-
Content Count
227 -
Joined
-
Last visited
Posts posted by rabia BDG
-
-
Kıymetli Üstad , Abdülhakim Efendi Hazretlerinden aldığı büyük firaseti ile Erbakan denilen din bezirganının kimlere hizmet ettiğini görmüş ve kumaşının kalitesini işaret etmiştir.Anlayabilenlere ne mutlu.Yazmak istemedim, ama fikri noktada hiç bir keyfiyet göstermeyip, samandan ibaret olan ve sınırları zorlayan bu ifadelere bir iki şey söylemedende geçemeyeceğim. Erbakan Hoca kimlere hizmet ediyormuş, yakıştırmaya çalıştığınız hizmeti bunca genç anlayamadı, bir siz mi anladınız ahkâm kesme cüreti gösteriyorsunuz ! Bir siz mi doğrusunuz ! Sözlere bile eziyet ediyorsun efendi !.. Bir nebze sükût edin.
Üstad'ın sözlerini öne çıkarıp kimse Erbakan Hoca'nın icraatlerini,bitmez tükenmez gayretini, Hakk çizgisindeki hassasiyetini baltalayamaz.
Hele ortaya koyduğu "görüş"ü kendi basit kelamlarıyla basitmiş gibi gösteremez.Üstad dâvası için muvazaa kabul etmeyip, çile çekmeye talip olmuş, "iman"ın nasıl "aksiyon"a dönüşebileceğini bizlere göstermiştir, ama en nihâyetinde insandır , bir kula kutsallık atfetmek, o ne dediyse kabulumdür diyerek bir noktaya kilitlenmekte neyin nesi anlayabilmiş değilim. Erbakan Hoca'da hatasızdır demiyorum, elbetteki hataları vardır, ama burda yazılan ağır ithamların muhatabı olamaz.
Ve net bir şekilde düşüncem şudur ki, Erbakan Hoca'nın görüşüne bağlı olan gençler ,Üstad'ı anlamaya namzet kimselerdir, ve Üstad'ın ortaya koyduğu muazzam fikri sürdürecek olanlarda bu gençlikten yetişecektir bi iznillâh. Ben o görüşün içinde olan birisi olarak bunu söylüyorum.
O nedenle lütfen hakkı hak sahibine iade etmeyi öğreniniz.
vesselam
-
Uğur Dündar
in Arsiv
Biz ki bu zihniyete tabii olmak zorunda bırakılıyoruz )': İnancını yaşamaya çalışan müslümanları odak noktası yaparak bir suç işleniyormuş gibi empoze etmeye memur olduğunu her daim ifşa eden bu medyanın ,tavrındaki bu rahatlık beni delirtiyor .Elbet inceden inceye işlenmek istenen ama istedikleri kıvamı bir türlü yakalayamadıkları bu zihniyetin ebedi iptâl olacağı gün gelecektir, bi iznillâh .
-
Hem çok uzaksın,Hem de çok yakın bana.
Şahdamarım gibisin sen,
Bazen senden bile uzakta.
Çelişkimsin;
Olmak ve olmamak gibi yani.
Yokluğun işkence oluyor,
Varlığın hiçlik bana.
...
Bu mısralar bana, Osman Serdengeçti'nin:
"Senin için 'geliyor' dediler; aklım gitti.
Gelirsin, aklım gider; gidersin, aklım gider..
Acık söyle sen akıl düşmanı mısın?... "
mısralarını hatırlattı ...
İfadeleriniz çok güzel gerçekten, yüreğinize sağlık ...
- 1
-
EY YAHUDİ
Nihayet Mescid-i Aksa'yı da yaktın ey yahudi
Asırlardır insanlığın ruhunu yaktığın gibi ey yahudi
Aya çıkarak göğe çıktığını sandın ey yahudi
Göğe çıktığına inanır inanmaz
Büyük Peygamberin göğe çıktığı yeri yaktın ey yahudi
Mescid-i Aksa'yı yaktın ey yahudi
Daha doğrusu yaktığını sandın ey yahudi
Senin yaktığın gökteki Mescid-i Aksanın ancak
gölgesidir ey yahudi
Senin yaktığın Mescid-i Aksanın ruhu değil,
Taş, toprak ve ağaçtan işaretidir ey yahudi
Ölüler gibi donmuş bizlere de
Belki Mescid-in ateşinden bir köz düşer de
Buzlarımız çözülür ey yahudi
Sen vaktiyle peygamberlere ihanet ettiğin gibi
Şimdi de
Onların en büyüğünün miraca çıkış noktasına
Göğe yükseliş noktasına ihanet ettin
Sen asıl kendi kurtuluşuna ihanet ettin
Mescid-i Aksanın ruhu yakılmaz
Yakılan ancak taş ve topraktır
Sen asıl kendini yaktın ey yahudi
Sen ancak kendi ruhunu ateşe attın
Cehennemleştirdin kendini ey yahudi
Kudüs'ü aldıktan sonra
Gazzede yapmadığın işkence kalmadıktan sonra
Demek Mescid-i Aksayı da yaktın ey yahudi
Utanmazlığını en son uca çıkardın
Tanrıdan çekinmediğini
İnançsızlığını
Kara yürekliliğini
Zulüm aşkını
Bir kere daha ilan ettin
Hakettiğin cezayı en şiddetli bir şekilde çekeceksin
ey yahudi
Sen kutsal Kudüs'ün ruhuna ihanet ettin
Peygamberlerin dediği bir kere daha olacaktır.
Sana haber verilen cezalar bir kere daha gelecektir
başına
Sen Süleyman Peygamberin ruhunu incittin ey yahudi
Davut Peygamberin ruhunu sarstın ey yahudi
Zebura ihanet ettin ey yahudi
Tevratın ve Zeburun
Musanın Davutun Süleymanın
Ve bütün kitapların ve bütün peygamberlerin
Gelmesini bekledikleri
Geleceğini haber verdikleri
Ve bütün kitapların ve bütün peygamberlerin
Evrene, insana, yere, göre ışık saçan
Büyük Peygamberin ayak bastığı yere
İmam olup bütün peygamberlere
Namaz kıldırdığı yere
İhanet ettin, aklınca hakaret ettin ey yahudi
Hakettiğin cezayı en şiddetli bir şekilde
çekeceksin ey yahudi
Büyük Peygamberin haber verdiği gibi
Sen cezanı çekerken
En vahşi taşların arkasına saklansan bile
Taşlar olduğun yeri haber verecek
Çünkü sen taşı bile yakacak kadar kinlisin ey yahudi
Sana hiç bir zarar vermemiş bir ümmet için
Sıkıştığın her sefer seni kurtaran
Seni koruyan
Acımasından ötürü senin kendisine sığınmanı
kabul eden
Kerim, cömert, mert bir ümmet için
İnsanlığın son ümidi bir ümmet için
En büyük kini duymaktasın
O fakir de olsa uludur
O mazlumdur
Sen onun ululuğunu ve mazlumluğunu, hakikat
taşıyıcılığını kıskanıyorsun ey yahudi
Bir gün gelecek azgınlığın sona erecektir
Kutsal Kudüs kurtulacak
Mescid-i Aksayı bu ümmet altından ve zebercetten
ve yakuttan
Yeniden yapabilecek bir kudrete erecektir
O gün Tanrının azabı senin için şiddetli olacaktır
Biz istesek bile seni ondan kurtaramıyacağız ey yahudi
Bize bu yapılanı yapan sen değilsin
Biz kendi cezamızı çekiyoruz
Sen de bir gün kendi cezanı çekeceksin ey yahudi
Sana yeryüzü lanet edecektir
Sana gökyüzü lanet edecektir ey yahudi
En kısa zamanda tövbe yolunu tutmazsan ey yahudi
Sezai KARAKOÇ / 1969
-
Pek dizilere bakan biri değilim, hatta isimlerinden bile bazen haberim olmuyor :) Sadece bir ara Hatırla Sevgili'ye bakınmıştım, o da Yaşar karakteri nedeniyle... Birde "Kollama" ya bakıyorum, o kadar.
Gerçekten niteliksiz diziler çok fazla, izleyip vakit öldürmeye değmez. Biz dizi en az 2 saat sürdüğüne göre, bu vaktimizi daha yararlı şeylerle geçirmek daha güzel olur diye düşünüyorum. :)
-
-Kanunları gerebildiğiniz kadar gerin, fakat koparmayın.Allah razı olsun Üstad'ımdan...
- Bizim davamız, yavaş yavaş olacak, oluşturulacak bir iş değil... Bütün (statik) gidişleri bir yana bırakarak (dinamizme) geçmek ve infılâk halinde zuhur etmek lazım.
- "Ne mutlu fikir vebalılarına ve yazıklar olsun ,eşek sıhhati içinde, günübirlik hayat çadırında otlayanlara."
Bir çile adamı olan Üstad'ın ; fikirden bihaber, günübirlik yaşayıp sadece hayat çadırında otlamakla meşgul olanlar için söylediği bu sözü -her sözü gibi - pek keskin bir ifadeyi barındırıyor , anlamak isteyene tesiri yine ne müthiş !! ... ve galiba "Babıâli" kitabında geçiyor...
-
Alah razı olsun, çok güzel bir proje..İnşAllah bende bir nebze destek olmak isterim, Allah muvaffak eylesin, utandırmasın.
-
"YÜREKLERİ OKUYAN MAKİNE"
"Dalkavukluğun Köşesinden" başlıklı yazılar o dönemin dalkavuk yazarlarının üslubuyla yazılmış.İkinci sayfadaki "Yürekleri okuyan makine"başlıklı yazılar,üç sayıda da yer alıyor. Con Ahmet"in icadı olarak anlatılan bu makine ile o dönemin maruf isimlerinin söz ve maksatları sergilenir.İlk sayıda,daha önce Necip Fazıl'ın "Çerçeve" başlığı ile yazılar yazdığı,sonradan iktidarın emrine giren Son Telgraf gazetesinin sahibi Ethem İzzet Benice ile yapılmış bir konuşma yer alır bu başlık altında. İkinci sayıda,o dönemin başbakanı Recep Peker?le,üçüncü sayıda da muhalefetin lideri Celâl Bayar"la yapılan konuşmalarla,sorulara verilen cevapların biri ağzından,ikincisi de yürekten cevap başlığı ile sunulur.Üçü de birbirinden ilgi çekici olan bu konuşmalardan ilk ikisi iktidar ve iktidar yanlılarının düşüncelerini,üçüncüsü de muhalefetin iç yüzünü ortaya koyacak niteliktedir.
İkinci ve üçüncü sayıların ilk sayfasında, yine CHP kurultayı ile ilgili haber ve yazılara yer verilir.İkinci sayının manşeti : "Ko-va-dis, Baylar???"
Üçüncü sayının manşeti: "Birkaç yüz kişiye mahkûm 18 milyon" ve altında şu başlık: "Buluştular,söyleştiler,tokuştular,öpüştüler,koklaştılar ve ayrıldılar"
Aynı sayfada Neyzen'den alınmış şu beyte de kalın bir çerçeve içinde yer veriliyor:
"Ol kadar har koştular ki asiyabı devlete,
Çğnemekte birbirini dolab-ı devlet dönmüyor."
Gazetenin ikinci sayısında,Üstad'a ait olduğunu tahmin ettiğimiz iki hiciv örneği var.Biri ilk sayfada yer alıyor ve "Neyleyim?" başlığını Ozanbaşı imzasını taşıyor.İkincisi,ikinci sayfada, "Senin" başlıklı ve Halk Şairi imzasını taşıyor.
"Neyleyim?" başlıklı hicivin ilk iki beyti şöyle:
"Irmak kuru,çeşme kör,sakaları neyleyim?
Nuh?un gemisi lazım,takaları neyleyim?
Ya baş derdi konuşun,yahut hiç toplanmayın
Kurultay kapısında tokaları neyleyim?"
Borazan'ın hangi sebeplerden yayınını tatil ettiğini bilemiyoruz.Yalnız o yıl ve sonraki yıl boyunca Üstad?ın mahkeme koridorlarında "çile üstüne çile" çektiğini biliyoruz. CHP'nin en keskin muhalifi ve muvazaaya yanaşmayan tek münekkidi olmak,kolay atlanamayacak engeller getirir ve 1948 yılında yalnız Borazan değil,Büyük Doğu da tatil edilir.
Üstad'ın eserelrine ve yayınlarına göz atanlar,onun Türk edebiyatında eşine rastlanmayacak çapta büyük ve tavizsiz bir dava adamı olduğunu görecektir.Türk basını bir daha böyle pervasız ve çok yönlü bir kalem çıkarır mı, bilemiyoruz;ama bugüne kadar bir benzeri henüz yok... Bu kadar kararlı ve tespitlerinde bu kadar isabetli muharrir az vardır dünya basınında da...
..............
Mustafa Miyasoğlu- Necip Fazıl Kısakürek
...............
-
“SAMANDAN ADAMA HİTAP”
İlk sayıda yer alan yazı, başlı başına mücerred bir hiciv şaheseridir. “Samandan adama hitap” başlığını taşıyan bu yazının italik dizilen takdimi aynen şöyle:
“Müşahhas hiç kimseyi kasdetmeksizin,suvarilerin üzerinde kılıç talimi yaptıkları insanlar gibi, mücerred ve hayali bir tipe hitabediyoruz.Buna,küfür ve dalaletin mücerred örneği denebilir.Gayemiz hiç kimseyi tahkir ve dava mevzuu teşkil etmeden,içimizdeki büyük fikir öfkesini serbestçe dökecek bir mahreç bulmaktır.Gel berû,samandan adam !”
Benzerine az rastlanacağını sandığımız bu mücerred hiciv ve öfke yazısı kelimesi kelimesine şöyle:
“Ey, yükseldikçe hiçbir mahlûkun o kadar alçalamayacağı insanoğlunun en alçağı! Seni, kâinatta mevcut mülevves ve müteaffin maddelerden hangisine benzetseler,yarın o madde Hakk’ın huzurunda benzetenden davacı olur ve mutlaka davasını kazanır.Zira senin yanında ve sana nisbetle bizzat levs ve taaffün,bifiil münezzeh ve mükerremdir.Sen,tek kelimeyle,hayatın,varlığın,var olmak şevkinin,ölmemek cehdinin,ilâhi emirlerinin ve Allah’ın düşmanısın!Bu düşmanlık yüzünden,içinde,bütün ulvi oluşlara hudutsuz bir hınç ve kıskançlık fıkırdıyor!Öyle ki, gördüğü için gözü,kavradığı için idraki, anladığı için ilmi ilga etmeye kalkabilirsin!Zulüm; hakkı lâyık olduğu mevkiye koymamak hırsı,yaratıldı yaratılalı sende bulduğu rütbeye hiçbir zaman ve mekânda ulaşamadı.İşte bütün ruhun,özün,yaptıkların ve yapacakların sadece bundan ibarettir! Ömründe sana bütün bunları yine ezeli iradesiyle takdir eden Allah’ın,bu meydanı,Allah düşmanlarına bırakmaktaki müsadesi kadar.Yarın aynı meydan Allah dostlarının emrine geçtiği zaman,seni didik didik parçalarlar, lif lif yolarlar sanma! Hayır; seni bir camekâna koyarlar, cemiyetlerinin en büyük meydanında teşhir ederler; ve gelip geçene samandan gözlerinle insan dalâletinin hudutsuz hududunu göstermen ve hidayettekileri her ân Allah’a sığındırman için sana maaş bile bağlarlar!”
Necip Fazıl’ın başmuharriri olduğu Borazan’da imzasız yazı büyük çoğunlukta… İmzası olan yazıların çoğu da iktibastır.” Samandan adama hitap” gibi ,özel isim zikretmeksizin yazılmış pek çok hiciv şaheseri var.Birkaç yazının ne başlığı var,ne de imzası.
Bir kısmı dikkatle okunduğunda,o dönemin tek parti iktidarına karşı Necip Fazıl’ın ne tür bir mücadele verdiğini ortaya koyar.Borazan’ın tavrını yansıtan en çarpıcı cümleler Necip Fazıl’ın üslubuyla yazılmış.
O dönemde ,bu kadar açık ve keskin bir muhalefet yapan yayın organı –Büyük Doğu dışında- yoktur.
-
Necip Fazıl’ın Mizah Gazetesi "BORAZAN"
“Öttür yem borusunu öttür,öttür,borazan!
Bitpazarında sattık,kalkamaz artık kazan!”
Üstad’ı tanıyan veya dinleyen hemen herkesin dikkatini çeken keskin bir zekâsı vardı.Bu zekâ zaman zaman müthiş bir ironiyle mizahçı tavrı da sergilerdi.Zor durumlarda ortaya çıkan bu tavır,anlatılması güç olan şeyleri bir çırpıda ifade ederdi.Özellikle de traji-komik durumlarda keskin bir ifade görülürdü.
Üstad Necip Fazıl’ın çıkardığı Ağaç(1936) ve Büyük Doğu(1943) adlı dergilerden herkesin haberi vardır.Büyük Doğu’nun bazı devrelerinin günlük gazete halinde çıktığı da bilinir.Ama Büyük Doğu’nun yayınlandığı günlerde,ayrıca haftalık bir mizahi dergi çıkardığını çok az kişi bilir.Ancak üç sayı çıkan bu gazetenin farklı bir mizah anlayışı var.Yayınlandığı dönem için olduğu kadar, Üstad’ın şahsiyetinin bir cephesinin aydınlatılması ve mücadelesini daha çarpıcı biçimde göstermesi açısından,büyük bir öneme sahip olan bu gazete hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.
Borazan adındaki haftalık gazete,1947 yılının Kasım ve Aralık aylarında üç sayı yayınlanır.
Borazan yazısının üzerine,yazı ile iç içe bir de borazan resmi bulunan başlık klişesi,üç sayının da genel karakterini ortaya koyuyor: Gür ve pervasız bir ses… Bu üç sayının en belirgin özelliği budur…
Gazetenin ilk sayısının sol baştaki ilk yazısı “Yuf” başlığını taşıyor ve bir çeşit çıkış gerekçesi niteliği gösteriyor.Gazetedeki yazıların hemen hepsinde olduğu gibi, bunda da imza yoktur.Üstad’ın kaleminden çıktığı hemen anlaşılan bu yazının ilk cümleleri şöyle:
“Artık iş alaya bindi.Atom bombası devrinde, kestane fişeğinden zayıf ciddiyet utansın (Melânkoli) hastası Prens (Hamlet) Keloğlan’a çıkıyor !Zira Danimarka sarayından entrika, “Kandilleri yakın!” cümlesini “Kan dilleri yakın….” Diye manalandıracak hale gelmiştir. Sen, en keskin fikir çilelerinin oyuk oyuk gölgelendirdiği ve kıvrım kıvrım acılaştırdığı içli ve mahzun dava çehresi !Bundan böyle palyaço makyajını öğrenmeye çalış !Sırtına,kıtıklardan bir kambur tümseği yerleştir; başına ,kır saçlarını örtecek bir işkembe oturt; bostan patlıcanından bir burun tedarik et ve oldu bitti !”
Yukarıdaki yazıyı okuduktan sonra,Üstad’ın aynı yıl yazdığı Muhasebe ve Destan şiirlerini hatırlamadan edemiyorsunuz.Şu iki beyit Destan adlı şiirinde yer alır:
“Öttür yem borusunu öttür,öttür borazan!
Bitpazarında sattık,kalkamaz artık kazan!
Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz,dokuz kişiye bir pul.”
Bu yazının hemen sağında,o günlerin tek parti kurultayından söz eden bir yazı var:”Gülümseyiniz,resminizi alıyoruz!” Kürsüde bir çekiç ve onu tutan el,yol üzerinde tek yön gösteren bir insan kolu ve oklarla,seyyar fotoğrafçı resminin yer aldığı bu yazı,hem bir mizah ,hem bir hiciv hüviyetindedir.
-
Böyle bir çalışma gerekli gerçekten ,ama zor emek isteyen bir durum. Çalışmaya katılacak arkadaşlara Allah kolaylık versin, muvaffak eylesin inşAllah.
-
Fotoğrafla bir nebze ilgilenmeme rağmen, bu konuda pek iyi değilim (: bunlarda benden olsun.
Ankara-Kocatepe
-
artık sıkmaya başladın sende.neye göre olduğunu söyledim.anlayamadıysan bir daha oku.senin yerine bahsedenler vardı sen sadece destek olmak istedin.ve kendince oldun da.bide eleştirmek yerine kürt açılımına karşı olduğunu dile getirmişsin.bu sözün bana demirelin "bana mi,lliyetçiler de adam öldürtüyor dedirtemezsiniz" sözünü hatırlattı.neyse şimdi sizin eleştirmeyip kürt açılımına karşı olduğunuzu beyan ettiğiniz mesajınızı inceleyelim.aslında sadece önemli yerleri işaretleyecektim ama bi baktım her harf bana bir kanıt sağlıyor topyekün işaretledim.
neyse incelemekten vazgeçtim.zaten herşey ortada.
O konuda benden önce yazılanları öyle detaylı bir incelemeye tabi tutmadım, o nedenle kimseye destek gayretinde olmadım. Sıkıntıya girmenize gerek yok, ne düşünürseniz düşünün, beni bağlamaz. Sözlerim,yorumlarım ortada... Anlayan anlar zaten, şikayetimiz kimedir neyedir... Daha fazla uzatmayı ve açıklamayı gereksiz görüyorum.
-
eğer siz forumda istediğiniz siyasetçinin eleştirilmesine karşıysanız, ve buna kendi sevdiğiniz siyasetçi eleştirildiiği için karşı çıktığınızı değil de forumun maiyeti sebebiyle ve parti propogandasına karşı çıktığınız için karşı çıktığınızı iddia ederseniz bu forumda hiçbir siyasetçiyi eleştiremezsiniz.siyaset kokma meselesine gelince: hakikati gizlemeye çalışanların, çifte standart uygulayıp bunun yanlış olmadığını iddia edenlerin, onun bunun hakkında atıp tutanların karşısında olmak, oyunlarını ortaya dökmek siyaset kokmaksa evet siyaset kokuyorum.ve bununla gurur duyuyorum.
ama siz bu iddianızı siyasetle ilgili her tartışmaya katılmam nedeniyle değil de sizin çifte standardınızı ortaya çıkarmam ve sizin karşınızda olmam sebebiyle söylediğiniz için topuğunuzdan saçınıza kadar riya kokuyorsunuz.
ben orda partiyi eleştirmek yerine, direk kürt açılımına karşı olduğumu dile getirdim. yoksa iktidarın rahatsız olduğum tüm icraatlerinden bahsedebileceğim bir çok tartışma köşesi olmuştur, bir göz atarsanız ismimi pek göremezsiniz o köşelerde. çifte standart felan uyguladığım yok benim, bu nasıl bir bakış açısıdır ,neye göre riyakar olduğuma karar verme cüreti gösteriyorsunuz ; siz bu daralmış açıyla pek ilerleyemezsiniz.
-
gerçekten çok komik.bunu yazan şahıs bu mesajından bi kaç gün sonra başka bir partiye saldırmakta kusur görmeyecek şahsiyette birisidir.o şahısa soruyorum madem böyle ayrım neyim çıkarmanın faydası yoktu siz niye yaptınız.sizin sevdiğiniz şahısa denilince ayrım çıkarmanın faydası yok diyorsunuz başkasına denilirken diyenlere katılmakta bir mahzur görmüyorsunuz.tebrikler.
Orda düşüncemi ifade ettim ben, kabullenmediğim bir vaziyet ortadaysa neden bunu ifade etmeyeyim. Parti noktasında rahatsızlıklarım vardır belki, bunları es geçtim.. kürt açılımını hata görüyorum, ne yani bir yanlış var, biz partiye göre mi tavır alıcaz icraate göre mi ? Siz forumun bu konuları dile getiren- akp ile ilgili her köşesinde siyaset kokuyorsunuz. hemen ortaya çıkıyorsunuz, bu beni rahatsız etmezken, benim kürt açılımını doğru bulmadığım halde; şu veya bu parti niye ifade etmemeyim anlamış değilim.
-
Önce demokratik açılım denildi... şimdi Kürt açılımı. Ben kürt sorunu diye birşeyin olmadığını, sadece sorunlu Kürt olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle açılımı ortaya koymanın, bin takla atılarak kabul ettirilmeye çalışılan kürt sorununu(!)da kabul ettiğinin bir göstergesidir. Çözüm sürecinde karşı tarafın muhatap alınmasını istediği kişi bellidir ki baştan beri bunu ifade ediyorlar, o nedenle ince bir vaziyetin eşiğindeyiz. Tedirgin olmamak elde değil, Allah sonumuzu hayr etsin ne diyeyim.
Ayrıca şu bop işide, öyle köşeye sıkıştırılıp, geçilecek bir konu değil... Bop'un eş başkanlığı vesaire,, off.. iktidara kilitlenip yanlışları doğru görmeye başlamak kadar tehlikeli bir durum yok... vesselam.
-
Duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mabutlarını yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim...
..........
Amin,,,
bu duayı ilk okuduğumda bir kaç kez bu cümlelerde takılıp kalmıştım... nefsimizin meylettiği bütün beşeri kanunların tezgahının devrilmesi ve herşeyi kaybedip, sadece O'nu kazanabilmek...
Alah razı olsun Üstad'dan ,mekanını cennet eylesin inş,,,
-
.............
Mısırlı Edib İshak, (Er-dürer) kitabında, Cemalüddin Afganî'nin Kahire Mason locası reisi olduğunu yazmaktadır..
1960'da Fransa'da basılan, fransızca (Les franca-maçons) kitabının 27.sayfasında :"Mısırda kurulan locaların başına Cemaleddin Efganî ve ondan sonra Muhammed Abduh getirildi. Bunlar müslümanlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım ettiler.." diye yazılıdır.
.............
Bu şahıslar hakkında defterime bu notları kaydetmişim... Allah razı olsun, sitede bu kimselerin sapık görüşleri hakkında tartışılmış,konuşulmuş epey konu mevcut. Gerçekten Afgani, Abduh denilen sapık görüşlü kimseleri örnek alan, alim tanıyan; Ehli Sünnet çizgisini gizliden kaydırma derdinde olan tefsircilere,din adamlarına dikkat etmek gerekiyor.
-
"Hakikatin hatırı dostumun hatırından önemlidir. " Üstad Necip Fazıl,,,
-
İlk oruc tuttuğum vakit 4.sınıftaydım.
Ama neler yaşadım, hâlim ne vaziyetteydi orasını çok net hatırlayamıyorum.
hani açlık nedir yemek nedir bilmeyen çocuklar vardır ya, sofraya yanaşmazlar, üstüne annesinden birde azarı işitirler. Bende o gruba dahildim, o nedenden pek zorlanmamış olma ihtimalim yüksek :)
Ramazan'ın sonu göründü, bayram gölgesini hissettirmeye başladı bile... Rabbim tuttuğumuz orucları inşAllah huzuruna kabul etsin ,,,
-
Erbakan'ın yaptıklarını bu kadar küçümsemek gerçekten çok mantıksız geliyor bana. Ülkeyi ımf'ye bel bağlama gayretinde olanlara karşı durduk, bizi kukla vaziyetine düşürmekten başka gayesi olmayan avrupa birliğine karşı D-8 İslam birliği oluşturuldu... vesaire vesaire, neyse şunu belirteyim ki böyle bir forumda, forumun mahiyeti bellidir, bu tür konuları kapak yapıp parti propogandasına dönüştürmek zaten gereksiz, niyetim bu değil. Ama rahatsız oluyorum işte, söylemeden edemiyorum, yoksa daha derin konuları buraya açıpta ayrım çıkarmanın kimseye bir faydası yok,,
vesselam .
-
Ve var da var, var da var!...
Günah olsa da duvar,
Vâreden’e sen yalvar!...
Bırak yuhlasın civar,
Sen daha yakına var!...
O’ndan başka nemiz var,
O’ndan onca remiz var,
Peygamber’den bir iz var,
Tövbeyi Yaratan var,
Kendini Aratan var,
Müjde!... Ölene kadar!…
..... Ne güzel mısralar bunlar, yüreğinize sağlık. Rabbim kaleminizi doğru yönde sabit kılsın inşAllah.
-
Bende, fikir noktasında nadir mütefekkirlerimizden olan Nurettin Topçu'nun kitaplarını tavsiye edebilirim,, kütüphanemizde yer edinmelidir diye düşünüyorum.
-
Ankara Kocatepe'de ki kitap fuarına her ramazan muhakkak dahil olurum ... Bu kitap fuarlarında yayınevlerinin indirimlerinden epey istifade ediyoruz.,, bu güzel fırsatları değerlendirmek gerekir.
Msn Yazılarınız
in Serbest Kürsü
Posted · Report reply
Ruhumun kafa kâğıdını resimlendirmek isterdim ...