Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 19, 2008 Sen Sessizce seviyorum dedin Ben kol kanat içinde nefeslenmiştim Sen Aşkımsın dedin Ve ben şeyimi senin için hasretmiştim Bir gün Hiç beklemediğim zamanlarda Rüyalarımda gördüğüm asudeyi nazardın Ve sen Hülyalarımda süslediğim Derinliğimde, sörf yaptığım Hatta gülle, bülbülle resmettiğim şevktin Sen, Hiç acımadan ve arlanmadan Kaygılanmadan, vicdanın sızlamadan gittin Sen Bir not dahi bırakmadan, kayboldun Ben ise günlerce kahroldum, sarardım soldum! Çok Aradım, gezdiğimiz mekânları okudum Seni bilmeyenlerden, dahi bıkmadan sordum! Seni Tarif ettim, siyah kalem porteni yaptırdım Duvarlara, duraklara ve anıtlara yapıştırdım! Ama sen Hala yoksun, beni de alıp kendinle götürdün! Bir derbederliğe gark ettin ve çekip mahvettin! Şimdilerde yaşamak Hazan ikliminde şevksiz ve mahzun bakmak Anılarınla yoğrulmak ve takatsiz nefesimle solmak Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 20, 2008 Semaların Namütenahi deruniliğinde Sadık dostluğun mübariz katresinde Salındığım Enaniyet muhayyilesinde Aşksız kaldığıma yanar öyle ağlarım Ağıdım Onsuzluğadır nasıl katlanırım Sevgiye hasret yürekten saklanırım Nihayetin Membaında bir paklanırım Yalnızlığımdan saklanır hep korkarım Hiç aramayın Ve bir merakta kalmayın Canavar kimliğinden de bihaber olmayın Saklayın Ve hiç durmayın içinizde aklayın Ruhunuzun serencamını hazla yaşamayın Hani nerdedir Asude ve mahzun ellerim Envayı çeşit hayallerim bitmez düşlerim Benliğimde Ne kadar barizdir rüküşlerim Ben bana verilmiş emanettim neyledim Kim kaldı ki Ve kalıyor şu arzın mekânında İdrakten uzakta, manadan bizar anımızda Hani teslim Edeceğimiz emanetti bir canla Ne peşindeyiz, artık biraz düşünsek haksa Can kimin, An kimin, avuntu kimlerin sorarım Kimliğinden habersiz çulsuz sefillerin anarım Şan, kan kimin, Zanlarıdır şu rezillerin ağlarım Urbasız tendir, masum bedendir göçen yanarım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 20, 2008 Melalin Yalnızlığında sadık arkadaşları Ufuklar serencamında, hicran şarkıları Kaldırımların Sancısı bilseniz ki çok acı Ne hancı kaldı ne yolcu bir gönül yarası Gönlüm Senin yokluğunu nasıl çekecek Kime ne diyecek, sancısını kim bilecek Canlar Habersizce nefeslenerek gidecek Karanlık sokakları o lambalar anlayacak Gönül yarsiz, bahar suya hasret kalır mı Aşk, sinede zuhur etmeyince anlaşılır mı Umutsuzluk dergahında bir inanç olur mu Hiddet solunurken, şefkat hiç bulunur mu Şahitlik eder Sokak lambaları sessizliğinde Edebin tefekkür edilen nadide enginliğinde Gecelerin, Sukutu yaşadığı aşikâr dirliğinde Kim kiminle aşk kimin derdinde gelmeyince Hasretim, Geceler içinde ben çok hederim Bircan içinde nefeslenen yalnız divaneyim Nefsin Biganeliğinde, o nedameti neyleyim Keş kelerin hezeyanında bulunmaz bir işim Sabrı bilirim, Ben artık onunla bir yarenim Çileler içinde tefekkür ettiğim zenginliğim Ben kendi Halimleyim, lambalardır şahidim Aşkı teneffüs ederim onula halimi demlerim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 25, 2008 Rahmetullahi aleyh; Hacı Hasan Efendi dergâhı diye bilinen, mekâna gittiğimde, Ne hikmetse her zaman kalabalık ziyaretçi grupları mevcut oluyordu! Enteresandır belki fakat Mekânın kuşatan ikliminde, sessizliğin ön plana çıkması Ve bunu edep sayması, oldukça farklı geliyordu o zamanlar bana. Gizli ve özel sırlara çözüm sunması, Yeşil yapraklı meyve ağaçların geleceğe ümit aşılaması Ve o anda canlı, tefekkür keyfiyeti sunması, benim ufkumda çağrışımlar yaptı. Henüz içeriye girmeden Huzur kuşatmıştı benliğimi, adeta beni bir başka, Diyarlara ve daha önce tanımadığım, mekânlara götürmüştü. Duygularım galeyana gelmiş, Feyiz ikliminde, gönlümün derinliğinde, şevk, heyecan, merak Hepsi birden ve hiç beklemeden, hissiyat beni aniden ihata etmişti. Sıra ile odaya pür dikkat alınıyorduk, Oradan çıkanların yüzleri kızarmış, gözleri mahzunlaşmış, Ayrılmanın hüznü, her tarafını sarmış bir ruh hali ile, başları Öne eğik vaziyette, adeta şarj olmuş bir yürek serinliğinde bulunuyorlardı! Yüzlerinden eksilmeyen Tebessümle, bulunanlarla tokalaşarak, Mutlaka en kısa zamanda, yeniden geleceğim, temennisinde Bulunuyorlar ve Allah’a emanet olun dualarıyla müsaade alarak gidiyorlardı. İçeriye girdik, etrafa baktık, İnsanlar halka olmuş bir vaziyette Zatı muhteremin önünde ve dizlerinin üstünde oturuyorlardı. Zatı muhteremin üzerinde, Adeta kefeni andıran, beyaz ve uzun bir elbise, onun üzerine Uygun bir yelek giyilmiş, başında özenle işlenmiş bir takke bulunuyordu. Oldukça beyaz olan yüz siması Ve yanaklarında beliren tebessüm, kuşatıcı oluyordu. Canlılığı nişanesi olan sevinç, kendini hiç gizlemiyor, aşikar olarak gösteriyordu. Güzele güzellik katan Ve bir bütünü tamamlayan, ağarmış seyrek sakalı vardı. Bu durum hayat ve memat denkliğinde bizleri tefekküre zorluyordu. Yaşadığı dünyada, mahşerin Haşyetini taşıyan, yüz hatları mevcuttu. Allah’ın bir lütuf olarak verdiği tebessüm cimrilik yapmıyordu. Dalga, dalga her tarafa yayılıyor Ve mecliste bulunanları rahatlatıyordu. Sohbet vurguların bizleri adeta, yaşanılan mekândan çıkartıyordu. Ukbanın Derinliğine doğru Sakince ve suhuletle yol aldırıyordu. Peygambere tabi olmayı en büyük fazilet olarak görüyordu. Sahip olunan değeri, Fevkalade bularak bizlere Bu mirası tanıtıyordu. Peygamber efendimizi o kadar çok özümsemiş ki! Sanki o anı, Onunla birlikte yaşayarak Terennüm ediyordu ve bizleri hissiyatın zirvesine çıkartıyordu. Allah’ın Cennetine girmek Asla bir gaye değil, diyordu! Cemalini Görmenin asıl olduğunu Açık seçik bir kıvamda vurguluyordu. Hak rızasının önemini, İnsana hizmetin maksadını izah ediyordu. Piri fani ölçeğine fevkalade uygun bir hali bulunuyordu. Bedeninde Fazla kiloları barındırmıyordu. Sohbet ederken devamlı ağzı kuruyordu. Gözlerinden Biraz rahatsızlığı vardı. Gözlük takıyordu, şeker hastalığını bir lütuf sayıyordu. Derdi kim verdi ki, Kime şikâyet edelim diyordu. Güzel ve kıraatine uygun okunan Kur’an ayetlerini dinleyince, Çok etkileniyordu. Ve gözlerinden yaş hilkatince öyle boşalıyordu. Bu mübarek insan, Hemen okunan ayetlerin bitiminde! Ayetin nüzul sebebini ve anlamını açıklıyordu bizlere. Ve böylece Dinleyenleri aydınlatıyordu. Var mı bana sorusu bulunan diyerek, misafirlere söz hakkı tanıyordu. İnsanın kafasına takılan, Müphem bir şey kalmasın diyordu. Şayet kalırsa, kuşku, zan ve ön yargı mantığa galebe çalar buyuruyordu. İşte böyle bir Allah’ın kuluyla, tanışmam, Benim için en büyük bahtiyarlık olmuştu, etkisi almış ve kuşatmıştı. Zatını görmeden dahi, Sinemdeki daralmalara kapı aralamıştı. Züht ve takva konusunda, ihsan hususunda duyarlı olan bu insan! Ve insanlar tarafından Teveccüh gösterilen bir can olarak diğerlerinden Ne farklılık vardı ki, bu insanda, beni bu kadar etkiledi, diye kendime soruyordum. O insanı görmeden, Mezarlığı en mahrem haliyle yaşadım bir an. Çeşitli meyvelerin, bulunduğu bahçe dünyanın idi ve bir başka güzellikti. Ama ben burada Bilmediğim cenneti anmıştım. Peygamber ve onun sevgili Rabbine yakın olmam. Rehber olan Kuran’ı ve inmesine vesile olan insanları, sürurla anmıştım. Huzur ve emin olmanın, Sevincini bizzat yaşadım ve gördüm. Yaşadığım güzelliklerde bunlar gizlidir, işte hikmetleri de budur. Haktan geldik Ve yine ona döneceğiz diyerek buharlaşmayan, Amellerimizin kurtuluş reçetemiz olacağını idrak ederek, infak yapmalıyız. Dünya ve nimetlerinin Kimin olduğunu bilerek, tekebbürden uzak durmalıyız. Kur’an ve inmesine vesile olan peygamberini, nefsimizden ziyade sevmeliyiz. Onun ümmeti için Bıraktıklarını vuslat pusulası olarak görmeliyiz. Tüm bunlara rağmen Allah ve resulüne yabancı kalıyor isek. Nefsimizin hazin ve trajikomik durumunun, Kimseyi de şefaatçi yapmayacağını mutlaka bilmeliyiz. Bu satırları "Nakşeden izler" adlı kitap çalışmamın 1979 yıllarında ki bizzat yaşadıklarımdandır. Cenabı Hak şefaatine nail eylesin İnşaallah diyor ve selam eğliyorum. Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted November 25, 2008 Mustafa Cilasun abi, öylesine güzel yazmışsınız ki; sanki bizde sizinle beraber oradaydık. Sanki bizde sizin yaşadıklarınızı yaşadık. Belkide şiirinizin güzelliği o mübarek diye bahsettiğiniz zattan geliyor. Hacı Hasan Efendi ve dergahı hakkında mümkünse bilgi verebilir misiniz? Şiirin başlığı 'çok farklı bir mekandı' diye yazmışsınız. Benim de içimden şöyle geçiyor 'zaman, bambaşka bir mekandaydı' Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted November 28, 2008 Mustafa Cilasun abi, öylesine güzel yazmışsınız ki; sanki bizde sizinle beraber oradaydık. Sanki bizde sizin yaşadıklarınızı yaşadık. Belkide şiirinizin güzelliği o mübarek diye bahsettiğiniz zattan geliyor. Hacı Hasan Efendi ve dergahı hakkında mümkünse bilgi verebilir misiniz? Şiirin başlığı 'çok farklı bir mekandı' diye yazmışsınız. Benim de içimden şöyle geçiyor 'zaman, bambaşka bir mekandaydı' Kıymetli kardeşim duyarlılığınız için çok teşekkürler ediyorum. Kayserinin bir ilçesi olan Yahyalını kavacık mahallesinde ceyran etmişti hikaye. Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (www.umutfm.com/izle)Belgeselini izlerseniz ziyadesiyle kanaat sahibi olursunuz. Evet, şiirin başlığı bahsettiğiniz güzeliklikte de olabilirdi. Ama birçok siteye çoktan eklenmiştir. Baki selam ve muhabbetlerimle kardeşim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 1, 2008 Ne olur sen ol Gözyaşlarını heder etme, halinde demle Bin bir çeşit nefes verdiğin çiçeklerin arasında hiç solma. Ne ahde vefayı sorgula Ve ne de sadakat adına bir ifrata kaçma İnsan kimliğindeki açılan sahifelerde imtihanı asla unutma. Vesveseyle kalbini daraltma Hareket ve kuvvetin neticesinde oyalanma Teslimiyetin gerekçelerinde ki hikmeti sorgula ve öyle yaşa. Sen senin gibi nefesi olan Ve kalbi inşirahlar yaşamaya çok yabancılaşan Kişiliğinde zamanla gariplikler yaşanacak olan cana yaslanma. Kalbin sahibinden asla uzaklaşma Toprağın suhuletini anla, yağmur damlasını kokla Gülün dikeninden korkma, aşk ve sevdayı kalbi nur olarak anla. Zevkleriyle sırnaşanla oyalanma Zihni muvazeneden yoksun olanla arkadaşlık kurma An ve zaman kalbinle anlamlı olacak anla ömür semeyedir kanma. Her sevilen onu hasreden değildir Sevgi bahşedilen bir güzelliktir zira o hak edeni bilir İyilik ve ihsan senin en önemli hazinendir, ihlâsla ilintili süreçtir. Sen ne kadar kahredersen Ancak o nispetle kahrolmaya namzet nefessin bilmelisin Hikmetin gerekçelerinde sukuta idraki önceleyip tahkike girmelisin. Nasibin gayretle işliğini kesp etmelisin Rekabetin bir sünnetullah olduğunu terennüm etmelisin Ölümle ürpermemelisin ve bir saadet coşkusuyla öteleri özlemelisin. Namütenahi olan yegâneyle nefeslenmelisin Dareyn nedir keşfetmelisin ve onu mefkûre edinmelisin Her insana ve ihtiyaçlıya hidayete müteallik bir itina göstermelisin. Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 2, 2008 Nihayet Yine garip günlerimden biriydi yaşadığım İçimin burukluğuyla nefes aldığım ve sancılar yaşadığım andı. Geceden itibaren hüzün Halimi kuşatan ve hislerimi sarsan acıydı Yanaklarım al al, kalbim feveran ediyordu fakat bilinmiyordu. Hangi şiiri dinlesem Ve nasıl bir müzik dinlesem hiç fark etmiyordu Beni alıp ötelerin serencamında hazanının sancıyla yaşatıyordu. İç sıkıntım dinmek bilmiyordu Muhakkak bir şeyin olacağını hissediyordum Kalbi solgunluk yaşıyor lahavle vela kuvvet eyle yutkunuyordum. Telefonum çalıyordu Ve henüz alo demeden acı haberi almıştım Annem yaşadığı trafik kazasıyla acilen hastaneye kaldırılmıştı. Durumunun çok vahim olduğu Ve kırılmadık yeri kalmadığını söyleyen doktor Devam ediyordu bilgilendirmeye ve beyin kanamasının vahimliğiyle. Nutkum durmuştu o an Ve acilen hastaneye gittiğimde annemin şuuru kapalıydı O kadar perişan ve hazin bir dram karşısında çaresizliğim artmıştı. Hiçbir şey yapamıyordum Çok zor nefes alıyor ve her yanı kırılmıştı Kan revan içinde ve morlaşmış lekeleriyle ve ölüme teslimiyetiyleydi. Çocuklarım yanıma geldikçe Ve refikam gözyaşlarını serdettikçe içim geçiyordu Ağlamamak adına, metanet adına ne varsa direnerek sabrediyordum. Akşam ezanıyla Ve artık durdurmaya muvaffak olamadığım gözyaşlarımla Kalbi titremelerimin refakatiyle, solan yaprakların arasında ağlıyordum. Oğlum babacığım lütfen derken Koluma girerek metin olmamı söylerken ve babam ötedeyken Annem çaresizlik içinde ve kalan nefesinin acizliğiyle ölüm eşiğindeydi. Hangi yakınıma baksam Gözlerimin içinde ve halimin perişan kimliğinde Bana himmet ettikleri ve açziyet içinde nefeslendikleri çok aşikârdı. Nihayet doktorlar Travma bölümünden yoğun bakıma aldılar Ve üç gün uyutacaklarını söylediler ve müspet bir gelişme olursa o an Kanama durursa Beyin ameliyatına alacaklarını tekrar söylediler Bir takım tavsiyelerde bulunarak ve dua temennilerini hatırlattılar… Şimdi annem uyutuldu Her hangi müspet gelişme yok hali hazırda Beklemeler eşliğinde, niyazlar beklentisiyle ve dostların iştirakleriyle… Mahzun ve mağdur bir halde O an ve zamanın sahibi ne kadar müsaade edecekse Kalbin ritmi seyrini terk ederek, ötelere davet edecekse şifa dileğiyle… Şimdi tüm dostlarımdan Kalbi hissedişleriyle acil niyazlar bekliyorum Şu an ve tükenen zamanda ve halimin perişanlığında hamiyet diliyorum… Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted December 2, 2008 Allah büyüktür... O ne dilerse, olur... O'nun her dilediğinde bir hikmet vardır... Annenize Allah'tan acil şifalar ve size de derin sabırlar dilerim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted December 2, 2008 Allah yardımcınız olsun ama unutmayınki dualarımız sizinle Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 3, 2008 Cenabı Hak sizlerden ve ayalinizde hoşnut olsun inşaallah. Çok teşekkürler ediyorum, duyarlılığınız adına minnettarım. Şu an itibarıyle her hangi bir müsbet gelişme yok maalesef... Uyutulmuş vaziyette bekletiliyor ve üç gün içinde müsbet bir gelişme olursa beyin ameliyatı olacakmış... Doktorların beyanı bu şekilde maalesef... Selam ve hürmetle efendim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 14, 2008 Annem Neyleyim ki artık yoksun Toprağın bağrında soluksuz bir hazanı meraksın Yalnızsın Hamiyet adına bakınırsın Söyle şimdi kime ne anlatırsın bir bahtı karasın Öksüzdün Sevgiye hasret bir nefestin Garipliğinle ömrünü tükettin ve yine garip gittin Hüzün seninle Ardında bıraktığın hicran benimle Solgun halinin ikliminde, çaresizlik şimdi benimle Soğuk tenin Artık ritme yen suhuletli kalbin Mütemadiyen sukuta çekilen şefkatli dilin ne sakin Tenini yıkamak Kefenin en son giyeceğin sancak Vuslat bilinir ki değildir mefkureleşen en son durak Garipliğim nüksetti Saklanan göz yaşlarım akın etti Kalbi titremelerim kelamıma eşlik ederek niyaz etti Bilirim ki Senin umut çınarındım Ve dualarında hep vardım, şimdi hassaten muhtacım Acın içimde bir dem Hüznün kalbimde sahifeleşen bir kıdem Anam olarak şayet hakikatsem ihsanım olacak hepten Mezarın açtım İçinde tefekkürle adımladım kaldım Seni kalbinin sahibine bıraktım ve ötelerin hazzını andım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 19, 2008 Her okunan ezanda Kalbim hüzünle buluşuyor nedense Annesiz olmak ne acı bir nağmeymiş hakkıyla bilinse Evlatlarım nazar edince Refikam kendi kavlince sessizliğinde Tefekkür etmek hicranı gam oluyor işte ne hikmetse Arkada kalanlar Hatıra namına anlamlaşan sayfalar Büyük bir ihtimamla sakladığın albümleşen her anılar Teket teker Gözlerimin önünde ve seninle Bıraktığın nefeslerin dirliğinde ve kalbi silinmezlerde Odalar anlamsız Senden arta kalanlar haksız Ruhum dirliğinde kararsız ve gönlüm şimdilerde yarsız Nereye girsem Hüzün hiç peşimi bırakmıyor Kurutarak astığın patlıcanlar ve kesilen aş makarnalar Yeni aldığın tavalar Henüz kutusunu açmadığın bardaklar Ocak üzerinde bırakılanlar, sahanlıkta ayaza kalanlar Hepsini derledim Evlatlarına hatıra olarak verdim Torunlarını unutmadım onlara da aziz hatıranı bıraktım Şimdi çayımı Senin bardağınla içiyorum hüzünle Sırların senin ikliminde kaldı vasiyet edemeden gidince Yutkunmalarım Boğazında elemle düğümlenince Sökün ediyor yaşlar gözlerime kendi dirliği güzelliğinde Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 19, 2008 Yüreğim yanıyor Kalbim hissedişleriyle ağlıyor Ruhum kendi serencamında direniyor ve çok fakirleşiyor Hangi çocuğu görsem Nisa kimliğinde nefesleri dizsem Analık payesini hakkıyla teslim edenleri işitsem sızlıyorum Mezarın sessiz Şimdi her dost nefesler sensiz Akanda bıraktıkların kefilsiz ve fevkalade takatsiz fersiz Seni yâd etmek Ahsen güzelliğinde sarfı nazarı bilmek Okunacak rahmetin dirliğinde suhuletli nefesleri dilemek Hazan içinde Düşen yaprağın hicran güzelliğinde Çaresizleşen dalların ezel hükmüyle ve yeniden dirilmeye Toprağın bereketiyle Ecdadın teslim ettikleri emanetlerle Durmadan devam eden zamanın aşkın sevda güzelliğinde Gök kuşağı renklerinde Umutlar zindeliğinde sudur eden şevkle Eğer bir mazlum rahmeti halk eden gerçekse ve seninle Ne deyim şimdi Boğazımda düğümlenen hüzün kimindi Resimlerin karelerinde ikram ettiğin tebessümler senindi On dokuz yıldan sonra Babamın hasreti vardı suskunluğunda Şimdi birliktesiniz, hesabın dirliğinde haşyete amadesiniz Ne gelirse elimden Kalan nefesler kalbimle hissedildiğinden Ruhum nihayeti bildiğinden, gül kendisinden beklenildiğinden Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 19, 2008 Artık bir söz etmiyorum Nefeslerimi sabırla derleyip düşünüyorum Halin ikliminde nefesleniyor ve idrake yöneliyorum Ne küsmek ne de kızmak Benim hasletim olamayacak karar verdim Hikmetin nedenlerine yöneldim, aşkın seyrine indim Sevdayı böyle anladım Hazzın heveslerde olmadığına inandım Umudun baharlarına, yağmurun sağanağına imrendim Varlık adına her ne varsa Hareket ve kuvvetin sahibi mutlaksa Tekebbür ve enaniyet dışlandıktan sonra kalanlarıyla Ceddim çok anlatmış Meğerse tarih sayfalarına neleri yazmış İbret almak insan kimliğine haiz duyarlılıksa, varmış Artık çok düşüneceğim Aklıma geleni söylemeden demleyeceğim Aşk şayet hakikatse sayfalarında hazla nefesleneceğim Sırlarımla göçmeyeceğim Sinemde derlediğim silinmeyenleri arz edeceğim İnsan kimliğine, kulluğun renklerine ibret için sereceğim Hak ve hakikatleri Yüreğimde uhde bırakan gerçekleri Zandan azade olan hikâyeleri, kelamı kemaliyetle anacağım En temel özelliğim Bir fazilet olarak telakki eğlediğim Kalbimle, dilimin müsavi olmasıdır ve böyle hikâye edeceğim Oysaki ne yazar ve ne de şairim Ben sadece fakirliğiyle halini yazan zadeyim Yoktur bu manada hiç bir hevesim, kalbi hissedişle nefeslenirim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 19, 2008 Nedendir bilinmez Halimin yılgınlığı kimselerce keşfedilmez Kalbi solgunluğum hissedilmez ve gözler mefkûreyle netleşmez Yıllarca derlediğim Ve gönül bahçemde muhafaza ettiklerim Hicranı nefeslerle sabrı demlediğim ve ötelerle zenginleştiğim Aşkın güzelliğinden Sevdanın harlaşan bendindeki nefeslerden Mukaddesat adına nefsi vazgeçtiklerimden ve hüzünle giderken Toprağın bağrında Netleşmeyen ayni maslahatların tuzağında Dağlayan gönül yaralarında, uzaklaşılamayan kaygı ve zanlarla Nefsimi nizam etmek İmtihanın sürecince tevazuuyla nefeslenmek Azimet için irade gerek, akıl bendinde bilgi aydınlığı neye denk Hıncı ötelemek Sevgiyle barışık nefeslenmeyi öncelemek Dostluk için illaki muhabbet gerek, hakkaniyet kimin için sebep Ayıplarla uğraşma Karalar içinde zihnini bağnazlıkla hiç yorma Yiğitsen mizandan korkma ve cennet için avunmaya asla yanaşma Her ne yaparsan Kimler için niyetle, kalbi hissedişle anarsan İyilik ve ihsanı hasretmeden horlarsan, aşkı hevesine bulaştırırsan Âdem, adamsa değerdir Nisa kimliğinde edep en mukaddes hazinedir Zarafet şayet sorgulanacaksa, açacak güllerin suhuletinde gizlidir Yaşamak yerinde saymak değildir Telakkiler ve meşveret zindeliği çok gereklidir Ön yargılar bilinçsizliğin en bariz delilidir, ihlâs erbabı çekinmelidir Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 19, 2008 Nihayet Bende dalmıştım sessizliğimle derinliğe Bin bir düşünceler eşliğinde, pürmelâl dikkat refakatiyle Dinlediğim Tambur ve ney eşliğinde hüseyni makamıydı Fark etmediğim halde önüme ne kadar hazin sayfalar açtı Alıp götüren Ötelerin dirliğinden güzellikleri resmeden Mazinin fevkalade güzelliğinden ve muhkemleşen değerinden Sazendeler Sukutu hal ile nefeslenen bariz güzellerdir Perdeler arasında, ebrunun safhalarında ve hattın cenahında Ulvileşen nefesler Gamı kederi def eyleyen latif tefekkürler Sema eden, figanıyla inleten bülbüller, sükûnetli açan güller Renkler içinde Şayet reyyan kokuları bir gerekçeyse Akıl ve idrak kim bilir nelerin tahkikinde ve hevesler bilinince Ne anam ve dahi babam Emanet hükmünde nefeslenen refikam Kalbimi hakkın aşkından azade eğleyen varlığımsa en hazin gam Halimi ihata eden bezirgân Müteretlik hali yaşıyor imanı zaafı olan İradesinde tercihler sıralayan, duygularının harmanında boğulan Nihayetinde İhtiyaç olan bir yudum su ve bir sokum ekmek Şayet hakkıyla bilinse ne kadar büyük bir değerdir sabreylemek Mütemadiyen yemek Kalbi estetiği kaybederek nahoş nefeslenmek İnsan kimliğinde ar gerek, adabı muaşeretin faziletine icabet etmek Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ali NFK 8 Report post Posted December 19, 2008 Yüreğine sağlık gönüldaş. Tekrardan Allah rahmet eylesin deyip taziyelerimi bildireyim. Allaha emanet. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 20, 2008 Çok teşekkürler ediyorum... Kalbi güzelliğiniz için sürur diliyorum... Cenabı Hak ve takeddes hazretleri hoşnut olsun... Diliyorum ve muhabbetle selam eğliyorum efendim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 22, 2008 Ne yapsam da olmuyor işte Sensiz yine yalnızım ve yine mehtaba adandım Kalbi solgunluğumda ve halimin sukutuyla açziyet içinde nefes aldım Bildiğim ne kadar hicran varsa Hüzün lime lime halimi bedelsizce teslim alsa da Gözyaşlarım kendi ikliminden çaresizce boşalsa da gönül aşkla yasta Sevgili neden bu kadar uzattın Unutmaların hasretiyle kalbime perişanlığı yaşattın Hayatı hazanla anlamlaştırdın, gecelerde figanla ruhumu da sızlattın Nerde boynu bükük birini görsem Sukutun ikliminde hicranım nüksediyor kendiliğinden Sevgili şimdi çok habersizdir benim aciz halimin eşsizleşen sefilliğinden Dertlerimle demlenerek nefeslendim Kimseye bir menfaat gözeterek muhabbet beslemedim Kalbimin dilimle eşit olmasına çok gayret ettim bükülmedim hüzünlendim Hareket ve kuvvetin hikmetine yöneldim Zerrede gizleneni tefekkür ederek halime nazar ettim Fani olduğumu anlamakla yetinmedim, idrak safhalarına müracaat ettim İşte o vakit sadece niyaz ettim ve sevdim Senin yokluğunla nedamet etmeden suhuletine gıpta ettim Hıncı terk ettim, kederimle hüzünlenerek umutları körlüğe hapsetmedim Seni ve zarafetini haliyle naifliğini Kelamın kemaliyetiyle zikrederek gönlüme teselli verdim Umudun hasretine yöneldim, asudeliğin baharlaşmasına çok ihtimam ettim Her açan gün misali hasretle bekledim Sessizce çekilen güneşle halime yönelip kulluğu keşfettim Senin özleminle edebin güzelliğini teneffüs ederek kalbi inşirahlar diledim Vuslat için, zahiri şimdi söyle neyleyim Kalbi hissedişlerinle ve aziz nefesinin güzelliğinde eridim Demek ki bahse konu aşk buymuş dedim ve ölümdeki dirliği hususen anladım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 24, 2008 Söyleyemem derdimi Serdedemem yıllarca sakladığım kederimi Talihsiz kaderimi, hicran içinde dirliği arayan nefeslerimi Masumca aranmıştım Sessizliğimle içime atıp ne kadar kıvranmıştım Sukut etmeye mecbur kalmıştım, kederimle baş başaydım Çareler elimde değil Umutlar düşlerimin sermayesine ne kadar kefil Sabır toprağından nüksediyor sukutumla kahır neyleyim akıl Yıllardır sabrettim Kanaat içinde nefeslenerek ömrümü de tükettim Şimdi eşlik ediyor halime takatsiz kalbim ve fersiz gözlerim Neden hicran yakın Sanki hüzün sinemde durmayan sancılı bir akın Gelin bir nazar ederek solgunluğuma acımadan sizlerde bakın Ressam dostlarım Portemi çizerek yılgınlığımı cana resmetsinler Şair arkadaşlarımda miskinliğimden dem vurarak yâd etsinler Derlediğim çilelerimi Kalbi hissedişlerle yazdığım hüzünlü hikâyelerimi Sürurla dönmeyen suskun dilimi, ruhumu bekleyen güzellikleri Anlamak adına kanmak Ona mahrum kalarak nefeslerde solgunluk yaşamak Manadan uzaklaşarak, hakikat ikliminden koparak elem yaşamak Gözlerden boşalan yaşları Kireçleşmemiş kalplerin duyarlı ve hamiyetli katkıları Muhabbet ikliminden sudur eden ve edecek olan sevdalı sancıları Beklemek ve umutla nefeslenmek Aşk ile dirliğin inkişafına meylederek ulvileşmek İnsanlığı hissetmek, meşveret içince edeple birlik için kenetlenmek Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 25, 2008 Başımı aldım gidiyorum Hesap etmediğim bir istikamete doğru yöneliyorum Hazanlaşan ağaçların altından ve terki mekân edilen sokaklardan O kadar sakin ve fakir ki Kim ve kimseler yok, terk edilmişlik yüreğimi dağlıyor Gözlerim buğulanıyor ve kalbimin burukluğu nüksediyor derinliğimde Etrafa bakınıyorum Yapraktan yoksun dallar üzerinde kuşları fark ediyorum Hiç ses çıkartmadan ve dalgın bakışlardan serencamlarını anlıyorum Yalnızlığa adımlayarak Kalbi hissedişlerimle nihayetimi sorgulayarak gidiyordum Hareketsiz yatan kediyi fark ettim ve eğilerek onun geçmişine gittim Sokaklar ağlıyordu Duvarlar yas içinde hicrana yaslanıyor ve boş bakıyorlardı Üzerlerinde ne bir çocuk ve ne de bir oynaşan hayvan vardı yalnızdı Evlerin perdeleri Alel usul duruyor ve hüznü bariz bir şekilde haykırıyordu İnsanlar yoksa ve hatta bir canlı bulunmuyorsa anlamsız kalıyorlardı Anlamak için merak Akıl için idrak, kul için mutlak olan kalbi itminanlık ve inançtı Kitabı celille hikâye edilen nesillerin ve evrenselliğe amade sezişlerin İnsan kimliğinde Kin ve nefretin, marazlar içinde gerçekleşmeyen hissedişlerin Ancak iyilik ve hoş görünün, müsamaha içinde kenetlenecek elbirliğin Göçüp giden nesillerin Ön yargısız nefeslerin ve kelamı kemaliyet içinde zikretmenin Hasretiydi andığım ve kültürel erozyondan en bariz korku okunuyordu Örf ve ananelerimiz Küreselleşme vaadiyle terk ettirilen en değerli faziletlerimiz Mürebbi kimliğinde gezinen ve kalbi boşluk içinde nefeslenen hüznümüz Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 26, 2008 Dürüst olmayı diliyorum Çünkü kalbimin sahibiyle barışık yaşıyorum Ruhuma sancılar değmesin ve ateşin renkleri hiç ürkütmesin Evet, geldim, gidiyorum Zaman içinde kimlik değiştirmek istemiyorum Varlık namına hırslanmadan ve hak adına duyarsız kalmadan Toprak kokusundan uzaklaşmadan Hasredilen sevgiyi dışlamadan ve yıldırmadan Bahanelere boyanarak fırsatçılık yapmadan göçmeyi diliyorum Nüfusum artması için Taraf etrafıma mavi boncuklar dağıtarak Gücümün yetmediği işlere bulanarak ve haksız çıkar sağlayarak Sürekli vaatlerle oyalamak Ve umutları solgunluğun kadrine bırakarak Velhasıl usulen takiyye yaparak kalbimle bizar olmak istemiyorum An ve akan her zamanın Niyetiyle ve gayretiyle anlamlaşan insanın Mütemadiyen ve asliyetinden ziyade zikredilen anlamsız sevdaların Aşk için çileye boyananın Sevda bendinde sabrı hakkıyla anlayan canın Kader sayfasında yazılan her satırın ve cüzi iradeyle anlamlaşanların İnsan kimliğinde bir fetret yaşamadan Dost ve insanları hiçbir haksızlığa uğratmadan Zulmü alkışlamadan, şeri hukuku ötelemeden ve nefeslerin derinliğinde Bekleyen mizan kimin kefiliyse Kabir âleminde haşyet iklimi mücerret hakikatse Penceremde netlik ve eminlik, kalbimde dirlik ve serinlik bariz dileğimdir Kimseyi şikâyet etmeden Ve gönüllerin güzelliğini keşfetmeden arî olmam Mütemadiyen hazanı soluyarak, solgunluğa maruz kalmayı hiç istemiyorum Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 26, 2008 Çok iyi hatırlıyorum Henüz altı yaşlarındaydım ve sadece nazdım Sabahın ilk ışıklarıyla sokağa çıkmıştım ve yalnız geziniyordum Sokakta sessizlik hâkimdi Hiçbir yerden ne ses ve ne de seda duyulmuyor Kuşatan yalnızlık ve merak için gizlediğim haylazlık yaklaşıyordu Birkaç ev ötede bulunan Ve nihayet iki katlı olan arkadaşların evleri vardı Demir kapısı ilk karşılayan olunca ve sessizlik halimi de kuşatınca Şevksiz yutkunmalar Ve nazarıma takılan yırtık bir meşin topun içiydi Bir müddet durdum ve kapıyı açarak beton zemindeki topu almıştım Gizli bir haz duyuyordum Fakat sevincimi gizleyerek, merakı kuşanıyordum Nihayet koşarak evimize geldim ve anneme sevinçle hikâye ettim Annem dikkatlice yüzüme baktı Ve yüreği burkularak çaresiz anlatmaya başlamıştı Oğlum senin olmayan ve emanetinde bulunmayanlardan mesafeli dur Başkasına ait olana heveslenme Bir yolunu bularak ta elde etmeye asla cüret etme Çünkü sen sahipsiz değilsin ve hepimizi yoktan var eden Allah bilir Her ne yaparsan ve niyetlenirsen Neticesi muhakkak seni bularak vadi yerine getirir Haram lokma ve habersiz alınan her vasıta senin başına bir beladır Unutma ve heveslerinle avunma Bulduğun her şeyi kendinin sanma ve hazla aktarma Öncelikle bir düşün ve daha sonra neticesiyle baş başa kalacak işin Haydi, aldığın gibi geri götür Bu yapmış olduğun hareket kulağına küpe olsun demişti Ve ben suskunluğumu muhafaza edip hiç olmayan topu geri vermiştim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted December 27, 2008 Yıllarca dem vururlardı Makamda nihayet bir imtihan safhasında adımdı Fakat mütemadiyen zikredilenler gereği gibi anlaşılmadı ne acıydı En yakın dostlarımız Ve muhabbet ikliminde arkadaşlık kurduklarımız Yıllara sâri umutlarımız ve tevdi edilen makamla madara olanlarımız Fevkalade yönetim zafiyeti Etrafında pelesenk olunmadığında hazır zafiyetleri Gaye diye yıllarca masum nefesleri sömürdükleri ve aşikâr hevesleri Kamu malı derler kullanırlar Mizanı zikrederek takiyyeyi kuşanırlar ve arlanmazlar Canım ciğerim, kıymetli kardeşim, muhakkak ki hizmetinize amadeyim Diyerek, gizli hedeflerine Ele geçirdikleri saltanat ve şatafatlarına akıl sır ermiyor Utanmadan sohbetlerde başköşeye geçerek taltifle vaziyet ediyorlar Ne yapsın efrat zavallı Eşine, dostuna iş imkânı ve atılan takla sayısıyla orantılı Güya maslahatlar kralı ve hiç elden bırakılmayan akıl hocalığı da sırası Nihayet genel sekreterdi Üç konuda, tenakuzlar zikredildi ve birden ters düşüldü En liyakatli ve başarılı bulunan fakirliğim, tenzili rütbeyle kaygılandırıldı Şayet devam edersem Tüm idari imkânların elimden alınacağı sancıyla anlatıldı Ve bir manada ihtar edilerek, onca yıllık idareciliğim nasılsa tırpanlandı Neydi hassasiyetim ve derdim Aç açık gezen ve mütemadiyen terletilen şirket işçileri Her aşamada gönüllü köleliğe tabi tutularak, çaresizlikleri kullanılıyordu Ne mesai veriliyordu ve ne de izin Ve hatta talimatla özel hizmetlerinde çalıştırılıyordu Nihayet bir insan olarak ve kalbi hissedişlerime tutunarak sorgulamıştım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites