Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sark

Şiir Bahçesi

Recommended Posts

Başörtüsü

 

Ne demekmiş

"Yasak!"

İşiniz mi kalmadı

Yapacak?

 

Ne diye karışırsınız

Saçımıza-başımıza,

Bizi oyuncağınız mı sandınız

Bakıp yaşımıza?

 

Sebebini anlatamayacağınız

Çocukça bir devrin hevesinden

Karşınızdaki en güzel portreleri

Mahrum ettiniz çerçevesinden!

 

Kim demiş, ki:

"Başörtüsüydü o!"

Başımızın -renk renk-

Süsüydü o!

 

Altında saçlarımız,

Arkadan, ne hoş sarkardı;

Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...

Kimimizde, su olup akardı!

 

Şu, bu nâmına "Yasak!" demiş

Bulundunuz, tezelden;

Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,

Güzellikten, güzelden!

 

Siz, bizden değilsiniz,

Tanımıyoruz hiç birinizi,

Çekin başımızdan

Ellerinizi!

 

Bir gericilik tutturmuşsunuz;

Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...

Üstelik, ninemizin başımızda

Taşıdığımız hatırasıdır bu!

 

Dediniz: "Çıkacak başınızdan

Başörtünüz!"

Alın -öyleyse- onunla

Yüzünüzü örtünüz!

 

Arif Nihat ASYA

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Son Aşık

 

Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,

Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene

Ak düsünce saçların kumral rengine

Kollarında son aşıkın ben olacağım.

 

Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,

Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün

Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...

O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?

 

Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ...

O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar,

Esirgeme gözlerimden bir son buseni,

 

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,

Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın

Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni!

 

Faruk Nafız ÇAMLIBEL

Share this post


Link to post
Share on other sites

Birdenbire

 

Her şey birdenbire oldu.

Birdenbire vurdu gün ışığı yere;

Gökyüzü birdenbiler oldu;

Mavi birdenbire.

Her şey birdenbire oldu;

Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;

Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.

Yemiş birdenbire oldu.

 

Birdenbire,

Birdenbire;

Her şey birdenbire oldu.

Kız birdenbire, oğlan birdenbire;

Yollar, kırlar, kediler, insanlar...

Aşk birdenbire oldu,

Sevinç birdenbire.

 

Orhan Veli KANIK

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kuş

 

Eski bir aynada çoğalıyordum. Birden

On, onken yirmi; büyüyor kalabalığım.

Fırıncı, demirci, sabuncu, meyhaneci;

Deniz ben, sokak ben, ağaç ben, yalnızlık ben.

Kendimi içiyordum bardaktan, kendimi

Dişliyordum elmada.Yat kalk, uyu uyan

Çevreye serptiğim benler içinde ben

Sonra gün battı, morardı dağların ardı.

Bir kuş öttü ovada, başka bir hamurda,

Aynamızda ay ışığı gibi yansıyan.

 

Oktay Rıfat HOROZCU

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALLAH

 

Aşkın odu ciğerimi, yaka geldi, yaka gider

Garip başım bu sevdayı, çeke geldi çeke gider

 

Kar etti firak canıma, aşık oldum ol Sultana

Aşk zencirin dost boynuna, taka geldi, taka gider

 

Sadıklar durur sözüne, gayrı görünmez gözüne

Bu gözlerim Dost yüzüne, baka geldi, baka gider

 

Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı

Gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi, aka gider

 

Bülbül eder ah ü figan, hasretle yandı bu can

Benim gönülcüğüm ey can, çıka geldi, çıka gider

 

Yunus söyler bu sözleri, efgan eder bülbülleri

Dost bağçesinde gülleri, koka geldi, koka gider

 

Yunus EMRE

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

BİR DEM GELİR

 

Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur

Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur

 

Bir dem sanasın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi

Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile büstan olur

 

Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez

Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur

 

Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri

Bir dem uçar Belkıs ile, sultan-ı ins ü can olur

 

Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere

Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur

 

Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılur

Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Haman olur

 

Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her mahfile

Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur

 

 

Yunus EMRE

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey Balçık Dünya

 

Seni bildim bileli,

ey balçık dünya,

başıma nice belâlar geldi,

nice mihnet, nice dert.

Seni sırf belâdan ibaret gördüm,

seni sırf mihnetten, dertten ibaret.

 

İsa'nın yurdu değilsin sen,

yayıldığı yersin eşeklerin.

Nerden tanıdım seni bilmem ki,

nerden parçası oldum bu yerin,

 

Bana vermedin bir yudum tatlı su,

sofranı yaydın yayalı.

Elimi ayağımı bağladın gitti,

elimin ayağımın farkına varalı.

 

Bırak da bir ağaç gibi

yerin altından çıkarıp ellerimi

sevgilinin havasıyla sarmaşdolaş olayım,

uzayıp gideyim bâri.

 

Ey çiçek, dedim çiçeğe,

dedim, bu küçük yaşta sen,

neden ihtiyar oldun bu kadar,

dedim, nasıl oldu bu böyle?

 

Çocukluktan kurtuldum, dedi çiçek,

sabah rüzgârını tanıyalı,

hep yukarlara doğru çıkar

yukarlardan gelmiş bir ağaç dalı.

 

Şunu da söyledi çiçek:

Madem aslımı tanıdım,

madem yersizlik âlemi aslım,

artık bana tek bir şey düşecek:

Yücelip aslıma gitmek.

 

Sus yerter artık,

var git yokluğa haydi,

yoklukla yok ol.

Git, yokluklardan tanı

yokluktan var olanı.

 

Mevlana Celaleddin RUMİ

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Anlat kızın ekmek tutuşunu

İçimdeki soylu kişiden utanışını

Annayı tutarken balık tutuyorum

Ekvator ağzıyla kolumu buzdan denize indirmişim

Kız içimde bir sarmaşık kelimesiyle büyürken

Arada bir kanla uslayıp

Seni anıyorum

-ey eski sevdiklerim-

 

Sizi şaşırtıyorum. Sanatım

Fakat ben korkutuldum

 

ACZ

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALLAH DİYENE

 

Her şey, her şey şu tek müjdede;

 

Yoktur ölüm, Allah diyene!

 

Canım kurban, başı secdede,

 

İki büklüm, Allah diyene!

 

 

Akıl, kırık kanadı hiçin;

 

Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'...

 

Bağlı, perçin üstüne perçin,

 

Benim gönlüm Allah diyene...

 

NFK

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

ASRI AİLE :)

 

Nâzik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince

Hatıra bu gelmez mi asrîlik denilince?

Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta

Asrîlik şartı gelir bunlar için en başta

Hepsi koket, hepsi şık, düzgün kıyafet kılık

Kadınları çaçaron, erkekleri kılıbık

Haftada dört beş gece gelirler bir araya

Kimi şebeğe dönmüş, kimi de maskaraya

Viski, kokteyl; likör, mezeler bol sandöviç

A dö tabi bakara, frap; poker; bezik; briç

Şen müzik divertisman kontuvarı eğlenceler

Sabah olurken biter olan sonsuz geceler

Her gece birkaç yüz papeli sökülüşler

Ayrılırken el sıkıp kırılıp dökülüşler

Hakikati bilmeyen her hâlde gıpta eder

Ah ne yüksek yaşayış; ne mes'ut insanlar der

Asrîlik ne demektir anlaması biraz zor

İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor

Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş

Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş

Otuz yıldır gezerim muhiti adım adım

Her inkılâp devrinde bir terakki aradım

Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de

Bizdeki asrîliği görmedim hiç kimsede

Bir hasbıhâl edelim ben sana anlatayım

Bu çok mühim yarayı deşeyim kanatayım

Biraz daha geçerse can evine girecek

Asrîlik denen âfet bünyeni kemirecek

O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak

Kangıren olup çıban her yerini saracak

Asrilerde bulunmaz dostluk, vefa, müveddet

Yalandır, hep riyadır; samimiyet, muhabbet

İşit, fakat inanma o yaldızlı sözünü

Elinden gelse oyar birbirinin gözünü

Sahtedir, gösteriştir o cicili şeyler

hep Candan dosttur sandığın kalkar seni zemmeyler

Ne ahbaplık hissi var ne hak ve hukuk tanır

Ne kimseden sıkılır ne Allah'tan utanır

Erkek adı donkişot, kadında yok ar haya

Namus; dinden bahseden kalır burada yaya

Lükstür tuvalettir onlardaki her imân

Mübalâğa değildir bu saydıklarım inan

Saç, kaş, kirpik, göz, dudak, yanak, hepsi denk

Altın rengi toz pembe beyaz fazıl kara renk

İsraf günâhtır dersen katılır güle güle

Binlerce lira verir birkaç metrelik tüle

Saçlar kuaför ister, pamuk eller manikür

Vücuda masaj lâzım, ayaklara pedikür

Aklın varsa sokulma, kaç onlardan uzağa

Görünüşe aldırma tutulursun tuzağa

Asrîliğe imrenip bakarken sağa sola

Hâli vakti yerinde kimseler düşer ağa

Üşüşürler başına içki kumar boğarlar

Metelik kalmayınca art kapıdan kovarlar

Asrî denen kibarın dolabı böyle döner

Lâkin öbür tarafta birçok ocaklar söner

Asriler işte böyle yarı Türk yarı Frenk

Kadınları çaçaron, kozmopolittir erkek

Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı

Müslümanlık kaygusu Türklük duygusu var mı?

Asrîliğin mânâsı edep irfan demektir

Bizdekine gelince düpedüz b... yemektir.

 

Osman Yüksel Serdengeçti

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Akla Sığmıyor

 

Bizdeki tuhaflıklar akla sığar değil ki

Partileri kapatır, kadınları açarız!

İradenin millîsi eskide varmış belki

Şimdiyse yapma kanat laiklikle uçarız!

 

Abdurrahim Karakoç

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bekledim Bab-ı Gülistan

 

Bekledim bab-ı gülistan nev-baharım gelmedi

Açmadı goncasını ol taze narım gelmedi

Aşıkam leyl ü nehar her yanı gözler gözlerim

Kalmadı sabra tahammül cümle varım gelmedi

 

Ben benim benliğimi terk eyledim her ne ki var

Bu cismimde ta’dad ile can bulunsa sad-hezar

Cümlesin kurban edeydim rahında her ne ki var

Hayf ola kim geçti eyyam ol hünkârım gelmedi

 

Çekemez ins ü melek bu hasreti dağ ile taş

Yedi deryaya mukabil çeşmimden akan bu yaş

Ömrümü eyledim ifna günbegün yavaş yavaş

İhtiyar oldum bu yolda hâlâ yârim gelmedi

 

Eyle ya Rabbi inayet sen keremler kânısın

Bu dil-i mecruhuma sen dertlerin dermanısın

Zikrî’yi affeyle kim sen cümle şahlar şahısın

Can içinde beyt-i rahmana cânânım gelmedi

 

 

Zikrî (1873–1939) *Abdulgani Efendi

 

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Almira

 

Sen hiç ırmakların dilinden ağladın mı?

Almira

menekşe gözlü kız

çizdin mi sevdasını bulutlara, rüzgarın

hayatın isyanına dokunup titredi mi yüreğin

 

Gelincikler

hep boynu bükük mü bu şehirde

hep böyle is mi kokar perdeler?

salkım söğütler hep ağlar mı nazlı nazlı

hep böyle küskün mü baharlar?

 

Sözcükler yeter mi

bir sevdayı anlamaya, anlatmaya

İnsanın dili sevgice değilse

nasıl anlatılır

nasıl anlaşılır

donmuş duygularla sevda

 

“Anlat! ” diyorsun

 

Nasıl anlatırım Almira

sözcükler yeter mi

bir sevdayı

anlamaya

anlatmaya

dil yeter mi?

 

Sen hiç sevdalandın mı?

gökteki kuşa

yerdeki suya

annesiz bir çocuğun

gözlerindeki acıya

oğlunu yitirmiş bir babanın yüzüne

bakıp ağladın mı Almira?

bakışlarını bağışladın mı bir ama’nın gözlerine?

 

Ormanlarda kuşlarla

denizlerde balıklarla

gökyüzünde bulutlarla

konuştun mu hiç?

 

Bilir misin

akşam evine ekmek götüremeyen

işsiz bir babanın ezikliğini

hapishanede tütünü bitmiş bir mahkumun hüznünü

ırzına geçilmiş bir kadının çaresizliğini

duydun mu hiç yüreğinde?

 

Sen kelebeklerin,

sen çiçeklerin,

özğürlüğün dilince konuştun mu hiç?

kinden, düşmanlıktan uzak

dostluk ve kardeşlik dilince

konuştun mu Almira?

ırmakların dilinden ağladın mı hiç?

 

Yaşam

bir oyundur Almira

bir filmde bir rol

maskeli bir balonun

önceden hazırlanmış

tekstleridir elimizde

okuruz

 

aptalca, sahtekarca ve derinliksiz

 

Sevda

kardeşlikle bütünleşmemişse

beslenmemişse dostlukla

tüm kaygılardan uzak

savaş ve düşmanlıklardan uzak

özgürlük ve dostluk üzerine kurulmamışsa

sevda, sevda değildir Almira

 

Sevda, sevda demekse

ve

sevdan sevdama denkse

işte o zaman

işte o zaman

işte o zaman

sevdan, sevdamdır Almira

 

kaygısız, yalansız ve içten

 

Nuri CAN

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başlığın tümünü taramadan bir şiir de ben eklemek istiyorum müsadenizle. İnşallah daha önce yazılmamıştır.

 

BULMAK

 

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti

Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

 

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma

Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

 

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından

Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

 

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde

Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

 

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş

Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

 

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine

Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

 

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar

Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

 

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın

Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

 

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi

Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

 

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım

Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

 

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden

İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

 

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm

Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

 

Erdem BEYAZIT

 

Bu da şiirin son 3 beytinin yazarı tarafından okunan hali. download link buyrun

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hazır Erdem Beyazıtın mısraları yer almışken konuda, uzun zamandır en çok çalınan listemin başlarında yer alan ve her dinlediğimde bende, sanki Başbakanımızın bizatihi kaleminden dökülmüş hissiyatı uyandıran bir şiirini paylaşayım.Reisin her yorumu apayrı dünyalara götürür insanı ama bu şiir niyeyse hep farklı ve ayrıcalıklı gelir bana

 

http://www.youtube.com/watch?v=3BHozwho0CM&feature=related

Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

 

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı

Öyle değildi bu türkü bilirim

Bir de içime

-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-

Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek

Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen

Haberler bilirim mektuplar bilirim.

 

Gamdan dağlar kurmalıyım

Kayaları kelimeler olan

Kırk ikindi saymalıyım

Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma

Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından

Baştan ayağa ıslanmalıyım

Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

 

İçimde kaynayan bir mahşer var

Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar

Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde

Ya da çamaşır sererken bahçelerinde

Birden alıverirler kara haberini

Okul dönüşü bir trafik kazasında

Can veren oğullarının.

 

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim

Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş

Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine

Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin

Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan

Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde

Örneğin Hint Okyanusu gibi derin

İsyanın kapkara sularına dalan.

 

Nice akşamlar bilirim ki

Karanlığını

Bir millet hastanesinde

Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda

Başını kalorifer borularına gömmüş

Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden

Haber sormaya korkan

Genç kızların yüreğinden almıştır.

 

Bir de baharlar bilirim

Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği

Anadolu bozkırlarında

İstanbuldan çıkıp Diyarbekire doğru

Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen

Cesur otobüs pencerelerinden

Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen

Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında

Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının

Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken

Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

 

Yazlar bilirim memleketime özgü

Yiğit köy delikanlılarının

İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları

Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan

Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan

Diğeri kan ter içinde yayla yollarında

Mavzerinin demirini alnına dayamış

Yüreği susuzluktan bunalan

İçinden mahpushane çeşmeleri akan

Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp

Apansız silahına davranan

Nice delikanlıların figüranlık yaptığı

Yazlar bilirim memleketime özgü

 

Güzler bilirim ülkeme dair

Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir

Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha

Kalbim gibi

Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri

Titreyen kenar mahalle çocukları

Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için

Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

 

Kadınlar bilirim ülkeme ait

Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak

Göğüsleri Çukurova gibi münbit

Dağ gibi otururlar evlerinde

Limanlar gemileri nasıl beklerse

Öyle beklerler erkeklerini

Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

 

İsyan şiirleri bilirim sonra

Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden

Harfler harp düzeni almıştır mısralarında

Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır

Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda

Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

 

Müslüman yürekler bilirim daha

Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet

Eller bilirim haşin hoyrat mert

Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır

Her kırışığı sorulacak bir hesabı

Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

 

Bütün bunların üstüne

Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim

Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim

Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli

Adın kurtuluştur ama söylememeliyim

Can kuşum, umudum, canım sevgilim.

 

Erdem Beyazit

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

ANNEMLE HASBİHAL

Anne, zannetme ki günler geçti de

Değişti evvelki hissim gitgide!

Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum;

Seneler geçse de ben yine buyum!

Senden umuyorum teselli yine!

Bugün şefkatine, muhabbetine

Zanneder misin ki yok ihtiyacım?

Belki eskisinden daha muhtacım!

Dünyanın tükenmez kederlerinden

Kalbim kırılsa da böyle derinden,

Hayatım büsbütün ye'se kapılmaz.

Teselli bulurum içimde biraz

O derin sevgini hatırlarım da!

Her gece hıçkıran dudaklarımda

Hasretle anılan senin adın var.

Anne, hayatımda bir tek kadın var.

Beni aldatmadı, sevdi daima!

Gittikçe ruhumu saran bu humma

Başka sevgilerden yadigâr, anne!

Sevmeyen sevenden bahtiyar, anne!

 

Sorma ki başımdan çok şey geçti mi?

Ah... eğer anlatsam sergüzeştimi!

Nasıl terk edildim, nasıl atıldım;

Anne aldatıldım, ah aldatıldım,

Belki her zamandan fazla severken.

Bir lahza bahtiyar olayım derken,

Bilmezsin kaç gece böyle ağladım!

Şimdi tecrübem var, artık anladım:

Aşk, o bir masalmış, yalanmış meğer!

Seven bir kalp için sığınacak yer

Yalnız o kucakmış, yalnız o dizmiş...

İnsanlar ne kadar merhametsizmiş.

 

Orhan Seyfi Orhon

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bohçam boş öteberim eksik

 

Azığım kuru

 

Canım aç.

 

Yüzüm Sana çevrili

 

Adımım Sana

 

Irmaklarına bir lokma suyla geldim

 

Su denmez

 

Kabul ola affola…

 

 

Cahit Zarifoğlu

Share this post


Link to post
Share on other sites

BURSADA ZAMAN

Bursa'da eski bir cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdayan su.

Orhan zamanından kalma bir duvar...

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinden gülüyor bana derinden.

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarilerin en ilahisi.

 

Bir zafer müjdesi burda her isim:

Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim

Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın

Hala bu taşlarda gülen rüyanın

Güvercin bakışlı sessizlik bile

Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,

Muradiye, sabrın acı meyvası,

Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,

Türbeler, camileri eski bahçeler,

Şanlı hikayesi binlerce erin

Sesi nabzım olmuş hengamelerin

Nakleder yadını gelen geçene.

 

Bu hayalde uyur Bursa her gece,

Her şafak onunla uyanır, güler

Gümüş aydınlıkta serviler, güller

Serin hülyasıyla çeşmelerinin.

Başındayım sanki bir mucizenin,

Su sesi ve kanat şakırtısından

Billur bir avize Bursa'da zaman,

 

Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,

Duyduk Bir musikî gibi zamandan

Çinilere sinmiş Kur'an sesini.

Fetih günlerinin saf neşesini

Aydınlanmış buldum tebessümünle.

 

İsterdim bu eski yerde seninle

Başbaşa uyumak son uykumuzu,

Bu hayal içinde... ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,

Havayı dolduran uhrevi ahenk.

Bir ilah uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı ebediyette

Belki de rüyası büyük cetlerin,

Beyaz bahçesinde su seslerinin.

 

AHMET HAMDİ TANPINAR

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Güneşi ayı ve yeryüzünü

bütün şekilleriyle

Bir kutlu çehrenin emrine

kul bildim

Bilesiniz

O'na döndürüleceksiniz!

 

ACZ

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Baba

 

Bir yamaç kaymasını omuzlarsın yıllarla

Biz ne gülücükler biliriz senden

Ne rahmetler açıldı senden bize

 

ACZ

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Boş Oda

 

Gittiler... Bana dünyam

Birdenbire boş geldi

Seçilmez oldu eşyam

Odalarım loş geldi

 

Gözlerim müebbette

Günü gelir elbette

Gelir melek nöbette

Safa geldi, hoş geldi

 

NFK

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?

Toprağın altındaki saklanbaçta var mısın?

 

NFK

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...