Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 11, 2010 Yetmedi mi figanı lahzanın hıçkırıkları! Sil artık yüreğinin münbit ikliminden Duyulmaya hasret bırakan sevdanın hazan busesindeki feyzinden Ne hal kaldı anmaya Ne melal kaldı aşkın bağrında hıçkırıklarla soldurup yakmaya Ölümden medet ummaya Çaresiz etrafa bakınmaya Nefesin mukavelesinden edep duymaya Hilkatin esaretinde halsiz kalmaya Hasredilen gönülle bizarlık yaşamaya Serdedilen nefesin ülviyetinde yaşamaya Hakikat için idrake muhtaçlığıma İbretin kifayetsiz kaldığı kıt aklımla İzana taş çıkartan sinemin solgunluğuna Neyleyim ki umut kanatlanmıyor Halimi ufukların süruruna kandırmıyor Mahzunca baktırıyor Dil susuyor Gönül çaresiz zamana bakıyor Ne söyleyecek bir söz kaldı Ne özlemin payidarlığında bekleyen sancılı öz ardı Ne kadar hal saklandıysa ruhumu esir kıldı Ne gün ışıdı, ne gece kalbime aşkın çilesindeki esrarı anlattı Sinem sevdadan yoksun bir şekilde sorarım niye ağladı Yıllar çok vefasız çıktı İçinde kaybolduğum anlar için göz yaşlarım durulmadı Bilmem ki umut hangi vadede haktı Ne bir heves kaldı Ne de bir ümit kalbimde sürur yaşattı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 11, 2010 Gözlerimden sine-i melalimi okuyordu! Fark edememiştim biran Dalgınlığın basamaklarında sakince soluklanıyordum Kimsenin ve hatta esen yelin tesirinde kalmadan adımlıyordum Halimi yeksan eden ve yoran vakayı sorguluyordum Etrafımda salınan kuşların İnsan olupta ruha bigane kalmayan umutların Yaşamak adına soluk soluğa kalışların hengamesindeydim Derdim nasıl düşüneceğime vasıl olup ferahlamaktı Bir an tökezledim ve şaşkınlık yaşadım Düştüğüm komik halin vehmiyle etrafına şöyle sessizce baktım Şakınlığımın arttığını fark ederek yeniden bir kez daha taradım Halime nazar eden ve hayli dertlenen nefesin garipliğiyle uyandım Öyle bir bakışı vardı ki Yüreğimin söküklerini şehrederek kelam etmeyi diliyordu sanki Yeniden ve hasseten dikkat kesilerek rikkatimle aklandım Evet, bakarken kanayan yarayı fark eden bir revandı okuyordu Anlamıştım zahirin dilinden söz etmiyor Heveslerin kavlinden nefeslenerek kalbine sanki ihanet etmiyordu Ne yapmalıydım bilmiyordum, çaresiz açıkta kalmıştım Gözlerin bu denli vurgun kılacağını anlayamazdım Yıllara sari ağlaman dinsiz diyordu Çilenin sürurundan azat olmak için uğraşma yaklaş istiyordu Dikenden ve kurumuş kalbin eşkalinden umudu kesmek sana düşmez Rahmet devam ettiği müddetçe umutlar solgunluğa havale edilemez demişti Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 11, 2010 Çözme yüreğimi esir alan sirkatin acısını! Gün henüz kuytu karanlığın bahtını Salınarak ve raksın ahenginde yol alarak etrafı aydınlatıyordu Geceden sabaha ne varsa ve umutlardan ne kaldıysa En müçmel rüyaların hülyası ruhu sarmış olsa bile Aşk ihsanıyla hal için bir başkaydı Aşk suyun sevdasında ummandır Ruhun en münbit gıdası olup hüsranın hülalasında hazzı vahadır Anlamak ve anlaşılır olmak ne kadar kabil ise akıl kendi sultasında hakikatten ari ise İdrakin efsunundan bigane kalarak esine erişemezse ne yazıkkı nafile Güç nispiyle orantılı hardır İrfan kalbin sahifesinden sadır olmazsa elbette ki korku hal için ardır İnsan muhabbete tavdır, lakin edep en ali savdadır Ruhun kitabında gönlün sesinde ve vicdanın ahenginde yürümek aşktır Kul arifliğiyle ancak bu kadar yakındır Annenin şefkatinde okunur aşk Babanın sakavetinde, sükutun lehçesinde, suyun katresinde yol alır Ne kadar vecdin varsa, takva mukallidi olunca havastır halini yanıltır Beklenti içinde olmak, azimete tabi olarak gerekçeyle kalbi adımlamaktır Niyetin, özündür ve nefsi ruhaniyetin Ne kadar söz versende nizama muhtaçlı bulunduğu halde ihmak edemezsin Müddeti nefes aşkla efsunlaşan yarın çilesinde solmadan açmaktır Ölümden yüz çevirmek nefsin en zelil harıdır Niye ölüm umut için aşkı vuslattır ve kalp için cehdi hatiptir Zahir ne kadar cazipse Batın arifin ferasetiyle ruhun en bakir halinde filizlenmektir Ve aşk kul için en ülvi nasihattir Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 12, 2010 Aşk ruhun mihrabında neyi bekliyor! Ne aklın kifayetsizliği delalet ediyor Ne fikri lahikaların sahifeleri gönlümü feyziyle ihata edip yüceltiyor Ne kutsanmış nefesin asriliği kalbime edebi ilga ediyor Ne vurgun yemiş gönüllerin figanı sinemi sükuta erdirerek aşka eriştiyor Ruhum hangi vakti bekliyor Neyi sual etmeliyim hakkıyla bilsem Tarihin en bakir hallerinde seyri seferle uzletin süruruyla nefeslensem Hüccetin banisini nasıl keşfederek gönül versem Yar için kalbime ne söylesem, hasretiyle çilemi mi derlesem Fani olan ne varsa maverayla yüzleştirip serinlesem Bilmem ki niye dinmiyor tahkik sancılarım Edilleyi şeriye kimin ahvalinde mücerret şehredilen hukuki arayışlarım Neydi halimi bırakmayan ve dağlayan ön yargılarım Neydi kalbimi ve zihnimi talan eden korkularım, kaygılarım, sıkıntılarım Sinemi yaralayan maksatsız ve bakir ağıtlarım Kimsete soramadım, maksada ilhak olamadım Aldatılıp kandırılmışlığın ruhumda bıraktığı yorgun ve miskin muştularım Sokağın sesinde, halin dilinden uzak heveslerin yeksan olan marifetlerinde Bıtkınlığın medivenlerinde ve kuytu köşelerin düşündüren muvazenesinde Neyi bekliyorum, aşka muhtaçlığıma kanaat getirip göçüyorum Olsun, kimseler merakın yolculuğunda aramasınlar ruhumun bizarlığına vasıl olarak fakirliğimin sahifelerini açmasınlar Tabutumun bir yanından tutamak için hiç uğraşıp yorulmasınlar Unutmak için heveslerin ve gailelerin girdabında solumasınlar Bilmem ki aşkın manasını nasıl anlasınlar ve ağlayıp sızlanmadan hakkı ansınlar Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 16, 2010 Ne söyleyim, aşkın şevkinde eriyeyim! Hiçbir ses ve nefesin duyulmadığı sessizlikteyim Ne ruhumu şad eden vecdin sürurruyla barışık bir haldeyim ve ne de davalıyım Ne maziyi sayfalarına gömen anıların sofrasındayım Ne de atimi galeyana getiren sosyolojik argümanların esertinde bir hancıyım Sanki unutulmaya yüz tutmuş bir umudun yorgunluğunda yolcuyum Ne kadar hakkıyla bir kul olduğumun farkındayım Veya zafiyetlerimin vurgunluğunda sevdaya açılmış bir yılgın soluğum Vadedilenlerden habersiz, sahnelenmiş rollerden nasipsiz bir halde savruluyorum Ne aklım suallerin serencamında kifayet ediyor Ne hasretine ram olduğum sessiz yar sinemin ahına temaşa ederek serinletiyor Bir nefesin ülfetinde ne varsa, aşk bu dert için sevdalanıp sayıklasa yetmiyor Hakikatin kulaklarını çınlatarak vefanın kadrini tefekkür ediyor ve sızlıyor Hasret yüreğimin makus köşesinde derdimle halleşiyor Umut ne kadar sabırla yad ettiğim ibreti hakikat varsa idrakime sesleniyor Nasip, hangi vakti bekliyor, kalbim yine hıçkırıklarını çaresiz gizliyor Nasıl bir cengaverlik ki iradeden vazgeçirip maverayı hal için ayan ediyor Ne sen sor ve ne de ben hali fakirliğimi serdederek ağlayayım Sanki çıktığım yolun bezirganlığında avunan bir bahtı kara canı davacıyım Kime arz ederim, nasıl ayam ederek edebi görmezden gelirim, ar ederim Ecrin vuslata abat olan sayına umut bağlar ve yüreğimi aşka bağışlarım Ne bir ses çıkartırım ve ne de ruhumun hicran damlalarına sığınırım Kalbimin en münbit köşesinde anlamlaşan asudelikle sükutun iksirini yudumlarım Ne hasrettiğim vicdanı ayıplarım ve ne de ses çıkartmayan yari lanetle anarım Gönlümün açılmayan kapısında hakka yalvarıp, aşk için secdeye kapanırım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
mahlas 99 Report post Posted June 17, 2010 abi güzel yazıyorsun kalemine sağlık -da... :S bu kadar şiir bir bünyeye biraz fazla gibi Maşallahın var yani... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 17, 2010 Eyvallah... Sizin içinde dilerim:) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 22, 2010 Mızrap vurarak fecri ağartsam gönül ne olur! Başımı alıp yadlellere gidesim geliyor Ne umutlar sükuna eriyor, ne merakım dinmek biliyor Elem yüreğime kar yağdırıyor Gece düşlerimde fırtınalar estiriyor Ne bir hal kalıyor ve bahtım umutla gözyaşlarını akıtıyor Ey yar kelamın kadrinde suskunsun bilirim Nefesin izzetinde fevkalade naif bir ülfetsin kalbimde hissederim Lakin neyleyim ki bahtım için çaresizim beklerim Gözlerinden dökülen sevdayı saklamamanı gönülden dilerim Niye hasret çekerim, lütfunla inayete erip süruru hazla nefeslenirim Bir umut ki solmasın, zemheriyi koklamasın Bahar misali gönlün münbit topraklarında açararak aşkla anlamlaşsın Sinemde bir uhte olarak sancılar yaşatmasın Yıldızlar misali gönle aksın, nağmenin tınısıyla sevdalaşsın Mızrap halikatin vecdini halinde yaşatsın Ağlamak ne müşkülmüş meğer bilemezdim Çilenin sevdasını terennüm ederek vuslatın firkatine ram ederdim ne bir ah çekerdim ve ne de bir keşkeleri ziyaret ederdim Bahtıma boyun büker nasibim için elhak sabrederdim Aşk, halin demindedir der, göçer giderdim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 23, 2010 Gidecek bir yer var, gönül hiç dinmiyor! Güneş yüreğimin kuytu köşelerine nüfus ediyordu Solmaya yüz tutmuş ne kadar umudum varsa, bereketiyle yeşertiyordu Bir şeyler söylüyordu İçimi ısıtarak şevkin hasretini bitiriyordu Ümidini kesme Sabrı asla öteleme Ruhunu bizarlığa terk etme Ömrünü heba ederek yaşarken bir ölü misali nefeslenme diyordu Aslında hakikat böyle değilmiydi Ne kadar heveslerimizi zerk etsek ve fakat nasibi bilmesek Her sancıda ve çileler yumağında aczimizle boyun büksek Niyayetsiz olan rahmetin sağanağını kararmış kalbimizle görmezden gelsek Her acı sanki zamansız gibi Gönül ram olacağı adresi bilmezse kuraklığa razı olmak seçim şimdi Her kadresinde aşk bulunan yağmurun dili hiç anlaşılmıyor sanki Toprağın uysallığında gizlenen hamiyet, kul ikliminde anlaşılmıyor zorki Gözlerin hançer acısına razı olması Kalbin çileyle yoldaşlığını sadakat içinde koruması ve aşkla yaşamasıdır Vecdin her safhasında takvayı terennüm ederek sevdayı yudumlamasıdır Yar için divane olup, secdeye kapanmanın meşkiyle halde yanmasıdır Haklısınız dilim ağır, sesim vicdanımla herhelde sağır Sanki hasseten seçilmiş kelimelerle yazmak sizler için fevkalade bir kahır Lakin serdedilen hal fakir, bitap olmuş kalp sefil, zihin söyleyin neyime kefil Hasrettiğim kelimeler niteliksizliğime amil, ayan olan halim bizarlığıma vekil Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 23, 2010 Gönül dilim hazanın nidasını ayan eder! Gün gelir yüreğim umutla beslenir gönlüm sevinir Günler geçtikçe sinem hasretin çehresinden figan eğleyip çileyi deruhte eder Aşk için ya sabır der, nasibi umutla bekler Elemin sancağını al aşağı ederek, hikmetin ramına elhak müracaat eder Şarkılara sordum bir ah çekerek nafile dediler Anıların abad olan perdesine dokundum, her nesebepse açmamı istemediler Aklıma sual eğledim, hani hakikatin sesi söyle diye o vakti öncelediler Uzletin bağrında nefeslendiğim yalnızlığıma gülüp geçtiler Bir çaresizlik içinde etrafıma bakındım Yerlerde sürünen yaprağın melaliyle aşkı andım, hali fakirliğimi sessizce kandım Servilerin efkarını ibretle yudumladım ve ölümün döşeğinde sevdayı sayıkladım Yılların kayboşmuşluğunu ruhumun hıçkırıklarına sordum,çaresiz şaşkınlık yaşadım İşte o vakit şairin ve yazarın halini yakinen anladım Aynı dili konuşmak ve fakat aynı duyguları yaşayamadan yılların hicranıyla yol almak Kimseye bir kabahat bulmadan şefkatin bağrından akseden düşlerle ufuklara uzanmak Vefanın, nefis ve hesap mütalasında kaygı yaşamadan aşkı sürurla kalpte yaşatmak Lalenin nazarından dile geleni, gülün masumluğundan serdedileni okumak Tevhidin rahlesinde bir korku yaşamadan vuslatın şevkine muhtaçlığı hale anlatmak Ne kadar dile gelen zafiyetler varsa, tecessüs kul olmaya mani bir halse gönülden savmak ne cennet için yaşamak ve ne de cehennemin narında haşyeti gönülde takva ile tutmak Ten kosunundan, nefsin yoran tadımlarından kalbi korumak Her hevesin yanan ateşe odun atarak ruhu sarmasını gönülden anlayıp bırakmak Bir zevk için sadakatin masumiyetini tahrip ederek şereften azat olmak Hudutları yok sayarak hoyratça yaşamak ve kalbin hicranını anlamadan fani olmak Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 23, 2010 Bir sen düşün bir de hali aşk için edebe sığın! Yine gün sessizce çekiliyordu mehtabın gizemli çehresinden Şehreni kani olamadığım ne kadar hicran varsa inanıyorum ki nasibi haktan Gönül yarası, kalbin hüzünle yakarışı, gözlerin akan yaşı Bilmem ki neleri ifşa ediyor, her sızının hisarından söz ederek sevda ile yüzleşiyordu Ne bileyim bahtımın ağlatan ve ibreti anlatan nasihatlarını Gideceğim yolun işaret taşlarından kalan maküs hıçkırıklarını ve vecdin cenahını Hasredilen gönlün kutlu sevdasını, çile için cenk edilen nefsin nizamsız harını Bir kul olmak için aklın tahkiki hülyasını ve kalbin sadakatli aşkını Ansız gelen ve beklenen şakınlığın panik yaşatan narını Çaresizliğin her cenahtan sökün eden efkarını, haşyeti gönle salan azametini Ölümle yüzleşmeden ve aşkın hakikatine erişmeden, nefeslenmenin edebi vebalini Kime sorayım, kitabı celili anlamak için yanayım, ruhumun hicranına nasıl kanayım Karanlığın hükmü yüreğime hançer yarası açtı Ne kadar yaşanmış ulvi sevdalar varsa, latifliğin toprağında filizlenerek gönüllere aktı Ne akşamın ve ne de hevesleri güfteleyen sabahın aşksız hiçbir anlamı vardı İşte o vakit gözlerim yaşardı, hasret bağrımda hançeriyle acılara taş çıkartmıştı Gayretim gönül dostluğunda sadakatle yol almaya tabidir Yazmak ise yanmadan fevkalade müşkil bir zanaattir, sanki çulsuz bir insani haldir Ne taaacüp etmek kafidir, ne yazmak için şekliyet çok önemlidir, hal dili yeterlidir Hesabın hukukiliği kim içindir, elbette ki vefa onur için en önemli bir seçimdir Geçinmek için bahanelere serilip, kula kulluk etmek şereften nasipsizdir Şayet bir aşktan söz edilecekse, kalbin her hali elhak sahibine hazzı sürurla tabidir Nefsin iki şubesinden birini tecih ederek, aklın selimliğinde nefeslenerek girmek edeptir Ruh kimindir, kalp yürekten aridir, aşk heveslerin değil, gönlün sesine tabidir Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 24, 2010 Rüzgâr söylüyor artık gönülden kopan hicranı! Dil sussa, yürek hıçkırığın busesiyle bahtın tınısını elemle yaşatsa Dağlar umutla aşkın hüznünü iklimlere yaşatıp sevdayı anlatsa Sine mütemadiyen yanda, melal hülyasından hiç uyanmasa Ruh, kalbimin inşirahına kapıyı ülfetiyle aralasa Çektiğim ahlar idrakimde hakikati bıraksa Ölüm bir korku yaşatmadan, kalbime dirilişin senfonisini sunsa Halimdeki bizarlık bir nebze olsun azat olsa Sürur sinemin sayfalarında hicranın katresinden esinle kurtulsa aşk yaşatsa Ne muhabbetle nazar eğlediğim bir çiçeği koparttım Ne hasretine ram olduğum gönlün senasında hıçkırıklarıma karşılık buldum Ne anıların deryasında saklanan sancıları ıstırabın salıncağında uyuttum Sabrın ilzamında, bahtımın verilmiş kararında kanaati gönlüme çaresiz sundum İnsan bu ya ne durur ve ne de hukukunu hakkıyla bilir Aklın selimliğinden feragat ederek nefsin arzularıyla nefeslenmeyi el hak becerir İradeye ne söylenir, hesabın ötelenmesine hayıflanarak nazar edilir Gönül aşksız hazan gibidir, ne kadar çağlayan varsa ruh sessizliğinde azadedir Gel ey umutlarımın muştu sunan muzafferiyeti Kalbimin hicran ile müsavileştiği, hüznün halimde demlediği esinin lehçesi Bir gün dile gel, gönül kapımdan aşkın iksiriyle ruhuma bir ilham ver Ne kadar mahzunluğum varsa bir çırpıda, umudun solgunluğunu sineme ülfetle ser Ey rabbim sahibimsin, niyetimin asliyesinden eminsin Fakirliğimi hakkıyla bilirsin, nankörlüğümü kitabı celilinde dile getirensin Eksiltmediğin rahmetin hakkını teslim edemediğimi nefsimden bilirsin Kıt aklımla iradem için azimeti tavsiye eder, hikâyeleri nefeslenmemi öğütlersin Her vakit gönlümün kapısı çaldıkça Bir ince sızı ibretin saadetini ruhuma sunar ve hüznün çehresini halime bırakınca Boynum bükülür, gözlerim süzülür, dilim sükûtun kadrine çekilir Ne kadar derdim varsa, ummanın rahlesinde umut içinde nasibe meftun edilir Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 24, 2010 Ne zaman yâri düşünsem yüreğim sızlıyor birden! Meğer boş vermişliğim nafileymiş nerden bilirdim Aklımın kifayetsizliğiyle nefeslenmiş biçareyim, şimdi çaresiz halime ikamet ederim Ne hamiyeti bilirim, ne kalbin sahibinde vefa gösteren fakirim Nefsimin siperlerinde hesabı bekleyen bir abdiâcizim Hiç ayrılmanın manası olur mu yârden Şayet bir vefa sadakati aşkın ulviyetinde bakirliğini korurken, sevda nar iken Ne kadar bahanelere serilsem, yalnızlığın ayazlarında titresem Yârin muhabbetiyle edebi kalbim için nefeslensem, hiç üşümeden sürura ersem Ey yar sen hala haklısın, farkı fark eden ülfetli nazarsın Bizarlığıma iltifat etmeyen erdemli bir aşksın, sevdayı hakikatle yaşarsın Mevsimlerin muştusuyla umutlarını vuslat için kanatlandıransın Hissiyatın renklerinde ibreti temaşa ederek, hikmeti nasibe bırakansın Şimdi anladım ki kalp hiddetin perdesinde kapanıyor Dil ne kadar hicranı akıtsa da, halin edebi idrakim için sükût ettiriyor Yıllar kaybolup gidiyor, gözler hasretin dirliğinde beklenen nefesini niyaz ediyor Ömür sadece yaşamaksa, aşkın hususiliği hali kuşatmıyorsa can pes diyor Artık ne laleler ruhuma nazar ediyor, ne gül kokusunu zerk ediyor Şehrine kani olamadığım ne kadar hikmet varsa, ruhum için çek git diyor Gün, gecenin kollarına teslim olurken, gözler çaresiz yaş bırakırken hal ar ediyor Nefes uzlet için artık vakti geldi diyor, hazan her yanımı sancıyla ihata ediyor Yazdığım nameler bir köşede suskun bekliyor Ne kadar çektiğim çile varsa, sefilliğime delalet ediyor, ruhuma sesleniyor Aşk, halin deminde, hakikatin rahlesinde inşiraha erişmektir diye deşifre ediyor Ömür bitiyor, şevk kalbimi terk ediyor, hevesler dürülüp mukadder hesabı bekliyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 25, 2010 Gün bitti dağıldı herkes, kalbim yine sessiz! Çekildi gün, başladı bir hüzün Ey yar aşkın yüreğimde niye yaşatır ki efkârı sökün sökün Bilmediğim bir mahrem el dokunuyor ruhumun mahzun şafaklarına Ne kadar yalnız kalsam da ben, ne olur sen yinede gönül sağanağında hicran yaşama Issız sokaklar, kapanan ufukların sineme zerk eden sancıyı umutların sesinden olsun Haydi durma halinde tereddüdü bulundurma aşkı bir nebze süruru muhabbetle kokla Yalnız çehrelerin yılgınlığı bir bak, elan nefeslerinden okunuyor Ne yüreğinde muştunun şevki kalıyor, ne bir mefkûrenin izleri aşikârca sunuluyor Meskûn mahallerde yatan fanilerin hicranı yüzlerinden aksederken niye korkutuyor Fidan kuruyor, meşk yâd ellerin nefesinde aşk ile gönülleri sürurla dalgalandırıyor Kırk kilitli kapıların ardında bilmem ki neler var Bahtın sevdasında sadakatle bekleyen nasip kalbimin edebinde yaşatır bir ar Ey yar sesim duyulmasın bin hüzünle nefesim takatsiz kalsın aşk ruhunla hali ansın Kalbinin mümbit toprağında sana bir yalnızlık yaşatmasın, haz yüreğinde şakısın Ey şehirlerin anası, hülyaların en naif sevdalısı İstanbul Çıkma gönlümün yalnız ve hicran sayfalarından, Üsküdar’ın dile gelen aksanından Suskun şairlerin mazileşen nefis mısraların ayan olan hıçkırıklarından, efkârından Artık bir gam yaşatma gönlümün hazanlaşan diyarından, dostların cenahından Yine başladı gözyaşları arzın semaya hasret nidasından Ne kadar suskun çığlıklar varsa, dile geliyor, güfteleşiyor ruhun ilham pınarından Hakikatin senasından, vicdanın yanıklığından, aklın bitap bırakan arayışlarından Yolun kalbimin güzergâhında meşkûk bırakan burukluğunda, aşksız solgunluğunda Ey rıhtımın bekleyen gönüllüsü Yüreğinde bin bir esrarın sahnesi şimdi hüzünle dile geliyor Ne kadar uzaklara baksan, umudu inşiraha adamasan, nasibi aşkla anmasan eliyor Ömür bitiyor yıllar yorgun sendeliyor dil çekiliyor kelimeler bilmem kime sesleniyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 25, 2010 İnce bir sızının letafetinde nefeslenirken! Sessiz ve sakin adımlarla, dalmıştım ufukların serabına Dilim konuşmadan, zihnim karışmadan, düşler bir korku yaşatmadan Ve anılar kalbimin sayfalarını bir aralarken Umut açıyor yüreğimde, her nekadar hazan sinemi ihata etsede çileyle Gözümde bir ışık var, gönlüm hasretin turabında bilmem ki ne arar Bıçkın hevesler, envai çeşit zevkler ruhumu şimdilerde yaralar Ne gecenin sarkan yüzünden temaşa eden mahı anlarım Ve ne de derdin bin bir bahenesine sığınarak vicdanımı elemle dağlarım Ne nefsimin yangınlığına odun atarım Ne aklımın kifayetsizliğinin mazurluğuna sığınır, naralar sıkarım Hikmetsiz bir nasip, ilimsiz bir kalp, nasıl hakikati hasretle yanarak arar Aşk için vakti sıralar, hali nar ile dağlar, ruhun nabzını hiçe sayar Ey hasret kaldığım yarim, ben sana aldanamam Senin ülfetli nefesinin kadrinde sayıklayamam,manaya alıkça bakamam Nizamsız nefsim için paralanamam, “nederler” diye bir yol için çabalayamam Hali melaslimi anla,ruhumu bitap bırakma, kalbin sahibini asla unutma Nice fermanlar yazılmış ve tozlu raflarda sevda ile saklanmış ibretin senasında bir hikmet var diyerek mazi her vakit şevkle aralanmış Nice faniler dünya için heveslerin girdabında emeli bir aşk sanıp ona kanmış Oysa aşk başkaymış, hakikatin salasında ruhsatmış, rıza ile kuşanırmış Ey edep, sessizliğin hikmetinden bir nebze olsun söz et Vecdin kanatlarından, aidiyetin hukukundan, ölüm için vadedilen vuslattan ne kadar sabretsem ve dahi bilmeden secdenin meşkine lutufla erişsem göçsem Sevdaların baharında, aşkların sağanağında vicdanın bahtiyarlığına erişsem Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Faruk Erol 0 Report post Posted June 25, 2010 " SAFA «— Safa, her lisanda memduh; ve zıddı olan keduret, her lisanda mezmumdur.» Bu cümle Efendimin kitaplarından... Safa; Kağıthane safası veya gece safası değil... Büyük ve İlâhî neş'e... Ne güzel kelime !.. Keduret... Safânın zıddı ve kederin mücerret hal ifadesi... Ne harika mefhum... İşte bütün insanlık, bütün ifade kalıplariyle bunlardan ilkini över ve ikincisini yerer... Biri memduh, biri mezmum... İlâhî neş'e, İlâhî neş'e... Safa, bu... Bütün insanlığın, türlü inanışlar içinde, buluştuğu, kelime ve mânâ halinde tutuştuğu, vardığı ve dizüstü çöküp ellerini göklere kaldırdığı dilek eşiği... — Safa, Allahım safa !.. Yunus Emre de, gerçek inanış çizgisinden onu istedi, hattâ ona erdiğini söyledi. « O, sevgilisinin rengine boyanmıştır, artık solmaz; âşıktır, artık ölmez...» Ah, gaye; gayelerin gayesi... Allahta fanî olmak ve onda bekaya ermek gayesi... Beyni kan çanağına dönen ( Paskal )ın: — Joie, joie !.. Diye boş yere haykırdığı gaye... Çünkü o, yolu bulabilmiş değildi. Ebedî Safa... Buyurun, o da burada... Kitabın tâ başında ve işin sonunda... Ne şundadır, ne bunda; orada, orada, Peygamber bâtınının sarayında..." ...Ey edep, sessizliğin hikmetinden bir nebze olsun söz et ... Menzil'de... Menzil'de... Ve halihazırda İstanbul'da... Cumanız mübarek olsun; en derin hürmet ve muhabbetlerim ile... http://www.dailymotion.com/video/xdhvo5_se...yar-ile-i_music Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 26, 2010 Koşulsuz aşkı candan aziz bildim imremdim! Ey hilkatin rüknünde ve idrakin külhünde nefeslen kutlu can Nefesin müddetinden ilham alarak aşkı koklamak ve gönlün dilinde yol almak Vuslatın pervanesinde ruhun insicamında vakıaları hikmetle yoklamak Yaşamak ve fakat bilinçin kadresinde hakkın rızasının feyzine aşkla banmak Sun, yüreğimin açmazlarına elemin aşikar hıkırklarını Emelleşen çığlıklarımı,nefsimin aymazlığını ve sinemin suskunluğu Bin hüzün ile gama ram olmuş sefilliğimi, aczimin ayan olan dilsizliğini Körebeye taş çıkartan gözlerimin fersizliğini, halin dirliksizliğini Ömüt boyu beklenen hasretin, ömre vefa hicrani serzenişlerini Edibin tefekküründen serdedilen bin bir hüznün ile yazılan efkarlı sahifelerini Ruhumu sızlatan mefkuremi, sevdanın bahtımı dağlayan anılarını Yalnızlığın ürküten sığınıklarını, yılların solduran süruru aşk umutlarını Ey saki bari sen görmezden gel hicranımın dile gelen sahnelerini Rakkasenin sinesinde meftunlaşan umutlarını ve suskun çığlığın ahını Gecelerin kalbime bir hançer misali verdiği acıyı,yaşattığı sancılar serencamını Durma artık zerket ne varsa, gönlümün vurgun yemiş duvarları hala ayaktaysa Şayet yaşamak, aşkın umutlarından azat olmuş korkularsa Sevda emelin, hülyalar dile gelmiş bin bir çiçeğin bağrından akseden sağanaksa Umut, vuslatın şahikasında yaşamaksa aşksız olmaz, gönül durulmaz anla Merak eden nefesleri hakikatin rahlesinden asla uzaklaştırma Ruhun yetisinde, irfan ve idrak aşkın iksirini hevesle ve iştiyakla bekler Nefis ancak nizama ererse, takva saadetinde, hilm nezaketinde ülfet inşa eder Akıl, ilimle izana nezaret ederek gönüldeki aşk hakikatinin letafetini ifşa eder Ne kadar sinede keder varsa, elan kalbi terk eder ve aşkla çileyi vecd ile sahneler Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 26, 2010 Ruhum hasretin sahnesinde bir heyecan yaşıyordu! Suskun kelimeler yüreğimden feryad ederek çıkyordu Hiçbir kaygı taşımadan, sineyi burkmadan, ne derler merakını taşımadan Yılların kaybolmuşluğuna uhteyi bırakıyordu, gönlüm sürurla aşk yaşıyordu Gel sevgili gel, bir ömre bedel, gönül ister görmek seni, aşkın bir şaher diyordu Ruhum duruldukça duruluyor ve kalbim sevdanın firkatine kanıyordu Abad olan, fırakıyla yüreğimi burkan zaman bir bir kayboluyordu Yepyeni sayfalar açılarak, umudun baharıyla meşk gönlüme sürurla akıyordu İşte o vakit, bir hafiflik halimi esinle sarıyor ve gülfeşan ruhumu buluyordu Nice düşlerimiz tenhaların kadrinde yalnızlık yaşamışlardı Ruhumuzu ihata eden mahzunluk, kari kimliğinde mısralarda aranıyordu Nice edipler, suskunluğun pervazlarında hülyaların latifliğini yazıyordu Kalbin inşirahı aşkın nidasıyla silik duvarları aralıyor, bir efkar bırakmıyordu Yarin hasreti, nimetin hasredilişi, lalenin nazar edişi aşka işaretti Hilalin temaşasında rahmetin arzı, mücerret bir şekilde kalp için delaletti Vehmedilen ne varsa ve ilimden nasipsiz serzenişler hali kuşatmışsa bir sefillikti Vefa bizzat şahitliğin refakatinde sadakatle vicdana aşkı sunan gerekçeydi Latif olmak hali, kalbin lehçesinde ihsana ve takvaya muhtaçlı azametti Ne kadar edep varsa ve fakat hakikatin sofrasından bir an uzaklaşmışsa nefsti Tensellik adına her ne varsa, şakliyet için mücerret olan hevesi bahaneydi Oysa ki kalbin sahibi belliydi, hal nasıl habersizliğin kadrinde bir mazaretti Akıl kimin emanetiydi, irade kimler için seçimin rahlesinde itibarlı dersti Aşkın iksiri hasretin firkatinde zadeydi, emeller sevdanın dilinde çok fakirdi Niye hakikat, bir hak olarak hukukilik için insana tevdi edilmişti Ölüm halindi, mavera kalp için ümitti, çile ruhum için en itibarlı keffaretti Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 26, 2010 Ruhumun feryadı bir değil, bindir! Ey narının firkatine abad olduğum Yarim Bir hiçliğin kadrindeyken lütfettiğin nefesin meşkiyle emanetin nöbetçisiyim Sen yarattın, vicdanımla ruhuma fevkalade ülfetli latiflik kattın Kitabı celilinle bizleri muhatap kıldın, rasülünle asırların fercrini aydınlattın Aczimin farkındayım, lakin fevkalade unutkanım Hoyrat bir tabiatın, edepsiz bir halin Ve aklı selimlikten noksan ahvalimle şimdi divanındayım Ne kadar gözyaşımı döksem, secdelerde gönlümü hasretsem yinede kifayetsizim Sabiler misali bir mahzunluk içinde hiçliğimle yine başbaşayım Sayısız heveslerim, hesapsız kalbi lekelerim, mizan için şimdi ne söylerim Nereye baktımsa, salkın saçak kuşatan ayetlerin aşikarken bilmem ne deyim Bahanelerin sığınağında mı vakit geçireyim, kalbim için aşkı nasıl dileyim Evet, çare adına sen yegane adressin, sahibimsin ve Rabbimsin Gönlümü hicran sağanağından emin eğle, ruhumun feryadını bir nebze olsun dinle Bahşettiklerin karşısında aczimle boyun büküyor,irademi teslim ediyorum Ne kadar nankörlük varsa elbet kendimden biliyor ve öylece sesleniyorum Gönlümü senin sevginden bizar eğleme, nefsimin hoyratlığına teslim etme Kıt aklımla nankörlüğün sarhoşluğunda yarsiz bırakma, hali fakirliğimi kesme Umudun aşklaşan senasından azat eğleme ve emellerimle bütünleştirme Gül kokusunu kalbimden eksik eyleme, ruhumun hicran damlalarını dindirme Ne kadar ağlayıp yalvarsam, bilirim ki kayıtsız kalmazsın Hali fakirliğimi yalnız bırakmaz ve bir gönül burukluğu yaşatmazsın Çünki sen Rabsın, kulun için Rahmetini hiç esirgemeyen en latif bir gaffarsın Sen kulun için en mücerret cenahsın, aşk için kapılar aralarsın, gönül dilini sen anlarsın Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 27, 2010 Bilmem ki niye kahroldum, döndüm bir deliye! Şimdi düşünmek için bir akıl gerek Niye hissiyatım perişan ve gevrek, çetrefillik içinde kaimdir avare bellek Ah sürgün yıllar, ne söylesem kar etmeyecek Ruhumu titreten hırçın fırtınalar bilmem ki artık ne vakit hali dinecek Ey badı sabah, ne zaman duyacaksın çığlıklarımı Kalbimin ilmik ilmik dağlanan yanıklarını, nefesin şevksiz bizarlığını Ömrün son durağına ramak kalmış naçarlığımı Durma artık bir ses ver, umudun kalanıyla gönlümde aşkla yeşer Kimlere sormadım, sinemde hazan hiç tükenmedi ki Gönlümün ayaz duvarları hiç ısınmadı ki Gözyaşlarım hakikatin sevdasıyla bir pişmanlık yaşamadı ki Ne kaldı geriye müddeti nefesten arîleşen hiçliğimle, döndüm bir deliye Ne hilalleşen karakaşların meftununda acizliğimi anarım Ne tenselliğin dirliğinden ilzam olan heveslere dalar bir aşk yaşarım Diyarların suskunluğunda gönlün makûs gözyaşlarını ararım Sazımı çalarım, mızrabı hüzünle yüreklere hazin bir esin bırakırım Ey hak, duy sesimi, gönlümün meşalesinden ayan olan hislerimi Kalbimin inşiraha muhtaç olan hallerini ve dilimin edebi çaresizliğini Şimdi divanındayım Naçarlığın eşiğinde kalbi fakirliğimle bizarım aşkla yalnız seni anarım Maksuda nail olmak için bilmem ki ne yaparım, gönlümü kime yaslarım Bu manada ne düşlerin serencamında yaşarım Ne hülya vahalarında sayıklarım, ne aşkın mahzunluğunda yüreğimi zevke adarım Bir faniliğin meşkiyle ve ecrin ferahlığında umudun feyzine dalarım Durmadan aşk için ağlarım, sevdanın rahlesinde sabahlara kadar sancılar yaşarım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 27, 2010 Derdim bana arkadaş, gün karadı yine yavaş yavaş! Ey sazendeler neler söylersiniz hicranın esrarlı perdelerinden Gâh çok derinlerden, gâh hüznün abat olduğu sessizliğin hazin ve elemli kadrinden Çekilen çilelerin deminden, sinenin muzdaripliğinden, dilin edebe hasretinden Ne kadar serdedilmiş dert, ummanın senasındaysa, aşk meftunluğu kalbin sesinden Aşikâr oldu halimin sevda yolunda ki cehti ve azimli muvacehesi Bilmeden nazar eden, hissetmeden aklın fakirliğini zerk eden, ülfeti bilmeden göçen Vuslatın aidiyet için sadakatini nefeslenen, inayet için gönlünü aşka hasreden Değmeyin artık gamlı yüreğime, geçit ver ey hak, gözyaşlarımın hazinliğine Ne hayallerin peşinden savruldum, yıllarca kayboldum Aşkın sevdasıyla eşiklerin hülyasında ruhumun iştiyakına sürurla gark oldum Çilenin efkârıyla kalbin yegâne sahibine her fırsatta konuk oldum Hevesi unuttum, nefsin talimine vurgundum, kitabı celilde aşkın iksirini buldum Ey derdin fermanına meftun olmuş hakikat nerdesin Dile gelen hezeyanların, ihsanı perdeleyen hüznünde misin, kalbin sesini neylersin Nesillerin yüreğine vecdini yeniden nasıl teslim edersin Aşkın suhuletinden eminsin, aranan gönüllerin heveslerini bilmem nasıl şehre dersin Ne zaman yıkılıp yere düştüysem, bırakıp gitti dost bildiklerim Şimdi gönlümün hazin sesindedir, elemi nefesimden aksettiren edebi kelimelerim Boyun büktüren sadakatsiz ziyaretçilerim, emeline kapılmış gidiyor nefsi zadelerim Hakikat sadrından inkişaf eden gönül sazendelerim, aşka abat olan kutlu yüreklerin Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 27, 2010 Ey ruhumun hicranını duymayan yar! Ne kadar bel bağlasam Zihnimin çeperlerine bir an durmadan sorsam Kalbimin hazin köşesinde mahzunluğuma yansam Hiç usanmadan seni ansam, aşkınla umuda sarılsam, ağlasam Ey kalbin sen olsun ağlama Bir vefanın kadrini nefislere sorup, hüzne dalma Gecelerin kuşatan elemiyle halini dertlerin gamına bırakma Aşkın nasibine inanıp, heveslerine bağlanıp nafile yere hıçkırma Ah, gönül işte inşirahı ne bilsin Kapalı kapılar ardında oyalanan biçare gönül neylesin Şimdi kime söz etsin, nereye başvurup kederleri kemale erdirsin Alıp götüren hüsran nasıl felaha ersin, ey çaresizlik artık benimlesin Hani umutlar ruhuma vaat edilen yârdi Şimdi ne bir halim kaldı ve ne de şevkim gönüllere hazla aktı Hani sevmek en müstesna bir manaydı, kalbin ülfetiyle sürur senaydı Kim kandı, kandırıldı, vefa rafa kaldırıldı, kul bilmem ki niye utanmadı Razıyım ben her cezaya bilesin Aklıselimliğin kadrinde nefeslenerek hakikatin rahlesinde nefeslenesin Kalbin asla hüzünle bir yol yürümesin, sadakati sahibine şerefle teslim etsin Halini ne hicran ziyaret etsin ve nede vicdanın seni tarumar edip ömrünü tüketsin Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 28, 2010 Artık demir alma vakti geldi bu limandan! Ey suskun çığlıklarım, ne çare ki artık vakit gelmişti Gönül ne kadar hasredilse de, hasret aşk diyarlarına alıp götürmüştü Vün birmiş, geceler perdelerini çekerek, umudun sahnelerine ibretle yer vermişti Ne gözyaşları dindi, ne elem ruhumun hicranını sürurra gark etti, nefesler tükendi Bir hırçınlık sökün ediyordu dalgaların haşyete salan sesinden Kalbimin yalnızlığı, bilmem ki hangi günahın esaretinden kopan kavlinden Söz kifayet etmezken,efkar yüreğime sancıları ekerken çok derinden ve ürperirken Bir canın acizliğini yaşıyorum, sinemin en letafetli sahnesinden, idrakimin elinden Ey yüce dalgalar ve ta uzaklardan seyreden yalçın kayalar Duyun sesimi, kalbimin suskun melalini, sevdanın çile çektiren efsanesini Aşk adına yaşanmış en müstesna hikayeleri, hakikatin irşad eden yankılarını Gül, dikeniyle güzeldir, öz kalbinle mürebbiye olan lehçedir, ancak ihsan sahibi bilir Ey yar bilme ki hatırlar mısın, bir sonbahar günüydü bırakıp gitmiştin Ruhumun, suskun çığlıklarını hiç işitmemiştin, bahtım için boyun büktürmüştün Yılların hasretiyle kalbimin hıçkırıklarını bir dert edinmedin, sessizliğine çekilmiştin Bir ser ver, gözlerimin fersizliğine bir gerekçe göster, perişan halimi bildiğini haydi göster Bir bir nefesim göçüp gidiyor, bilmem ki umutlar kim için dile geliyor Söz kifayet etmiyor, hal aşkın esrarını şerh edip sürura erdirmiyor, boyun büktürüyor Ne söyleyim, bahtımın nasibi için kime şikayet edeyim, sebebi hikmetini nerden bileyim Çaresiz sabredeyim, kanaatin öğretisini deruhte edeyim, ömrün nihayetini aşka vereyim Ey derdin gailesiyle irşat olmuş gönüller nerdesiniz, duyun sesimi Çaresiz ducar olduğum melalimi, dramatik hikayemi, nefesimde ki hicran seslerini hazan ruhumu sardı, sararmış yapraklar misali, toprağa elhak kokladı hüzünle ağladı Gözyaşları umutla kanatlandı, ne bir şevk kaldı ve ne de bir sürur aşkla kalbimime aktı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 28, 2010 Ne derdimi soran oldu, nede esin ruhumu bıraktı! Ey cana şevk katan, ruhumu yalnız bırakmayan Ne kadar ülfet var ise suhuletiyle nazarlara ibretle sunan ve sürurla gönle akan Aşk iksirini çilede koklayan, lalelerin mahzunluğunu idraklare şerhrederk okuyan Gönül yasta olsa hasretin dağlayarak ağlatsa hicran sükuta mahkum bıraksa da korkma Ben razıyım sana, efkarım durdurak bilmeden hıçkırtsa da Kumruları şevkle dinledim, muhabbetiyle sürura eriştim, sevdayı hikmetiyle nefeslendim Ne bir keder ve hatta yılgınlığa sevk eden hertürlü değer yok oldu gönlüm aşkınla duruldu Şimdi geriye ne kaldı, yalnızlık bir yeis yaşatmadı, yüreğim nefesinle bir asudeliğe ağladı Bilmiyorum, şimdi sana nasıl bir hal ile kelam eğleyip edebi nefesleneyim Yazdığın namelerin şavkında hasretle nöbetteyim, umut içinde yıllara boyun büken erim Nice kaleler feth olundu, kul kalbinin hicranıyla el açıp divana durduğunu hazla söylerim Ne kadar çile varsa hazırım, gönül hasretine razı olduktan sonra geriye kalana duacıyım Kokladığım çiçeklerse sen vardın, ruhumun serencamında keyifle andım Edebi yanın, tefekküre sevk eden latif harın, mutmain olmak için azimkar tavrına kandım Senin melalini, gizlediğin her halini, ibreti davet eden kelamını, naif bir şekilde kokladım Ne kadar yanılmışlığım varsa, elhak ayan olarak kalbime hüzün yaşatan cenahını tattım Ancak seninle bir başkaydım, hasrettiğin hususiyetlerine fevkalade hayrandım Çaresiz naçarlığımı kimseye bırakmadan ibretle andım, tahammülünü şad edip inandım Su akmadan durulmazmış derler, gönül hakikate kanmadan istikamet bulmazmış meğer Artık ne kadar uzaklarda salınsanda gam değil,mürebbi kişiliğinle sevda bir maraz değil Bin hüzün ruhumu zapdetse de, kalbim için bir elem değil Sükutun çığlıkları irfan olmazsa bir yürekte, esrarı ilzam olan muhabbetli meşk değil Kul olmak şayet nasipte yoksa, çırpınışlar aşka ram olmak için delalati bir sebep değil Eğil ey gönül, şimdi eğilebildiğin kadar eğil, aşk anın hükmünde mahfuz bulunan el değil Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 28, 2010 Ah yar, ne söylesem kar etmeyecek! Ömür kuş misali uçup gidecek Yüreği mesken tutan bu hicran ne zaman dinecek Dil çekilecek, gözler dökecek, kim derdin devasını lütfedip sürur verecek Can çıkmış sanki elem neye gerek, kelam bin bir halin dilinden hüzün dikecek Yorgun gönlümü yormayın ne olur artık Yılların kaybolmuşluğu sinemi ıstırapla dağlar, hissederek bir bakın Hucun ediyor sancılar yüreğime zıpkın misali sanki meftun olmuş akın akın Ey yar, ne söylesen bilmem ki, kalbin ne kadar hisseder ki, bir şevkim kalmadı inanki Sormayın artık melalimi, çekilde uzletine Titreten bu sevda, gönlümü şad edip çürütse de, can hazanı nefeslenip göçse de Yüzüm gülmese de, ruhum bizarlığın kadrinde esirse, aşkın firkati gönülden çekilse de Gam değil, şehredilmeye muhtaç değil, abad olan hal, gönüller için bir zerre dert değil Diyorlar ki; aşkın izi kalır, yüreği sızlatıp ağlatır Keşkelerle yaşatır, nedametle halsiz bırakır, gözler yaşarsa bile acizliği kime bırakır Öyle olsun, yeter ki gönül meftun olduğu aşkın şimaline yüz sürsün, bu elem kime kahır Ey rüzgar bir ses ver, yarin nefesinin izzetinden süruru halime sessizce ser, şevki öyle ver Goncalar gül olmuş, seherler aşkın sesiyle çınlarmış Meftun bırakan geceler yüreğin hasretiyle, sabahlara kadar durmadan ağlarmış İnsan bakarmış, hal anlaşılmadan yalnızlığın servilerinde yari muhabbetle anarmış Aşktan kul nasıl korkarmış, aldatmak ve aldatıkmak nefisler için en itibarlı sayfalarmış Vurmayın artık gönlüme, mahzunluk var sinemde Ne kadar kelamın kadrinden söz ederek, halimi aşikar eylesem de, aldırmayın geçin Avareliğime vererek, niteliklisliğime kanaat getirin, ruhumun bizarlığına verin ve gidin Nefesin azizliğinde sürur içinde nefeslenin, kalbin sesini dinleyerek gönüllerde yer edinin Mustafa CİLAUN Quote Share this post Link to post Share on other sites