Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Sukut ederim, sana neyleyim ey Yar!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir gün koparıp elemi bu kalbime attın

İkrarı ezelden sessizliğinde seyrederken

Sinende süzülen hüsranı, ayan etmeden

O hicranını kasidenin eşliğinde anlattın

 

Kalbime hüsranı doladın bıraktın öylece

Sen nasıl istersen kal, yeter ki bana söyle

Atma diyarı kalbimi, sitemle örme, görme

Yüreğim ellerinde mahkûm, bitap eyleme

 

Seyreyle dalgaları, uçan martıları, yatları

Yatır sende, yüreğinde sakladığın kalanları

Tenini okşasın, sana dokunsun bırak suları

Kavrasın seni, kuşatsın sendeki her hücreyi

 

Geceler, senin yalnızlığının en mümtaz şahidi

Yüreğinde korlaşan, o muazzam haşyet hasleti

Biçare kaldın, tanımadın sana âşık olan bir canı

Umarım diyorsun, beklediğin bir selamı yollayanı

 

Ne diyeyim ey yar, sen nasıl istiyorsan öyle kal

İster prangada, ister halatta, ister gecelerde sal

Eteklerinden süzülen efkâr, nağmeyle şakıyan sular

Bir selam göndermesen de gam değil sen öyle kal

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Suskunlaşan ruhum ahuzar içinde!

 

 

 

 

 

 

 

Her okunan ezanda

 

Kalbim hüzünle buluşuyor nedense

 

Annesiz olmak ne acı bir nağmeymiş hakkıyla bilinse

 

 

 

Evlatlarım nazar edince

 

Refikam kendi kavlince sessizliğinde

 

Tefekkür etmek hicranı gam oluyor işte ne hikmetse

 

 

 

Arkada kalanlar

 

Hatıra namına anlamlaşan sayfalar

 

Büyük bir ihtimamla sakladığın albümleşen her anılar

 

 

 

Teket teker

 

Gözlerimin önünde ve seninle

 

Bıraktığın nefeslerin dirliğinde ve kalbi silinmezlerde

 

 

 

Odalar anlamsız

 

Senden arta kalanlar haksız

 

Ruhum dirliğinde kararsız ve gönlüm şimdilerde yarsız

 

 

 

Nereye girsem

 

Hüzün hiç peşimi bırakmıyor

 

Kurutarak astığın patlıcanlar ve kesilen aş makarnalar

 

 

 

Yeni aldığın tavalar

 

Henüz kutusunu açmadığın bardaklar

 

Ocak üzerinde bırakılanlar, sahanlıkta ayaza kalanlar

 

 

 

Hepsini derledim

 

Evlatlarına hatıra olarak verdim

 

Torunlarını unutmadım onlara da aziz hatıranı bıraktım

 

 

 

Şimdi çayımı

 

Senin bardağınla içiyorum hüzünle

 

Sırların senin ikliminde kaldı vasiyet edemeden gidince

 

 

 

Yutkunmalarım

 

Boğazında elemle düğümlenince

 

Sökün ediyor yaşlar gözlerime kendi dirliği güzelliğinde

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

o an ve zamanda ki esrarın teneffüsündedir aşk!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çark hızla yol almaya devam ediyor

Bir müdahale imkânımız bulunmuyor

Kaygılar olsa ne yazar ki zuhur ediyor

Seni içine çekiyor düşünmelidir diyor

 

 

 

Anlamak için anlamlı olmak gereklidir

İzan için tefekkür elzemdir öyle dilenir

Böyle almış başını gidiliyor ne beklenir

Zevk için sarf edilen gayret ah çektirir

 

 

 

Sende bir hardal tanesi misali öğütülen

Zaman katresinde şekillenip salıverilen

İnsan olarak lütuf bahşedilen beklenen

Nefsin konusunda hikâyelerle öğütlenen

 

 

 

Ezelden izleri merak ederek büyüyebilmek

Halin enginliğinde ahenk için nefeslenmek

Ey Hak diyebilmek ahın haşyetinde dilemek

Ahir nedir bilmek kabir için aidiyeti istemek

 

 

 

Aşk değilse aşikâr olan halden maada bulur

Aşk ki haldir melaldir dirilmek için sonuçtur

Canı cananı dünyayı ukbayı ihata için nurdur

Nefsi zevki mideyi bedeni nizam ettiren odur

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönlüme düşen katreleri ayan ederken!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanız

Neyi ve nasıl

Anladıklarımızla bizler farklıyız

 

 

Şiiriler yazılır

O an hislerin dirliğinde

Neler saklıdır asla bilinmez

 

 

Her

Yazılan bir şiir

Nihayetinde kısa bir hikâyedir

 

 

Kim

Bu mısralardan etkilenir

Kim silinmezlerinde derlenir yazan için bilinmez

 

 

Eren olmak

Ruhi iklimde

Ahengi bulmakla ilintilidir

 

 

Veren olmak

Bahşedenin dirliğinde

Nefes almayı becermektir

 

 

Abit olmak,

Köleliğe kulluk

Ekseninde ram olmaktır

 

 

Zakir olmak

Uzvu azanın haşyete

Soyunarak uykuyu unutmasıdır

 

 

Ben

Kimliğimde derbeder olan

Hederlikte bir bent oluşturan

 

 

Abdi aciz olarak

Çalışmalarımı gönül dostlarına

Paylaşım olarak beyan ediyorum

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Suskundur geceler, uyku tutmuyor gözler!

 

 

 

 

 

 

Kalbim neler söyler

Lal olan bu halim nasıl söz söylemeye cüret eder

Neden umutlarıma hicran hayret eder, niyet nasıl bir vaktin ahını gözler

Kendi kimliğinde ne kadar garibim, sanki kimsesiz bir nefesim, bu halimi kim özler

 

 

Ömür lahzası esrarlı

Tercihlerim hangi akitlerin o muştusuyla orantılı

Neden kalbim yaralı, zihnim sancılı, ruhum sessizliğinde ne kadar manalı

Nefsim bir karabasan edalı, merakım neye sevdalı, idrakim neden sefillik adına yaralı

 

 

Gönül bir ummandır

Umut, niyetin halisliğinde gayedir, yoksa aşk nedir

Maşuk nasıl bir sevdanın bendidir, hasret kimedir, anlamak kalbin içindir

Aşk, ruhunun firkatine, aklın selimliğine, tercihin ihsan mertebesine ulaştıran tavdır

 

 

İnsan, edebiyle anlamlıdır

Talime hor bakan, nezaketi umursamayan evet, yabandır

Adab-ı muaşereti bilmeyen ve önemsemeyen, aklının estiğini yapan nasıldır

Hoyratlık cehaletten ve kalbin kemali yet esikliğinden sudur eden bir noksanlıktır

 

 

İnsanın mükellef olması nedir

Aklın ve izanın, kalbin ve vicdanın hakka ram olmasıdır

Arayışın, nedenlere varışın, merakı hakikate firkat kılışın aşk-ı nişanesidir

İnsan farkı fark eden candır, ilim en muteber azığıdır, edep vazgeçemeyeceği ardır

 

 

Cahil, bilmeden cüret edendir

Ukala bilmediğini bildiği halde çaka satandır, nar niye vardır

Aklını ve azmini, niyetini ve vecdini aidiyet hesabını anlamak adına insandır

Yoksa aşk ve vuslat nasıl bir nedendir, keyfiyet zül olan kalbin büyük talihsizliğidir

 

 

Merak ettiğin her şeyi deneme

Tecrübesizliğini de o naif kalbini lekeleyerek sakın giderme

Herkes yapıyor ve hiç ayıplamıyor tuhaflığına gitme, nefsini önceleyip erime

Nasibini umutla bekle, sabrın yorgunluğunu ah ederek giderme, kalbini ihmal etme

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hicran yine yanımda, yağan her yağmurda!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yağan yağmurdan ıslanan yanız topraklar değildi

İliklerime kadar nüfuz eden yalnızlığımda bendim

Çaresizdim, umudun katresinde sinmiştim tendim

Geçmişten habersiz, geleceğinden ümitsiz biriydim

 

 

Yağmurdu yıllarca gözlerimden fütursuzca akanlar

Yeşertmiyordu yüreğimde kuruyan şu zavallı filizleri

Bitmeyen dertleri, asla silinmeyecek en deruni izleri

Tespih tanelerini çekerken zikrettiğim çileli geçmişi

 

 

Neye, nasıl, hangi şekilde, bilinmeyenler denkliğinde

İnanacaktım, anlatanlardan zaten bizardım bir saftım

Onca zamandır işlenen günahtan, hadsiz davranıştan

Sonra, inanmam için anlatılanlar meçhulde bir kelamdı

 

 

İtminanlık kalmamıştı, aile ortamı dağılmıştı, verandı

Kadın kocasını, erkek karısını aldatırken, sabi mahzun

Neye inanmalıydı, gerçekleri nasıl ayırmalıydı masundu

Allah, peygamber diyenleri duyardı ama bir aldatılandı

 

 

Nasıl inanacaktı, kandırıldığını bilerek nasıl saf tutacaktı

En yakınlarıydı, ebeveyn payeleri vardı bir anne babaydı

Kendilerini dahi kandıranlardı, evlatlar nasıl inanacaklardı

Çaresizliğin çardağında, yağan her yağmurda ıslananlardı

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum figan eder, kalbim sessizce dinler!

 

 

 

 

 

 

Geçip giden zaman niye çığlık atıyor

İçinden geçtiğim her lahza idrakim için kol kanat geriyor

Okuduğum onca hikâyeler nasıl bir ibretten söz ediyor, ömür törpüsü eritiyor

Hangi sağanağın altındasın, bilmem ki hakikaten farkında mısın, kalbin ne istiyor

 

 

Ten örtündür, aşk ise hakikatindir

Ehl-i hal olmak için ne kadar vaktin azdır, tefekkür etmek nazmıdır

Keyfiyet o haline ne kadar yakındır, hesabına malik olmadığın söyle ne vardır

Müddet-i nefes mutlaktır, ihsan ve ihlâsa yaban olan bilmem ki nasıl farkındadır

 

 

Nefsin senindir, ruhun kimindir

Neden kalbin hakikate muttali olmak için aklını ve izanını beklemektedir

Nasip olması için azim ve niyet muhakkak ki sana tevdi edilmiş olan tercihindir

İnayet üzere olmak niyedir, fazilet sahibi nasıl bir gönlün zenginliğidir, ecir edeptir

 

 

Hareket ve kuvvetin banisi kimdir

Mühlet niye verilmiştir, azap etmek için mi beklemektedir, aşk dirliğindir

Sevda çekmek, uğrunda iradeni vakfetmek, lal olmuş bir lisanla edebe bürünmektir

Ne kadar yabancıysan, farkı fark etmek için azmetmiyorsan, yaşadığını sanmak elemdir

 

 

Bedenin cazibesi kimin içindir

Neden aynalar senin vazgeçmediğin özelliğindir, şuura erişmek nasıl vecdindir

İhmal ettiğin ve nefsinle nazar ettiğin emellerinde kalbin neden bizarlık çekmektedir

Niçin ruhun sessizliği dikkatini çekmeyendir senden evvel lebbeyk diyen ruh değil midir

 

 

İklimler nasıl bir aşkla başlar

Mizaç nasıl bir nefsin hengâmesinde fevkalade perişanlık yaşar

Kaybolan o yıllar yakararak hicranla sana bakar, gözlerinden yaş sessizce akar

Hüzün her halinde o bizar halini yoklar, bilmem ki ah çekmek yıllar sonra neye yarar

 

 

Nefesin ne vakit o anı koklar

Bir ömre bedel keyfiyetin kapısını haşyet çalar, korku başlar

Bilmem ki sızlanmak neye yarar, dinmeyen sancılar kalbini yorar ve haz kaçar

Yorgun ve bitap halin cezbesine kim ibretle bakar, dillenen ölüm nöbeti ruhunu yorar

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aczi yetim aşikâr, firkatin için ağlarım!

 

 

 

 

 

 

Bilmeden ve anlamadan hangi cüretle nazar ederim

Saklı heveslerimi nasıl görmezden gelirim, içimi içime sığdırmayanı bilirim

Hangi vaktin şafağında kalbimin sahibime iltica etmek için gönlümü hasrederim

Ruhumun yetisiyle ayetleri temaşa ederim, korkunun sevdasıyla secdeyle yeşeririm

 

 

Rızık hiç korkma senindir, asla bir ulufe değildir

Bizzat senin sahibin tarafından taksim edilen güzelliktir, nasıl bir rahmettir

Aklın için sualler istikametin için elveren gerekçendir, merak bu nispette erdemdir

Nafile kelimesi boşuna sarf edilen maksat değildir, fikrin ve zikrin hasbilik değeridir

 

 

Neden gece namazı çok kıymetlidir ve özelliklidir

Hakkın divanında edep ihsan ve takvanın zaruretidir, aşk ve sevdanın erkidir

Taaccüp etmek, gönül lisanından nefeslenmek, niyetin asliyesini aşikâr eylemektir

Vakit bu anda nakitleşen ve bedelleşen fazilettir, benliğin için nizam-ı sanat edebindir

 

 

Aşktır firkate eriştiren, gönlü divane hale getiren

Nasıl bir sevdadır ki seni senden ve iradenden vazgeçiren, hakikat şadına erdiren

Dili şad eden, kalbini inşiraha vakfeden, melalinin erdemiyle ah ettirip o an hu dedirten

Yanmayan dil, edebe malik olmayan kül, ateşin muradıyla farka ulaşmayan kula ne denir

 

 

Cefadan asla gocunma, çilenin meşkinde yorulma

Nasibim nedir diye korkuyla yoğrulma, niyetin ve gayretin halisliği ardır, unutma

Meyvenin hamı kim için makbuldür, hamiyet gösteren nazarın umut dilinde ki ahengidir

Sabır niye gereklidir, kanaatle durulmak kalbin için makbul gayedir, yoksa aşk vehimdir

 

 

Savrulan bir nefes olma, istikametini hiç unutma

Nerden geldiğini ve nereye gideceğini sakın ihmale alma, hesap vaktidir artık anla

İnsan başıboş değildir, yaratılma hilkatine terstir, aklı ve izan niye verilmiştir, tanı yaşa

Vakitsiz öten kuşun niye feryat ettiğini tefekkür etmekten korkma haşyet telaşını unutma

 

 

Yaşatmak için yaşamanın farkıyla aklan korkma

Her vakit hizmeti bekleyen olma, ecrine sahip olmak için sakın gocunma, aşkı kokla

Nefsi emareyi gale alma, bu halden kurtulmak için azmi ve ihsanı ruhunla ara ve yaşa

Kitab-ı celilde bahis olan ve kalbine arz olunan eşsiz ve ibretli hikâyelerden uzaklaşma

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

İçimi üşüten, kalbime seslenen o gece!

 

 

 

 

 

 

 

 

Yine

Karanlık

Her bir tarafı

Teklifsizce kaplamıştı

 

 

Gökyüzü

Umutlar için bahtı

Yıldızların ışığı vardı

 

 

Işıklar

Ah ışıklar

Ne çok uzaktı

 

 

İçim

İçimi almıyordu

Yüreğimi burkuyordu

 

 

Hasretim

İşte bir ışığa

Yalnızca umuda

 

 

Ne açılmaz

Bir kapıymış

Kapılar kapandıkça

Umutlar bizarlaşırmış

 

 

Ey kapı

Sinemde ki

Âlemde ne hicran

 

 

Gönül

Ufkum perişan

Ruhum ki öyle zindan

 

 

Her taraf

Kendince karanlık

İçimde katlanan yanık

 

 

Hasret

Bir umuda,

Gönül beklenen

Sevdaya çok kanık

 

 

Yollar

Artık karanlık

Duvarlarda kayık

Artık zihnim çok bulanık

 

 

Öyle

Adımlıyorum

Nereye

Doğru gittiğimi

Nedense bilmiyorum

 

 

Ben

Karanlığa

Geceler de kalana

Öylece sarılıyorum

Kim ne derse

 

 

Bilinmeyende

Odaklaşan her şeyi

Müteredditliğimle

Doyasıya solumaktayım

 

Aşk

Nuru aydınlık

Kimisine göre

Çok bir karanlık

 

 

Elbette

Hem de nasıl

Bir karanlık ışığı

Muştulayan aydınlık

 

 

Her an

Çekim artıyor

Benliğini parçalıyor

 

 

Sakince

Alıyor seni içine

Bedenini uzaklaştırıyor

 

 

Manalaşıyor

Sevda haz alıyor

Aşk manada yaşanıyor

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bitab bırakan ne deruni bir yorgunluk!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Açsam ne olacak sanki bu melali

Ürpererek yaşattığın serüvenleri

Nerde uzaklardan merakla bakan

Sen ne vakit anlayacaksın halimi

 

 

Her ne dersen kar etmezdi bilirim

Kendi dertlerinle ömrünü tükettin

Ne kadarda çırpındığına ben kefilim

Lakin ne çaresizim sessizliğimleyim

 

 

Nelere talip oluyorsun ve ne arıyorsun

Kendi kişiliğinden korkup kaçıyorsun

Anlatıyorsun peki, nasıl anlaşılıyorsun

Karanlık bir ufukta aşkımı bekliyorsun

 

 

Zaten yorgunum halimde sen yoksun

Senin dirliğinedir korkum onu umarım

Dalgalar karasında sen dalkıran oldun

Bizleri denize hasret koydun, korkuttun

 

 

Beyan ediyorum artık senden bizarım

Asla seni okumayacağım öyle kızarım

Ne yazarsan neleri karalarsan kaçarım

Karakalem melalini sarf etsen bakmam

 

 

Kahrolası bir tutkumu tutunduğun yel

Ey uzaklardan temaşa eden, ilham ver

Ne haldesin ve kederdemidsin haber ver

Sen gelmesen de bir kelamınla selam ver

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kalbinin derinliğinde ki mağrufu hissetmek!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne yorgunluklar yaşadım

Bilseniz, kimleri alkışladım

Çaresiz seyirci olmalıydım

Ar gücümle yol almalıydım

 

 

Çare dehlizinde kimler aranır

Merak neden insanda olandır

Zekâ, idrakin için ne kadardır

Tefekkür akıl için ilzam olandır

 

 

Okumak, anlamak ve yazmak

Fikriyat için sabrı aşka yormak

Bir nazar için aklını sorgulamak

İnsan olmak, muhabbete akmak

 

 

Aşk ne sendedir, ne de bende

O seyreder hakikati hükmünce

Gayret onun adına sarf edilince

Çileler çekilinde, acılarda dinince

 

 

Nisa hastır, aktır, edepte saklıdır

Yaprak kadar naif olan bir candır

Şefkati kucaklayan bir alacaklıdır

Ati sunan, bahtiyar bırakan yardır

 

 

Ne sen söyle, ne de ben anayım

Şahit olduklarıma elbette ağlarım

Halime yanarım, firkatine kanarım

Bizar bırakan yastayım, hastayım

 

 

Ne söylemişlerdi ki canla yapmadık

Nasıl inanandık ki medette olmadık

Evet, biz saydık aynı kandık candık

Yıllarca niye horlandık acınıp baktık

 

 

Hangi nesiller geleceğinde çaresizler

Söyle neler öğrettiler edep mi dediler

Şekliyet için nasılda seferber edildiler

Redd-i miras için kimlerle kavilleştiler

 

 

Bilmem ki bu muhayyilede aşk hak mı

Düşen o yaprağın ahına hiç bakılır mı

Çare olmak adına ulvi bir aşk aranır mı

Hakikat için, rıza kimindir sorgulanır mı

 

 

Verdiğin ne kadarsa hissettiğin o kadar

Rahmet için aranır açar her türlü bahar

Su niye akar, zaman kimin aşkı için var

İnsan can içinde an, idrakle anlamlaşan

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nefes ki aşkın ulviyetine ram olan ardır!

 

 

 

 

 

 

 

Kalbinde korku bırakmamalısın

Açan bir gül-i nihal misali ibretle ve vecdinle aşka akmalısın

Hak ve adaletin firkati için nefesini aklın ve idrakinle nizam ederek yaşatmalısın

Ruhunun yıllara sâri susuzluğunu yakinen anlamalısın ve ibadetini aşkla yapmalısın

 

 

Nar, asla aşktan uzaklaştırmasın

İdrakine vakıf olmadığın ne varsa, kalbini inşirahla buluştursun

Haşyete talim eden gönül kapın açılsın, hasreti ve aşkı kalb-i nazarında arıtsın

Her gün hüznü anmak, emellerin peşinde koşmak, hülyaların buğusunda kalmak kalsın

 

 

Sıhhate muhtaç yürek sancılıdır

Nizam edilmemiş nefis her zaman heyecanlıdır, eza vicdanındır

Hangi hal üzere olursan ol, niyetinin zuhurunda meydana gelen zahir, hukukundur

İnsan şuur ve izandan yoksun olursa, heveslerinin yolunda yol alırsa, onun mahkûmudur

 

 

Sevgi ne kadar ulvi bir nimettir

Muhakkak ki her kul onu dile getirmese de yakinen bilir, verilendir

Kalbinin derinliğine gizleneni ancak kim bilir, hak ve hakikat söyle uzlet için midir

İnsan kalbi ve o aklıyla, amellerinin farkıyla, ihsan ve ihlâsıyla manalıdır ve takvadır

 

 

Azamet ki, aczi yete kapalıdır

İlim sahibi olmadan fikretmek ne kadar manalıdır, merak bunun için vardır

Tevazuu şekli yeti neylesin, meclis içinde ki tak iyeler niçin önemsensin, ar aşktır

Murat edilen ve sevda mihengiyle derlenen samimi ve ihsan üzere bulunmaktır, haktır

 

 

İnsanı insan yapan itibardır

Hakka kul olmak nasib-i aşkla alakalıdır, ömür denen kumaş nasıl esrarlıdır

Nitelik sahibi olmak, beşerin cemiyle hem hal içinde bulunmak, o sevda adına mıdır

Ölüm bilmem ki senin o haline ne kadar yakındır, yanan yüreğin ruhunun nidasına mıdır

 

 

Nefes âlemlere uzanan şandır

Sıhhat ve selamet içinde bulunmak ahdinle alakalıdır, kim kimden davacıdır

Bela ve musibet hangi lahzada sana yabancıdır, kaza ve kader iradenle çok sevdalıdır

Yönünü şaşırmış bir insan nasıl bir girdabın içinde kalmıştır, niyet ve azim aşk için vardır

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seni Unutmak, Kaybolan Yıllarda Solmaktır

 

 

 

 

 

 

Yıllar, sabrın devranında ömrü tüketse

Can, hazan sayfalarında soluksuz kalsa,

Varlık, ruhumun lekelerinde soyutlansa,

Kalbim mütemadiyen hicranınla dağlansa.

 

 

Aşk nasibin rüknünde mutlak solunacaksa,

Sevda iklimleri melalimi hazla kuşatacaksa,

Umut yağmurları gözlerimden boşalacaksa,

Zaman, ona ram olmak için halimi koklayacak.

 

 

Seni anmak, sedaların ahengine kanmaktır,

Kalbinde olmak, Ummanlara sevdanın adıdır,

Ruhundan uzaklaşmak, çölde serabı anmaktır,

Aşkından olmak, hayata biganeliği yaşamaktır.

 

 

Sevdim ki seni özüm, sözüm birdir ve kavidir,

Merdin sözü, namert için züldür, aşkta közdür,

Yaşamak adamlıksa, kanım haysiyet için varsa,

Ömür sadakat için çelik, vefa içinde bir onursa.

 

 

Senin nazarınla, kalbinin baharında ki nazınla,

Artık durma, kaygıyla uyuma, hayırla sabahla,

Gelecek vaat eden bir umudun esrarıyla kokma,

Hüzünle gark olma, süruru yaşa, zanna bulaşma.

 

 

Ben bekledim bunca yıl sabır içinde duruluğumla,

Bulaşmadım, zahirde ki heveslerin kuytu oluruna,

Ruhun varlığında, kalbin sahibinde olan varlığımla,

Ben seni unutmak için sevmedim, sabrı dileyendim...

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilmem ki niye anlaşılmaz oldu melalim!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Artık

Anlaşılmaz oldu

Bu meramı an hakikatlerim

Savrulan bedenim ve zafiyetlerim

 

 

Bilemem ki

Şimdi bu ahvalimle

Kime ne söylerim, haya ederim

Halin tahtı olan ey yüce efendim

 

 

Sukut-u hal

Eylemek isterim, ne söylerim!

Ne edepsizim, hadsizim ve sefilim!

Lakin senin günahkar ümmetinim

 

 

Lakin

Pek rezilim

Ne kadar hakirim Efendim

Şimdi hangi yüzle yadederim

 

 

 

 

Aşk seni anar

Sevda ruhunun izlerinde nasıl ar

Şefkat ve hilm ne kadar eşşizmiş kim arar

Hak ve hakikat ancak araladığın kapılarda nazar

 

 

 

Akıl sır ermiyor

Kaybolan yıllar alay ederek, fakirliğimi temaşa ediyor

Umut bu halimle kifayet etmiyor, azim ve o idrakini özlüyor

Acziyetim firkatime geçit vermiyor, hasretin kalbime elem zerkediyor

 

 

 

Artık nesiller biçare

Dirlik ve birlik adına takiyeler devrede, aşk bilmem ki nerde

Senin haline matuf olan o sevda bilmeme ki hangi ücra köşelerinde

Sır ve irfan kalbimi ihya etmiyor bu kadar kalbi lekeler ve arsızlıklar içimde

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Niye aldandık, biz iz onu hiç anlayamadık!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gözlerimi

Uyku tutmayan

Ne sancılar nüfus ediyor

 

 

 

Dilimin ucunda

Beklettiğim oysaki

Yalnızca senin adındı

 

 

 

Senin adına

Melalimde kurmuş

Olduğum cümleler

Bir aman vermiyordu

Sabrımı oldukça tüketiyordu

 

 

 

Çıkmak istiyordu

Hayatın imbiklerinden

Bir hışımla tutunarak

Hikâyeler anlatacaktı sana

Bir bir hiç durmaksızın

 

 

 

Uzak kaldığı

Merakın fevkinde

Yaşadığı serencamı

Hasretin elinden almalıydı

Artık bir daha vermeden

 

 

 

Senin sevdiğin şiirler

Bazen de mırıldandığın türküler

Düşüncelerinle resmettiğin

O silinmeyendi güzellikler

 

 

 

Yüreğimde

Hissettiğim sadece

Onunla hemhal ettiğim

Şimdilerde ben ne kadar

Keyifliyim çünkü seninleyim

 

 

 

Hani sineden

Sabrı alıp götüren

Kuru ayazlar var ya

Yanmayan ocaklarda aç

Sefil bir odada uykular kalsa

 

 

 

Tütmeyen bacalarda

Yorgansız sabahlarda

Uyanılır ya

Sanki yaşamak

Onu anlamak

Hayatı kucaklamak canla

 

 

 

Ne ağaçlar

Ne de bir zamanların

Güzelliğinde yapraklar

Sana gelmek için mi dalları

Bıraktılar tüm uçan o kuşlar

 

 

 

Karlar dahi

Kararmaya yüz tuttular

Sevinç mi umuttular

Mezarlar nazar edenlere

Anlatırlar altında topraklaşanlar

 

 

 

Ey sevgili

Sen sevsen de

Sevmesen de ne

Çıkar ki artık

Biz seninle toprak için

Aynı mazide yaşayan bir kandık

 

 

 

Kalktık

Halkalandık

Anlamak için

Bu zamanları yaşadık

Aşk içinde saklı kaldık halada

Onun yüceliğini anlamadık

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gün çekildi, hicran sessizce refakat etti!

 

 

 

 

 

Bilmem ki nasıl söz edeyim

Sinemde nükseden hazanı nasıl gizleyim, ya sabır demeliyim

Her arzumu nasıl bir zaviyeden değerlendirmeliyim, emel yoruyor görmeliyim

Ancak umut ile beslenmeliyim, zikrederek kalbimi ihmal etmeden nefeslenmeliyim

 

 

İnandım demekle iş bitmiyor

Gerekçelerine vakıf olmak için kanaatle talimi gerekiyor

Avare bir akıl nelere şahitlik ediyor, idrak o naif ruhundan tebarüz ediyor

Nasip bir aşk-ı nizam içinde vaktini bekliyor, bahtın kazasını istiyor ve dilleniyor

 

 

Dilin lal olması yetmiyor

Lisan-ı halin ihlâsa ve ihsana erişmesi gerekiyor, onu bekliyor

İraden neden aklına ve kalbine refakat etmiyor, heveslerin haklini sürüklüyor

Vakit hangi vaadinin ilzamıyla işliyor, niçin hesapsızlık zarif halinde çörekleniyor

 

 

Aşk, ibretle nazar ediyor

Sevdanın hanifliğinden bahsediyor, umutla firkatini bekliyor

Kul olmak, Hakkın nehiylerinden kaçınmak, vuslatın için yakarmak gerekiyor

İdrakin ve izanın iradene geçit veriyor, neden aklın ve nefsin söyle sefilliği seçiyor

 

 

Ruh tenden çıkınca ar ediyor

Evvel ahirde verdiğin sözler hangi vecdinle haline nazar ediyor

Ecrin niye iflas ediyor, hesap nasıl karışıyor, akıl sahibi olmak ne kadar yetiyor

Nefesin işte o an kesiliyor, ruhsuz bedenler manasını yitiriyor o an ibretle çürüyor

 

 

Saçılmak çok mu hoş geliyor

Her yerine metal takmak bilmeme ki seni cazip hale mi getiriyor

Modellere taş çıkartma sevdan her halde o halinin ihyası için kifayet ediyor

Peki, ruhun ve kalbin neden feryat içinde pençeleşiyor, şekliye tin sineni kemiriyor

 

 

Gül-i nihal andır ve şandır

Onun naifliği ve zindeliği ruhunda taşıdığı bir aşk-ı sevdadır

İstikametin hakikat olması niye maksattır, yoksa yolun yolcusu çok perişandır

Seni sen yapan hangi furkandır, sahiplendiğin nitelikler o an ve zamanla hesaplıdır

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Halin lal olan dili, ey hicranın firkati sevgili!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevsen de

Sevmesen de ne

Çıkar ki artık, aşkın ülviliğini anlamadık

 

 

Biz seninle toprak için

Aynı mazide yaşayan bir kandık

Neden hüsran içinde adımladık ve oyalandık

 

 

Kalktık

Halkalandık, kime inandık

Nasıl bir aşkla, nefsi hastalıklardan arındık

 

 

Anlamak için

Bu zamanları niye yaşadık

Hangi hesabın vecdiyle sabahladık, yakardık

 

 

Aşk içinde

Neden hevesleri umut sandık, saklı kaldık

Ruhumuzun figanına duyarsız kaldık, hep aldandık

 

 

Hala ve kata biz

Onun yüceliğini anlayamadık

Sevdanın firkatiyle, idrakin farkıyle hakkı anmadık

 

 

Gülü koklarken

Yağmurun busesiyle ıslanırken, şimşek çakarken

Ne çok tedirginlik yaşadık, avuntularımızla yol aldık

 

 

Aşk, nar içinde sevdadır

Ruhun vaadinde anlamlaşan şandır ve hakikattır

İşaret taşları kimin için aşikardır, nur senin içinde ardır

 

 

Kalbin burukluk içinde

Sakladığın sırlar nasıl bir nazarın sadakatinde ki demde

İçinden çıkılamayan zaman, hangi ümidin için beklemekte

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nasıl bir ahval- hal ki nizamsız nefse ram olsun!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilir misin sen

Ayrık otu neden hiç sevilmez

Ona sevgi hasredilmez, şefkat gösterilmez halde yeşermez

 

 

 

Onu görmemek adına

Vakfedilen gayretler tükenmez

Torak dahi bunun yüzünden bazen sevilmez suda verilmez

 

 

 

O kadar sırnaşıktır ki

Hadsizliğin kıvamında rakipsizdir

Davranış bozukluğunda çok ahenksizdir, lakin çok etkindir

 

 

 

Nerede olsa kendine

Muhakkak bir yer edinmeyi bilendir

Sökülüp atılmasına aldırış etmeyen divanedir, hilkatiyledir

 

 

 

Marazlık için adrestir

Bir anlamda nefs gibi şedit sefildir

Adaptan nasipsiz, halden gailesiz, kalpten silik bir yelişliktir

 

 

 

Mümbit toprakların

Bereket âşıklarınız fevkalade hasmıdır

Bir ince hastalık misali sessiz kurutan, hal bırakmayan fevridir

 

 

 

Kontrolsüz heyecanın

Yaşamak adına azmin serencamıdır

Yılgınlık, yorgunluk hali ondan çok uzaktır her vakit yol alandır

 

 

 

İklimlere taş çıkartan

Mevsimlerin tarihini yazan hazandır

Varlık adına her ne kadar gayret gösterse de hiç anlaşılmayandır

 

 

 

Çünkü haddi aşandır

Marazlık için adeta vardır, bühtandır

Hasislikle anlamlı yaşayandır, kendiyle barışık olmayan varlıktır

 

 

 

Rahmetin sağanağında

Bereketi kurutandır, adıyla müsemmadır

Hak adına hakkı olmasına rağmen toprağın verimliliğini giderendir

 

 

 

İnsan kimliğinden arîdir

Zira her şey ona amade iken o sefildir

Silik duvarlar gibidir, kurşunilikte fevridir, filizleri titreten tizdir

 

 

 

Nizamsız nefs gibidir

Bilmesine rağmen haktan nasipsizdir

İrade olmaz ise ayrık otu, beşer kimliğinde fevkalade talihsizliktir

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ahım aşkın firkatinde, an be an umut içinde!

 

 

 

 

 

 

 

Lütfeden, ne güzel ihya etmiş

Tanzim-i sanatını ruhumun didarına öğretmiş, ne ülfetle öğüt vermiş

Nakşettiği hikâyelerin ibret sahnelerini en bariz bir şekilde aklım için nakletmiş

Ürperten sahneleri, haşyet içinde kalan nefesleri, ders almayan o gönülleri işaret etmiş

 

 

Neden insana bu kadar önem vermiş

Nesiller boyu öğüt ve tavsiyeler muhafaza edilmiş, resulünü göndermiş

Akletmeyenler diye dikkat çekmiş, yükün ağırlığından aşikâr zamanda söz etmiş

Şer yuvalarından, ilga eden hezeyanlardan, münker olan meraklardan da sakının demiş

 

 

Kalbin nazar gah olduğunu söylemiş

Kuluma en yakınım demiş, niyetin ve amelin sarih olmasını öncelemiş

Sakın ha aldatan olma demiş, sadakati ne kadar güzel zikretmiş, ihlâsa önem vermiş

Desise ve entrikaları, nefsi zafiyetleri, şek ve şüphe içinde ki bulanıklığı ayan eylemiş

 

 

Rızkının o yegâne sahibi kimmiş

Neden emeller içinde boğulmamayı tavsiye etmiş, muttaki ol demiş

Helal kazancı fevkalade övmüş, haramlardan kaçınmamızı da özelikle işaret etmiş

Neden insan hesapsız dememiş, nefesin müddetine dikkati çekmiş, vakit öteyi dilemiş

 

 

Mükellef olana kadar esirgemiş

Aile sorumluluğunu ve nesil emniyetini fevkalade önemsemiş

Din ve vicdan emniyetini kime vermiş, akıl ve idrak sahipleri için ne hikâye etmiş

Kalbin ve ruhun farkını anlamak ve yaşamak adına aşk şarabından ne güzel bahsetmiş

 

 

İnşiraha ulaşan kalbe müjde vermiş

Hanif kullarım demiş, vecdine şahit olduğu tasattuklarını şad etmiş

Cennet ve cehennemden söz ederken niçin dikkatleri çekmiş, takvayı işaret etmiş

Zebaniler için nasıl kelam etmiş, yakacaklar için hangi ibretlikleri hiddetle söylemiş

 

 

Mizanı ne kadar zarif ifade etmiş

Mahşerin nasıl bir haşyet içinde zuhur edeceğine dikkatleri çekmiş

Kabirde yatan bedenler için nasıl bir andan bahsetmiş, kıyametin vaktini söylemiş

İnsan sahipsiz değildir, sırat-ı müstakim üzeredir, aşk ve sevda adına adanmıştır demiş

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Duyma hıçkırıklarımı ve hicran içinde ki yalnızlığımı!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düşündükçe

Geliyor işte yaşlar

Gözlerimden boşalan hicrani yakarışlar

 

 

Şu hissiyatımda

Dinmeyen sancılar ve o samimi niyazlar

 

 

Sinemde dalgalanan ne

Hazzı aşklar yârin derdiyle

Sessizlikte dil-i hal haykırışlar kime

 

 

Asla isteyemem

Onu üzecek her hali ve melali hevesi

 

 

Sinemde durulmayan

Dalganın ahu figanını, yakan yalnızlığı

Sinemde kanayan sevdanın elim yarasını

 

 

Biçare olarak

Gizlerim her vakit yâri üzmesin diye

Bir mendil kokusunda duyulan nice yakarışları

 

 

Sessizlik içinde

Terennüm edilen haklı haykırışları

Muhayyilemi kuşatan o masum bakışlarını

 

 

Dileyemem artık

Yârim üzmesin naçarlığı yaşamasın diye

 

 

Bizarım artık

Elbette ki elhak hazanım hüzün içinde

Yaşamak zorundayım hem de ondan kaçanım

 

 

Sessiz aldığım nefesten

Hissiz kalan bu tenimdeki hareketten

 

 

Bilmelisin ki

Bir çaresizliğimi mecburen yaşarım

Kendi halimde ,dinmeyen acı kederimle

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sensiz, ne kadar hissiz velhasıl süruru nefessiz!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yine dalmıştım düşlerimin arasına

Baktım ki sen geliyorsun martıların uğultusuyla

 

 

Karanfilin hazzı deryasından

Bir ummanın o eşşizleşen sahnesinden

 

 

Silinmeyen kalan izlerinden

Halime işlenen nakışların hecesinden

 

 

Mağrur halinle sen süzülürken

Hayâ perden salınıyordu yanaklarından arın pervasıyla

 

 

Yere düşen her damla yaşı

Göz pınarların hicran ile öyle salıyor ki

 

 

Ezelde rahmetin

Naif mağfireti,eEdebi halinin şevkiyle

 

 

Senin gelmen demek yüreğindeki sızının

Bir çağlayan iştiyakıyla galeyana gelmesiydi

 

 

Mahzunlaşan sokak aralarından

Gecenin sinsi olan karanlığında sinede vuku bulan

Acının hissedilmesi ve sessiz iniltilerin kesilmemesiydi

 

 

Elbet dayanamazdım

Ne hazindir ki kendi halimeydi

Melalimde oluşan bu mevcut kahrım, dinmez sancılarım

 

 

Velhasıl sitemlerim

Acımasız hezeyanlarım

Sefilliğimde ki acizliğimin önünü alamadığım acı izleriydi

 

 

Sen gelemezdin

Çok kederliydin şu an

Dünyadan göçüp gitsem de bilmem ki hiç anacakmısın

 

 

Aşkın için reva görülen

Halimde yaşadığım divaneliğimi

Sensizliğin viranesinde hemhal olduğum garip sefilliğimi

 

 

Ruhu solgun

Bu bedende ki anlamsızlaşan teni

Günlerce bir müşkül canı, hicran firkatinde gezdirdiğimi

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gül sinesini açamaz, aşka sessiz kalamaz!

 

 

 

 

 

 

Her zerresinde edebin aşkı nüfus etmiştir

Fevkalade sessiz, esir eden emelden habersiz, bir lisan-ı halin sahibidir

Nezaket ve naiflik mühim özelliğidir, kim nazar etse bilir, ahenksizliği sevmeyendir

Maraz bir halin elemindedir sabrı ve kanaati elhak aksettirdiği feragatiyle hasretmektedir

 

 

Raks eden bir asudedir, tebessüm içindedir

Ne gamı, ne de insanı çileden çıkartan bühtana yabancıdır, derde ramdır

Her halinde ihsan saklıdır, muarız olan her şeye yabancıdır, hakikat şadında namdır

Şehretmeye, esrarında ki ülfeti anlamaya, insanın melalini anlatmanın aşkına tavdır

 

 

Kim koparırsa ses çıkartmaz ve ağlamaz

Hak ve hakikatin ilhamında ki aşktan uzaklaşamaz, figanını anlatamaz

Nasibin mizanı aşktır, nizam edilmiş sevdadır, niyet ve azmin hicranında umut vardır

Her anında sahibiyledir, ne kadar çilenin müptelası olsa da ebette aşk-ı muhabbet ardır

 

 

Ötenin insicamından söz eder sessizce

Aşikâr eylediği kokuyu salar teklifsizce, bilme ki nasıl bir feyzin lehçesinde

Hangi vecdinden bahsetsem, asırlara sâri ülfetini zikretsem, kokladığımda aşk kimde

Ruhum fevkalade susuzluk içinde, esaret zincirleri neden irademin aciz zafiyetlerinde

 

 

Neden her gül kokmaz, aşkı yaşamaz

Şekli yet içinde nefeslenen zümrelerin kederinden kurtulamaz ve uzaklaşamaz

İnsan, kalbi ve ruhunun vecdiyle idrakiyle yaşayan, vakıaları yorumlayan aziz candır

Hesabın esrarında ki perdeleri aralayandır, tahkiki bu nispetle vardır, akıl şuura tavdır

 

 

Bitap olmuş bir ten kim için vuslattır

Arasat nasıl bir vaktin nizamıdır, aşkın ilhamına yaban olan gönül nasıl insandır

Hevesler muhakkak ki edebin tanzimine muhtaçtır, nefsin istek ve emelleri sonsuzdur

Ehl-i hal sahibi nefesler, ilmin sahihliğinde ki gayretler, elbette aşkın nazarına muhtaçtır

 

 

Gayesi hak olmayan, aşka yabandır

Nefsi telakkiler içinde zikredilen heveslerdir, tene nüfus eden bir çirkinliktir

Edep kalbin ve ruhun vazgeçemeyeceği zenginliktir, hak ve hakikat üzere ahenklidir

Farkı fark edemeyecek kadar ihsan ve inşirahtan yoksun bir nefes bu sevdayı nasıl bilir

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah yar ne olur sen bizar olma, naif kalbini burkma!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ey gökyüzünün alyansları siz duyun bu sesimi

Sinem harap, yürek bitap, bir ses etmiyor sevgili

Yalnız siz anlarsınız, biliyorum ki sessiz kalırsınız

Efkâr-ı halimizi, evet sizlerle suskun yâre anlatırız

 

 

 

Yıldırım aşkımı, yakan ar mı hangi anı yaşıyoruz

Ani bir vakitte olacak bir iş miydi mantığı anıyoruz

Direnmesinde ne haklıymış, öyle diyor aşkı tanıyan

Aşkın kıvamımdan bihaber olan o sevgili bir gülizar

 

 

 

Tacir değilim, sanatçı hiç değilim ki ben biçareyim

Açıkça haykırıyorum ey ahali bilin ki ne seviyorum

Küllenen ateşi kora dönüştüren anı merak ediyorum

Eğer bu aşk değilse, evet ben insan değilim diyorum

 

 

 

Bir final mi bu an, mantığın katresini elbet arayalım

Anılan mahlûkat-ı hayvaniye değil insan anlayayım

İnsanın kalbinde zuhur eden, sineyi fetheden bir aşkı

Kim bilir, nasıl bir tahayyülle esininden faydalanalım

 

 

 

Bırak zaten perişanım, ben kendi halinde bir insanım

Anlamam mantıktan, her türlü zanaattan, biçareyim

Ne yapar, yargılarsın ki hadsizlikti, yüreğime yanarım

Anlamam ki denizden, geceden, meşkten bir ahenkten

 

 

 

Ah yar sen bizar olma, yeter ki sen bari biraz solma

Bir dosttun, engin tavsiyelerine gark oldum, soldum

Yürek neymiş demeliyim, şiire süresiz ara vermeliyim

Çekilmeliyim melalime, kalbime çeki düzen vermeliyim

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhumu Kuşatan, Ne Müthiş Bir Aşk!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevmek adına çıktığım seyri âlemde,

Yılların, alacaklı olduğu tüm zamanı,

Bir çırpıda ve hınçla geri almak adına,

Durmak bilmiyor ve seyrine dalıyordu…

 

 

 

Dalların bıraktığı yapraklar düşüyordu.

Esintinin serinliğine, kendini bırakarak,

Sanki salınıyordu, hala hazzın meşkini,

Kahırdan uzak bir mertlikle, yaşıyordu.

 

 

 

Durakladım, bakakaldım o an mekânda,

Ruhumu kuşattığı o aşkın, ayak izleriydi.

Tamamen kendi halinde, aşkı divanelerdi.

O kadar muazzam bir vecdi teslimiyetti ki,

 

 

 

Nutkum durmuştu o an nebatat karşısında.

Onlarda bir candı, ayrılmaz can cananlardı

Vefa onlarda, hakkaniyetin hassasiyeti vardı.

Toprak olsa, kaybolsa da asla gam kalmazdı.

 

 

 

Yetmişti artık sevgi uğruna seyri bu âlemim,

Kimselerde görmüyordum evet, namerdim

Aşkı anlamayan o biçare, yaşadığını zikreder,

Böyle asılsız teraneye, söyle kimler iltifat eder…

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bizzat efendim talim ettirmiş ve öğretmişti!

 

 

 

 

 

 

 

En yakınları hemen yanındaydı

Günlerce mefkûresini anlatmıştı, hiç yılmadan şefkatini gönüllere yansıttı

İbretin, ihsanın, ihlâs didarında ki farkını bizzat kendi yaşadı ve yılmadan anlattı

Kasten gönül kırmadı, sabrı direniş saydı, kanaat etmeyi kalbin sahibinin aşkında anladı

 

 

Hem yetim ve hem de öksüzdü

Kalbi nazarın, lisan-ı halin, umud-u azmin, feday-ı gayretin eşiz sahibiydi

Kırmadan, incitmeden hasretmeyi, tebessüm zenginliğini, dirayet kadirliğini öğütledi

Kim kapısını çalsa, bir sual sormak için gözlerine baksa, nefsim demedi, vakti ödevi bildi

 

 

Çilenin rengiydi, aşkın sezgisiydi

Fevkalade sade ve tevazuu ehliydi, ne kadar eza edilirse şikâyet etmezdi

Hamiyetin ve rahmetin bereketini ruhunun derinliğinden aksettiren bir aşk-ı nefesti

Sizler gibiyim derdi, ten ve cismani olarak bedelli olduğunu ayan ederdi, ne ulvi rehberdi

 

 

Güç ve kuvvet bizzat verilmişken

Her türlü şer ahvale karşı korunmuşken, edep telakki etti, sahibim sen bilirsin dedi

Ümmeti için ömür verdi, her halin ve vaktin esrar perdesini aşikâr eyledi, sevgi zerk etti

Açlığın hamiyetli olduğunu gösterdi, nefsi hastalıkları işaret edip kalbinizi koruyun dedi

 

 

Ruhun ihtiyacını, kalbi inşirahı anlattı

Ecir ve ihsanın, vuslat adına takvanın, insanı yaşatmanın gayesiyle hep çırpındı

Sinelere suskun nazarıyla taht kurdu, talim ve terbiye için hiç durmadı, sabırla okşadı

Refikaları için rikkatini esirgemedi, her haliyle kefildi, sadelik namına bedelliydi, yaşattı

 

 

Beşerin banisi, ümmetinin hamisiydi

Hayvanat âleminin şefkat ve zarafet elçisiydi, mütemadiyen gözetirdi, esirgemedi

İnsanlık adına ne muazzam bir müjdenin sahibiydi ve aşkın hakikat elçisi olarak ülfetti

Nefsimizden daha ziyade seveceğimizi tembih etti, o nispette iman etmiş olacaksınız dedi

 

 

Dilim söylerken, kalbim sukut etti

Nefsi hastalıklarım irademe hücum ederek, kalbime neden takiye içindesin diye seslendi

Aklım ve izanım bu vakitte neden sensizliğine çekildi, ruhumun figanı firkatime yetmedi

Hangi lahzada hıçkırsam, uzlete çekilerek gözyaşlarımı umutla bıraksam sinem gülmedi

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...