Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

nfk321

Editor
  • Content Count

    371
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by nfk321


  1. Ya yanımda kıvranıyodu şiir yazmak için. Ödev vermiş öğretmen. Doğa konulu bir şiir. Getir ben yazim dedim iki dakka karaladım işte sonra da siteye yazdım onun adına. Çünkü benim adımı sakın yazma dedi ben de biraz munzur biri olduğumdan inatla yazdım. :) Durum bu yani.

     

    Olamaz haksızlık diğer çocuklara....Çok güzel olmuş kesin 100 üzerinden 120 alacak kaleminize sağlık


  2. Çok şükür annem küçüklüğümüzden beri bu konuda çok titizlenen birisi.Arap sabunu, arap saçı karafatma...İlginç bir durum ki yazarken Karafatma kelimesini sözlük altını çizmiyor kırmızı çizgi ile.Öyle bir şeklde sokulmuş yani dilimize.

     

    Annem üniversite de iken sınıflarında bulunan Mısırlı bir kız bize öylesine büyük bir düşmanlık besliyormuş ki siz bizi arkamızdan vurdunuz diye.Aynı şekilde Türk gençliği de Arapları o biçim addetmiş. İngilizlerin siyaseti sayesinde senelerce Arap düşmanı kesilen bir millet,tabi ki iyi ilişkiler içinde olamaz arap ülkeleri ile.Onların istediği de bu zaten.Osmanlının küllerinden tekrar doğmasını olabildiğince engellemek.


  3. malesef cebine giren parayı düşünüyor sadece ve ülke refahını geleceğini düşünmüyor, haliylede kim halkın ekmeğine yağ sürerse onların peşinden gidiyor..

     

    Halk;cebine giren parayı düşünmek zorunda ülke refahı da öncelikle halkın refah seviyesini yükseltmekle elde ediliyor.Doğuda ki çocuklar niye o kadar çabuk kandırılıyor.Cevap çok basit.

     

    Askeri ücretle çalışarak evini geçindirmeye çalışan bir babanın öncelikli derdi ülke refahı mı yoksa kendi karnını doyurmak mı olur.E hal böyle olunca halk çabuk kanan, ekmeğine yağ süreceğini vaad edenlerin peşine takılan insan zümresine dönüşüyor.Hükümetin yaptığı bütün faydalı işler yandaş medya tarafından da sansürlenince ortaya; 'ne oluyor bu millete kime kanıyorlar' diye kendi kendimize sorduğumuz sorular kalıyor.

     

    Henüz daha onların halkın ekmeğine yağ sürdüğünü görmek nasip olmadı.Birkaç tanesine sürüyorlar göstermelik yoksa kıymetlidir yağları sürmeleri ne mümkün. :)


  4. o gene bunu kamufile edecek bir mesele bulur :)

    bunlar sadece çırpınma,icraat adına birşey beklemiyor artık Türk milleti onlardan, en azından Türkiye'nin başarılarını hazmetsin ve sussun değilmi...

     

    Ne yazık ki Türk milletinin bir kısmının gözünü boyamaya başarıyorlar kardeşim.Başarılar bu tip olaylarla örtbas edilmeye çalışılıyor.Hükümetin en verimli olacağı dönemde ergenekon çıktı işte.Karışıklık üstüne karışıklık...

     

    Her şeyi çok iyi bilen medya ilk önce, en ufak bir olayda basıyor yaygarayı.Halk normal olarak peşine düşüyor.Allah-ü Teala kolaylık versin devlet büyüklerimize


  5. cevap geldi ve böyle bişeyin söz konusu olmadığını yıllardır eşiyle Fransaya ziyarete gittiğini ve özür dilemesini istedi..:)

    hatta fransada açıklama yaptı ' bu yıla kadar Türkiyeyi nasıl karşıladıysak bundan sonrada onları gene şeref duyarak karşılarız ' dediler..

    üzüldüğüm şey iç siyasetin dış siyasete bu şekilde yansıması, resmen komik bir duruma düşüyoruz..ve dışardan bizi takip edenler bunu bir iç savaş olarak adlandırıyorlar malesef... ve bu resmen dış siyasette ki başarıların önüne set çekiyor...

     

    Ben biraz geri kalmışım o zaman...Haberlere tekrar bakayım :)


  6. evet gündemi kendi lehine çekmeye çalışıyor.. fakat millet uyandı artık gözü açıldı insanların... bugünkü konuşmasını bende dinledim ve gerçekten vatanını seven bir insan bunları diyemez.. resmen fransayla aramızı açabilecek laflar etti...

    amacının sadece menfaat olduğu apaçık...biz başımıza gelen, bizi temsil eden insanların vatanı için bu işi yapmasını istiyoruz, menfaat için değil....

     

    Başbakanımızın vereceği cevapları çok merak ediyorum...Özellikle Fransa konusunda ki


  7. Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusal Stratejik Araştırmalar Kurumunun (USAK) düzenlediği konferansta, Türkiyede Arap ülkelerine karşı bir ön yargı olduğunu belirterek, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

    Arap ülkeleriyle Türkiyenin geliştirdiği ilişkilere ön yargılı bakmak çok yanlış. Arapları ihanetle suçlamak, onlara ön yargı ile bakmak çok yanlış bir tutum. Biz köpekleri bile Arap diye çağıran bir anlayıştan geliyoruz maalesef. Türkiye geçmişte savaştığı (Batılı) ülkelerle sonradan çok sıcak ilişkiler kurmuştur. Maalesef uygulanan yanlış politikalar neticesinde birçok Arap ülkesiyle ilişkide ön yargılarla karşılaştık. Bizim Avrupa ve Batı ülkeleriyle ilişkilerimiz ne kadar önemliyse Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerimiz de o denli önemlidir.

     

    SİNSİ DİN DÜŞMANLIĞI!..

    Sayın Başbakan önemli bir yaraya parmak bastı. Hatta neşter vurdu, diyebiliriz. Osmanlıyı yıkan güçler, Osmanlının tekrar tesis edilmemesi için, Türkiye Müslümanları ile diğer Müslüman ülkelerin insanlarını birbirlerine sinsice düşman ettiler. Taraflar, basın yoluyla, ders kitapları yolu ile devamlı aleyhte yayın yaparak İngilizlerin oyununa gelindi. Şimdi artık gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Geçenlerde Mısır Dışişleri Bakanı, artık ders kitaplarımızdaki Osmanlı aleyhindeki ifadeleri çıkartıyoruz, dedi.

    Osmanlıyı yıkan güçler, parçala ve yönet metodunu kendilerine yöntem olarak seçmişlerdi. Geçmişte, asırlarca birlik ve beraberlik içinde yaşayan aynı inançtaki bu ülke insanlarının bir araya gelip Osmanlıyı tekrar kurarlar diye ödleri kopuyordu.

    Türkiyedeki Müslüman halka, Araplar size ihanet etti diyerek onları Araplara karşı kışkırtıyorlar; diğer taraftan da onlara gidip, Osmanlılar, Türkler asırlardır sizi sömürdüler diyorlardı. İhanet meselesini yarına bırakarak bugün, ülkemizde geçmişte Arap düşmanlığı adı altında yapılan İslam düşmanlığından kısaca bahsetmek istiyorum...

    Osmanlıyı yıkan güçler, Anadolu halkının İslami değerlerini hissettirmeden tahrip ederek, sinsi bir şekilde din düşmanlığı aşıladılar. Açıkça İslam düşmanlığı yaparak Müslüman mahallesinde salyangoz satamayacaklarını bildikleri için, bunu dolaylı bir şekilde yaptılar.

    Örneğin, halkı Peygamber Efendimizden soğutmak için, önce Arapların siyah olduğunu yaydılar, sonra da Arapları kötüleyerek, aşağılayarak dolaylı yoldan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama düşmanlık, en azından soğukluk elde etmek istediler. Bunun için de kara kedileri, köpekleri, Arap, Arap diye çağırdılar; gazete ve dergilerde yaptıkları siyah resim ve karikatürlere Arap diyerek, gençliğe, Arapı siyah olarak tanıttılar. Hatta hamam böceğine Kara Fatma diyerek Efendimizin mübarek kızlarını da karalama kampanyasına dahil ettiler. Arap saçı, Arap sabunu gibi tabirlerle Resulullahın kavmini aşağıladılar.

     

    ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR

    Halbuki, gerçek Araplar siyah tenli değil, beyaz, buğday tenliydiler. Siyah olan Habeşistan halkı, esmer olan da Mısır halkıdır. Bilhassa Peygamberimizin sülâlesi beyaz ve çok güzel idi. Zaten dedeleri Hazreti İbrâhim, beyaz olup, Basra şehri halkından, Târuh isminde beyaz bir müminin oğlu idi. Resûlullahın babası Abdullahın güzelliği, Mısıra kadar şöhret bulmuştu.

    Buradan, dinimizin siyah tenli insanları aşağıladığı manası çıkartılmamalıdır. Bu yoldan Peygamber Efendimiz kötülendiği için bu izahları yapmak zorunda kaldık. Yoksa dinimizde siyah, beyaz ayırımı yoktur. Siyah bir Müslüman beyaz bir kâfirden kat kat daha üstün, daha kıymetli ve sevimlidir. İnsanın siyah olması îmanın şerefini azaltmaz. Bilâl-i Habeşî hazretleri ve Resûlullahın çok sevdiği Üsâme siyah idiler. Ebû Leheb ve Ebû Cehil kâfirleri beyaz idiler. Bu ikisinin kötülükleri ve aşağılıkları herkesçe bilinmektedir. Allahü teâlâ insanın rengine değil, îmanının kuvvetine ve takvâsına kıymet vermektedir.

     

    Mehmet Oruç


  8. CHP saçmaladıkça saçmalıyor, bugün Deniz Baykal'ın konuşması da tam bir fiyaskoydu.Baktılar ergenekon soruşturmalarının sonu iyi gözükmüyor kendi açılarından, askeriyenin de darbe yapma olasılığı oldukça azalmış vaziyette.Göz boyama amaçlı her zaman ki gündem değiştirme tekniklerini uygulamaya başladılar.


  9. GATA ile cami arasındaki farklar

     

    ANTALYA Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Prof. Mustafa Akaydın şöyle demiş:

     

    "Camiye ayakkabı ile giriliyor mu ki GATA'ya türbanla girilsin?"

     

    Söyleyin şimdi hangisine yanalım?

     

    Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bile sahip çıkmadığı uygulamaya bir CHP'linin sahip çıkmasına mı?

     

    Yoksa...

     

    Üniversite profesörü bir belediye başkanının "mantık" dersinden çakmasına mı?

     

    Ya da...

     

    Hiçbirine yanmayıp "GATA" ile "cami" arasındaki farkları anlatmaya mı çalışmalıyız?

     

    Hadi bakalım...

     

    "Gayret bizden / başarı Allah'tan"...

     

    * * *

     

    GATA: Kul yapısıdır...

     

    CAMİ: İlahi yapı...

     

    GATA: Burada "Hop! Hemşerim giremezsin" diyene, "Niye ki birader" diye çıkışılır...

     

    CAMİ: Burada kural koyucuya çıkışmaya kalkarsan akıl sağlığından kuşku duyulur...

     

    GATA: Buraya her dinden, her renkten, her sınıftan insan "vatandaş" kimliği ile girer...

     

    CAMİ: Buraya her dinden, her renkten, her sınıftan insan, "kurala uyarak" girer...

     

    GATA: Hastaya kimlik sorulmaz...

     

    CAMİ: Mümine kıyafet sorulur...

     

    GATA: Kuralları kullar koyar...

     

    CAMİ: Kuralları yaratıcı koyar...

     

    GATA:Bu kurum ile "inanç" arasında hiçbir bağlantı yoktur.

     

    CAMİ: Bu kurum baştan sona "inanç" ile ilgilidir...

     

    GATA: Hasta ziyaretine gelen bir insanın giysisine karışılmasının mantığı yoktur.

     

    CAMİ: Ayakkabıyla girersen halıları kirletirsin...

     

    GATA: Mabet değil hastanedir.

     

    CAMİ: Devlet kurumu değil mabettir...

     

    * * *

     

    Son söz:

     

    Eğer "ayakkabı" ile "başörtüsü" arasında hiçbir fark gözetmezsen sittin sene iktidara gelemezsin...


  10. Eyvah yarına 2 sayfa nur topu gibi polemiklerimiz olur.... Arkadaşlar tartışın ama kırmadan lütfen.... kalpleri kırmadan...

     

    Polemiğe girme gibi bir niyetim yok Yunus Abi bu sefer değil... :)Merak ettim sadece bu tip fikirlerin sulandığı toprakları o yüzden sordum.

     

    Mutmain olmadınız değil mi

     

    Naparsak boş, siz kendi mezhebinizi kurmuşsunuzda haberiniz yok, Allah'a Emanet olunuz...

     

    Siteyi bıraktığınızı söyleyin lütfen


  11. Ben bilmiyorum, bilsem müçtehid olurum :)

     

    Mezhep imamıma uyuyorum.

     

     

    ------------

     

     

    Hanefi mezhebine göre Hutbenin bir tek rüknü vardır. O da Allah'ı zikretmektir. Zikrullah olduğu zaman hutbe sahih sayılır. Buna göre Hanefi mezhebinde hutbenin Arapça ile okunması şart değildir. Şafii mezhebine göre ise hutbenin beş rüknü var:

     

    1- Her iki hutbede Allah'a hamd etmek,

     

    2- Her iki hutbede Peygamber'e salavat-ı şerife getirmek,

     

    3- Her iki hutbede takvayı tavsiye temek,

     

    4- İki hutbenin birisinde ayet okumak,

     

    5- Son hutbede seslice Müminlere dua etmek.

     

    Bu beş rüknün Arapça olarak okunması ve kırk kişinin işitmesi lazımdır. Bu beş rüknün dışında, aradaki öğüt ve nasihatın herhangi bir lisan ile yapılmasında beis yoktur.

     

    -ALINTIDIR-

     

     

    NEREDEN ALINTI???


  12. Hata insan olmaktan gelen birşeydir, Yalnız Rab(c.c.) hata yapmaz.

    Özür dilemekse mümin olamktan gelen birşeydir.

     

    Sanırım hanımsınız, erkek olsaydınız hutbeyi tam olarak kavrayabilirdiniz.

     

    Mezhep varsa mezhep imamının görüşüne uyulur, bizim mezhebe göre Türkçe Ezan da caiz ama eftal olanı Ezan-ı Muhammedî dir.

     

    Selametle...

     

    Sizin mezhep ne oluyor?


  13. Hutbe'nin Türkçe okunmasında Ehl-i Sünnet'in sıkıntısı yok zaten.

    Arap selefi değil, Türk Ehl-i Sünnetiz elhamdülillah.

     

    Bu mantığa göre ezan-ı muhammedin de Türkçe okunmasının hiç bir mahzuru yok.Neyi kimin adına savunuyorsunuz siz farkında mısınız bilmiyorum.Ama bu gidişle çok özür dileyeceksiniz.


  14. Önce Romayı yakarım. =)) Şaka yaptım efendim, ne Roması. Yakacak şeyler arasına kibrit dahilse kibriti yakarım. O kibritle de diğerlerini yakarım. Tabi elimi de çabuk tutarım bu arada. Kibrit sönmeden hepsini yakmam gerekir. Ama gaz lambasını yakıp da boş yere gaz sarfiyatı yapmaya gerek yok çünkü mum da aydınlatır etrafı. Ya da kibritle mumu, mumla da sobayı yakarım. Gaz lambasına yine gerek yok. Ya da direkt sobayı yakarım, karanlıktan kim ölmüş. Veyahut da gaz lambasının ve gaz sobasının gazını açarım önce bigüzel. Sonra da kibriti çakarım. :) Böylece aydınlanma ihtiyacımı ve ısınma ihtiyacımı ilelebet noktalarım. En mantıklısı sonuncusu galiba.

     

    Evet efendim önce kibriti yakarız tabi kide.Daha sonra diğerlerini aciliyete göre.

     

     

    gaz sobası!??

     

    Google amcaya yazarsanız çıkar efendim.

     

     

    Bu da başka bir mantık sorusu

     

    -Hangisi Farklı?

    PATATES, SALATALIK, ÇAVDAR, PEKMEZ, DOMATES

    NOT : Kelimelerin anlamlarını değil, harflerini inceleyiniz


  15. Ahahaha. Demek sonum iyi olmayacak. Allah müstehakınızı versin e mi.. Ahahaha. Demek bundan 30 sene sonra beni bekleyen akıbet buna benzer bişey haa.. Amcaya benden selam söyleyin diyecem ama namümkün bir istek galiba. Allah kismeyi düşürmesin. Zor şey. Allah'tan simitçilik yapıyorum da finansal açıdan iyiyim. Olmadı en kral psikoloğu tutarım ulen.. Yoksa sizin müthiş basiretinizle takdir ettiğiniz gibi ilerisi benim açımdan iyi gözükmüyor sanki..

     

    Gerekirse hafızadan olurum diyorsunuz yeter ki devletimize zeval gelmesin.John amcaya selamınızı iletsem bile idrak edebileceğini zannetmiyorum.Hadi idrak etti diyelim site deki söylemlere inanmıyorum ben.Fransız aksanı var hafif ingilizcesin de, kesin RG'den sizi imkanı yok tanımaz yani :)

×
×
  • Create New...