Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 14, 2010 Nar-ı aşkın firkatine mechul nefesimle! Anlamadın, sanki bir yargıçtın o an yargıladın Ne müşkil bir iş olduğunu değil mi umursamadın Ne hali bizarlığımı, ne ruhumun hicranını sormadın Kırdın,hiç aldırmadın,bilemedim hala niye yaptın Narı anlamadan, feda olmayı nefeslenmeden olmaz Sevda bir kelebek misalidir, hırs ve hınça asla konmaz Kalbin senasında ülfet yoksa, hicran aşk-ı korsa solmaz Nefesin lehçesinde, sinenin dirliğinde hak yoksa aşk olmaz Emel ve heves,vicdanın rahlesinden geçmelidir unutma Ne kadar umudun var ise, aşk yoksa susuzdur aldanma Kan ardır, nar aşktır, nefes müddetiyle ruha tavdır yorulma Keşkelerin, yeis içinde solmuş nefesin hicranını gale alma İsabet eden ne varsa, içinde ki niyetin mahsuludur unutma Ne kadar ecrin kalbin bakir nidasından ayan olursa korkma Aşk,ruhun sevdasıdır, kalbin en latif sedasıdır yaban durma Uyurken düşlerin izinde ne vardı, ona inanıpta bir yol alma Nasıl ki her doğum bir neşeyi sadıktır hakkıyla anla unutma Ölüm niye aşkı sanattır, uzleti sevdadır, hayatın mecrasındadır Kaza, bela iç içe olan bir imtihandır, korkup haktan uzaklaşma Kul olduğunu, şerefin ne olduğunu anla ve ruhunla yaşa hesaptır Akıl niye vardır, muhakeme hangi vadide vuslattır durma sorgula Aşka bigane kalan, sevdayı heves olarak anlayan cahildir unutma Hak, insanın kalbinde, hakikat ilmin ve bilincin şehrindedir anla Heva ve heves illaki olacaktır ama, nefsin tezkiyesi şarttır aldanma Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 14, 2010 Can çıkmayınca huy çıkmaz (mış)! Hani neydi desturumuz ve rumuzumuz unuttuk mu yoksa İnsan hangi fıtrat üzre yaratılmıştır, nefs olduktan sonra Hak ve hakikat gale alınmayacak olsa, hesap var sonunda Fazilet ve erdem hangi diyarın ihatasında kalıyor sorgula İzzet ve şeref, ecrin, vecdin,ihsanın ve takvanındır unutma Nefes almak, yaşamak, hayatın kendisi sanılınca aldanma Ölüm, ömrün banisi kalbin ve hasseten ruhun adresidir anla Bir an bile olsa, nefsin sarhoşluğu söz konusu olunca kanma Bir kadeh mey sarhoş etmez, bir içimlik esrar kesmez deme Biraz avarelik varsa, içinde saklanan zan her ne olursa yeme Akıl sırdır,yalnız insan için vardır ve hikmeti kulluktur geçme Kalbine yabancıysan, sevgiyi arıyorsan, aşkını kimseye verme Dil söyler, lakin kalp tastik etmiyorsa unutma ki nifak eker Her kim ne yapıyorsa, sadece kendi ektiğini biçer, iktifa eder Bu manada dile gelen keder, çile bir sır değil, hali aşikar eğler Her nefis kendi eştiği çukurun derinliğini nefesin anına böler Aşk, hilmin ve zikrin dile gelen senasından bir payeyi anberdir Bu hakikatin vecdine aşina olmayan bir nefes aklı kadar bilir Akıl aşka yaban, kalp umut ve şevkten noksandır diye söz edilir Gerekçeleri ne kadar bilinir, nasip her eşikte niyazı gayret iledir Ruh, nefesin öznesidir, ruhsuz olan herşey aşksız ve şeklidir Ana sütü ne kadar ak ve temizdir, şefkati ise nasıl tarif edilir Mert cihanı alem için şereftir, ihsan nisanın kalbinde ülfettir Her eşikte nefes vesilelerin sahnesinde esirdir, niyetiyle edeptir Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 16, 2010 Unut demek, ruhun sesinden tebarüz edeni görmemektir! Kimilerine göre belki de çok kolay Oysa sinemin derinliğinde vucut bulmuştu bu olay Unutmak soruryorum işte bu kadar mı kolay Henüz aşina olmadığım bir raddede beklenmeyen bu hüzünlü olay Bilmem ki nasibi iksir hangi merhalede Ve hangi kalbin kimin beklentisinin bekliyor eşiğinde Günler bir bir geçtikçe esrarını koruyor ne hikmetse işte Yıllar varki sessiz nefesinbuğulu busesinde ve bakir hislerimle Hiç sorma, gözlerime nazar ederek yorma Yüreğim hicranın kollarında umudu bu uğurda soldurmuş olsa da Yine de sen aldırma, zira unut demek çok kolay geliyor sana baksana Vurgun yemiş her yanım nasıl olsa, var git dilediğin neyse onun kollarına Bilemezdim, hesap edemezdim ki böyle olacağını İçinden çıkamayacağım bir hal ve sinemi dağlayan acıyı koklayacağımı Geçmeyen an ve zamanın ruhumu bu kadar bedbin bırakacağını Kanadı kırılan kuşun hicranını, yerde sürünen yağrağın çığlığını duyacağımı Sanki kör kuyunun mecrasında soluksuz kaldım Ruhumun derinliğinde suskun kalan ne varsa, dağların efkarına bıraktım Ummanın derinliğine ve sessizliğine her geçen gün bitap kalbimi adadım Neyi hakkıyla anlayamadım, bilmem ki nerede bir yanlış yaptım Aşk; şayet bir heves telakkisiyle zikredilir ve terennüm edilirse Hakikatin senası ruhun ikliminde filizlenmeyip nefsin yüreğinde payaleştirirse Dile gelen, tefekkürden arileşerek hissiyatı gaye edinen irade, zafiyetin elindeyse Umut etmek billahi nafile, ruhun özne olmadığı her merhalede nefsin seninle Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 16, 2010 Ey gönlümün sultanı, ruhumun aşkı cenahı! Ne vakit daralsam, içim sızlarken yalnızca sana yalvarsam Acziyetimin mahçubiyetiyle ruhumun hicran damlalarını bir bir akıtsam Kalbi burukluğumla kapında hanif bir kul olmayı başaramadığımı haykırsam Çarelere sığınıp, rahmetin için bel bağlasam, kalbi lekelerimden bir bir arınsam Niye yarattığını biliyorum,nefsim için uğraşıyorum İnsan olmanın, mükellefiyeti solumanın, akıl, irfanla yol almanın sancısındayım Besmele çekip ağzıma aldığım her lokmanın, ona hasret çeken canların ahındayım Ne kadar muradım varsa,kul olabilmek nasibi mukadderse şükrün edasındayım Seni anlamak, hakkıyla emirlerine sadık kalarak yaşamak Tevdi ettiğin ne varsa ruhumun mecrasından okuyarak aşkı vuslatı yudumlamak Kalbimin inşirahı için el açmak, ariflerin meşkinde sevdalaşmak öyle adımlamak Tattığım her letafette, ruhumun hüzün ve hicran perdelerinden yakarıp ağlamak Şaşkınlık yaşadığım, anlamına vasıl olamasdığım Kalbimin dirliğinde çoğu zaman susuz kaldığım, boynumu bükerek yalvardığım Ey yabbim,ehlimi bana ve benide ehlime mübarek eyle, nasip ettiğin Çocuklarımıza, efendimizin ahkalını öğrete bilmeyi nasip eğle derken sinemden Bilerek ve fakat acziyete düşerek işlediğimiz günahlarımızla bizleri yargıla Rahmetin ve mağfiretinle ruhumuza bizarlık ve bir bedbinlik yaşatma Umudumuzu, niyazı ceht davamızı, vuslatı işaret eden yolları bizden uzak kılma Mezarın mahzunluğunda ne kadar ibreti hakikat varsa, acziyetim çıkıyor karşıma Hane-i saadetim, ceddi evebeynim, evladuiyalime gelince ne söylerim Neyi lütfetmişsen hamdü sena eğlerim, bahtım için sadakatimi teslim ederim Neslimin ve ümmeti muhammedin umutları için en kalbi duygularımla amin derim Acziyetimin mahçubiyetiyle yalnızca senden yardım ister ve hamdü sena ederim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 17, 2010 Uzaklaşır yüreğimden bilmem ki ne olur! Gönül bilmem ki ne arar Samimi birşekilde sadakate umutla bakar Heveslere ne kadar kar yağsada, zemheri kuşatıp yüreğini dağlasa ne çıkar Umut niye var, sabır kalbin dirliğinde şayet nasipse en ülfetli bir bahar Ey gönlümü sükut ettiren yar Ruhumun pervazlarında sancı niye ar,durmadan yakar, söyle içim niye sızlar Karşımda duruyor yüce dağlar, esrarın lahzasında ruhum aşkınla yürek dağlar Gözlerim sessizce akar, bu nar hali fakirliğime ibretiyle süruru nazar Dertli çobanı düşünüytorum Bomboş hanların mazisinde yol alıyorum, yüreği yanıkları hüzünle buluyorum Her sütunda silinmeyen melalleri okuyorum, ah niyebir hoş oluyorum Kalan nefesimle, takatsiz dizlerimle, fersiz gözlerimle hala bir yol alıyorum Şadırvanın mahzun çehresini okuyorum El açmış, derin kuyuların sükutuna bel bağlamış nisaları görüyorum Çocuklar aç susuz, ayakları papuçsuz, gözlerini şaşkın bir eda ile süzüyorum Sinelerinde bazen masumluğu, bazen arsızlığı ve bazende yalnızlığı buluyorum Ki o kadın,nihayetinde muhtaçtır sanırım Camilerin önünde, cemaatın bıtkın gözlerinde, bir sessizlik hüküm sürünce sorarım Sosyallik adına, devletin hak ve özgürlük bağlamında ne ararım, sessizce bakarım O nisa kimliğinin dramını vicdanlara sorarım, sekülerliği şimdi ne yaparım O masum çocuğun umutlarını sorarım Çaresizliğin her dramını nasıl anlarım, evladü iyalimin yüzüne nasıl bakarım Şayet varsa bir aymazlık, neslin edebinde var olan noksanlık kime sorarım Milletsek eğer, hangi ulvi bir değer, bananeyi içine sindirirmiş meğer korkarım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 17, 2010 Nefes ülfetin, aşk kalbin cehdinde ki esindir! Ne söylesem, gönül dilinden mi nefeslensem, dert edinsem Ruhumun sessiz nidasında ikamet ederek, vicdanımla aşkın hülasasına erişsem Teslimiyetin, iradeyi tercihin, aklı selimliğin mukabelesinde kalbimi dinlesem Nefsimden tebarüz eden egomu tezkiye etsem, esaretin sınıflarını bir bir derlesem Mükellef olmanın,hesabi bulunmanın şehrini Sinemde yıllara sari biriken hicranın bendini,ihsanın tanzimine aşkla bıraksam Ne kadar derdim varsa, elem ruhumu ihata eden çığlıksa, ummana akıtsam Kimseyi hakkıyla anlamadan hiç yargılamasam, sadece kedi fakirliğime ağlasam İçimi sızlatan, yüreğimi burkan esrarın zerkini Şaşkınlık yaşatan her illetin vucut bulan hikmeti sebebini, kitabı kerimde bulsam Sosyolojik sebepleri, neslimin geçmişini,efendimin tevdi ettiği herşeyi anlasam Bir an olsun hayıflanmadan, ne derlere sığınmadan nefes almaya aşkla kavuşsam Ruhumda anlam bulan ahitlerimi Kalbimin hüzün sesiyle nefeslenip, iradeyi maslahatı hakikat saysam yaşasam Arifin vecdinde, salihin secdesinde, alimin aklı selimliğinde maraz aramasam Nefsimin esaretinden açlıkla kurtulup, azimle işaret taşlarıyla bir bir buluşsam Ölüm denen hakikatin aşk lisanında Sevda yaşatan baharında, iradeden vazgeçiren ahında umutla ve azimle buluşsam Gönül kapımın yıllara sari inadını kırıp, hazzı takvaya sürurla ve aşkla ulaşsam Kalbimin inşiraha muhtaçlığının asliyetine vasıl olup ve ruhumla manalaşsam Bir esin ki, iksirin şehrinde manalaşan nesil Ömre bedel, nefes ki şerefiyle eş değer, asla bulunmaz sinesinde bir dirhem keder Gönül şad olmuş, aşk ruhunda vuslat için vucut bulmuş, can kurtulmuş meğer Değme gönül telime,kederlendim işte bugün bak yine kendi fakirliğim nezninde Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 18, 2010 Derdime vakıf değil canan, anmadan nefes alan! Ne bekliyordum, hangi gerekçeyle umut besliyordum Günleri bir bir hasretin yumağına havale ediyordum,niye bir çile çekiyordum Umudun nedenini, emelin sancı zerkeden dilini görmezden mi geliyordum Nefesin azizliğini, hakikatin nasip terakkisini ne kadar biliyordum Duygular...Ah gönülde çağlayan ağıtlar Bir bakışın, içine zerk edilen hevesin beklentisi olan kıpırdanışlarda neler var İçimi sızlatan, bazen yüreğin yanıklığını artıran, hicranı sineme koyan bir ar Yakarışlar niye var, sıhhati ve vucubu bilinmeyen hukuk söyle kime bir yarar Ne görüyorsak, bizde olmasını diliyorsak Nedensiz yaşamanın betbahlığında bir yol alarak, ruhun sesini hiç anlamıyorsak Mefkure sahibi olmadan, mükellefiyetin farkındalığını kalbe koymadan akıyosak Nefesin müddetini, hesabın en yakın halini şayet idrakimizde duymuyorsak Nefsin aymazlığından azat olarak aşkı anlamıyorsak Zevkin her raddesinde, keyfin meftun burakan hallerinde hikmeti aramıyorsak Ötenin tevdi edilen ve kitabı kerimde sözü edilen senasını hiç işitmiyorsak Henüz insan olmayı, kul olmak için kalbimizi anlamayı yakinen önemsemiyorsak Annenin ak sütünün sebebi hikayesini Şefkatinden tebarüz eden esin hamiyetini, dile gelen ninninin aşkı hakikatini Nesillere ilga edemeden, dünyevileşmenin derdiyle payelenmeden akıl melekesini Ha vitrinlerden nazar eden manken, ha ruhsuzlaşan nefesle abat olan ten halini Ölmeden nefsin dile gelen edebi senfonisini Ruhun lahzasından serdedilen latif busesini halin dirliğinde aşkla yaşamalıyız Kimseyi kırmadan, hoyratlık yapmadan, aklı selim bir yoldan sevda yaşamalıyız O an hak ve hakikatin vecdini ihsanın, inşirahın rahlesinde idrakimize koymalız Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 18, 2010 Adsız ve mekansız olmak, aşkın süruruna kanmak! Ne sebebim ve hatta ne de nesebim Nefesi bahşeden, vakti bir ömür için kefenleştiren, bade-i aşkı ruhuma ilga eden Serden ve servetten, nefsime avdet eden her türlü illetten arileştirip akıl veren İradem için sıratı önüme sererek, tercihim adına hakikati bir bir aşkla önüme seren Ezelden ebede kadar derken Sıratımüstakim için rehberin ve hüccetin kim olduğunu asırlardır söylerken Dile gelen, insan için serdedilen, eşrefi mahlukat diye taltif edilen bir beşer iken Rahmetin feyzinden, Rahimin berekerinden, akıl diye söz edilen uzvi kalpten En münbit bir biçimde tanzim edilen beynimden Hissiyatımın ruhum için dem vuran hak ve hakiketin hasredilen asudeliğinden Dil ile kelimelerin derdi gamımı vakfeden kederinden, şevki edebinden derken La mekan olmak için hevesten, asabiyeti terk etmek için şerrin o nezaketinden Kandırmak için bahenelerin fakirliğinden Vicdanımın masum ve mahsun halinden, derdi bahşeden Yari kalpte bulurken Elemin abhtım için bir rahmet olduğumu beyan ederken, çileli bahtım kimden Sabrın ve sadakatin eminliğinden hiç şüphe etmezken, kanatin yegane banisinden Sinemin yıllara sari suskunluğu elbette ki edebi cihetten Lafazanlık bu sefil halime iltica eden ve kendi kendime içlenip söylenirken Göçüp gitmeden, kalbim için tevdi edilenin şehrini bir bir sizlere aşikar eğlerken Hali fakirliğime verin, acziyetimle bütünleştirin, aşktan ne anlar deyin ve geçin Billahi dertlenmem, kalan nefesimi tahsiz etmem Garip köşemde,kapısı açılmayan gönlümle, inşiraha hasret kalbimle seslenmem Kimseye buğuz etmem, ne söylerlerse bir karşılık dahi vermem, boynumu bükerim Ömür defterimi, dile gelmeyen melalimi içime hapseder göçer giderim efendim Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 19, 2010 Ümidim var, günahlar yüzümü kızartsada! Gölgeler...Kimbilir hali ahvalim için neler söylerler Ruhumun hicran sahnesinde mahzunlaşan nefesler, esrarı hikmetinde ki haller Derdi gamımda, suskunluğun kalbime bahşettiği senasında bekleyen o hakikatler Dertlenemem,kimseye bir şey söyleyemem, sebebi hikmetini bilelem ki sır lahzalar Ta ezelden dem vuran, ruhumu bizar bırakan aşklar İmrendiğim ve fakat burukluğunu terennüm ettiğim nidalardır cehti takvalar Çınarın dilinde, sükutun fecrinde, nasibin rahlesinde bekleyen masum umutlar Ah... nisyanım, tövbe adına malahat yaptığım feryatlar,kalbimi lekeleyen ağıtlar El açtım, ruhumu ne kadar anladım, kalbimi akladım Kuruyan gözyaşlarımın hasretiyle sabahladım, mahcubiyetimle saklandım Müddeti nefesin, güneşin hasrettiği gölgemin, umudu ihsan için yakarışlarım İradeyi acziyetim, kıt aklımla serdettiğim bahanelerim, kalbime nasıl aşk dilerim Sessiz ve sakin bir mekanın hali ahvalinde neler var Kuşun kanatlandığı, umut için arandığı, yaprağın çarersiz dalı bıraktığı aşikar Sinemin hazan sayfalarında bekliyor yıllara sari solgun umutlar,ümidim var yar Niye fersiz gözlerimle, kalan takatsiz nefesimle ruhuma suskunluk yağar ey ar Kabrin lahzasında, toprağın münbit aşkında edep var Ah... İnşirah hasretini çekerim kalbim için,gönlümün mahzunluğu ruhuma bakar Kuytu köşelerde, dilsiz lehçelerde, görmeyen gözlerde niye kalp ayandır yar Bilmek, tahkike erişmek, aklı irade için bedelleştirmek ki nefsin için ne yazar Ne kaldı şurda, ruhum bekliyor umudun kanatlarında Kalbimin titreten haşyetin cenahında, umudum yalnızca senin şanınadır amma Ne kadar tevbe etsem ve zafiyetlerimi terek edip irademle kavilleşsem bir anda Durulsam, dirliğe şöyle sağ salim muhabbetle ulaşsam ve ruhumu o an bıraksam Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 19, 2010 Dil sükut eder, aşk gönlüme hicran eker! Anlasam... Ne aklın şerhinde namaya kansam, ne gönlümü yehsam ile oyasalam Ruhumu esaretin prangasından kurtarsam, kalbimi yalnız aşkın banisine adasam Ağlasam, hıçkırıklarımı ummana bırakıp, vuslatın toprağında hakikati solusam Nasıl bir dert ki... Akıl ve izanı ihata eden, hissiyatın tutsaklığında iradeden vazgeçiren bir illet Mevtun olduğum, ruhumun dirliğinde manasına vakıf olamadığım vakit seyret Ne ötenin özlemi, ne ecrin ihsanında ki ülfeti kesbetmiyor, nefs ihata ediyor evet Gün gelir anlarsın belki meramı ahımı Serdettiğim uhtemden hasıl olan senamı, keşkelere bulaşmayan feryadı figanımı Nefs doymak bilir mi, haram ne kadar cazip bir illet değil mi,aşk hevesi mana mı Nefesin izzetinde, canın en muhkem kavlinde o hakikat sevdası hiç bulunmaz mı Cam emniyeti nedir...hiç bilir misin Peki, nesil emniyetinden bu ahval üzre isen nasıl söz edeceksin,tahkike ne dersin Din emniyeti sosyal devletin mesuliyetinde mi, bireyin akaidi dile gelen heves mi Akıl ve izan, idrak ve irfan, kalp ve aşka bigane kalan, nefesi beyhude harcayan mı Henüz bir sabiidin, bak ne hale geldin An ve zamanı, göçüp gidenden geriye kalanı,rastgeleliğe boyun büküp aldananı Ruhun esrarını koruyan hicran damlalarını,sine-i sürurundan kopan yaprakları Ne vakit hakkıyla anlayacaksın, bu manada bir tedbir alacaksın ve ayılacaksın Kitabı kerimin hakikatine kanacaksın Ümmeti olamaktam şeref duyduğumuz efendimizi, birgün merak edip soracaksın Ondan sadır olan ne varsa bir gül misali koklayayıp, gecenin feyzini tadacaksın Kaçmadan ve bir korku yaşamadan, aşkın dilini anlayacak ve sevda yaşayacaksın Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 19, 2010 Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil! Ne yapsam, hiç şaşırmadan kalbimin sesini anlasam Ne kadar mahzunluğum varsa, içime atsam, Rabbime aşkla ellerimi açsam Kimseye aldanmadan, nefsimin hoyratlığına kanmadan sevdanın meşkini anlasam İçimin yaıklığını, sinemin bizarlığını, hakikatın rahlesinde arındırsam Ey Rabbim... Sen bilirsin, sen her hareket ve kuvvetin yegane sahibisin, bizzat melikimsin Acziyetimin, zafiyetler içinde tükettiğim her bir nefesin hesabına kefilsin Ne yaptımsa, sığınmalar yumağında mizanı bekliyor, andıkça yüreğim titriyor Nereye baksam, hangi nazarı okusam, bir garipliğin lahzasında içim gidiyor Niye böyleyim... Akan zamanda ve bir avuntu içinde, telakkiler nefsimi okşadıça elan bencileyim Ezan okunuyor, camiler hazin içinde bakıyor, ruhum bizar olup hazan yaşıyor İmanın mı mukallit, ihsanım mızan içinde hezeyan, kalbim yine içler acısı ağlıyor Ne vakit bir mevta görsem... Bizzat yüzsüslüğümün perdelerini çekerek, ruhumun sedasını dinlesem inliyor Feryatlar niye duyulmuyor, beşer olmak bu kadar sefillik mi yüreğime işliyor İnsan olmak yetmiyor, muhakeme etmek, idrakin lehçesinde aşkı koklamak istiyor Gülen sabinin yüreğinde masumluk ne ise... Dönen zaman içinde imanın telakkilerin lahzasında bir dirhem keder nefesse Hakikatin şehrine amade olan gönlüm niye böyle meşakkat içinde, elemiyle söyle Kalmadı hevesim, nefsimin aymazlığına tek çare biliyorum iksiri aşkın nasip eyle Dil kuruyor, gönül ağlıyor, gözler hüzün boşaltıyor... Hicranın her sahnesi bir bir sinemin tuvalinde açılıyor, durmuyor hıçkırık başlıyor Nefesim kesik kesik, sessizliğin kadrinde kalan ruhumun lisanını mahzun bakıyor Kalbim seni anıyor,rahmetine sığınıp umutlarım kanatlanıyor ve için sızlıyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 19, 2010 Bir an gelir, kalbin inşirahında aşka erişilir! Ne hayaller geldi geçti kimbilir... Nefes nefese, heyecanın an sahnelerinde, dil sirçü lisan içinde ömürden geçilir Umut; bir başak misali ruhun senasından nefesin sahibine ancak muhabetle erişir Nice sevdalar, çile çektiren ufuklar, hasret kokan yanıklar elem için biçilir Bir bakış, bazen kaçış, gizli gizli yakarış... Dile gelmeyen, sinede demlenen, muhtaçlığın her safhasında gönülde hıçkırıklar Asrın aşkları, tabut içinde bizar kalışları, emel için durmadan haykırışları arayış Kaçış...Bazen av ve bazende avcı olmak için aidiyetten uzaklaşıp nefisle yatış Ki en mühim kötülük bizzat içindedir... Ne derler vehmetmen, zan ile nefeslenemen, tekebbür için imandan geçmen iradidir Akıl bilgisizse, gönül yarsizse, dil edepsizse, nefs şerle içiçedir, bizzat kendidir Ne aşkı hakkıyla bilir, ne maşuk için sabrı göze alır, hoyratlık bir başkadır Alemi zanaatte vasıfsızlık bir illettir... Azimet kul için en mühim kefendir, tefekkür akıl için elzemdir, keyfiyet serkeşliktir An dile gelen sahnenin, nasibi gerekçenin, umudu meşalenin aşka amade sesidir Zaman, müddeti içinde manalaşan ummandır, hakikatin harı kardır, ihsan aşktır Derdin ne olduğu hakkıyla bilinmezse... Her heva ve heves dert edinilirse, kerem sahibi hiç bilinmezse insan değil beşerdir Sabi neye muhtaçtır, şefkat ve hamiyet annenin kalbine bahşedilmiş bir sanattır Düşünmek... lakin bilgiye haiz olmadan nefeslenmek ne kadar devayı tercihtir Niye akıl mükellefiyet için iptidai iştir Sosyolojik tekamüller, idrak için serdedilen sahnelerden kalan ibreti sezişler ilktir Sormak dahi bilgiyle müştereklik içinde olan aklı selimlikte arz edilen nümayiştir Aşka erişmek, sevdayı kalbi manada nefeslenmek hakikatin vecdinde yakarıştır Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 20, 2010 Eğer siz varsanız, duyuyorsanız durmayın! Kayıp bir şehrin derinliğinde başıboş adımlarım dirliksiz, şevksiz,mesnetsiz Nereye gidiyorum, neyi istiyorum, sanki bir uçurumun kenarındayım ve yalnızım Neydi aradığım, bin hüzünle sorguladığım, solgunlaşan umutlarım ah nerdeyim Bir iz, bir ışık görünmez mi oldu şafaklarda, kararan kalbimin ıssız cenahında Korkuyorum...Sessiz çığlığımın duyulmayan senasında niye bizarım, varmıyım Kaybolmuş yıllarda, hicranın yanık duvarlarında, sükut ettiğim ne varsa sızıyım Yolun yolcusuyum, nedir bu amacsız sarhoşluğum, ah ruhum için umutlu muyum Yüreğimi dağlayan, kurak ovaları gönlümde yaşatan, nefesi hoyratça boğanmıyım Bir ses, bir nefes, şevkin ve muhabbetin talan edilmişliği yüzüme şamar gibi iniyor Arıyorum sadakati, hasretini çektiğim aidiyeti, vevefayı ülfeti kalbim sual ediyor Nereye gitsem kaçmak istercesine nefesin takiyesinden tiksinsem yine beni buluyor Böyle olmasa gerek, kalbimin şeh ve şüphe içinde bulunmaması demek istiyorum Ne oldu, gül etrafımda bin bir renkleriyle doldu, umudum niye bu kadar yoruldu Lalenin mahzunluğu, hilalin masumluğu,aşkı resmeden yıldızların mağdurluğu Beklenen, yıllara sari dile gelen, halin en münbit ikliminde demlenen aşk ne oldu Annemin ninnisine, babamın helal kazanmak için azmine, gönül sesi men mi oldu Vicdan...Ruhumu şad eden ne kadar ulvi bir heyecan, iradem için bir mizan olan Aklım idrakime aldırmıyorsa, nefsim hala kalbi esaretten kurtaramıyor anlaşılan Neye şahitlik, dünyevileşmek için serdedilen bin bir kepazelik, sefillik adına hiçlik Bir keşmekeşliğin içinde boğulan liyakat ve akaidin maslahata tabi olan zilletlik Susmalıyım, boyun büküp sabrın rahlesinde, ümidin lehçesinde ellerimi açmalıyım Bir yeise kapılmadan, ruhumdan ilzam olan hakikati kalbimde azimle yaşamadan Vaki olacak hesabın cehdini gönlümün en mümtaz halinde umutla koklamalıyım Narın korkusunu yaşamamalıyım aşkı sevdanın lahzasına gönlümü bırakmalıyım Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 22, 2010 Yine yüzünü gördüm, yine yüreğim yandı! Yıllara anlatamadım... Ne kadar an gelip yüreğimi titreterek geçmişse Ruhum idrakin mukaşefetinde, sinem umman derinliğinde,kal kime ne söyler dinle Bir ömür geçti, ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu bıraktı, evet an ve an arandı Ne bekliyordum çaresizlikten... Dilin sabrın merdanesinde soluk soluğa kalışından, yüreğimin aczi burukluğundan Niye söz dinlemez, melalim sükutu istemez, gözlerim şimdi kimseyi gözmez İçimin yanıklığı dinmez, nefesim ney üflemeye yetmez,titremelerim söyle geçmez Çevherdir özün, halime nakşeden sözün... Edebin rahlesinde, ülfetin payesinde nefeslenmen sinemi dağlayan sükutu közün Aklım ermez, iradem azimet için ruhumun sesini dinlemez, kalbim niye erişmez Kalan nefesim feyzin için sineme serinlik vermez, dilim edebe hakkıyla bürünmez Gün açıyor her an hasretin bağrında... Sımsıkı birşekilde sarıldığım umudum olmasa,çilenin rahmeti kalbimde yaşamasa Hazan ibretim için şakısa, zemheri idrakim için hakikatin aşkını sürurla anlatsa Müddeti nefesim ne kaldıysa, kanaat ruhum için en zarif mübadele feyzi olacaksa Kitabı celil ve hasretin dili gül anlaşılınca... Çekiliyorum sükutun sayfalarına, sessiz çığlığım hiç duyulmadan ruh çıkacak sa Başlıyor yine hıçkırıklarım durmuyor umudun cenahında, nidam vicdan lahzasına Diriliş senfonisi vuslatın tınısında bir hesabı mizansa, korkma aşkı hakça anla Kim çıkarsa çıksın karşına, bel bağlama... Önce kalbin sesini, ruhunun yetisini, aklın ve irfanın irşadı çehresini halinde yaşa Dile gelen tutkuyu bir sevda sanma, heves aşkı öldürür, keyfiyet nefse tabidir anla Hakikat sedası etrafında ve iradeyi akıl muhakemende koşulsuz başlıyor umursa Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 23, 2010 Neden sözlerinde ölemiyorum! Sessiz ve sakin bir köşede düşünüyorum İçimin titrediğine şahit oluyor ve başımın döndüğünü fark ediyorum Sualleri bir bir derliyorum, ruhumun yetisinde eliyorum ve kalbimle kokluyorum Bilemiyorum, nasıl söz edeceğimi kestiremiyorum, sükutun ıstırabına çekiliyorum An, nefesinin kalanında hüzün bahşediyor Her yanım kalabalıktan bizar olsa da, hali melalimden habersiz kalınca çektiriyor Ne dil bu sancıyı anlatmaya kifayet ediyor, ne gözler hasretin esaretinde serinliyor Yürek çilenin abadında yanarken, hakikat idrakime nazar ederken sinemi eritiyor Ne yüz sürdüğüm gülü lahzanın hicranı Ne bahtımın yüreğimi burkan eşkali, kalmadı heveslerimden şakıyan umut harı Şimdi hazan zamanı, gönlümün mahzunluğu içimin yanan ahı, hasretidir meramı Ayan ederim, edebi fakirliğimi aşikar eylerim, ancak yanan yüreğime ne söylerim Gözler bakıyor, umutla gönlüm aranıyor Her secdenin niyazında ve yüreğimin yalnızlığında hali melalini şikayet ediyor Ruhumun hicranı dinmiyor, kalbim avareşiyor, akıl kar etmiyor, gönül dinlemiyor Ne kadar mahzunlum varsa yüreğime iltica ediyor, yalnızlık niye nefesime ilişiyor Niye gülemiyorum, ibreti nazarla imreniyorum Kalbimin suskun duvarlarına sesleniyorum, hikmeti hakikati aşkla dileniyorum Artık yakınen biliyor ve hissediyorum, yavaş yavaş göçmenin iştiyakına eriyorum Ne kadar sussam, boyun büküp sabrın sahnesinde sırılsıklam olsam aşk diyorum Akıl ilimsiz, idrak ahenksiz ve hissiz olursa Gayret olmadan, ceht ruhu sarmadan, azim kalbe inşirahı anlatmadan umut olsa Manasına erişmeden, ne derlerin dehlizinde nefesi aşka eriştirmeden can yaşasa Billahi ömür olmaz, niteliği bulunmayanın sözü bulunmaz, sevda dil ile yaşanmaz Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 23, 2010 Yüreğim niye suskun! Ölemiyorum... Ne kadar hıçkırsam, aşkın lahzasında avunup zemheriyi ruhumda yaşasam Sessiz ve sakin bir hal ile hakikatin lehçesinde gönlümü arındırsam ve ağlasam Aklımın kemaliyetini yaşasam, fikrimin suskun çığlığını irfan vecdiyle anlatsam Bir değilim, iklik içinde nefesleniyorum... Sinemi ihata eden ayrık otlarından bilmem ki niye hakkıyla temizlenemiyorum Kalbimin masum sedasını dinleyemiyorum, ruhumun hicranını hiç yenemiyorum Hüzünle yaşıyorum, umutla yeniden başlıyorum,hali fakirliğimi anlayamıyorum Sol yanım ağrıyor ve çok acıyor... Melalim şehredilmekten korkuyor, aklım durmadan sual ediyor, kalp zikrediyor Kuruyan dereler, ummana gönül bağlayan çehreler yoruluyor ve bizar oluyor Zaman durmuyor, nefes müddetini soruyor, hayat demek ki böyle vefasız diyor Gözlerim sessizce boşalıyor... Umudun dirilişini ve filizlenerek serpilişini merak ediyor, hasretle onu bekliyor Dile gelen söylenmiyor, sükut etmek daha evla geliyor ve hikmetini merak ediyor Ne söylesem ve gönlüm için kör kuyuları yad ederek sabrı nefeslensem az geliyor Ah yolun yolcuları diye seslenesim geliyor... Sonra vazgeçiyorum, sineme iltica ederek derdin sahibi kim ki diye nefesleniyorum Bazen Yunusu, bazen susuz kalan yolcuyu, bazende sualer içine dalıyor, anıyorum Aşk adına ne varsa ve kul olmak için sevda ruhum için abad olan narsa diliyorum Anlamadığım ve fakat gönlümde yaşadığım... Serabında gülün lahzasında firkatine uzandığım, ülfetiyle dem aldığım aşk haksa İradem ve aklım, sineyi umudumda ki yakarışım, dinmeyen yakarışım bir farksa Hakikatin zerkinde, iflah olmam için gönlüme inşirahı yaşatsın, kalbim anlaşılsın Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 24, 2010 Aşk böyle birşey mi bilemiyorum! Gidiyorum... Nefesin bahşedilmişliğine, hakikatin ruhuma temaşa eğledği firkati ülfetine Ne söylesem, yıllara sari sükutumu bir bir şehredip ayan etsem Aşkın abadına gönlümü hasredebilsem ve umutlarımın sultanına iltica etsem... Ne kadar melalim var sa... Katreler misali rahmet için dilenen bir muhtaç sa, meramın sevdaya kavuşmak sa Nefsimin çeperlerinde, irademin acziyetinde esaret çekmek bu kadar kalbe ezay sa Aklım niye soluk soluğa, kuytu viranelerde hoyratlığın dilinde ve çilem korkuy sa Açma perdeleri sinem gün görür... Haşyetin bucağında, ne derlerin kucağında, keşkelerin ocağında zanlarım büyür Dile gelen ne varsa, kalbimin lekeleri sinemde dinmeyen bir sızıysa, hicran yürür Aşk mı bu minval üzre, hakikat ramı ne yüze, içimin titremeleri başlıyor bak yine Niye ağlıyorum, inan ki bilmiyorum... Bin bir hüzünle yolun yolculuğuna başlıyorum,sancılarımla başbaşa inliyorum Kaçıyorum...Bilinmeyen bir adrese, hasretine ram olduğum nefesin mukabelesine Ne kaldıysa nefesten, solmaya amade olmuş bir hevesten, sabrın lehçesinden yine Ne diliyorum, ne kadar biliyorum... Ummanın sesini, içimi sızlatan özlemini, hasreti zerkeden busesini işitiyorum Ne kadar dalsam, dalgalar misali gönlümü sükutun kollaraına bıraksam ağlasam Ruhumu bırakmadan, manamdan kopmadan, kalbim kararmadan aşkı yaşasam Gözümün gördüğü... Hakikat için dile gelen nidanın sevdaya meftun hali ve serzenişi yüreğimi deliyor Ne kadar bigane kalsam, nefsimin nizamsızlığına yansam, kıt aklımla yakarsam Yine de hakkıyla olmuyor, vuslatın perdesi, ötenin aşka ram olmuş vecdi dolmuyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Cansızım 0 Report post Posted August 24, 2010 Aşk! Aşk, Bir bakış, Belki kaçış, Bazen inanış, Yürekte yanıştır? Aşk, Bir başlangıç, Kalbi aralayış, Bilinmeyenlere, Her an yaklaşıştır? Aşk, Açlığın, Saçmalığın, Gamsızlığın, Nihayetidir? Aşk, Nefsi, Zevki, Mideyi, Bedeni, Nizam ettirir? Aşk, Canı, Cananı, Dünyayı, Ukbayı, Hakka vermektir? Aşk, Her cana, Bir kana, Bazen mala, Yakıştırılan, Bir leke değildir? Aşk, Bir nur, Hatta onur, Zilletten korur, Manayla buluşur? Aşk, Haldir, Melaldir, Ölmektir, Hakta dirilmektir? Mustafa Cilasun Var mı beni içinizde tanıyan? Yaşanmadan çözülmeyen sır benim! Kalmasa da şöhretimi duymayan, Kimliğimi tarif etmek zor benim. Kimsesizim hısmım da yok hasmım da... Görünmezim cismim de yok resmim de.. Dil üzmezim tek hece var ismimde, Barınağım gönül denen yer benim. Bülbül benim lisanımla ötüştü, Bir gül için can evinden tutuştu, Yüreğine toroslardan çığ düştü, Yangınımı söndürmedi kar benim. Niceler sultandı, kraldı, şahtı; Benimle değişti talihi bahtı; Yerle bir eyledim tâc ile tahtı; Akıl almaz hünerlerim var benim. Kamil iken cahil ettim alimi, Vahşi iken yahşi ettim zalimi, Yavuz iken zebun ettim Selimi, Her oyunu bozan gizli zor benim. İlahimle Mevlana'yı döndürdüm, Yunusumla öfkeleri dindirdim, Günahımla çok ocaklar söndürdüm, Mevladanım; hayır benim, şer benim. Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di; Hatrım için yüce dağlar delindi; Bilek gücüm Ferhat ile bilindi; Kuvvet benim, kudret benim, şer benim, Yeryüzünde ben ürettim veremi; Lokman hekim bulamadı çaremi; Aslı için kül eyledim Keremi; İbrahimin atıldığı kor benim. Benim adım AŞK! Cemal safi'NİN KALEMİNDEN (yENİ ÜYENİZİM) :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 25, 2010 Seslenir...Kulak demir...Hal sanki kendir! Sormadım, soramadım çaresiz kaldım... Neydi anlatmak istediğim meramım, korkularım, kaygılarım, zanlarım anladım Soluk sıluğa kalıyordum, niye kaçıyordum, neden şaşkın şaşkın bakıyordum Susuyordum, boynumu bükerek, umutlarımı dürerek nereye gidiyor ve ağlıyordum Gönül sızımla yaşıyordum... Hasreti sinemde taşıyordum, melalimi kimseye açamıyordum, ne buluyordum Kalmadı takatim, halimi nizam eden harım, niye bu kadar bizarım ve yalnızım Ah dile gelen ve fakat edebi dileyen meramın,söyle yeisi ne yaparım evet, susarım Gün bir bir sarılırken... Gece vicdanımda en mün bir bir mizan iken, ruhum derin dehlizlerde inlerken İçim titriyor, kalbim şehredemediğim lisanıyla kime sesleniyor,gözler bakarken İrademe vurulan zincirler,hangi sedanın vadinde bir bir inciler,nefsime neler söyler Bir yolun yolcusuyum... Bazen suya muhtaç bazen aşk umutlarım için me büyük bir hakikat ve dahi bir taç Kaç hiç durma kin ve nefretten, kalbi katleden illetten, nefsini beşleyen sesten kaç Kim neye muhtaç,insan olmak elbetteki kul olmak için bahşedilmiş mucizeyi sanat Hiç acınma, keşkelere bulaşma... Şayet aklın selimlik noktasında hakikat için dilenen bir mefkureyi muammaysa Umman için med cezir ruhun için tercihi idrah ve bir ibreti hakikatse hiç durma Mesnetsiz gözyaşı, gerekçesiz dil bağı, duygusallık ne kadar akıl karıdır unutma Göz görmese de, farkı fartket yine... Gönül dili hisseder ve sezer aşkı, sevdayı, narı, mizanı, hüsranı, akıl ve nefs arını Vicdanını öncele, ne derlere imrenme, luzumsuzlukta ikamet etme nefesten kalanını Annenin şefkati, sabinin kalpten bakışı,mazlumun umut şarkısı mübarektir ihsanı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 25, 2010 Gönlümü sersem, ruhumun nidasıyla filizlensem! Ne kadar ah desem ve kalbimi dinlesem... Gönül bağımın bizar bırakan lisanını anlasam, aşk için gülü koklasam, ağlasam Bülbülün feryadını,cihanın sadrını, vadedilmiş hesabı koklasam onunla ayılsam Gözyaşlarımı, sinemin efkarını, umutlarımın bekleyen vecdi cenahınına bıraksam Neden sana gelemiyorum,neyi bekliyorum... Yılların yılgın bırakan suskunluğunu,gönül toprağımın susuzluğunu serdediyorum Ne kadar dilensem, muhtaçlığımın her zerresinde hasretini nefeslensem eriyorum Dil susuyor, gönül ağlıyor, gözler ne kadar nazar etsede, ruhuma hiç tesir etmiyor Öyle baktım, derinlerde yine yalnızdım... Her anımda, ruhumun hiran damlalarında, kalbimin inşirah arzusunda sen vardın El açtım, secdeye açtım, aklımın dirliğinde bizardım, ruhum için aşikar bir yardın Neyi anlamadım, gayretimi ve azmimi dikkate almadım ve avuntulara sığındım Yağmur yağarken, umutlarım yeşerirken... Taşın altında, karanlığın didarında, sabrın ve kanaatin sadrında bekleyen varken Ne kadar yerinsem, mahçubuyetimle kuytu köşelerde demlensem ve bir ah etsem Yolun selametinde, dilin edebinde, gönlümün mahzun lehçesinde idrakine erişsem Seyrediyorum dağları, engin yamaçları... Sinemde kalmış ve solmaya yüz tutmuş umutları, demlenen yakarışları, ağıtları Güne baksam, onunla hem hal olup mananın ecrinde aklansam, fecre nasıl kansam Yüreğimden kopan çığlıkları ummana bıraksam,ruhumu düştüğü yerden çıkartsam Göçmeden, nefesi sahibine vermeden... Vaktin rahlesinde, ahtin sahnesinde, sadakatin tevdiinde,ruhuma aşkı anlatsam “Oku” hakikatin ilgasında nefeslensem, aklımın ar, nar, kar olduğunu bir sezsem Ne kadar kaybolmuşluğum ve solmaya ramak kalan mesnetsiz umudumu gizlesem Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 26, 2010 Umut yol almış, sabır aşk için sevdayı sanatmış! Nefes nefese, halin makberi dileyen busesiyle, ömür nihayet için seferdeyse… Dilenmek, umdun kollarında ruhumun hicranını serdetmek, kanaati kalbimde hissetmek Nedenlerin, nasip payesinin, uhdeyi elemin, boyun büktüren vaktin, sürur için bir gayretin Nefsimden sudur eden mahcubiyetin, akıl hikmetinin, iradeyi aczi yetimdeki edebi halin Neden sana vecdimle, ruhumun kavliyle, kalbimin mukaşşefetiyle gelemiyorum Gönlüme söz geçiremiyorum, akan yaşları dindiremiyorum, eşiklerde sabırla bekliyorum Ne dilesem, hali fakirliğimi sahibime hasretsem, muhtaçlığımı aşkın lehçesiyle beyan etsem Ölmesem, dirilmek için kalbi lekelerimden vazgeçsem, nefsi arifin eline teslim edip göçsem Dileniyorum… Cami köşelerinde, gönül lahzasını şehreden nefesin aziz çehresinde, edebinde Ah etsem, aczi yetimle boyun büksem kimseye yük olmadan umudunu kırmadan nefeslensem Verilen müddeti, hesabın ruhumdaki vecdini, ruhun hüzün demini sinemde derlesem gitsem Aşk bir nurmuş, hakikatin rahlesinde kurtuluşmuş ve nefsi maksuda hasrettiren ne umutmuş Elemiyorum… Esaretin zilletinden, görünmeyen zafiyetten, zan perdesinde ki bir illetten El dediler, bahşedilen ne varsa tevdi ettiler, mühleti ibretle kalbe naklettiler, haydi dediler Ne kadar güzellik varsa, edebin letafeti gönlüm için en sadık bir ağıtsa diye öğüt verdiler Kırmadan ve dökmeden, yüzümü kızartacak, ruhumu yıldıracak bir sözden de vazgeçtiler Bülbül ayan olan lahzasında ne söyler, gönül hasretin didarında aşka sevdalı bir rehber Gelen elbette ki bir gün serdettiği ne varsa, mizan vicdanında aşikâr olan sadıksa göçer Nefesin takati an be an biter, gözler hamiyet için sessizce bekler, dil sükût için vakti bekler Kitap ayan olan yegâne bir rehber, lakin manasına vasıl olmak azim ister ve sabır diler Her kim ne ekerse ondan hâsıl olan mahsulün biçer, ne kadar yeter, bilmem neyi bekler Mizan mukadder olan, aşkın harıyla arlaşan, sevda muştusuyla durulan vaktini diler Ruh gezgindir, ten fanidir, nefsin ise halin için iradeyi vuslat için nizama muhtaç erdir Musalla taşı, refakatçilerin yakarışı, imamın niyaz için çağrısı söyle ne kadar tesellidir İçim geçiyor, bilmem ki niye bu düşünceler, bin bir çehreli sualler haşyeti teslim ediyor Boynum bükülüyor, dilim sessizliğine çekiliyor, ne kadar kalmış hesap varsa ah çektiriyor Ümit bitmiyor, eller semaya açık bir şekilde bekliyor, razı olduğun kullarından eyle diyor Gözlerim döküyor, yüreğim titriyor, aşk ruhum için esin bahşediyor, umutlarım yeşeriyor Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 26, 2010 Geldim kapına, umutlarım aşk adına olsada! Neyleyim ki, acziyetimle diz çökerim, yüreğimden nefeslenirim, ah ne söylerim Hadsiz, hesapsız...Bahşedilen adına, muradım manasında hazanlaşınca ağlarım Narın olsada, an ruhumda manalaşınca, sevda gönülde başlayınca sakın korkma Yargılamanı dilerim, nihayetinde gülün hasretinde ve eşiklerin rahlesinde seninim Ne kadar bilmezden geldiysem, öteleyip müddetini nefeslendiysem elbette fakirim Dil söyleyemiyor, gözler sessizce döküyor, akıl ne kadar kar ediyor billahi sefilim Sanki kanadı kırık bir kuşun, ah nekadar susuzum, beyhude bir halin sarhoşuyum Boyun büktüm,ruhumda ki esareti çözdün, kalbimin yegane sahibiydin bilemedim Bilmem ki ne sanırdım, niye hakikati hiç anlamaz ve umursamazdım, korkardım Oysa sevgi ve şefkatin sahibiydin,nefese müddeti niye verdin, elhak bilmeliydim Anlatırlardı, duyardım vefakat ne kadar anlardım, farkındamıydım ve kaçardım Ulu bir sedanın, semayı kuşatan nidanın çok uzağındaydım, ah yakardım ağladım Gönlüm hicranı,yorgun ve bitap hali, niye hüzün ile sevdalı, sancılı, efkarlı nazlı Nasıl geleyim ve yakinen hissedeyim, sinemin insicamını dökeyim yıllarda saklı Kar sinemden kalkmıyor, içim mütemadiyen üşüyor, aşk dile geliyor neden edalı Hasretin firkati gönlümde yer etti, ruhumu abad eden sevda kalbimden neleri attı Akıl bir nimetti, idrakim için azimetti, izanım için koşulsuz ruhsattı bilemedim Ne derleri önceledim, önyargılarla nefeslendim, hakkım olmadığı halde yargıladım İçimde barınan ve beslenen düşmenı hakkıyla tanıyamadım, artık çok geç anladım Ancak yinede ümitvarım, senden başka kime elaçar ve yakarırım, sabırla ağlarım Affet...Salih kulların, ehli arif olanların, mazlum solukların, masum haklar aşkına Henüz yaşıyorsam ve gönlümden gelen samimiyetle sana bel bağlıyorsam umutla Hali fakirliğimi bağışla ve yargıla, muhanete muhtaç etme, sınırları ihlal ettirme Kalan nefesimde, sessiz ve sakin melalimle yalnız bırakma,feryadımı hiç dindirme Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 27, 2010 Haber geldi, nefes müddetine erişti! Yılların yorgunluğu vardı gözlerinde Sükut etmiş halinde, serdetmediği kederinde, sineyi uhtesinde ve sabrı kanatinde Alıp götürmüştü zaman, artık geriye ne kalmıştı, umutlar vaktinde ağarmıştı o an Korkunun,dillenen vefakat merak edelen yolculuğun vakti başlamıştı çok açıktan Ne söylense, dönüp bir yılların esrarıyla kavilleşse, kalbin elemi şimdi bir başka Tüm dallar, salkım saçak olan torunlar, gözyaşlarıyla anlatılanlar, ah umutlar Nefes bitti, ömür defteri nihayete erdi, korku ve keder haşyeti ruhuma müjdeledi Dikilen fideler, hasredilen gönüller, boyun büktüren nedenler vaktini mükürledi Onca evladına rağmen garip bir yolcu misali nefeslenen yaşlı teyze umutlanırdı Kim gelirse, ne söylenirse, kendi içselliğinde nazar ederdi, bir hamiyet beklerdi Yılgın bakışlardan, dillenmeyen haykırışlardan bizardı, ya sabır der nefeslenirdi En yakınları, kadim dostları erkenden ayrılmışlardı, çekecek çilesi demek ki vardı Gelin ayrı bir dert, söz geçmiyorsa bir gönüle bakış neye hacet, şikayet bin illet Oğlan sessizlik içinde nefesleniyor metaneti, gözlerini kaçırıyor, ediyor minnet Ya sabır desen yetmiyor, ne kadar kanaat etsende için titriyor, var hikmeti elbet Bir nisaydı, gelin oldu çoluk çocuğa kavuştu, muradı vardı, ne kadar yakındı sebep Gün ağardı, beklenen an geldi ve ansızın yakaladı, artık geriye Bir şey kalmadı Ne kadar ağlansa, ananın hakkı hakikatle manalaşsa, lakin kalbi olmayınca acı Bir kefen, tabut içine girecek o ten, bir ömütde biriken umut ve temenniler sızıyken Vakit geldi, sala veren hoca ilan etmeye başkladı, ağıtlar söyle ne kadar yakındı Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 29, 2010 Bensiz ey gül, gülşen-i alemden geliyor seda! Düşündükçe boynum bükülür... Hasret bin hüzün ile sinemde süzülür,bilmem ki gülmek ne vakit bahtım içindir Dil söyler, kalbim tastikler, gönlüm bilmem ki daha hangi eşikten bir sürur bekler Sabır sus der, gözler kendi halinde yaşını döker, kanaat umutlar için vecdimi ister Yıllar da sakılı ki artık derdi gamımı azat eder... Gönül neyi biçer, iradem kendinden geçer, akılım niye kifayet etmez bin beter Aşk; ruhumun yetisi için en münbir bir rehber, sevda rahim şadında adaleti eker Bizarlığım ne vakit diner, ömür defterim bahaneler furyasından söz eder ve gider Ne sağ yanım ülfeti cenahta süruru gözler... Ne sol yanım, vecdimin inhisarında vaatler için en mukayetli bir rehber ve değer Gönül su misali katrenin sadrında aşk için vahtini bekler, edebi hasreder ve göçer Dirliğin şanına ne bir dil kefalet eder, ne yürek vesveseler içinde aşkın ecrine erer Bela halim için illaki bir rahmettir... Lakin aklım ve nefsim bu hakikati ne kadar bilir, ruhum elan idrakime kefildir Yol yolcusuz sefildir, ağaç dalsız fakirdir, dağ yamaçlarıyla neler söyler kim bilir Sabır ardır, har içinde gizlenen nardır, vakti saati içinde beklenen ulvi bir sadıktır Kaldırımlar, bulvarlara çıkartan ufuklar... Ne acziyet için kalbe avdet et, ne katfiyet için iradeni hasret nefesin müddeti sebep Gerekçesizlik neye delalet eder, maksatsız nefes elbette ki heder, ruhun neyi bekler Aşk;hakkıyla anlaşılmadığı an ne büyük bir keder, nafile yere söylenmek mi değer Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 29, 2010 Silemedim ne hikmetse sinemden! Günleri bir bir derledim Yetmedi aylarla demlendim Yetinmedim kerderlenip içlendim Neyleyim ki hasretin elindeyim Sükut etmiş ve çekip gitmiştin Ve beb bedbin bir şekilde acz içindeyim Yıllardır hıçkıran kalbim ve kalan nefesim Sinemde bekliyor hala sen bilmesende ümidim Unutmak için an be an uğraştım Takatsiz kaldım, solgun umutlarımdan kaçtım Kimseye anlatamadım, yalnızlığıma bilsen neler anlattım Silinmeyen izlerle yaşadım,dalgalar misali hiç susmadım Ne zaman yalnız kalsam Düşlerimle sırılsıklam olup haretini yudumlasam Lakin derdi meramımı anlatamamanın hicranıyla mı avunsan Çaresiz kaldığıma inansan ve yansam, nasip değilmiş diye mi unutsam Hiç yaş görmemiştin gözlerimde Sinemi dağlayan derin ,sessiz ve bizar serinliğinde Çözemediğim düğümlerin umdelerinde, ah dedirten kederinde Ne kaldı nefesin müddetine, gözlerim bakıyor hala fersiz birşekilde Mustafa CİLASUN Quote Share this post Link to post Share on other sites