Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

mütereddid

Admin
  • Content Count

    625
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    70

Posts posted by mütereddid


  1.  

    "İhtiyaç ve zaruret sebebiyle kadınların yüz ve ellerinin açılması, dinen helal kılınmıştır.Hz. Ali (k.v.) ve Hz. Abdullah bin Abbas (r.a.), ayeti kerimede istisna edilen "Bunlardan görünen kısım müstesna" tabiriyle yüz ve ellerin kastedildiğini ifade etmişlerdir. Hanefi mezhebinin hükmü de bu esasa dayanmaktadır. Yüzler, eller ve bir rivayete göre ayaklar namazda ve bakmak hususunda avret sayılmamıştır. Bu sebeple bahsi geçen uzuvların açıkta kalması haram olmadığı gibi, mahrem olmayan kadınların el, yüz ve ayaklarına şehvet bulunmaksızın bakmak da yasaklanmış değildir.

    Yalnız bu ruhsat, şehvet bulunmaması şartına bağlanmıştır. Şayet şehvetin doğması muhakkak veya ihtimal dahilinde ise o zaman bakmak haramdır."

    Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 163-164/Bedir Yayınevi 1993

     

    Erkek ve Kadının Avret Sayılan Uzuvları

    1)Tenasül uzvu ve etrafı

    2)Hüsyeler

    3)Def-i Hacet mahalli ve etrafı

    4-5)Arka taraftaki kaba etler

    6-7)İki uyluklar(dizler uyluklara dahildir)

    8)Göbek ile kasığın arası

     

    Kadında bunlarda fazla olarak avret sayılan 16 uzuv daha vardır

    1-2)Topuklar dahil olmak üzere iki incikler

    3-4)Göğüsler

    5-6)İki kulak

    7-8)Dirseklerle beraber 2 pazular

    9-10)Dirseklerle bileğe kadar olan iki kol

    11)Gerdan

    12)Baş

    13)Saç

    14)Boyun

    15)Ellerin üzeri(bunda ihtilaf vardır)

    16)Omuzlar

     

    Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 165-166/Bedir Yayınevi 1993

     

    mütereddid kardeşim herhalde sualine cevap olmuştur, affınıza sığınaraktan bazı hoş olmayan kelimeleri de cevaba taşımak mecburiyetinde kaldım.

     

    Ekediğiniz bilgi için teşekkürler. Kısacası el, ayak ve yüzün harici tesettürün alt hududu. Lakin sualim, hususiyle bilek ve kollar için hükmün, vücudun diğer azaları gibi olup olmadığı. Çünkü bu, yanlız ağzı sakızlı sözde örtülü kimselerin değil, bir kısım tesettürlülerin de dikkatsiz davrandığı bir husus zannediyorum.

    • Like 1

  2. Siyaset efendim siyaset.

    Birincisi, Kelepir'in dediği gibi, verilenlerin toplanan zekat-fitre mi yoksa ayrı bir bütçeden mi olduğunu bilmiyoruz. İkincisi, ihtiyaç sahibi olan budistlere yapılan yardım gayet siyasi bir harekettir. Parmak ısrttırır. Üçüncüsü de, "siz hani barış melekleriydiniz bre" hatırlatması / istihzası dünyanın dikkatini çekecek güzel bir kroşedir.

    • Like 1

  3. Ehli Sünnet zatlar kılar gibi yapıpı ardından namazı kendi başlarına tekrarlıyorlar.

    Zira vehhabilik Allahu Tealayı Gökte haşa bildiğinden küfür olduğu için bu namazda kabul olmaz.

     

    1 "Vahhabilik"in böyle bir itikada sahip bulunduğuna kaynağınız nedir?

    2 "Vahhabi" diye adlandırdığınız büyük bir coğrafya bu isnadı yapacak cesreti nereden buluyorsunuz?

    3 Küfürle itham etmenin neticesini biliyor musunuz?


  4. Sayın Justice, sadece CocaCola değil, Cola Turka'da dahil birçok gazoz ve kola türü gazlı içeceklerde alkol olduğu açıklanmıştı.

     

    Jelatin katkısı en çok yoğurt , sakız, şekerleme ,dondurma, çikolata , meyve suyu .krem şanti ,diş macunu v.b ürünlerde görülmekte.

     

    Ben de Zaman Gazetesinde çıkan bir haberde görmüştüm. Yediğimiz peynirlerde, yoğurtlarda, dondurmalarda dahi kullanılıyormuş.

     

    Hangi markaların helal hayvanlardan elde edilen helal jelatin kullandıklarına dair bilgimiz var mı?


  5. Karakoç'un şiir kitabı Kan Yazısı'na göz gezdirirken tanıdık mısralar çarptı gözüme. Ufak değişikliklerle, ekleme-çıkarmalalarla, bestelenip marş haline getirlimiş şiirleri.. Kim bilir daha ne kadar var.

     

    Az Kaldı (Göreceksin) / Abdulbaki Kömür

    Biz Geleceğiz (Senet) / Hüseyin Goncagül

    Selam / Hüseyin Goncagül (?)

     

    (Aslında bu üç parça da -her halde aynı albümde beraber söylediklerinden olsa görek- internette Abdulbaki Kömür ismiyle paylaşılıyor. Bir ihtimal, bir önceki mesajımda A.Kömür adına paylaştığım Borç ve Geliyor Musun parçaları da kendisine ait olmayabilir)

     

    Biz Geleceğiz ve Selam şiirleri Grup Haykırış Tarafından da bestelenmiş.

     

    __

    parantez içindeki isimler, şiirlerin orijinal isimleridir.


  6. Şehir Gazeli

     

    Her eylem yeniden diriltir beni

    Nehirler düşlerim göl kenarında

     

    Ey deprem gel yetiş bu şehirlerin

    doğayı çarptıran konumlarına

     

    Doğ ey güneş erit taştan adamı

    Ve kurut taşları diken elleri

     

    Babamın gölgesi koruyor beni

    Oh ne güzel şehir bu eski şehir

     

    Dönüştür ey kalbim bahçeli eve

    Anlamı ezen o makineleri

     

    Kurtuluş haberi olsun dünyaya

    Ayırma üstümden bir an gölgeni

    *

     

    Ömer Karaoğlu yorumuyla bir de marş hali vardır bu şiirin: "Doğ Ey Güneş"


  7. Teşekkür ederim bilgilendirme için.

    Anladığım kadarıyla Arapça'da e ve a sesi harflerin kalınlık-inceliklerine bağlı olduğundan, farklı bir yazıma ihtiyaç doğuyor. He ve Elif de bunları karşılıyor. 'Akşam'da Şın'dan sonra Elif harfi kullanılıyor ki, ince olan Şın harfine A sesi verilebilsin, değil mi?

    Peki acaba başlıktaki 'merdiven'de He harfi kullanılırken, ilk mısranın sonundaki 'merdiven'de kullanılmayışının sebebi nedir? (Vav dan hemen sonra nun geliyor.)

    Türki Kef'in Nun dan farkı nedir? Misal, neden 'merdiven'in yazılışında Türki Kef kullanılmıyor?


  8. Mevlana'nın gayesine en büyük işkenceyi yapan, muzahrafat resimlerin altına-üstüne iliştirilmiş sözler(!) yüz kızartıcı mahiyette. Ya güzide sözlerin, -af buyurun- EN KAPAK SÖZLER nevinden kalın punktolu, ucuz, "gaseyan hokkası" sayfalarda paylaşıldığını, bunların beğenilebildiğini, takip edilebildiğini görmek?


  9. Abdürrahim Karakoç şiirlerinden bestelenmiş marşlar var. Birkaçının isimlerini iliştireyim:

     

    Borç (Hedef, Ülkü Türküsü) / Abdülbaki Kömür

     

    Geliyor musun? (Zayıfım Sanma) / Abdülbaki Kömür

     

    Oy Bu Sevdayı (Ülkü Türküsü) /Uğur Işılak (Grup Haykırış)

     

    Hak Yol İslam Yazacağız / Uğur Işılak (Grup Haykırış)

     

    Ben Hep Seni Düşünürüm / Hasan Sağındık

     

    İsmailce (İncitme) / Hasan Sağındık

     

    Ellinci Yıl Hesabı / Ömer Karaoğlu


  10. Tut Ki Tufan Olur

     

    Tut ki tufan olur yikilir dunya

    Bir guvercin ot getirir gemiye

    Gunes calkalanan sulara dogar

    Bir cocuk suruyup putlari kirar..

     

    Katlanir zaman durulur gokler..

    Deniz gozlerimde tutsak sevgili

    Varsin bilmesin icimdekini

    Sanci sesleri gelir safaktan..

     

    Ince ag ardinda kutsal yolcular

    Yildizlar goz kirpar gul aksamindan

    Dunyayi yeniden onarmak icin

    Melekler gezer yeryuzunde..

     

    Icimde yangin ellerimde gul

    Sevgiliye gider ask gemileri

    Ustune umudun sicagi vurur

    Sarki dudagimda sevdadan yana..

     

    Alin taptaze hayati benden !

    Bitmeli baharin afyon kokusu..

    Ya sevmeli ya da kizmali insan

    Gecenin saldirgan durgunluguna..

     

     

    Ysazan-yorumlayan kimdir bilmem.

    İmam-ı Rabbani adlı eski bir bant tiyatrosundan..

     

    dinlemek için


  11. Siber Moğol İstilası Facebook

     

    Facebook, 1 milyara koşan üye sayısı, birçok web hizmetini ve popüler iletişim servisini yutması ya da dolaylı olarak etkilemesinin yanında kendisine üye olmayanlar hakkında bile bilgi toplaması, insan psikolojisini etkilemesi, bulaştığı her şeyi takip etmesi, üyelerinin mahremiyetini ayaklar altına alması, sosyo-ekonomik hayatı etkilemesi, yakaladığı hiçbir veriyi silmemesi, üyelikten çıksanız bile gizlice takip etmesi, virüs ve malware kaynağı haline gelmesi, sosyal devrimleri tetiklemesi ve daha bir çok yolla son birkaç yıldır sürdürdüğü internet istilası tarihte bir dönemler dünyayı kasıp kavuran Moğol istilalarını çağrıştırıyor.

     

    Peki günümüz dijital çağının baş istilacısı Facebook‘un, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğunu kurduğu halde egemenliği 100 yıl bile sürmeyen, girip çıktığı bütün coğrafyalarda kültürleri, medeniyetleri, eserleri ve bilhassa Bağdat, İskenderiye ve Sivas gibi, eğer şimdi olsalardı geçmişi çok daha başka şekillerde anlamamızı sağlayacak en önemli kütüphaneleri yakıp yıkarak bütün bir tarihin hafızasını silmekle kalmayıp, insanlığın tarih yolculuğunu bertaraf eden Moğollardan ne farkı var?

     

    Yazının başında yapılan analoji ilk anda biraz zorlama gibi gelse de, süreç büyük oranda benzer bir şekilde ilerliyor. Facebook son birkaç yıldır WWW’nin mucidi Tim Berners-Lee’nin dediği gibi interneti adalara bölüyor ve balkanlaştırıyor. Ama aslında son 2-3 yıldır yaşananlar Facebook’un interneti sadece balkanlaştırmakla kalmayıp bütününü yutmaya ve istila etmeye doğru hızla ilerlediğini gösteriyor. Şu an itibarıyla her gün ortalama 300 milyon fotoğraf yüklenmesi, 500 yıllık YouTube videosu izlenmesi ve çok büyük bir miktarının da kendi platformuna yüklenmesi yoluyla Facebook, 1 milyarlık nüfusuyla neredeyse insanlığın günlük dijital hafızasına dönüşüyor.

     

     

    Facebook-Gizi-680x440.jpg

     

    16-24 yaş arası gençliğin günün önemli bir kısmını geçirdikleri ve hatta bazılarının sabah kalkınca tuvalete bile gitmeden önce kendisini kontrol ettiği Facebook, insanları kendisine bağlamakla kalmıyor, sanki bir yaşam destek ünitesi gibi yüz milyonlarca insanın oksijenini sağladığı bir kuvöze dönüşüyor. Katman katman bilginin paylaşıldığı ve anlık takibinin asla yapılamadığı gerçek-zamanlı haber ve içerik akışının yaşandığı Facebook, insanları birer malumat hamalı haline getiriyor. İnsanlar Facebook’la güncelin ötesine geçemeyen, detaylara asla vakıf olamayan ve tepkisel davranmaya alışan birer yığına dönüşüyor. Beynini viral videosundan komik videosuna oradan komik karikatürlerine kadar envai çeşit heyecanlı ve içi boş içeriklerle doldurarak ömrünün en verimli dönemlerini Facebook yoluyla bilgilenerek geçiriyor gibi zannetse de, aslında zihnini boşaltıyor, düşünme ve muhakeme kabiliyetlerini yitiriyor. Kendine özgü yeni akımların ve fikirleri de doğurabilen Facebook, aslında görünürde bu konuda iyi bir şeye sebep oluyor gibi gözükse de, meydana getirdiği akım ve trendlerin hepsinin içi boş ve herhangi bir felsefi temeli bulunmuyor.

     

     

    Facebook, günümüz insan tipine ait psikolojik ve zihni problemler sanki bitmiş gibi, her geçen gün yeni bir psiko-sosyo-biyolojik problemi tıp literatürüne kazandırıyor. Facebook kıskançlığından başlayarak yeni yeni türeyen davranışsal arızalar, aşırı sapkınlıklar kendine kolayca sosyal ağda yol ve yandaş bulurken, kişilik davranış tiplerinin yeniden dizaynına da sebep oluyor. Ayrıca son dönemlerde yapılan neredeyse bütün bilimsel araştırmalara göre Facebook bireyleri narsistleştiriyor, özgüveni zedeliyor, her türlü sapkınlığın yaşanmasına imkan sağlıyor, aldatmaları normalleştiriyor, günümüzdeki her 8 boşanmadan birinin sebebi olabiliyor, depresyona sokabiliyor ve de asosyalleştiriyor.

     

    Facebook’un önümüzdeki on, elli ya da yüz yılımızı ne şekilde etkileyeceği aslında tamamen insanlığın tarihin geçmiş dönemlerinde olaylar karşısında sergilemiş olduğu reflekslere benzer şekilde bir yol izleyecek olması görünür manzarada şu an için en muhtemel durum olarak karşımızda duruyor olsa da, en nihayetinde ve üstten bir bakışla dijital dünyada ve bireylerin zihninde bir Moğol istilasına neden olan Facebook, zihinlerin ilga ve işgalini hiç bitirmeyecek ve kendine sanal zincirlerle bağlı zombi ve belli açılardan tektipleştirilmiş kitleler meydana getirmeye devam edecek.

     

    Facebook-Mahremiyeti-560x698.jpg

    Facebook’un kurucusu 1984 doğumlu Amerikalı ateist yahudi Mark Elliot Zuckerberg

     

    ____

    kaynak

    • Like 1

  12. Eserden..

     

    (...)Sakın ola İslam Tasavvufuna "İslam mistisizmi" falan demeyin!.. Sakın (mistik) kelimesini kullanmayın!.. (Mistik) sırri demektir, sırra mensup... Ve onların sır anlayışıyla bizimki taban tabana zıttır.

     

    Batıda akıl ermeyen hadiselerin, bir takım his mantığı içinde aklı eze eze yutturulmasındaki mezhebe (mistisizm) denir. Bir de felsefi manası var... Her hadise, komünistlerin gördüğü gibi dört köşe içinde mahpus değildir ve onun dışında bir remz , bir iç delalet vardır. Bir hadiseyi kendi dışındaki sebebe irca edici görüş, (mistik) görüştür, felsefede... Bakın ne kadar cüceleşti (mistik) kelimesi; İslam Tasavvufu önünde...

     

    Neticede sır onlarda, açık oarak gizlidir. Bizdeyse, gizliliği de gizli...

    (...)

×
×
  • Create New...