Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Ömürden maksat heyhat!

 

 

 

 

 

Daldım

 

Yine şu gecenin matemine

 

Saldım melalimi sesin kesildiği yere

 

 

 

Yoksun

 

İşte, her şeyim bulunsa bile

 

Neyleyim sensiz melalin kederlerini

 

 

 

Beni ben

 

Yapan senin tefekküründü

 

Görünmezlerde salınan güzel güldü

 

 

 

Ne güzeldi

 

Mananın enginliğindeydi

 

Sabırla, melalinde şekillenen erendi

 

 

 

Haliyle

 

Hadsizliğimi serdeden edepti

 

Mizan için azimeti tercih eden abitti

 

 

 

Teni

 

Öteleyen, zevki dışlayan zakirdi

 

Mana için hayatını vakfeden bir erdi

 

 

 

Çaresiz

 

Kalıyor halime de acıyordum

 

Oysa elbette bende âdemi mutlaktım

 

 

 

Neden

 

Nefsimin gölgesinde salınırdım

 

Akıbetimi hiç hesaplamadan yaşardım

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Göz görür, kulak işitir, akıl neyi beklemektedir!

 

 

 

 

 

 

 

Bizar kalıyor nefesler, o zaman kimsesizler, bir gariplik içindedirler

Kime inanıp teslimiyeti ve sadakati sual edecekler, tahkik etmeden itaat mi gösterecekler

Her vakit bir azınlık acısı var sinemde, depreşen feryadım figan etse de, elhak bilmeyecekler

Teşebbüs hürriyeti deniyor, o takati an be an kesiliyor, müreffeh bir ömür için gülmeyecekler

 

 

Hangi emekli bir nefesi fark etsem hüzünlenirim aniden ve derinden

Ahı gitmiş vahı kalmış sahiden, sessizce nazar ediyor vecdinden, umut arıyor Rabbinden

Yanına yaklaşıyorum, nezaketle selam veriyorum, öyle bakıyor ki derinden, bizar kalbinden

Merhaba diyorum, hal hatır soruyorum, zavallı sanki bir başka diyarın yalnız sakinlerinden

 

 

Tebessüm ediyorum, ruhi efkârını fark ediyorum, içleniyorum sairinden

Samimi buluyor, yavaş yavaş konuştukça açılıyor, bazen kuşkuyla bakıyor zannı gaibinden

Bazen siyasi parti liderlerinden, bazen dünya siyasetinden dem vuruyor, ukdeleşen o dertten

Tanzimat8217;tan bahsediyor, Gülhane parkı hümayunundan, devrin ekâbir kanadından, aniden

 

 

Devleti heba ettiler, düşmana muhtaç eylediler, soyup göç ettiler diyor

Canımız bildiğimiz asker çaresizdi, paşaların emrin delerdi, darbelerle milleti ezdiler, ekliyor

Allah millete ve devlete zeval vermesin derken, hak ve adaletten vazgeçmemeyi ihya ediyor

Gel gör ki kim dinledi, aziz milleti inim inim inledi, yüz paralık devletler alay etti, içleniyor

 

 

Artık kuru kuruya teslim olmak yok, hak ve hukuk kimindir, bir bak diye ikaz ediyor

Onca zamandır seçilmişler ne yaptılar, millet meclisinde kavgaya tutuştular, arlanmıyorlar

Göz göre göre takiye yapıyor ve yanlış davranıyorlar, sanki milleti avutacaklarını sanıyorlar

Şimdi millet hangi partiyi seçeceğini iyi biliyor, devletin itibarı yükseldi fark ediliyor, ekliyor

 

 

Sonra bizar sustu, sanki boğazı kurumuştu, umutla etrafına bakındı, merakla çeşme arıyor

Caminin şadırvanına nazar etti ve müsaade isteyerek su içeceğini ifade edip, öylece kalkıyor

Arkasından hüzün duyarak bakıyorum, onca yılların izlerini yüzünün hatlarında okunuyor

Fark ettiğim bir coşku vardı derinliğinde, her ne kadar fer gözlerinden çekilse de, o yarışıyor

 

 

Mazisini bilen, atisi için hesabı terennüm eden, hakikat için gönlünü hasreden, neyi arıyor

Mefkûresi olmayan bir nefes, aidiyetine yabancı kalmış her ses, çarşı pazar öylece dolaşıyor

Aşk, gül-i nihaldir, sevdasında nar esrardır, ar kalbin en mukayyet olduğu nazardır, arıyor

Sahibinden habersiz, dirliğinde kefilsiz, hesabında dertsiz ahu figanında gayesiz niye ağlıyor

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Lisan hazan mı oldu bu ne efkar!

 

 

 

 

 

Şayet

 

Söyleye bilseydim

 

Sana derdimi şiir yazmak niyeydi

 

 

 

Anlata

 

Bilseydim meramımı

 

Yazıların halden sudur eden rengiyle

 

 

 

Sitem

 

Kime, nedamet

 

Ki artık kimin derdinde

 

 

 

Sevdanın

 

Açılan sis perdelerinde

 

Tahayyülün muazzam enginliğinde

 

 

 

Sevsen de

 

Bizarım velev ki

 

Sen hiç sevmesen de

 

 

 

Hicranım,

 

Benim kendi kendimle

 

Sen bir zerre miskali üzülme

 

 

 

Merakın

 

Esrarında büzülme,

 

Kendi melalinde hiç kederlenme

 

 

 

Derdim

 

Sadece kendimle

 

Sevmiyorsun ki sen şimdi ne çare

 

 

 

Bırakmışım

 

Melalimi dalgaların

 

Kuşatan efkâr salan serinliğine

 

 

 

Sensizliğin

 

Derinliğinde hicranım

 

Sızının kadrinde yapayalnızım

 

 

 

Sen

 

Ne bileceksin derdi

 

Ve hatta gamı kederi kal kendinle

 

 

 

Sen

 

Hiç nazar etme,

 

Kelamını her vakit nazarımdan esirge

 

 

 

Biliyorum

 

Artık gül-i nisalar,

 

Hissiz rıhtımımda dalgalar misali

 

 

 

Gelen

 

Vursun giden vursun

 

Gönül zaten yaralı ne çıkar sanki

 

 

 

Şimdi

 

Öyle viraneyim ki,

 

Martılar uçarak kanat çırpsa bana ne ki

 

 

 

Kokmayan

 

Bir gül bahçesinde,

 

Sessiz dolaşan dili hazanın efkârı gibi

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gitmişti bir kere ellerimden!

 

 

 

 

 

Kim bilir

 

Genliğim yaşadığım kederim

 

Sinemden sökülerek alınan deruni heveslerim

 

 

 

Zorunda

 

Kalarak, icbar bırakılarak

 

Seni sana bırakmayan anlamsız olan naralar

 

 

 

Olaylar

 

Toprağı koruma sevdalar

 

Dostu düşman yaptıran soysuz adanış ve adımlar

 

 

 

Fraksiyonlar

 

Aileyi parçalayan tohumlar

 

Canı cananı en kutsal olanı düşünmeden anışlar

 

 

 

Terör

 

Onu kurumlaştıran sektör

 

Devleti ve milleti takatten düşüren sinsi aktör

 

 

 

Her adım

 

Tefekkür edilmeden kastım

 

Kullanılan, harcanan, fütursuzca anlatılan adım

 

 

 

Kuşatıyorlar

 

Kızı, nazı, pazarı anlamıyor

 

Cana kastediyor arlanmadan saldırıyor bakıyor

 

 

 

Çaldılar

 

Gençliğimi nezarette

 

Gardiyanların refakatinde cezaevinde katlettiler

 

 

 

Millet

 

Adına, kanın kıvamında

 

Kahpeler saldırıyor haydi durmasana al vur kaçsana

 

 

 

Asırlarca

 

Kan akar, devletin eliyle

 

Canlar telef edilir hala sanki tavuk keyfiyetiyle

 

 

 

Nizam etmek

 

Tahakkümü icbar ederek

 

İradelere pranga vurmak ve çaresiz soluk aldırmak

 

 

 

İllegaliteyi

 

Olağan sayarak sarkmak

 

Gençliği çıkarlarına aracı yaparak sefilce kullanmak

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Medeniyet dedik, zedeleştik!

 

 

 

 

 

Dinleyin, dostlar, arkadaşlar,

 

Hemen hükmetmeyin, sabır edin,

 

Yıllarca içimize giren şu ön yargılar,

 

Zanlar, yalanlar ve hala dökülen kanlar…

 

 

 

Medeniyet diye güya garbı gösterdiler,

 

Onu asırlarca insan kanıyla beslendiler,

 

Zulmettiler, gizlendiler, peşkeş çektiler,

 

Zulmü bugün medeniyetin abidesi yaptılar…

 

 

 

İstemem ben medeniyet onların zül met,

 

Kendileri beslensin, genlerinde ki hamaset,

 

Değemesin mabedime, mahremime bu zillet,

 

Kalmadı mı artık damarda akacak bir taze kan…

 

 

 

Maraş niye kahraman, Antep neden gazi,

 

Sütçü imam hani, gazeteci Tahsin nerede,

 

Kara Fatmalar dışlandı kendi askerlerince,

 

Batı medeniyeti morfini çektiler sessizce…

 

 

 

Şarklı kalayım, aidiyetimi, hilkatimi bileyim,

 

Yaratan’a köle olayım, medeniyeti neyleyim,

 

Yıllarca uyduk, uyutulduk, sanki buharlaştık,

 

Akide karışık, hilkat kırışık, kalb şirkle barışık…

 

 

 

Neyleyim medeniyeti, benliğim kayboldukça,

 

Din dışlandıkça, kızım saçılınca, oğlum kaçınca,

 

Sınırda asker olsa ne yazar, her gün içeri sızınca,

 

Milletim esir oldukça, gayri Müslim hür yaşadıkça…

 

 

 

Kur’an mı, ne yazar, Onu anlayan birisi var mı?

 

Hoca mı, bir zavallı mahkûm, hürriyeti kısıtlı,

 

Dua mı, ne anlıyorsun, Arapçadan yoksunsun,

 

Sadece âmin diyerek, biçare kafanı sallıyorsun…

 

 

 

Ne oldu bizlere, mazi kayıp, atiden bihaberiz,

 

Neden nihayeti bulunan bir hayata, hep biganeyiz,

 

Makamın mı, paran mı, payen mi, senin kurtuluşun,

 

Ne olur bir kez düşün, sende diyarı terk edip gideceksin

 

 

 

Ruhun tenini, tenin kabri, kabir ise seni terk edecek,

 

Sen, perişan, ahval harap, melekler o an sual edecekler,

 

Sen, biçare, zavallısın, hilkatinden bihaber âdemi beşersin,

 

Nefsin, sadece medeniyet, keyfiyet ve ön yargınla buluşacaksın…

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kur’an mı, ne yazar, Onu anlayan birisi var mı?

 

Hoca mı, bir zavallı mahkûm, hürriyeti kısıtlı,

 

Dua mı, ne anlıyorsun, Arapçadan yoksunsun,

 

Sadece âmin diyerek, biçare kafanı sallıyorsun…

 

Anladığım kadarıyla günün anlam ve önemini belirten fikirlerinizi, dertlerinizi, eleminizi, kederinizi, sevincinizi, meramınızı, serancamınızı her neniz varsa onları şiir yoluyla aktarıyorsunuz. ancak son şiirlerinizde tarz değiştirmiş kısaltmaya gitmişsiniz, pekde iyi etmişsiniz. bu tarz diğer uzun şiirlere göre daha iyi. kısa şiirleri daha güzel yazıyorsunuz.acizane. daim, selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

O an çıkıyor karşıma!

 

 

 

 

 

 

 

Henüz

 

Adımlamaya başladığım

 

Zamandan bu an’a kadar arkasında sürüklendim

 

 

 

Bazen

 

Sessiz bazen de nefessiz

 

Devran içinde arşınlanan bir deniz nizamsız nefis

 

 

 

Gel

 

Zaman git zaman derken

 

Halin sahifelerinde kederlenip hüznü nefeslenirken

 

 

 

Yokluk

 

Kuraklıkta susuzluk

 

Umutlarda solgunluk yorgunluğa güfte yaptırıyordu

 

 

 

Çaresizlik

 

İdrak edilmeyince

 

Kanaat niteliğe ermeyince, vuzuh netleşmeyince acı

 

 

 

Izdırabı

 

Kamçılıyor kan akıtıyordu

 

Nisyan yamaçlarda daveti bekleyerek fırsat kolluyordu

 

 

 

Bilmeden

 

İnanmak, anlamadan kanmak

 

Akidede muğlâklığı yaşayarak, maslahatlara sığınmak

 

 

 

Arkaya

 

Hiç bakmadan yaşamak

 

Tefekkürden imtina ederek hevesleri kuşanmayı anmak

 

 

 

Derken

 

Akıl sığaya çekerken

 

İbretlik hadiseler bir bir önümüze serilirken tükenmek

 

 

 

Nefesin

 

Kadrine haiz olarak

 

Sahibinde netleşmek, sevdayı hasrederek ona yürümek

 

 

 

Ezelin

 

Ebet için ahengini

 

Aşkın nurlaşan ulviyetini, nizamsız zevklerin sefilliğini

 

 

 

Kaç zaman

 

Sonra ve hazan oluşunca

 

Ömür takatte zorlanınca, gözler fersiz bomboş bakınca

 

 

 

Umutlar

 

Geliyor birden aklıma

 

Lakin hiçbir yatırım yapmayınca, naçarlığın sağanağında

 

 

 

Hıçkırıklar

 

Düğümleniyor boğazıma

 

Ağlamak ne çare, zaman seni mazinle hikâyeni seyredince

 

 

 

Tekaüt

 

Maaşınla aldığın mezar

 

Yalnızlığında ürpertilerle haşyetin serencamını haykırınca

 

 

 

Kim olacak

 

O elim manzarada yanımda

 

Evladiiyal her ne kadar varsa, refikam ağıtlarla başımda

 

 

 

Hüzün

 

Desteledim arkamda

 

Bestelediğim şarkılarla mısralar duracak bir bir karşımda

 

 

 

Mütemadiyen

 

Çaresizliğe hayıflansam da

 

Yaratan’a iltica ediyorum her ne olacaksa rahmet onunla

 

 

 

Gülün

 

Kokusunu arasam da

 

Hasretmediğim zaman çıkıyor hemen karşıma ağlasam da

 

 

 

Toprağın

 

Yetimi anlatan hicranıyla

 

Hesapsız hayatın sonuçlarıyla, keyif ne kadar haz olsa da

 

 

 

Mekânsız

 

Düşünmek ileriyi görmek

 

İnsanın vasfından sudur ettiğini bilmek, kalbi serinlemek

 

 

 

Vicdanı

 

Dürüp bükmeden hilkatine

 

Tevdi ederek ulvileşmek nefesi sahibine hasredip yücelmek

 

 

 

Aşkı

 

Harında ki sevdayı

 

Sabrın baharında rengârenk açarak yaratan Hakka koşmayı

 

 

 

Ne derlerden

 

Soyutlanarak kul olmayı

 

Ön yargılarda yargıçlığı müdavimlerine bırakarak hür olmayı

 

 

 

Başarmadan

 

Umudun niteliğinde baharlaşmadan

 

Ruhun kalbi nizamında vuzuha ermeden koşmak yılgınlığımı

 

 

 

Affedemiyorum

 

Kimi suçlayacağımı bilmiyorum

 

Lakin artık çok geç her gün adım adım mizana yaklaşıyorum

 

 

 

Muhakkak

 

Üzülüyorum sukut ediyorum

 

Kalbimin lekelerimden kurtulamadan hayata veda ediyorum

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

İşgal hesabiydi, o zulüm dinmedi!

 

 

 

 

Onun...

Mazisini bilenler

Atisinin ulviyetini hedefleyenler

 

İşgal...

Altın da feryad ederek inleyenler

Âlim ve ulema şehri iken, birden tarumar edildi…

 

Asırlarca...

Medeniyetlere başkentlik yapan

Orta doğunun, Afrikanın haline düşünürken kim ağlamaz

 

Gözyaşları...

Çöl bile tanımadı, şimdi kanlarla yıkadı

Mazlum halkın figanı arzı cihanda Ummanlara ulaştı…

 

Annelerimiz...

Kızlarımız, bacılarımız çaresizlikten

Nutku durdu, İğfale zorlandı, sabi çocuklar şaşırdı, baka kaldı

 

Canavarın..

Tek dişini gören zavallı halkın

Müstezaf kaldı, dünya müstekbirlerine karşı son derece perişandı…

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

İdrake ram olmak, hal-i meramı anlamaktır!

 

 

 

 

 

Ne tuhaf

 

Bir anlayıştır ki kâhinciliğe bakış

 

Derlerdi ki dincilerden çıkar hep bu anlayış

 

 

 

Onlar dar

 

Kafalı, çember sakallı bir bağnaz

 

Vur abalıya nasıl olsa asla ses çıkartamaz

 

 

 

Yıldız

 

Falcılığı, burç hokkabazlığı revaçta

 

Bırakın yaşayanı, ölen ruhlar çağrılmakta

 

 

 

Gariptir

 

Ki bazı insanlar bezle uğraşmakta

 

Dine saldırmakta, açıktan şirki savunmakta

 

 

 

Derler ki

 

Öncelikle bizde lailahe diyoruz işte

 

Bilselerdi ki bu ne demekti, hiç derler miydi?

 

 

 

Yoktur

 

Hiçbir ilah, put yalnızca illallah vardı

 

O sadece bir olan Allah’tı, münezzeh olandı

 

 

 

O kâinatın

 

Hâkimiydi, sistemlerin banisiydi

 

Yeryüzünü tanzim eden bir Rahmanirrahimdi

 

 

 

Her zerrenin

 

Banisi, insanın da tek sahibiydi

 

Tüm övgüler ona aitti, o yalnız tek yaratandı

 

 

 

Mukallitler

 

Garip ki, beyni bıraktı kafaya aktı

 

Asla yanmazdım her hangi bir şey bulsalardı

 

 

 

Kaygıydı,

 

Zandı, korkuyorlardı bir ön yargıydı

 

Buna rağmen saldırıyor, acımasız karalıyorlardı

 

 

 

Bire gafil

 

Ne olur bir düşün, darbeler nedendi

 

Demokrasi çığırtkanlığı yaparlar, nerelerdeydi

 

 

 

Sıkıyönetim

 

Olmasına rağmen hep kan revan

 

Seyredenler sefa sürenler müstekbir uşaklardı

 

 

 

Sen, hala

 

Asabiyetle hamaseti davet ediyorsun

 

Dünya âlemi güldürüyorsun sen ne yapıyorsun

 

 

 

Yok, mu hiç

 

Vicdanın, analık yanın kalan şefkatin

 

Tefekkür denen yüce mefkûreden birden sıyrıldın

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yadettiğim ülfetin sessizliğinde!

 

 

 

 

 

Yoksun

 

Ne yapsam ne yazsam

 

Mısraların diliyle anlatsam da yoksun

 

 

 

Haşyetin

 

Ürpertisiyle güne başlarken

 

Sen yine yoksun, güneş nazar etse de

 

 

 

Güller

 

Tebessümle gözümü öpseler de

 

Bülbül şakıyarak beni davet etseler de

 

 

 

Sensizliğin

 

Her katresinde ki derinlikte

 

Hazzın kıraçlığında, hasretin esaretinde

 

 

 

Nağmelerin

 

Dilinde, sazların her telinde

 

Güftelerin gizeminde her zaman varsın

 

 

 

Sen

 

Benim ilk yaşadığım aşk olacaksın

 

Biliyorum saklanırsın, anlamsız bulursun

 

 

 

Ne

 

Yapacağını şaşırır bakınarak durursun

 

Soğumak için çırpınır, esrarın ressamısın

 

 

 

Parmakların

 

Perdelere basarken aranırsın

 

Sen anlamlı olmak adına yarışan nefessin

 

 

 

Sen

 

Ne güzel bilmecesin, hep sabredensin

 

Sevmeden sevilebilen en güzel bir esintisin

 

 

 

Derinliğime

 

Hazzı salan şahesersin

 

Sevda adına hale bahtiyarlık sunan nazsın

 

 

 

Aşkın

 

Muhabbet ikliminde ki tadısın

 

Nazarınla edebin güzelliğinde çok manidarsın

 

 

 

Sabırla

 

Yol alan, kanaati bilen yârsin

 

Sen gönlü mesruriyete gark eden bir cansın

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sesliğin zerkettiği aynada ki cemalinle!

 

 

 

 

 

Nasıl bir

 

Çaresizliğe gark ettin ki

 

Melalim sefilliğin hüznünde ağlar

 

 

 

Ne kadar

 

Aransam gelmez şu bahar

 

Sen beni meftunu aşk eyledin ey yâr

 

 

 

Dökülen

 

Her damlaya aşk mahzun

 

Yokluğun insicamın çaresiz mahkûm

 

 

 

Sevdan

 

Yollarında hicranım sökün

 

Aşkına amade hasretine avareyim yâr

 

 

 

Sen ki

 

Gıyabi nazarı bana çok görme

 

Hicranım dinmez sen hiç kulak verme

 

 

 

Hakir

 

Görerek halimle alay etsen de

 

Unut beni hiç bir imkânı yok desen de

 

 

 

Mahkûmum

 

Neylersin yine sen bilir misin

 

Vicdan nedir acısıyla bir nefeslenirmisin

 

 

 

Aşkın

 

ilgası için tefekkür eder misin

 

Nasip olması için niyaz nedir hiç bilir misin

 

 

 

Bir zamanlar

 

Sevmek sevilmekten çok evladır

 

Diyordun hikmetin tecellisinden çok habersiz

 

 

 

Sendelerken

 

Bu halimi, bir mecal bırakmadın

 

Aldığım nefeslerde mütemadiyen hüznü yaşattın

 

 

 

Bir gün

 

Hüzün melalini kuşattığı anda

 

Sen artık asla çıkma ortaya alış yalnız kalmaya

 

 

 

Ne aşka

 

Nede gözlerden akan bir yaşa

 

İtibar etme, hislenme, ayna karşısında sessizce

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yâd etmeliyim, hıçkırıp inlemeliyim!

 

 

 

Lahza ne söyler, vaktin içinde umutla bekler

İnşirah kalbin için neden muhabbet besler, nasıl bir an için sabır diler

Aklın hangi bedelin hesabıyla refakat eder, iraden neden figan eder, ruhun ne söyler

Kaybolan yıllar sanki sinene hüzün eker, hicran kalbide nöbet bekler, ah etmek ister

 

 

Mali kül mülk ne demektir, takatin bitecektir

Sana tevdi edilen ne varsa, aidiyetin için sual edilecektir, an bildirecektir

Okunan ezanlar şahadet edecektir, miskinleşen nefsin nasıl sana kefalet edecektir

Akıl, idrakin demektir, iraden azmin içindir, vicdanın nebiden kalan gül-i nihalindir

 

 

İllaki hevesin olacak, emelin kalbini boğmayacak

Hangi düşlerin yâd etmen için bizzat o kapalı kapıları çalacak, gün ağaracak

Ruhunun figanı gün yüzüne çıkacak, kuruyan göz pınarların yaşları aşka bırakacak

O zaman kalbinin yürekten olan farkı açığa çıkacak farkı fark ettiren ihsanın olacak

 

 

Cefayı öteleme, vefayı o nefsin için boş eyleme

Takat hesabidir, hak namütenahidir, adalet vicdanın şirazesidir, sakın es geçme

Kim ne derse desin, isterse nazarıyla cezp etsin, kalbinin sahibinden bir ödün verme

Vesveseler nefsi harbindir kalbin lekelerden taaccüp eden payedir an be an sendeleme

 

 

Dön bir bak arkana, sağına ve soluna avunma

Akıp giden nedir, nefesin nasıl bir feryadın içindedir, ihmal ettiklerin nelerdir kanma

İtibar nefse yapılmaz, bu bakımdan nefsin izzeti olmaz vasfın itibarı izzeti olur anla

İlim tahsili aklın ve idrakin içindir, bir bak bahanelerin ne kadar sahipsizdir, aldanma

 

 

Hangi dağın tepesine çıksam Erciyes gelir aklıma

İçinde sakladığı esrarı yakinen anlayınca, haşyet saçtığı anlar geliyor nedense aklıma

Kapadokya tamamen devasa bir ormanmış, kesilen ağaçlar Sinoptan pazarlanırmış şaşma

Şimdi Kayseri ormansız ve ummansız, kışın çok soğuk, yazın ise ne sıcak olur, sabrı unutma

 

 

Peki, ne yapmalıydı bu halk, ticaretten başka

Ahilik ruhu ne kadar aziz ve ülfetlidir, sakın hafife alma, tüccar ahirini satan değildir ya

Beş temel özellik bulunur ve olmazsa olmaz manasında zikrolunur, örfü yasadır ha unutma

Öncelikle adam olmalısın ki sonra kul olmayı başarasın, hasmını asla hafife almamalısın

 

 

Evvel emirde, nikâhına sadık kalmalısın, refikanı asla horlamamalısın, uysal kalmalısın

Hürmet etki, hürmet edilmeye layık olasın, çocuklarını haddinden fazla şımartmamalısın

Şefkatin ziyadesi eftal değildir unutmayasın, duygularına karşı, aklını, izanını korumalısın

Asla ticaretine bir şüphe bulaştırmamalısın, müşteriyi, velinimet olarak hazla kollamalısın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sabrı şehretmeliyim, onu sindirmeliyim!

 

 

 

 

 

Can, tevdi edilen bir zamandır

İnsan için çok farklıdır, akıl ile yol alan sadıktır, en güzide bir farktır

Kalbin dile gelen yürekten çok ayrıdır, o nazar gâhtır, aşka ram olan bir cenahtır

Hesap muhakkak ki olacaktır, yoksa idrakin ülfeti nasıl anlaşılacaktır, o vuslat-ı zamandır

 

 

Ehliyet sahibi olmak, aklın için şarttır

Ehil hale gelmek için tevdi edilen öğretiler, bahtın için bir imtihandır

Tercihlerin ne ile orantılı bulunacaktır, şehrine malik olmadığın lahza, ne soracaktır

Düşen katreler anlamsız mı kalacaktır, yoksa o malik-ül mülkün sahibi nasıl anlaşılacaktır

 

 

Sanmamalıyım, layıkıyla anlamalıyım

Niteliğin farkını ruhumun derinliğinde tevazuuyla yaşamalıyım, şaşmamalıyım

Dertten sarf-ı nazar ederek uzaklaşmamalıyım, ahu zar ile ağlamamalıyım, kanmalıyım

Vaktin ve nasibin sahibinde anlamlaşmalıyım, hareket ve kuvveti onun aşkıyla yaşamalıyım

 

 

Umut etmek, aşka erişmek için ardır

Hangi nazar olursa olsun, ihsan ve ihlâstan nasipsizse ne kadar acı bir fütuhattır

Merak, hakikatin için ne güzel pusulandır, muhabbet o niyetinin asliyesinde ki fermandır

Sızlanmak ihsan sahibine nasıl yakışacaktır, kul olmak için takiye yapmak ne acı fermandır

 

 

Arifin meclisinden uzak kalma, halini anla

Aşk, ne hazdır, ne manasından yoksun niyazdır, nefsi teraneden uzak ummandır

İlhamı bahşeden bahtının banisi, ruhunun sahibidir, azmin içinde ki niyetin aşka tariftir

Ne tensellik içindir, ne karalaşan sevidir, aklına tutukluluğu yaşatan o bahaneler hiç değildir

 

 

Gönül sevgi ve muhabbet için mümbittir

Sevda istikametin içinde manalaşan aşk-ı devletindir, sırat-ı müstakimden alıkoyan nedir

Kul olmayı azmetmedikçe, ruhunu sahibinin emir ve nehiylerinden beslemedikçe, garabettir

Aşk, ölmeyi öteleyen, sevmeyi derinleştiren, ruhu rikkate eriştiren seromanidir, esini gayedir

 

 

Kimseye kötülük etme, nefsinde bulursun

Nefsine izzet vaat etme, içinde boğulur, kendini unutursun, kalbinde zülüm oluşturursun

Hırsın ve emelin doyumsuzluğunda avunmayı gaye olarak tanırsın, kimsin asla ulaşamazsın

Avuntularınla sefilliği paye yaparsın, takatin çekilinde yalnızlığın sarhoşluğunda ne ağlarsın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Uçan turnalar, sessizce anlatırlar!

 

 

 

 

 

Haz ile

 

Uçanlar telli kanatlar turnalar

 

Bana sevdiğimden bir haber getirmediler

 

 

 

Görünüp

 

Gittiler özümü serinletmediler

 

Yârimden ne bir selam nede söz ettiler

 

 

 

Kanatlarını

 

Çırparak asudeliği anlatan

 

Turnalara kayıtsız kalmaz nice sevdalar

 

 

 

Merakın

 

Mefkûresiyle yaşanan bu aşklar

 

İnsanı ebetleştiren unutulmaz hatıralar

 

 

 

Yar sessiz

 

Ten hissiz nefeslerde keyifsiz

 

Beni bekleyen kefenler çaresiz tertemiz

 

 

 

Yaprak

 

Renksiz, aşiyanda bülbül şevksiz

 

Esen yelde densiz akmaz dereler bentsiz

 

 

 

Ne içtiğim

 

Bade, ne de koklarım aheste

 

Gönül bu ya hastadır hasta can kafeste

 

 

 

Heyecan

 

Yasta, merak makasın arasında

 

Takat kalmadı artık şu taşıdığım bedende

 

 

 

Yaşamak

 

Halin serencamında aşkla

 

Hakka ulaşmak, gülü koklamak ve coşmak

 

 

 

Ruhun

 

Nizamıyla cihana bakmak

 

Hadiseden ibret alarak safahattan uzaklaşmak

 

 

 

Kulluğu

 

Layıkıyla anlamak kalbin

 

Vuzuhuyla sahibinde kalarak aşkı yudumlamak

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nasıl bir çare aramak!

 

 

 

 

 

İçimin yandığı

 

Dilimin hadsiz kuruduğu

 

Günlerden birini yaşıyordum

 

 

 

Kendi

 

Halimde çalışıyor günlerimi

 

Aheste bir şekilde geçiriyordum

 

 

 

Benliğimde

 

Arandığım aşk sanki derin

 

Ve karanlık bir kuyunun dibindeydi

 

 

 

Oraya

 

Ulaşmam hayli imkânsızdı

 

Yüreğimde bir umut yeşeremiyordu

 

 

 

Çok sancılıydı

 

Yüreği dağlayan nasıl bir acıydı

 

Bir bakıma, aranmanın var ettiği sancıydı

 

 

 

Ne vakit

 

Bir aşk kelamı duysam

 

İçim elvermez, birdenbire titrerdi

 

 

 

Yüreğimi

 

Silkeler, hazanın sararan

 

Yapraklarını yaşatırdı halimde bir anda

 

 

 

Öyle

 

Zamanlar bu kalbim

 

İrtifa kaybeden zavallı bir uçandı

 

 

 

Sazlardan

 

Neşet eden hüzzam şarkılar

 

En yakınlarında hep bulunan arkadaşlarımdı

 

 

 

Böyle zaman da

 

O Kuyunun başına giderek

 

Salkımlaşan hicrandı nağmelerde ki ahenkle

 

 

 

Ruhumu dinlendirir

 

Ne büyük bir haz serde terdi

 

Dil ile anlatamadığım meramımı artık salıverilmişti

 

 

 

Ancak

 

Böyle satırlara işlerdim

 

Gönlümden sızan her hicranı yaramı

 

 

 

Bir tasnif

 

Dahi yapmadan serbestçe

 

Serdedendim mecalsizdim ümide hasrettim

 

 

 

Aşk

 

Durağında bir fakirdim

 

Okuduğum mısralar sesleniyor el veriyordu

 

 

 

Kalbim titredi,

 

Dilim kilitlendi sinemde ki

 

Kurumaya yüz tutmuş hislerim o an alevlendi

 

 

 

Donup kaldım

 

Habersiz bir sesi arıyordum

 

Yıllarca hasretim olan aşk tizimi arıyordum

 

 

 

Heyecanlanıyor

 

Hiç yönüyle tanımıyordum

 

Zahirini bilmiyor, tenini görmüyordum

 

 

 

Fakat

 

İçimde eşsiz bir sarsıntıyı

 

Asudeliğiyle yazdığı şiirle pekâlâ başarıyordu

 

 

 

Belki

 

Kendi iç âlemindeydi

 

Halinin derdiyleydi, kalbinin sesiyleydi

 

 

 

Direnemediğim

 

Bir çekim kuvvetiyle beni

 

Benden alıyor ve veciz bir şekilde aşkı anlatıyordu

 

 

 

Hayran kaldım

 

Nezaketine haylide şaşırdım

 

Satırlarında kayboluyor etrafımı unutuyordum

 

 

 

Kendi

 

Gönlünde çok gizlediği

 

Özelinden habersiz bir şekilde ütopi yaşıyordum

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Umut etmek,niyetin asliyesine erişmektir!

 

 

 

 

 

Ne kadar çok, hak etmeyi dilerdim

 

Tarafından, tensip buyrulan sevgiyi

 

Yılların hasretiyle terennüm etmeyi

 

Senin sevmeni, çileye selam vermeni

 

 

 

Lakin o gayretler kifayetsiz kalınca

 

Aşk, semanın nazarında hale bakınca

 

Sevda sinede devran hazzı yaşayınca

 

Sessiz yutkunmaların dönemi başlıyor

 

 

 

Hasret, ne kadar muazzam bir ülfet

 

Kanaat içinde sabrın ilzamı bir sebep

 

Kudret, kimler için bir nasibi hakikat

 

Şükret dertlerin içinde haline meylet

 

 

 

İdrakindeyim heveslerin ben hederiyim

 

Divana durmak için bahaneler içindeyim

 

Seher vakti, miskinleşen bir bencileyim

 

Hamdı nerden bilirim, ben ne serseriyim

 

 

 

Şimdi, geçen onca zaman beyhude geçti

 

Kederler içinde tefekkürde çok ötelendi

 

Zevkler şekillendi kültürler telakki edildi

 

Renkler ki türlü bahanelere alabora edildi

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne söylenir o ana, içinden çıkılmaz zamana!

 

 

 

Bağrımı yakan ateş nedir, harı hangi bedelin nişanesidir

Gönlüm hasrete ram olurken, firkatine muştuyla bağlanırken, nasıl şikâyet edeyim

Derd-i gamımla demleneyim, lal olan dilimi kanaatin kollarına terk edeyim, kime ne söylerim

Nar olmasa, haşyet kalbimi yormasa, umut gönlümle anlam bulmasa, aşk neye yarar, kelam edin

 

 

Seni sen yapan, suhuletini ruhumda uyandıran kimdir

Hangi vaktin gerekçesidir, mazluma ah ettiren, mağdurun çanına tak ettiren an nedir

Gün açmaz, gece hicranıyla sinemden ayrılmaz, hüzün bahçeleri neden şimdi hiç açmaz deyim

Sessizce hasretine kanıyorum, feryat eden hıçkırıklarımı saklıyorum, sabrı aşkta arıyorum, ah edin

 

 

Artık çekiniyorum nazar etmekten, fark edilmekten

Kimsenin sualine cevap vermekten, zanları def etmekten, kaygıları felaha erdirmekten, söyleyin

Çaresiz bir dert olur mu, aczime gülen iflah bulunur mu, niyet asliyesinden maada bulunur mu, deyin

Yakan bühtanlarım mı, emele ram olan feryadım mı hakikate kapı aralayan maceram mı merak edeyim

 

 

Nasıl bir yolun yolcusuyum, kimden sual edeyim

Vakti saati gelen, bahtıma elveren, gönlümü derdest eden, sancıları sineme zerk edeni, ayan edin

İrademin aczi yetini, aklımın kifayetsizliğini, azmimin absürt halini, yakından temaşa edin ve söyleyin

Kim gelmiş, nefes hangi muradına erişmiş, imtina etmeden kalbim için hikâye edin, ibreti işaretleyin

 

 

Şekli yet niyedir, cazibe merkezi kalmak nedendir

Duymayan ve görmeyen, farkın farkına eriştirmeyen meyan nasıl haldir, uzlet neden faziletlidir

Düşünmek kime çaredir, tefekkür etmek, fikre makûs bir melaldir, bilmem ki o akıl hesabın değilmidir

Vakti saadet neden fetret bir mecaldedir, sahralar suskun kaldı, kin ve hamaset paye yaptı, nicedir

 

 

Mazlumun sahibi kimdir, neden sahipsiz gibidir

Buruk nefesler arzın her köşesinde feryat içindedir, teslimiyet demek ki erdem değil, bir çiledir

Kimi seçersen seç, hangi lideri takdir edersen, muhakkak ki hakikatin nazarından bir nebze nazar et

Devşirilen vaatler, salkım saçak ortaklıkta dile gelen umutlar, arlanmadan söz verilen nutuklar, şirret

 

 

Açma kapını her vuruldukça, muhatabını tanı

Ruhunda taşıdığın yıllara sâri hicranı, dinmeyen sessiz yakarışları, boynunu büktüren o saatleri

Suskunlaşan nazarlarını, içini çektiren o ahu zarını, seni senden koparan onca yediğin vurgunları

Asla bir hiçe sayma, nutuklara aldanıp fakirlik edebiyatı yapma, azim ve irfan sende var oldukça

 

 

İnsan şuur ve idrakiyle namdır, itibarlıdır

Adamlık hususunda bir kanaatin farkında olan şandır, kul olmaya yakışır adaydır, aşk niye vardır

Sevdalaşmayan her ne varsa azınlıktır, azim ve mefkûre gayeyi murat için şarttır, insan muazzamdır

Manasına duçar olan en sadıktır, hangi bahaneye baksam, tak iyenin rantı olacaktır, o ne marazdır

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Etmedim itibar, neden figan eder ki bu nazar!

 

 

 

 

Yılların umudunu içimde demledim, sabırla bütünleştim

Kimseyi kem gözle temaşa etmedim, vakti saati vardır dedim, Rabbime iltica ettim

Aczi yet içinde, nefesin müddetinde, ehl-i hal olmak meylinde, şirazesi kaybolmamış muradıyla

Kul olmayı istedim, nasibim için muhakemeyi önceldim, azmi bu minval üzre şehrettim ve üzülmedim

 

 

Murat sahibi olmak istiyorsan, ilmi tahsil et

Şayet bir şikâyetin var ise ulu orta bırakma, öncelikle kim verdiyse, aşkla ona meylet

Kader sensin, bahtınla müştereklik içindesin, akıl ve izan sahibisin, niyetin aşkla koksun, şükret

Bahaneler kalbini fakirleştirir, elzem olmayan haller, kederini artırır, lüzumsuz merak aşkı azaltır, ar et

 

 

Hangi yaratılış üzerine olursan ol, kalbin var

Ruhun evvel emirde akitleşti, bu andan habersiz kalan nasıl bir insandır ve aşk aranır, ey yar

Vakit süret-i zamandır, keyfiyet için sancıdır, zaruret için ihtiyaçtır, ikmalini bu nispette yap, ey nazar

Neme lazım deme, gün ola harman ne ola, batıracak tipiyi erkenden yaşama, tedbirde, bir takdir var

 

 

Zamansız öten her nefes, dikkate muciptir

Oysa ne kadar zavallı birisidir, ne korkunç bir yalnızlık içindedir, iliklerine kadar kar yağar, sefildir

Hangi badirenin solgun yolcusudur, kimliksiz muştusudur, varoşların sahibidir, bir düşün ne eziyettir

Yuvasız olmak, kanatsız çırpınan kuşun dramını yaşamaktır, vakitsiz solmak, bahtın tezkeresindedir

 

 

Öncelikle nasıl bir ehliyet sahibisin, bilmelisin

Hukukunu bilmeyen her nefes, taklide muttali olan keder mertebesindedir, kalbin sahibin demisin

Akıl, deşifre sanatıdır, merak bu minval üzre arzdır, sual etmeyi bilmeyen can niyazdadır, görmelisin

Her insanın nasibi farklıdır, azminde saklanan nazdır, niyeti mukabilinde taksim edilen bir nefestir

 

 

Anneni bir düşün, ne kadar sabrı var, ar edin

Ne kadar geçim ehliyse, feveran etmekten çekiniyorsa, hissiyatı çok kuvvetlidir, ihmal etmeyesin

Yar derken, nefsini öncelememeyi öğrenmelisin, kar derken, şüpheden arîleşmeyi talim edinmelisin

İlimsiz nefes, fıkratmayan her ses, zikrinde zafiyet içindedir, şüphe ve zan onun sinesinde, erişesin

 

 

Dünya yalan derler, lakin neler yaparlar

Hiç ölmeyecekler gibi mi hakikati anlarlar, yoksa o an ve akan içinde avunan canlar mı, kim anlar

Kalbin inşirah erişmedikçe, ruhun ihsan üzre temaşa etmenin firkatine erişmeyince, gönül nasıl ağlar

Bir bak ummana, sesi senden alan o aşk-ı zamana, hakikati şehreden nazara, ah o umutsuz insanlar

 

 

Hak ve hukukun senin bizzat ehliyetindir

Akıl ve irfanın için vazgeçilmeyecek mihenktir, vuslatın için nevalendir, aşkın için gerekçendir

Nefis hayvan gibidir, iraden o nispette zarurettir, lakin bilmeden talim ettirmek nasıl bir avdettir

Bu minval üzre sevda ve muhabbet kalbinden uzaklaşan ahenktir, eza edilen kim varsa, derttir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Umut aşktır ve sevdalaşan bir niyazdır!

 

 

 

 

 

Kalp ve akıl niye vardır

Ar, hangi ruhun nazarında vuslattır, edebi ihsandır, aşk için kardır

Düşüne bilmek için ilim sahibi olmak fırsattır, yadsınılmayacak bir furkandır

İnsan aklı ve tercihleriyle dikkate alınandır, manasına dücar olmamış kul kim için gamdır

 

 

Haydi derken, azim aşktır

Emel bilmem ki nasıl bir niyazdır, prangalar ne kadar an be an yakındır

İdrak ve irfan adabı muaşeretin farkıdır, örf ve anane itikadın için nasıl bir bidat tır

Sosyoloji her daim tekâmül eden sevdadır, vakit niye vardır, fikretmek ise ihlâs için şarttır

 

 

Kitap okumak haktır, anlamak farktır

Manasına meftun olmadan yaşamak ise fukaralıktır, aşktan yoksun kalmaktır

Takva ne için irfandır, zarurettir, kul için vazgeçilmeyen farktır, kalbin için cenahtır

An kime sadıktır, zaman insana vakfedilen fırsattır tahkik etmek idrakin için en büyük aşktır

 

 

Sahrayı bir düşün, ne ıssız ve kuraktır

Her anı sanki seraptır, gönül için ne müthiş sayıklamadır, umut için yaşamaktır

Sual et sakiye veya han malikine, yolcular neye muhtaçtır, hasret kimin içinde firkattir

Sevdasına erişmeyen, nefsinin takati kesilen, gözlerinin feri sönen söyle nasıl bir arayıştadır

 

 

İnsan umut için yaşar, yeise kapı aralar

Nasıl bir tercihin istikametinde ise, bahtına fırsat tanır, aklı tabi olma noktasındadır

Yüreğinin içinde gizlenen kalp nasıl bir aşkın nazarıyla anlam bulmaktadır ve umutla vardır

İnsan tercihleri ve niyetiyle hasrolunacak candır, vakit tevdi edilenler için aşikârdır ve ardır

 

 

Korku ve panik hata işletir, ne merettir

Aklıselim içinde nefeslenmek ise mübarektir, tercih edilen asudeliktir, bir ülfet-i payedir

Merak etmeye için ilim nasıl bir gerekçedir, hukuku bilmek, tahsil etmek imani gerekçedir

Rabbini zikretmeyen, hakikat içinde meşke fırsat vermeyen, ne ile iştigal etmektedir, rezildir

 

 

Varlık sahibi olmak, lüks içinde yaşamak kim için farktır

Aidiyetine yabancı olan, mazisinden ibret almayan, emri bilmağrufu umursamayan acıdır

Nefis her insanda vardır, Sünnetullah üzre hesap edilen nazardır, akıl ve irade kime fırsattır

Kendi nefsinden kaçan, nizam etmek için gönlünü aşkın vecdine kandırmayan, nasıl candır

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Sual İle Vecde Gelen Kalbin Ne Söyler

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhakkak ki ...

Düşünmeliyim lakin niteliğim

Neyi ve hangi istikamette olacağını netleştirmediğim

 

Kanaatim...

İdrak ve tecrübeden oluşan

Meşveretle nizam olunan, vehimleri dışlayarak kalan

 

Zulmü ...

Tekebbürlük sayan

Adamlığa bulaşmayan âdemi hakikatinden soyutlanan

 

Yanmayı....

Halde anlayan can

Kanı kurutmadan anlamı bulan, cehennemide algılayan

 

Cenneti ...

Sevdaya hasrederek

Umutların yeşilliğinde serinleyerek düşleyen olacaksan

 

Varlık...

Ve yokluğu yalnızca

Ceza ve bağışa tevdi etme kulluktaki gerekçeleri önemse

 

Yaratan Hak...

Hiç zulmeder mi kuluna

Kulun açmazları mizanı getirecektir hesap için tek başına

 

Yaslanma ...

Taklit içinde paslanma

Heveslerini anlıyorsan, sıratı anlamaktan da hiç bizar olma

 

Sanma ...

Nefesin müddetine abanma

O an ne zaman geleceği şayet bir farksa ruhunu anlasana

 

Kalbinde ...

Sahipsizliği kovarak arınma

Yegâne güç kimin anla, tefekkürle savma, halinde kalsana

 

İşte o vakit ...

Sen varlığın adı, sürurun şiarısın

Aşkın tahtı sevdanın sancısısın zahirde oyalanıp kalmayasın

 

Varlığını ...

Hasrederek anlamlaşmalısın

Kulluğunda azimle soluyarak hilmi kuşanmalısın abdi acizsin

 

Şecaati ...

Müsaadesi nispetinde göstermelisin

Şahadeti hedefleyerek nefsinden geçmelisin çünkü sen nefsin

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Güneş uykunda doğmasın, kalbine adansın!

 

 

 

 

 

Gönül hasredilmeli cefaya, vefaya ve ilham-ı aşka

Nefes müddetliyse, ömür vakitliyse, ecel o an ve vasıl olacak zaman da hakikatse

Neden haşyet sinemde yol almalı, inşirah kalbime yabancı kalmalı, aklım bizar olmalı

İradem aczi yet içinde boğulmalı, ruhum prangaların girdabında bitap kalarak mı usanmalı

 

 

Hiç mey içmedim, sakinin derdini dinlemedim

Terk edilen hanların hengâmesinde nefesimi hicranın ah ettiren lisanına vermedim

O ağacın altında yıllarımı figan ederek geçirmedim, hüzün içindeydim, kalbimi dinledim

Gözyaşlarımla serinledim, kanatsız kuşları göründe nasıl irkilirdim, görmeyen göz gibiydim

 

 

Neden terk edilendim, muhabbeti talim etmedim

Ne derlere göre nefesimi nizam edemedim, önüme kim gelirse, sukut ederek eğilmedim

Neyin gayesindeydim, yoksa mefkûresiz nefes miydim, ötenin hikâyesini kimden dinledim

Neden takati kendimden bildim hareket ve kuvvetin malikini hakkıyla ve aşkla zikretmedim

 

 

Nasip, umudunda gizlidir, niyetinle eftaldır

İlim, merakın bir şubesidir, akıl ile nizam edilirse ne kadar asude bir gayey-i azimdir

Fikretmek için muhakkak ki ilmi talim gereklidir, ilimsiz tefekkür nasıl bir ülfettir, edeptir

Ehliyet sahibi olmak neyi gerektirir sosyolojik tekâmüller insan için muhakkak ki muteberdir

 

 

Geçmiş bizzat senindir, elhak hakikatindir

Ati sahibi olmak istiyorsan nasıl imtina edeceksin, hangi hak ve aşkınla vazgeçeceksin

Nefsini hakkıyla tanımadan, edebin ve sevdanın aşkıyla yoğrulmadan, kime nazar edeceksin

Aldanan kim, aldatan ne kadar vahim, istikameti müstakim olmayan an, kime zülüm edecek

 

 

Rıhtımlar ne kadar sakin, dalgalar ne salim

Hangi an ve saklanan zaman müddet-i nefesim için nasibe kapı aralayacak, umut kimin

Vecdim ah ediyor, nefesim takatine muhtaç bir vaziyette içini çekiyor, kalbim lekeli sefilim

Ruhumun firkati, ecrin adresi, zihnimin yegânesi niye bu kadar vahim bir ahvalin içindeyim

 

 

Sala verilirken, ezanlar okunurken nerdeydim

Kayıp olan bir zamanın içinde miydim, hangi karaları giysem, nasıl söz etsem dinler miydin

İnsan yapan esrarın vecdiyle kalbime ilhamı verir miydin, nefsinden emin ana getirir miydin

Vakit daraldıkça, ruhum içinden çıkılmaz bir hali yaşadıkça, kalbimi inşiraha erdirir miydin

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nasıl bir divana çıkıp nefes alacağım!

 

 

 

 

 

 

Metin olmak için çalışacağım

Ruhumun ve kalbimin farkına vasıl olmadan nasıl yaşayacağım

Hangi edep ile saiklarini bulacağım, hiçbir korku ve kuşkuya sığınmayacağım

Bedelsiz ne var, hesap hangi bahar için ruhumun serencamını aralar, kime soracağım

 

 

Baş arının meramını anlamalıyım

Nasıl bir sevdanın eşiğindedir, hilkati ve azminde aklanmalıyım

Yıllara sâri miskinliği kime bırakmalıyım, gözyaşlarımla sinemi ahdine sunmalıyım

Var olan aklımı, zafiyet içinde ki irademi, gerekçesiz merakımı artık bu an bırakmalıyım

 

 

İnsan tekâmül eden muhteremdir

Ulvilik içinde zindeliktir, ruhu ve kalbiyle ne kadar latiftir, ferasettir

Mühlet niye verilmiştir, devam eden rahmet niyedir, karamsarlık ne kadar elimdir

Gam olacaktır, lakin umutla arınacaktır, muhabbet ve aşkla yol alan ne güzel bir sadıktır

 

 

İlm-i siyaset amali ve niyeti tanzim eden niteliktir

Ne hamasete muteber edilir, ne de o tamahkârlığa edilen rağbet değerlidir

İnsan muhakkak ki sahipsiz ve nedensiz değildir, yoksa tefekkür etmek avare iştir

Elzem olan maksadı ve fırsatı hakikat cenahının firkatine sunmak en güzide olan şevktir

 

 

Zül addedilen politika ne için garabettir

Milleti asırlardır kandırmış ekâbirlere nasıl rahmet nazarıyla yâd edilecektir

Peki, satılmışlara ne söylenecektir, devlet-i âlinin malını devşirenlere ne söylenecektir

Gasp eden, hukuku çiğneyen, yetkisini tatmin aracı eyleyene nasıl bir hüküm verilecektir

 

 

Bu milleti tefrikaya ayıranlar kimlerdi

Fraksiyonları gayelerince her semtin meydanlarında yeşertti, sonra emretti

Bir neslin lider nefeslerini hunharca katletti, cezaevlerinde gönüllü köleler ne bekledi

Kendi öz evladına silah çektirildi, emre itaat şarttır dendi, peki, o palazlananlar kimlerdi

 

 

Seçen kim, seçtiren kim, akıl tutuklu mu kaldı

Onca cahillik ve garabet hangi hesaba bırakıldı, istikrar ve güven not aldı

Milletin evladı, emeklisi yaşlısı, fakir ve mağduru, neden itibar ederler, yoksa yanıldı mı

Dâhili ve harici anlamda dile gelen ne varsa, kıtalar arasında sayfalar aralandı, anlaşıldı

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vecdin ne vakit aşk olacak, ruhun ferahlayacak!

 

 

 

 

 

Nefesin firkatiyle anlamlaşmalısın

Yüreğinin derinliğinde ki hasrete aklın ve idrakinle kavuşmalısın

Ne kadar anlamsızlık varsa her fırsatta onun ikliminden uzaklaşmalısın

Gül-i nihalin kokusundan bir an bile ayrı kalmamalısın, lalenin asudeliğine kanmalısın

 

 

Tefekkür ruhunu dinlendirir, kalbini serinletir

İhsan ve ihlâsa kavuşmak için ne gerekmektedir, akıl etmek niyedir

Akıp giden zaman neler söylemektedir, ömür denilen kumaş ne çabuk eskimektedir

Edep halin, inşirah kalbin, idrak ruhun, izan aklın, iraden vuslatın olacaktır, istemektedir

 

 

Gökyüzünde neler var, hangi esrar kalbini anar

Zahir olmak, cezbeden halin emanetinde bulunmak, faniliği unutmak yakar

Bir lokma ekmeğe muhtaç nefes ne umar, safahat içinde yaşamak nasıl bir ar, aşkı boğar

Ülfetin, erdemin, nasib-i kanaatin, sabr-ı hakikatin feyzinden nasıl bir can korkarak kaçar

 

 

Kalbinin sahibine yabancı olmak, ne cehalettir

İlmin bir şubesi olan merak hangi maksudun derdindedir, insan aşk üzeredir

Hilkati ve mefkûresi bu minval üzre şekillenecektir, yoksa dosdoğru yol kimin içindir

Vasfi yet ve nitelik, azim ve öncelik nedenlere ulaşmaktır, saikleri aramaktır, tercihindir

 

 

Nazar etmek, temaşa etmekten çok farklıdır

Farkı fark ettiren ise muhakkak ki ruhun yetisi olan idraktir ve aşk-ı ihsandır

Her can ölümle bedellidir, her ne kadar dillendirmese de sinesinin derinliğinde ki nedir

Kayıp olan şahsiyet midir, yoksa kalbi ve ruhi esaret midir, zikretmeyen o gönül nicedir

 

 

Ahenk, aşktır, sevdadır, ram-ı esrardır

Dirlik ve birlik için kalbine ne lazımdır, yetim ve öksüzlere sahip çıkmak haktır

Ecir imanını bereketlendirir, fikir zikrini kenetlendirir, istişare aklın için ihtiyacındır

Kuvvetin banisi bellidir, emanetin sahibi kimdir, hesap nasıl bir günün aşk-ı eminidir

 

 

Kitab-ı celil akıl ve idraki olanlar içindir

Kul olabilmek, yaratan için secde etmek, iltica edip gönlünü aşkına erdirmek fevktir

Nedensiz bir ömür kim için gayedir, nihayetinde insan başıboş değildir, iraden senindir

Sual etmeyen, kıt kanat geçinen, tahkiki öncelemeyen, hukukunu önemsemeyen fakirdir

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhun firkatini bulmak, aşkı anlamak!

 

 

 

 

 

 

Umut için hazırlık yapmak gerekiyor

Niyetin asliyesinde ki derinliğe sadık bulunmak hakikati öğretiyor

Mana neden kalbime sökün ediyor, aklım vaktin esrarında mahcubiyet yaşıyor

Yaratan aşikârken, hesap yakınken, ruhum hıçkırıklarına kanarken, sinem ah ediyor

 

 

Bülbülün ötüşünden, yaprağı düşerken

Yağmur vicdanımı serinletirken, kederim soluksuz kalırken, yol varken

Neden iradem boyun büküyor, nefsim kalbimi derdest ediyor, sinemi lekeliyor açken

Neden muştuya hakkıyla nazar etmiyor, vaatlerini hiç umursamıyor, iman kalbimdeyken

 

 

Yolun yolcusu, neye muhtaçtır, sancı ardır

Salahiyet sahibiyken, mükellef olduğunu bilirken, hesabın içindeyken aşk nardır

Hak olan sana tevdi edilenlere sadık kalman ve bu minval üzre yol almandır, an vuslattır

Ruhun yorulmazsa, kalbinin pınarları kurumamışsa, umut hazanlaşmamışsa hak sevdadır

 

 

Hasret umut, sürur içinde nefeslenmektir

Kanaati ruhunun derinliğinde terennüm eden ise edebin lahzasında eren kimliktir

Meşk, kalbin içindir, aklın esrar perdeleri ne kadar çetrefillidir, istişare ise zaruretindir

Selamı sakın esirgeme, seninle bir olan melekleri görmezden gelme, o lahza ki hakikattir

 

 

Vefasız olan bir nefesi kimseler sevmez

Sadakati ve hakikati hakkıyla kalbinde deruhte eyleyemez, nefsi terbiye edemez

İrfan meclislerini ihtiyacı bilemez, idrak için aşkı, sevdayı şehre dip feyziyle nefeslenmez

İllet nefsine mut olur, merak hizaya durur, akıl sairiyle buluşur, iraden tercihindir demez

 

 

An ve akan zaman bizzat kalbin içindir

Şayet tezkiye olmuşsa nefsin, ar kimindir, söyle mefkûre hangi vadinin derdidir

Gece, gündüz akıp gitmektedir, ruhun figan ederken, hangi gönül için ümit içindedir

Ölmek kata korku değildir, hesabı verilmedikçe sinede ne müthiş bir yüktür aşk gayendir

 

 

Rabbim derken, kalbin firkattedir

İltica ederken, muhtaçlığının farkındadır, sana ondan daha yakın başka kim vardır

Vaktinden evvel sararıp solma, bitap bir kalp ile tasattukta bulunma, şevk ve sürur ardır

İdrak ve nitelik şadından fakirsen, nefsini talim etmeyi önemsemezsen haşyet kapındadır

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...