Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Sen hala anlamadın sevdanın busesini!

 

 

 

Sanıyorsun ki bir tutku...

Bir heves, vazgeçilen ne varsa sanki melalinle anlamlaşan geçici bir ses ve nefes

Böyle bakınca, kalbi olmayınca, idrak kapanınca, akıldanelik bulununca bir kez

Ne nasibin, ne bahtı sebilin, ne gönülde demlenen masumiyetin manasından geç

Anlayamazsın, anlamak için uğraşsanda kanmayacaksın, korkan ve kaçansın

 

 

 

Akıl, kalp için cenahmış hiç bilir misin?

Sabrın sadrında sudur edecek hakikat en muhkem nidaymış, söyle nefeslenirmisin

Keyfiyet kim için armış, nefsi delalet hangi zaman için bir sevdaymış ne dersin

Gönül derya, akıl hiza, kalbin sedası ne söyler baksana,korkuları at denermisin

Aldanmak, aldatmaktan iyidir sanma, vuslat için aşkın banisinden hiç uzaklaşma

 

 

 

Herşeyde bir hikmet vardır amma...

Zan, her vakit zillettir unutma, keşkelerle nefeslenip umutlarını asla karatma

Ne derleri önceleyip ve kuytu düşlerle sabahlama, daha sonra maraz çıkar karşına

Ne gelirse başına, öncelikle bir düşün çığırtkanlık yapma, akıl niye var anlasana

Meşvereti bilir misin, muhabbetin sedasını işitir misin, sadakate ne dersin anla

 

 

 

Nefsin ve enaniyetin, bahtsız nefersin bir sebebi var korkma

Gül koklarken, karanfile bakarken, lalenin serdettiği aşkı manadan uzak kalma

An biter, gün gider, ay katmer, sinen ki o günlerin sadrından neler bahseder kaçma

Hiç şaşma,bir an olsun korkuyla güne başlama, şevk mücizevi sürurdur unutma

Niyetin asliyesinde masumiyet şarttır, dil ne söylese de kalp asıl olandır nazarda

 

 

 

Şayet hevesin için çıkıyorsan bir yola...

Nefsanilik olduğunu sakın unutma,aklı ve izanın varsa, edebi manan olacak anla

İçselliğinde var olan bir hesap yoksa, nefesin müddeti ne demektir Allah aşkına

Bir an kalsa, şayet müddeti sana hak ve hakikatin sayfasını aralamıyorsa ağla

Aşk hakikattir, hukuku devlettir, vicdanı saadettir, mizani vakittir, edebi nefestir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne söylemek lazım, susturandır gönül sızım!

 

 

 

Söyleyemiyorum, bilmem ki niye direniyorum...

Ruhumu serinletemiyorum, kalbime söz geçiremiyorum, an bean kimi bekliyorum

Nefes bitiyor, yüreğim titriyor, gözlerimin yaşı dinmiyor, avdet etmem gecikiyor

Sabretmem yetmiyor, kanaati nefeslenmem kesmiyor, niye umudum filizleniyor

 

 

 

Yıllardır dilerim, kuytu köşemde beklerim...

Sinemin senasına kefilim, dilimin lahzasınden eminim, gönlüm için edebi isterim

Hazzın hücresinde, keyfiyetin bizar bırakan lehçesinde, şayet umut etmek bu ise

Hali melelimle dertleşirim, bahtım için ya sabır derim, umman için neler söylerim

 

 

 

Yüreğimin ıssız çeperlerinde, derinlik ali perde...

Hüzün var her yerinde, bir hicran deminde, yalnızlık aşikar imiş makus talihimde

Şimdi elem sinemin her payesinde, efkar dinmiyor içimde, derdim var bilmesende

İşte göçüyorum yadellerde, dizlerim çekmiyor iyi dinle, kabir sancısıdır yüreğimde

 

 

 

Bakıyorum, mahzun penceremden, ümit var iken...

Artık belli bir yolun yolcusuyken, hücrenin bendindi inlerken, sabrı nefeslenirken

Ses yok, ahenk sanki sinemi dağlayan bir ok, artık beklentiler içinde karnım tok

Yol yordamsız, insan hatasız, kalp yarsız, ruh insicamında başlıyor ruhsatsız şok

 

 

 

Ey gül-ü nihal, vicdan yadında ülfetli yar...

Aklın cenahında, idrakin ilgasında, nefsin nizama muhtaç ağıdında elbet diken var

Çile nefesle başlar, hüzün ezgisi ninniyle yüreğe akar,kan damarda durmaz çıkar

Kader niye esrarıyla en ulvi bir bahar, aşk ruhumu meftun eden ilkbahar söyle yar

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşka abat olmuş bir nefesim, başka ne dileyim!

 

 

 

Hissetmek, farkı fark ettireni idrak aksanından okumak...

Kalbin inşiraha olan vecdini anlamak, ruhun ulviyet nidasını gönülde yaşamak

Yar denince, sevda kaç heceyse, aşk bu minval üzre zikredilen firkatin busesiyse

Boş ver deyip geçme, ferhatın hasretiyle inle,mecnun ne demekt kalbinden eksiltme

 

 

 

İstesende, istemesende nefes müddetlidir dinle...

İlk andan itibaren göç başlıyor bilmesende, vakit kimin kadrinde, hesap var işte

Kul olmak, beşerlikten kurtulmak,insanlaşma noktasında anlaşmak var yüreğinde

Hilkat ne demektir sual eğle içtenliğinle, vakti saadet bizzat elindedir figan etme

 

 

 

Yetim bir sabinin mahzunluğunu bilir misin söyle...

Garip ve öksüz olmak var, kalbin münbit ikliminde, yar aşkı vuslatın eşiğinde

Merak mükellefin dirliğinde, akıl hukuku bilmek yetisinde,izan idrakin elinde

Vicdan mizandır ruhi sannende,gönül ummandır derdin rahmetgahını bilmesende

 

 

 

Zevk kültürdür, bilincin erkidir, aşkla bütündür...

Sürurun şadından payesir, irfan cenahından vadedir, mühlet kalbin için edeptir

Ne kadar bilmesende, yılların kaybolmuşluğu sinende sancıysa korkma sebeptir

Vesileler nefeslenmen ve tefekkür etmen içindir, nar ihsanı bekleyen aşk değildir

 

 

 

Aldatmak, aldanmanın farkında olmadığı gailedir...

Kul olmak illaki gayretinle müsavidir, azim ecrin vecdidir, sevda ise dile gelendir

Ömür, ruh için en mukayyet vakittir, kim ne kadar bilir, ölüm kalbim için edeptir

Diriliş için bir senfonidir, sırat için hüzün ilmidir, mahşer bilki şefaatın vesilesidir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kalp inşiraha adanınca, aşk bambaşka!

 

 

 

Su misali akar, kar şevkiyle yağar, rahmet niye var

Korkular sinemi dağlar, zanlar muvazenesiz yılgınlıklar,ruhum mahzunca bakar

Nefes edebiyle kar, nefsim niye kalbim için derin bir efkar, akıl iradem için salkar

Hicran sinemde ar, hikmeti sebebi sabırda kokar, kanaat ilmi aşkla bir ilkbahar

 

 

 

Sineler vurgun yer, duyulmaz ve fakat yer gök inler

Can nasibi mukaddeatını bekler, vicdan kalbi manada ecri dileyen en ulvi nazar

İyilik ve ihsan gönül için vazgeçilmeyen har, ancak kul bunu aşkın lutfuyla anlar

Sazlar çalar, kamış niye feryadı sevda sanatıyla meclise sunar, aşk vecdiyle ey yar

 

 

 

Gün batar, gece sükutuyla başlar, esrarı aşktır yar

Yıldızlar sarkar, hilal şad olan melaliyle ruhum için en ibretli nazar, düşünmek ar

Mezarlar bekliyor, meskun mahaller vurgun yiyor, gönüller kimbilir neler söylüyor

An bitiyor, vakit irkiliyor ve nefes nefese koşturmalar halim için ey hak dedirtiyor

 

 

 

Ne çıra yansın, ne vicdanlar yaralansın ve arlansın

Hesabın azmi ruhları kuşatsın, gönüllerde şahlansın, mizan hali bizar bırakmasın

Umman ruhumda manalaşsın, kalbim inşirah içinher vakit sabahlasın, durmasın

Musalla taşı korkutmasın, kabir azabı yıldırmasın, aşk haleti ruhiyende başlasın

 

 

 

Çileden bıkma,gına gelip yeisle bağırma,ölüm kolaydır sanma

Mühletin ne demek olduğunu hakkıyla anla, nefsin nizam etmeyi unutma ve yaşa

Kolay olanda bir hikmet yoktur avunma, nitelik akıl ister boşlukta asla bulunma

Yolun yolcusu, yolun emniyetinden haberdar olmalı ve bu manada donanmalı anla

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

“Ben” denen kafeste, kalbim hicran içinde!

 

 

 

Evet, suçluyum, hem mahkum, hemde mazlummuyum

Yıllar varki içimde, sinem prangalar esaretinde, aklım var ise, kalbim ağlıyor işte

Dert aramıyorum, hali fakirliğimde zaten var diyorum, neden önünü alamıyorum

Ağlıyorum, sızlanıyorum, biçare kalıyorum, niye ehlinden bir feyz alamıyorum

 

 

 

Akıl dimağ işidir, idrak gönül feridir, irade elbette ki nihayet için bir seçimdir

Kimse görmese, gözlerim kimseyi fark etmesede, biliyorum ki mizan var içimde

Vicdan nübüvvetin izinde, aşk gül-i nihalse, benlik niye gönlümün merkezinde

Bir maraz var kalbimde elbette, ecir ihsan içinde, inayet elbet yürek payesinde

 

 

 

Gün açıyor, semada ki bulutlar niye öyle hüzünlü bakıyor

Nefes niyete başlıyor, an kimi kovalıyor, ruhum mahzunlaşıyor, içim kanıyor

Bir ah etsem, gülüzara meyledip sessizce nazarımı gizlesem, laleyle figan etsem

Yetmiyor, kalbi lekelerim inletiyor,ne kadar bizar olsam da hicranım dinmiyor

 

 

 

Nefsim nizamın şad olan gailesiyle kaçak güreşiyor

Bin bir maslahatı önüme seriyor, hikmet nedir hakkıyla bilinmiyor,hala direniyor

Tevdi edilen ulvi receteler ihmal edilir bilinmezse, kalp elbette viranlığı resmediyor

Hazan sinemde ikamet ediyor, akıl hakikati biliyor, zafiyetler baheneler üretiyor

 

 

 

Yetti artık, ruhum bezgin yılardır, miskinlik bizarlık

Nizama muhtaç nefsimle nasıl yapayım pazarlık, iradeyi aymazlık, içimde darlık

Yemesem, uykuyla eğleşmesem, heveslerimi zincirlesem lakin hukukumu bilmesem

Ne müşkil hurdalıktır bu virane mezarlık, yaşamak nefes almak değilmiş öğrensem

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir yorgunluk var yüreğimde ve suskun melalimde!

 

 

 

Avunmak mı istiyorum yoksa, çıldırtan duyarsızlıkta, ıssız sokaklarda

Hınca hınç dolmuş vapurlarda, aldırmaz gönüllerin sarhoş naralarında

Bir elinde ruj vebir diğerinde ayna, aranıyor berduş, yitiklik sancılarıyla

Çık gel deyor adeta, bul yüreğimi düştüm ocağına, yılgın hıçkırıklarıyla

 

 

Ah şu dalgalar, yüreğimi dağlayan ve gözlerimden kan akıtan acı çığlıklar

Nerdesiniz, hangi aşkın sezgisiniz, yıllara sari sessizliğinizdedir korkular

İçli yakarışlar başlıyor, gözler hasretin didarında ne fesleniyor,sükuttalar

Ratası bilinmeyen bir yolda, umut bizarlığı korkuysa, niyetlenip başlama

 

 

Gözlerim süzüldükçe, dilim çekiliyor birden bire kendi sessizliğine ne var

Niye mahzunluk yüreğimde ve enginliğin yelpazesinde başlıyor sıra dağlar

Ağlamak vaktidir, düşünmek akıl işidir, hissetmekse gönülden gelir bağlar

Kime sesleniyorum, kaybolmuşluğun sızısındayım, ruhum hıçkırığa başlar

 

 

Gitme dur desen ve gönül dilinden sürur bahşetsen, bir nebze olsun gülsen

Heveslerimi derdest edip demlesem, ruhumun derinliğinde aşkı nefeslensem

Artık yeter desem,yılgın gönlümü hakikatin sesine teslim etsem ve göçsem

Kalbi suskunluğumu,ruhumun düştüğü kuyuları aşka havale etsem, gitsem

 

 

Arif o ki, dünya kaygısını gönlünde sevdaya havale eder,nefsi aşikar eğler

İlmin gailesiyle hukukun şevkine erer, meclislerde irfandan aşkla söz eder

Ne gıybet eder, ne gönül için ah çeker, derdin rahmet olduğundan bahseder

Ömür denen nimeti aşkla ihsan eder, sevgi dilinin edebini önceler ve öğütler

 

 

Nisa için elhak mağfiret diler, nişanesinden övgüyle söz eder,suhulet diler

Şefkatin menbaı, hamiyetin odağı, hizmetin gadası olarak gönülden söyler

Emanetin tevdi edilmesine, nasip gerekçesine, umutlar gayretine havale der

Nisasız nur olur mu, gönül mahzunluğu yar olur mu,yalnızlık şad olur muyu işler

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gam etme, hesaba inannanlar sağolsun!

 

 

 

Lutuf nedir bilirmisin

İhsan penceresinden nefeslenmeyi gaye edinesin

Ruhun yetisiyle idrak için azimet içinde ve sürur ile nefeslenesin

Asla gam ile, zan ile, keşkelerle,ne derler saikiyle kederlenmeyesin, zira hesabisin

 

 

 

Şükret,düşünebilen bir abitsin

Akletmek ne müşkil bir iştir, gatreyiyle felaha eresin

Buğuz etmeyesin,hikmeti sebebini dert edinesin, sabır ile yüzleşesin

Umman içinde bir paresin, katresiyle anlamlaşan hecesin,iraden ile yüzleşeceksin

 

 

 

Korkma, öncelikle nedenleri anla

Kuytu karanlıklarda bir neden arama, arifin busesini kokla

Urbasında hilim saklıdır, yüreğinde aşk vardır, sevda ile yaşayandır sorma

Vesveseler ile hiç soluma, ruhun girdap içinde kalır anla, sevgi dilini asla unutma

 

 

 

Kabrin içi ecrinle anlamlaşacak yokla

Kalb ve yüreğin farkını aklın ve idrakin feyziyle anla,yaşa

Feda olmak, mahsada ram olmak, hakikate vasıl olmak içindir aldanma

Aşk; iradeden vazgeçne sanatıdır unutma, ehlinden talin et, asla zanda bulunma

 

 

 

Aşk; kimine göre nar, kimine göre de ardır

Ölüm yalnızca dirilş için sunulan badeyi şaraptır, gül-i nihaldir

Mizan vicdanın payesinde dile gelen hicrandır,idraki olmayan korkacaktır

Teslim olmak, masumiyeti korumak, hukuka ram olmak feraset için sancaktır

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yüreğim titrer, sinem umutlarını aşikar eyler!

 

 

 

Ey hasretiyle bizar olduğum sevgili

Gittin, hiç seslenmedin, nefesinin masumiyetini ruhuma elemle zerkettin

Niye böyle ettin, hali perişanlığımı aşikar eğledin, ses vermedin ve görünmedin

İncesaz misali,verem iltica etti simene sanki, net ses vermiyor innan ki gelmedin

 

 

 

Gözlerim serapın ahında ağlar

İçim kan ağlar, nar ruhumda başlar, hasretin didarı azap diliyle gönlümü sarar

Umutlarım arar, biçareliğim efkarını aralar, kuytu düşlerin hicranı ruhuma akar

Gel göçmeden, nefesim tükenmeden, henüz umutlarım var iken, sevda halimi yakar

 

 

 

Gün gölgenden akseder,ne keder

Dert bu değil, hasret bizarlığıma surların esrarını şehreder, umut sanki bin beter

Sabır olmasa, kanaat kalbimde anlaşılmasa,yaşamak nefes olmak olsa neye yeter

Temaşa ettiğim derya ruhumun serencamına neler söyler, dilim ancak sükuta erer

 

 

 

Demek ki ölmek şimdiden mukadder olmuş halim için meğer

Gün biter, gece melalimde efkarıyla akseder, susmak gerekiyormuş bu saatte meğer

Hazan başka keder, yalnızlığıma zemheri refakat eder , nefes müddetine böyle erer

Kabir haşyet içinde ruhuma aşina olmuş bir değer, hesap var kalbimde nasıl cevher

 

 

 

Artık ses verme, nefesin firkatinede kaybolma

Gönlümün gül-i nihalisin hiç solma, kalbi ülfetin ve engin suhuletinle abat ol yaşa

Umutlarını soldurma, yalnızlıkla arkadaşlık kurma ve birnebze olsun halimi anla

Hiçbir zaman anmamış olsan da, kahrederek nefesinde bizar bıraksan da aldırma

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönlüm susuz, gözlerim uykusuz ve nursuz!

 

 

 

Alıp götürüyor zaman, sanki biçilmiş kaftan an be an

Bazen geçmiyor taraneleri, solgunlaşan nefesleri, hüzün içinde geçen fersiz halleri

Düşünüyorum, elan içinde nefesleniyorum, suaaleri derliyor, boynun büküyorum

Ne istiyorum, nereye gidiyorum, istikamet için ruhumun bizarlığını göremiyorum

 

 

 

Annem neler söylemişti, yok işte göçtü gitti

Babam yadederdi, nefes nefese hikaye ederdi, sürur içinde gözlerin ferini hasrederdi

Sıkı sıkıya tembihlerdi, bazen aman ha yaklaşma derdi, nefsimi gemlememi isterdi

Kalbin sezgisiyle nazar et derdi annenin şefkatini görmezden gelme diye söz ederdi

 

 

 

Dedem kabirdeydi, ninem bilmem ki ne haldeydi

Mahzun çehreleri, mağdur nefesleri, an be an bekledikleri vakit çoktan gelmişti

Şimdi ne söylerlerdi, gönül lehçeleri hayli sessizlerdi, ne bir ses, ne heves ayan idi

Bu hali ve içinden çıkılmaz ahvali düşünmek pek külfetliydi,bir tefekkürü zahitti

 

 

 

Temaşa ettiğim bu hal üzre dil lal oluyor

Boğazım kuruyor, yutkunmalarım başlıyor ve gözlerim boşluk içinde neleri arıyor

Kalp ki; sıla hasreti sine-i halde öyle aşikar ki, şehredilmeyen zaman hali bağlıyor

An be an kalbin sezgisinde med cezir yaşanıyor, hasret, haşyet bir birine karışıyor

 

 

 

Ne söylenmeliydi, elbette ki ömür hesabiydi

Hevesler renk renk, nefsim nizamsızlık içinde neye denk, haydi başlıyor düşünmek

Dirilip dirilip şafakların muştusunda, umutların kanatlarında sevdayı hissetmek

Gönlü kaygısız ve tasasız bir şekilde aşkın didarına hasretmek ve öylece göçmek

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sende şimdilerde yoğunsun!

 

 

 

Gitmek… Bazen dilemek evet…

Hissettiklerimizden el etek çekmek

 

 

Bazen ne kadar kolay gelir düşlerimize

Hülyasız düşüncelerin ikliminde

Kendi sessizliğimizin serzenişleriyle…

 

 

Merak etme kimseler sesini duymayacak

Seni kalbinin dışında hıçkırıklara boğmayacak…

Kalmasın yaşanmamış hal ekseninde bir haykırış

Neticesinde ruhunun iz sürdüğü ötelerin şevkiyle…

 

 

Kalbi daralmalar ruhi yanılmalar

Vehimlerin yozluğundan kaçışlar ancak seninle…

Ne yıldız ve ne de ay sadece kendi seyrinde hilkatiyle…

Sen kimliğin örtüştüğü edebin rüknüyle muhabbet eyle…

 

 

Yalnızca sen halinde yaşıyorsun sanma

Yalnızlığın sokaklarında adımların şevksiz nazarıyla

Dilek ve beklentiler kalbe geçit vermezse

Tefekkür eyle hikmetiyle kanaati ziyaret eyle…

 

 

Maden ki naif kalbinin kırıklarıyla hüzünlüsün

Sen gönül verdiğinle bu kadar fakir muhabbetli misin?

Oysa sen zenginliğinle şefkatin adresisin

Sen cihanın öznesi aşkın payesi hamiyetin kalesisin…

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Niye!

 

 

 

Nefes nefese kalıyorsun

Hiddetini biran bile düşünmeden kusuyorsun

Neyden korkuyorsun, neden kendinden kaçıyorsun

Sonra bir köşeye çekilip içli içli ağlıyorsun ve sessizce avunuyorsun

 

 

 

Birgün olsun susmadın

Kaygı ve tasalarınla ruhumu gazapta bıraktın

Sükutumu hiç anlamadın, gönül sesimi pek umursamadın

Bilmem ki ne yapmalıydım, çere adına el mi açmalıydım, nasıl anlamalıydım

 

 

 

Yıllar akıp gitti, yılgınlık sinemde bitti

Umut artık solmaya yüz tutmuş bir gül-i nihal oldu gitti

Neydi derdin, adavetin ve şerrin, insan kimliğimde ki esrarı halin

Düşünmek bile külfet oldu, sürur kalbim için hasretiyle şad oldu, hicrandı

 

 

 

Duymuyorsun, susmuyorsun

Her anımı,yamaka için kalanımı, gönül nidamı kurutuyorsun

Hergün sineme bıtkınlık ve yılgınlığı kat kat yüklüyorsun, aldırmıyorsun

Sızım nefeir bilmiyorsun, derdimi bir insan gibi dinlemiyorsun, hep kaçıyorsun

 

 

 

Yaşamak zor geliyor artık

Bir yer kalmadı saklanmak için, nefsinden korunmaktır elan derdim

Bin hüzün ile ummanın vecdine ererim, bilmem ki artık kime ne söylerim

Kuytu köşeme sinerim, secdeyle dirilir, hicranla halimi sahibime serdederim

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sustum!

 

 

 

O an çaresizdim

Hiddetin karşısında fevkalade sefildim

Gazaba gelmiştin, nedensizdin, kimbilir belki de o an tükenmiştin

Hasrettiğin halin, serdettiğin eşkalin, keybettiğin edebin acizliğindeydim

Boynumu büktüm, sabrı terennüm ettim, meğerse sana ne kadar yabancıymışım

 

 

 

Neden tahammüm etmek istersin

Niye yetinmeti, kanat etmeyi, edebi iştiyakı, sükutu ikmali öncelemezsin

Kahretmeyi, tereddütler yaşamayı,keşkelerle oyalanmayı hiç düşünmez dilersin

Bilmem ki ne istersin, gönüllü köle olmamı beklersin ve herşeye müdahele edersin

 

 

 

Yalnızlığın kollarına kaçmak istiyorum

Bizar bıraktığın halimden ve uhteleşen kederlerden kurtulmayı diliyorum

Sabrımı deniyorsun biliyorum, zafiyetlere bürünmemi istiyorsun bilemiyorum

Aklım var, iradem kar, ruhum mahzun bir şekilde bakar, niye yüreğim kan ağlar

 

 

 

Yapma dedikçe, sabırla seslendikçe...

Kalbimin inşiraha olan hasreti aklıma gelince, içimi çekiyorum

Hikmeti sebebini, çilemin bereketini, ahirimin nedenini sessizce bekliyorum

Her ne dersen, nefsinin yelpazesinde nefeslensen gam değil, hesap senindir diyorum

 

 

 

Ne kadar bizar bırakmışsan...

Sabır yumağına dönüşen dertlerimi ruhumun pervazlarında anmışsam

Kalbimin ağrıyan sızısıyla el açıp secdelerde içimi boşalmışsam elbette ar değil

Kalan nefesimden, fersizleşen gözlerimden, kalmayan hevesimden anılan kar değil

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gitme!

 

 

 

Çile gönlünde deryalaşsa

Gün, ne kadar şafağa muhtaç ve iştiyaksa

Gece, mahzun çehrelerin barınağı olarak kalacaksa

Aşk,dile gelen hevesin, keyfiyetin, nefsi hasletin barınağı olacaksa

Ruhum çığlık çığlığa kalsa, gözlerimden kan aksa, kalbim kararsa da aldırma

 

 

 

Sen var git yoluna...

Umudun solmadan, ruhun bizar olmadan

Gönül sızısını melalinde yaşamadan, hıçkırıklara kanmadan

Hülyaların abıhayatıyla yaşamadan, yeisi solumadan ve bir lanet okumadan

Ğül-i nihalin kurumadan, dilin edebi unutmadan, kalbinde bir buğuz yaşamadan

 

 

 

Korkma, öncelikle kalbini anla...

Nedamette bir hikmeti bereket yok, sabırda vuslat tınısı bir aşkı ok

Nizamsız nefiste, ilimsiz zihinde, idraksiz ruhi meziyette asla bir hakikat yok

Hesabı bilmezsen, ne derlerle nefeslenirsen, haysiyeti deruhte etmezsen bekle şok

 

 

 

Kor nedir bilir misin

Sevdayı ruhunda hisseden abidin vicdanda ne var ve nedir dersin

Kalp hisseden latiftir, idrak ruh ile taktirdir, ar kul içindir, peki,tahva şeklimidir

Takiye bizzat öldürür, maslahat süründürür,alalamak ise mahveden afatı kebirdir

Gülün dramını hisset, hüzne sinenin derinliğinde onurla iltifat et, ne ibreti davettir

 

 

 

Birgün ebede gideceksin

Zahiri manada taprağa serileceksin, uzleti ruhunda hissedeceksin

Derdin, gamın,hesabın külhüne ereceksin, bizar olan halinle kime ne diyeceksin

Heveslerin derdest olacak, hicran yanı başında sefilliğini yoklayacak ister misin

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sustum, susmalıydım!

 

 

 

An, kalbime seslenir

Zaman, ruhum için himmet dilenir, ecir için nöbettedir

Niyeti sadece Rahman ve Rahim olan Hak bilir, hikmetinde neler gizlenir

Meram dile gelir, nefis hoyratlığın kadrindedir, sabır ihsansız züğürtlük çekmektedir

 

 

 

Aşk; halin demidir

Kul olmak elbette ki nasip ve gayret meşkinde gizlidir

Ya hu derken ve la havle yi çekerken, kanaat nedir bilmezken ve aczi yet içindeyken

Gönül susmuş, umut solmuş, gayret yok olmuş, akıl gam olmuş, sor ki irade loşmuş

 

 

 

Bitti ve gitti bir edep içindeydi

Ne söylesem, gözlerimi ummanın seyrine amade eylesem

Vaktin nidasını, aşkın firakını, sevdanın manaya olan abadını nasıl dile getirsem

Hiç seslenmesem, gönüller niyaz etsem, ruhumun hicran damlalarını kime söylesem

 

 

 

Uzaklaşan Ramazanın yâdını

İçimin yanan ve hıçkıran feryadını, arifenin bekleyen efkârlı hazırlığını

El hak mezarın görünen ahını, figan eden efradın gam içinde ki fakir umutlarını

Derlesem, ruhum için ibretin abadı için teslim etsem, nefsime bir hazinle seslensem

 

 

 

Onca zaman nerede olduğumu

Hangi badirelerde soluduğumu, fersiz gözlerimle ihmalim bulunduğunu

Mazerete sığınmak için asla bir niyetimin bulunmadığını, deva için koştuğumu

Nasıl söylesem, bayram için gönlümden geçenleri dile getirsem ve hayırlar dilesem

 

 

 

Ne kadar umudunuz var ise

Kalbimin lekeli ve aczi yet halinde ki gül-i nihaliyle âmin dese

Bir nebze olsun niyaz beklese, yâd edilmeyi hak etmeyen halinden söz etse

Kalbiniz inşiraha ve gönül kapınızın vuslata aralanması temennisiyle nice bayramlara diyorum efendim…

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Duy sesimi!

 

 

 

Nerdeyim

Nasıl bir hal içindeyim

Sanki berduş bir zadeyim, evet, bir hal fakiriyim

Konuşmaz dilim, fersizdir gözlerim, anla artık kime ne söylerim

 

 

 

Esir ediyor

Kıskançlık kanımı emiyor

Zihnim sanki kan revan içinde feryadıyla inliyor

Bırak yakamı, candan bezdiren zannını, yarabbi dedirten vicdanı bilmiyor

 

 

 

Bir aslandım

Sanki uysal bir kedi olmak için izdivaç yaptım

Okumayan, muhakeme yapmayan, ne dereleri hak sayanı ne yapmalıydım

Biran çaresizliğe sığındım, ne yapacağımı şaşırdım, bir nisa ile dişliliği ayırdım

 

 

 

Sessiz kaldım

El pençe durup gözlerinde arandım

Zihninin arka duvarlarında mahkum olan umudun çehresine baktım

Arlandım, insan olmak nasip işiymiş şimdi kandım, nefes almak değilmiş anladım

 

 

 

Yazma diyorsun

Hiç okumadan yargılayıp fırlatıyorsun

Sevdalıların var diyorsun, ecir ve ihsanın ne olduğunu hiç düşünmüyorsun

Billahi boğuyorsun, bir hal bırakmıyorsun,insanı kul olsa da çileden çıkartıyorsun

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne tutacak bir dalım, ne de muradım kaldı!

 

 

 

 

Bırakmadın...

Bir an olsun anlamak için hal-i lal olmadın

Yılardır sabrın kadrine bıraktın, bir kalbim olduğunu hiç anlamadın

Gözlerinde arandım, sükutu sinemde yaşattın,ne şevk koydun, umudu yaşatmadın

 

 

 

Sormalıydım...

Kime ve hangi manada hali açmalıydım

Sanki yaşayan çaresiz bir kabirdim, nefesin müddetine taliptim, kaçmalıydım

Yorgun solgun bir halin mahkumuydum, edebi nasıl ihmal ederdim, yaşamalıydım

 

 

 

Ömür denen örs...

Nefes bin bir hüzünle nasibin kadrinde bir ders

Kalbim anladıkça, farkı fark eden oldukça, nar bir aşksa, söyle niye nefsime ters

Nizam haksa, adil olmak şartsa, hukuk kul ve insan için mutlaksa ar halime lades

 

 

 

Açık denizler anlatır...

Ah bir anlasan bu bedbin ruhuma neleri yaşatır

Kalbim başkalaşır, umudtlarım harlanır, gözlerim sessizliğin kadrinde yaşarır

Zülmetmek nasıl bir kula yaraşır, edebi talan etmek kul için nasıl hakla manalaşır

 

 

 

Sanki firardayım...

Kapalı bir oda içinde, suallarin peşinde adeta hancıyım

Ne kadar nefesim vardı, umutlarım susuz kaldı, hayat kim için farktı duacıyım

Beni benden alan, gönlüme bezginlik yaşatan, firkati kurutan ne varsa davacıyım

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Boynun bükük, hislerin sönük, kalbin bölük!

 

 

 

Böyle değildin eskiden

Hali melal bahçesinden bir pareydin, evet bir gül-ü nihaldin

Umutların açardı, şevkin her yanı kuşatırdı, nefesin harı ardı, farkı manaydı

Ne oldu, hangi elem sinende ufkunu kararttı, sürurun kayboldu, gölgen şad oldu

 

 

 

Neydi vefa duygunu zedeleyen

Bin hüzün içinde nefesini demleyen, kederler içinde halini yıllara gark eden

Çekip giden, arzuların hasretini sinene ilga eden, gönülden çektiren, sükut ederken

Kimseye ayan etmeden, gözlerden dökerken, geceye seslenirken çileyi nefeslenirken

 

 

 

Göremediğim, fark edemediğim

Hayatı manasına abat ederek, hakikatine ülfetle eremediğim

Derdi gam bildiğim, rahmetin vesilesini ötelediğim, hevesi bir asude bildiğim

Suhulet cenahında edebi ihmal ettiğim, inşirahı akıl etmediğim, umud vehmettiğim

 

 

 

Saklı sandıkta duran nameyi

Gönül dilinden kaleme alınmış ve hasrete kanmış bir edebi aşkı payeyi

Görmedim, akıl sır erdiremedim, ayan olan halimde dahi düşlerimde yer vermedim

Yıllardır kimseye söz etmedim, sinemde ki koru niye fark etmedim, evet, ne sefilim

 

 

 

Ne kadar özürlensem kar etmez bilirim

Derdin sahibidir, hali lal olan, hasreti nefesinde bulan, umutla yarınları koklayan

Bedbin ve bizar kalan, boynu bükük bir şekilde sessizlik içinde aranan hissederim

Bin dert ile, kalbimin lekeli sahifelerinde inlerim, gönlümü hicran nidasına veririm

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönül sustu, hal virane oldu!

 

 

 

 

Bekleme…

Sabrı halinde yumaklaştırıp bir dert içinde nefeslenme

İnsan olmak, hal dilinde aklanmak sevda işidir, aşk asudeliğidir geçme

Kim ne derse desin, vicdan ruhun ve kalbin sürurudur bilesin, hak iledir vazgeçme

 

 

 

Anlatamayan dilin…

Gönül pervazlarında umutla bekleyen mahzun halin, dilim dilim

Gam içimde, hüzün kalbimde, hicran yakamda bir lahza olsun vermiyor ödün

Geç git diyemem, mahzunluğu görmeden geçemem, billahi bu nefsimle aşka erişemem

 

 

 

Yağmur yağıyor semadan…

Kanatlanmış umutlar bekliyor bir bir nasip dirliğindedir o an yardan

Gönül geçmez, arzu bitmez, aşka hevesle erişilmez, sevda bir ardır umuttan geçilmez

Gel gör halimi, sessiz çığlığımdan akseden melalimi, ayan olan keder ve aşkı demimi

 

 

 

Ne söylesem…

Uzlete mi çekilip muradım için vaktini beklesem, yazmadan sabretsem

Kabre girmeden, musallaya gelmeden, tabutun ahvalini hissetmeden kanaate ersem

Fakir halimin, aczi yet içinde çırpınan ayanı derdimin müddeti nefes için azmettiğim

 

 

 

Nerde kaldı lal olan vakit…

Hal perişan, can içince cansızlığın kadrine aşina olmuş bekleyen bir kan

Namzet için, umut gayretin ve sayın gerekçesiyle ancak vücut bulan bir ala seçim

Ne oldu, sualler aklın ve mananın, kalbi felahın, vuslatı sevdanın inşirahında kaldı

 

 

 

Hiç sormadın…

Hasreti yüreğimin yalçınlaşmış halinde yaşattın, bir adım, bir umut vardı sanki

Gönlümün suskun ve bizar halinden, açık denizlerden çağlayandı, harı vardı, arlaştı

Aşk, manasına metfun, hak ve hakikatin, ecir için çileyle anlamlaşan nefesin hakkın

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kan gelir gözyaşımdan!

 

 

 

 

Neler söylense…

Nizama muhtaç bir nefisle kelam edilip yargılar verilse

Hukuk katledilse, hak ve hakikat ihmal edilse, bir hesap var, ah bilinse

Kırmadan, gönül diline yaban kalmadan nefesler aşk ve muhabbetle tüketilse

 

 

 

Bundan gayri geriye ne kalıyor…

İstesen ve dahi dilemesen de nefes müddetinde soluyor ve kuruyor

Kin ve nefret kalbi yoruyor, sevgi ve şefkati hoyratça buduyor, nüve kalmıyor

Gözler görse, dil söylese, hal sessizliğin kadrinde melalleşse yine de sevda olmuyor

 

 

 

Yüreğinim bıçkın hali gemsiz…

Ne kadar nefsin olsa, aklım hak ve hakikat için aranmadan varsa

Müsrif bir can, kanaat ve sabrı konuşmak için anlatsa, lakin kalbinden çok uzaksa

Hal için ağlamak bir başka, kan göz pınarlarımdan sızınca, el açıp yakarmak farksa

 

 

 

Kimseye bir şey söyleyemem…

Yarım asrı geçkin bir ömrün hesabını elbette ki hakkıyla veremem

Boynum büküldükçe, ruhun hicran damlaları kalbimle yüzleştikçe, için yanıyor işte

Sessiz köşeler, beklenti içinde olmayan nefes, almadan veren gönüller yaşıyor içimde

 

 

 

Secdeye kapanmak istiyor gönlüm…

Lakin şuur ve idrakim, kıt aklım ve hoyrat nefsim bihakkın geçit vermiyor

Gözlerim bakıyor, dilim susuyor, iradem zafiyetler içinde kimden medet bekliyor

Hani iradem vardı, adamlık azimet ile farkı fark ettiren zamandı, aşk kimlere kaldı

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hicranını bir yetim malı gibi sakla!

 

 

 

 

Bir gün hatırlarsan…

Hali melalin ile şad edip, ruhumun hüznünü kalbinde bulursan

Baharın letafetini, günün şevkini, gecenin efkârı derdini, bilinmeyenlerde inleyenleri

Aklın sezgisi, ruhun yetisi, gözün boyun büktüren busesi akla gelsin o vakit seninsin

 

 

 

 

Hiç sorma benim halimi…

Dipsiz kuyuların, çıkmaz sokakların, ayazda kalmış umutların bekçisiyim

Gönlüm gam içinde, ruhum ne kadar bizar olsa da kimin derdinde, kalbim hazan işte

Gören göz, işiten kulak, hisseden yürek düşündüren merak kalmadı hiç hazım bilesin

 

 

 

 

Ruhumu saran meran bir başkadır…

Nefis denen meret aklımın ve idrakimin, tefekkür ettiğim denklemin içindedir

Bir an olsun geçit vermiyor, adeta içimi kemiriyor, filizlenen umutlarımı kırıyor

Sonra aczi yetim için, nedametim kat be kat biçim biçim, kefen var ya sinemde geçim

 

 

 

 

Bazen yüreğimde ufuklar açıyor…

Şevk ve sürur gönlüme doluyor, ruhum lâmekân oluyor, kalbim hıçkırıyor

Ne kadar bizarlık varsa, umutlarım unutulmaya yüz tutmuşsa, gün yüzüne çıkıyor

İşte on ve beklenen zaman buymuş demek ki diyorum ve içli içli sessizce ağlıyorum

 

 

 

 

Hani geriye ne kaldı diye bakınıyorum…

Ruhumun aşka hasretini, kalbimin sevda için gayretini hicranla düşünüyorum

Hiç ses çıkartmadan, kuşlar kanatlarını çırparken nedenlerini ruhumda yaşıyorum

Aşk; halis niyeti, sevda koşulsuz gayreti, vuslat kul için ihsan ve inayeti çok istiyor

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönül ne söylüyor, vakit biliniyor, kar etmiyor!

 

 

 

Ne kadar bilir…

Umut içinde beklenilir, arzular filizlenir, niyet halislikten emindir

An gelir, ahenk hani nerede diye sual eğlenir, dirlik ve birlik hal içindir, kalp bilir

Akıl bunun içindir, nefs nizam edilse muteberdir, işte o vakit ruhun özgür ve bakirdir

 

 

 

Bazen yüreğim ağlar…

Bizzat vakıf olduğum halde sadece gözlerin bakar, dil susar, bir hicran başlar

Vicdan hesabı açar, kalbimin hüzün duvarları kalkar, ne kadar hak varsa öne çıkar

Dile gelen, maslahatlara bürünen, avuntu için dilenen hal, nedamete başlar ve ağlar

 

 

 

Yar ne demektir bilir misin

Arzu ne aşktır, ne de sevdadır idrakinde misin, nefesin müddetini bilme ki neylersin

Hangi kapının umutlarında beklersin, hak için gönlün kapısı açık mı hisseder misin

Akla ne geliyorsa, gayretten muaf olan bir savsa, düşünmek için edep ve izan yoksa

 

 

 

Nereye ve kime meyledersin…

Keş kelere kürek çeken bir heder misin, yoksa nimetin ne olduğunu bilen arif misin

Yol yolcu içindir, hal aşkı hak için bilir ve secdeyle bütünleştirir, kul olmak arifliktir

Nefsin isteği el hak bilinir, akıl sahibi manayı aşk için vecde tabidir, irade niyedir

 

 

 

Tamam fakat ölmeden ölünür mü diyor…

Farkını fark etmek için gönlün ve ruhun risalelerini hiç okumuyor, bir dert etmiyor

Zaman geçiyor, ömür bitiyor, bahaneler tükenmiyor, azimet kulluk için ne bekliyor

Dirilmek ne demektir, filizlenmek için sebeptir, aşk bu hal için nasibi mukadderdir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu sevdadan söyle geriye ne kaldı!

 

 

 

Her yanım boş, vecdi kırılmış bir sarhoş…

Bir avare değilim, yolun istikameti için viraneyim ve belki deliyim

Teslim olmak, inanmak için bahanelere sığınmamak meğerse suçmuş bilemedim

Gönül sesimi dinledim, hissiyatımla yol yardam için edepte ikamet ettim ve eridim

 

 

 

Ne söyledinse, kahır içinde nefeslendinse…

Hatalı ben miyim diye defaten halimi taradım ve arandım, ikna olmadın

Vehimlere saldırdın, ne kalp tanıdın, ne insan diye bir nebze tefekküre adımladın

Sonra pişman olduğunu, yanlış anlaşıldığını sıraladın, lakin muhabbet bırakmadın

 

 

 

Sanki umut içinde diktiğim fide kuruyordu…

Nereye baksam karşıma kuraklık çıkıyordu, güneş elinden geldiğince yakıyordu

Ne bir hal bırakıyor, ne su için an tanıyor, akılımı başımdan alıyordu, bilmiyordun

Ruhumun hicran damlalarını görmüyordun, sinin sürurunda ne varsa koparıyordun

 

 

 

Bilmiyorum ki ne söylemeliydim, boyun mu bükmeliydim…

Keyfiyetin yetmesi için beklemeli miydim, sabır içinde dirilip veya çürümeli miydim

Kanaat için, bahtım bilmem ki ne kadar elimde olan bir seçim, geçim eza nasıl vehim

Kırıldı kollarım ve muhtaç halim, hazan için nefes alıyor ahtım, hüzünle sabahlarım

 

 

 

Ne yarlar gördüm, mazi içinde ibreti derledim, idrake evet, dedim…

Bir hevesin, hesapsız serilişin, bahaneler içinde seyreden bir halin bekçisi olamaz

Can, ezanın ve pranganın vicdanına bırakılamaz dedim, kalp niye var, akıl kime kar

Umutlar, ecrin ve ihsanın vuzuhunda açılan bir bahar ve nitelikle ruha aşkla bakar

 

 

 

Ne söylesem kar etmeyecek, gönül dili mutlak bilinecek…

Aklıselim ile yola girilecek, hesabi olmak ne demekmiş mutlaka bilinecek, seçilecek

Aşksız, sevdasız ağlamak kar etmeyecek evet görülecek, dirilmek için sabra geçilecek

 

An ve hali zaman, ömür denen ihsan, sabır içinde ki vicdan huzura erdirip yeşerecek

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Deme, bayram mı seyran mı, hal viran mı?

 

 

 

Ne söylersen, hangi lehçeyle hem hal edersen kabulümdür

Derdin bir nimet olduğunu, gayretin feyziyle ruhun şad olduğunu yeni öğrendim

Kalbimin senasından, halimin binasından çok uzaklaşıştım, sanki avare bir haldim

Kim ne derse, aklım elverdikçe, izanımı bilmem hangi açık denizin düşlerine verdim

 

 

Dileklerim vardı, bazen üzerine kar yağar bazen tipi ardı

Nereye baksam, ruhumu kuşatan bizarlığı hakkıyla anlatsam, elbette kar etmeyecek

Söz, halin manasından çıkmayınca, kalbim edebe meftun olmayınca, gariplik var bil

Ne söylense, aşkın ahenginden ve muvazenesinden uzak bir halde ise yakınlaşma, sil

 

 

Yolsuz bir yolcu gibiyim, azıksız haldeyim, söyle neyleyim

Şükür nedir, sabır selamet midir, kanaat etmek kalp kuraklığında nasıl bir hikmettir

Gönül vurgunları, hukuk kalpazanları, dilbaz simsarları etrafımı sardı, hal kalmadı

Ne koklasam, lalenin solgun çehresini hakkıyla ansam mazide ne olmuş yakın olsam

 

 

Duyamadım, nidanın felahında uyanamadım, çok arandım

Hayrat tabiatın, hasret kokan yangının, feryadı duyulmayan mananın yolcusuyum

Diken içinde haşrolan, sukut ikliminde kaybolan, hiç sesi sedası duyulmayan mıyım

Sormayın, deme sakında bırakmayın, bir can olduğumu anlayın, yolda bırakmayın

 

 

Gitmek, seslenmeden yitmek, merakı hak etmeden kaybolmak

Bir gün, acabalarda sürgün, gönüllerde açmayan gül olmak ne kadar mümkün bilsen

Solan filizlerin, umuda nail olamayan gönüllerin, sabır ikliminde bizarlaşan nefesin

Halini sormak, biran onun yerinde bulunmayı anlamak, hikmetin gayretini yaşamak

 

 

Sonra yavaşça nefesi bırakmak, müddetini anlayıp yakarmak

Vadinin her yanında, yalçın kayalardan akan pınarların katresinde şakıyan ne aşk

Sevdanın ninnisinde, mahzun nefesin ümidinde, bizarın beklentisinde bir mana var

Ne kadar anlarsın ve bu manada hadiselere bakarsın hiç bilemem, yargıla istemem

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sessiz birşekilde ağlıyordu

Kimseye bir zarar vermeden içlenip, ruhunun hicranını aşikar eğliyordu

Bir gönül için hüznün vazgeçilmezliğini biliyor, kah sabrediyor, kah ah çekiyordu

Şikayet etmeye yeltenmiyordu, derdi bahşedenin kim olduğunu yakinen biliyordu

 

 

 

 

Hayat hep sürur duyulan

Hevesler girdabında boğduran, emeller için gönlü unutturan, nefsi aymazlık değildi

Bilinmeyen, hissedilmeyen bir esaretin, kalbi kararmışlığın ömür sayfası ne edepti

Hesabi olmak gayet açık ve netti, akleden için suhuletli olmak evvel emirde hedefti

 

 

 

 

Gönül sevgi ve şefkate yabancı ise

Bir garabet ve ihsandan müstağni olan iradeyi zamansa, hakikat için duyarsızsa

Ecri dilemeyen, gayreti inşirah için esirgeyen, nefsini önceleyen bir tadımlık cansa

Söyle ki bir aşk neylesin, ölüm için hali ferahlıktan fevkalade uzak bir karanlıksa

 

 

 

 

Canı canana kurban eylemeyen

Ve feda olmanın ne demek olduğunu hiç bilmeyen, soyup benliğini uryan olmayan

Mektebi irfan rahlesinde bulunmayan, geleceğini biran olsun aşkla sorgulamayan

Uyduk kalabalığa diye bir hesabın içinde yer alan ve ne derleri bir kurtuluş sayan

 

 

 

 

Ummanın sedasından anlamayan

Dökülen gözyaşlarını hak ve bizzat teslim edilmesi gereken hukuku için algılayan

Narın vechesinden, cennetin beklentisinden, borcu ifa ettik demekten o an kurtulan

Mahsur için sevdasını ruhun en müstesna vecdinde yudumlayan olursa, o kurtulan

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Niye sürgündür bu ruhum!

 

 

 

 

Bir hicran esini var, ta yüreğimin derinliğinde

İçtiğim her bir badede, terennüm eylediğim müddeti nefeste ve atimi düşündükçe

Yıllar ne çabuk geçti, vicdanımı tefekkür ettikçe nasıl silkeledi, içimi çok titretti

Boynumu büktürüyor, umutlarım aman vermiyor, nazarlarım niye kimden kaçıyor

 

 

 

 

Ölüm düşüncesinin halimi kuşattığı bu anda

Her ne kadar ruhumu ihya eden umutlarım, nefesimi kesen bir badire olmasada

Gün kararınca, gece başlıyor sessiz ve sakin melalin kuytu odalarında, ağlasamda

Merhamet bekliyorum, rahmetini diliyorum, mağfireti bekliyorum, çok korksamda

 

 

 

 

Evet, yüreğim suskun kanatlarında bir garibim

Ne kadar etrafımı kuşatan olsa, maişet için dur durak bilmeden heveslenen olunca

Sadır olan bu hali mecalsizliğim,yorgun ve bizarlaşan hissizliğim karşıma çıkınca

Garip birşekilde duygulanıyorum, hıçkırıklarla medet bekliyor ve ümitleniyorum

 

 

 

 

Neden böyleyim, kalbi latiflikten nasipsizim

İnşirah için bir bak ne haldeyim, ihsan perdeleri görünmüyor sinemde kepazeyim

Ölüm döşeğinde bekleyen biçare bir nefes gibi yitmiş duygularımın mı peşindeyim

Ah çekmek geliyor bu anda içimden kimsenin duymasını istemiyorum acizliğimden

 

 

 

 

Kabir, ne büyük bir ibretsin zahirim için

Üçbeş görünen kemiklerin ahı ahvalime soruyorum niçin, gam içimdedir için için

Ne kadar ağlasam, sukutun çığlığını ruhun derinliğine sessizce bıraksam kim için

Lutfun bol, inayet kalbimde sanki depreşen bir kor, haydi durma artık izanına sor

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...