Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Kalmışsa solgun umutlar! Giderken Hicranımla elemler neye yarar diye Demledim sineyi hazanımı ölüm vaktine Açtım işte Gönlümden süzülen hicranı nefese Duyulmayan sesimle, anlaşılmayan halime Ne günahlar ki Ya Rab sen hiç nasip etmezsin Gönüllerde tek sensin sen elbette yücesin Nefsi Halk edensin, hissiyat ki veren sensin Sevilen aşkın o baharında bilinmez hecesin Umutlar ki Hazanı muhabbette gark edildiği Serdediyorum içselliğimde ki müthiş nefesi Zaman ki O meçhulün en bariz ayak sesleri Bir sevdanınki silinmeyen en hazin tükenişi An Seninle anlamlı olan bir zaman Can, ahseni takvim üzerine tanzim edilen kan Zan İdrakten sakıt olan anlamsız hezeyan İnsan, aklıyla ve idrakiyle kulluğa uzanan can Aşk Kelamı aciz bırakan en muazzam olan Sevda, rıza için hasredilmeyince ayaz yaşatan Yar Zarafeti içinde edebi kuşanarak kokan İhsan içinde baharları yaşatarak hazzı yaşatan Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Sen bir şevk-i bahar! Ey can Gül şimdi hazin Sümbül ise öyle perişan ki Ne hikmettir ki Dinmeyen bahanelerin Çilenin dirliğinde hali hazan Oysa Canan için soluyan Hak rızası için konuşmalıydım Artık Meramı halinde Bizarlığa mahkûm bırakılandım Senin aşkın için İlk haleyi tedrisatın Ehemmiyeti ve bir kıymeti vardı Murat ederim ki Edebin her açılan sayfası Muhakkak terennümle hissedilmeli Halin adabında Yoğrulan bir dili seçip Onunla hareket edileceği bilinmeli Mananın kadri Böyle telakki edilip Bir şevk-i bahar sinede hissedilmeli O öyle Nezih bir çiçek ki Onun kadrini ancak hal ehli nefeslenir Çileyi tanıyan Ve onunla hem dem olan İdraki bulunan, kullukla sorunu olmayan Kim bilir ki Zatı şahanelerin Melalinde mahfuz ne hikmetler gizlidir Nazarı hal ile Temaşa edilince anlaşılır Ayan olan sadece aşkın idraki dilidir Serabı bade olan Ve şevki ihsan eden Gönülde filizlenen rahmetin esenliğidir O öyle azizdir ki Sevilmeyi hak edendir Ve kalbin odağı payedir bekleyen ferdir Olsaydım ki Endamı nazarında Çiğnenen bir toprak ve zerreyi mutlak Rahmet hilkatinde Sonsuzluğu solumak Halin renklerinde boyanarak öyle kalmak Kokun ile Doyasıya uyumak Hazzını yudumla***** ram olmak kavuşmak Ben Sürekli eriyendim Sukutu seçen ise ne hikmetse yine sendin Halimi Haşyetin hicranında yalnızca titreten Ve aşkın serencamında an’ı bekleyendim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Tefekkür namına hiçliğim! Halimin fakirliğini Deruhte ettiğim bir zaman diliminde Kalbi hissedişle ve titremem eşliğinde ezanı duydum O an ve dile gelen Ruhi serencam sağanağında hislerim Fevkalade feveran ederek ve alıp ötelere götürüyordu O vakit Bir hüzün her yanımı kuşatmıştı Yılara rağmen akmayan gözyaşları boşalmaya başlamıştı Anlamak adına Halim fevkalade fakirleşmişti Zihnim kendi yozluğuyla yüzleşti, hissetmek netleşmişti Ömür defteri Sahifelerinde gizlediği kebirleri Ve fersizleşen gözlerimin refakatiyle, nefesim acizleşti İradem adına Tasarruf eylediğim keyfiyetim Tefekkür namına hiçliğim, idrak adına duyarsız kabiliyetim Vasviyet niçin Nitelikli bir insan olmak mı hedefim Kul olmak en son tercihim, bahşedilenler benimle her şeyim Tasnifi ne bilirim Nizam için nefsi kime amade edeyim Akıl değil mi rehberim, inkişafı neyleyim nihayetinde eneyim Abdest almayı Gereğince kılınan namazı ne bileyim Cemaat ruhuna nasıl erişeyim, uzak kaldığım camiye ne deyim Halimi kime arz edeyim Nasıl bir gerekçeyle edebi hal dileyim Ruhuma ne diyeyim, kalbimin boşluğunu kimle zenginleştireyim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Suskun yürekler Sukuta mecbur edilen kalpler Hicran içinde nefeslenen ve bizatihi sahip iradeler Ne desiseden Ve ne de cürümden hazlanırlar Rahmani adımlar niyetle kaim olan sabırlar hedefti İyiliği öncelemek Kötülükten men etmek hakikatti Zulmetmek, hak yemek ve hatta niyetlenmek yasaktı Akide niye vardı Kalbin sahibine yakın olmak murattı Ruhsat, kimler için haktı, azimet takva içinde farktı Lakin hiç anlaşılmadı Enaniyet sahipleri mütemadiyen suçladı Ne hak tanıdı ve ne de bir hukuk için utanmak kaldı Yağmalamak için Kanuni ihsaslar peş peşe sıralandı Millet adına, mana tahtında ne varsa sürekli dışlandı Entrikalar arttı Varlığa kul olmak saltanat için vardı İmtiyazlar, haktan anlamayan soysuzlar için yasalaştı Perişan halk Ekmeğe muhtaç mahzun can ne olur kalk Haline bir bak, mütemadiyen seni uyutan zihniyeti yak Millet birliği için dendi Dirliği tahrik eden bizzat kendileriydi İnsan hilkatinde aidiyet muhakkaktı lakin adres yanlıştı Öğretiler şekliyet için vardı Ruhsuz nefesler kulluk için yıllarca arttı Kimlik, nesli netlik, canı emniyetlik dini ehemmiyet kalktı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Güneş hilkatince çekiliyor Kimseye kelam etmeden sakinliğe bürünüyordu Zaman insan için, kalp ritminde niçin, ruh bizarlığından emin Ne hesaplar yapılıyor Envai çeşit hazlar ne için terennüm ediliyor Varlık insana, insan adama, adam kulluğa sürekli uzaklaşıyor An ve tükenen zaman Can ve kanının hükmünde nefes alan insan Hiçbir hesabı olmadan yaşamayı marifet sayan anlamsız kan Seküler kimliğin Pagan kültürünün ihatasıyla mana kayboluyor Hırs, hınç, kin ziyadeleşiyor, nizamsız nefs dört köşe oluyor Sorumluluk kime kalıyor İblis bir yük mü alacak kurnazlık anlaşılıyor Nefesin kadri, umutların sadrı iradeyi maslahat sorgulanıyor Her nefis kedini tanıyor Kime ne kadar ve hangi niyetle, iyi biliyor Lakin neyi bilmiyor, haşyeti hiçliyor mağfiret hakkını bilmiyor Tavsiye edilenleri görmüyor Kitabı celil için ne hazin ki burun kıvırıyor Kalbi işitemiyor, inkişaf nedir bilmiyor idrake gerek görmüyor Hareket ve kuvvetin Zerrede gizlenen hikmetin ve gerekçesini Merak etmiyor zekâ nemliyor ve aklın zaruretinden uzaklaşıyor İhsanın bereketini Rahmetin rıza ecrini, kulluğun ihlâs sadakatini Önemsemeden nefesleniyor, ömrün sahifelerini dürerek gidiyor Aşk için ne diyor Sevda kim için anlamlaşacağını bilmiyor Sonrada halden ve edepten bahsediyor, kelamı hakkını vermiyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Nihayet akşam olmuştu Solgun umudumla yolunu beklediğim babam Fevkalade yorgun bir halin sağnağında nefes alıyordu Ne bakacak takati Ve ne de bana nazar edecek gözlerinde feri Yılgınlığın kadrine teslim olmuş perişan kişiliği sancıydı Ömrünü vakfetmişti Gece gündüz demeden vardiyaya kilitlendi Başını sokacağı, bacasını tüttüreceği bir ev nihayetti Lakin kifayet etmiyordu Mutfak fakirlikten acıyla dem vuruyordu Kurulan sofrada bir baş soğan, haşlanmış patates vardı Ekmek karın doyurandı Hüzün her nefesi kuşatıyor lakin susuyordu Evladının gözelerine bakamayacak kadarda solgun soluktu Annem hep sokranırdı Keşkelere mütemadiyen itibar ederdi Sabrın ikliminde nefeslenmeyen ve kanaati bilmeyen kandı Babam adamlıkta kalan Anam nisa kimliğinin edebini hiçe sayandı Benim nazarımda babam haklıydı, anam nedametle yaşayandı Ne kadar çalışsa da Mesaiye kalmak için yarışsa da olmuyordu Annem konu komşunun varlıklarını babama hınçla haykırıyordu O vakit annem Hiç istemediğim halde gözümde küçülüyor Aile saadetini hiçliyor, babama hiç samimi destek vermiyordu Çok üzülüyordum Çare adına hiç bir şey bilmiyordum Ama içime işleyen hicranı yıllara sâri olarak acıyla demliyordum Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 31, 2008 Çok geç kalsam da Anlamıştım artık ne kadar acı olsa Şayet çekilen çileler ve sancılar hakikat için adımsa Annemim oğlum derlen Çilekeş babamın sabrını idrak ederken Gönüllü kölelik her yanı kuşatırken arayışlar hicranken Ne vergiye ne üretilene Ve ne de nizama muhtaç nefs şahitse Maaş adına alınan para bereketsizse hüzün başlıyor işte Ne devlete Ve ne de hükümete sözüm var Ben ömrümde solgun bir bahar, hazan her yerde ey yar Her yerde desise var İnsan kimliğinde ar kalkmış ne yazar Hak adına, mizan tadında, edep babında hasretim akar Ne yargı adına Ve ne de yasamanın girdabına İnsanı anlamak bu kadar uzaksa, var git sen Allah aşkına Ötelerden öğrendiğim Açlık adına kıvama erdiğim hakikat Sabır sanatında demlediğim zayiat o kadar hazin safahat Ey hak biliyorum Gücümün ve takatimin çok farkındayım Gerekçeleriyle sana olan niyazım, kalbi yakarışlarım böyle İnsan hilkatinde Beşer olarak kalmak erdem sayılmakta Anlamsız soluklar her bir yanı kuşatmakta aczi yet farkıyla Kime ne söylesem kifayetsiz Kelam varlık içinde ahenkleşen senetmiş Sukut etmek acizliğe rağbetmiş, düşünmek nüfusa hasredişmiş Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 3, 2008 Tenha bir köşede halimleyim Ve bir telaş içindeki koşturanların şahidiyim Ne dertleri var, hangi gaileye hasret duyar ne bilirim Ürperti içinde yemlenen Güvenlik içinde su içen güvercinler içindeyim Nefesin idrakinde miyim kalbi itminanlığı merak ederim Sıhhat içindeki nefesin Hakikat aşkıyla ritmeden güle hasret kalbin Nedenler içindeki tahkikin akli muvazenenin takibindeyim Uzaktan aşina olduğum Ve fevkalade sefilliğine şahit olduğum ihtiyar Mütebessim bir duruşla, her ne kadar yavaş adımlasa da Bana doğru geliyordu Bakışlarında, sakin adımlarında vakar vardı Sırtında sallanan ve kolun yordamıyla kollanan heybe ardı Yaklaştıkça yaklaşıyor Adımları sıklaşıyordu, o vakit içim burkuldu Ve bilmediğim bir kuşku her yanımı kuşatmıştı ürperti andı Birden ayağa kalktım Âdemi hakikatin selamını aldım ve o an rahatladım Sanki biraz bakımsızdı ve adeta sakin sokakların erbabıydı Konuşmak için uğraştığında Tek tük dişi kalmıştı yorgun ve solgun ağzında İşte her ne muradı varsa, oturmuştu fakirliğin sağanağına Elini dizime ve torbasını Büyük bir ihtimamla yanı başına hazla koydu Gözlerinde şahit olduğum muazzam bir derinlik yayılıyordu Cezbeden bir nefes olmuştu Kelamı kemaliyet içinde zikrine de başlamıştı Zaman onun için her vakit andı ve kan hakikati için akandı Çok az ve fakat sakin konuşuyor Yanındaki torbasına uzanarak içinden çıkarıyordu İki parça ekmek ama hayli bayatlamış olunca suyu arıyordu Dayanamadım ve suyumu uzattım Gözlerime dikkatlice baktı ve tebessüm ederek Aldığı su şişesini bayat eğmeğin üzerine ihtimam az boşalttı Yumuşayan parça ekmeği Öncelikle bana doğru uzatarak ikram etmek istedi Hayli şaşırmış olduğumdan teşekkür ettim ve geriye çekildim Bakışların değiştiğini anladım O an kendi adıma ve zavallılığıma fevkalade utandım Nihayetinde bende bir kandım, bir muvazene içindeki candım Varlık adına kişiliğimin Ar babında hiçliğimin, an katında fakirliğimin sancısıyla Ve büyüyen iç sıkıntısıyla, âdemden adamlığa uzanan o acıyla Zamanın mazideki sayfalarını Bir bir önüme açan nazarları fark edince titredim Takatimin acizliğini fark ettim, düşünmek adına çok hederdim İhtiyar ve fakir amcanın Ceketinde ki alel usul dikilen yamalıkları fark ettim Adeta çuvaldızla dikildiğini yakinen gördüm, nedense imrendim Kişiliğimi, nefsi kimliğimi Kat kat takiyyelerle alaladığım hiçliğimi o an gördüm Her çarede ve yanılgılarda ve hatta maslahatımda ilmi siyaseti Çıkarlarıma hasrettiğimi gördüm Kelamı, dostluğu ve her varlığımın sancısını yaşadım Ruhi hastalıklarım ve kalbi lekelerim beliriyordu gözümün önüne Kendimden geçmiştim Sefilliğime refakat ettim lakin yine tektim Yanıma gelen ihtiyar amca ne zaman gitmişti hiç fark etmedim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted November 9, 2008 güzeel Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 11, 2008 Gülüm Hatırlar mısın bilmem Kaç zaman geçmiş olsa da İşte andım hazzı sürurumu yinede Sen Tanıştığımız ilk zamanlar Bir hayli tedirgindin ve çokta çekingendin Gözlerin Kendince gizlenirdi Ve kalbin fevkalade bir hızla çarpardı Biraz Utanırdın hayli sıkılırdın O güzel yüzünü nedense hiç kaldırmazdın Kim bilir Belki yerlere bakarak Neleri sorgular ve hangi çıkmazları aralardın Sana Çok yaklaşamazdın Çünkü sen pek açılamazdın ürkek bir nisaydın Gizli Bakardın fark ettirmeden Derinliğime nüfus ederdi edep timsali halin Senin Bu halin her zaman Bana bir kuşu hatırlatırdı şefkat kuşatırdı Güven, Beklerdi çok zararsızdı hayli korkardı nihayetinde oda bir candı Çekim Kuvvetin inanılmazdı Ve içim içime sığmazdı koklamaya kıyamazdım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 11, 2008 Gözlerim gözlerine nazar etmeden Ellerim sadakatin timsali güvenini kazanmadan Nefesim, halinde devran etmeden ne kadar yakınım bilemem Anlar ar için harlaşır Kan sevda dergâhında ancak anlamlaşır Kalbi hissedişlere aşk en yakındır çünkü vefa onunla bir haktır Henüz seni görmeden Hissiyatınızın renklerini hiç bilmeden Hassaten halimi hasretmeden sevmek adına tavdım ve aradım Kelamınızla içimi işliyordunuz Ne kadar uzakta olsanız da nefesinizi hissediyordum Bilemediğim bir çekim kuvvetiyle cezp ediyor ve çekiyordunuz Siz bunun Ne kadar farkındaydınız asla bilmiyorum Fakat yüreğimi okuyor ve beni bana anlatıp rahatlatıyordunuz Vakıf olamadığım Ve asla haiz olmadığım cazibeniz kuşatıyordu Hissiyatım o an fevkalade rahatlıyor ve kederim hafifliyordu İnanmıştım artık Seni hiç görmeden sevmeyi hissetmeyi Halinde demlenmeyi, mefkûrende filizlenmeyi çok diliyordum Tenin ve zahirin bilinmezken Tefekkür merhalemde önemini yitirirken kalbin Meftun olduğum, belahatının sürurunda gamı unuttuğum haktı O zamanlar bir başkaydım Kalbimi sana vakfetmek için hazır insandım Nasibimde her ne varsa çoktan razıyım sevdası kuşatıyordu Çok mu duygusaldım Yoksa hülyalarımla yaşayan bir can mıydım? Lakin hissiyatıma vakıftım, kalbimin ritminde nefes alırdım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 11, 2008 Sevda bahçelerinin çiçeklerini Ne zaman hatırlasam hüzün çöküyor sineme Zarafet adına, naiflik babında fakirliği yakinen fark ediyorum Nesiller geliştikçe Ve edebin safhalarını ötelendikçe ar kalmıyor Aşkın en müstesna güzelliği olan utanma hasleti de kayboluyor Heveslerin ihatası Gün yüzüne çıkarak kabullenme yarışı başlıyor Tensel işgüzarlık galebe çalıyor ve adabı muaşeret dışlanıyor Talep adına ne varsa Ve şayet ifa edilmeyen bir saçmalık kaldıysa Sırnaşıklık mütemadiyen uzadıkça, yılgınlığın daveti karşınızda İnsan olanın onuru ardır Eğer onur kibir namına kullanılırsa ahmaklıktır Adam olanın elbette ki bir evveli ve ahiri hesapla anlaşılacaktır Duygusallık aşkla başkadır İfratı zayiat olarak karşımızda heba olmaktadır Aziz nefesler gerekçesiz solmaktadır, müddeti ancak ihsandadır Nisalar edebiyle manalaşır Edepsiz canlar bilinir ki mahlûk sınıfındadır Ahsen olmak kime yakışır, çiçekler güzelliklerini ne ye borçludur Kopartılan ve sarsılan Kendi mecrasından çıkarak hilkatiyle yabancılaşan Kokusunun farkına varmayarak ihtimam göstermeyen ve salınan Hiçbir cazibesi kalmadan Sokakları arşınlayan ve solgunluğa müptela olan Çaresizliği yudumlayan, her bir canda medet uman yine de insan Kim diler kim arzu eder İradeye kimler müdahale eder, şartlar ezber İnsan kendi istikametini tercihleriyle deruhte eder anında göçer Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 12, 2008 Kapıdan içeriye henüz girmiştim Fevkalade bir sessizlik hükmünü sürüyordu İşittiğim ve şahit olduğum kuş sesleri ve tefekkür zenginliğiydi Sanki farklı bir şehirdeydim Gördüğüm üç beş insan sessiz ve hüzünlüydü Başları öne eğilmiş ve takatsiz adımlar eşliğinde yol alıyorlardı Kalbi hissedişlerim başlamıştı Böyle bir mekânda görmek ve işitmek farklıydı Hissettiğim bir nizam vardı, dili düğümlenmiş insanlar ağlıyordu Hıçkırıklar refakat ederken Edep bariz bir şekilde ön saflardaydı Ne bir kalabalık ve ne de bir feveran vardı, ar için yaşıyorlardı Böyle zamanlarda düşünmek Ve bir tefekkür ikliminde nefeslenmek andı Hüzün ve hicran sayfaları açık seçik ortada anlamını koruyorlardı Sadece farklı gördüğüm Görevli personelin değişmeyen tavırlarıydı Fevkalade lakayt ve sırnaşıklık içinde koştursalar da anlamsızdı Yüksek sesle gülmeleri Ve bazen de kendi arlarında çekişmeleri garipti Sanki bu inanlar, hali hazır mekânın dilini bilmeyen çaresizlerdi Çevreye yeşillik hâkim di Fevkalade geniş bir arazi içinde nizam edilmişti Birkaç özenle kesilmiş taş ve parsellenmiş mezarlar şahitlerdi Ölüm ve nefesin neticesinde Heves ve nihayetlenen sesin hesabı bekleniyordu Derlenen sahifelere henüz dokunulmamış ve toprak kapatmıştı Ne kadar cazibe varsa Yok, olmuş ver saklanmıştı, çürümek andı Ten fevkalade haraptı, nefs haşyet içinde kalan bir zavallıydı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
anka kuşu 0 Report post Posted November 13, 2008 şiiriniz güzel.Yüreğinize sağlık... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 14, 2008 Çok teşekkürler ediyorum, sevgilerimle selam eğliyorum... Quote Share this post Link to post Share on other sites
-hüdaperest- 0 Report post Posted November 18, 2008 Yalnızlığımın şevkiyle dağın ıssızlığını yaşıyorum Ve senin gelmeni Hiç ummadan kararsam da Ben artık ölümle iç içe çaresizliğimle yaşıyorum Yalnız Senin ellerinde huzur bulmuştum Bir de şu dağların dirliğinden medet ummuştum Buğulu Gözlerinden boşalan yaşlar Gönlümün pınarı oldu ve nedametler unutulmuştu Ve senin Sabır ile yutkunman Artık azığım oldu, ibreti hakikat melalimi buldu Ne çare ki Yüreğim seninle çok serin Kalbim senin dirliğinde ancak olacaktır emin Tütüyor Gözlerimden hasretin senin Buram buram kokuyor yokluğun billahi yemin Ne Kuru azığım ve ne de çalmayan kavalım Böyle bir hicranla nasıl kalem tutsun ki ellerim Gel Ne olursun çık ta gel Gayri nutkum duracak benim hassaten bil isterim Ben şimdi Sensizlikte ayazların derdiyim Fevkalade sefilin, bir hazan içinde nefeslenmekteyim Mustafa CİLASUN **Yoksun artık Gecelerin hüzün ikliminde *** COK GUZEL.....! COK GUZEL..... KALEMINE SAGLIK........ AMA KERAMET KALEMDE DEGIL.. YUREGINE SAGLIK..... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 18, 2008 Eyvallah... Çok teşekkürler ediyorum, aziz kalbiniz için sürur ve huzur diliyorum... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 18, 2008 Yıllardır yüreğimde hicranla gizlediğim ve görmek adına melalimi seferber eylediğim Halimi meftun bırakan bir yârin Hasretiyle öylece çaresiz nefeslenmekteyim Onu anlamak ve daha yakinen tanımak adına hissiyatım artıyor fakat çok yol aldırmıyordu Haliyle Ürkek bakışları karşısında kavrulmamak edebim için fevkalade gerekliydi Zarif Tenine akseden kızarmalar Hayânın ta kendisini resmediyordu karşımda Sahaflar çarşısından ve onun izlerini bulmak için Ne gayetlere girsem asla yeterli olamazdı Oldukça sosyal Ve serinkanlı olmama rağmen bir türlü kendisinin yakınında olamıyordum Açıkça korkuyordum onun nazarları karşısında erimekten, Güneşe hasret kar benzemesinden gidince Bazen soruyordum kendime Neden bu sıkıntılara duçar oluyorsun diye lakin sormak ne işe yarıyor ki gönül dinlemeyince, Sevmeyi, Ve okşamayı arzuladığınız Bir kuşun uçmasını asla dileyemezsiniz zaten Onun nereye gideceğini bilemezsiniz ve nasibin hikmetini deşifre edemezsiniz Ben yaklaştıkça o uzaklaşıyor ben uzaklaştıkça onun yaklaştığını hissettiğim duyguların hükmü ne zamana kadar sürer Asla onu bilemem, bilmek istemem anlar, yüreğimdeki uysal adımlara refakat eder kendi halinde yürüyen o yardan habersizce ve kendi kendime uzaklaştım yarım kalmıştı yazacaklarım içimdeki hazzı aşkla Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 18, 2008 Ruhun Dinginliğini anlamak için Bu manada suya bakmak idrakte yetecektir Duru, Sessiz ve sukut eden Fırtınayı bekleyen nasibinin olgusuyla sabreden Vakit gelince Kabaracak, coşacak, dalgalanacak Sevinçlerin ya da hüzünlerin habercisi olacak Biraz sonra beklenen Damlalar düşüveriyor üzerlere Değişik rehavetlerden artan hazzı umutlarla Birkaç gün öncesinde Yollarda ciddiye alınmadan Üzerine basılan ve çiğnenen çok halis topraklar Hasretine ne özlem duyar Buram buram yanıklarıyla çatlarlar Şimdi suyun yüzeyinde başlayacaktır gezmeler Her bir zerresinde Var oluşun hükmü sebebiyle Sineleri açılır aşkla ve kapanır halinde secdeye Hesapsızdır düşen damlalar Tayin edildiğine kadar atanın attığıyla kalır Ne kadar genişleyebiliyorsa o kadardır arzda yeri Bazen sakin bazen çılgın Her bir kelime bir tarzı ya da Şairin ruh halini yansıtır aslında yazılan mısralarla Ve bu gayretlerden sona Gidilen yolda atılan birer başlangıç adımıdır Ve her ne niyetle yapıyorsa haz kendiyle kalacaktır Ardından çok farklı konularda Birbirinden değişik vurgularla işlenir şiirlerle Ne renkler ne çeşitli fikirler yeşerir hoş görü ikliminde Durmadan geliyor akın yürek Her çeşit şiirin bir hikâyesi ve bir ad vereni var Ömürlerini vererek adlarını bırakmışlar silinmezleriyle Ruhunun aynası var Olmaz mı çünkü her şairin kendince âlemi var İnsanların ruh hallerinden zira sadece bir tane bahar Değişir mutluluğumuz Hangi hüznümüzün tekrarı ne kadar var ki Her şey aynı bile olsa ya mekân ya da gün değişmiştir Değişmeyen Şiirlerdir aslında her hüzün ya da Her sevinç bir defalıktır işte ne kadar farkına varılırsa Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 18, 2008 Uzak Diyarların girizgâhın da Bilmelisin ki senin soluğuna çok hasretim Hücremin Her katresinde senin ferin Halime bıraktığın eşsiz nefesini hissettim Tenim Dünyaya hasretken ben Batında ise her zaman seninleydim bilesin Sen Zerrenle meşakkati yaşarken Ben senin esenliğinde suhuletinin esiriyim Sen Can içinde bir canını yaşatan en bahtiyar insan mefkûresinde heyecansın Havva, Asiye, Meryem, Hatice, Aişe Fatımaydın nice isimlerin sahibi bir nisasın Kâinatın En şerefli bir insanı olan Mükerremliği sabrıyla yaşayan latif bir kansın Sen Anaydın, ataydın ve havaydın Topraktın, aşktın, sevda adına güzellik sunandın Göz Pınarlarından süzülerek akan Bir damla yaş, anlayana neler anlatır eğer bilinse Yaşadığın Sevdanın aşk pınarlarından Gelenlerdi onlar, Ummana kapı aralar vuslata akar Yücelikte Eşsizdin, bir mürebbiydin sen İlk öğretmendin, sevgini hasreden naif güzelliktin Eğer Sen olamasaydın ey aziz insan Şefkat asılsızdı, aşk taçsızlığı yaşardı hicranlaşırdı Nice Canlar var ki, bitmeyen umutla Beklediğin muratların akabinde seninle anlamlaşırlar Şahlar, Padişahlar, krallar Osmanlar Süleymanları dünya getiren anayla saltanata konarlar Ancak Seninle kaimdi cihanda alınan Tüm solukların anlam bütünlüğü için kuşanılan sevdada Oluk Oluk akan kanlar, bir şahadet için Yarışanlar, ana payesi için değiller mi coşkuyu yaşayanlar İlahi Adaletin muhatabı, tebessümlerin En güzelini senden başka kim verebilir ki ey tahtı tevazuu Her Merakın heyecanın, telaşın yılmayan En bariz muhatabı, her vakit sen olurdun, kimler anlamazdı Arzı Mekânın en nadide çınarı ve esen yelin Gönülleri kuşatan, serinliği anlatan meltem olanı tek sendin İnsanlığın Muradı, neslin halkası ve manasıydın Kâinatın anasıydın ve sen insanlığın medarı iftiharıydın cansın Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 18, 2008 Artık bilmeliydim İdrakin hakikatine ermeliydim Nefesin mefkûresinde demlenenleri hissetmeliydim Hissettiğim izlerinde Niteliğin ve eminliğin hükmü açıktı Kelamı fevkalade uygun ifade edebilen bir haki kattı Nezaketi çok aşikârdı Nefesinin her açılımında edep ardı Nasıl ve ne şekilde emeğini hasretse bereketi haktı Hiç bilmezdim Kendisine zahir olmayan bir nefestim Uzak diyarlarda ve fakirliğin harmanında anı yazandım Kendi halimde Ve nefesim müsaade ettiği müddetçe Kalbim sahibini zikrettikçe, yorgunluk sudur etmiyordu An ve zaman hikmetiyle Nasıl tesiri kalbe halk ettiyse Hak Lütfederek değerli nefesini hasrederek yorum yapmıştı Öyle tanıdım Ve bu manada haline muttali oldum Her geçen gün bariz niteliğine haiz oldukça selamlıyordum Selamı niyazı Ve bazen de arzu ettiğim istirhamımı Hiç geri çevirmeden müşkülatı yakinen bilinirken esirgemedi Çok değerli emeğini Fevkalade güzel resimlerini renklendirdi Ve bloğuma hat zariflerini ve hatta fon müzik ilavesi ekledi Muhakkak ki niyazı hak etti Henüz hakkıyla vasıl olmadığım naifliği cezp etti Ve bu mısraları yazmama vesile olarak ta hakkını teslim etti Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 19, 2008 Ağla Gönlüm Sen hiç durmadan ağla Sinede hiç Bir yaş kalmasa ve durmayan sel olsan da Tufanın Ayak izlerinden Dem vursan ve hali kuşatsan Yinede Ne olur Sen hiç durma Benim için yorulma Artık Bizarlığın eşiğinde Başlamıştım bir seyri sefere Sevda Hasretinin en Acımasız badiresinde melalimle Aşkın Açılan pençesinde Anın yaşattığı tiz ürpertilerle Sensizliğin Aksettiği hicranla Baht mı kalır solgun heveslerde Gönlümden Ne kadarda bir sitem Nüksetse de ne fark edecek ki Sen Ne olur hiçbir Zaman hicrana fırsat verme Aklımı Kendi ellerimle Sende acı kederle gark etme Derdin Derinliğinde İnleterek artık heder etme Kim Duyacak ki bizim Sedamızı ey gönlüm sen ağla Kendi İçinde durmadan Mahşeri yaşatır sözlüm bakma Ey Civan gözlüm Selvi nazlım neredesin ses ver Ne yaptım Ben sana ki Hak Aşkına bir anlatsana sukutunla Sevdana Hasret bırakmadan Artık melalime aksana hicranla Bıraktın Baş başa artık beni Sen derdin en kıdemlisiyle hazana Allah aşkı İçin bir kez de Sızıyla sen dirilsen kalbi hissetsen Şimdi Ben tıpkı şifasız Kanayan bir yarayım, sancılardayım Gecelerin Mateminde söyle Daha aşkın için, ne kadar yanacağım Sensizlik İkliminde hıçkıran Gönlüne küsen virane ve aşkı demdeyim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 19, 2008 Hicranın izlerini Kuytu köşemde solarken solumak Ve manadan dem almak, hüzünle maziyi okumak Açılan sayfalar Arasında öylece dalıp kalmak Muazzamlığın idrakinde zerreyi hakkı anlamak şayet Olmayacaksa bir nasip neylerim artık Gecelerin içinde her daim kalırsam ben uyanık İşte yine Bir hüzzam şarkı ki çalıyor sazendeler Bir can neyi bekler, sabreder ve ya nasip der Nefeslerde Bir divaneyi halin serencamını yaşamak Artık dil şad olsa ne olacak artık kim avutacak Aşkın İnhisarında solunacak hale bakılacak Çaresizlik ki hep beni mi bulacak şimdi ne olacak Sana Ne söyleye bilirim ve ne dileyebilirim ki Sanki senin melalinde kalmış bir emanetim bilirim Sensizliği Bir ahengi sabır ile meşk kederim Dertlenirim, derdimle avunurum aczi nefeslenirim Sen ki Sensizlik içinde mahkûm bıraktın canı Koymadın ki bir, hal şevksiz geçen her zamanı andın Hasretinle Kuruttuğun hiç açmayacak şevki baharı Sana yapılan her dili nazı sineden sızan hicranın acısı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 19, 2008 Yine Gelmedin, gelemedin Ne kadar bekleyeceğimin Korkusuyla baş başa kalmayı yaşatıyorsun bana Kaç kez Deneyerek bir çığlığın Hicranını her yanımı kuşattığın da Kaldırımlar yalnızlığın şarkısıyla avunuyordu Benimle Alay edercesine Bir acımanın nedametini yaşatarak Umudun sabır içinde abitleştiğini haykırıyordu Oysa Toprakta tıpkı Benim ile hasreti yaşıyordu Ne kadar hoş kokuyordu seni bana hatırlatıyordu Ne onun Susuzluğunda Ne de benim Umudum azaldığında izlerinin tortusuyla Oyalanıyorum seni bulmanın umunu yaşayarak Yağmur damlası Tenime bir bir nüfus ettikçe Sensizliğin acısını toprağa akıtıyorum Yalnızlığımı ona sunuyorum öylece bakınıp kalıyorum Bazen içimde Dalgalanıp figan neden hiddeti Hıçkırıklar refakatinde çektiğim hasreti Kime anlatacağımı bilemediğimi bir kez de sen söyle Bir kahır ile yaşadığım Metanetin çaresizliği çare olarak sunan Sevda mertliğinde katiyetle dengi bulunmayan Bir aşkın enginliğinde kal sen serinliğin güzelliğinde Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 19, 2008 Yılların hasretini Var gücümle taşıdığım halde Artık yüreğimin burkulduğunu biliyorum Geçen yılların Melalime kazandırdığı sabrın Gerçek bir aşk olduğuna kani olmuştum Ellerimi nereye uzatsan Ancak müsaadesi hükmünce ulaşabiliyor Bu sayede derinliğimde yumuşak bir haz alıyordum Sevgiliye atfedilen Ne kadar sinede bilinen kelimeler varsa Onları heceleyerek yollarına döşesen ne çıkacak O bir kere yönünü Hevesleri istikametine dön derince Halini kuşatan heyecan ve meraktan kurtulamaz Duygusallığını Deşifre eden cibilliyetin efkârı Artık onu tutsağı yapmayı çoktan başarmıştır Ne kadar çırpınsa da Çıkmış olan adı ve ne derler kaygısı Taraf etrafı da bu çemberi daha çok daraltırlar Bir zamanlardan kalan Ne varsa bir bir gözlerinin önüne dizilir Yağmur damlaları gözyaşlarıdır lakin hükmü yoktur Yıllar onun dirliğinde Silinmezlerin her türlüsünde yerini alır Uykusuz geceler hazan içinde alınan nefesler onundur Kuzuların melemesinde Uzaklardan duyulan kavalın acı nağmesinde Sinesinde gizlediği kendince en güzide bildiği uhdesi vardır Bu hasrete kavuşmak Ne kadarda hayalle yaşamaksa da çaresiz Yaşanacaktır bir şekliyle, gizemlerin derinliğinde ki izlerle Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites