Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

NFK-Fan

Admin
  • Content Count

    2,361
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    67

Posts posted by NFK-Fan


  1. Selamlar,

     

    Evet efendim, yardım etmek isteyen arkadaşlarımızı geri çevirmemiz asla sözkonusu değildir. Konunun ilk sayfasındaki yazdıklarım doğrultusunda yardımlarınıza açığız. İletişimi gerekli görürseniz veya herhangi bir sorunuz, yahut yardım ihtiyacınız olursa özel mesajla bana ulaşabilirsiniz. İngilizce'nizden istifade etmek isteriz elbette.

     

    Saygı ve selamlarımla


  2. FİTNE

     

    Fitnenin şeriat lügatinde, mânası, günahların neticesi olarak gelen musibetlerdir. Bunlar da iki kısımdır: Birisi, zalimin nefsine mahsus olanlar... Öldürme, zina, şarap içme vesaire gibi... Yani İlâhî yasaklardan birinin korunmaması yüzünden şahsa gelen belâ... Musibetlerin en hafifi budur.

     

    Öbürü de bütün topluluğu kuşatan ve cemiyet plânına inen musibetler... Bu gibi, fitnesi çok ve sahası geniş musibetlerin zuhuruna meydan verilmemesi için bir âyet nazil olmuştur ki, meali şöyledir:

     

    «? Kaçınız şu fitnelerden ki, musibeti yalnız kendinize hâs değildir ve kıyamete kadar devamdadır!»

     

    Bu türlü fitnelerden başlıcası, topluluk halinde ilâhî yasaklardan biri çiğnenirken buna şahit olanların engel olmaya iktidarları varken ses çıkarmamaları, iktidarları yokken de kalbten olsun bir nefret ve mukavemet hissi duymamalarından doğar.

     

    Bir başka saiki de, «emr-i bil maruf» denilen yapılması gerekli işleri hafife almak ve dinde caiz olmayan bir şeyi nefse uyarak ve nefsin istediği şekle dökerek caiz göstermeye yeltenmek ve bunu topluma sirayet ettirmektir.

     

    İtikadı bozuk olanlara dalkavukluk etmekle bazen tepkisiz görünmek arasında şu fark vardır ki, dalkavukluk asla caiz değilken tepkisiz görünmek, yerine ve şekline göre haram, mekruh, icabında da farz, vacip ve sünnet olabilir.

     

    Sadeleştiren: Üstad


  3. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, Bugüne kadar hakkında yeteri sayıda akademik çalışma yapılmayan ve bu çevredeki insanlara unutturulmaya çalışılan Üstad Necip Fazıl Kısakürek hakkında düzenlenmiş yeni bir akademik çalışmayı sizlerle paylaşmayı uygun gördük. Bu vesileyle bu tarz çalışmaların ve Üstad'la ilgilenen akademisyenlerin sayısının artmasını diliyorum. Kişiliğin ve dünya görüşünün önemli bir kısmının şekil bulduğu üniversite çevrelerinde, bugüne kadar neredeyse dışlanılagelen Üstad'ın gündeme gelmesi ve bunu sağlayabilmek adına emek harcayan insanların varlığı sevindirici.

     

    Necip Fazıl Kısakürek Şiirlerinde Allah, İnsan ve Tasavvuf Psikolojisi isimli bu akademik çalışmayı hazırlayan, tavsiye ettiğimiz birkaç ufak düzeltmeyi çalışmasında uygulayan ve dosyayı yayınlamamıza izin veren Garip Demirel Bey'e teşekkür ediyorum. Dosyayı aşağıdaki link vasıtasıyla, Word formatında görüntüleyebilirsiniz.

     

    http://www.n-f-k.com/nfkforum/uploads/Neci...Psikolojisi.doc

     

    Saygı ve selamlarımla


  4. Selamlar,

     

    Evet, toplantıya katılamayacağım belli olunca "Nasıl olsa kimse katılmayacaktı" rehavetiyle sessiz kaldım, fakat dervish haricinde en az 3 kişinin daha toplantı için beklediğini öğrenince hem toplantıyı ileriki bir tarihte gerçekleştirmenin, hem de durumu izah etmenin uygun olacağı kanaatine vardım. Meşguliyetim toplantıyı sabote etmiş oldu. Bu cumartesi halledelim inşallah.

     

    Bizim size danışacağımız birkaç nokta olacak ilk mesajda da dediğim gibi. Bu esnada siz de fikirlerinizi derleyip toparlarsanız toplantıda mümkün olduğunca verimli bir neticeye ulaşırız inşallah.

     

    Saygı ve selamlarımla


  5. Selamlar,

     

    Değerli arkadaşlar, özür dileyerek belirtmek isterim ki geçtiğimiz pazar günü ani bir işim çıktığından dolayı toplantıyı düzenleyemedik. Bu sebeple evvela toplantı saatinde MSN'de bekleyen arkadaşlardan özür diliyorum. Toplantıyı bu cumartesi saat 20'ye aldık, katılabilirseniz memnun olurum. Şahsi sabotemden dolayı tekrar özür diliyorum, hakkınızı helal edin.

     

    Saygı ve selamlarımla


  6. Selamlar,

     

    Fatih Bey'in dikkatini çeken hoş bir nükte:

     

    Üstadın Reis Bey eserinin tercümesinde küçük bir tevafuk dikkatimizi çekti. Üstad bu eseri 1963 yılında yazmış, eser 2009 yılında Tataristan'da Tatarca olarak yayımlandı. Yani tam 46 yıl sonra... Üstad'ın asıl memleketi K.Maraş da 46 plakalı şehir malumunuz. Bilmem ekleme luzumu hisseder misiniz bu ayrıntıyı da?

     

    Uzun ve samimi gayretler neticesinde ortaya konan güzel çalışmaların ardından, bu misaldekine benzer hoş nüktelere konsantre olabilmenin ferahlığı bu anlatımda çok net beliriyor. Gerçekleştirmek için çabaladığınız bir işi muvaffakiyetle tamamladığınızda, artık gönül rahatlığı ile bunun gibi tatlı nükteler üzerinde düşünebiliyorsunuz; içinizin huzuru zihninizi tevafuklar keşfetmeye yönlendiriyor. Bu sebeple Fatih Bey'in bu ifadesini özellikle paylaşma gereği duydum, bence tüm basitliği içerisinde hayli kıymetli ve dikkate değer bir ayrıntı... Buradan bu çalışmanın içerisinde pay sahibi olan tüm şahıslara, başta çeviriyi yapan Asiye Rahimova hanım ve bizi bu çeviriden haberdar eden, çalışma boyunca taşıdığı tüm samimi hisleri mesajlarında yansıtan Fatih Kutlu Bey olmak üzere en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah bunun gibi çalışmaların devamını görmek hepimize nasip olur.

     

    Saygı ve selamlarımla


  7. Selamlar,

     

    Arkadaşlar daha önceki mesajda da belirttiğim gibi uzun soluklu çalışmaları kaldıramayacak olanların dil bilgisi, İngilizce gibi bilenini bulmanın kolay olduğu bir dili kapsıyor ise; bu kişilerden tamamlanmasını rica edeceğimiz çalışmalar 1, 2 paragraf civarında olacak ve daha sonra asıl ilgi alanı bu diller olan diğer grup üyelerinin de düzeltmeleri mevzubahis tercümeler üzerinde uygulandıktan sonra yazı yayına verilecek. Bu da demek oluyor ki yapacağınız çevirilerin eksik kalacağı yönünde herhangi bir endişeniz olmasın, 1 dahi 0'dan büyüktür ve zaten çalışmaların üzerinde gerekli editlemeler diğer grup üyeleri tarafından gerçekleştirilecek. Daha önce de belirttiğim gibi, ilk çalışmanızı kendi seçeceğiniz bir metin üzerinde tamamlayabilirsiniz. Bu esnada yardıma ihtiyacınız olursa bizler buradayız. Seçeceğiniz çalışmaların dünyadaki herkes için birşeyler ifade etmesine özen göstermeniz yönündeki ricamı tekrarlıyorum. Örnek çalışmanızı ise heyecanla bekliyorum. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.

     

    Saygı ve selamlarımla


  8. Selamlar,

     

    Değerli üyelerimiz, eserlerinin Yabancı dillere yeterince tercüme edilmeyişinden yakındığımız Üstad Necip Fazıl'ın en mühim piyeslerinden biri olan Reis Bey, başlıktan da anlaşılabileceği üzere Tatarca'ya tercüme edildi ve 28 ocak tarihi itibarıyla Kültür Bakanlığı'nın da desteğiyle 1500 adet bastırıldı. Bu güzel haberi bize ulaştıran ve bu kıymetli çalışmanın vücuda getirilmesinde pay sahibi olan Sn. Fatih Kutlu Bey'in tarafımıza yazmış olduğu mesajları aşağıya alıyorum. Kitabın kapağını ve önsözün tercüme edilmiş halini, Fatih beyin mesajlarının altındaki linkler vasıtasıyla görüntüleyebilirsiniz.

     

    İnşallah bu tarz çalışmalar zamanla artarak, daha farklı eserleri ve daha farklı dilleri de kapsayacak şekilde yaygınlaşır ve Üstad'ın dünya çapında da tanınan ve istifade edilen bir insan haline gelmesine vesile olur.

     

    İyi günler, Tataristan'daki Türk okullarının gayretleriyle, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Teda Projesi kapsamında Reis Bey eseri Tatarca'ya tercüme edildi ve 28 Ocak 2009 günü basıldı, piyasaya çıktı. Eserin önsözünü Tataristan'ın tanınmış şair ve yazarı milletvekili Razil Veliyev yazdı. biz bunu tercüme ettik Türkçe'ye. Kitabın kapağına kadar herşey Tataristan'daki Tamga Yayınevi tarafından hazırlandı. Eseri Kazan Devlet Üniversite Türkoloji Bölümü Başkanı Asiye Rahimova hanım tercüme etti. Eser Tataristan'ın en meşhur tiyatrosuna verilecek. İnşallah yakın bir gelecekte Tatar Sahnelerinden Tatarca olarak Reis Beyi seyretme imkanımız olacak. Rabbim o günleri görmeyi lütfetsin. Ben Sizlere bu önsözü ve dijital ortamdaki kapağını göndermek istedim. Bu haberi duyurmak lazım. Reis Bey eseri başka Türksöylu dillere ve Rusça'ya çevrilmiş değil. İlk olarak Tatar Türkçesine kazandırılmış oldu. Bu hususta telif izni veren Büyükdoğu Yayınlarına maddi destek sağlayan Kültür Bakanlığımıza teşekkürü bir borç biliriz. Saygılarımla Çevirmen Fatih Kutlu Tataristan-Kazan

     

     

    S.A.

     

    Size daha önceki yazışmalarımızda biraz bahsetmiştim… Kazan Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölüm Başkanı Türkçemizin sevdalısı, dilimize son derece vakıf, üniversite öğrencilerine dilimizi edebiyatımızı anlatan, bu konuda bitirme tezleri hazırlatan kıymetli Asiye Rahimov’a Hanımefendi’ye Üstad Necip Fazık Kısakürek’in Reis Bey eserini tercüme etmesi ricasında bulunmuştuk. Sağolsunlar bu işin altına girdiler ve geçen sene kitabın tercümesini bitirdiler. Ayrıca Reis Bey konusunu öğrencilerine bitirme tezi olarak da hazırlattılar. Tercüme ederken kendinden geçtiğini, gözyaşlarıyla bu çalışmayı tamamladığını belirtmişti. Biz Büyükdoğuyla telif izni için irtibata geçtiğimizde Üstadın “Bir virgülümü bile değiştiren olursa ahirette davacı olurum.” Sözünü akıldan çıkarmayarak bu işi yapabilirsiniz dediler. Bunun üzerine biz de sözcük sözcük tüm tercümeyi redakte ettik. Gözden kaçan veya yanlış anlama gelen bir çeviri var mı diye… Bunları da düzelttikten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Türk Edebiyatı eserlerini yabancı dillere çevirme ve tanıtma adına Teda Projesi kapsamında karşılıksız yayım(baskı) desteğini öğrendik ve irtibatlarımızı hızlandırdık. Buradaki bir Tatar yayıneviyle durumu görüştük. Uzun görüşmeler yazışmalar sonucunda Kültür Bakanlığımızdan gelen destekle Reis Bey nihayet 28 Ocak 2009 günü 1500 adet olarak basıldı. Bu bizim için çok büyük sevinç oldu. Eserin kapağı her şeyi burada hazırlandı. Enfes bir şey ortaya çıktı. Esere tanınmış Şair ve Yazar Tataristan Milletvekili yakın dostumuz Razil Veliyev çok manidar bir önsöz yazdı(aşağıda tercümesi mevcut)

     

    Böylelikle son seksen yılda Nazım Hikmet’i müstesna sayacak olursak, Türk Edebiyatından ilk defa bir piyes Tatarca’ya tercüme edilip Tataristan’da yayımlanmış oldu. Nazım Hikmetin piyeslerinin Rusça basıldığını biliyoruz. Nazım Hikmet’in eserleri Tatarca sahneye konulmuş, ama kitap olarak baskısı yapılmış mı bilemiyoruz. Haddi zatında –inşallah- Reis Bey eserini de Tataristan sahnelerinde göreceğimiz ümidini taşıyoruz-.

    Saygı ve selamlarla

    Fatih Kutlu

     

    Aşağıdaki yazı şair ve yazar, Tataristan Milletvekili Razil Veliyev Bey’in Reis Bey eserine yazdığı önsözün tercümesidir.

     

    Reis Bey İçin Yazılan Önsözü Görüntülemek İçin Tıklayınız

     

    Kapak Resmi İçin Tıklayınız

     

    Saygı ve selamlarımla

     

    /edit:kapak resmi: ekleyen:reyhan

    85403395ro2.jpg


  9. Selamlar,

     

    Sadece, Cuma günü Filistinlilerin elinde dalgalanan Türk bayrağını hatırlatmak için yazıyorum, uzatmayacağım. Ufak hesaplar uğrunda o mukaddes bayrağa paçavra diyen Daktilo (Selahaddin) arkadaşımız utanmıştır sanırım. Siz tepki göstermek yerine samimi ve iyi niyetli bir adım atın, gerisi geliyor. Bizim sitemizde yayınladığımız bayrağın altında gölgelenenler, Türk bayrağını sallıyordu...

     

    Saygı ve selamlarımla

    • Like 2

  10. Selamlar,

     

    Daha önce de belirtildiği gibi bu hareketin dünya çapında bir hamle olduğunu sadece Filistin'de uyandırdığı sempatiye ve satılmış idarecileri gibi düşünmeyen Müslüman Arap halkına bakarak dahi anlayabiliriz. Müthiş bir şey bu, her ne kadar tepkinin son kısmı moderatöre gösterilmiş ve bu daha sonra açıklanmış olsa da moderatöre karşı ortaya çıkan enerjinin aslında Peres'e verilecek olan cevapların da hıncını barındırdığını anlamak zor değil. Peres'in yüzüne karşı, Davos gibi bir yerde "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyebilen bir başbakanın moderatöre yönelen tepkisi biraz da Peres'e duyduğu öfkenin tezahürüdür ve bu hareket Norveç'ten Yunanistan'a, İsrail'den Amerika'ya, Filistin'den Arap halklarına kadar dünya kamuoyunda da bu doğrultuda algılanmıştır. Asıl tepkinin moderatöre karşı gösterildiğinin söylenmesi de bu bağlamda algıları değiştirmemiştir, hatta siyasi dinamikler açısından doğru bir hareket de olmuştur bence. Ülkemin milyarların sesi haline geldiğini görmek, İsrail'e karşı en hakiki, içi dolu ve akıllı muhalefeti gösterdiğine şahit olmak büyük bir mutluluk vesilesi oldu benim açımdan, artık başım daha bir dik ve göğsüm daha bir kabarık. Artık yalnızca tarihimle değil, bugünümle de gurur duyabiliyorum. Mazlum halkların kalplerini ve dualarını kazandığımızı hissetmek o kadar harika bir his ki, insanın tüyleri diken diken oluyor. Allah'ın Erdoğan'dan, sırf bunun için dahi razı olmasını dilerim.

     

    Saygı ve selamlarımla


  11. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, 1 Şubat pazar akşamı saat 20:00'de MSN ortamında n-f-k.com kullanıcıları olarak toplanmayı uygun gördük. Bu toplantı vesilesiyle sitemiz hakkındaki fikirlerinizi bizimle ve diğer kullanıcılarla paylaşabilir, bizim sizlerden yardım isteyeceğimiz bazı noktalarda düşüncelerinizden istifade etmemize izin verebilir ve sitenin izleyeceği yolda tavsiyelerinizle katkı sahibi olabilirsiniz. Ayrıca sitenin her türden insana, kendi amacı doğrultusunda daha faydalı olması ve Üstad'ın daha geniş kitlelere tanıtılabilmesi için, keyfiyet noktasında neler yapılabileceğine dair değerlendirmelerinizi de bekliyor olacağız. Bunun dışında kullanıcılarımız arasındaki samimiyetin de bu toplantılarla daha iyi bir noktaya geleceğini umuyoruz. Ayrıca, bu toplantı sayesinde varsa kendi sorularınızı da bizlere yöneltebilirsiniz.

     

    Toplantıya katılacak olan kullanıcılarımız, [email protected] adresini listelerine ekleyebilir. Toplantı saatinde bu adresten bana yazarsanız, konuşmanın yapılacağı pencereye sizi dahil edebilirim.

     

    Fikir ve katılımlarınızı bekliyor, özellikle de sınıf üyelerimizin katılımını önemle rica ediyorum.

     

    Saygı ve selamlarımla


  12. Selamlar,

     

    Bizim amacımız milleti tartıştırmak değil, aydınlık bir nesil yoğurmaktır. Dolayısıyla tartışmak bizim için ancak bir araçtır, bizim amacımız kendi bulduğumuz hazineyi diğer insanlarla paylaşmak ve diğer hazinelerden de payımızı alabilmek yönündedir. Bu sebeple yönetici kadrolarını robotik bir misyon içerisine hapsetmeye çalışan düşüncenize kıymet vermiyor ve hatta bunu komik buluyorum. Biz, en azından bu site içerisinde herkesin her istediğini söyleyebildiği bir sokak meydanı veya mahalle kahvehanesi değil, ihtiyacını hissettiğimiz bir ruh fırını oluşturmak niyetindeyiz ve devlet başkanlarının devletleri yönetirken sahip olduklarına, yahut lateşbih şirket sahiplerinin şirketlerini belli bir doğrultuda yönlendirirken başvurduklarına benzer bir aktif tavır taşımak durumundayız, zira bir misyon doğrultusunda hareket ediyoruz, fikirsiz ve amaçsız değiliz. Bir temamız, bir hareket amacımız var. Soru işaretini ünlem işaretine dönüştürebilmek yegane hedefimizdir. Temel 4 yöneticilik fonksiyonu arasında kontrol etmenin (controling) yanı sıra yönetmek, yönlendirmek (leading) gibi aktif bir yön de vardır ve bu keyfiyetten yoksun bir yönetim bir gölgeden ibarettir. Biz bir gölgelik değil, bir irfan yuvası hazırlamak niyetindeyiz ve bu yuvanın kadrosu, yöneticisinden üyesine kadar birbirini tamamlayan, manen destekleyen ve geliştiren bir dinamik içerisinde hareket eder. Herkes birbirine öğretir, herkes birbirinden öğrenir ve her an kendini düzeltmeye bakar.

     

    Biz merkep hürriyetinin üstünlüğüne inanmıyoruz. Curcunanın değil, hakikatin ardından yürümekten daha üstün ne olabilir? Bizim bir duruşumuz ve tarafımız var, hakikat yolunda yürümeye inşallah sonuna dek devam edeceğiz. Fikirleri alınmış gayriinsani varlıklar olmadığımız gibi, inançlarımıza hizmet edebilmek için açtığımız bu sitede teknik hizmetkar olmaktan ziyade inançlarımızın hizmetkarıyız. Nasiplenmek isteyen, hazinesinin zekatını vermek isteyen herkese kapımız açık. Fakat hoşnut kalmayanlara hoş görünmek gibi popülist bir mecburiyet de hissetmiyoruz. Hiçbir kaygı ve fikir hakikatten üstün olamaz.

     

    Dünya hayatı bir sınav, evet, ama öyle bir sınav ki birbirimize kopya vermemiz tavsiye ediliyor. Peygamberler niçin var ki? Zaten inandığımız bir hakikati paylaşmak üzere açtığımız bir web sayfasında, insanların bizce doğru olanı, yani Ehl-i sünnet'i, uyanışı, derinliği, dünya ve sanat görüşlerini bulmasına yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. Zaten kafası karışmış olan insanlara bir konuda yardımcı olabilmekten daha büyük bir nasip olamaz. Unutulmamalıdır ki koskoca sosyoloji ve psikoloji ilimlerinin en temel istinat noktalarından birine göre kişilerin tercihlerini belirleyen en önemli faillerden birisi de çevredir, bu sebeple çevre olabildiğince uygun hale getirilmelidir, çevreyi uygun hale getirmek de mesuliyetlerimiz arasındadır. Emr-i bil mağruf ve Nehy-i anil münkeri bize tavsiye eden dinimizdir, haksızlığa karşı takınmamız gereken tavrı tasvir ederken olabildiğince aktif ve katılımcı olmamızı salik veren de bu dinin güneş peygamberidir. Hal böyleyken ev sahibinin evindeki olumsuzlukları, ülke yöneticisinin ülkesindeki yolsuzlukları görmezden gelmesini savunurcasına yöneticileri gayr-i insani denetim mekanizmaları şeklinde tasvir etmenize katılmıyorum. Kendi sitenizde bunu uygulayabilirsiniz elbette, bizi bağlamaz. Fakat bu konuya yazılan her mesajın sitenizin adını taşıyan konunun güncellenmesi manasına geldiğini ve konunun başladığı noktadan tamamen farklı bir mecraa girdiği halde, sanki inatla sürdürüldüğünü hoşnutsuzlukla teşhis ettiğimi belirteyim. Konuya belki de konuyu güncellemek için yazılan her mesaj gönderildiğinde, konunun ana sayfadaki aktif konular arasında belirmesi artık bir üye olarak da tahammül sınırımı aştı. Eminim ki üyelerimizn kahir ekseriyeti de benimle aynı fikirdedir. Site reklamınızı yapmadan başka bir konuda devam etmeniz daha iyi olurdu. Bir tanıtımın da belli bir itidal noktasında kalması, kabak tadı vermemesi gerekir. Sitenizi tanıttınız, konunuz silinmeyecek.

     

    ""Fikirlerin çarpışmasından gerçekler ortaya çıkar"" gibi beylik klişelerin altı o kadar boş oluyor ki... Fikirleri çarpıştırmadan analiz etmek, beraberinde getireceği sükunetin akl-ı selimi ile çok daha isabetli neticelere ulaştırır. Çarpışmaları ise güçlü olan kazanır, haklı olan değil.

     

    İki suçun derecesindeki eşitlik, cezaları kemmiyet hesaplamalarına göre değil, keyfiyete göre veren İslam hukukunda aynı cezanın verilmesini mecburi kılmaz. Cezaların farklı oluşu da içki içenin günahında, üreticinin de vesileliğinden kaynaklanan bir kabahati olmadığını göstermeye kafi değildir. Bu hadisin kastettiği mana, üreticinin de içkiyi içen kişiyle aynı fiili işlemekten kaynaklanan bir cezaya çarptırılması gerektiğini değil, onun girdiği günahta kendisine yol hazırladığı, yardımcı olduğu için mesuliyeti belki de aynı derecede paylaştığını anlatıyor olmalıdır (En doğrusunu elbette Allah bilir). İslam'a göre kişi davranışlarının yalnızca kendine hitap eden yüzüyle değil, diğer insanları ilgilendiren kısmıyla da mes'uldür ki dış tesirlere karşı çoğu zaman müdafaasız olan insan tabiatına en uygun tutum da budur. İslamiyet fıtratla çelişmez, fıtratı ihya etmeye bakar ki her kişinin İslam'a yatkın doğması da bu hakikatle paraleldir. Toparlayalım, diğer görüşlerin sahipleri bizi meşru dairede, kabak tadı vermeden ikna edebilir fakat biz, hakikati bulmanın herşeyden önce bir nasip mevzuu olduğunu da hesaba kadarak, öğrenmeye ve öğretmeye açığız. Elbette ki istinad noktamız, burayı oluşturmadan önce ve oluşturduktan sonra, belki de büyük iç buhranlar neticesinde erdiğimiz ehl-i sünnet hakikatidir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  13. Selamlar,

     

    İnsanların kendi içine dönerek hakikati bulabileceğini, inzivanın insanı yüceltecek huzur verici bir yanı olduğunu; insanın tabiatının, tabiatın en tabii haliyle ahenk içerisinde aktığını anlatan harika bir şiirdir bu. Okuması huzur veren, topraklar, çimenler içerisinde mutlu ve yapayalnız bir insanı zihinde canlandıran, hiçbir hayvani güdünün tesir edemediği ideal bir hayata insanı çağıran; şehrin göbeğinde, şehri en katı şekliyle yaşayan ve münzevi dervişlerin huzuruna hasret bir insanın ruhuna sizi davet eden harika bir eser. İnsanı Allah'tan uzaklaştıran hayat gailelerini bir tarafa bırakıp, uçsuz bucaksız bir alemde bulduğu yalnızlığın yüreğinde hissettiği tevhidin peşinden koşacak cesareti gösterebilen kahraman bir insanın sizi çağırdığını hissediyorsunuz şiiri okuduğunuzda. Süregelen bir hayatın tükendiği noktada ise o kadar tatlı bir tasvir var ki, "Böyle geçer ömrümüz, / Bir gün gelir ölürüz, / Haberimiz olmadan" ifadesindeki yumuşaklık, teslimiyet, kabullenmişlik ve boşvermişlik, bugün pençesinde yaşadığımız tasaların mustariplerinin kalbini dahi ferahlatabilecek kudretteki bir meltem gibi dokunuyor ruhlara. Şehirlerin insanın ruhuna üflediği sıkıntıdan bunalan ve ferahlamaya ihtiyaç duyan insanların belki de söylemek istediği halde söyleyemediği şeyler...

     

    Her seferinde büyük bir zevkle okuduğum bu şiiri Üstad'ın henüz 22 yaşındayken yazmış olması da dikkate şayandır.

     

    Saygı ve selamlarımla

    • Like 1

  14. Selamlar,

     

    Soruları cevaplayarak genel bir bilgi vereyim efendim. Evvela çevirilen tüm materyaller Tercüme ekibine ait sınıfta paylaşıldıktan sonra diğer ekip üyeleri tarafından kısaca değerlendirilecek ve nihayetinde de international.n-f-k.com adresine taşınacaktır. Ekibe katılmak isteyenler bana özel mesaj veya mail ile ulaşabilir ([email protected] veya [email protected]). İlk çalışmada konuları serbest bıraktık, hangi yazı veya şiiri isterseniz çevirebilirsiniz. Fakat herkes uzun bir yazıyı tek başına üstlenecek kadar dil bilmiyor olabilir, eğitim gördükleri dil İngilizce olduğu halde çeviri eğitimi almayanların tek başlarına uzun bir nesri çevirmeleri pek de mümkün olmayacaktır. Bu durumu da göz önünde bulunduracak ve bundan sonraki çalışmalarda bazı makaleler, yabancı dil bilgisi tarif ettiğim seviyede olan arkadaşlar arasında paylaştırılacak, herkesin sorumluluğuna bir veya iki paragraf düşecek ve neticede bu paragraflar arasındaki dil uyumu kontrol edilip belki de bazı düzenlemeler yapıldıktan sonra makale yayınlanacaktır. Elbette ki dil bilgisi olan arkadaşlar tek başlarına da bir çeviri yapabilir. Bu neticede gönüllü bir hizmet olduğundan insanların bilgisini en iyi yerlerde, en verimli şekilde kullanmalarına vesile olmak gerektiği kanaatindeyim. Bildiğiniz dile vakıfsanız ve makul derecelerde vakit ayırabilecek durumdaysanız, ful çeviriler yapabilirsiniz; İngilizce gibi birçok kişinin bildiği bir dili biliyor fakat uzun bir çevirinin sorumluluğunu tek başınıza alamayacağınızı düşünüyorsanız da sizinle aynı durumda olan kişilerle veya dili iyi bilen diğer sınıf üyeleriyle koordine bir şekilde çalışmaya devam edebilirsiniz. Bu koordinasyon, daha önce de söylediğim gibi şifreli olan Tercüme Ekibi forumunda gerçekleştirilecektir. Bu meyanda sınıfa katılmak isteyen arkadaşların ilk çalışmalarını bekliyorum. Tek bir yazıyı tamamlayabilecek olanlar ful çevirilerini, paragraf çevirecek durumda olanlar da - bildikleri dil İngilizce'yse - bu paragraflarını belirttiğim iletişim kanallarını kullanarak bana ulaştırabilir. İlk çalışmalar geldikten sonra mevcut kadromuza çalışmaları gönderen arkadaşlar da dahil edilecek ve daha koordine bir şekilde çalışmalarımız devam edecektir.

     

    Şiir çevirilerini genelde dil bilgisi daha ileride olan kişilere yaptırmayı düşünüyoruz, fakat bu işin zor oluşu bizi çalışmaktan geri koymayacak. "Zordur" diyerek bırakamayız, yalnızca mananın verilmesi de bizim için 0'dan daha ileride bir nokta olacaktır. Şiirleri kendi dilinde okuyan bir kişi, şiirlerin şekli zaafını şiiri yazan kişiye ithaf edecek değildir; fakat şiirden elde edeceği mana kâr hanesine büyük harflerle, şiiri yazanın ve çevirenin vesilesiyle yazılacaktır. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız, tevfik Allah'tandır.

     

    Şu halde ilk çalışmalarınızı, veya tercümeleri tek başlarına kaldıramayacak arkadaşların ilk paragraflarını bekliyorum. Ne zaman müsait olursanız, o zaman gönderebilirsiniz.

     

    Saygı ve selamlarımla


  15. Selamlar Selahaddin,

     

    100 yıl öncesine geri dönme şansın varsa, bugün hala o günlere dönebileceğini düşünüyorsan, o günlerin öncesiyle bugünkü bakış açını belirliyorsan tüm Arap diyarını fethedebilirsin, biz sana engel olmayalım.

     

    Bundan 90 yıl önce bir kısım bedevinin kaldırdığı isyan bayrağıyla bugünün bir kısım Kürdünün terörizmini aynı kefede değerlendirelim, peki. Bugün, Allah göstermesin, Kürdistan kurulursa ve bundan 90 yıl sonra oradaki insanlar sadece dinlerinden dolayı çoluk çocuk demeden katliama tabi tutulacak olursa, evet, insaniyetimizin ve Müslümanlığımızın gereği bizi onlara destek vermeye iter. Ben veririm, ben romantik bir ırkçı değilim. Bugünkü şerefsiz teröristlerin şehit ettiği askerlerimizi yad ediyor ve onlara saygı besliyorsak, Allah göstermesin, yarın Kürdistan kurulur da bundan yüz yıl sonra, dinleri sebebiyle çoluk çocuk demeden halkı katledilirse, o zaman da bu sebeple yüreği sızlayacak olan elbette ki benim, biziz, Müslümanlarız, Türkleriz. Bizim o gün onların yanında oluşumuz, onların bugün yaptığını aklar mı, onların bugünkü hareketlerine destek verdiğimiz manasına gelir mi? Ne münasebet, elbette hayır... Lakin, misal, bizim bundan 90 yıl sonra İslam temelli bir meselede onları yalnız bırakacak olmamızı ne aklayabilir? 90 yıl öncesinin politik konjönktürü mü, yoksa çocukça öç alma duygumuzun sonraki nesiller üzerindeki tezahürü mü?

     

    Risaletpenah Efendimiz sadece İslam'la müşerref olduğu için, yani sadece dinî bir sebeple Vahşi'yi affedebilmiş bir insandır. Üstad'ın kendisi değişimi yaşamıştır şahsında zaten. Askerimiz ise din-i mübin uğrunda çarpışıyordu.

     

    Tevhid bugün Filistin bayrağının altında boğuluyorsa elbette ki o bayrağa sarılacağız. O günün isyan bayrağı, bugünün Tevhid bayrağıdır. Eskinin kafir Ömer'inin neticedeki yüce halifeliği gibi... Bugünün pkk paçavrasının şekli o gün İslam'ın bayrağında belirirse, torunlarım onu da gururla taşımayı bilir.

     

    CHP zihniyeti bayrağı gerçekten değiştirmeye gerek görseydi bunu yapabilirdi, onca yapılanın arasında bu zor olmazdı onlar için. Onayları, kabulleri, tahammülleri var neticede. Ufak bir değişiklik yapılmış olsaydı bu bayrak üzerinde, paçavra demeye dünden hazırmış gibi duruyorsunuz.

     

    O yüce bayrak bir süre daha sitemizde dalgalanacaktır. Konu kilitlenmiştir. Meseleyi gereksiz yere daha fazla uzatmamak gerektiği kanaatindeyim.

     

    Saygı ve selamlarımla

    • Like 1

  16. Selamlar,

     

    Bayrağın kökeninden ziyade, bizim için onun bugün sahip olduğu mana ehemmiyet ifade ediyor. Bu bayrak, bugün itibarıyla mazlum Filistin halkının altında birleştiği, gölgesinde kıyıma uğradığı bir semboldür ve bu bayrağa sitemizde yer verilmesinin yegane sebebi de bu hakikattir. Bayrağın, geçmişe dönük herhangi bir gönderme ifade etmesi değil (ki bundan bile şu yazıya bakarak emin olamayız); bayrağın hak-batıl mücadelesinde bugün taşıdığı mana bizim için çok daha mühim ve dikkate almaya değer. Geçmişteki hatalar elbette ki tartışılır, bunlardan ders alınır, tenkitler yapılır ve nihayetinde de Mahkeme-i Kübra'da neyin ne olduğu ortaya çıkar; yalnız hadisatın tebeddülünü de takip edebilmek gerektiği pas geçilmemeli... Bu bayrağı kim seçerse seçsin, bu bayrağın milli göndermeleri ne olursa olsun -ki bunların varlığından da emin değiliz-, biz onun bize, günümüze hitap eden kısmıyla ilgilenmeli ve tavrımızı bayrağın bugünü bize ne söylüyorsa, ona göre belirlemeliyiz. Bayrakların asıl kıymetinin maddede değil, bayrağı taşıyan milletin manasında olduğunu takdir edersiniz. Mustafa Kemal'den veya CHP zihniyetinden hoşlanmayan birisinin, nihayeten onların da onayını alan Türkiye bayrağına "kafir bayrağıdır" yaftasını yapıştırması ve ondan paçavra kelimesiyle bahsetmesi sizi rahatsız ederdi sanırım. Müslüman bir halkın altında çarpıştığı ve uğrunda ezildiği bir bayrağa paçavra diyebilmeniz beni fazlasıyla rahatsız etti. Bu bayrak Hüseyin'in elinde paçavradır, dininden dolayı zulüm gören bir halkın elinde ise kutsal bir sancaktır... Şekillere haddinden fazla takılmamalı.

     

    Hassasiyetiniz için teşekkür ederiz, lakin bu hususta sizinle aynı fikirde değiliz. Hüseyin'in değil; masum, mücahid ve Müslüman Filistin halkının bayrağı sitemizde bir süre daha dalgalanmaya devam edecektir.

     

    Saygı ve selamlarımla

    • Like 1

  17. Selamlar,

     

    24-28 mayıs tarihleri arasında kalan günlerden herhangi birinde yapmakta olduğumuz toplantıları beklemeniz kemmiyet çerçevesinden sanırım en mantıklısı olacak. Lakin baskı tahammül edemeyeceğimiz bir noktaya erişirse daha erkenden de yapılabilir elbette. Ama Mayıs ayının son kısmında, zaten böyle bir toplantı düzenleniyor İstanbul'da...

     

    Saygı ve selamlarımla


  18. Selamlar,

     

    Kafakağıdım benim de genç olduğumu söylüyor. Profilim doğru söylüyor, 20 yaşındayım. Siteyi 16 yaşımdayken kurmuştuk. İnşallah istikamet üzre hayırlı, uzun, sıhhatli, mutlu ve muvaffakiyetlerle örülü bir hayat süreriz her birimiz. Üyelerimizin yalnızca genç olması değil, keyfiyet dairesinde gayet büyük bir değer ifade eden çaplı kişiler olması da istikbalimiz için beni ziyadesiyle umutlandırıyor. İnşallah yarınlar güzel olacak, çünkü bugünün gençleri güzel... Evet, gençliğin içerisinde hiçbir amacı, tasası, çilesi olmayanlar, nebati ve hayvani hayat sürmeyi marifet telakki edenler çoğunlukta; fakat toplumları şekillendirenler akıl ve amaç sahipleri olduğundan bu hakikat çok da mühim değil bence. Bataklık sineklerinin kalabalığı, yapayalnız bir güneşin yanında ne kıymet ifade eder? Güneş olabilmek, parlayabilmek; işte bütün meselenin düğümlendiği nokta...

     

    Saygı ve selamlarımla


  19. Değerli Kullanıcılarımız,

     

    Düzenlemekte olduğumuz http://international.n-f-k.com adresinin içeriğini genişletmek ve bu yolla Üstad'ı diğer dillerde de tanıtabilmek, onun fikirlerini farklı dillerde de internet kullanıcılarının erişimine sunabilmek arzusundayız. Üstad'ı anlayanların, belki de Türkiye'de uğraşmaları gereken pek çok meseleyle yüzleşmesi ve bu işe vakit ayıramaması, onu anlamayanların ise şahsiyetinnin en kıymetli yönleriyle tanıyamadıkları Üstad'ı çevirmekle meşgul olmaması; bu hususta ciddi bir eksiğin doğmasına ve dünya çapında Üstad'ın doğru bir biçimde, yeterince tanınmamasına yol açtı. Bu sebeple, Üstad'la alakalı yabancı dillerdeki materyalleri de derlemek ve gerektiğinde de bu birikime katkıda bulunabilmek amaçları doğrultusunda harekete geçmeye karar verdik. Bu alanda yürüttüğümüz çalışmaların belki de en mühim aşaması olan Tercüme ekibimizi kurmak için, Türkçe dışında herhangi bir dil bilen ve Üstad'ın eserlerini bildiği farklı dillere çevirebileceğini düşünen kullanıcılarımızın başvurularını bekliyoruz.

     

    Oluşturulacak olan Tercüme Ekibi sınıfının lideri NFK-Fan'dır. Sınıfa dahil olmak isteyen kullanıcılarımız, bu başlık altında veya sınıf liderine özel mesaj göndererek bildikleri dilleri ve ortalama ne kadar zamanda, ne miktarda materyali çevirebileceklerini belirtmelidir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  20. Selamlar,

     

    Allah acil şifalar versin, valideniz inşallah mümkün olan en kısa zamanda bu günleri atlatarak sıhhatine kavuşur. Bilvesile Allah tüm ümmet-i Muhammed'in hastalarına şifalar nasip eylesin. Bu dua bir kişi için dahi tutsa ne büyük kar...

     

    Allah şifalar versin efendim tekraren.

     

    Saygı ve selamlarımla

×
×
  • Create New...