Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Achar

Admin
  • Content Count

    1,001
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    24

Posts posted by Achar


  1. Öyle bir Baykal manşeti atıldı ki...

    Deniz Baykal, CHP'nin 32. Kurultayı'nda yeniden genel başkan seçildi. Kurultaydan sonra hangi gazete, hangi manşeti attı?

     

    En güzel manşet Star'dan geldi. Star gazetesi, muhaliflerin aday olarak teklif edilme imkanını bile ortadan kaldıran tüzük değişikliğinden hareket ederek manşetini oluşturdu. Öteki gazetelerin CHP kurultayı ile ilgili haberlerinin başlıkları şöyle idi:

     

    Zaman: Kurultaya tek aday olarak gitti. Allah sağlık verdikçe beraberiz

    Milliyet: CHP'de 10. Baykal dönemi

    Hürriyet: Baykal'la devam

    Sabah: İslam laiklikle çok daha güzel. Baykal. 10. kez seçildi

    Akşam: One man show / Tek kişilik şov

    Birgün: Orada bir kurultay var soldan uzakta

    Bugün: Demediğini bırakmadı

    Cumhuriyet: Yeniden seçildi, iktidara yüklendi / Türkiye yol ayırımında

    Güneş: Baykal'la devam

    Milli Gazete: Ver korkuyu, ver korkuyu

    Posta: CHP'yi beğenmeyen kendi partisini kursun

    Radikal: Başı sonu belli kurultay / Konuşamadılar bile

    Takvim: Yeniden Baykal

    Taraf: Artık deviremezler / Tam ulusalcı oldu

    Tercüman: Kurultayda herkesi kucaklıyorum dedi / Baykal'dan geç kalan doğru

    Türkiye: Bir CHP klasiği

    Vakit: Baykal bozuk plak gibi

    Vatan: 10'da 10 yaptı

    Yeni Asya: (Haberi birinci sayfadan görmedi)

    Yeni Çağ: Türkiye sahipsiz değil

    Yeni Şafak: İslami vaadler.

     

    star_manset.jpg

     

    Samanyoluhaber

     

    Manşetlerin herbiri ayrı komedi : ))


  2. 'İstikrar senin neyine Vesâyet?'

     

    Üniversiteli Kadınlar Derneği'nin İTÜ'deki toplantısında sarfedilen sözler hafızalardan silinmedi. Ahmet Turan Alkan 'Yahu şiir gibi cümle' dediği bu sözü bakın nasıl yorumladı

    19 Nisan 2008 11:00

    113739.jpg

    Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği'nin İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka kampusünde düzenlediği 'Önder Kadınlarımız' toplantısında konuşmalar hala hafızalardan silinmedi. Konuşmalarında İmam-Hatip öğrencilerinin burslarının kestiklerini açıkca ifade edildiği toplantıda Kur'an'a ve başörtüsü takan Müslüman kadınlara yönelik skandal açıklamalar yer almıştı.

     

    Camilerde okunan ezandan ve Kur'an'dan rahatsızlıklarını açık bir şekilde ifade eden dernek üyesi kadınlardan birinin evine termizliğe gelen kadının AKP'ye oy vermesine gösterdiği tepkiyi ele alan Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan bu durumu bakın nasıl yorumladı.

     

    İSTİKRAR SENİN NEYİNE VESAYET

    Haberin tarihi hakkında bilgi bulamadım; Youtube'a 9 ay önce yüklendiğine göre yeni değil; hayli zaman olmuş besbelli.

     

    Üniversiteli Kadınlar Derneği'nin bir toplantısında çekilmiş video görüntüleri; gizlisi saklısı olmadığı da açık, çünkü profesyonel kamera tarafından kaydedilmiş, bir televizyonun haber bülteninden kopya edilip Youtube'a konulmuş. Bir kadın konuşmacı, oturduğu yerin civarındaki caminin hoparlör yayınından şikayetçi, diyor ki,

     

    -Ezan!.. Hadi ezan ama bir de 11 civarında Kur'an okumaya başlıyorlar... Mânidar bir sükût faslından sonra aynı imâlı vurgu ile ilâve ediyor,

     

    -Ve her gün...

     

    Hmm, demek sistematik, hatta "odak" şeklini almış bir kalkışma söz konusu; ezan hadi neyse ama her gün saat 11'de Kur'an okumak... Affedilir gibi değil! Ardından bir başka konuşmacı,

     

    -Türban için başa bağlanan... o Kur'an'da adı geçmeyen baş sargısı için beyaz çarşaf giyiyor ve ortaya çıkıyorlar bu ne utanmazlıktır arkadaşlar, çok üzüldüm...

     

    Hani böyle bir kavram Kur'an'da geçse, belli ki hanımefendi de gereğini yerine getirecek ama geçmiyormuş; ne kadar üzülse haklı yani...

     

    Sazı öteki alıyor,

     

    -O kafalarına saten pırıl pırıl başörtülerini takıp başları dik bir şekilde yanımızdan geçişlerini hazmedemiyorum!..

     

    Hazımsızlık kötü şey; hele kıskançlık daha beter: Kur'an'da başörtüsünün adı geçmiyor, hele "saten başörtüsü" hiç; geçse, belki hazmedebilecek hanım teyzemiz.

     

    Bir başkası kafayı İmam-Hatiplilere takmış; vaktiyle bunlar İmam-Hatipliler üzerinde hayli çalışmışlar, demişler ki, "Arkadaş, çocuğunu alalım, [okul masraflarını) biz üstleniyoruz... biz onu koyalım normal liseye, bursunu da bağlayalım..." Sonra n'olmuş, çocuklar eski tas eski hamam; bunun üzerineee, "döndüremeyeceğimizi anlayınca bursu da kestik..."

     

    Öyle ya; besle kargayı...

     

    Bu iş böyle gitmez; ilerici, aydın kadınlar birleşip çalışmalı; öyle ağlayıp sızlamakla olmaz; nitekim bir başka konuşmacı kadın, işe tâ muhtarları "elde etmek"ten başlamak yanlısı,

     

    - Seçimler geliyor; muhtarları elde etmek zorundayız; sadece muhtarları ve mahalleleri elde edersek işi başarabiliriz arkadaşlar ama bunu medyaya yaymadan kendi aramızda ve bütün bulunduğumuz alanlarda, her yerde bizim kafamızdaki muhtarlar çoğu kadın olmalı, erkekler de bizim kafamızdaysa erkekleri de...

     

    Haydi muhtarlar iyisiniz iyi! 'Elde edilmek' az mazhariyet değil ha! Elde var muhtar; başka?

     

    Üniversiteli aydın kadınlarımızdan biri, evine temizliğe gelen kızcağıza takmış, siyasi eğilimini sormuş,

     

    - Yanımda çalışan kadının bile... ertesi gün, "AKP'ye verdim abla", niye evladım AKP'ye?... Köprülerde yazıyor ya, şunu yaptık bunu yaptık. İstikrar senin neyine Vesâyet... istikrar senin neyine?..

     

    Yahu şiir gibi cümle; Teşhis, İstiâre, Târiz, Tenâsüb, Tevriye, Hüsn-i tâ'lil, İstifham, Terdid, Kinâye, bilumum edebî sanatlar cümlede resm-i geçit halinde... Al edebiyat dersinde evire çevire okut:

     

    -İstikrar senin neyine Vesâyet, istikrar senin neyine?..

     

    -Çoğulculuk senin neyine Vesâyet, şeffaf toplum neyine?

     

    -Din ve vicdan hürriyeti senin neyine Vesâyet, fikir hürriyeti neyine?

     

    -Bunlar kaka şeyler Vesâyet; al sana yargıç devleti; al sana otokrasi, al sana Köy Enstitüleri, Halkevleri, 10. Yıl Marşı, al sana altı ok!

     

    Haddini bil Vesâyet; vesâyet altında yaşa; "vasîler"ine dua et!


  3. Achartave, ama benim rekorumu kıramayacağını biliyorsun :P Kimse -'lerde yapamaz :)

     

    İddia ederim paint yapar :P

     

    Acharteve nasıl yapacağını anlatıyorum, dikkatle oku çok önemli bir tiyo :P Ekrana tüm dikkatinle odaklanıyorsun, hayatla ilgili ne kadar sorun, mutluluk ne varsa siliyorsun, sadece oyun ve sen, başka kimse yok, sol üst köşede ki kareye, al sana al sana diyerek hücum ediyorsun, olmadı mı, savaş alanındaki savaşçı gibi bütün atikliğinle, kudretinle, bütün aşkınla bir daha bir daha, gerekirse ekranın camına yapışacaksın, ya istiklal ya ölüm. :P Nasıl anlattım ama, bu iyiliğimi unutma senden başkasına da anlatmam :P Aha buda benim rekorum, Dervish seninle sonra görüşeceğiz :Prekorjg7.jpg

     

    Ne gerek var o kadar atraksiyona kardeşim paint diye bi program var vindovzla veriyorlar : )


  4. Kaçırmayı beceremedim bende, en kısa zamanda çarptırmayı denedim :) 0.07 REKOR BUDUR :P Bu alanda ki rekoru kıracak yiğit göremiyorum :P Kırmızı kareyi kaçıramayanlar bu alana, önemle duyurulur :P İnce ve uzun olan mavi şey çok adi :P Bunların müsebbipi odur :P

     

    En kısa 0,047 yaptım :P

    En uzun ise 27,078 B) (ilerlettikçe editlerim herhalde : ))


  5. Almanya'da okulda namaza izin

     

    Berlin İdare Mahkemesi, 14 yaşındaki bir Müslüman öğrencinin, ders saati dışında okulda namaz kılmasına izin verdi.

     

     

     

    Mahkeme, okul yönetiminin, adı ve milliyeti açıklanmayan öğrencinin namaz kılma isteğine tarafsızlık ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle izin vermediğini belirtti; ancak öğrencinin dinî vecibelerini yerine getirmeye hakkı olduğuna karar verdi. Mahkeme kararında, öğrencinin ders saatleri dışında günde en az bir kez namaz kılmasına izin verilmesi gerektiği ifade edildi.

     

    Berlin, aa

     

    Zaman

     

     

    İki öğrenci namaz kılınca irtica, laiklik naraları atanlar almanyayı da laikleştirirler mi acaba :)

    Ne alaka diyebilirsiniz, alaka şu ki adamlar bu lakliği din gibi benimsemişler. E malum yaymaları korumaları gerekir : )


  6. Senaryo mu çözüm arayışı mı?

    CHP lideri Baykal'a göre "Büyük bir senaryo var." MHP lideri de aşağı yukarı ona katılıyor.

     

    Baykal, senaryoyu Amerika'nın oluşturduğunu, hükümetin ve askerin bu senaryoda rol almaya razı olduğunu, hava ve karadan yapılan sınır ötesi harekâtın, toplumun gazını almak için yapıldığını- yaptırıldığını, sonunda kamuoyunun "siyasi çözüm"e hazır hale getirilmek istendiğini, "Talabani'nin daveti"nin de işi "siyasi çözüm"e sürüklemenin ilk adımı olduğunu, bu arada bir de Anayasa değişikliği yapılacağını ve ondan sonra artık "Anayasa'nın Türk milletinin anayasası olmayacağını" söylüyor. Büyük bir itham.

     

    "Amerika'nın kullandığı bir siyasi iktidar ve bu kullanıma razı olan bir askeri yapı." Çok büyük bir itham. Böyle bir itham karşısında önce Genelkurmay Başkanı'nın "İspat etsinler üniformamı çıkarırım", ardından Başbakan Erdoğan'ın "Siyaseti bırakırım" demesi kaçınılmaz. Peki gerçek ne? İlk bakışta insanın, "Aaa, sahiden de Baykal'ın dediği gibi oluyor" tepkisini vermesi mümkün.

     

    Talabani geldi, DTP yöneticileri ile önce Meclis Başkanı Toptan, ardından Cumhurbaşkanı Gül, ardından Başbakan Yardımcısı Çiçek görüşmeler yaptı. Bir paketten söz edilip duruyor. Amerikalılar operasyonun sürdüğü günlerde bile "Bu iş sadece silahla olmaz, siyasi çözüm de gerekli" diyorlar. Kuzey Irak'tan gelen seslerde de "Meselenin siyasi boyutu dikkate alınmadan çözüm olmaz" sözleri duyuluyor. Evet, tüm bu gelişmeler, ucu ucuna eklenince "senaryo" kurgusu öne çıkıyor.

     

    Baykal, "İş sonunda PKK ile masaya oturma noktasına gelecek" bile diyor. Ve o iddia için de "Acaba mı?" kuşkusu doğuyor. Ama ana muhalefet mantığından çıkıp, bir başka mantığı devreye sokmak da mümkün. Yani Baykal'ın bu senaryosuna mukabil, bir başka senaryo daha oluşturmak... Şunları düşünelim: -Türkiye'de hem askeri hem sivil kanat, çok uzun zamandan beri terörle mücadelenin sadece askeri yöntemle mümkün olmadığını seslendiriyor. Son MGK'da da bu, kayda geçirildi.

     

    Öncelikle dağa çıkışın önlenmesi, bunun için de dağa çıkışın zemininin ortadan kaldırılması, bunun için de bölgede sosyal, kültürel, ekonomik adımlar atılması düşüncesi Ankara'nın ortak kabulü halinde. Bu, kamuoyunun da benimsediği bir düşünce...

     

    Amerika'nın "PKK ortak düşmanımızdır" dediği, terör örgütünün uluslararası planda tecrid edildiği, hava ve kara harekâtı ile "PKK'nın bitiş sürecinin başladığı"na inanıldığı, yani Türkiye'nin önemli bir psikolojik üstünlük sağladığı bir safhada, bölgede atılacak olumlu adımlarla terörün sosyal zemininin yok edileceği de, öngörülen, dillendirilen bir tasarım. Ben de yazılarımda bunu ifade ettim. Ve ben, hükümeti, askerleri bilmem ama (!), benim bu düşüncemin Amerikalılar'la bağlantılı olmadığına yüzde yüz eminim. -Gelelim Talabani'ye... Talabani Irak'ın Cumhurbaşkanı.

     

    Evet bir Kürt. Ama ne yapalım ki Irak'ta o cumhurbaşkanı seçildi. Ve ne yapalım ki Irak'ta Kürtler var. Irak'ta Kürtler'in var olduğunu Amerikalılar yanında, Irak'ın Arapları da, Şiileri de, Sünnileri de, Türkmenleri de kabul ediyor. Farklı Arap ülkelerinden gelen 1500 Arap parlamenter Erbil'de, yani Kuzey Irak'ın başkent diye takdim ettiği şehirde konferans düzenliyor.

     

    Erbil'de elçilikler açılıyor. vs. İran Devlet Başkanı Ahmedinejad Bağdat'a geldi, Talabani ile kucaklaştı, hatta ona, onun en sevdiği tanımlama ile yani "Mam- Amca" diye hitap etti. Talabani'nin üstünü çizmek, Ankara için, sürdürülebilir bir diplomasi midir? Baykal olsa "Ben seni tanımayrum" mu diyecekti? -Ya DTP ile görüşmeye ne demeli? DTP'yi yok farz etmek mümkün mü? Adamlar, yüzde 10 barajın olduğu, üstelik o barajın, onların önünü kesmek için konulduğu bir sistemde, engelleri aşarak Meclis'e bir grup taşımışlar. Demek ki, onları taşıyacak bir toplumsal zemin var. Ne yapmalı o toplumsal zemini?

     

    Oy hakkını elinden mi almalı? Bunu Baykal başarabilir mi? Olmaz. O zaman onlarla görüşeceksiniz, onları cüzzamlı konumuna sürüklemek, sorun çözmüyor, aksine sorunu besliyor. Kaldı ki, onlarla görüşmek, onların her talebine evet demek anlamına da gelmiyor. Aksine belki onları, "Türkiye realitesi"ne çekmek için de görüşmek gerekiyor. Bu durumda, Talabani'yi çağırdınız, DTP'lilerle görüştünüz, bölgede terör zeminini ortadan kaldırmak için sosyal, kültürel, ekonomik hatta siyasi ve hukuki anlamda beyin fırtınası gerçekleştirdiniz... Bunlar olmamalı mıydı?

     

    Bunları yapmak illa da Amerika'nın ya da Avrupa'nın taleplerine eklemlenmek anlamına mı geldi? Böyle düşünmek yerine "Keşke bunları, Amerika ve Avrupa'nın seslendirmesine gerek kalmadan yapabilseydik" demek daha doğru olmaz mı? Baykal'ın komplo teorisi, misyonsuz kalmış bir ana muhalefetin kendi kendini dolduruşa getirmesi gibi görünüyor. Gevşek zeminde gaza basmak, heyecanlı ama boş nutuk, yani bir patinaj... Oysa böyle yol alınmaz.

     

    Ahmet Taşgetiren / Bugün


  7. Kelime-i Şehadet'i ölmeden 2 gün mütemadiyyen söylemişse, kalben de tasdik etmiştir. E kliseye götürecekler bu nasıl iş? Neyse inşallah müslüman olarak ölmüştür. Bunda da bize bir ibret var. Müslüman olarak öl, hıristiyan olarak defnedil. Elhamdülillah Müslüman aile de doğduk.

    Vasiyet edebilirdi Müslüman gibi defnedilmeyi. Belki de etmiştir, o da ayrı mesele.


  8. Başlıca dosya paylaşım sitelerini ve dosya yüklemeyi anlatacağım.

     

    Dünya çapında bir paylaşım sitesi olan rapidshare.com özellikleri sınırlaması sebebiyle bence pekte kullanışlı değildir.

    Alternatif olarak :

    VipFile

    SpeedyShare

    Yousendit

    Ultrashare

    FileFactory

     

    Siteleri kullanılabilir.

     

    Dosya yükleme işlemi şöyle olacak :

     

    clipboardic9.gif

     

    clipboard1tv0.gif

     

     

    Sanırım yeterince açıklayıcı olmuştur.


  9. http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?sh...mp;hl=kafiyeler

     

    Linkini verdiğim şiir üç heceli değil...

     

     

     

     

     

    O SABAH

     

     

     

    Kureyşin kapısında o sabah bir Yahudi:

    «Soylu insanlar, dedi;

    Var mı dünyaya gelen bir erkek çocuk sizde?

    Gece, kabilenizde?»

    «Bilmiyoruz!»... «Arayın, sırtında işaret var!»

    Araştırıp buldular.

    Yahudi, Nur-Çocuğa baktı: İlâhi nişan!

    Homurdandı perişan:

    «Peygamberlik İsrail Oğullarından gitti.

    Olacak oldu, bitti!

    Devlet sizin artık, Doğudan Batıya dek.

    Devlet ki, yok ona denk!»

    Aynı sabah, Medine...

    Bir Yahudi yine,

    Bağıran, çığlık çığlık:

    «Yandık, çöktük, yıkıldık!

    Şafak vakti bu gece,

    Gölgeler titreşince,

    Bir yıldız doğdu: Ahmed,

    Bizim için kıyamet!»

     

    Yukarıya kopyaladığım şiiri de kesin Üstad yazmamıştır. Esselam ın 6. şiiri de değildir.

     

    Kesin. Kesin...!

     

    -Makas kesmiyor...

     

    Kestik, sonrada terbiyeye davet ettik. / AcHaRTavE

     

    Kimmiş o kesen, neyi kesmiş ?

    Şu resim olayı benzeri bir olay ile tekrar karşılaşmak vede ikinci bir uyarı yapmak istemiyoruz.


  10. Bildiğim kadarıyla üstad kumar oynarmış hatta bağımlı bile olmuş.

    Avrupaya öğrenci olarak gönderildiğinde derslerden çok kumarla içkiyle ilgilendiği için geri çağırılmış.

    Dönüşü ve Abdülhakim hz.'nin himmetiyle bu türkötü alışkanlıkları bırakmış.

    Kumar meselesi doğrudur, Üstad Bab-ı Ali de anlatmış zaten ayrıntısıyla. Üstad Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleriyle tanıştıktan sonra (belkide bir süre önce tam olarak hatırlamıyorum) terketmiştir kumarı.


  11. Konu başlığında sadece hangi burçta olduğumuz soruluyor.Burçlar hakkındaki fikirlerimiz değil.Verdiğimiz cevaplarda buna riayet edersek konu dağılmamış olur.İsteyen arkadaşlar başka bir konu açar ve diledikleri gibi fikir beyan edebilir. :D

     

    selametle...

     

    Bakın bu mesajınız polemik unsurudur : ))

    O sebeple konu kilitlenebilir hatta uçurulabilir :D

    İşin şakası bir yana bırakın sayın yöneticim istediğimizi yazalım, özgürlük isterük :D

    Hem konu dağılmısa ne olur ? Polemik içermediği sürece, geyik amaçlı açılmış bir konu nihayetinde.

    Burcumun aslan olduğunu şuraya iliştireyimde ikinci bir fırça yemeyeyim :D

×
×
  • Create New...