük Kadı manasında idi

    Muhammed İkbal reformcu değil miydi kardeş? Bayram Ali hoca hikmet dolu güzel şeyler söylemiş, ama buraya takıldım, İkbal ayağı kayanlardan.

    Tıklayıp okuyunuz lütfen: http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4986


  9. Geçen hafta, bir TV programında, Kazım Karabekir Paşa’nın küçük kızı Timsal Hanımefendiyi dinledim.

    Bir soruya çok açık, çok kesin bir tavırla cevap verdi:

    -“Babam, Atatürk’e saygı duyardı!” dedi. Doğrusu çok şaşırdım. Bugünkü genç neslin, acaba yüzde kaçı Karabekir Paşa’yı biliyor? Bilmeyenlere, kendi inancımı açıklamak istiyorum: Milli Mücadelemizin bir numaralı kahramanı, kayıtsız-şartsız lideri, elbette Mustafa Kemal Paşa’dır. Kimse bunu inkâr edemez.

    Ben, Atatürk’ün NUTUK isimli eserini dikkatle okudum. Ayrıca Atatürk üzerine yazılan kitaplardan seksen yedisini elime aldım. Tabii, Kazım Karabekir Paşa’nın İSTİKLÂL HARBİMİZ isimli çok önemli eserini de inceledim. Dün olduğu gibi bugün de, samimiyetle inanıyorum ki, Milli Mücadelemizin iki numaralı kahramanı Kazım Karabekir Paşa’dır.

    Atatürk’ü, Şişli’de oturduğu evde ziyaret ederek, ona Milli Mücadelenin Doğu Anadolu’dan başlatılması gerektiğini anlatan ve M. Kemal Paşa’yı Anadolu’ya davet eden Karabekir Paşa’dır.

    Ve İngilizlerin büyük baskısıyla, İstanbul Hükümetinin emirlerine itiraz eden, yani Erzurum’da M. Kemal Paşa’yı tutuklamayan, aksine “15. Kolordumla Emrinizdeyim Paşam!” diyerek ona kol-kanat geren Karabekir Paşa’dır. Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’da, Mustafa Kemal Paşa’ya tam destek vermeseydi, Milli Mücadelemiz büyük çıkmazlara saplanabilirdi. Fakat Atatürk, Büyük NUTUK’ta, Karabekir Paşa’nın bu desteğinden bahsetmiyor. Niçin?

    Cumhuriyetimiz 1923 yılında kuruldu. Padişahlık rejiminden ayrılmamıza rağmen, bir tek siyasi partimiz vardı. Olur mu? Karabekir Paşa, 1924 yılında, Milli Mücadelemizin diğer kahramanlarıyla birlikte yeni bir parti kurdu: TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI. Bu partinin kurucuları arasında: Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Eğilmez gibi Milli Mücadele tarihimizin yüz akı kahramanları da var. Terakkiperver Fırka 1925 yılında kapatıldı. Niçin?

    Birtakım kimseler, 1925 yılında, İzmir’de, Atatürk’e bir suikast hazırladılar. Tevkifler oldu. İçeri alınanlar arasında, Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından: Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy... gibi paşalarımız da vardı. Bunlar, hiçbir suç işlemedikleri halde tevkif edildiler. Aylarca tutuklu kaldılar. İdam talebiyle yargılandılar. Az kalsın, siyasi sebepler yüzünden idam edileceklerdi. 1926 yılında serbest bırakıldılar. Ama Kazım Karabekir Paşa, 1938 yılına kadar yani tam 12 yıl evinde gözaltı hapsinde yaşadı. Kapısından 2-3 sivil polis hiç eksik olmadı. Bu süre içinde Karabekir Paşa, çok büyük sıkıntılarla yaşadı. Üç kızının ve eşinin geçiminde çok zorlandı. Eşinin mücevherlerini satmak zorunda kaldı.

    Sonra, tamamen belgelere dayanarak İSTİKLÂL HARBİMİZ isimli önemli eserini yazdı. Bir gece yarısı evini bastılar. İSTİKLÂL HARBİMİZ isimli kitabının hepsine el koydular. Götürüp onları hamamların külhânlarında yaktılar. Ayrıca, Karabekir Paşa’nın elindeki bütün resmî belgeleri çuvallara doldurarak alıp gittiler. Paşa, ancak Atatürk’ün ölümünden sonra yeniden siyasete atılarak İstanbul Milletvekili seçildi ve TBMM Başkanı oldu. Sizi bilmem fakat bana, bütün bu baskılara rağmen, Karabekir Paşa’nın, Atatürk’e saygılı olması imkânsız gibi geliyor.

     

    Türkiye Gazetesi - 19 Eylül 2010 Pazar

    http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=461934


  10. Çocuklar kadar, Üstad'a yeni başlayan yetişkinler için de güzel bir kitap. Çocuk edebiyatı kategorisinde yayıncılık yapan bir yayınevi ilk defa Üstadla alâkalı bir kitap neşrediyor, tebrik ediyorum. Tabi çocuk derken 12-14 yaş grubundan bahsediliyor. Bir 9, bir 10 yaşındaki çocuk da bu kitabı okuyamaz mı, elbette ki istidatı raddesinde okuyabilir. Üstad'ı çocuklara tanıtmak, o yaşta Üstad'ın varlığından onları haberdar etmek için bu tarz kitapların raflarda yerini alması pek güzel. Ebeveyni Üstad okuyorsa muhahhak ki Üstad'dan haberdar olacak ve onu okuyacaktır bir çocuk, ama bir ilk adım niteliği taşıyan bu tür kitapların da önemi çok büyük. İlköğretim için 100 temel arasına alın bakalım bu kitabı.


  11. dunyabizim.com sitesinde yayımlanan bir yazı. Bir hayli tenkid ve serzeniş var. Bu hususlarda sizler ne düşünüyorsunuz arkadaşlar?

     

     

     

    Necip Fazıl sömürülüyor mu?

    SEVİYORUZ, İCRAAT NERDE

     

    Bir yazarın asıl varisleri okurları değil midir? Neden onlar için anlamlı çalışmalar yapılmıyor? Genç arkadaşlar, neyi bekliyoruz? İktidar nimetlerini mi?

     

    Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983), Türkiye’de muhafazakâr kesim üzerinde sanatta ve siyasal düşüncede etkili olmuş bir şairdir. Solcuların Nazım Hikmet’i varsa, sağcıların ve muhafazakârların Üstad Necip Fazıl’ı vardır. Onun, hece ölçüsüyle yazılan şiirin Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi olduğu neredeyse genel kabul görmüştür. Metafiziği, tasavvufu, yalnızlığı, korkuyu şiirlerinde bu nicelikte işleyen bir başka şair var mı?

     

    Lafa gelince “üstad” deniyor ama…

     

    Günümüzde birçok sağ, muhafazakâr çevre Necip Fazıl’ı üstad olarak anıyor ama aslında onu üstad olarak kabul etmiyor. Çünkü ortada bu kabulün somut delilleri yok. Hiçbir müslüman şaire “Necip Fazıl Ödülü” verilmedi. Bir Necip Fazıl Kısakürek Enstitüsü, Müzesi, Vakfı yok. Onun adını kullanan hiçbir çevre, anma günleri düzenlemek dışında Necip Fazıl için değer üretmeye yönelik işlevsel bir adım atmıyor. Yoksa bu tutum, Türkiye’deki muhafazakârlığın bir gereği midir diye sormadan edemiyor insan. Hamasette ileri, icraatta geri bir muhafazakârlık…

     

    Birkaç yıldır kitap sayısında patlama!

     

    Necip Fazıl’ın sağlığında yayımladığı kitapların birkaç katı vefatından sonra yayımlandı, yayımlanıyor... Büyük Doğu dergisinde yayımladığı günlük yazıları, nükteleri bile kitaba dönüştürüldü, dönüştürülecek. Bulunan her yazısını ticarî değeri olan bir metaya, kitaba çeviriyorlar. Oysa merhum, hayatında bunları kitaplaştırmamıştı. Acaba kitaplaşmasını uygun mu görmemişti, yoksa fırsat mı bulamamıştı? En son, müellifi Necip Fazıl olan Nasreddin Hoca kitabı bile çıkarıldı!

     

    Merhumun kitap bütünlüğü içerisinde düşünmediği, dolayısıyla üzerinde yeterince titremediği gazete yazıları bile konularına göre tasnif edile edile birçok kitaba dönüştürüldü. Bunun, savunmasız bir yazara yapılabilecek çok büyük bir vefasızlık olabileceği geliyor akla ister istemez. Ben böyle düşünsem neye yarar; demek ki ilgili kitaplar satılıyor, nitekim birkaç baskı da yapıyorlar.

     

    Bütün yazdıklarımın en kısa özeti: Bu kitapların geliriyle hiç olmazsa yılda bir kez Necip Fazıl Şiir Ödülü de mi verilemez?

     

    İşte Necip Fazıl’ın en ilginç kitaplarından bazıları: Nasreddin Hoca, Savaş Yazıları 1 (1939 – 1940), Savaş Yazıları 2 (1940 – 1943), Bediüzzaman Said Nursi.

     

    Piyasada kaç kitabı var?

     

    89’u “Bütün Eserleri” dizisi içinde, 7’si de dizi dışında olmak üzere 115 eseri içeren toplam 96 kitabı var Necip Fazıl’ın. Birkaç eseri başka yayınevlerince de yayımlanıyor ama bütün eserleri b.d. Yayınları’ndan çıkıyor.

     

     

     

    Mehmet Sait Çakar haber verdi

     

    http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=4353


  12. ayrıca serdengecti'nin nette tafsılatlı olarak hayatını arastırır ısenız uzmez ıle oz kardes oldugunu goreceksınız. bırbırlerıne mektupları mevcuttur. saygılar

     

    Serdengeçti ile Hüseyin Üzmez'in kardeş olduklarına dair bir bilgi bulamadım. Bu bilgiyi içeren bir link verir misiniz?


  13. Nerede eskinin mülayim, terbiyeli, başı önünde, ısırmaktan imtina eden sivri sinekleri efendim. Nesil değiştikçe, o neslin kanını emen sinekler de değişiyor buna bağlı olarak. Ne de olsa sineğin damarlarında dolaşan kan, kanını emdiği kişinin karakterini taşımaya başlıyor. Yeni neslin saldırgan, asi, söz dinlemez, haşarı insanlarının kanını içe içe bu hâle geldi sinekler. Onların bir suçu yok. Biz nasılsak onlar da öyle. Biz düzelelim ki onlar da düzelsin.

    Çözüm olarak da size en sık işlenmiş türünden bir cibinlik öneriyorum. Kurun, sinek istilasına uğramadan rahat rahat uyuyun :)

     

    http://www.pwbelg.clara.net/mosquito/Mosquito_Net-02.jpg


  14. Keçi sakalı ve Yahudi şapkasıyla masonlara benziyor Kenan Rıfai. Cemanur Sargut da onun için 'Kenan Rifai yaşayan Kur-andır' demiş. Tövbestağfurullah. Bu zihniyet, İslam'a hizmet eden değil, zarar veren bir zihniyet. Başörtüsü nefsinin zoruna gidiyor, hooop, Kuran'da başörtüsü yoktur, edebli giyim vardır diye bir yorum üflüyorlar. Nefslerinin kör ettiği insanlar da bunlara uyup gidiyor. Cemalnur'un tesettür hakkındaki fikri de şöyle: "Bu mânâda farz olan emirler içinde tesettürün, müstakılen yer almadığını biliyoruz. Sadece, namaza ait 12 farz arasında "Setr-i Avret" zikredilir. Bu sebeple de namazda, bu hükme uymamak haramdır. Bu durumda, namaz haricindeki tesettürün, farklı bir değerlendirmeye tâbi tutulması gerekir." (kaynak: http://www.cemaatforum.com/basortusu-kuran...re-t45530.html)

     

    Allah, bunların şerrinden bizleri muhafaza eylesin. Kenan Rıfai, fotoğrafların birinde elini bayan mürid(!)inin omuzuna atmış, bir diğer fotoğrafta da bayan mürid(!) başını mürşid(!)inin omuzuna yaslamış. Ne muhabbet !!!

     

    Aşağıdakinde de Samiha Ayverdi hanım ve kızı Nâdide Uluant, Hocaları Ken'an Rifâî ile 1943

     

    sa12h.jpg

     

    http://www.kubbealti.org.tr/DesktopDefault.aspx?tabid=367#

×
×
  • Create New...