Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Hayy bin Yakzan

Üye
  • Content Count

    280
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by Hayy bin Yakzan


  1. Numan bin Sabit; İmam-ı Azam yahut Ebu Hanife olarak tüm İslam dünyasının belleğinde tartışmasız yerini alan büyük İslam hukukçusu. Fıkıhta ve İslam düşüncesinde İslam geleneğinin belki de en büyük kilometre taşı olarak kabul edilebilir.

     

    Şimdilerde bu mümtaz sima ile asker, siyaset ve devlet adamı Mustafa Kemal’i özdeşleştiren bazı aklı evveller zuhur etti ülkemizde. Şüphesiz böyle bir karşılaştırmanın ne düşünsel, felsefi, ne akademik, ne epistemolojik, ne entelektüel ne de, tarihsel bir temeli var. İlmi ve fikri namusunu koruyan her bilim adamının kabul edeceği gibi, Mustafa Kemal ile İmam-ı Azam’ı kıyaslamak yahut düşüncelerinin ve yapmak istediklerinin aynı olduğunu söylemek kasıtlı, ideolojik ve siyasal menfaatlere yönelik bir saptırma olduğu gibi, aynı zamanda anakronizmin tavana vurmuş en uçuk noktasıdır. Şimdi maddeler halinde birkaç temel noktayı aydınlatalım.

     

    1.

    8. yüzyılda, farklı siyasal, tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik koşullarda yaşamış bir İslam hukukçusunun fikir ve düşüncelerini, Batı’dan özelikle Fransız aydınlanmasından etkilenmiş, Türkiye’nin yönünü Batı medeniyeti, hatta muasır medeniyeti aşmak olarak göstermiş hayatının üçte ikisini asker olarak geçirmiş, harf inkılâbından, takvimlerin değiştirilmesinden, kılık kıyafet devrimine, medeni hukuka, keza ceza, borçlar, eşya ve aile hukukuna kadar Batı medeniyetini pozitif hukuku ölçü olarak kabul etmiş askeri ve siyasi bir lideri İmam-ı Azam’la eşitlemek tam manasıyla hem İmam-ı Azam’a hem de Mustafa Kemal’e iftira etmekle eş bir anlam taşımaktadır.

     

    Zira İmam’ı Azam’ın hukuk metodolojisinin temel referansları Kur’an ve Sahih sünnettir. Halbuki, modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal, tüm devrim ve inkılap hocalarının, keza hukukçu öğretim üyelerinin de kabul edeceği gibi devletin kamusal alanında geçerli olacak hiçbir devrimi ve yasayı İslam Hukuk metodolojisine, keza İslam düşüncesine göre uyarlamamıştır. Zira bunu da açıkça söylemekten çekinmemiştir. ( Kaynak: Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 20, Sa. 3 Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937 Meclis konuşması. Bu apaçık bilinen bir gerçektir).

    2.

    Mustafa Kemal’in yaptığı devrimlerle İmam-ı Azam’ın intikamını aldığını söylemek, yazmak ciddi bir şekilde ilmi geleneğin yerleştiği ülkelerde sizi temin ederim kişinin akademik unvanının yanı sıra ilkokul diplomasının bile iptal edilmesine neden olabilir.

     

    Neden? Hayatında İmam’ı Azam’ın hiçbir eserini okumayan Mustafa Kemal’in, 1225 yıl sonra 8. yüzyılda Halife Mansur tarafından işkence ile şehit edilen Ebu Hanife’nin intikamını aldığını söylemek hangi ciddi bir ilmi ve akademik araştırmaya sığar.

     

    Sonra Mustafa Kemal onu şehit eden halife Mansur’u ve yardakçılarını en az 12 asır sonra Ankara’da bulamayacağına göre 20. yüzyılda onun intikamını kimden aldı. Anadolu halkından mı? Yoksa Mustafa Kemal döneminde yaşayan Anadolu halkı İmam-ı Azam düşmanı idi de biz mi bilmiyoruz? Yada Mustafa Kemal’in muhalifleri kategorisinde değerlendirilen Kazım Karabekir, Çerkez Ethem, Cavit Bey, İskilipli Atıf Hoca, Ali Şükrü, Şeyh Said, Said Nursi, Dr. Nazım, Ziya Hurşit, Laz İsmail, Topal Osman vs. İmam- Azam’ın düşmanı olduğu için mi cezalandırıldı. Yani bu adamlar Halife Mansur’un yardakçıları olarak İmam-ı Azam’ın şehit edilmesinde görev mi aldılar.? Bu ne biçim bir aklı yürütmedir? Muhaliflerin derdi Ebu Hanife’nin fikirlerinin ve hukuk anlayışının yayılmasına mani olmak mı idi.? Yada Atatürk döneminde İmam-ı Azam düşmanlığı ile meşhur, ona işkence edilmesinden zevk duyan din alimleri mi vardı? Pes doğrusu.

    3.

    Efendim İmam-ı Azam akılcılığın öncüsü imiş? Bundan dolayı Atatürk’le kıyaslanabilirmiş, hakikaten Armutla Elmaların bu derce karıştırılması her düşünce adamını çileden çıkarabilir. Zira en hafifinden Arsito mantığı, keza İsagoji okuyan her birey asla bu hatayı yapmaz. Zira İmam-ı Azam rey’e yani akıla önem verirdi ama onun akıl anlayışı asla Kur’an ve sünneti reddeden bir temele oturmazdı.. Yani akıl, vahiy ve sahih sünnetten sonra devreye girerdi. Hâlbuki az buçuk felsefe okuyanlar bilir ki, doktrinler anlamdaki rasyonalizm-akılcılık hiçbir konuda akıldan başka bir bilgi kaynağını temel referans olarak kabul etmez. Yani bir bilgi kaynağı olarak vahyi ve kutsal kitapları reddeder. Peki, bu bağlamda İmam-ı Azam nasıl akılcı oluyor yahut nasıl aydınlanmacı olduğu iddia edilen Mustafa Kemal’le aynı düşünüyor? Varın siz karar verin.

    4.

    Efendim o zulme ve adaletsizliğe karşıymış? El cevap doğru. Fakat burada da bir saptırma var. Zira İmam-ı Azam muhalefetini mazlum ve ezilen halka karşı değil düzenin simgesi ve uygulayıcısı olan zalim Mansur’a karşı yapıyordu. Yani İmam-ı azam ilim anlayışının yanında, aynı zamanda siyaseten muhalefeti de temsil ediyordu. Hâlbuki Atatürk Cumhuriyet Türkiye’sinde muhalefeti değil düzenin kurucusu ve simgesi olarak iktidarı temsil eder. Bundan dolayı bu nokta da İmam-ı Azam ve Mustafa Kemal arasında konum olarak hiçbir benzerlik yoktur. Sonra İmam-ı Azam gücünü Mansur’dan almıyordu ki, kendi imanından, ilminden ve ehlibeyt sevgisinden alıyordu,

    Halbuki, hiçbir ilmi kritere sığmayacak bir şekilde İmam-ı Azam ve Mustafa Kemal’i özdeşleştirmeye çalışan yazar, Ebu Hanife’nin aksine, gücünü halktan değil, Mustafa Kemal’den yani cumhuriyetin kurucusundan, müesses düzenden alıyor, onun arkasına sığınıyor Ona, yani Ataürk’e sırtını dayayarak, hatta onun yaptıklarını ve düşüncelerini saptırarak tutarsız eleştiriler yapıyor. Diğer yandan İmam-ı Azam’ı hatta Hz. Peygamber’i de payanda yaparak dindar ve mütedeyyin Müslümanları keza cemaatleri hedef tahtasına koyuyor. Milletin özgür iradesi ile seçtiği iktidarı cumhuriyet düşmanı olarak gösteriyor. Halbuki, aydın olmanın en belirgin özelliklerinden birisi, adalet ve hak merkezli olarak müesses düzene karşı eleştirel bir tavır takınabilmektir..

    5.

    İmam-ı Azam ara bizimle mücadele etmiş bu da tam bir anakronik yaklaşım. Zira İmam-ı azam döneminde doktrinler anlamda bir Arap milliyetçiliği yoktu. Doktrinler anlamdaki milliyetçilikler aydınlanma ve Fransız ihtilalinden sonra uluslaşma sürecinde ortaya çıkmıştır, elbette ki, Emevi ve Abbasi halifelerinin kabile, asabiyet, ganimet merkezli olarak Mevali kökenlilere karşı zalimce uygulamaları olmuştur. Ancak bu doktrinler anlamdaki temelini Corci Zeydan, Mişel Eflak, Salah Bitar ve Zeki Arsuzi gibi Sorbon çıkışlı oryantalist kafalı yer yer İslam düşmanı bireylerin modern Baascı Arabizmiyle asla özdeşleştirilemez. Zira imamı-Azam’ın mücadelesinin odak noktasında İslam akidesine dayanan Kur’an ve ehli Beyti merkeze alan bir siyaset anlayışı vardır. Bundan dolayı onun mücadelesini modern anlamdaki 19.yüzyıl Arap ırkçılığına indirgemek son derece yüzeysel, derinliksiz ve o derece gayri ilmi bir anlayıştır.

    6.

    Ayrıca İmam-ı Azam’ın hukuk metodolojisini kabul etmeyen ve onun siyaset anlayışını ve fıkıh usulünü eleştiren her müctehid-i sanki onun düşmanı, keza saltanat yardakçısı gibi lanse etmek, en hafifinden böyle bir his uyandırmak gayri ahlakidir. Öyle ki, ehli beytin 6. imamı İmam Cafer’de İmam-I Azam’ın Kıyas metodunu kabul etmez, keza Süfyan’üs Sevri, İmam- Malik, İmam Hanbel’de tıpa tıp İmam-ı Azam’ın hukuk metodolojisini benimsemezler ama onlar ne saltanat yardakçısıdır ne de İmam-ı azam düşmanı. Halbuki, birileri Atatürk’le İmamı-ı Azam’ı özdeşleştirmeye çalışan yazara çok rahatlıkla Atatürkçülük üzerinden zinde kuvvetlere, darbeci odaklara, mütedeyin müslümanları aşağılayan layüsel, otoriter, jakoben ve tuzu kuru kesimlere yardakçılık yaptığını söyleyebilir.

    7.

    Yazar kitapta gelenekçiliği sürekli olumsuz anlamda kullanıyor. Hâlbuki Tradition düzleminde gelecek nesillere aktarılma anlamında din de bir gelenektir. Yani Kur’an ve İslam, önceki nesiller tarfından yazılıp, ezberlenip nesilden nesile bize aktarılmasaydı biz yeni bir peygamber gelmedikçe dinimizi özellikle kültür ve ritüelleriyle bilemezdik. Hatta bu anlamda her şeyin bir geleneği vardır. İlim, teknik, felsefe, sanat, irfan, edebiyat, musiki geleneksiz olarak anlaşılamaz ve aktarılamaz. Şüphesiz Kur’an’ın olumsuzladığı ilmi ve kadim(perennial) anlamdaki gelenek değil, müşriklerin Kur’an’a uymayan örf, adet ve alışkanlıklarıdır.


  2. Esad Hocam ve Mehmed Zahid Koktu hocam benim için, çok değerlidirler, ancak

    bunu neden söylediklerini de sorgulamak gerek? Ben bu konuda bilgi sahibi değilim, tahminlerim ise, siyasetten uzak durmak gerektiğini vurgulamak için olabilir.

    Hocalarıma saygısızlık atfetmek için yazmıyorum ama mecbur bıraktınız, Esad Çoşan r.a'ın bir zamanlar Süleyman Demirel'i desteklediğini biliyoruz. Peki buna ne dersiniz? Süleyman gibi bir masonla ne işleri olabilir ki? belli ki, Esad hocamızda insan olmanın getirdiği zaafiyetle yanlış kişiyi bir süre desteklemiştir

     

    Ben bilmiyorum kardeşim ne zaman desteklemiş ? Özal'ı destekledi derseniz tamam anlarım, Muhsin Yazıcıoğlunu destekledi derseniz itiraz etmem, hatta ve hatta 28 şubat sonrası yükselen DSP'ye karşı 'kimsenin vatan sevgisi yüzünden suçlanamayacağını' söylemekle MHPyi destekledi derseniz bunu da anlarım, ama Demireli ne zaman desteklemiş ? Benim mi bilgim eksik acaba?


  3. Bende katkida bulunmayi cok isterim ama soz vermiyim. Eger bana konulari iletebilirseniz bende birseyler karalamaya gayret edebilirim. Ama siz yine de ben yokmusum gibi hareket edin. Eger yaparsam ekstra bir katki olsun. Cunku bu gurbetellerde bayagi mesguliyetim var ne yazikki.

    Herkese kolay gele...

     

    Şimdiye kadarki çalışmalarımızda tercihi çizen arkadaşlara bıraktık efendim. Sitemizin nükteler bölümünden bakıp karar verebilirsiniz.

    Şimdiye kadar; *Peygamberlere ne gerek vardı, *Allah'ın bildiğini kuldan saklamamak, *Öteki kim, * Lütfen Zapta Geçsin, *Üstad Yuvadır, *Türkçe Sorardın nükteleri üzerinde çalışıldı. Bunlar haricinde dilediğinizi seçebilirsiniz.


  4. Allah razı olsun, Rıhle çok kaliteli yayın yapıyor... Öncelikle biliyorsunuz ki iyi niyet var hedef Allah rızası; böyle olunca eleştiriler uyarılar yerini buluyor, insan kendini ciddi bir muhasebeye çekiyor acaba şu yorumda hatalı mıyım diye. Güya din adına en müptezelinden nefis kabartıcı ahkam kesmeler, dışlamalar, hakaretler yok onda yok...


  5. Merak etmeyin efendim, teşkilat her şeyi ayarladı. Arkadaş, Bosna'ya gitmenin kendi fikri olduğunu zannededursun aslında biz onu gerekli donelerle telkin altına aldık ve ikna ettik. Malum kanı kaynıyor, yakınlarda olması çok tehlikeliydi, bu şekilde her an bir devrim yapması muhtemel bu arkadaşı elimine etmiş olucaz...

     

    Artık çok çok lokumlu Türk kahvesi içer :)


  6. Zannediyorum F. Gülen'in ifadesi ''furuattandır'' idi; değilse bile daha sonra Zaman gazetesinde yapılan dizi mülakatta bu ifadeyi kullandı.

     

    Şu ufak biçim değişikliği çok şey ifade ediyor, çünkü biz Türkçe'de teferruatı çoğu kez 'olsa da olur olmasa da' manasına kullanıyoruz. Meselenin fıkıhtaki yeri bakımından, hatta akaide kıyasla -ki zaten asıl kastedilen buydu- cüzi bir mesele olduğunu ifade etmekle, başörtünün önemsiz olduğunu iddia etmek arasında uçurum var.

     

    İfadenin nazari kullanımında bir hata olmadığını kaydettikten sonra uygulamaya baktığımızda ise başka bir durumla karşı karşıya geliyoruz. Fethullah Gülen'e yakın olan binlerce abla zorunla kaldığı yerde başını açtı. Kimsenin tercihine bir diyeceğimiz yok, adap çerçevesinde giyinen ama başı açık olan hanım ablalar şımarık artist islamcı kızlardan bin kat daha yeğdir. Lakin... Efendim İslam'ın ilk emri 'Oku'dur (sanarsınki 'ikra, illa üniversitede' diye kayıt var) vay efendim biz gelecek nesiller adına kendimizi feda ediyoruz, milletin selameti adına yanmaya razıyız tarzı mugalatalarla hükmün aksine bir tavırla dinin emriymiş din hizmetiymiş gibi davranılması ayrı bir husus. İnsanın içine ne olursa olsun nahoş bir tat bırakıyor. Kendi iradesiyle böyle davranmak başka, hükme rağmen cevaz ve hatta talimat vermek başka. F.Gülen bazı noktalarda kritik kararlar aldık bilmiyorum doğru mu yaptık diye endişe içinde ağlarken -yine zannediyorum- bu konuyu kastediyordu.

     

     

    Sigara meselesinde ise tiryakiler hariç bedahet hissi şahittir efendim, o hiç zorlanmadan hükmünü verir :) Hadi hiç tartışmayalım, haram değil diyelim, tahrimen mekruhun hergün defalarca tekrarlanması hangi kapıya varır a dostlar...


  7. dunyabizim.com dan alıntıdır...

     

    Bitmeyen işgalin çizgi filmi

    Türkiye’nin ilk uzun metrajlı çizgi filmi Zeytin’in Hayali cuma gösterime giriyor. Konu Filistin!

     

     

    İşgal, sürgün, katliam… Öldürülmenin, zulme uğramanın, insan hayatının hiçe sayılmasının hikâyesidir Filistin işgali. Karanlığa gömülmüş bir ülke, işgalle büyüyen çocuklar ve yaşlanan insanlar. Medyanın onlara ayırdığı yer Filistin’in sıcak olmaya başladığı zamanlar. Yine çatışmalar başlıyor, o insanlar ise her zaman kanlı siyonizme dualarla, taşlarla karşı duruyor.

     

    Zeytin’in Hayali

     

    Filistinlileri işgal edilmiş topraklarda yaşayan insanlar olarak hayal ediyoruz bizler, yaşadıklarından sadece bize gösterilen kadarını biliyoruz. Sadece yazılanlar kadar okuduk Filistin’i. Orada yaşanan pek çok hikayeden sadece birkaç dramatik hikayeyi gördük, biliyoruz. Zeytin’in Hayali filmi Filistin’de yaşanan pek çok hikayeden biri. Bu filmin senaryosu üzerinde iki buçuk yıl çalışıldığı, İngiltere’nin hukuk ve psikolojik danışmanlarından yararlanılırken, Suudi fetva makamlarından da onay alındığını üzerinde titiz bir çalışmanın ürünü olarak sizlerle buluşmayı beklediğini belirtmeliyim.

     

    Zeytin’in Hayali

     

    Filimde, Meryem Nine çocukluğunda yaşadığı olayları torunu Faris’e anlatır. 1947 de İngilizlerin Filistin’den çekilmesi ile Yahudiler bölgeye göç eder ve katliamlara başlar. Katliamların ortasında kalan Meryem Nine köyünden göç etmek zorunda kalır. Fakat Meryem göç yolundayken kararını değiştirir ve kafileden köyüne kaçar. Bu kaçış sırasında babasının çeteciler tarafından gözlerinin önünde öldürüldüğünü görür ve bunu hayat boyu unutamaz. Çünkü babasının katili Şamul (namı diğer Timsah) ilerde Meryem’in karşısına çıkacaktır.

     

    Zeytin’in Hayali

     

    Koordinatörlüğünü Abdullah Koçyiğit’in yaptığı, Ella Film tarafından çekilen Zeytin Hayali’nin yönetmeni ise Bağdat’lı Ömer Kawan Al-ani.

     

    Filmin sloganik unsurlar taşımadığını söyleyen Abdullah Koçyiğit: “Kimse filimden çıktıktan sonra İsrail bayrağı yakmayacak” diyor.

     

    Zeytin’in Hayali

     

    Zeytin’in Hayali

    ZEYTİNİN HAYALİ - SİNEMA SALONLARI 04.09.2009

    S.NO SİNEMA ADI HAFTA

    1 ADANA ARIPLEX 2

    2 ADANA CINEBONUS 2

    3 ADAPAZARI AKM 2

    4 ADAPAZARI CINEBONUS 2

    5 ANKARA ANKAMALL 2

    6 ANKARA ANTARES 2

    7 ANKARA ARCADIUM 2

    8 ANKARA ARMADA 1+1

    9 ANKARA B.EVLER B.FENER 2+1

    10 ANKARA KIZILAY B.FENER 2+1

    11 ANKARA METROPOL 2

    12 ANKARA OPTIMUM 2

    13 ANKARA PANORA 2

    14 AYDIN CINEBONUS 2

    15 BURSA CARREFOUR AFM 2

    16 BURSA KENT MEYDAN 2

    17 BURSA PRESTİGE 2

    18 DİYARBAKIR CİNEMALL 3

    19 ESKİŞEHİR NEO 2

    20 ESKİŞEHİR YAPAY 2

    21 GAZİANTEP NAKİP AKİ 3

    22 GAZİANTEP PRESTIGE 2

    23 İSTANBUL ALTUNİZADE CAPİTOL 2

    24 İSTANBUL ATAKÖY GALERİA 2

    25 İSTANBUL BAHÇELİEVLER CİNEVİP 3

    26 İSTANBUL BAKIRKÖY AVŞAR 2

    27 İSTANBUL BAKIRKÖY CAPACITY 1

    28 İSTANBUL BAYRAMPAŞA C.SABAH 2+1

    29 İSTANBUL BEYLİKDÜZÜ AFM 2

    30 İSTANBUL BEYLİKDÜZÜ CINEMARCA 3

    31 İSTANBUL EYÜP BELEDİYE 4

    32 İSTANBUL FATİH HİSTORY 2

    33 İSTANBUL FLORYA FLY-INN 2

    34 İSTANBUL GAZİOSMANPAŞA CINEMA 2

    35 İSTANBUL GÜNGÖREN KALE MARS 2

    36 İSTANBUL İSTİNYE PARK AFM 2

    37 İSTANBUL KADIKÖY NAUTİLUS 1

    38 İSTANBUL KOZYATAĞI CINEPOL 2+1

    39 İSTANBUL KOZYATAĞI PALLADIUM 1

    40 İSTANBUL MALTEPE AFM 2

    41 İSTANBUL SEFAKÖY PRESTİGE 2

    42 İSTANBUL ÜMRANİYE AFM 2

    43 İSTANBUL ÜMRANİYE MEYDAN 2

    44 İZMİR BALÇOVA AGORA 2

    45 İZMİR BALÇOVA MARS 1

    46 İZMİR BORNOVA AFM 2

    47 İZMİT CİNEPARK 2

    48 İZMİT N-CİTY 3

    49 KAYSERİ CINEBONUS 2

    50 KONYA AVŞAR 1+1

    51 MALATYA YEŞİL 2+1

    52 MERSİN CINEBONUS 2

    53 ORDU AFM 2

    54 SAMSUN AFM 2

    55 SAMSUN GALAXY 3

    56 SAMSUN KONAKPLEX 2

    57 TRABZON CINEBONUS 2

    58 İSTANBUL BEYOĞLU MAJESTİC 2

×
×
  • Create New...