-
Content Count
250 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
10
Posts posted by mahlas
-
-
ilk yazıldığından beri izlemedeyim yanlış bir kanıya varmamak için pek adetim olmamakla birlikte bütün yazılarını (kapatılanlar dahil) okudum arkadaşın.
Bilimsel gerçeklere sahte bir üslüpla dayandırılmaya çalışması bir tarafa, yazılanları çok dikkatli olmayan bir göz bile incelediğinde başlıkların kendi içerisinde kısmen bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise tamamen çeliştiğini farkeder
muhalfarz:
1-
Ayrıca yaşam tarihinde basit yapılı, gelişime açık ya da ilkelle gelişkin arasında tek bir canlı kaydı yoktur. Tüm canlılar aniden ve mükemmel yapılarıyla ortaya çıkarlar.2-
Fakat maymunlar insanların tersinimi sonucu oluşabilir.çelişkinin büyüklüğünü farketmek için açıklamaya bile gerek yokken sorsanız muhterem kendince birşeler döker mi?
Evet döker!
"evrim sadece gelişimmidir?"
"insan dışındaki tüm canlılar insandan daha basit bir yapıyamı sahiptir?"
bu soruların cevapları tersinimin evrime karşıymış gibi peydaholup kabuluyle birlikle evrimi ispatı mevkiine geçmesi şeklindeki teorimi ispatlar mahiyette :)
son olarak
sekiz ciltlik ansiklopediravi eser ve yayınlanmayanlarla birlikte yirmi kitap bu teorinin doğruluğunu ve okunabilirliğini ne derece etkiler?
el cevap:
http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?sh...ic=4293&hl=
:) :)
saygılar...
-
Balyoz darbe planı davasının sanıklarından emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'den ele geçirilen notlardaki planlar insanın kanını donduruyor.
Tanyeri, el yazısı notlarında öncelikli hedef olarak gördükleri irtica ile mücadele için PKK'yla işbirliği yapılması gerektiğini belirtiyor. Tanyeri, iddianamenin 953. sayfasında yer verilen "Süha Tanyeri Defteri Plan Semineri Hazırlık Notları" adlı dosyada, "Bölgede PKK-KADEK ile işbirliği yapacak kişiler önceden tespit edilmelidir." ifadelerini kullanıyor. Süha Tanyeri, notlarında birinci tehdidin irtica olduğunu iddia ediyor.
İrticai faaliyetlerde bulunan kişilerin yanı sıra bölgedeki basın yayın organlarının, kurumların tespit edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca halkın günlük ihtiyaçlarının belirlenmesi, çalışmaların çok gizli yapılması gerektiğini kaydediyor.
Tanyeri, sıkıyönetim ilanı halinde sivil kişilerle irtibat kurulması, sıkıyönetim bildirilerinin anlaşılır olması gerektiğini belirtiyor. "Süha Tanyeri Konuşma El Kartları" adlı dosyada ise ülkeyi sıkıyönetime götürecek senaryoyu kaleme almış: "... 22 Şubat 2002 tarihinde İzmit'te bir grup ilköğretim okulu müdürü ve öğretmenleri çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında türban ve başörtüsü yasağını protesto etmeye yönelik kanunsuz bir yürüyüş yapmaya teşebbüs etmiştir... Başlangıçta yürüyüşün önlenmesi için alınan tedbirleri müteakip meydana gelen olaylar giderek büyümüş, emniyet güçlerinin olaylara müdahale etmede gecikmiş olması, bazı bölgelerde ise müdahale etmeyerek pasif destek vermesi nedeniyle pek çok işyeri tahrip edilmiş ve iki gün içinde 25 kişi ölmüş, yaklaşık 500 kişi de yaralanmıştır. (7) İstanbul Fatih'te 28 Şubat 2002 tarihinde aşırı dinciler tarafından Atatürkçü düşünceyi savunan dernek binalarına yapılan saldırı sonucunda çıkan çatışmalarda çok sayıda bina ve işyeri tahrip edilmiş, olayların İstanbul genelinde yayılması sonucu 30'un üzerinde insan ölmüştür. Kentteki pek çok mağaza ve ev yağmalanmıştır. Can derdine düşen halk, orduya ait kışla ve jandarma karakollarına sığınmıştır. İstanbul'un birçok semtinde sokak çatışmaları her gün vuku bulmaktadır. İstanbul genelinde halk sokağa çıkamaz hale gelmiştir, işyerleri ve birçok alışveriş merkezlerine yönelik yağmalama olaylarının artış göstermesi nedeniyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmış ve birçok zaruri gıda maddesi ... temininde zorluklar yaşanmaya başlanmıştır. Yetkililer tarafından İzmit ve Adapazarı'nda da gerilimin oldukça yükseldiği dile getirilmiştir. Bu olaylar üzerine Bakanlar Kurulu Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesi ile sıkıyönetim ilan etmiş ve karar Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün TBMM onayına sunulmuştur. Ancak TBMM'de üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için sıkıyönetim kararı onaylanamamıştır."
Tanyeri'nin notları arasında 12 Eylül öncesi ve sonrasında sıkıyönetim komutanlığı tarafından yayımlanan bildiriler yer alıyor. 12 Eylül'le bu kadar ilgilenilmesinin neyin hedeflendiğini gösterdiğini belirten savcılar, "Sıkıyönetim sırasında hangi işlemlerin yapıldığı öğrenilmeye çalışılmıştır. Yani kaba tabirle, şüpheliler o dönemden kopya çekmeye çalışmışlardır." tespitini yapıyor.
Zaman
-
O çaldığın maya bu gölde tutmaz dingilcik (bu sıfatı tuttum kureyşi ağzına sağlık :) )
Kendine başka bir çöplük ara
Zira haşareler bu tip yerlerde çabuk çoğalırlar
-
Ne yani, İbni Teymiyyenin talebesi olması lekelenmek anlamına mı geliyor. Böyle bir mantık olamaz. İmamı Zehebide İbni Teymiyyenin talebesidir ama büyük bir alimdir.İbnül Kayyum büyük bir alimdir. Çok ilginç görüşleri olan bir alimdir hatta. Benimde katıldığım bir görüşü, cehennem azabının birgün son bulacağına dair olan görüşüdür. Açıkçası akla uyuyor. Allah neden sonsuza kadar azap etsin ki?
Sultan meclisinde konuşanlardan birinin "özrü kabahatinden büyük" tabirini kullanması üzerine
"-Öyle şey olur mu? olursa gösterin" diye çıkışır ve ispat ister. (niye böyle bir talepte bulunur because güngelir bazı dingillere msal olur)
sultan sarayda yürürken elemanımız sultanın arkasından ona bir edepsizlik eder, sultan küplere biner "-Bre densiz sen ne ..." sultan daha sözünü bitirmeden bizimki yapıştırır cevabı"
"-Affedin sultanım sizi valide sultan sandım."
Peki ben bu fırka(!)yı neden anlattım?
Bilmem aklıma esti :)
-
ümmetin çalınmış dede yadigari...
-
Cemalnur Sargut:Kendileri namazda ve camide başlarını örterlerdi. Kur'an-ı Kerîm dinlerken de örterlerdi. bizim edepli ve düzgün giyinmemizi isterlerdi. Ulu'l-emre (devrin kanunu) itaatin Allah'a itaat olduğunu söylerlerdi.
hanımefendi hazret(!)leri ne buyurmuşlar...
"edepli ve düzgün giyinin"
nasıl ne şekilde
"-tabii ki benim yaptığım gibi"
hmmm...
demekki edep ve edebe aykırılığı (olanca ehli sünnet alimi bırakıp) kendi şahsından öğrenmemiz icabediyor.
(vay anasını sayın seyirciler)
bide ulul emr demiş
peki kendi şahsına sorsaydık acep ulul emr namaz kılarken ve kuran okurken bile başınızı örtmeyi yasaklasa yada kuran okuyup namaz kılmayı yasaklasa
hatta ve hatta açık olarak gezmeyi emretse ne yapacağız
ama mühim değil yeni bir edep anlayışı peydahlarız olur biter
böylece hem ulul emre itaat ettiğimiz için sevap hem edepli olduğumuz için... :) :)
şu ulul emr diyen papağanlara
"Allah'a itatat etmeyene itaat edilmez." lafzını hatırlatacak kalmadımı?
- 1
-
Vay beee!
-
Bir bayan düşünün
Bir bayan daha düşünün diğerinin aynı giyinmiş ama başı sizin-bizim bildiğimiz gibi kapalı
ve soru:
içlerinden biri yalnızca müslüman olan bu kadınlardan hangisi müslim hangisi gayrimüslimdir
(herkim ki bu soruya saptırma amaçlı %50 ihtimallidir bile dese peşinen gelecek makul sıfatları kabul etmiş olur bilginize :D)
bu sorunun cevabı bile tek başına ;(Haşa! olmadığını iddia etmiyoruz) Farz olmasa bile bir insanın başını kapatması için yeterli sebep olmalı.
Yani hala başörtüsü (yada türban) hem müsüman kadının hemde bulunduğu toplumu yansıtma bakımından (cammi gibi minare gibi) tüm cemiyetin mümin kimliğinin tescilidir...
bunun bilincinde olan her erkekde kendini müslüman olarak tanıtmaktan ve öyle bilinmesinden korkmayan bir bayanla evlenmek ister
-
Camiyi ahıra çevirdiler
Azerbaycan'dan yayın yapan milli.az adlı internet sitesinin haberine göre, Ermenistan işgali altındaki Karabağ'ın Ağdam şehrinde 1868-1870 yıllarında yaptırılan Kerbalayı-Sefihan Camisi Ermeniler tarafından ahıra çevrildi. Azerbaycan sitesinde yayınlanan fotoğraflarda, bir cami içinde inekler görülüyor.
-
-
kendini anlatmak (sözümona) ölümsüzleştirmek için maddeye yönelen ve kendince ona hükmeden insan asıl yaratılış gayesi olan ebedi hayatta yer bulabilmek için yine maddeye muhtaç.
ondan sırt çevirmeye onu yok onunla mücadele etmeye kısacası onu basamak olarak kullanmaya mecbur.
ne demişler;
"ilmi dünya için öğrendik ilim bize dünyaya değer vermemeyi öğretti"
yazıda güzel bir nüans ise maddenin zirveye çıkmak için yine insana madde ötesi insana muhtaç olduğunu itiraf edişi
-
Konferansı dinleyen CHP Erzurum gençlik kolları başkanı Ataol Çamlı, Necip Fazıl'a:- Mustafa Kemal de bir aksiyoner miydi?
sorusunu yöneltmiş.
Üstad'ın buna cevabı:
- Bir Erzurumlu zekasına bu soruyu yakıştıramadım.
olmuş.
soruyu soran kişinin kimliğinden de yola çıkarak sorunun iyi niyetle sorulmadığı açıkça sezilmekte
ancak üstad burada ne anlatmak istemiş tam olarak anlayabilmiş değilim
-
maşallah gerçekten güzel okumuş
asıl alkışı hakeden ebevenleri olmalı...
paylaşım için teşekkürler...
-
"Bundan sonra 'Pis Yahudi' demek nefret suçu, cezası ise 1.000 TL ile 500.000 TL arasında değişiyor."
KeHaber mi, KeFiş mi?
1 Mart 2003 tezkeresiyle birlikte garip bir fişleme operasyonu başlamıştı. İsrail'deki Sharon hükümeti aleyhine yazan ve Irak'ın işgaline karşı çıkan Türk basınında ne kadar yazar varsa tek tek fişlenmişti. Sadece basın camiasındaki 'itirazı olanlar' mı? Hayır! Tezkereye hayır oyu veren milletvekilleri, kimi siyasetçiler ve bazı iş adamları da arşivlenmişti. Kimi yazarlar işsiz kaldı, 'hayırcı' milletvekilleri çizik yedi. Bu fişlemelerde MOSSAD'ın devrede olduğu da pek saklanmıyor. Son dönemlerde ise fişlemeler internet siteleri üzerinden yürütülüyor... Nitekim, Çarşamba günkü 'Bu fotoğrafa iyi bakın' başlıklı yazımız ilginç bir internet sitesinde kendisine yer buldu. Bu site Türkiye'deki gazeteleri günlük olarak tarayıp İsrail karşıtı yazarları deşifre etmekle kalmayıp yargısız infazını da yapıyor. Kimine göre Türkiye'li Yahudilere ait. Kimine göre ise MOSSAD destekli bir fişleme web sitesi.
"Mavi Marmara'dan Yahudi Soykırımı inkarcılığına atlayarak Antisemitizmde 'kim daha ileriye gidecek' yarışı... Millî Görüş'ün yayın organı Millî Gazete'de Kulis Ankara köşesi yazarları Mustafa Kurdaş ve Mustafa Yılmaz, "Bu fotoğrafa iyi bakın" başlıklı makalelerinde, Nazi rejimi özlemliyenlerin "geleneksel" Holokost inkarcılığına katkı yaptı" yorumu yapan KeHaber ilginçtir sözkonusu fotoğrafı okuyucularından saklamış. Dahası yazımızın en can alıcı bölümlerinin perdelenmesi de ihmal edilmemiş. Makası kullanan el asıl cevap bekleyen sorularımızı kesip atmış.
Neymiş efendim, "Gerçekten 6 milyon Yahudi öldürüldü mü? Tartışmak bile yasak" demişiz. Demişiz de ne yapmışız; büyük günahlardan birini (!) işlemişiz. Eee 'Holokost'a iman (sümme haşa) imanın şartlarından ya... Yahudi soykırımını tartışmak kimin haddine değil mi!
KeHaber'in bir de kardeş sitesi var. MOSSAD'tan emekli bir albayın yönetimindeki http://www.memri.org adlı sitede de Arap ve İslam dünyasındaki İsrail ve Amerikan karşıtı yazılar İngilizce'ye çevrilerek Amerikan birimlerine ücretsiz olarak servis ediliyor.
'Pis Yahudi' demenin cezası!
İsrail, Mavi Marmara saldırısıyla ilk kez Türk kanı döktü. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyenlerin daha bi dikkatli okuması gereken bir yazı olacak sanırız bu. İsrail'i tel'in eden, İsrail'e zalim ve katil diyen, İsrail'i çıbanbaşı olarak gören... Hülasa-i kelam İsrail'e ve Yahudilere dil uzatan her kim varsa 'dikkat!' diyoruz.
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarısı adı altında güya nefret suçlarıyla mücadele etmek adına bir kanun hazırlığı olduğunu öğreniyoruz. Nereden mi öğreniyoruz? Şalom Gazetesi'nden. Şalom'un son sayısında 'müjdevari' bir haber olarak birinci sayfasından duyurulmuş bu gelişme. Musevi cemaatinin yayın organında "Bundan sonra 'Pis Yahudi' demek nefret suçu, cezası ise 1.000 TL ile 500.000 TL arasında değişiyor" deniliyor. Taslak 21 maddeden oluşuyormuş. Taslağa göre Türkiye'nin nur topu gibi bir kurulu daha oluyormuş... Adı da Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu. Ayrımcılığın ağırlığı oranında yarım milyon liraya kadar verilebilecek para cezalarını bu kurul uygulayacakmış. Dile kolay eski parayla tam tamına yarım trilyon lira!
Herkesin İsrail'e ateş püskürdüğü bir dönemde böyle bir tasarının gündeme gelmesi sizce de tuhaf değil mi? 500.000 TL'lik ceza 'kimse İsrail'e yan gözle bakmasın' diye mi düşünülüyor? Hani zalimin zulmü yanına kalmayacaktı!
Sahi bu taslak kanunlaşırsa, Kur'an-ı Kerim'deki Ben-i İsrail'le ilgili ayet-i kerimeleri acaba hangi güç cezalandırmaya yeltenebilecek? Kurul, para cezasını Kur'an-ı Kerim'leri basan Diyanet İşleri Başkanlığı'na mı kesecek!..
Milli Gazete
-
arakadaşların canına geçer başlarına bela olurum
babamın arabasını çalar(!) sağını solunu biryerlere sürterim
etrafımdakilere afra tafra(buda ne demekse...) yaparım
yani o vakit yaklaşılmaması gereken bir kimliğim. :)
-
abi güzel yazıyorsun kalemine sağlık
-da...
:S
bu kadar şiir bir bünyeye biraz fazla gibi
Maşallahın var yani...
-
bir aralar
yeşilçam cüneyt arkının filmlerini avrupada oynatıyorlar ama çocuklara çizgifilm niyetine :) :)
söylentisi gelmişti kulağıma
bu haber onu hatırlattı
gerçi bunun gerçeklik payı biraz daha fazla olsa gerek ancak mel-un millet Yunus Emre şiirini belki bizi daha iyi tanıyıp sentezlemek için
yada...
-Aaron adamın baksana şu bize kafa tutan Türkler'in dedeleri ne demiş
ba-ba-ba
"sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz...."
puhahaaaaa!...
sevgi diyor lan!
hahahaha!
-bak bak, geçen bizim küçük kuzen de okuyordu
neydi o?
hmmm
hah!
"cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle birkaç huri
isteyene ver onları
bana seni gerek seni"
neymiş yalnız Allah'ını istermiş başka birşey istemezmiş...
hahahaha!
-ulan bu Türkler hakkaten saf insanlar yawww...
-yaw bunlar böyle saf da, bizimkiler niye bu kadar "TÜRK" kelimesini duymaktan bile tırsıyorlar?
-ne yani sen tırsmıyormusun?
-???
...
-
Eyvahlar olsun!
İyilik görmeden yapmayan -yapamayan- bana...
-
açamıyorum bunları be!..
-
Ayrılık Şarkısı
Gidince, gülün rengi sarardı gözlerimde
Mutluluk dolu dünyam karardı gözlerimde
Gözyaşların yağmurdu, ıslatırdı içimi
O yemyeşil gözlerin bahardı gözlerimde
Yıldız gibi parladı gönlümde gülüşlerin
Duruşun güneşimdi, yanardı gözlerimde
Dudaklarım ismini hecelerdi derinden
Bakışlarım hep seni arardı gözlerimde
Gidince, gülün rengi sarardı gözlerimde
Mutluluk dolu dünyam karardı gözlerimde
-
-Beni,ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi,İslami usullerin en incelerine riayetle gömünüz!Burada,umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya dokunmalıyım:1935 yılında,Mürşidim ve Kurtarıcım Esseyyid Abdülhakim Efendi Hazretlerine, bir yazımı okumuştum. Bu yazı, kendilerini tanıdıktan sonraki dünya görüşüme ait olarak, zamanenin bize aykırı, meşhur bir gazetesinde çıkmıştı ve Türkün tarih muhasebesini İslami tefekkür noktası etrafında çerçeveliyordu.
Yazıyı ellerine aldılar,kalem istediler ve üstüne öz elleriyle "altın ile yazılacak yazı"buyurdular.
İşte hususi zarfında duran bu kesilmiş makaleyi, bütün eserlerimin tasdiknamesi olarak kefenime iliştirsinler..
bahsi geçen yazı sitede de varmı?
-
kötünün iyisi anlayışına hiç tenezzül etmedim.
ancak bir birliğe bir önder seçilecekse bunun, içlerinde en iyisi olması hiç kuşkusuz en mantıklı olandır.
bırakın Türkiye'yi İslam aleminde bile malesef Erdoğan'ın alternatifi olmadığı çok açık
Buradan yola çıkarak İslam aleminin lideri sıfatı bence uygun
-
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur.
N.Fazıl...
"…beni Seviyorsun Ya, İşte Buna Hayret Ediyorum!”
in Diğer Yazarlar
Posted · Report reply
Allah razı olsun
harika bir yazı