Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

mukarrabin

Editor
  • Content Count

    744
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    15

Posts posted by mukarrabin


  1. 03 Ekim

     

    Cehennemlik olmanın alameti, Allah Teâlâ'nın rızası için bir fakire bir parça ekmek vermemek. Fakat nefsin isteklerini tatmin etmek için, bir ziyafette yüz altın harcamaktır. Cennetlik olmanın alameti ise bunun tam tersidir...

     

    Ebû Bekir Şiblî (k.s.)

     

    .......

     

     

    04 Ekim

     

    Bu tasavvufun gayesi Allah (c.c) rızasını kazanmaktır. Allah'ın (c.c) emrini yerine getirmektir...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    05 Ekim

     

    Arkadaşlarından ayrılma, yoksa yolda kalırsın veya dalalete saparsın! Topluluktan ayrılan helâk olur. Tek olarak yola çıkma. Çünkü şeytan arkadaşın olur...

     

    İsmail Hakkı Bursevî (k.s.)

     

    ...

     

    06 Ekim

     

    Bidat ehli ile oturana, hikmet verilmez. Bidat ehli ile oturanın üzerine lânet inmesinden korkarım. Kim bidat ehlini severse, Allah Teâlâ onun amelini yok eder ve kalbinden İslâm nurunu çıkarır...

     

    Hasan bin Ali Berbehârî (k.s.)

     

    .

     

    07 Ekim

     

    Sefih ve cahil bir kimse ile konuşunca ona cevap verme. Sükût ona cevap vermekten daha hayırlıdır...

     

    İmam Şâfiî (k.s.)

     

    ...

     

    08/09 Ekim

     

    Zikre gafletsiz ve ara vermeden devam edersiniz bu zikirden kısa zaman sonra zevk alırsınız. Sofi yetmiş bir bin vird çekiyor fakat az geliyor, çünkü zevk alıyor. Hem dünyada hem de ahirette gerçek cenneti yaşayanlar zikir ehli kişilerdir...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    10 Ekim

     

    Kul, nâfileleri yaparken farzları yapmayı unutursa ve bedeni ile ibadet ederken, kalbi Allah Teâlâ'dan gafil olursa, Hak Teâlâ'dan uzaklaşır...

     

    Seri es-Sâkatî (k.s.)

     

    .......

    • Like 1

  2. 24/25 Eylül

     

    Kalbinize "Allah" dedirtmeye çalışın. Bir müddet sonra kalp zikre geçer. Fakat biz zikrin çoğunluğunda değiliz. Biz zikrin huşu ve hudusundayız. Zikir huşu ve huduyla çekilmez, gafletle çekilirse nefse bir şey olmaz...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......

     

    26 Eylül

     

    Cömertlikteki mertebeler üçtür: Sahavet, cud, isar. Hakk'ı nefsine tercih eden sahavet, kalbine tercih eden cud ve ruhuna tercih eden isar sahibidir...

     

    .....

     

    27 Eylül

     

    Bütün kabahatlerden kötü bir kabahat vardır ki, o bir sûfinin cimrilik halidir...

     

    Ebû Abdullah Rodbârî (k.s.)

     

    ...

     

    28 Eylül

     

    Buhl'un besi belaya, hâsı hüsrana, lâmı da levm yani kınama ve kötülüğe delalet eder. Nitekim cimri insan, nefsiyle belada, çalışma ve gayretiyle hüsranda, cimriliği, kimseye faydasızlığı itibariyle kötülenme ve kınanmadadır...

     

    Ebû Ali Cürcânî (k.s.)

     

    .

     

    29 Eylül

     

    Sülûk halinde, vuslat için en seri yol, Hak Teâlâ'dan kula gelen cezbedir. Çünkü Hak Teâlâ'dan gelecek bir cezbe, insin ve cinnin ameline bedeldir...

     

    Ebû Kasım Nasrabâdî (k.s.)

     

    ...

     

    30 Eylül

     

    En üstün cihad (mücadele, savaş) hakkı kabul etmeye alıştırabilmek için, nefisle yapılan mücadeledir...

     

    Ahmed bin Âsım Antâkî (k.s.)

     

    .....

     

    01/02 Ekim

     

    Her fırsatta kalbinizi zorlayınız. Yatarken, otururken, kahvaltıyı beklerken, dilinizi damağınıza yapıştırın, (ders olarak çektiğiniz virdin haricinde) sayı tutmadan ve dilinizi oynatmadan "Allah" deyin...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......

     


  3. 16 Eylül

     

    Duanızı öyle bir delil araya koyarak edin ki, o günah işlememişlerden olsun. O delil, Allah dostudur. Onlara tevazu ve sevgi gösterin ki, sizin için dua etsinler...

     

    Ali Râmitenî (k.s.)

     

    .......

     

    17/18 Eylül

     

    Sofi beş bin zikir çekiyor. Rabbü'l-âlemin ona elli bin zikir çekmiş gibi ecir veriyor. Elli bin sebep olana ve tövbe verene, elli bin bize, elli bin Seydamıza, elli bin Gavsımıza veriyor. Bu böyle ta Peygamber aleyhissâlatü vesselâma kadar gibiyor...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    19 Eylül

     

    Her kim farzları eda ettikten sonra dua ederse, duası kabul olur. Sen, farz olan ibadeti yaptıktan sonra dua ederken bizi hatırlarsan, biz de seni hatırlarız. Bu durum hem senin için hem de bizim için duanın kabul olmasına vesile olur...

     

    Abdülhalik-ı Gücdüvânî (k.s.)

     

    ...

     

    20 Eylül

     

    Ahiretle ilgili hüzün güzeldir. Dünya için üzülmek güzel değildir...

     

    İmam Kuseyrî (k.s.)

     

    .

     

    21 Eylül

     

    Başkasına yağcılık yapandan, doğruluk kokusu gelmez. Kendine yağcılık yapmaksa riyadan ibarettir...

     

    Sehl bin Abdullah Tüsteri (k.s.)

     

    ...

     

    22 Eylül

     

    Elinde malı ve imkânı olan kimsenin ondan olmayana vermesi cömertlik değildir. Asıl cömertlik, malı olmayan kimsenin (eline geçeni) imkanı olana vermesidir...

     

    Ebû Ali Dekkâk (k.s.)

     

    .....

     

     

    23 Eylül

     

    Allah Teâlâ, bir mümin kulunun dilini özür dilemek için açtığı zaman, peşinden de af ve mağfiret kapısını açar...

     

    Ebû Bekir Kettânî (k.s.)

     

    .......

     


  4. 08 Eylül

     

    Dünya murdardır ama ondan da murdar olan, Hak Teâlâ'nın dünya aşkına müptela kıldığı kalptir...

     

    Ebû Abbas Kâssab (k.s.)

     

    .......

     

    09 Eylül

     

    Dünyayı tanıyan ondan soğur, âhireti tanıyan ona ısınır. Hak Teâlâ'yı tanıyan, O'nun rızasını tercih eder...

     

    Ahmed bin Ebü'l-Havârî (k.s.)

     

    .....

     

    10/11 Eylül

     

    Gavs hazretleri buyurdu ki: "Sofinin Nakşibendi olması için en az beş bin vird çekmesi lazım. Ancak vird çektikten sonra Nakşibendi olur..."

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    12 Eylül

     

    Allah Teâlâ'ya itaat etmek, bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarın dişleri de helâl lokmadır...

     

    Yahya bin Muaz (k.s.)

     

    .

     

    13 Eylül

     

    Sizce, çok önemli olan hâcetlerinizi, isteklerinizi farz namazlarda isteyiniz. Çünkü farz namazlarda yapılan dua, farz namazının nâfileye üstünlüğü gibidir...

     

    Avn bin Abdullah (k.s.)

     

    ...

     

    14 Eylül

     

    Duanın kabul zamanları Kadir gecesi, arefe günü, ramazan-ı şerif ayı, cuma günü, gecenin ilk üçte biri, gece yarısından sonra, gecenin son üçte biri, gecenin ortası ve seher vakitleridir. Bunlardan en önemlisi cuma saatidir...

     

    Şâh-ı Nakşibend (k.s.)

     

    .....

     

    15 Eylül

     

    Allah Teâlâ'ya hiç isyan etmediğiniz bir dille dua ediniz ki, duanız kabul olsun...

     

    Ali Râmitenî (k.s.)

     

    .......


  5. 31 Ağustos

     

    Hanım, çocuklar, mal ve mülk, Allah Teâlâ'nın emanetleridir. Emanetlerini istediği zaman alır...

     

    Halid-i Bağdâdî (k.s.)

     

    .......

     

    01 Eylül

     

    Kul, yaptığı taati ile cennete girer; taatindeki edebiyle yüce Allah'a (c.c.) erer...

     

    Ebû Ali Dekkâk (k.s.)

     

    .....

     

    02 Eylül

     

    İrfan sahipleri ile, ancak edep tavrını takınarak oturunuz. Çünkü onlarla otururken edep kurallarına uymayan çoğu kimseler; çok kere ilâhî dargınlığa uğradılar, ve hak yakınlığı divanından da silindiler...

     

    Ebü'l-Mevâhib Şâzeli (k.s.)

     

    ...

     

    03/04 Eylül

     

    Nasıl ki, bir işçi o gün işe geldiğini bildirmek için karta basıyor yevmiyesi yazılıyorsa aynı şekilde sofi de virdini çekiyorsa karta basmış gibi olur...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .

     

    05 Eylül

     

    Edebi basit görenin ifa ettiği sünnetlerde aksamalar olur. Sünnetleri basit göreni farzlardan mahrum ederler. Farzları basit gören, ilâhî marifetten mahrum kalır. Marifetten mahrum kalanın halinin nasıl olacağı da malum...

     

    Abdullah bin Mübârek (k.s.)

     

    ...

     

    06 Eylül

     

    Dünya bir cife (leş)dir. Ondan bir şey isteyen, köpeklerle dalaşmaya dayanıklı olmalı...

     

    Ali bin Ebû Talib (k.s.)

     

    .....

     

    07 Eylül

     

    Allah Teâlâ, dünyaya emretti ki: Ey dünyâ, bana hizmet edene, sen de hizmetçi ol! Senin peşinden koşana da zahmet, sıkıntı ver...

     

    İmam Cafer-i Sadık (k.s.)

     


  6. 23 Ağustos

     

    Allah Teâlâ kimi felakete düşürmek isterse, onu alimlerin ve evliyanın aleyhinde bulunma hasletini verir...

     

    Ebû Türab-ı Nahşebî (k.s.)

     

    .......

     

    24 Ağustos

     

    İlim sahipleri ile konuşurken dilinize sahip olunuz. Evliya ile konuşurken de kalbinizi koruyunuz. Zira bunlar Allah Teâlâ'ya yakın olmakla şereflenmişlerdir. Bunların huzuruna ancak edeple gidiniz. Çünkü onların kalpleri, Allah Teâlâ'nın zikri ile meşguldür...

     

    Ebü'l-Fadl Ahmedî (k.s.)

     

    .....

     

    25 Ağustos

     

    Evliyaya dil uzatan, onlara karşı edep dışı harekette bulunan ve onları inkar eden kimse en kötü hal üzere ölür...

     

    Ebû Abdullah el-Kureşî (k.s.)

     

    ...

     

    26 Ağustos

     

    "Evliya zümresi ile aranızda o kadar mesafe var ki. Sizin içinde bulunduğunuz durumla, onların yaşadığı hale en basit misal şu: Dünya onlara geldiği halde, kaçtılar; fuzuli bir şey almadılar. Dünya size yüz çevirip gittiği halde, siz onu peşinden gidiyorsunuz..."

     

    Ebû Vâsıl Şakîk bin Seleme (k.s.)

     

    .

     

    27/28 Ağustos

     

    Sofi kendisi hatmeye girdi ama virdini çekmedi ise yalnızca kendi hatmesinin sevabını alır diğer hatmelerden sevap alamaz. Eğer virdini çekmişse dünyanın neresinde hatme yapılıyorsa onların hepsinden sevabını alır...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    29 Ağustos

     

    Kul dört şeyle yükselir. Bunlar, ilim, edep, emanet ve iffettir...

     

    Serî es-Sâkatî (k.s.)

     

    .....

     

    30 Ağustos

     

    Müridlerin pek çoğu, mürşidleri ile sohbete devam ettiler. Ne yazık ki, edepten mahrum bulunmaları sebebi ile hiç faydalanamadılar...

     

    İbrahim Desûkî (k.s.)

     

    .......


  7. 17 Ağustos

     

    Şu iki kişinin çıkardıkları fitneyi, şeytan bile çıkaramaz: Dünya hırsına sahip âlim ve ilimden yoksun sûfî...

     

    Ebü'l-Hasan-ı Harakânî (k.s.)

     

    .......

     

    18 Ağustos

     

    Allah Teâlâ'nın sevgili kulları, kavuştukları yüksek derecelere, amellerinin ibadetlerinin çokluğu ile değil ancak edep ile kavuştular...

     

    Ebü's-Suud el-Bazinî (k.s.)

     

    .....

     

    19 Ağustos

     

    Gözünü harama bakmaktan, nefsini isteklerinden koruyup, kalbini devamlı murakabe, bedenini sünneye uygun amellerle mamur edenin ferasetinde hiç hata olmaz...

     

    Şah Şücâ Kirmânî (k.s.)

     

    ...

     

    20/21 Ağustos

     

    Kalp iki kısımdır: Kalb-i hayvanî ve kalb-i insanî. Kalb-i hayvanî bir et parçasıdır. Bu hayvanlarda da bulunur. Kalb-i insanî ise, o et parçasının içinde bir nurdur. Günahlardan dolayı o nur, Arş-ı A'lâ'da dokuz bin yıllık mesafedeki bir ağaça yapışır. Ancak kalp zikrullahla temizlendikten sonra yerine döner...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    22 Ağustos

     

    Sâdâtlar, gözünü ne sağa ne de sola diktiler. Sadece Allah'ın rızasına diktiler; kendilerini kerem kapısında buldular. Siz de öyle yapın...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......


  8. 09 Ağustos

     

    Allah Teâlâ'nın bir kulunu sevmediğinin alameti; o kulun, kendisine faydası olmayan boş şeylerle meşgul olmasıdır...

     

    Abdullah-ı Ensârî (k.s.)

     

    .......

     

    10 Ağustos

     

    Gökten bir taç düşse, ancak onu istemeyenin başına düşerdi...

     

    İmam-ı Kureyşi (k.s.)

     

    .....

     

    11 Ağustos

     

    Allah (c.c) rızasından başkasını kabul etmiyoruz...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    12 Ağustos

     

    Fütüvvet, herkese insaflı davranman fakat kimseden insaf beklememendir...

     

    Hâris el-Muhâsibî (k.s.)

     

    .

     

    13/14 Ağustos

     

    Allah'tan başka bir şeyi vird esnasında düşünmek gaflettir. Mürşid, Allah'ın yarattığı (dağ, deniz vs.) hiç bir varlık ve hiç bir şahıs düşünülmez. Sadece Allah celle celâlühû düşünülür...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    15 Ağustos

     

    Güzel huylu günahkarlarla sohbet etmeyi mutaassıp dindarlarla sohbet etmeye tercih ederim...

     

    Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.)

     

    .....

     

    16 Ağustos

     

    Feraset, kalbe gelen ilk düşünce olup peşinden ona ters bir düşünce gelmez. Eğer kalbe gelen bir düşüncenin peşinden onun aksi bir düşünce gelirse, o feraset değil, sade bir düşünce ve nefsin sözüdür...

     

    Cafer Haddâd (k.s.)


  9. 01 Ağustos

     

    Hangi iş olursa olsun, dinin emirlerini uygunsa zikre dahildir...

     

    İmam-ı Rabbanî (k.s.)

     

    .......

     

    02 Ağustos

     

    Zikir veliliğin diplomasıdır. Zikirde başarılı olan kimseye bu diploma verilir. Zikirden uzaklaşan kimse velilikten azledilir...

     

    Ebû Ali Dekkâk (k.s.)

     

    .....

     

    03 Ağustos

     

    Gücün yeterse dünyada hiçbir şeye kızma...

     

    Hamdun Kassâr (k.s.)

     

    ...

     

    04 Ağustos

     

    Kim Allah ile yetinmezse Allah onu halka muhtaç eder. Kim Allah ile yetinirse Allah halkı ona muhtaç eder...

     

    Müzeyyin (k.s.)

     

    .

     

    05 Ağustos

     

    Kalbe Allah korkusu yerleşince dil faydasız sözleri terkeder...

     

    Ebû Ali bin Kâtib (k.s.)

     

    ...

     

    06/07 Ağustos

     

    Dil meleklere, kalp ise Allah'a (c.c) aittir. Cehri zikirde nefis tehlikesi çoktur. Riya girebilir. Hafi zikir, safi Allah'a aittir. Melekler ona karışamaz...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    08 Ağustos

     

    Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esaret yoktur. Gaflet ağırlığı olmasaydı şehvet galip gelmezdi...

     

    Ahmed bin Hadraveyh (k.s.)

     

    ......


  10. Yazık

     

    Sayarak görünmez öteyi yalan,

    Her şeyi bir tasın içinde bulan;

    Dar şiara yazık, şiara yazık!...

     

    Kalemin sırrına ermeden bir an,

    Yalnızca hevesten ibaret kalan;

    Her şiire yazık, şiire yazık!...

     

    Harf harf eriyorken hecede zaman,

    Hikmetten büsbütün habersiz olan;

    Bir şaire yazık, şaire yazık!...

     

    Bir lahza durmayıp daim yol alan,

    Hakîmden çok uzak yollarda solan;

    Kör şuura yazık, şuura yazık!...

     

    Ankara, Nisan 2011

    • Like 1

  11. Geçmeden

     

    Ölünün ardından ağlar da insan,

    Gariptir, içinden güler kendine.

    Dil tutulur amma hâl ile lisan,

    Küfreder, bir âdet sözün aksine.

     

    Kalbin kârı ibret, gözünse seyir,

    Akıl, yakasından çekilen çocuk

    Yahut bir davete koşan misafir,

    Ölünün evinde garip maymuncuk.

     

    Yanaklardan iner, iner de yaşlar,

    Hayret eder inci mercana gönül.

    Hayrete ne hacet, ağlasın kuşlar,

    Ağlamak ibadet, ağlamamak zül.

     

    Ölümsüz ölüler şehri kabristan,

    Ne gideni eksik ne de geleni.

    Aslından uzağa bir kurak bostan.

    Toprağa yakına, esrar madeni.

     

    Kabir, derinliği bir insan boyu,

    Köşesi oyulmuş lanetli bina.

    Daracık ve dipsiz karanlık kuyu,

    Bir taşın yüzünde beliren mânâ.

     

    Ve telaş!... Kürekler kalkar ve iner,

    Ve alçalır sesler: Ölmüşse ölmüş.

    Bir korku, bir arzu göğüse siner,

    Olmasın olmasın böylesi bir düş.

     

    Hüznü perde perde örter hakîkat,

    Günyüzüne çıkar, keşke, keşkeler.

    Soğuk bir manzara sanki bir tokat

    Gibi çarpıyorken düşer maskeler.

     

    İşte, en nihayet çıplak yüzümüz,

    Bulutsuz gün gibi çıkar ortaya.

    Etse ne halini inkar sözümüz,

    Taşa, topraktır der sinede kaya.

     

    Ölen ölür, gelen gider gider de,

    Geçip gitmez bizim korkularımız.

    Tatlı olmaz, talip olmadan derde,

    Zehirden de zehir uykularımız.

     

    Çare var, kaygılar gelse üst üste,

    Olsa da hem şimdi halimiz riya.

    Ağlamaktan ve hem ölmekten öte,

    Ağlamak ve ölmek!... Gerisi rüya.

     

    Evet! Bu dehşetli korkunç rüyadan,

    Bir gün uyanmadan ağlayamayız.

    Geçmeden dünyada iken dünyadan

    Ölmek ne demekmiş, anlayamayız.

     

    Ankara, Nisan 2011


  12. Arzuhal

     

    İncecik tebessümün perdeleri açılsa,

    Saçılsa, sakladığı neler varsa saçılsa...

    Karalara bürünse kahkahalar sessizce,

    Delilerle beraber herkesten habersizce;

    Dursa insan!... Ve insan sorsa kendi kendine,

    Gelip geçen ne varsa her bir şeyin aksine.

    Geçmişin, geleceğin hapsolduğu bir anda,

    Sanki artık zamanın olmadığı zamanda:

    Bu gülmek neyin nesi, bu gülmek neyin nesi,

    Dört duvarı güldüren seslerin bahanesi?!...

    Nedir nedir kalbimi patlatan gür çığlıklar,

    Ne demek hürriyetten habersiz hür çığlıklar?!...

    Evet biz mahkumuyuz, biz yine kendimizin,

    Kendimizin mahkumu, buyruğu nefsimizin:

    Yalnız bir kez geldiniz şu ölümlü dünyaya,

    Gülün, gülün ve geçin gördüğünüz rüyaya.

    Haydi geçtik diyelim bir şekilde ölümden,

    Açlıktan, sefaletten, beladan ve zulümden;

    Ama yok mu düşünen ölecek dünya diye,

    Yokluk varsa bu varlık, bu hayat niçin, niye?...

    Baş kulağına haram neler söylüyor sesin,

    Gurbetteyiz gurbette sılası var herkesin.

    Ayrılık olur da hiç kavuşmamak olmaz mı,

    Yoksa her sabah güneş fecir gibi solmaz mı?...

    Doğar doğmaz ağlayan bir bebeğin gözyaşı,

    Her hayat için baştan sona bir mihenk taşı.

    Hep, hep uzaklığından şu çocuksu halimiz,

    Yine ve yalnız bir tek Sana arzuhalimiz:

    Allahım bir yakınlık versen bize yakından,

    Ağlasak hep ağlasak tâ haşre dek aşkından...

     

    Ankara, Nisan 2011


  13. Geldiniz ve Gittiniz

     

     

    .

     

    .

    .

    .

     

    Geldiniz...

    Dost diye bilirken, siz düşman gibi

    Geldiniz ve bir an kalıp gittiniz.

    Yeller esti sanki bir boran gibi,

    Açıldı başımdan göğsüme dehliz;

    Aklımı başımdan alıp gittiniz,

    Gittiniz...

     

    .

    .

    .

     

    Geldiniz...

    Bir serabı buhar buhar uçuran,

    Susuz deryalara salıp gittiniz.

    Hicran kustu meltem, dalgalar buhran,

    Boydan boya beni yuttu yok deniz;

    Bir avuç ummana dalıp gittiniz,

    Gittiniz...

     

    .

    .

    .

     

    Geldiniz

    Tertemiz ruhumun pâk aynasına,

    Çakarak, bir nokta kalıp, gittiniz.

    Büsbütün zevklerin öz mânâsına,

    Has rengini yolcu ederken beniz;

    Kalbime karalar çalıp gittiniz,

    Gittiniz...

     

    .

    .

    .

     

    ...

     

    Ankara, Nisan 2011


  14. Kollar

     

    Uykumu kaçırdılar; kollar, gövdesiz kollar,

    Gözlerimin önünde çıplak, perdesiz kollar.

    Görünmeden aktılar göğsüme kulağımdan,

    Kaldırdılar gecenin sonunda yatağımdan.

    Ben hayatta oldukça sana uyumak haram,

    Yaşamak azap sana, sana zehir her bayram,

    Bir sen varsın bir de ben, uyusun efendiler,

    Ya sen benim olursun, ya ben senin, dediler.

    Kaçmak istedim, boşa, sesler içime doldu.

    Ondan saklı hevesler kollarında boğuldu.

    Gözlerime mil çeksem karanlıkta bir hayal,

    Ne bir yalan görülen, ne duyulan bir masal.

    Kaçırdılar uykumu, yollar, kısaldı yollar,

    Saklı emellerime dal budak saldı kollar.

    Kuşatıldım uykunun ortası altı yönden,

    Kesilmedi sesleri, ne arkadan ne önden.

    Durmadan gürül gürül su gibi akıyorlar,

    Kor gibi damla damla aktıkça yakıyorlar.

    Ve nihayet, ruhumun yakaladı boynundan,

    Seslendi, hazineler sunar gibi koynundan:

    Bir daire içinde, her bir adım bir sene,

    Bir devirlik adımın toplamı kaç desene?!...

    Görülmeyen rüyadan yana apaçık tabir:

    Ölüm, uykular sana, sana yataklar kabir.

     

    Ankara, Nisan 2011


  15. Atlı

     

    Yanarsın; rüzgârın, suyun aksine,

    Mahmuzu vurdukça tahta atına.

    Çıkarım sanırsın göğün üstüne,

    Battıkça yedi kat yerin altına.

     

    Seyiste, atadan kalma ihanet;

    Gözünde, atından ödünç emanet,

    Evvel nal toplamak sonra nihayet;

    Bozgundur atlının düşen bahtına.

     

    Eyerinden in!... Ve asıl gemine,

    Atlı!... Sür dört nala, Vâris Emine,

    Kefaret gerekmez büyük yemine;

    Geçer, er geç adın, gönül tahtına,

    Atınla yürürsün bir gün, katına...

     

    Ankara, Nisan 2011

     

     

    Şiirin Hikayesi:

     

    -Sevgili mair, nedir hikayesi?...

    -Bir atlı!...

    -İyi ama hangi atlı?...

    -En malum ve hep meçhul bir atlı!...

    -Maiiir!... İyi de kim?...

    -Soran, yoran, süren, duran, yaran, saran, eren!...

    -Eee!... İsim?...

    -Sen, ben, o!... İsim yok!... Biz, siz, onlar!...

    -Tamam, tamam neyse sormadım!... Ben işime gücüme, atıma bahtıma bakayım!... Görüşürüz!...

    -Eyvallah!... (İnşaallah) Görüşürüz!...

     

    ...

     

    Ve görüşmeden evvel:

     

    İnsan, bir süvâriyi andırır, olduğu günden beri!... Ruhuna üflenmeden, "ol" denilmeden evvel bir savaşın çığlığı kopmuştur: "Ben, ondan hayırlıyım (ene hayrun minhu)..." Ateş gibi bir düşmana karşılık duman gibi bir at verilmiştir ve meydana salınmıştır!... Bu, bütün bir varlığın cengi!... Bu, cihad-ı ekber!... Bu; Her Şeyi Hakkı ile Bilen'in hükmünün hakîkatinin tasdik savaşı... El mi yaman, Bey mi yaman?... İşte bütün mesele...

     

    Ve savaş hız kesmeden devam etmekte ve edecek de...

    Zamanın genişliği oldukça bu cenk, bir kurban vaktine dek sürüp gidecek...

    Atını terbiye edenlere müjde; terbiye için ehlinin peşinden gidenlere:

    Zafer onlarla beraber vesselam...


  16. PEYGAMBERLERİN TESBİHLERİ

     

     

     

    *Efendimiz (s.a.v.)'in Tesbihi*

     

    "Subhânellâhi vebihamdihî lâilâhe illâ ente ve bihamdikellâhümme fâricelhemmi ve kâşifelgammi mücîbe da'vetilmüzdarrîne rahmâne'd dünya vel âhirati ve râhimehümâ."

     

    "Ey noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlar ile muttasıf (vasıflanmış) olan Allah'ım! Sana hamdü sena ederim. Senden başka ibadete layık hiçbir şey yoktur. Sana tekrar hamdü sena ederim, üzüntüyü ve kederi dağıtan kulunu feraha çıkaran sensin. Sıkıntıya düşen kulunun duasına icabet eden ahiretin ve dünyanın merhamet edicisi ve her iki tarafta da kuluna acıyan sensin ya Rabbel Alemin."

     

    Efendi Hazretlerimiz de Sevgili Peygamberimizi bu tesbihini yapmak da ve ihvanına tavsiye etmektedir...

     

     

    *Adem (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Lâilâhe illâ ente subhâneke ve bihamdike amiltü sûen vezalemtü nefsî fağfirlî ve ente hayrulgâfirin. Vetüb aleyye inneke entettevvâbürrahîm."

     

    "Sende başka ibadete layık hiçbir varlık yoktur. Seni tesbih eder ve sana hamd ederim. Bir zelle (hata) işledim ve nefsime zulm ettim. Beni bağışla çünkü sen bağışlayıcıların en hayırlı olanısın. Yaptığım hataya karşılık tevbe ediyorum, tevbemi kabul eyle. Çünkü sen ziyade tevbeleri kabul eden ve kullarına son derece merhamet edensin."

     

     

    *Nuh (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhânelğaniyyilhamîd. Subhânelhâlikılbârî'. Subhânelhasenilcemîl. Subhânerraûfur'rahîm."

     

    "Her mahlukun kendisine muhtaç olacak derecede zengin olan Rabbim, ey yarattığı mahluklar tarafından övülen Rabb'im. Ey herşeyi yaratan, herşeyi takdir eden Rabb'im. Ey öz Zat-ı Pâki Subhaniyyesi güzelliklerle donanmış olan yüce Allah'ım. Ey kullarına rahmet nazarı ile bakan ve kullarına ziyade acıyan, seni noksan sıfatlardan tenzih eder kemal sıfatlarla muttasıf olarak anarım.

     

     

    *İbrahim (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhâne men alâ filhevâ. Subhâne men selleme alâ nûhin filâlemin. Subhâne men tâbe alâ irame min hadietihi. Subhâne men tükaddisü lehü zulümâtülleyli ve yümeccidü lehü nûrun nehar."

     

    "Kulun yapmış olduğu günahlara karşılık hemen ceza vermekten münezzeh olan Rabb'imi tesbih ederim. Nuh tufanından Nuh'u (a.s) kurtaran Allah'ı tesbih ederim. Yapmış olduğu hatadan dolayı Rabbine tevbe edip yalvaran ve buna karşılık kulu ve peygamberi olan Adem'in (a.s) tevbesini kabul eden Allah'ı tesbih ederim. Geceyi karanlığa boğan, gündüzü de nura gark eden ve yüce olan Allah'ı tesbih ederim.

     

     

    *İsmail (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Sübhâne men huve muttaliun biılmi cevârihilkulûbi, Sübhâne men lâ yehfâ aleyhi hâfiyetün fi'ssemâvâti vel'arz. Sübhane'r raûfirrahîm."

     

    "Kalbimdeki gizliliklere ilmi ile muttali olan Allah'ı tesbih ederim. Yerde ve gökte kendisine hiçbir şey gizli kalmayan Allah'ı tesbih ederim. Kullarına rahmet nazarı ile bakan ve kullarına çok acıyan Allah'ı tesbih ederim."

     

     

    *İshak (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhânelferdilvitr. Subhânelazîmil'âzam. Subhânellâhi teâlâ."

     

    "Tek olup eşi benzeri olmayan Allah'ı tesbih ederim, yücelerin yücesi olan Allah'ı tesbih ederim. Noksan sıfatlardan münezzeh, kemal sıfatlarla muttasıf olan Allah'ı tesbih ederim."

     

     

    *Yusuf (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhâne men hüve rahîmün laya'cil. Subhâne men hüve rakîbün lâyağfül. Subhâne men hüve cevâdün kerîmün lâ yebhal. Subhâne men hüve ganiyyün lâ yeftekır."

     

    "Kullarının günahlarını bağışlayan ve kullarına azab etmekte acele etmeyen Allah'ı tesbih ederim. Kullarını devamlı gözeten ve bir an olsun onlardan gafil olmayan Allah'ı tesbih ederim. Kullarına karşı cömert ve ikram edici olup ve hiçbir zaman cimrilik etmeyen Allah'ı tesbih ederim. Kullarının isteklerine karşı anlatılamayacak derecede zengin olan fakat hiçbir zaman hazinesinden bir şey eksilmeyen Allah'ı tesbih ederim."

     

     

    *Eyyüb (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhânel cemîl. Subhânel aliyyilhamîd. Subhânelvasiil ğaniyy. Subhânellâhi teâlâ. Subhâne men yekşifüddurr.

     

    "Bütün güzelliklere sahip olanı, şanı yüce olan Allah'ı tesbih ederim. Azameti büyük ve övülmeye layık olan Allah'ı tesbih ederim. Zenginliği tükenmeyecek kadar geniş olan Allah'ı tesbih ederim. Beni yok iken var eden Allah'ı tesbih ederim. Hastalıklara şifa veren Allah'ı tesbih ederim."

     

    *Yunus (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhânel kâzı'lekber, Subhânelhâlıkı'lbârii. Subhânel müktedir, Subhânellâhilazîm vebihamdih. Subhânellâhil hakk. Subhânellâhil kâbızılbâsid. Subhânellahinnâfi. Subhânanellâ-hil kâdı'l hakk."

     

    "En yüce hüküm sahibi olan Allah'ı tesbih ederim. He şeyi yaratan ve takdir eden Allah'ı tesbih ederim. Kudretli ve dilediğini yapabilen Allah'ı tesbih ederim. Yüce olan Allah'a hamd eder ve onu tesbih ederim. Hakiki yaratıcı olan Allah'ı tesbih ederim. Yerine göre kulunun rızkını daraltan ve yerine göre de kulunun rızkını genişleten Allah'ı tesbih ederim. Dilediğine menfaat veren Allah'ı tesbih ederim. Hakiki hüküm sahibi olan yüce Allah'ı tesbih ederim."

     

     

    *İsâ (a.s.)'ın Tesbihi*

     

    "Subhânelbâisilvâris. Subhânelkâimiddâim. Subhânellâhi ve bihamdih. Subhânellâhilazîm."

     

    "İnsanlara hidayet yolunu bulmaları için peygamber gönderen ve insanlar öldükten sonra kendisine dönecekleri zâtı tesbih ederim. Sonu olmayan ve kendi zatı ile kâim olan Allah'ı tesbih ederim. Yüce olan Allah'ı tesbih ederim. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ı tesbih eder ve Ona hamd ederim."


  17. 23/24 Temmuz

     

    Hiçbir irfan sahibi, kendisine bağlanan bir müridi Hakk'a ulaştırmadan yüz üstü bırakıp ölmez...

     

    Davud el-Kebîr (k.s.)

     

    .......

     

    25 Temmuz

     

    Kâmil kişi terbiyeyi iki yönden yürütür. Babalık ve analık...

     

    Davud el-Kebîr (k.s.)

     

    .....

     

    26 Temmuz

     

    Mürüvvet, dinini korumak ve nefsini tanımak, müminlere hürmet etmek, kendi kusurlarını görmektir...

     

    Muhammed bin Aliyyân (k.s.)

     

    ...

     

    27 Temmuz

     

    Kalplerin müşahedesi sadece bir irfan duygusundan ibarettir. Ruhların müşahedesine gelince, o da bizzat hakikattir...

     

    Ebû Yakub Nehrecûrî (k.s.)

     

    .

     

    28 Temmuz

     

    Nefs kedinin fareyi beklerken takındığı tavır gibi, sessiz bir şekilde insanın hata yapmasını bekliyor. Ne ibadet yapsa mağrur oluyor. Çok dikkatli, uyanık olmalıdır. Çünkü, nefsin gıdası zulmettir. Letaiflerin gıdası ise, muhabbet ve nurdur. Nefis ancak nefy-i isbat ile müslüman olur...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    29 Temmuz

     

    Biz istişaresiz yaptığınız işten razı değiliz, doğru bile olsa. İstişareli yaptığınız işten razıyız, hatalı bile olsa...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    30/31 Temmuz

     

    Namaza duran kimse ayaklarına sahip olursa, sırat köprüsünde, Allah onu kaydırmaz...

     

    Ebû Müslim Havlânî (k.s.)

     

    .......


  18. 15 Temmuz

     

    Âlimleri hafife alanların ahireti, ümerayı hafife alanların dünyası, velileri hafife alanların mürüvveti yıkılır...

     

    Abdullah bin Mübârek (k.s.)

     

    .......

     

    16/17 Temmuz

     

    Mürşid-i Kâmil talebesinin her türlü hastalığını tedavi eder. Yalnız ihlâs ve muhabbet eksikliği ile bidatların sebep olduğu hastalıklar hâriç. Çünkü bu hastalıklar talebenin istikametini, yolunu değiştirir...

     

    Abdurrahman-ı Tâgî (k.s.)

     

    .....

     

    18 Temmuz

     

    Allah yolunda yapılan hizmette kendi çıkarlarını gözeten bir kimse, cehennemdeki yerini hazırlıyor demektir...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    19 Temmuz

     

    Biz sıradan kimse değiliz, zamanın müftüleriyiz. Buna rağmen bir mürşid-i kâmilin elimizden tutması lazım, buna ihtiyacımız var...

     

    Ahmed Cezerî (k.s.)

     

    .

     

    20 Temmuz

     

    Tasavvuf büyükleri, öyle zâtlardır ki günâhkar, serseri, hırsız, bidat sahibi, yolunu şaşırmış vb. kimseleri kendilerine benzetir, düzeltirler. Bu Allah adamlarının, kendilerine has güzel koku ve renkleri olur. O kokuyu ve rengi tadan, onlara benzer...

     

    Ahmed-i Câmî (k.s.)

     

    ...

     

    21 Temmuz

     

    Zikrullahın sesi şeytanı kaçırır. O çok korkaktır. Bir ses gelse hemen kaçar. Fakat Nefs-i emmare öyle değildir. İnsanı bir an bile rahat bırakmaz...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .....

     

    22 Temmuz

     

    Şuna inanmalı ki: Hakiki gayeye, ancak mürşidin, yol göstericinin, rehberin sevgisi, rızası ile erilir. Bu sebeple, mürşidin rızasını, sevgisini talep etmek, müride, talebeye düşen başlıca görevdir...

     

    Alâeddin Attâr (k.s.)

     

    .......


  19. 07 Temmuz

     

    Kur'an okumak gibi ibadetler, insana sevap kazandırır; ancak kalbin tedavisi zikirle olur. Lafza-i Celâl zikri kalbi tedavi eder. Uykum var, canım istemiyor, yorgunum diyerek zikir çekmemek olmaz. Zikri devamlı, ara vermeden (her gün) ve yarım da bırakmadan gafletsiz çekmek lazım...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......

     

    08 Temmuz

     

    Mürid meşakkat içindedir. Lakin çektiği meşakkat zorluk ve zahmet değil, neşe ve sevinçtir...

     

    Ebû Abdullah Turuğbadî (k.s.)

     

    .....

     

    09/10 Temmuz

     

    Kendiliğinden yetişen ağaç yaprak verir. Fakat meyve vermez. Verse de tatsız olur. İnsan da böyledir. Mürşidi olmayan kimseden hiç bir şey hâsıl olmaz...

     

    Ebû Ali Dekkâk (k.s.)

     

    ...

     

    11 Temmuz

     

    Müridin uyacağı temel hükümler üç tanedir: Ancak uyku bastırınca uyumak. İhtiyaç anında bir şeyler yemek. Zaruret halinde konuşmak...

     

    Ebû Bekir Kettâni (k.s.)

     

    .

     

    12 Temmuz

     

    Hak yolun yolcusu olmak isteyen, kalbiyle mürşidine bağlanmalı. Mürşidi ve derviş arkadaşlarından başkasıyla konuşmamalı, hallerini mürşidinden başkasına anlatmamalı...

     

    İzzeddin Türkmânî (k.s.)

     

    ...

     

    13 Temmuz

     

    Talebenin edebi, hocasına hürmet, kardeşlerine hizmet, dünya bağlarını kesmek ve dinin adabına göre kendini korumaktır...

     

    Mimşâd ed-Dîneverî (k.s.)

     

    .....

     

    14 Temmuz

     

    Evliya olmak Allah'ın (c.c) rızasına kavuşmak demektir. Bu rızayı da bu yolda ancak gizli zikirde, hakiki zikirde bulursun...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......


  20. 29 Haziran

     

    Bir irfan sahibinin peşinden, isterse bir adım olsun gitmen, kendi boş arzunla, nefsine göre yüz bin fersah yürümenden daha iyi ve daha hayırlıdır...

     

    Davud el-Kebîr (k.s.)

     

    .......

     

    30 Haziran

     

    Kalbi tedavi ederken günah işlememek lazımdır. İnsanın elinin üzerinde bir yara olsa, yaraya merhem sürse, arkasından bir bıçakla tekrar yaralarsa yara iyileşmez. O bakımdan insan kalbini zikirle tedavi ederken bir yandan da Allah'ın (c.c) emir ve yasaklarına dikkat etmelidir...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

    .....

     

    01 Temmuz

     

    Bir kimseyi düşünün ki dünyaya gelir, fakat orada kaldığı süre, kâmil bir kişi bulup, onun elinden manen terbiye olmaz. Dünyadan mülevves olarak çıkar. İsterse yaptığı ibadetler, insanların ve cinlerin ibadeti kadar olsun...

     

    Davud el-Kebîr (k.s.)

     

    ...

     

    02/03 Temmuz

     

    Bir talebe, kendisine ilim ve edep öğreten ve hakiki âlim olan hocasına edep ve muhabbetle nazar edip bakınca, hak yoluna girmiş olur...

     

    Ebû Süleyman Davud-i İskenderî (k.s.)

     

    .

     

    04 Temmuz

     

    Hizmet aşkı içinde olmamız gerekir. Etrafımızdaki bütün gaflet ehlinden sorumluyuz...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    05 Temmuz

     

    Talebeye tövbeden sonra ilk emredilen, kötü arkadaşları terketmesi, maksattan uzaklaştıracak şeylerden uzak durmasıdır...

     

    Ebû Abdullah el-Kureşî (k.s.)

     

    .....

     

    06 Temmuz

     

    Kalben hocasını beğenmeyen, hocasından gelen hiçbir feyze kavuşamaz...

     

    Ebû Abdullah el-Kureşî (k.s.)

     

    .......


  21. 21 Haziran

     

    Münafığın gıdası yemek ve içmektir...

     

    İbn Ata (k.s.)

     

    .......

     

    22 Haziran

     

    İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir...

     

    İmam Şafiî (k.s.)

     

    .....

     

    23 Haziran

     

    Gafletle vird çekmeyin önce gafletten uyanın. Gafletle değil yirmi sene yüz sene bile çekseniz hiçbir şey olmaz, fayda bulamazsınız. Tat da alamazsınız. Fakat hakiki vird çeken bir kimse öyle bir lezzet alır ki, virdinin bittiğine üzülür...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    24 Haziran

     

    Münafığın alameti üçtür: Yalnız olduğu zaman tembeldir. Yanında biri olduğu zaman çalışkandır. Bütün işlerinde övülmeyi çok sever...

     

    Vehb bin Münebbih (k.s.)

     

    .

     

    25/26 Haziran

     

    Müride, bütün işlerini mürşidine bırakmak düşer. Din işlerini, dünya işlerini, her çeşit işini mürşidin tercihine, tedbirine vermelidir. Mürşidinin yanında kendisine tercih hakkı tanımamalıdır...

     

    Alâeddin Attâr (k.s.)

     

    ...

     

    27 Haziran

     

    Hidayetine vesile olan mürşid-i kamilin söylediği her şey, Allah katında bir zikir değerindedir ve rahmettir...

     

    Ali Seyidi (k.s.)

     

    .....

     

    28 Haziran

     

    Sâdâtlar, Allah'ın dostlarıdır; nazarları dağları yerinden kaldırır...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .......


  22. 13 Haziran

     

    Mahbubundan, sevdiğinden karşılık bekleyen ve ondan maksadını, dileğini isteyen sadık bir seven değildir. Çünkü muhib, seven, elinde olanı sevgilisi için verendir, sevdiğinde olanı almak isteyen değil...

     

    İbn Ataullah İskenderî (k.s.)

     

    .......

     

    14 Haziran

     

    Sûfîler, hareket berekettir; demişlerdir. Bunun manası, zahirdeki çaba ve gayretler; iç âlemde bereketlere sebep olur demektir...

     

    Ebû Aki Dekkâk (k.s.)

     

    .....

     

    15 Haziran

     

    Halktan uzak durmadıkça Hak'la beraberliği düşünme, dünya ile meşgul olduğun müddetçe tefekkürü düşünme, gönlünü makam ve mevki düşüncesinden temizlemedikçe de ilham ve hikmeti düşünme. Çünkü bunlar birbirinin bulunduğu yerde bulunmazlar...

     

    Ebû Bekir Verrâk (k.s.)

     

    ...

     

    16 Haziran

     

    Zikir çekilmezse kalbe Allah'ın (c.c.) nuru gelmez. Ya ne gelir? Şeytanın vesvesesi gelir ve Allah'ı unutturuncaya kadar (vesvese) devam eder...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    .

     

    17 Haziran

     

    Bu tarikat-ı Nakşibendî, şeriatın özüdür. Bir süt gibi bembeyazdır. En ufak bir leke hemen farkedilir. Çok dikkatli olmak gerekir. Niyetimizi daima kontrol etmemiz lazım. Kibir, gurur gibi hasletlere karşı dikkatli olmamız lazım...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    18/19 Haziran

     

    Müminin neşesi yüzünde, hüznü kalbindedir; münafığın hüznü yüzünde, neşesi kalbindedir...

     

    Muhammed bin Hamid (k.s.)

     

    .....

     

    20 Haziran

     

    Bâtın ile zahirin, dil ile kalbin birbirini tutmamaları münafıklık alametidir...

     

    Hasan-ı Basrî (k.s.)

     

    .......


  23. 05 Haziran

     

    Bir insan kendisinin methi yapıldığı zaman, bu meth ve övmeler kendisine iyi gelmiyorsa ne iyi... Ama bunları duyunca seviniyorsa zarardadır...

     

    Bilâl bin Sa'd (k.s.)

     

    .......

     

    06 Haziran

     

    Size beş şeyi tavsiye ederim: Zulme uğrarsanız zulmetmeyin, övülürseniz sevinmeyin, yerilirseniz sızlanmayın, yalanlanırsanız kızmayın, size hıyanet edilirse siz hıyanet etmeyin...

     

    Ebû Osman Hîrî (k.s.)

     

    .....

     

    07 Haziran

     

    Kul muhabbet makamına, Allah Teâlâ'nın dostlarını sevmek ve Allah Teâlâ'ya düşman olanlara düşmanlık etmekle ulaşır...

     

    Abdullah Mürteiş (k.s.)

     

    ...

     

    08 Haziran

     

    Bir kimsenin Hakk'ı sevdiği üç şeyden anlaşılır. Deniz gibi cömert olmak, güneş gibi şefkatli olmak yer yüzü gibi mütevazi olmak...

     

    Bayezid-i Bistâmî (k.s.)

     

    .

     

    09 Haziran

     

    Vird, zikir kalbin kirini, pasını temizler. İnsan günah işlemeye başlayınca kalp yara alır. Bu durum, odanın içinde yanan bir sobaya benzer. Soba devamlı yana yana boruların içi kurum bağlar, temizlenmezse zamanla borular tıkanır, duman geri teper; odanın içindekileri zehirler ve öldürür. Kalbin isini ise zikir temizler...

     

    Gavs-ı Sânî (k.s.)

     

    ...

     

    10 Haziran

     

    Muhabbet, nefsinin çoğunu az görmen, sevgilinin azını çok görmendir...

     

    Bayezid-i Bistâmî (k.s.)

     

    .....

     

    11/12 Haziran

     

    Allah Teâlâ'nın muhabbetinden bir zerreyi, bin yıllık ibadete değişme! Çünkü, hadis-i şerifte, "kişi sevdiği ile beraberdir" buyurulmuştur...

     

    Ebû Süleyman Davud-i İskenderî (k.s.)

     

    .......

    • Like 1
×
×
  • Create New...